4
43887
Toplum olarak müzmin bir rüya kıtlığı çekiyoruz ve bu da rüya görmenin üç armağanıyla bağlantımızı kaybettiğimiz anlamına geldiği için, birçok kültürde çok ciddi bir durumdur. Rüya görmenin üç armağanı: 1) geleceği görme olanağı; 2) teşhis ve şifalanma için rüyalara başvurabilme olanağı ve de en önemlisi 3) rüya görme yoluyla ruhla, konuşabileceğimiz Tanrı’yla, kişisel bağlantımızı sürdürme olanağı.
Navajolar insanların rüyalar yoluyla ruhsal alemle bağlantı kurduklarını söylerler. Iroquoiler, eğer rüyalarınızı kaybetmişseniz ruhunuzun bir parçasını kaybetmişsinizdir, derler. Büyük psikolog C.G. Jung son önemli makalesinde “Tanrı’nın en çok rüyalar ve vizyonlar yoluyla konuştuğu bilinen en eski gerçeklerden biridir”diye yazmıştır.
Modern yaşamdaki rüya kıtlığının üç ana sebebi vardır:
1. Kötü Alışkanlıklar.
Tipik şehir yaşamının ritmi ve rutinleri rüyaları hatırlamayı desteklemez. Çok sıklıkla çalar saatler- veya yatak arkadaşımız veya okula yetişmek zorunda olan çocuklar- tarafından sarsılarak uyandırılır ve kafeinle dolu olarak, yükümlülüklerimizi ve programlarımızı yerine gerçekleştirmeye çalışmak için dünyaya dalarız.
2. Korku ve pişmanlık.
Rüyalarımızdan kaçarız çünkü karanlık tarafımız veya ilerideki sorun veya hastalık gibi duymak istemediğimiz şeyleri bize söylemiş olabileceklerini düşünürüz. Böylece daha iyi yaşayabilmemiz için bize yapılmış önerileri de kaçırmış oluruz.
Ya da, harika bir rüya görürüz. Ama uyandığımızda kendimize rüyada gördüğümüz şeyi gerçekleştiremeyeceğimizi söyleriz. Böylece, birşeyi rüyamızda görüyorsak onu yapabileceğimizi unutur ve rüyalara veda öpücüğü veririz.
3. Yapay uyku döngüleri.
İyi bir gece uykusu tanımımız sıklıkla rüyalarımızla uyuşmaz. Bizlere, iyi bir uyku için her gece aralıksız yedi veya sekiz saat uyumamız gerektiği söylenmiştir. Bu düşünce atalarımızı hayrete düşürürdü. Yapay aydınlatmanın keşfinden önce insanların çoğu en az iki ayrı döngü halinde “bölünmüş uyku” uyurlardı. Bugün deneyimlediğimiz “konsolide uyku” doğal değildir ve rüya görmeyi desteklemez.
Rüya kıtlığını nasıl aşarsınız?
Gece için kendinize size çekici gelen bir niyet belirleyin ve ne zaman uyanırsanız birşey yazın. Rüyanızı hatırlamıyor musunuz? Yine de, uyandığınızda ki ilk düşünce ve duygularınız gibi, birşeyleri kaydedin. Bu şekilde rüya kaynağınıza “Buradayım, oynamaya hazırım” demiş olursunuz. Rüyadan hatırladığınız küçük parçalara karşı nazik olun. Rüyadan hatırladığınız o küçücük şey – belki yalnızca bir renk veya tuhaf bir sözcük – sizi ilginç yerlere götürecek bir ipucu olabilir. Ve hatırlayın ki rüya görmek için uyumanıza gerek yok. Uyanık yaşamda eşzamanlılıklara daha fazla dikkat ederseniz, gece rüyalarınızı da size açılırken bulabilirsiniz.
Robert Moss
Navajolar insanların rüyalar yoluyla ruhsal alemle bağlantı kurduklarını söylerler. Iroquoiler, eğer rüyalarınızı kaybetmişseniz ruhunuzun bir parçasını kaybetmişsinizdir, derler. Büyük psikolog C.G. Jung son önemli makalesinde “Tanrı’nın en çok rüyalar ve vizyonlar yoluyla konuştuğu bilinen en eski gerçeklerden biridir”diye yazmıştır.
Modern yaşamdaki rüya kıtlığının üç ana sebebi vardır:
1. Kötü Alışkanlıklar.
Tipik şehir yaşamının ritmi ve rutinleri rüyaları hatırlamayı desteklemez. Çok sıklıkla çalar saatler- veya yatak arkadaşımız veya okula yetişmek zorunda olan çocuklar- tarafından sarsılarak uyandırılır ve kafeinle dolu olarak, yükümlülüklerimizi ve programlarımızı yerine gerçekleştirmeye çalışmak için dünyaya dalarız.
2. Korku ve pişmanlık.
Rüyalarımızdan kaçarız çünkü karanlık tarafımız veya ilerideki sorun veya hastalık gibi duymak istemediğimiz şeyleri bize söylemiş olabileceklerini düşünürüz. Böylece daha iyi yaşayabilmemiz için bize yapılmış önerileri de kaçırmış oluruz.
Ya da, harika bir rüya görürüz. Ama uyandığımızda kendimize rüyada gördüğümüz şeyi gerçekleştiremeyeceğimizi söyleriz. Böylece, birşeyi rüyamızda görüyorsak onu yapabileceğimizi unutur ve rüyalara veda öpücüğü veririz.
3. Yapay uyku döngüleri.
İyi bir gece uykusu tanımımız sıklıkla rüyalarımızla uyuşmaz. Bizlere, iyi bir uyku için her gece aralıksız yedi veya sekiz saat uyumamız gerektiği söylenmiştir. Bu düşünce atalarımızı hayrete düşürürdü. Yapay aydınlatmanın keşfinden önce insanların çoğu en az iki ayrı döngü halinde “bölünmüş uyku” uyurlardı. Bugün deneyimlediğimiz “konsolide uyku” doğal değildir ve rüya görmeyi desteklemez.
Rüya kıtlığını nasıl aşarsınız?
Gece için kendinize size çekici gelen bir niyet belirleyin ve ne zaman uyanırsanız birşey yazın. Rüyanızı hatırlamıyor musunuz? Yine de, uyandığınızda ki ilk düşünce ve duygularınız gibi, birşeyleri kaydedin. Bu şekilde rüya kaynağınıza “Buradayım, oynamaya hazırım” demiş olursunuz. Rüyadan hatırladığınız küçük parçalara karşı nazik olun. Rüyadan hatırladığınız o küçücük şey – belki yalnızca bir renk veya tuhaf bir sözcük – sizi ilginç yerlere götürecek bir ipucu olabilir. Ve hatırlayın ki rüya görmek için uyumanıza gerek yok. Uyanık yaşamda eşzamanlılıklara daha fazla dikkat ederseniz, gece rüyalarınızı da size açılırken bulabilirsiniz.
Robert Moss