Ortak Bellek-Morfik Alanlar

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Modern bilim tüm varlıkların (canlı-cansız) bilinen enerji ve madde haricinde bir de görünmeyen, tespit edilemeyen güç (enerji) alanları tarafından organize edildiğini söylemektedir. Bu alanların etkileri zaman ve mekan sınırlarının çok ötesine uzanmaktadır. Ana düşünce bir organizmanın gelişmesinin bir tür holistik/bütünsel alan ya da güç tarafından kontrol edildiğidir.

Daha önce yaşayıp ölmüş veya birbirlerini hiç tanımayan fakat aynı türden/aynı frekansta olan varlıkların mekan ve zaman farkına rağmen aralarında şuursal bir “ortak alan” oluşturup, birbirlerini etkilemeleri olayına bilim adamları “morfik alan” adını vermekteler.

“Morfik alanlar” teorisine göre doğada bir tür hafıza mevcuttur. Bir kediyi ele alırsak bu kedi, kendisinden önce yaşamış, bütün kedilerden etkilenmektedir. Kedi içgüdülerini oluşturan hafıza formu “morfik alanlar” ile gerçekleşmektedir.

“Morfik alanlar” aynı türden/frekanstan olan varlıkların düşünsel, eylemsel, inançsal paylaşım alanını oluşturmaktadırlar. Yeni oluşan bir düşünce formu, önceden oluşmuş olan, kendisininkine benzeyen düşünce kalıplarından (frekanslardan) oluşmuş topluluğun ortak alanı ile rezonansa girerek, bu grubun etkileşim alanına girmektedir. Bu alan grubun kolektif, ortak belleğini oluşturmaktadır. Bu alanın etkisi grubun her bir üyesi ile zenginleşip, güçlenirken, her üye de bu “ortak belleğe” bağlanmaktadır.

Farkında olmadan, kendimizi içinde bulduğumuz zaman ve mekan sınırlaması bulunmayan bu “ortak alan” bizleri kendi çekim alanı içine alarak grubun (dini, kültürel, sosyal) üyeleri olan yaşayan veya ölmüş diğer üyeleri ile farkında olmadan bağlantılı hale getirmekted

Bir grubun, topluluğun bilgi ve deneyimleri paylaşılmak istendiğinde, o topluluğun “ortak alanı” içerisine girmek gerekir. Bunun içinde grubu oluşturan sosyal, kültürel, dinsel ritüellerin (törenlerin) geçmişten gelen uygulamalarına aynen uymak sureti ile etkileşime girmek gerekmektedir.

Geçmişten gelen uygulamalarda yapılacak değişiklikler (uygulamaları modernize etmek) geçmiş ile girilen bağlantıyı koparacağından ortak alanın gücünü azaltarak, oluşması istenen etkiyi azaltacaktır. Uygulamalar geleneksel formlara ne kadar sadıksa, kişiye faydası da o oranda fazla olacaktır. Örneğin; namaz kılmak sureti ile, şimdi namaz kılan ve daha önceki zamanlarda namaz kılmış olanların oluşturduğu zaman ve mekan üstü ortak "morfik alana” girilmektedir.

Bu alan içerisindeki bireylerin uygulamaları ne kadar birbiriyle benzer ve uyum içerisinde ise oluşan ortak alandaki enerjinin etkisi de, bireyler üzerinde o derece etkin olmaktadır. Bundan dolayı da!.. Biz olduk, kemale erdik, artık bizim namaz kılmamıza gerek yoktur, diyen bazı aklı evvel kimseler, aslında neler kaybettiklerinin farkında olmayanlardır.

Uygulamalar sırasında niçin yapıldığı konusunda bir anlam veremediğimiz mantıksal olarak ters gelmesine rağmen, öyle yapılması istendiği için yaptığımız, “ dua’ların belirli sayılarda ve arapça okunması, hac’da şeytan taşlanması, namaz sırasında kıble’ye dönülmesi, başın örtülmesi, salavat getirmek, kurban kesmek, vb.” ritüeller, uygulamalar hep “ortak alan” etkisini, gücünü artırmaya yönelik, aslına sadık kalarak, yapılması gereken uygulamalardır.

“Ortak-morfik alanlar” içlerinde yaşayan bireyleri kuşatır, etkisi altına alarak içinde barındırır. Bireyler görünmeyen bir “manyetik alanın” içersindedirler. Toplumsal “morfik alanlar” oluşturdukları etki ile sosyal organizasyonları sağlarlar.

Bir topluluğun (kabile, aşiret, cemaat, toplum vb.) bireyleri, topluluğun sosyal, kültürel ve dinsel özellikleri tarafından kuşatılmışlardır. Bireyler kendi yaşamlarını sürdürürken aynı zamanda topluluğun geçmişteki alışıldık düzeni, bu günkü düzeni de oluşturmaktadır.

Yani topluluk sadece yaşayan üyeleri değil, geçmişte yaşamış olan üyeleri de kapsamaktadır. Bu yüzdende “ata’ların görünmez varlıkları/enerjileri” geleneksel, sosyal topluluklar üzerinde son derece etkili olmaktadır. Bu manevi liderlerin ölmüş olmalarına rağmen dünya üzerindeki etkilerini devam ettirmelerinin nedenidir.

Bu bakış açısı, uzun zaman önce ölmüş ruhsal liderlerin, dünya üzerindeki devam eden etkisini ve bir mürşid aracılığı ile bağlanılmış ekolün kişiler üzerindeki etkisini de bize açıklamaktadır. Sufizim de söylenen "binlerce adımlık yol, mürşid ile bir adımda alınır.” ifadesi mürşidin (merkezin) etrafında oluşan güçlü “ortak-morfik alan” etkisine girmenin getirdiği güçlü enerjiden etkileşimin sonucudur.

“Ortak alanın” etkisini azaltacağından aynı hedefe götürüyor olsa bile, aynı değerde ki diğer ekoller, mürşit tarafından dışlanır. Salikler/talebeler aynı anda birkaç yolu takip etmemeleri ve mürşide teslim olmaları (yapılması istenenler, mantıksal olarak, ters gelse de uymaları ) konusunda uyarılırlar. Onun için manevi ekollerde, bir mürşide uymak zorunludur.

Zamansal ve mekansal olarak bize çok uzakta, ulaşılamaz gelen yerler, buralarda var olan varlıklar ve bunların yaşam şekilleri zaman ve mekan kavramı olmaksızın şifrelenmiş bilgi yüklü ışınsal (frekans dalga boyutu) olarak her yerde, her ortamda bulunmaktadırlar.

Bizler yaptığımız ibadetlerde ve diğer toplumsal ritüeller de geçmişten gelen uygulamaların aslına ne oranda sadık kalabilirsek ortak etkileşim alanındaki enerjinin kapasitesi de o oranda yüksek olacak ve evren’deki bilgi yüklü şifreler de beynimiz tarafından oluşan bu kapasite ölçüsünde deşifre edilerek, değerlendirilecektir.

Bir grubun üyesi bir davranışı öğrendiği zaman, grubun etkileme alanı, gücü artmaya başlamaktadır. Eğer davranış üyeler tarafından ne kadar çok ve aslına uygun olarak tekrarlanırsa, bunun oluşturduğu “ortak-morfik alan” o frekansta olan (yaşayan-ölmüş) bütün grubun üyelerini etkilemektedir. Düşünceler, eylemler zaman ve mekan sınırı olmaksızın grubun diğer üyelerine de ulaşmaktadır.

Bir önceki hayatlarında, ben şu kişiydim, diyerek “reenkarnasyon” iddiasında bulunan kimseler de, aslında farkında olmadan etkisi altına girdikleri “ortak alandan” aldıkları geçmişe ait bilgileri kendi deneyimleri zannederek, yanılgıya düşmektedirler.

“Morfik-ortak alan” sadece bizim canlı olarak algıladığımız varlıklara özgü değil, evrendeki canlı, cansız (kristaller, taşlar vb.) tüm varlıklar kendi “ortak- morfik alanlarında” etkileşim içersindedirler.

Bir şey bir kere öğrenildiğinde alışkanlık kazanmakta, daha sonra türün bir başka üyesi tarafından, çok daha kolay öğrenilebilmektedir. Ünlü bilim adamı Rupert Sheldrake bu konuda işi daha da ileriye götürerek, örneğin; Bir araba bir kaç kez kaza yapınca, bunun metal’in kendi “morfik alanı” içersinde bir etkileşim, alışkanlık oluşturacağından, aynı arabanın sık sık kaza yapabileceğini söylüyor. Biz farkında olsak da, olmasak da atom altı/kuantum boyut itibari ile olağanüstü bağlantılar sistemin gereği nedeni ile “her an” oluşmak da, bunların ancak çok az bir kısmı bizlerce algılanabilmektedir.

Algıladığımız dünya tüm şuurumuz, geçmiş bilgimiz ile birlikte şu anki algısal verilerin oluşturduğu bir vitrin’dir. Fakat ben'liğimizin altında, evrensel zamansız ve mekansız tümel hafıza yaşamaktadır. Canlı, cansız tüm şeyler burada “tek yapı” olarak örtülü, açığa çıkmamış titreşimsel, frekans olarak bulunmaktadır. Varlıklardaki holistik/bütünsel bu enerji zamansız ve mekansızdır. Modern bilim’in son yıllardaki tespitleri olayları bu bakış açısı ile algılayabilen gelişmiş toplumlarda, metafizik ile fiziği birleştirme noktasına getirmiş bulunmaktadır.

Alıntı.
 
Üst