Astrolojiler

aşk1

Banlı Kullanıcı
Katılım
31 May 2010
Mesajlar
852
Tepkime puanı
20
astroBati.gif


BATI ASTROLOJİSİ VE MİTOLOJİSİ

Batı Astrolojisi, sanıldığının aksine yıldızlarla ilgili değil mevsimlerle ilgili bir disiplindir ve ekliptiğin sembolik olarak 30º'ar derecelik 12 kısıma ayrıldığı bir ölçüm şablonu kullanır. Bu şablonun başlangıcı olarak da İlkbahar başlangıcı olan 0º Koç noktasını alır. Bu nokta Koç takımyıldızının başlangıcıyla karıştırılmamalıdır. Yaklaşık 2000 yıl önce aynı hizada bulunduklarından bu noktaya o takımyıldızın ismi verilmiştir. Zodyağın mevsimsel burçları uzayın matematiksel-geometrik olarak bölünüşü ile oluşur, yani takımyıldız değildirler.

Ekinoks (Ilım) ve Soltist (Gündönümü) Noktaları

Dünyanın bu iki temel fiziksel hareketi ve bu hareketleri dolayısıyla kesişen iki önemli büyük çember astrolojik sembolizmin köklerini oluşturur. Bir yıl içinde ekliptiğin göksel ekvatorla kesiştiği noktalara Ekinoks (Ilım noktaları) denir. İlkbahardaki (yaklaşık 21 Mart) kesişme noktası 0º Koç ile başlar, sonbahardaki (yaklaşık 23 Eylül) kesişme noktası 0º Terazi ile başlar. Güneşin ekliptik üzerinde göksel ekvatordan maksimum uzaklığa eriştiği noktalara da Soltist (Gündönümü) noktaları denir. Yaz solstisinde (yaz başlangıcı yaklaşık 22 Haziran) güneş göksel ekvatorun üstündeki en uzak noktaya erişir. Bu nokta 0º Yengeç'tir. Kış soltistinde (kış başlangıcı yaklaşık 22 Aralık) ise güneş göksel ekvatorun altındaki en uzak noktaya erişir. Bu nokta 0º Oğlak'tır. Mevsimleri başlatan bu özel noktalar astrolojinin dört kardinal -öncü- burçlarının başlangıcını oluştururlar. Bu burçlar: Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak'tır.
Batı Astrolojisi yıldız zodyakını (sidereal) değil, mevsime endeksli tropikal zodyakı kullanmaktadır. Bu iki zodyak arasında ekinoksların kayması nedeniyle şu anda 26 dereceye yakın bir fark bulunmaktadır. Bu farka "aynamasa" adı verilir ve efemerislerde bunu aylık olarak görebilirsiniz. Batı astrolojisinde kullanılan Tropikal zodyak Güneş'in alçalım (deklinasyon) döngüsünde Güney'den Kuzey'e geçtiği 0 derece noktasını, 0 derece Koç burcu olarak alır ve gökyüzünü (360 dereceyi) her biri 30 derece eşit olarak 12'ye böler. Takımyıldızların boylamları (longitude) ise farklılık gösterir, kimisi daha uzun, kimisi daha kısadır. Kısaca astroloji takımyıldızlarla değil, tropikal zodyakla ilgilidir. Nitekim takımyıldızlar fiktif (zahiri, görünen) sınıflandırmalardır.
Hint Sisteminde kullanılan Zodyakla (Sidereal Zodiac) Batı Astrolojisi'nde kullanılan Zodyak (Trapical Zodiac) arasında çok önemli bir fark vardır. Aslında Zodyak, gökyüzünde varsayılan hayali bir dairedir. Bu dairenin içinde Güneş, Ay ve planetler kendi yörüngelerinde hareket etmektedirler. Gökcisimlerinin pozisyonlarını hesaplamak için Zodyak içinde bir başlangıç noktası belirlememiz gerekir. Bu başlangıç noktası için de önce bir referans noktası koymalıyız. Devamlı yörüngelerinde hareket halinde olan planetler için bu referans noktası bir çeşit sabit element faktörü olmalıdır. Yıldızlarla Hesaplanan Zodyak ( Sidereal Zodiac) referans noktası olarak sabit yıldızların pozisyonunu kullanır. Durağan takımyıldızların (sabit yıldızların) hiç bir hareketi yoktur. Bir başka deyişle Sidereal Zodiac planetlerin, Güneş’in ve Ay’ın pozisyonlarını gökyüzündeki sabit takımyıldızları referans alarak hesaplar. Bu referans noktası Koç takım yıldızının ilk derecesidir. Bu nedenle Koç 12 takımyıldızın ilk sırasını alır. Her biri 30 ar dereceye tekabül eden takım yıldızların toplamı 360 derece ile Zodyak’ı bir daire olarak tamamlar.
Tropikal Zodyak ise tamamen farklı fakat aynı eşitlik ilkesinde sabit bir referans noktası kullanır. Tropikal Zodyak’ın hesaplama yapmak için referans noktası ekinokslardır. Ekinokslar Güneş ile Dünya arasında dört mevsimi yaratan ilişkiyi temsil ederler. Bahar ekinoksu, Yaz, Sonbahar ve Kış. Tropikal Zodyak’ın başlangıç noktası gene Koç Burcu’nun ilk derecesidir, yani bahar ekinoksu tarafından belirlenir. Baharın ilk günü, her yıl bahar geldiğinde Güneş’in hayali dairedeki (Zodyak) pozisyonu Koç Burcu’nun ilk derecesidir. Bütün diğer planetlerin pozisyonu Güneş’e olan uzaklıklarına göre hesaplanır. Bu yöntem iyi çalışmaktadır. Çünkü Güneş bir yılda zaten 360 derece ilerlemektedir.
Zodyak’daki ilerleyişi de aynı dereceye tekabül etmektedir; zaten baharın ilk günü her zaman yılın tam olarak aynı zamanında olur. (Elimizdeki yıllık takvimlerde sanki bir iki günlük fark olabilirmiş gibi gözükür) Batı Astrolojisi yani Tropikal Astroloji, Sidereal Zodiac gibi gökyüzündeki sabit bir pozisyona dayandırılmamaktadır. Tropikal Astroloji sapma göstermeyen, sabitliğe yakın, dört mevsimi oluşturan atmosferik durumu, özellikle bahar mevsimini temel başlangıç noktası olarak kabul eder.
Dört bin yıldır hangi Zodyak’ın geçerli olması gerektiği konusunda bir kafa karışıklığı ve anlaşmazlık süregelmektedir. Bir Zodyak kullanılacaksa hangisi tercih edilmeli? Hangi Zodyak daha geçerli sonuçlar üretmektedir? Her iki sistemi de kullanan astrologlar Batı astrolojisi için Tropikal Zodyak’ı, Hint Astrolojisi için ise Sidereal Zodiac’ı tercih etmekte ve başarılı sonuçlar elde ettiklerini söylemektedirler.
Bu iki Zodyak arasında matematiksel olarak istikrarlı bir ilişki vardır. Yani Sidereal Zodyak’ta Koç’un ilk derecesi her zaman Tropikal Zodyak’taki Koç’tan belli bir matematik formülü kadar uzaklıktadır.
Bu iki Zodyak arasındaki matematiksel fark Hintli Astrologlar tarafından “ Ayanamsa ” olarak bilinir. Günümüzde astronomlar Sidereal Zodyak’ın başlangıç noktasını bulmak için Tropikal Zodyak’ın hesaplamalarını dikkate alıp, daha sonra Ekinoksların kayma farkıyla beraber değerlendirme yapmaktadırlar.
Zodyakların başlangıç noktaları devamlı olarak birbirinden uzaklaştığı için (daire içinde kalmak kaydıyla) belli zamanlarda bu iki başlangıç çakışmaktadır. Bu nedenle astronomlar hangi yıllarda Koç’un başlangıcının çakıştığını bulmaya çalışırlar. Böylece her 72 yılda bir Zodyak derecesi eksilterek bu günün Sidereal başlangıcını bulurlar. Hangi yıllar iki Zodyak’ın çakıştığı konusunda astronomlar arasında anlaşmazlıklar vardır. Hint Hükümeti N.C. Lahiri’nin bu konudaki çalışmalarını onaylamıştır. Bu nedenle astrolojik çalışmalarda O’nun ayanamsası yaygın olarak kullanılmaktadır.

Kaynak, James Braha

Batı Mitolojisi

Aries / Ram / Koç (21 Mart-20 Nisan): Yunan mitolojisinde, Argo gemisinde, Yason'un idaresi altında sefer yaparak 'Altın Pösteki'yi arayan Argonot'un hikayesine dayanır. Altın postu taşıyan Koç sonunda gökyüzüne çıkarak burada yerini alır.
Taurus / Bull / Boğa (21 Nisan-21 Mayıs): Tanrı Zeus Boğa kılığına girerek Prenses Avrupa'yı Girit Adası'na götürmeye kalkışır. Boğa denizde yüzerek Avrupa ile birlikte kıyıdan uzaklaşırken sadece vücudunun yarısı görünür, onun için de gökyüzünde yarım boğa şeklindedir.
Gemini / Twins / İkizler (22 Mayıs-21 Haziran): Castor ve Pollux, Sparta Kraliçesi'nin oğullarıdırlar. Castor'un babası Kral Tyndareous iken Pollux Kral Zeus'tan olmuştur dolayısıyla ölümsüzdür. İki kardeş önceleri Argonotlar'a denizde yardımcı olurlarken sonra gökyüzünde bütün gemilere yol göstermeye başlamışdırlar.
Cancer / Crab / Yengeç (22 Haziran-22 Temmuz): Mitolojik kahraman Herkül çok başlı Hydra ile savaşırken bir yengeç kıskaçları ile ayaklarına tutunur. Herkül istemeden zavallı yengeci ezer ve yengeç göğe, cennete yükselir.
Leo / Lion / Aslan (23 Temmuz-23 Ağustos): Roma mitolojisinde Lion, Ay'dan gelir, Herkül'ün başardığı 12 büyük işin birincisinde onun tarafından öldürülür ve tekrar gökyüzüne gönderilir.
Virgo / Virgin / Başak (24 Ağustos-23 Eylül): Bazı kültürlerde adalet, bazılarında hububat veya mısır tanrıçasıdır. Genel olarak dizine bir çocuk oturtmuş, bir elinde zafer alameti hurma dalı, diğer elinde buğday başağı olan bir genç kız olduğu kabul edilir.
Libra / Scales / Terazi (24 Eylül-23 Ekim): Başlangıçta Akrep Burcu'ndaki akrebin kıskaçları olarak düşünüldü. Sonradan Romalılar bu tarihlerde gece ile gündüz eşit duruma geldiklerinden denge ve eşitlik anlamında teraziyi kabul ettiler. Terazi orijinal isimler içinde canlı bir varlığın ismi verilmemiş tek burçtur.
Scorpius / Scorpion / Akrep (24 Ekim-22 Kasım): Mitolojide avcı Orion'u öldüren akrep bu burca ismini verir. Bu nedenle de gökyüzünde Akrep yükselirken Orion takımyıldızı ufkun altına iner, ikisi birlikte gökyüzünde bulunmazlar.
Sagittarius / Archer / Yay (23 Kasım-22 Aralık): Yunan mitolojisinde Tanrı Pan'ın oğlu ve okçuluğu ilk icat eden Crosus olarak geçer. Yarı insan yarı canavar, ok ve yayını akrebin kalbine doğrultmuş insan başlı bir at şeklindedir.
Capricorn / Sea Goat / Oğlak (23 Aralık-20 Ocak): Orijini Yunanlılar'dan eskiye Babilliler'e gider. Yunan mitolojisinde ise keçi kafalı Tanrı Pan olarak bilinir. Nil nehrine daldığında canavar Typhon gelince aceleyle kaçtığı için alt tarafı balık kuyruğu olarak kalmıştır.
Aquarius / Water bearer / Kova (21 Ocak-19 Şubat): Bu da orijini Mezopotamya'ya uzanan bir semboldür. Başlangıçta dünyaya ölümsüzlük suyu döken Tanrı, kaz ve tavus kuşu figürleriyle gösterilen bu burç Yunan mitolojisinde, Olimpus dağına götürülüp orada Tanrı Zeus tarafından diğer Tanrılara şarap dağıtmakla görevlendirilen bir çobanı temsil eder.
Pisces / Fishes / Balık (20 Şubat-20 Mart): Bu burç Babilliler'den itibaren kuyrukları birbirlerine bağlı iki balık olarak gösterilir. Romalılar'a göre ise nehre girip yine canavar Typhon geldiğinde yüzerek kaçan Venüs ve oğlu Cupid'dir.


astroKizildereli.gif

KIZILDERİLİ BURÇLARI ve KIZILDERİLİ MİTOLOJİSİ (GENEL)


Zodyak Kuşağını eskiden beri tanıyanlar ve gökyüzünün büyülü bilgeliğini yetkin bir şekilde kullananların başında Kızılderililer gelir. Kızılderililer, Zodyak Kuşağını bir Şifa Çemberi olarak tanımlarlar ve insan özgü her türlü problemin bu çember sayesinde çözülebileceğine inanırlardı.Bu Büyülü Çemberin rehberliğinden faydalanarak, yaşamlarına yön verirler, önemli tarihlerini belirlerlerdi. Değişik yaşlarda, değişen enerjilerinin akışını sağlamak ve kendilerini farklı şartlara adapte edebilmek için kendi yaşamlarının doğum-ölüm-yeniden doğum çemberini tanımayı isterlerdi. Onlara göre, her insanın doğduğu tarih Şifa Çemberine giriş noktasını ve madenler-bitkiler-hayvanlar alemine, yani kısacası dünyadaki yaşama katılımını belirlerdi. Siz de kendi doğum tarihinize göre, kadim Kızılderili bilgeliğinden yararlanabilir, yaşamınıza rehberlik sağlayabilirsiniz.

Kızılderili Mitolojisi

Gökteki Yıldızlar: Ayının Peşinde!

Avcı, balıkçı, çiftçi gibi, geçimlerinin topraktan ya da denizden sağlayan bütün insanlar, hava, yıldızlar ve mevsimlere ilişkin bir şeyler bilmek zorundadır. Her çeşit üretim çabası, doğrudan doğruya doğa tarafından yürütülür ve bunlarla uğraşan insanlar, bu gerçekleri bilir. Kuzey Amerika Kızılderilileri'nin büyük törenleri, mevsimden mevsime yapılır. Bazı törenler, mevsim dönenceleri ve gece-gündüz eşitliği temeline dayanır. Diğerleri de gökyüzündeki bazı yıldızlar ya da yıldız kümelerine ilişkindir. Bazı nedenlerden dolayı, Kuzey Amerika Kızılderilileri'nin yıldız bilimleri kaybolmuştur. İlk neden, törenler için karar verme yetkisinin yalnızca rahiplerin açıklayabildiği gizli sırlara bağlı kalması ve rahiplerin de bu sırları,yalnızca kendilerinden sonra rahip olmak üzere yetiştirdikleri kimselere söylemesidir. İkinci neden, Kızılderilililer'in bildiği bir çok burç ve takım yıldızının Avrupa bilgilerinde karşılığının bulunmamasıdır. Üçüncü neden de, Kızılderilileri inceleyip bilgi derleyen kimselerden birçoğunun, kendi kültürlerinin astronomisine ilişkin hiçbir şey bilmeyen, şehirli sade vatandaş olmalarıdır.

Muskuakiler (Sarı toprak insanları), ya da Tilkiler, kendileriyle birlikte olan Saukalarla (Kızıl toprak insanları) birlikte Avrupalılar'ın akınları ve Irokian saldırıları sonucunda daha batıya doğru sürülen ve Algonkian dilini konuşan Kızılderili toplulukları arasındaydılar. Verimliliği ve nehirlere yakin olması nedeniyle seçtikleri asıl topraklarında Tilkiler, kemerli, hasır kaplı çadırlardan ve yazları kullanmak üzere, etrafı mısır tarlalarıyla çevrili, ağaç kabuklarından yapılmış evlerinden oluşan bir köy kurdular.
Mısır ektikleri tepelerin arasına fasulye ve kabak ektiler ve hasat ettikleri ürünleri kurutup kışın kullanmak üzere depoladılar. Başka kabilelerde, özellikle Algoniakan Dili'ni konuşan diğer gruplarda da bu ayıya ve onu avlamaya çalışan avcılara ilişkin, benzer öyküler bulunmaktadır. Bu öykü, "Derler ki, bir zamanlar…" gibi başlayan kalıplaşmış öykü açılışlarının güzel bir örneğidir. Böyle bir başlangıç, anlatılacak olan öykünün içinde, öyküyü anlatan kimsenin kişisel gözlem ve deneyimlerinin bulunmadığı, belirtilmektedir. Bu öyküde, küçük öykülerden daha çok, büyük destanlarda daha sık kullanan kalıplaşmış öykü kapanışlarının da iyi bir örneği bulunmaktadır. Aşağıda sizlere sunacağım öykü,daha uzun ve büyük bir gerçek oluşum öyküsünün,belki de yalnızca bir parçasıdır ve asil uzun öykünün diğer parçaları kaybolmuş olabilir.

Derler ki, bir zamanlar, çok eskiden, kışın ilk aylarıymış. Bir gece önce kar yağmış ve bu ilk kar, ertesi gün, yerde öylece taptaze duruyormuş. Günün ilk ışıklarıyla birlikte, sabahleyin erkenden üç delikanlı, avlanmaya çıkmışlar. Delikanlılardan biri, adı "Sıkı Tut" olan köpeğini yanına almış. Nehir boyunca dolaşıp küçük koruluklara girmişler ve sonra fundalık, çalılık ve ağaçların daha bodur; ama kalın olduğu bir tepenin yamacına gelmişler. Burada çalılıkların arasında dolaşırken genç avcılar, bir iz bulmuşlar ve bu izi takip etmeye başlamışlar. İzler, onları tepenin yamacındaki bir mağaraya götürmüş. Böylece bir ayı ini bulmuşlar.

"Hangimiz içeri girsin de ayıyı sürüp dışarı çıkarsın?" diye birbirlerine sormuşlar genç avcılar. Sonunda en büyükleri, "Ben girerim" demiş, dizlerinin üzerinde emekleyerek ayinin inine girmiş ve ayıyı sürüp dışarı çıkarmak için yayıyla onu dürtmeye başlamış. Bir süre sonra mağaradaki genç, arkadaşlarına "Geliyor! Geliyor!" diye seslenmiş. Ayı, kendisini zorlayan avcıdan kurtulmuş ve kendisini mağaranın dışına atmış. Avcılar da onun peşinden gitmişler. "Bakın!" diye bağırmış en gençleri. "Bakın, ne kadar da hızlı gidiyor. Kuzeye doğru, soğukların geldiği yerlere gidiyor." Genç avcı, ayıyı çevirip diğerlerine doğru sürmek için hayvanin peşimden koşup uzaklaşmış. Ortanca avcı, "Dikkat!" diye bağırmış. "İste geliyor! Doğuya, öğle zamanının geldiği yere doğru gidiyor. Koşun kardeşler. Gittiği yer işte orası."

O ve küçük köpeği de, ayıyı geri çevirmek için olanca hızlarıyla batıya doğru koşmuşlar. Genç avcılar ayıyı kovalarken en büyükleri, eğilip söyle bir bakınmış. "Oooo!" diye haykırmış. "Altımızda Yeryüzü Büyükannemiz var. Bu ayı, bizi gökyüzüne doğru götürüyor. Haydi kardeşler, çok geç olmadan geri dönelim."

Ama artık çok geç olmuş. Gökyüzü ayısı, onları çok, çok yükseklere götürmüş. Sonunda avcılar, ayıyı yakalayıp öldürmüşler. Akçaağaç ve somak dallarını üst üste yığmış ve bu dal yığınının üstünde de ayıyı parçalara ayırmışlar. Akçaaagaç ve somakan sonbaharda kan kırmızısına dönüşmesi iste bu nedenledir. Daha sonra avcılar ayağa kalkıp hep birlikte ayinin başını doğu yönüne atmışlar.

Simdi, kışın, sabahleyin erkenden, tanyeri ağarmadan az önce ufkun hemen altından ayı başını andıran bir takımyıldızı kümesi belirir. Daha sonra da avcılar, ayının omurga ve belkemiğini uzaklara, kuzey yönüne atmışlar. Kış ortasında, gece yarısı eğer kuzey yönüne bakarsanız, orada yıldızlarla şekillenmiş olarak ayının omurga ve belkemiğini görürsünüz. Yılın herhangi bir zamanında gökyüzüne bakacak olursanız, kare seklini oluşturan dört parlak yıldız ve onların arkasında da üç büyük parlak yıldız ve bir de küçük donuk bir yıldız görürsünüz. Dört yıldızdan oluşan kare, ayı, bunların peşindeki üç yıldız, o üç delikanlı ve belli belirsiz görebildiğiniz o küçük yıldız da "Sıkı Tut" adındaki o küçük köpektir.
Bu sekiz yıldız, gökyüzü boyunca bütün sene birlikte dolaşır durur ve öbür yıldızların yaptığı gibi asla dinlenmeye çekilmezler. avcılar, ayıyı yakalayıncaya kadar, kendileri ve küçük köpek, asla durup dinlenmezler. Öykü de burada biter...

astroCin.gif


ÇİN ASTROLOJİSİ

Latin astrolojisi gibi Çin astrolojisi de insanı 12 değişik burç ve sembollerle tanımlar ve kişinin burcunu bulmak için doğum tarihini kullanır. Çin Astrolojisi’nde Zodyak kelimeleri aynı anlamdadır. Ama yine de Çin Astrolojisi bir hayvanlar halkasıdır ve yıldızlarla pek ilgisi yoktur. Çin Astrolojisi olay ve kişilik tahminleri yapmak için felsefeye, takvime, kozmosa ve doğanın ritimlerine başvurur. Latin(Batı) Astrolojisi ise gökyüzündeki cisimlerin pozisyonlarına ve hareketlerine bakar.
Çin Astrolojisi’nde burçlar Latin Astrolojisi’ndeki gibi aylık değil yıllıktır. Her Çin Burcu’na karşılık bir hayvan ismi vardır. Hangi burçta olduğunuzu bulmak için doğum yılınızı bilmek yeterlidir. Yükselen burç için de detaylı haritalara gerek yoktur.
Çin Astrolojisi’nin hayvan sembolleri şunlardır: fare, manda, kaplan, tavşan, ejderha, yılan, at, keçi, maymun, horoz, köpek ve domuz.
Bu hayvanlar daima aynı sıradadır. Filozoflar 12 yılın her birinin nasıl Yin ve Yang arasındaki kuvvet dengesini sağlayacağı hakkındaki buluşlarını kuvvetlendirmek için, o senenin tarzına ve tonuna uygun hayvanı seçmişlerdir.
Kayıtlı Çin tarihinin başlangıcı olan M.Ö 2637 yılından beri bu hayvanların sıralaması hiç değişmeden her 12 yılda bir tekrarlanmıştır. Daima fare ile başlar ve domuzla biter. Vietnamlı bir Astrolog olan Ngoc Rao’nun anlattıklarına göre Çin Astrolojisi bir şekilde doğuda M.Ö 4000 yılından beri kullanılmaktadır. Özellikle M.Ö 2953 ve 2838 tarihleri arasında İmparator Fu döneminde ve daha sonra M.Ö 800’lerde Shen Nung döneminde Çin Astrolojisi çok popüler olmuştur. Çin Astrolojisi kişinin gelişmesi için gerçek, akılcı ve kullanılabilir bir vasıtadır.
Çin Astrolojisi Çin felsefesinin temelini oluşturan üç öğeden oluşmaktadır. Yin ve Yang, beş element ve Çin takvimi.

Yin ve Yang


Yin ve Yang iki eşit fakat karşıt güçtür. Yin'in gücü bazen pasif, dişi, uysal, algılayıcı ve toplumsal olarak tanımlanmıştır. Yang ise erkeksi, saldırgan ve toplumu umursamaz olarak nitelendirilmiştir. Uyuma ulaşmak için Yin ve Yang'in dengelenmesi gereklidir. Onlar birbirleriyle çatışmak yerine beraber hareket etmelidir. Yin ve Yang hayatın temelini oluşturur. Çin felsefesine göre evrenin en temel ve en önemli enerjileridir. Çin burçlarının da her biri Yin veya Yang’dir.
Yin(Negatif Enerji): Karanlık, ölüm, gece, negatif, soğuk, kadın, pasif, yumuşak, kış...
Yang(Pozitif Enerji): Işık (aydınlık), yaşam, gündüz, pozitif, sıcak, erkek, aktif, sert, yaz...
Yin ve yang kavramları kendilerine özgü bir gerçekliği veya nesneyi ifade etmezler.Bunlar kainatta sürekli olarak değişen ve birbirlerine alternatif ,zıt olan ama varoluşları birbirine muhtaç olan oluşumların ,hareketlerin, olayların izahıdır. Yin deyince karanlık ,soğuk , ölüm gibi olumsuz bizim negatif diye tarif edeceğimiz kavramlar, Yang deyince ise parlaklık, güneş sıcaklı yaşam gibi olumlu kavramlar(pozitif) kavramlar akla gelir.
Dünyada bazı gerçeklerin her zaman için iki ayrı yüzü vardır. Her şey zıddıyla vardır. Var oluşunu da bu zıddının varlığına borçludur. Yin ve yang bu zıtlıkları ifade eder. Tekvandonun da varlığı için muhakkak sizi zora sokacak bir rakibin varlığı gerekir. O sizin hayatta karşınıza çıkacak zorlukları temsil eder.Ama varlığınız ve duruşunuz da onun size karşı eylemleridir. Dolayısıyla düşmanınz belki sizin varlığınızın teminatıdır.
Yin ve yang statik değil süreklilik ve devamlılık arzeden ve aynı gücü paylaşmış zıtlıkların ifadesidir. Gece -gündüz,yaz- kış, yaşam- ölüm gibi.. Dolayısıyla bunları farklı iki terim gibi işlemekte hatadır. Aslında gece gündüz nasıl iki ayrı gerçek değil bir günün farklı iki yönü ise insanın nefsi arzuları ve meleki yönleri de birbirine muhtaç ve birbirini tamamlayan iki yönüdür.

Beş Element Teorisi:

Bu teori doğada mevcut olan her şeyin beş temel materyalin hareketinden ve değişiminden oluştuğunu anlatır. Bunlar; Ağaç, ateş, toprak, su ve metaldir. Geleneksel Çin tıbbında insan vücudundaki fizyolojik ve patolojik ilişkileri değerlendirmek için beş element teorisi bir araçtır. Örneğin; Ağaç’ın anlamı büyüme ve gelişmedir, yaşamdır, canlılıktır. Engellenemez şekilde büyür, gelişir ve yukarı doğru yükselir. Beş element arasında birbirini destekleme ve birbirini engelleme şeklinde bir ilişki vardır. Örneğin ağaç, ateşi oluşturur, ateşten kül olup toprağa dönüşüm vardır. Su topraktadır. Vücudun yapı taşı olan mineraller topraktadır ve su hayatı sembolize eder, yani ağaca can veren, ateşi söndüren element sudur.

Çin Takvimi:

Çin Takvimi doğacak bebeğin cinsiyetini tahmin etmek amacıyla Çin'de yaklaşık 700 yıldır kullanılan bir yöntemdir.


Not:
Çin yılbaşları, batı takviminin ilk günleri ile çakışmadığı için, sizin için hazırladığımız hesaplama tablosunu kullanarak, kendi doğum tarihinize göre hangi Çin burcundan olduğunuzu rahatlıkla bulabilirsiniz.
Çin burcunuzu okuduktan sonra, kendi batı burcunuz ile birlikte nasıl bir karakter yarattığını da görebilirsiniz.
Ayrıca ilişkide bulunduğunuz kişilerle nasıl anlaştığınızı, daha iyi bir ilişki yaratabilmek için ne yapmanız gerektiğini de bilmek istiyorsanız, aşağıda yer alan "Çin Burçlarının Uyumu" bölümünden öğrenebilirsiniz.



astroKelt.gif


KELT ASTROLOJİSİ

Astroloji zaman geçidine odaklanan ve zamandaki bir anın eşsiz doğasını vurgulayan bir sanat ya da bilimdir. “Kelt Astrolojisi” hakkında bugüne kadar birçok şey yazılmıştır. Strabo, Caesar, Diodorus Sicilus, Cicero ve Pliny gibi klasik dönem yazarları Drudik astronomisi ve astrolojisi üzerine yorumlar yapmışlardır. Druidlerin gel-gitleri anladığına ve Ay’ın çeşitli dönemlerine göre ökse otu ve buna benzer bitkileri kestiklerine dair kanıtlar mevcuttur. Peter Berresford Ellis diğer şeylerin yanında “eclipse” (ay tutulması) anlamına gelen dubaraith gibi astronomiyle ilgili bir terimin modern İskoç dilinde hala kullanıldığını belirtir. Ellis Druidler o dönemdeki kehanetlere ek olarak astrolojiyi de kullanmış olsalardı onların astrolojisinin de ayın dünyanın etrafında dönmesini esas alan 27 ya da 28 günlük ay dönemi “odalarını” kullanan Hindu astrolojisi gibi ay-bazlı olabileceğini söyler.

Diğer bir üzücü nokta da Coligny takviminde (Keltlerin bilinen ilk ritüel takvimi) belirlenen günlerin “iyi” ya da “ena değil” şeklinde tayin edilmesidir. Ama yine yüksek ihtimalle Druidlerin yazılı kayıt tutmaktan nefret etmelerinden dolayı bu konuda yazılı bir kanıt bulunmamaktadır.
Buna benzer olarak da Robert Gravez’in dilimize kazandırdığı Ogham-bazlı Keltik ağaç takviminin de –içinde ne kadar şiirsel gerçek taşıdığı tartışılsa da- gerçekten varolduğu konusunda herhangi bir kanıt yoktur.
Kelt Mitolojisi
Kelt Mitolojisi en yalın tanımıyla, Kelt politeizminin mitolojisidir. Kelt politeizmi Demir Çağı Keltleri'nin diniydi. Demir Çağı'ndaki diğer Avrupalılar gibi, erken dönem Keltleri de politeistik mitoloji ve dini yapıyı benimsemişlerdi. Kelt insanlarının içinde, Roma ile yakın iletişimi olan Galyalılar'ın ve İber Yarımadasındaki Kültler'in mitolojileri Roma İmparatorluğu altında devam edememiş, daha sonra ise bu insanlar Hıristiyan olmuş ve Kelt(ik) dillerini de kaybetmişlerdir. İronik bir şekilde, bu insanların inanç ve geleneklerine dair bilgiler çeşitli Roma ve Hıristiyan kaynakları sayesinde bugüne kadar ulaşmıştır. Bir başka açıdan ise, kendi politik veya lenguistik (dilsel) kimliklerini korumuş olan Keltler, Demir Çağı'ndaki atalarının mitolojilerinin en azından artakalan küçük bir kısmını iletebilmişlerdir. Bu iletilebilmiş kısım genellikle Orta Çağ'da kaydedilmiş, yazılmıştır.
 
Üst