İçinizde Saklanan Kadın ve Erkekler2

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
Birliğe ve yaratıma giden bu gücün bastırılması sonucunda hileli yöntemler, hastalıklar ve duygusal patlamalarla ani ve odaklanmamış bir dışarı çıkma gerçekleşir. Bu dışarı çıkma eyleminin hangi merkezde patlayıp ortaya çıkacağı kestirilemez. Sebepsiz sinir buhranları, şizofreniler, kişilik bölünmeleri, manik haller ya da cinsiyeti temsil eden organlarda ortaya çıkan fiziksel rahatsızlıklar gibi. (Miyom, kist, prostat vb.)


Bu dışavurumlar birer imdat çağrısıdır ve aslında birinci dereceden patlamalardır. Birey hala yaşamaya ve yaratıma devam etme konusunda umut taşır ve tedavisi mümkün olan rahatsızlıklar yaratarak içindeki tamlanmamışlığa şans tanımak ister. İkinci derece ve ölümcül patlamalar ise hayatını yani yaşam enerjisini bitirecek eylem ve rahatsızlıklardır. İntihar, kendini öldürtmeye teşvik için kışkırtma ve ölümcül kanserler gibi sonuçlar, yaratım gücünün tamamen kesildiği ya da tıkandığı ümitsiz durumların sonuç örneklerindendir.


Herkes tarafsız bir gözle ve bu bakış açısıyla çevresine baktığında bu bastırılmışlığın eserlerini rahatça görüp izleyebilir. Toplumdaki kadınların beşte birinden daha fazlasında rahim miyomu rahatsızlığı mevcuttur. Miyomu meydana getiren tıbbi sebebin tam olarak ne olduğu bir türlü kesinleşmemiştir. Tecrübeleriyle gözlemlerini değerlendiren doktorlar ve araştırmacılar, kadındaki bu sorunun bastırılmış yaratım gücünün sonucu ortaya çıktığını söyler. Bu bastırılmışlığın temelde fiziksel cinsellik tatminsizliğiyle ilgisi yoktur. Dişil enerjinin kanal bulup yaratımı gerçekleştirememesi bu gücün kontrolsüz patlayışını yaratmıştır. Sezgileriyle tek ve tam olmaya öncülük eden dişil enerjinin, eylemsel eril enerjisinin önünün kapanması sonucu oluşmuş olma ihtimali yüksektir. Karşı cins tatminsizliğinden değil, kendi içindeki yaratım kanalının akışının gerçekleşmemesi sonucu oluşan örnek bir rahatsızlık ve fiziksel dışavurumdur.
Bu bastırılma eylemi, davranışsal olarak erkeklere makine gibi ruhsuz bir rol oynatır. İçindeki dişi enerjiyi kabullenmeyen ve bastıran erkek tamamen kontrollü ve baskıcı olmayı öğrenir. Bu baskıyı da kadınlara karşı kullanır. Dişinin dişi hallerinden rahatsızlık duyan erkek, kendi içinde inkâr ettiği ve korktuğu halleri bastırmayı amaç edinir. Çünkü kadınlar ona, kendi içinde bastırdığı dişi tarafın gücünü hatırlatır. Erkek kendi içindeki dâhili gücü (dişil gücü) kestiği için kendisini yalnız hisseder.Bu yalnızlığını da güçlü görünmeye çalışarak, kaba tabirle maçolaşarak eyleme dönüştürür, yani patlatır. Geleneksel erkeğin içinde kendisini umutsuzca duyurmaya çalışan çaresiz bir dişi ses vardır. Dışarıdan dağılmaz kaya gibi görünen erkeklerin enteresan duyarlılık sahibi olduğuna çok kez rastlarız. Ortaya çıkmak için ölümcül son noktalara varılması gerekebilir ve şaşırtıcı gelen bu durum çok sıradan bir bastırılmışlığın eseridir.


Geleneksel dişi rolündeki kadın ise, eril enerjisini dişi gücünü inkâr etmek ve bastırmak için kullanır. Bu onu çaresiz ve erkeğe yaşamsal olarak bağımlı kılar. Gücünü dalavere ile kullanmayı deneyebilir, bunu yapacak ayrıntıcı ve oyuncu olan keskin bir zekâya sahiptir. Ne kadar güçlü olduğunu öğrenirse erkeğin onu terk edeceğinden korktuğundan, gücünü dikkatle saklayabilir, hatta kendinden bile! Kendisini geleneksel olarak bu şekilde ifade eden kadının içinde onu bastıran maço ve antik bir erkek vardır. Kadın, bu erkek kişiliğini yansıtan ve kendisine karşı davranışlarında ortaya koyan erkekleri çekme eğilimindedir. Bu davranış, kendisinin neyi hak ettiğine inandığına bağlı olarak sürekli kendisine acı çektiren modelleri kadının hayatına taşır.
Geleneksel maço erkek ise, öz imajı zayıf, yapışkan, muhtaç, gücünü dalavere ile kullanan, cilveli, ayartıcı kadınları hayatına çeker. Bu kadınlar, kendi içlerindeki güvensizlik ve saygısızlıklarıyla erkeğin kendi içindeki bastırılmış dişil yönlerine olan güven ve saygı eksikliğinin yansıtıcısıdırlar.
Birbirini artı- eksi gibi tamamladığı zannedilen bu antik dişi-eril tablolar, ne yazık ki mutluluğun, bütünlenmenin ve yaratımın tabloları değildir. Bastırılmış her iki enerjinin kontrolsüz patlamalarıyla şekillenen bu tabloda Yin-Yang döngüsü, sallana sallana hem de ters tarafa dönmektedir. Doğal, ahenkli ritminin güzelliğinden uzak bu sallantının sarsıntıları tüm dünyayı kötü bir kaderin ( yörüngenin) içinde döndürmektedir. Milyarlarca insan mutsuzluğun pençesinde, suratlarına taktıkları sahte maskelerin ardında boşa ömür tüketip, hem kendilerini hem tüm dünyayı kandırmaya devam ediyor.
Uyanma vakti gelmedi mi hala sizce?


Dışımızda yaşadığımız her şey, içimizde yarattığımız şeylerin yansımasıdır. Evrenin temel kanunu budur. Bir aynaya bakarak yaşıyor ve gerçekliğimizi oluşturuyoruz. Aynaya bakın ve bir kadınsanız içinizdeki güçlü, eylemci erkeği de görün. Bir erkekseniz çatık kaşlarınızın altındaki gözlerde şefkatli ve sezgili bakışı keşfedin. Kadın ya da erkek hangi tarafta olursanız olun, kendinize sevilmek istediğiniz gibi davranın. Bir kadınsanız, içinizde sizi seven, şımartan, koruyan, eylem gerçekleştiren, dayanıklı bir erkek yaratın. Bir erkekseniz, yumuşak, sıcak, sevecen, çekici, sezgili, tek ve tam olma yöntemlerini bilen bir dişil diğer yan taşıyın. Ne kadın bedeninde eylemci, güçlü, koruyucu erkek olmaktan korkup utanın, ne erkek bedeninde dişil yumuşaklığı, sezgiyi ve cazibeyi var etmekten çekinin.



Ancak kendi içinizdeki kutupları birbiri ile ahenkleyip kendi kendinizle bütünlendiğinizde, başka bir bütün ile birlikte evrenin bilgeliğine ulaşabilirsiniz.




Nesrin Dabağlar

Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hak’kın yarattığı her şey yerli yerinde.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,
Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde.

Hacı Bektaş-ı Veli
 
Üst