Bilimsel Niyet Yasası!!!

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
NİYETİNİZ NE İSE SONUÇLARINIZ DA O YÖNDE OLUŞACAKTIR!

BİLİMSEL NİYET YASASI
Gözlemci, gözlenen ve gözlem aleti birbiriyle bir bütünlük oluşturur. Bunlar birbirlerinden ayrı düşünülemez. Gözlem yapan gözlemci kuantum alanındaki foton parçacıklarının hareketlerini değiştiriyor ve fotonlar gözlemcinin beklentilerine uygun olarak davranıyor. Einstein, buna belirsizlik ilkesi adını verdi. Peki, burada belli olmayan şeyi belli eden neydi? İnsanın beklentisi, yani odaklanması. İnsan bir şeye odaklandığında bir beklenti ve beraberinde gerçekleşme oluyor. Odaklandığınız şeyi değiştirdiğinizde sonuçtaki gerçek de değişiyor. Bu 20. yüzyılın devrim niteliğindeki bir buluştu. Hayatımızda yaşadığımız her şey bizim odaklandığımız şeydir.
ABD’de California Üniversitesi bilim adamları, aynı anda iki farklı enerji durumunda bulunabilen bir aygıt geliştirerek Albert Einstein’ın öncülerinden olduğu "kuantum teorisi"ni haklı çıkardı. Yılın buluşu kabul edilen aygıt, toz zerresi kadar küçük bir metal parçasını "mutlak sıfır" kabul edilen eksi 273 dereceye yakın bir sıcaklığa kadar soğutuyor ve enerjisini bir kuantum artırıyor. Madde, bu noktada günlük hayatımızda karşı karşıya olduğumuz Newton fiziğinin kurallarından çıkıp Einstein tarafından tanımlanan kuantum yasalarına göre hareket etmeye başlıyor. Saniyede 6 milyar kez titreşen madde, algılanabilir bir elektrik akımı yayıyor ve aynı anda hem yüksek, hem de alçak enerji düzeyinde var olabiliyor.
Daha da ötesi bu parçacıklar insan düşüncesinin yaydığı enerjiye yanıt veriyorlar. Bu alanı gözlemleyen kişi ile gözlemlediği parçanın birbirinden bağımsız, kopuk şeyler olmadığı çıkar meydana. Düşünceyle enerji, gözlemleyenle gözlenen, iç ile dış, burası ve ötesi arasındaki ayırımlar kalkar.
Heisenberg’ in belirsizlik alanı dediği bu alanı, gönderdiğimiz düşünce paketçikleri varlık katar. Belli hale getirir. Kuantum alanının bir noktasına yaptığımız etki bütünü etkiler aynı zamanda. Siz bir şey düşündüğünüzde bundan tüm alan etkilenir.

NİYET
Niyet her şeydir. Niyetin ne ise sonuçların o olur. Enerjiler niyete göre şekillenirler. Yiyeceklerine olmasını istediğin niyetleri yükleyin. Yiyecek ve içeceklerine siz anlamlar katıyorsun. Beslendiğin ürünlere anlamlar katmak istiyorsan, sizi ideal bedene götüren anlamlar katmalısınız. Bedeninin nasıl olmasını istiyorsan o şekilde niyetlenmelisiniz. Organlarının nasıl işlev görmesini istiyorsan o şekilde anlamlar katmalısınız. Niyetiniz ne ise yediklerin anlamlarınıza göre bedenine hizmet eder.
İzlenen enerji, izleyen enerjinin niyetini etkileşim ya da kabullenir ise, izlenenin yapısı değişir.
Evrende ki her şey şimdiki zamanda vardır. Gördüğümüz resimlere anlamları biz takarız ve karşı enerji bu anlama göre hizmet eder. Anlamlar enerjinin hareketini belirlerler. İyi ya da kötü bir enerji yoktur, Farklı ve zıt kutup enerjiler vardır. İyi ve kötü bizim niyetimizdir.
“Etkili enerjinin niyeti ne yönde ise etkilenen enerji o yönde hizmet eder. Karşı enerji etkilenmese, etkilemeye çalışan enerjinin taktığı anlam ve niyete kendisine geri döner.”
Dünyamızda 30.000 bin yemek yemeyen insan var, bunların içlerinde kilolu olanlar da var. Ukraynalı Zianaida Baranova beş senedir yemek yemediği halde kiloludur. Röportajında, yemek yemenin bir anlamı olmadığını ve besin ihtiyacını havadan (ışık), sevgiden ve Tanrıya olan ibadetinden tamamladığının anlamını katmıştır.
Bir ömür boyu vejetaryen olarak yaşadıkları halde kilolu insanlar var. Birçok fazla kilolu insanın, ideal bedende yaşayan insanlardan daha az yedikleri yüzlerce kez şahit olmuşunuzdur.
Hiç bir yiyecek ve içecek kilo aldırmaz, hiç bir hareket de kilo verdirmez. Niyetiniz, miktar ve tekrarlar kilo aldırır ve verdirir.
Doğada bir buçuk milyar tür hayvan vardır ve her biri çeşitli yiyeceklerle beslenir, doğada hiç bir kilolu hayvan da görmezsiniz.
Birçok aşçı vardır, kilolu değildir, üstelik meslekleri gereği yiyecek ve içeceklerle uğraşırlar. Birçok postacıda vardır günde otuz kilometre yürüdükleri halde kilolu ve göbeklidirler. Sebebini sorduğumda, yürümenin zayıflatmadığını inanmamaktadırlar. Yürümek onlar için iş olarak anlam kazanmıştır. Ama dünyamızda yürüyüş yaparak kilo veren birçok insan vardır.
Metabolizmam yeterince çalışmıyor, bedenim yakmıyorum , tiroit , menopoz vs…. hastalıklarınızı söylediğiniz duyar gibiyim, maalesef onlarda sizin taktığınız niyetinizin sonuçlarıdır. Üstelik bahane olarak kullanıp, kilo vermenizde engelliyorsunuz. Nasıl yiyecek ve içeceklere anlam takıp, onlar size o yönde hizmet ediyorlarsa, bedeninize ne tür niyetler yüklüyorsanız, atom ve elementleriniz hücrelerinize de o yönde sonuçları doğuruyor.
Birçok insan her şeyi yedikleri halde ömür boyu zayıf olabiliyorlar. Bunlar küçümsenmeyecek kadar yüksek sayıda insanlar beş milyar yakın insandan bahsediyoruz. Ama kilolu insanların hayata birçok şeyi yasaklayarak bir ömür boyu işkence çekerek yaşıyorlar. Yasakların, pişmanlıkların, öfkenin, tepkinin, iyi ve kötü ayrımının her biri birer anlamdır.
İnsana bile takılan iyi ya da kötü anlam, karşı insanın o yönde size hizmet etmesini sağlar. Kimine göre kötü olan insan, başka bir insan için iyi insan anlamı taşıyabilir.

NE YEDİĞİNİZİ DÜŞÜNÜYORSANIZ SİZ O’SUNUZ!
Yale Üniversitesi’ne göre, yediklerimize sağlıklı ya da sağlıksız, kilo aldırır ya da hasta eder düşüncemiz ve niyetlerimizin, o besini yedikten sonra vücudun ona olan fizyolojik tepkisini etkilediğini ve bu sayede metabolizmamızı değiştiğini klinik çalışmaları ile kanıtladı.

Araştırmacılar 46 gönüllüye içmeleri için 2 milkshake vereceklerini söylediler. İlk testte, yağsız sadece 140 kalori olan "sağlıklı" bir milkshake deneyecekleri söylendi. Ayrı bir testte ise, aynı grup üyelerine daha "toleranslı" ama kendilerini suçlu hissettirebilecek 620 kalorilik, yağ oranı yüksek bir milkshake ile ödüllendirildikleri söylendi.

Testte bir hile vardı. Aslında her iki milkshake de tıpatıp aynıydı ve 360 kalori içermekteydi.
Sadece tanımlamalar ve de etiketler farklıydı. Doygunluk hissini ghrelin (açlık hormonu ) seviyesindeki değişiklikleri gözlemleyerek ölçtüler. Ghrelin seviyelerini ölçebilmek için gönüllülerden milkshake içmeden önce, içerken ve de içtikten sonra kan örnekleri alındı.
Sonuçlar göstermiştir ki, katılımcılar "sağlıklı" milkshake’i içtiklerinde ghrelin seviyeleri nerdeyse aynı seviyede kaldı ya da çok az yükseldi. Ama "toleranslı" karışımı içtikten sonra, ghrelin seviyeleri önemli derecede düştü. Başka bir deyişle, ne yedikleri konusundaki algılamaları vücutlarının farklı tepkiler vermesine neden oldu.
Aynı karışım fakat farklı fizyolojik tepkiler. Bu çalışma geçen ay "Sağlık Psikolojisi Dergisi"nde yayınladı. Yediğiniz besinlerde esas sorun yanlış şeyi yiyiyor olmanız değil, ama yedikleriniz hakkında yanlış düşünmenizdir.

Zararlı, yağlı, şekerli, yüksek kalorili yiyecekleri yedikleri halde ideal bedende yaşayan milyarlarca insan var. Sekiz senedir zayıflar ve kilolular arasındaki araştırmalarımda şunu gördüm.

Aynı yiyeceklerden beslendikleri halde, bazıları kilolu bazıları zayıf. Neden diye bu soruyu uzun yıllar hem kedime hem de her gördüğüm insana sordum? Neden aynı şeyleri yediklerimiz halde kimimizin bedeni zayıf kimisinin bedeni şişman? Aldığım klasik cevap metabolizma, genetik, tiroit vb açıklamalar oldu. Sonunda bir konuyu çok iyi anladım. Yediklerimizi yani hamburgeri, muzu, milkshkei, elmayı birer resim görüntüsü olarak algılıyor zihnimiz. Gözlerimizle gördüğümüz yiyecekler kafamızın arkasında resim olarak zihnimizde görüyoruz…

Canlı bir fareyi ilk defa gören çocuk için fare hiçbir şey ifade etmez, hatta gider onunla oynar. Fareyi gören anne korkarak avazı çıktığı kadar bağırırsa, çocukta fare resminin üzerine korkması gerektiğini anlam ve niyetini yükler . Yaşamın resimleri ile tanıştığımız ilk anlarda durumdaki kişiden hangi niyeti takmamız gerektiğini öğreniriz. Resme taktığımız niyet bir ömür boyu bize o yönde hizmet etmesine sebep olur. Fareye korkuyu katan kişi bir ömür boyu fareden korkar ya da tiksinti ya da evcil hayvan. Fareye sağlık niyeti takarak bir ömür boyu fare yiyen Hintli, uzun yaşamın sırrının fare olduğu savunur. Walt Disney gibi fareyi para, eğitim ve eğlence aracı olarak niyetlenerek dünyanın en zenginlerinin arasına girebilirsiniz. Yiyeceklerde aynı sistemde çalışıyor. Yediklerinize hangi niyeti koyduysanız, o yiyecekler niyetiniz doğrultusunda size hizmet ediyor.
O yüzdende aynı yiyecek kimilerinde kilo aldırıyor, kimlerinde kilo aldırmıyor. Sizce her şeyi yiyip içerek ideal bedende yaşamak için ne yapmak lazım?

SAĞLIKSIZ NİYETLER, SAĞLIKSIZ YİYECEKLERİ OLUŞTURUR.
Sağlıksız niyetler sağlıksız yiyecekleri oluşturur. Sağlıklı niyetler sağlıklı yiyecekleri oluşturur. Yediklerimiz ve içtiklerimizin hiç bir günahı yok. Yaradan öyle bir beden yaratmış ki bizi ne yersek yiyelim; onu saça, tırnağa, kana, hücreye, organa, düşünceye, duyguya, yaşam enerjilerinize dönüştürüyor. Hatalı düşünen insanların düşüncelerinde etkilenerek inandığımız düşünce ve niyetlerimiz, yediklerimizin size zarar vermesini sebep oluyor. Kızdığınız, kin güttüğünüz, sinirlendiğiniz. Sizce size zarar vereceğine inandığınız insanlar, size ne gibi sonuçlar yaşatır? Sizin karşı taraf hakkındaki tüm niyetleriniz, size geri dönerek siz o olacaksınızdır. Yiyecekleri, içeceklerle, insanlar ya da düşünceleri parçalayıp böldüğümüzde ortaya çıkan ortak hammaddeleri enerjidir.

Maalesef sizi hasta eden, şişmanlatan, fakirleştiren, ilişkilerinizi bozan niyetinizdir. Şimdi bu gün den itibaren karşı tarafı suçlamayı bırakıp kendi düşünceleriniz fark edin, onları adım adım iyileştirerek değiştirin. Siz değişince dünya değişecek. Suçsuz olan yiyecek ve içeceklerde bahane ve suçlama yerine onların size verdiği hayatı, enerjiyi ve güzellikleri görün ve niyetlenin. O zaman içerdeki değişim bir süre sonrada bedendeki değişimi gerçekleştirecektir. Unutmayın sağlıklı ya da sağlıksız yiyecek yoktur. Sadece faydalı yiyecekler vardır.

NİYET + FREKANS = KİLO
Evrendeki tüm enerjiler titrer. İnsan, dünya, yıldızlar, elementler, elma, ekmek, su, masa, sandalye, kalp, kan her şey titrer. Her enerjinin farklı bir titreşim frekansı vardır. Frekans bir taşıma ve iletişim enerjisidir. Zihnimiz ve bedenimiz de farklı frekanslarda titreşim sağlar. Uyanıkken beynimiz 15Hz üzerinde titrerken, uyuduğumuzda 3ile 8 Hz arasında titremeye devam eder. Koma durumundayken beden hareket etmese de, bilincimiz 0,1 ile 3 Hz arasında bir frekansda titreşim yayar.
Bilincinizdeki niyeti ne ise onu frekansla çevrenize taşırsınız. Niyetini tekrar ettiğinde, bilinçaltınız da derinleşerek güçlendirirsiniz. Bilincinizdeki verileri, çevrenize frekans yolluyla titreşim gönderirsiniz. Sizin frekansınıza eş değerde frekansları görmeye başlar ve yaşamınıza çekersiniz. Sizin frekansınızın gücü yüksekse diğer enerjilerin frekansını etkileyerek, sizin frekansınıza eş değer düzeye getirir.
Niyet ve frekansınız bedeni tedavi eder ya da hasta eder. Niyet ve frekansınız yaşamınızı bolluğa çevirir ya da fakirleştirir. Niyet ve frekansınız ilişkilerinizi güçlendirir ya da zayıflatır.
Niyetimizin sonuçlarını yaşarız; bedenimiz, yaşamımız ve ilişkilerimiz için hangi niyeti düşünür ve onun hangi frekansta sık sık tekrarlarsak o gerçekleşir.
Frekans demek radyo sinyali gibi yayın yapmak demektir, insanın içten içe düşünmesi, kendi ile konuşması, çevresine niyetini anlatması ya da dışa yönelik konuşması frekans yayması anlamına gelir. Sık sık ve yüksek derecede tekrar edilen frekanslar diğer enerjileri bir süre sonra etkilerler.
Niyet her şeydir. Fikriniz ve düşünceniz bir pakettir. Niyetiniz ne ise içsel konuşmalarımız da o yönde gerçekleşir. İçsel konuşmalarınızla inançlarınızı oluşturursunuz. İnançlarınız ne ise davranışlarınız da o yönde ortaya çıkar. Tekrar edilen davranışlarda, mutlaka bir sonuç ortaya koyar.
Evrendeki tüm enerjiler bilinçteki niyete göre şekillenirler.
Başkaları hakkında ne düşünürsen siz osunuz. Başkalarına hangi niyetle bakarsanız, onlar size o yönde hizmet ederler. Bu enerji kanunu sadece insan ilişkileri için geçerli değildir. Tüm enerjiler aynı mantıkta çalışır. Yediklerimize ve içtiklerimize hangi niyetle yaklaşırsak o yiyecekler bedenimizde o etkiyi yaratır. İnsanlarda, hayvanlara, bitkilere, eşyalarda ve diğer enerji türlerinde aynı enerji kanunu çalışmaktadır.
Merkez sizsiniz. Çevrenizdeki enerjilerin size nasıl hizmet etmesini, sizin niyetiniz ve frekansınız belirliyor. O yüzden bazı insanlar bazı insanlara iyi iken bazı insanlara kötü olabiliyor. Zengin bir bilince sahip işadamı iflas ettiğinde tekrardan zengin olabiliyor. Hastalık hastaları da sık sık hastalanırken, şeker hapını ilaç niyetine yutan bir insan placebo (sahte şifa edeceği inancı) etkisi ile iyileşebiliyor.
Unutmayın bedeniniz ve yaşamınızın nasıl olmasını istiyorsanız anahtar sizin içinizde. Yapmanız gereken zihninizi kontrol ederek niyetlerinizi değiştirmek ve onları bilincinizdeki frekansını güçlendirmek.

NİYET + FREKANS = ŞİFA
Frekans; Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, sıklık. Niyet ise sesin arkasında ki, sınırları belirlenmiş güçlü, itici bir düşünce olgusudur.
Ses bilinci taşıyan dalgadır. Farklı mantra’lar kullanarak aynı sonuçların alınması çok ilginçti. Frekans yalnızca önemli değildi, frekansı yaratan insanın niyeti önemlidir.
Evrendeki ve yaşamınızdaki tüm enerjileri, yok sayamaz ve yok edemezsiniz. Ama onların bilincinizdeki anlamlarını değiştirerek, tüm enerjilerin bedeniniz ve yaşamınıza hizmet edecek avantajlara çevirebilirsiniz.

Alıntı
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Harika bir yazı.Niyeti yeterince bildiğimizi sanıyoruz fakat o kadar da basit degildir.Küçük denemelerle bunu kişi kendine ispat edebilir ve hayatı daha olumlu hale getirebilir..
 

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
"Ameller niyetlere göredir" hadisini anımsattı hemen. Teşekkürler Sevgili embriyo ve kaleme alıp paylaşan yazara. :)
 

Zek0808

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Şub 2014
Mesajlar
81
Tepkime puanı
46
Bu aralar tam da ihtiyacım olan şey. Yazı harikaydı, paylaşım için teşekkürler.. :)
 

fransula

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2014
Mesajlar
292
Tepkime puanı
25
Yaş
37
Aslında bu konuda söylenmiş nice söz vardır. Mesela birşeyi 40 kere söylersen olur, korktuğum başıma geldi ya da istemek başarmanın yarısıdır gibi. İnsan yapmak istediği şeylerin niyetine bir girdimi zaten gerisi çorap söküğü gibi gelir. Mühim olan kalpleri temiz tutmak.
 

Madmen

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2015
Mesajlar
69
Tepkime puanı
25
Semavi ve Ezoterik dinler içerisindeki niyetin önemi de kaynağını majiden almaktadır ....
 
Üst