Spiritizma Celseleri ve Tehlikeleri

RoyalArch

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Haz 2013
Mesajlar
676
Tepkime puanı
20
Konum
İstanbul
Her şeyin sebebini aramak, insanların tecessüs hassaları icabından olmakla beraber, bu arayışlarda nadiren hakikati bulmak, çok az kimseye müyesser olmuştur. Her işin, muhakkak bu dünyada yapılan bir hareketle alakasını bulmak imkansızdır. Çok büyük bir planın yalnız bir noktasından başlamak ve yalnız bilinen mahdut kısımlarını mütala ederek bir neticeye varmak çok defa insanı büyük müşküller içinde bırakır.


Spiritizma'nın pratik taraflarını öğretmek için bir sürü kitap yazılmıştır. Ve esasen çok basit ve hatta bir kitaba dahi yazılmaya değmeyecek kadar sade olan deneysel Spiritizma'ya ilişkin pratikler, bu kitaplarda aşağı yukarı doğru olarak verilmiştir ve bunlar da ancak birkaç sayfa tutar. Fakat neye yarar? Bu pratikleri, gerek kendisinin ve gerek etrafındakilerin yararına hizmet eden bir tarzda, düşünülebilen bütün tehlikelerden uzak bir güçle kullanabilmesine imkan verici hazırlıktan yoksun olan bir insanın, bu pratikleri öğrenip öğrenmemesinin ne kıymeti kalır?Hazırlıksız bir « Spiritizma'cı» olmak çabasının bazı garip görünümlerine ait 3 örnek vererek bu işin önemini belirtmek istiyorum.


1'nci Örnek: Hayal Kırıklığına Giden Yol«A», ilk kez katıldığı bir Spiritizma celsesinde, yarısı tanımadık 8 10 kişi ile birlikte bir masanın önüne oturarak ellerini oradaki zatın tarifine göre masanın üzerine koydu. Lambalar kısılmış, sesler kesilmiş, nefesler bile alınmaz olmuştu. Şimdi herkesle birlikte o da heyecan içinde beklemektedir. Ama neyi bekliyor?. Kim bilir?. Herkesle birlikte bekliyor işte! Cin mi, ruh mu, şeytan mı, umacı mı.. Bakalım kim gelecek. Zaten acaba gelen giden de olacak mı, onu da Allah bilir! Fakat nedense gene kendisinde tuhaf bir heyecan var. Bu heyecana sebep ne?: Acaba kendisi hakikaten bir ruhun masaya geleceğine inanıyor mu?. Belki gelebilir de.


Ama kim gelir? Ruh nasıl gelir. Ölmüş, mezara girmiş bir insan nasıl gelebilir? Ne acayip düşünce. Kendi de bu akşam kalkıp böyle saçma şeylere inanan delilerin arasına girdi ya! .. Bakalım oldu olacak, sonuna kadar bekleyelim ... Ne olur ne olmaz belki de bir ruh veya bir görünü verir .. Fakat acaba görünse ne şekilde görünür? İnsan gibi mi, iskelet halinde kemiklerini tıkırdata tıkırdata mı gelir, yoksa bembeyaz kefenine bürünmüş veya tabutunu sırtına yüklemiş olarak mı gelir! Böyle olursa iş berbat. Korkunç bir şey. «A», bu sayıklamaları içinde bekler durur. Aradan bir saat geçer.Bu sırada karanlık odanın esrarengiz havası içinde fısıldar gibi ürkek bir ses işitilir:


2'nci Örnek: Obsesyon'a Giden Yol«M», iyi bir kişidir. Fakat çok inangaçtır. O kadar ki, bugün birisinin kendisini siyah diye inandırdığı bir şeyin, yarın başka birisi, beyaz olduğuna kolaylıkla inandırabilir. Demek ki, onun üzerinde durduğu ve iman ettiği hiçbir şey yoktur. Bu adamın, bakalım ruhlar neler söylüyor diye bir Spiritizma celsesi yapıp, spatyomla karşı karşıya kaldığını farz edelim. Ne olacak? Hatta kendisinin bizzat medyom olduğunu kabül edelim. (İnsanların % 90'nın medyom olduğu unutulmamalıdır.) Daha ilk celsede her zaman olduğu gibi genellikle basit ve şaşkın varlıklardan birisinin gelip ona çatması doğal bir haldir. Şimdi bu bedensiz varlık kendi saşkınlığının doğurmuş olduğu maddesel ihtiyaçları ve tatmin etmeye muhtaç bulunduğu bir sürü hırs ve istekleri içinde kıvranıp dururken karşısına böyle toy, habersiz ve üstelik de inangaç birisi çıktığını hissedince şiddetli ihtiyaçlardan kaynaklanan itilişleri ile bilir bilmez konuşmaya başlayacaktır.


Onun her sözü kontrolsüz ve aynen kabül edildikçe, genellikle kendisi de farkında olmadan, o varlık işi azıtacak ve en manasız, en boş fikirleri «M'ye aşılamaya başlayacaktır. Esasen «M'in yerleşmiş bir kanısı olmadığından, o, bütün bu sözleri kabül edince,yavaş yavaş o ruha bağlanmaya da başlayabilecektir; bunun mümkün olan en kötü sonucu, bir tasallut (obsesyon) halinin oluşumuna yol açılmasıdır. Eğer bedensiz varlıklarla görüşme işine, aynı medyomla veya (kendisi medyom ise) bizzat kendisi devam ederse bu tasallutun olması adeta bir olup bitti olur. Buna karşın, eğer medyomları değiştirerek, rastgele, ve ara sıra bu işle meşgul oluyorsa, o zaman da başka türlü sonuçlar görülmeye başlayacaktır.


Şöyle ki, varlıktan aldığı sözlere tamamen inanmış bir halde bulunurken, bu defa başka bir [bedensiz geri] varlığın gene bambaşka düşünceleri ile karşılaşacak ve onu da önceki gibi kontrolsüz olarak aynen kabuI edecek, fakat bu kez kabül ettiği her şeyler, önceki*nin tamamiyle karşıtı olacak ve bu durum, böylece, birbirine zıt veya sadece uygun olmayan fikirlerle karşılaşa karşılaşa devam edecek. Sonunda günün birinde bu inangaç «M», ya bu birbirini tutmaz sözler söyleyen bedensiz varlıklarla görüşmekten büsbütün vazgeçecek veyahut da bir fikir keşmekeşi içinde bunalıp, üstelik bir de etrafındakilere karşı zor durumlara düşüp, sonunda Spiritizma'ya karşı kötümser bir ruh hali içinde güvenini bütünüyle yitirecektir.
İşte gene hazırlıksızca, yani spatyomla temasa geçebilecek gücü elde etmeden, gelişi güzel bir iş yapar gibi Spiritizma [deneyimi] yapmaya kalkışanlardan bir diğerinin hali de budur.Şimdi burada çok önemli bir durumu açıklayan bir örnekten bahsedeceğim:


3'ncü Örnek: Akıl Hastanesine veya Ölüme Giden YolŞimdi, Spiritizma deneylerine başlamazdan önce dikkat edilmesi çok gerekli olan yönlerden birini ele alıyor ve bunu da bir örnekle göstermek istiyoruz.Bu örneğe başlamazdan önce, Spiritizma'da, tasatlut diye çevirebileceğimiz obsesyon denilen oldukça tehlikeli bir halden biraz söz edelim.
Bu deyim, kısaca; basit, görgüsüz ve tecrübesiz bir ruhun, bir insanı devamlı şekilde hükmü altında tutması halini ifade eder. Tasallut, Spiritizmaya özgü bir olgu değildir. Aksine, bilimsel şekilde Spiritizmayı öğrenmiş olmak, tasallutun en etkin ve emin koruyucu bir çaresidir. İşte bu örneğimiz için bu nokta üzerinde durmamız gerekti. Demek ki tasallut, Spiritizma'nın inceliklerini bilmeyen, bununla birlikte doğuştan medyom olan veya Spiritizma dışında bedensiz varlıkların kendisiyle irtibatını kolaylaştırıcı bazı işleri şu veya bu amaçla yapmaya kalkışan insanlar için, hemen hemen mukadder olan bir sondur, ki, Spiritizma Bilimi, bunun bütün inceliklerini açıklamış bulunduğundan bu bilimle uğraşan bir insan böyle kötü bir halden (-eğer ortada esasen mukadder olan zorunlu bazı nedenler yoksa-) kendisini daima kurtarabilir.


İşte biz de Spiritizmanın bilimsel bir ders halinde incelenimine başladığımız bu satırlarda, özellikle Spiritizmaya başlayacak olan acemilerin iyice bilmeleri gereken bu inceliklerden bazılarını bir örnek içinde toplayarak veriyoruz. Bu örnekler iyi okunur ve ciddiyetle izlenirse, ilerideki bilgilerin de katılmasıyla gerek Spiritizma uygulanımında, gerek bu uygulanımın dışında oluşu akla gelebilecek obsesyon vakalarına karşı insanı iyi silahlarla donatmış olur.
Obsedör, bir insanın içine çeşitli kapılardan girer, yani onu tahakkümü altına alır. Bu kapılardan bir tane*si ve belki de en önemli ve tasallutu en çok kolaylaştırıcı olanı, özellikle temiz ve saf, fakat Spiritik bilimlerle bilgisiz insanların dinsel ve kutsiyete ilişkin duygu yollarıdır. Obsedör bir varlık, her şeyden önce, tahakkümü altına alacağı insanın en zayıf, en yumuşak, bundan ötürü kolaylıkla yakalanabilecek [kişilerin] en bağlı bulunduğu ruh hallerini arar ki, bunun başında da birçok kimsede az çok bulunan ve bazılarında da çok ileri derecede var olan manevi veya mistik eğilimler, duygular gelir.


Şu halde (-sembolik olarak konuşuyorum-) şeytanın daima insanın başucunda hazır bulunduğunu bilmeden ve şeytanın da sırasında bir melek kıyafeti ile insana gelip çatabileceğini hesaba katmadan ve özellikle melek kıyafetine girmiş olan şeytanla gerçek meleği birbirinden ayırt edebilecek kadar bilgisini, görgü ve tecrübesini geliştirmiş bulunmadan bu işlerin pratiğine girişenler eğer biraz da kendilerini bu gibi tehlikelerden koruyabilecek kadar yeterli bir ruh gücünden yoksun bulunuyorlarsa ister Spiritizma yapsınlar, ister Spiritizmanın düşmanı olsunlar; ister bedensiz varlıklarla konuşmak istesinler, ister bu gibi işlerden haberli bile olmasınlar, mistik yollara eğilim göstermekte devam ettikçe daima bir tasallut tehlikesi ile karşı karşıya bulunurlar. Ve bu tehlike yavaş yavaş, ürkütmeden, korkutmadan gelir ve kısa veya uzunca bir zamanda acı meyvelerini vermeye başlar. İşte biz şahsen karşılaşmış bulunduğumuz bir çok böyle tasallut (obsesyon ) vakalarından almış olduğumuz izlenimlere ve görgü ve tecrübelere dayanarak okuyucuları*mızı bu noktada gerektiğince aydınlatmak istiyoruz. Örneğimizi de ilk tedbir olarak ona göre düzenledik. Şimdi, bu örneğimize yarayacak bir insan tipini veriyorum.


«X», az çok dinine bağlı bir adamdır. Fakat onun bu dindarlığı yalnız nefsani bazı arzu ve özlemlerini gelecek bir hayatta tatmin etmek amacına ilişkin birtakım, ruhta gizlenmiş maddesel çıkar duygularına yönelmiş bulunmaktadır.Örneğin, o, dininin gerektirdiği iba*detini yaparken ya sadece bir ateş ve cehennem korkusunun, yahut da öbür dünyada cennetin kendine bağışlayacağı nimetlere, tembelce, zannettiği bir hayat geçirmeye susamış oluşunun etkisi altında ve sırf bu hayatı kazanmak için gece gündüz ibadet etmekte ve «Allah’a olan borcunu» ödemektedir. Bununla birlikte, belirtildiği gibi, onun hiç de nefsaniyet dışı ve diğerkamca bir istek ve faaliyeti yoktur. Allah'a bir taraftan ibadet ederken, diğer taraftan başkalarının gözyaşlarını dindirmek fikri aklına bile gelmez, hatta bazen hiç bir üzüntü duymadan başkalarının sıkıntılarına veya gözyaşlarına da sebep olabilir. Fakat o, madem ki, Allah'a karşı borcunu ibadetle ödemiş ve Allah ile anlaşmıştır. Onun için iş olup bitmiştir.


Ve o böylece Allah'la anlaşmış olmak sanısının ve inancının verdiği aldatıcı bir huzur içinde başkalarının ızdırapları karşısında da derinden bir zevk duyar ve tamamiyle maddesel olan bu zevki ilahileştirilmiş sandığı nefsaniyetiyle alkışlar.Şimdi varsayalım ki, bu insan birçoklarında olduğu gibi doğuştan ileri derecede bir medyom olsun. Elbette medyomluk veya Spiritizma gibi şeyler hakkında onun hiçbir şey bilmemesi ve hatta bütün bunlara inanmaması veya bunlardan şiddetle nefret etmesi ve çekinmesi, onun bu yaratılıştan olan medyomluk yeteneğini eksitmiş olmaz. Yani yer ve zamanı uygun bulunca, daha doğrusu spatyom ile irtibat kapısını açan şartlardan herhangi biri gerçekleşince, o ister bu şartlardan haberli olsun, ister olmasın, başlangıçta kendisinin de asla hissetmeyeceği sinsi bir tablo içinde herhangi bir bedensiz varlığın tesiri altına girer. Bu şartlar pek çeşitlidir. Bunların bir kısmı Spirit bilim adamlarınca bilinmektedir. Fakat önemli bir kısmı henüz meçhüldür.


Bilinenlerini gene bu kitaplarda, yani medyomluğun anlatımına sıra geldiği zaman olduk*ça detaylı ve herkesin anlayacağı ve uygulayabileceği şekilde yazacağız. İşte bunlardan bazıları da örneğin dalgınlıktır,örneğin yorgunluktur, acı duymadır, sevinçtir, sabit fikirliliktir, hastalık komalarıdır, ipnoz halleridir ... vs.İşte «X» gibi, maddesel fakat mistik bir ihtiras içinde, duygu ve düşüncesini belirli bir fikir üzerinde toplayarak (Örneğin Allah'la tekvücut olmak ve böylelikle Allah'lık derecesine ulaşmak veya ibadetle cennetin ortasında postu kurup oturmak gibi. .. ) saatlerce kendini tecrit etme haline geçip o halde kalmak özellikle tasalluta (obsesyona) çok uygun bir ortam hazırlar .. Araştırmalarımız sonucunda böyle yüzlercesini gördük ve saptadık.


Ve bunların bir kısmını kurtarabildik, önemli bir kısmına ise ne yazık ki, hiç bir faydamız dokunamadı.Şimdi kabül edelim ki böyle obsesyona uygun ve obsedör varlığın sinsi sinsi kendisine işlemekte olduğu bir insan olan «X», günün birinde bir Spiritizma celsesinde her şeyden habersiz olarak, tamamen saf ve samimi bir hisle katılmış olsun. Daha ilk celsede hem kendisini hem de çevresindekileri hayret ve (-bilgisizlikleri oranında-) beğenme ve hayranlığa sürükleyici birtakım olaylar olmaya başlar. Eğer bu celseyi yönetenler bu işlerde görgüsüz ve deneyimsiz iseler ve Spiritizma'yı bir çocuğun oyuncakla oynaması gibi kolay ve her zaman herkes tarafından yapılması hiç de yadırganacak bir iş değilmiş gibi laubalilik içinde yapıyorlarsa onların alışılmış celselerinde beklemedikleri «X'in bu olağanüstü hallerini büyük bir başarı sanarak durumu en kısa bir zamanda en tehlikeli duruma sokabilirler.


Yani esasta sinsi sinsi o adama işlemekte olan teşevvüş halindeki bir bedensiz varlık, çevreden medyom üzerine yönelik olan teşvik edici tesirlerini kolaylığını da elde edince on yılda yapabileceği bir işi birkaç celsede sonuçlandırmış, amacını uygulamaya dönüştürmüş ve adamcağızın ensesine binerek onu egemenliği altına tümüyle almanın olanaklarına hızla kavuşmuş olur.Örneğin ilk celseler şöyle başlayabilir:- (Ruh) Bundan sonra senin hamin olacağım. Seni koruyacağım. Sana destek olacağım ... vs.


- (Medyom) Çok teşekkür ederim.


- (Ruh) Fakat senin doğru yoldan ayrılmaman gerek, Allah'ın yolundan zerre kadar ayrılma. Onun dediğini tut. Kumar oynama, haram yeme, ibadetini bırakma, günde şu kadar rekat namaz kıl.Şu esmayi çek ... vs.
İşte bu safhaya gelince, medyom, sarsılmaya başlar.
Çünkü böyle kendisi için kutsal tanınan konularda kendisini bu kadar teşvik edici nitelikte sözler söyleyen bir varlık herhalde büyük bir bedensizlik varlık, bir evliya veya ermiş bir insanın bedensiz varlığı olması gerekir.


Hatta eğer o adamın tecrübesizliği daha fazla ise, onun bu bedensiz varlığa ilişkin değerlendirmesi daha aşırı derecelere varır ve peygamber olması olasılığını bile onun aklına getirebilir. İşte obsedör varlık eline burada ilk mükemmel silahı almış ve onu, kurbanının, saplayabileceği en uygun yerine çevirmiştir. Çünkü bedensiz varlıklar manaları insanların sözlerinden değil, düşüncelerinden alırlar. Medyom ne söylerse değil, ne düşünürse bedensiz varlığa ancak o gider. Bundan ötürü o bedensizin böyle kutsal bir varlık olması hakkında medyomda oluşan düşünce şimşek hızıyla o varlığa ulaşır ve derhal cevabı gelir: .


_ (Ruh) Ben senin şu anda tahmin edemeyeceğin kadar yüksek bir varlığım. Fakat sana şimdi kendimi tanıtmam. Ancak sen büyük olur ve dediklerimi yaparsan o zaman benim kim olduğumu öğrenir ve muradına erersin.
Bitti.Bu ilk celsede «X'in kafasına sokulan bu tohum artık otomatik bir hareketle orada çimlenecek ve obsesyon ağacının üzücü meyvelerini yavaş yavaş hazırlayacaktır. Nitekim aradan birkaç ay böyle esrarlı bir hava içinde, fakat devamlı bir şeyler vadeden, devamlı merak ve arayışı arttıran, fakat daima esrarlı niteliğini saklayan görüşmeler günün birinde şu hali alabilir:


- (Ruh) Şimdi kalkacaksın.. Sokağa çıkacaksın. Benim işaret ettiğim yola saparak yürüyeceksin. Karşına şu, şu, şu şekilde bir adam çıkacak onunla konuşa*caksın. Ahbap olacaksın. Ve ona şunları söyleyeceksin .. vb.
İşte obsesyonun yeni bir safhası... Ve böyle diğer bir sürü safhalardan ve safhaların görünümlerinden sonra şöyle bir sonuncu safhası gelir:
- (Ruh) Sen Allah’ı görmek istiyorsun. Gözlerini kapat
Korku içinde «X» gözlerini kapar. Artık o zamana değin o varlığa o kadar inanmıştır ve ona o kadar iradesini teslim etmiştir ki, zaten bundan başka da bir şey yapamaz. Gözlerini kapar ve Allah'ı göreceğine kesinlikle inanır, birdenbire gözünün önünde bir şimşek çakar. Muazzam bir aydınlık şuurunu ona kaybettirir. Sanki bir güneşin içine girmiş olduğu izlenimini alır. Ve bu müthiş ışık tufanı içinde titreyerek, korku duyarak şuurunu yitirir. Ve o anda kendisine ses gelir:


- (Ruh) Sen artık Allah'la bir oldun. Bundan sonra Allah senin ağzından konuşacak!
İşte bu andan itibaren o, obsesyonun tedavisi genellikle mümkün olmayan çok ağır ve tehlikeli bir safhasına girmiş bulunur. Ve bundan sonra da onun için hayat yolu aşağı yukarı belli olmuş bulunur. Ya en hafifi olarak bu yol insanlar arasında bir avarelik, bir serserilikten ibaret kalır veya daha kötü şekillere girerek bir akıl hastanesinde, bir hapishanede, bir mezarda son bulur.
Fakat şunu tekrar ve gene tekrar ediyoruz ki, bu adam ister Spiritizma yapsın ister yapmasın, ister bedensiz varlıklarla konuşulduğuna inansın, ister asla inanmasın, böyle ruh bilimlerini hakkıyla bilmeden veya bilen bir kimsenin tavsiyelerine kulak asmadan özellikle Spiritizma dışında ruhla ilgili konulara ve Tanrı'yla ilgili konulara gelişi güzel keyif ve heveslerine bağlı olarak girişir ve hele bir de bilirkişi olmak hevesine kapılırsa Spiritizmanın daha ilk harfinden bile haberi yokken bu belaya girmiş olur.


Buna karşın eğer o, bir Spirit olsaydı veya hiç olmazsa bir Spirit bilim adamı ile anlaşarak kendisine çeki düzen vermiş bulunsaydı, eğer bu hususta hiç bir insanın belirlenmesinde yetkin olamayacağı mukadder bir sonuç yoksa hiç bir zaman böyle bir son ile karşılaşmazdı.Bu örnekten çıkartılabilecek kısa sonuç şudur: Spiritizma'nın bilimsel gereklerini okuyup öğrenmeden veya hiç olmazsa bilgili bir Spirit bilim adamının tavsiyelerine uymadan mistik, dinsel ve özellikle tasavvufa ilişkin inançların etkisi altında duyduğu ve düşündüğü bazı sonuçları, bedensizlerden veya büyük varlıklardan ilham yoluyla alacağım diye dünya ötesi alemlerle bağlantı kurmak tehlikelidir. Buna karsın bilgi ve görgü ile hareket edilip Spiritizma deneyimlerine, yolu ve yordamı ile girişilirse var olan ve başka bakımlardan başlamış olan üstteki gibi tehlikelerin de önüne vaktinde geçmek mümkün olur. Ve obsesyonun da en verimli ve güvenli tedavisi ancak bu yoldan yapılabilir.


Spiritizma Deneycileri için Temel KurallarŞimdiye kadar verilmiş olan 3 örnek, Spiritizma celselerinin uygulanmasına fiilen katılmanın bir çocuk oyuncağı olmadığını, aksine bunun yüksek maksat ve gayelere yönelik çok ciddi bir konu, uğraş olarak kabul edilmesi ve ona göre işe başlanması gerektiğini sevgili okuyucularıma göstermeye yeterli olacaktır.Bu örneklerden çıkarabileceğimiz sonuçlar önemlidir ve özellikle bu işlerde yeni dostlarımıza bu sonuçların çok büyük bir yol göstericilik rolü olacaktır. Bu ve buna benzer diğer örnekler bize gösteriyor ki Spiritizma celselerine fiilen katılmazdan önce kendisini bazı icaplara göre hazırlamadan eli boş, silahsız olarak bu geniş ve insanın içinde kolayca kaybolabileceği alanlara, sallana sallana girişmesi anlamsız ve belki de zararlı bir girişim olabiliyor. Acaba bu konudaki hazırlık ve silahlarıma ne demektir ve nasıl olabilir?


Acaba her isteyen Spiritizma'nın deneysel yönden incelenimine gerektiği kadar hazırlanabiliyor mu? Ve en önemlisi, acaba Spiritizma'nın deneysel faaliyetlerine fiilen katılmak gereği ve zorunluluğu herkes için var mıdır.Var ise bu gerek ve zorunluluk hangi neden ve güdülerin etkileri altında kendisini gösterir? Ve böylece eğer bedensiz varlıklarla temas biliminin medyomsal çalışmalarnı bizzat yapmayan bir insan bu işlerde mutlaka bilgisiz, görgüsüz ve tecrübesiz mi kalır? İşte asıl Spiritizma uygulamasına girişmezden önce bu konular üzerinde görüşmek ve bu soruların cevapları üzerinde durmak gerekiyor.


Alıntı.
 
Üst