Yoga ile Tantra arasındaki fark

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
YOGA YOLU İLE TANTRA YOLU

Yoga süreci aynı zamanda metodolojidir. Yoga aynı zamanda tekniktir. Yoga eyleme, Yönteme, tekniğe dayalıdır. Yoga’da insanın savaşması gerekir. Yoga, savaşçının yoludur. Tantra yolunda ise insanın savaşması gerekmez, daha çok tam tersine, insanın teslim olması gerekir, ama farkındalık ile... Yoga farkındalık ile baskılamadır. Tantra farkındalık ile teslim olmadır.

Yogada öteye geçmek için kendinle savaşmak zorundasın. Yogada dünya ve mokşa, özgürleşme (olduğun halinle sen ve olabildiğin halinle sen) iki karşıt şeydir. Şu halini baskıla, onunla savaş, onu çöz ki olabileceğine ulaşabilesin. Yogada öteye geçmek bir ölümdür. Gerçek benliğinin doğması için ölmelisin.
Tantra “kendini olduğun gibi kabullen” der. Bu derin bir kabulleniş, kendinle gerçek, dünya ile nirvana arasında bir boşluk yaratma. Tantra için boşluk yoktur. Hiçbir ölüme ihtiyaç yoktur. Bu daha çok bir alışkanlıktır. Bu alışkanlık için kendini kullanmalısın. Benliğinin, bedeninin, temel hücreleri cinseldir. Bu yüzden insan zihni cinsellik etrafında döner. Yoga için bu enerjiyle mücadele etmek zorundasındır. Savaşarak içinde farklı bir merkez yaratırsın.

Ne kadar çok savaşırsan farklı merkezle o kadar bütünleşirsin. O zaman cinsellik merkezin olmaz. O zaman cinsellik senin enerjin olmaz. Farklı bir enerji ve farklı bir varoluş merkezi oluşur.
Tantra için cinselliğin enerjisini kullanman gerekir. Onunla savaşma. Onu dönüştür. Onunla dost ol, bu senin enerjin. O kötücül değil, kötü değil, her enerji yalnızca doğaldır. Doğru kullanıldığı zaman dost olur, yanlış kullanılırsa düşman olur.

Sıradan bir insan cinselliği kullanırken cinsellik onun düşmanı olur, onu yok eder. İnsan cinselliğin içine dağılır.
Tantra “arzunun farkında ol” der. Savaş çıkarma. Tam bilinçsizlik ile arzunun içinde hareket et. Tam bilinçsizlikle arzunun içinde hareket ettiğin zaman onu aşarsın. Onun içindesindir ve yine de içinde değilsindir. Onun içinden geçersin ama bir dışarlıklı olarak kalırsın. Biz normal ve doğal değiliz. Biz kesinlikle anormaliz, sağlıksızız, gerçekten deliyiz. Ama herkes bizim gibi olduğu için onu hissetmeyiz.

Buda anormaldir, İsa anormaldir. Onlar bizden değildirler. Normallik bir hastalıktır. Yoganın çekiciliğini bu “normal” zihin yaratmıştır. Batı psikolojisi temel insan hastalığının cinsellik çevresinde bir yerde, insanın temel deliliğinin cinsellik yönelimleri olduğu sonucuna varmıştır. Bu yüzden cinsellik yönelimi çözülmediği sürece insan, doğal olamaz, normal olamaz.

Tanta der ki: “kendini olduğun gibi kabul et”, işin esası budur. Ancak eksiksiz kabullenme aracılığı ile büyüyebilirsin.

Cinsel eylem bir aşk eylemi değildir, onun içinde değilsindir ama onu terk edemezsin de. Herhangi bir şeyi ancak derin duyarlılık içinde anlayabilirsin. Herhangi bir şeyi ancak derin bir duygu içinde hareket ettiğinde anlayabilirsin.

Derin duyarlılık ile farkındalık ile, aşk ile, anlayış ile, her türlü enerji ile hareket et. O zaman her arzu onun ötesine geçmek için bir araç olur. Beden bir tapınaktır. Kutsal bir tapınak, kutsal bir makan. Yoga yadsımaktır. Tantra doğrulamaktır. Yoga, ikilik terimleriyle düşünür, yoga iki şeyi bir araya koymak demektir. İki şeyi birbirine bağlamak. Ama iki şey de oradadır. İkilik oradadır. Tantra ikilik yoktur der. İkilik varsa onları bir araya getiremezsin. Nasıl denersen dene. İki tane kalacaklardır. Dünya ve ilahi olan iki taneyse, o zaman bir araya getiremezsin. Aslında iki tane değilseler, yalnızca iki taneymiş gibi görünüyorlarsa ancak o zaman bir olabilirler.

Egosit olmayan bir yogi bulmak güçtür. Ve yogiler egosuzluk hakkında konuşup durabilirler. Ama kendileri egosuz olamazlar. Yaşadıkları sürecin kendisi egoyu yaratır. Süreç savaştır. Savaşırsan, bir ego yaratmaya mahkumsun. Ve ne kadar çok savaşırsan egon o kadar güçlenir. Ve savaşını kazanırsan o zaman en üstün egoyu yaratmayı başarırsın.

Sen öfkelisin. Tantra öfkelenme demez. Tantra tüm yüreğinle öfkelen ama farkında ol der. Tantra öfkeye karşı değildir. Tantra yalnızca tinsel uyku haline, tinsel bilinçsizliğe karşıdır.
Farkında ol ve öfkelen. Yöntemin sırrı budur. Farkındaysan öfke dönüşür, sevecenlik olur. Ölmüş cinsellikle büyüyüp aşka dönüşecek enerji de olmaz. Bu yüzden cinsellikten yoksun kalırsın, ama aynı zamanda aşktan da yoksun kalırsın. Ve o zaman herşeyden yoksun kalırsın, çünkü aşk olmadan ilahilik de olmaz. Aşk olmadan özgürleşme de olmaz ve aşk olmadan özgürlük de olmaz.

Dünyaya karşıysan o zaman nirvana yoktur, çünkü bu dünyanın kendisi nirvanaya dönüştürülmelidir. Cinsel eyleme ilahi bir tapınağa yaklaşıyormuş gibi yaklaş. Cinsel eyleme bir dua, bir meditasyonmuş gibi yaklaş. Onun kutsallığını hisset. Herşeyde akan derin birliği gör. Kutupsal zıtları görme, onları bir kılan içsel akımı gör. Sözde dindar insalar için bir şey kutsaldır, bir şey değildir. Tantra için herşey kutsaldır.

Yalnızca iki alternatif vardır. İlki, hiçbir şeyin kutsal olmalığını söyleyen ateisttir. Bu tavırda sorun yoktur. Ateist ikilikçi değildir. Dünyada hiçbir şeyi kutsal olarak görmez. Diğer alternatif ise Tantriktir. O herşeyin kutsal olduğunu söyler. O da ikicilikli değildir. Ama bu ikisi arasında sözde dindar insanlar vardır. Aslında dindar olmayan insanlar… Onlar ne dindardırlar, ne de dinsiz, çünkü daima çelişki içindedirler. Teolojileri uçları birleştirmek içindir. Ama o uçlar birleşemezler.

Yoganın bir cazibesi vardır kolay bir cazibe. Bizim huzursuz zihinlerimiz yüzünden. Unutma, herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. Bizim sözde hasta toplumumuzda ne yoga ne de Tantra bunu yapabilir. Çünkü yogayı seçtiğimiz zaman arzularımız faydasız hale geldiği için seçmeyiz onu… Hayır, onlar hala anlamlıdır. Kendi kendilerine dökülüp gitmemektedirler. Onları gitmeye zorlamamamız gerekmektedir. Yogayı seçersek onu bir baskılama tekniği olarak seçeriz. Tantrayı seçersek, bir kurnazlık, derin bir aldatmaca olarak seçeriz. Arzularımızı yaşamak için bir bahane olarak. Bu yüzen sağlıksız bir zihinle ne yoga ne de Tantra işe yarayabilir. Başlamak için sağlıklı bir zihne, öncelikle de cinsel açıdan sağlıklı bir zihne ihtiyaç vardır. Psikolojik olarak temelde erkek (saldırgan, şiddet dolu, dışa dönük) olanların yolu yogadır. Temel olarak dişi (alıcı, pasif, şiddetten yoksun) olanların yolu Tantradır. Yogada asla dişi ilah ismi duymazsın. Tantranın dişi ilahları vardır. Yoganın eril tanrıları vardır. Yoga dışa vuran enerjidir. Tantra içe giden enerjidir, kişiliğe bağlıdır. İçe dönük bir

kişiliğin varsa mücadele sana göre değildir. Dışa dönüklük ve kişiliğin varsa mücadele sana
göredir. İrade yolunda yöntemler vardır. 112 yöntem. Teslimiyet yolunda teslimiyetin kendisi yöntemdir. Başka yöntem yoktur. Bunu unutma. Hiçbir yöntem teslimiyetçi değildir, çünkü yöntem, kendine güvenmen anlamına gelir. Bir şey yapabilirsin, çünkü teknik oradadır. O zaman yap onu. Teslimiyet olunca sen artık yoksun, bu yüzden sen hiçbir şey yapamazsın.

Nihai olanı, son olanı yapmışsındır. Teslim olmuşsundur. Teslimiyet olunca tek yöntem teslimiyettir. Elinden gelen herşeyi yapmışsındır ve artık çaresiz hissetmektesindir. O eksiksiz çaresizlik içinde teslimiyet gerçekleşir. Bu yüzden teslimiyet olunca yöntem yoktur. Teslim olmak iyidir ama güçtür. Dünyadaki en güç şeydir. “Nasıl teslim olunur?” diye soramazsın. Sorunun endisi saçmadır. Nasıl aşık olacağını sorabilir misin?
Aşk tamamen açık olmak, tamamen incinebilir olmaktır. Tehlikelidir. Güvensiz olursun. Nasıl aşık ounacağını soramazsın. Nasıl teslim olunacağını soramazsın. Yaşarsın o kadar. Aşkı da teslimiyeti de yaşarsın. Aşk ve teslimiyet birdir.

Aşksız nasıl yaşadığını söyle. Bu anlaşılabilir ve anlaşılmalıdır da. İlk şey: biz egoda, ego merkezli yaşarız. Ben kim olduğumu bilmem, “ben” diye bildirir dururum. Bu “benlik” sahtedir. Çünkü ben kim olduğumu bilmem. Ve ben kim olduğumu bilmiyorsam nasıl ben derim? Bu ben sahte bir bendir. Bu sahte ben egodur. Savunma budur. Bu seni teslim olmaktan korur. Onu farketmişsen o erir gider. Bir gün “ben değilim”i hissedersin. Ben değilimi hisettiğin an teslimiyet gerçekleşir.

Ben beden değilim. Ben zihin değilim. Çünkü düşüncelerimi gözlemleyebiliyorum. Ben bedenim değilim, zihnim değilim. Bu yüzden ruhum olmalıyım. Atma’m olmalıyım. Ama meditasyon yapar ve o zaman Atma ruh olmadığını anlar çünkü bu Atma zihinsel bilgilerden başka bir şey değildir. Yalnızca ilkeler, sözler, felsefeler…
Teslimiyet sen olmadığında gerçekleşir, bu yüzden SEN teslim olmazsın. İşte bu yüzden teslimiyet bir teknik olmaz. Sen teslim olmazsın: engel sensin, sen olmadığın zaman teslimiyet oradadır.

Ego olmadığında ilk defa benliğinde karşılaşırsın. O benlik boşluktur. O zaman teslim olmuşsundur. Bir egoyken zirve gibisin. Ego herkesin üzerinde birisin demektir. İnsan teslim olduğu zaman vâdi gibi olur. Yükseklik değil, derinlik olur. O zaman tüm varoluş herşeyden içine dolmaya başlar. O yalnızca bir boşluktur, yalnızca bir derinliktir. Onu almak için senin bir vâdi, bir rahim olman gerekir. Bir dokunuşla, bir bakışla biri aydınlanmıştır. Bize mantıklı gelmez. Bu nasıl mümkün olabilir? İmkansız. Ustanın gözerine bir bakışı bile senin benliğini tamamen değiştirebilir ama ancak gözlerin boşsa, vâdi gibiyse değiştirebilir. Ustanın bakışını soğurabiliyorsan o zaman farklı olursun. Herşey altüst olur aniden bir silkinme olur ve yerçekimi anlamsızlaşır. İki güç vardır; Yerçekimi ve inayet. İnayet senin yukarı, yerçekimi aşağı çekildiğin anlamına gelir. Teknik sana uygunsa sen dünyaya uymayacaksın, uyumsuz olacaksın. 14, 15 yaşında her oğlan yabancılaştığını hisseder, yeni bir güç girmiştir: cinsellik daha önce orada değildi ya da oradaydı ama gizliydi.

Kızlar, oğlanlar cinsel açıdan olgunlaştıkları zaman çok beceriksiz olurlar. Hiçbir yerde değillerdir. Artık çocuk değillerdir, artık erkek değillerdir. O yüzden arada bir yerdedirler. Bir teknik sana uyduğunda aynı şey olur. Yine bir geçiş dönemindesindir, artık dünyevi insaların dünyasına uymazsın. Artık bir çocuk değilsin ve henüz azizler dünyasına da uymazsın. Ve ikisinin arasında insan beceriksiz hisseder.

İnsan meditasyondan çok duaya yönelir. Çünkü dua sana teselli verir, sana uyar sana dünyada uyum sağlar. Dua tam da artık psikanalistlerin yaptığı aynı şeyi yapıyordu. Meditasyon bilimdir. Senin uyum sağlamana yardımcı olmayacaktır. Senin dönüşmene yardım edecektir.

NOT:Oshonun sırlar kitabından alıntıdır.
 

zaferar

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2013
Mesajlar
77
Tepkime puanı
6
Sevgili la79,Yine siz ,yine hassas terazinin hassas dengelerine yolculuk:)
Ben Osho yu cok severim,cunku o bir sevgi adamidir.Bir sure bana yol arkadasligi yapmistir,yine de yogasinda niyazinda biri olarak ,yolun bir yerinde yanaklarindan opup "bye bye" derim Osho ya..Gecenlerde bu sitede bir yerde biri s..r et ' adli kitaptan bahsetmisti,O da o kitabin ana fikri gibi bir yaklasim sergiler (Hayir asla ucuz filan degil ),cabasiz olmayi savunur,tarafsizlik onerir ama yogaya karsidir mesela.Yoga nin modern insanin gereksinimlerine yetemeyecegini dusunur oysa Osho dan cok once de yoga vardi ve insan anatomisi de ayniydi ve Osho da yine benzer birtakim nefes ,meditasyon teknikleri uretti..Tantra da butunluk ve tamliktan bahseder ,yoga da..Ikiyi bir etmekten..ama tantra olaya sadece disil ve eril enerji penceresinden bakar.Tantra sag ve sol beyinleri tek bir beyin olarak gormek ister,yoga sag ve sol beynin arasindaki o ince zardadir.Evet ,ikiligin farkindasindir hatta iki tarafa da dokunursun ama yine de ortadasindir.Osho cabasizlik onerir,"dur ve ol"der yoga "yaparken olabil" der ve sadece ilgili kaslari calistirir.Biliriz ki birine "merhaba" dedigimiz anda bile egodayiz.Osho yogadaki bir durusun icindeki bir haldir.Mesela bir seyi birakabilmek icin once o seyi tutmaliyiz degil mi?Iste o seyi size tutturur Osho ve tutarak kalirsiniz..now what?Iste ben o birakma asamasinda Osho ya tesekkur edip ayriliyorum.Yola kendi imkanlarimla devam ediyorum..Sevgiyle:)
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Sevgili la79,Yine siz ,yine hassas terazinin hassas dengelerine yolculuk:)
Ben Osho yu cok severim,cunku o bir sevgi adamidir.Bir sure bana yol arkadasligi yapmistir,yine de yogasinda niyazinda biri olarak ,yolun bir yerinde yanaklarindan opup "bye bye" derim Osho ya..Gecenlerde bu sitede bir yerde biri s..r et ' adli kitaptan bahsetmisti,O da o kitabin ana fikri gibi bir yaklasim sergiler (Hayir asla ucuz filan degil ),cabasiz olmayi savunur,tarafsizlik onerir ama yogaya karsidir mesela.Yoga nin modern insanin gereksinimlerine yetemeyecegini dusunur oysa Osho dan cok once de yoga vardi ve insan anatomisi de ayniydi ve Osho da yine benzer birtakim nefes ,meditasyon teknikleri uretti..Tantra da butunluk ve tamliktan bahseder ,yoga da..Ikiyi bir etmekten..ama tantra olaya sadece disil ve eril enerji penceresinden bakar.Tantra sag ve sol beyinleri tek bir beyin olarak gormek ister,yoga sag ve sol beynin arasindaki o ince zardadir.Evet ,ikiligin farkindasindir hatta iki tarafa da dokunursun ama yine de ortadasindir.Osho cabasizlik onerir,"dur ve ol"der yoga "yaparken olabil" der ve sadece ilgili kaslari calistirir.Biliriz ki birine "merhaba" dedigimiz anda bile egodayiz.Osho yogadaki bir durusun icindeki bir haldir.Mesela bir seyi birakabilmek icin once o seyi tutmaliyiz degil mi?Iste o seyi size tutturur Osho ve tutarak kalirsiniz..now what?Iste ben o birakma asamasinda Osho ya tesekkur edip ayriliyorum.Yola kendi imkanlarimla devam ediyorum..Sevgiyle:)
Sevgili Zaferar aslında bende oshoyu çok fazla öne çıkarıyormuşum gibi bir algıyı oluşturduğumu farkettim,ve bundan dolayıda rahatsızlık duydum,,ama şuda bir gerçekki osho felsefe yapmayan teori üretmeyen ,kendi yolunu yaratan ve o yolda yürüyen orijinal bir insan ve böyle insanları günümüzde bulmak çok zor ,hatta tarihi geriye doğru sardığımızda böyle insanların neslinin tükenmekte olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz,,,ama istediği kadar üstün niteliklerle donatılmış olsun bir rehberin rehberliği ancak bir yere kadar sözünüzün altına imzamı aynen atıyorum,,konuyla ilgili fikrime gelince bu yazıyı alıntılarken amacım kesinlikle yogayı tantraya karşı küçümsemek değildi oshonunda böyle bir amacı olduğunu sanmıyorum ama eğer dediğiniz gibiyse yani iki kavramdan birini öne çıkarıyorsa bende sizin gibi tutmayı bırakıp:) teşekkür edip ayrılırım,,ben oshonun bu iki kavramı yorum bazında değilde tespit bazında ele aldığını düşünüyorum en azından böyle düşünmek istiyorum,,bu iki kavram belki zıtlar ama tüm zıtlar gibi birbirlerini tamamlıyorlar,,eril ve dişil enerji her zaman içimizde devinim halindedirler zaman gelir biri baskın olur zaman gelir diğeri,dolayısıyla her iki yöntemin de kullanılması gereken doğru zamanlar vardır ve zaten biz farkında olarak veya olmayarak her iki yöntemide hayatımızda kullanıyoruz,her fikrin,her düşüncenin olasılık skalasında bir yer edindiğini ve bu olasılığın herzaman bir enerjiye dönüşme potansiyeli taşıdığına inanan biriyim,,Sevgi ve Işıkla:)
 

zaferar

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2013
Mesajlar
77
Tepkime puanı
6
Sevgili la 79,
Tabiiki bir iki fikrine katilmiyoruz diye Osho gibi birini gozardi edecek degiliz,zaten O da herkesin kendi kisisel yolunu belirlemesi gerektigini soyler.
Gunumuz dunyasinda tantra bana biraz utopik geliyor.Mesele gecenlerde bir beyefendi (erkek olduguna kani oldum zira Stockholm sendromu yasayan bir kadon degilse , ancak eril enerji kontrolu altindaki bir erkek kadinin ortunmesi hakkinda fikir beyan edebilir cunku ancak bir kadin kendi ziynetleri ni bilir ve bu da degil toplumdan topluma ,kadindan kadina bile degisiklik gosterir)inanip da ortunmeyen kadinlarin ikiyuzlu olduklarina dair bizi bilgilendiriyordu(!).Durum boyleyken ,birbirine teslim olmus eril ve disil enerjilerden bahsetmek sanki biraz fazla iyiniyetli bir beklenti gibi gunumuzde.Zaten ben erili ve disili dengelemek icin illa bir partnere ihtiyac oldugunu dusunmuyorum.Herkes kendi ic dengelerini kurarsa ,partneriyle de kurar bu da topluma yansir diyorum.Sevgiyle:)
 
Üst