Hallac-ı Mansur

Diagramma

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Ara 2008
Mesajlar
95
Tepkime puanı
19
Yaş
31
Konum
İstanbul
Ünlü Sufilerden olan Hallac-ı Mansur. "Enel Hak" (Ben Tanrıyım) dediği ve bu sözünden geri dönmediği için zamanın otoritelri tarafından önce kırbaçlandı, sonra derisi yüzülüp taşlanarak M.S. 922'de Bağdat'ta öldürüldü.

Hallac-ı Mansur diğer Sufiler gibi, "İnsan - Tanrı - Evren" üçlemesini içeren varlık birliğini savunuyordu. Gençliğinde Kahire'de bulunan Mansur, burada İskenderiye Okulu filozoflarıyla tanıştı. Onların görüşlerini benimsedi. Daha sonra tüm Türkistanı dolaştı. Buradaki, Sufi tarikatlarında görüşlerini yaydı.

Hallac-ı Mansur'a göre gerçek olan "Bir" di. Çokluk, bu "Bir"in farklı biçim ve nitelikteki yansımalarından ibaretti. Evren ve insan "Bir" in dışında değil içindeydi ve onunla özdeşti. Bu nedenden dolayı insan da tanrının bir cüzzü yani bir parçasıydı. İnsan Tanrıydı ama Tanrı İnsan değildi. Onunla sınırlı değil çünkü O, tüm varoluşun kendisiydi. Evren, ışık ve sevgi yumağı olan tanrıdan yansımıştı. Tanrıdan ayrı hiçbir parça olamazdı. Çünkü Mansur'un görüşüne göre parça bütüne aitti. Ve gerçeği kavrama gücünden yoksun olanlar, tüm varlıkların Tanrı'dan ayrı birer birim olduğunu ileri sürerler. Bunun bir yanılgı olduğunu aanlamak ancak sezgi ile mümkündür. Her birey kendi içine dönerek bu sezgi gücünü belirli bir eğitimle ortaya çıkartabilir. Bu içe dönüşün sonucu olarak, önce Tanrısal sevgi uyanır, sonra da gönülde Tanrısal nur açık seçik görülmeye başlar. Gerçek sır, Tanrısallığı insanıniçinde görmesidir. Bu görüşünü bir tek cümleyle de ifade etmiştir: "Kendini bilen Tanrı'yı bilir."

Enel Hak demesinin altında yatan felsefe işte buna dayanıyordu. Zamanın Sunni otoriteleri derhal bu görüşlerinden vazgeçmesini ve hatalı olduğunu kabul etmesini istediler. Söylediklerinden geri dönerse kendisini affedeceklerdi. Ancak o bunu yapmadı. Bile bile ölümü kabul etti. Onun inancı uğruna ölümü seçmesi Sufiler arasında derin izler bıraktı. O Sufizm'de bir simge olarak yaşmaya devam etti...

Onun bu görüşleri aslında kökeni çok eskilere dayanan Ezoterik Sırlar'a dayanmaktaydı. Belki de onun en büyük hatası, bazı sırları o dönemlerde açıkça söylemiş olmasıydı. Kendisinden sonra gelenler, inisiyatik sırların asla hazır olmayanlara açıklanmaması gerektiğini bir kez daha ısrarla savundular. Ve zamanından önce açıklanan sırların nelere sebebiyet verdiğini anlatmak için Hallac-ı Mansur'un yaşamını örnek gösterdiler.

Kaynak:Ergun Candan
 

samir_22

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Haz 2008
Mesajlar
144
Tepkime puanı
9
Yaş
36
Konum
ÖzGüR_WaTaN
"Ene'l Haqq"

Hallac-ı Mansur çok sevdiğim mutasavvuflardan birisidir. Onun düşüncelerinin çoğuna iştirak ediyorum.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Hallac-ı Mansur'un işaret ettiği birçok noktaya katılmakla beraber katılmadığım bir nokta da vardır.
"Kendini bilen Tanrı'yı bilir." Yani insan kendi içine bakarak O'nu anlar deniyor fakat anlayamaz.''O'' nu anlamak için ''O'' olmak gereklidir bana göre.Bizler ve bütün kainatın birleşimi ''O'' dur.Biz sadece onun bir parçası olduğumuzdan ne fikren ne de başka bir anlamda bütünü anlayamayız.O bilince sahip olsaydık ''O'' olurduk.Biz ancak kendi içimize bakarsak bu ana fikiri anlayabiliriz: Herşeyin birleşimi ''O'' dur.
 

samir_22

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Haz 2008
Mesajlar
144
Tepkime puanı
9
Yaş
36
Konum
ÖzGüR_WaTaN
Allah ne yerdedir, ne gökte;
Ne batıdadır, ne doğuda,
Ne kuzeydedir, ne güneyde,
Çünkü "O" herşeydir.
Herşeyin özünde "O" vardır.
 

yasemin

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2009
Mesajlar
96
Tepkime puanı
12
Konum
İzmir
Geçmişte yazılmış bir konu ama bu konuda fikrimi bildirmek istiyorum. Hallaç-ı Mansur Kur'ana aykırı hareket etmiştir gibi geliyor bana. Şöyle ki; Kur'an'ın bir çok yerinde , inançtan dolayı öldürülme ihtimali varsa bugün tartışmakta olduğumuz " takiyye" dediğimiz sistemin kullanılmasını ister. Yani gönülden katılmadan "inanmıyorum" diyerek hayatını kurtarmak. Bu konuda hadisler de mevcuttur. İslama göre en önemli şey "can" dır. Başkasının canını alamayacağın gibi kendi canına karşı gelen tehlikeyi inatla çekersin bunun intihardan ne farkı var. Hallaç- ı Mansur ölmemeliydi yaşamalı ve ekolünü sürdürmeli idi. Ama o zman derisi yüzülerek öldürülen Hallaç- ı Mansur bugün bilinir miydi? Bilmiyorum. Her şeye rağmen inançları nedeniyle bir "can" a kıymak hele böyle vahşi bir yöntem kullanabilmenin insan olmakla ilgisi yoktur kimsenin de buna hakkı yoktur.
 

38life

Kayıtlı Üye
Katılım
8 Kas 2009
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
tasavvuf ilminin cu açıktır bu yüzden bazıları tasavvufla başlayarak çok farklı sapıklık noktalarına kayabilirler. bazılarıda tasavvufta çok üst seviyelere geldiği için bizim gibi normal insanların anlayamayacağı şeyler söyeleyebilirler. mansur büyük ihtimalle o sözüyle kafir olmadı fakat e madem o öyle söyledi ve kafir olmadı diyip bizde söylersek şapa otururuz :D
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
hallac-i mansur benimde cok sevdigim bir zatdir,
ama onu anlamak icin seyr-ü sülügün olmasi lazim, zira seyrü sülükde öyle bir makam vardirki bu makam kücük velilik mertebesinden sonra meydana gelir, kul rabbinin tecellilerine gark olmaya baslar ve bundan dolayidirki bir ruh sarhoslugu meydana gelir,tekrar kendine geldiginde enel hakk gibi sarf ettigi sözlerden utanir ve tövbe eder, bu bir sarhoslukdur ve gecicidir bu makamin bir üstü tehvidin son makamidir,yani fenadan sonra beka,önce yok olacaksinki onunla onda var olabilesin..yok olursan ancak rabbini görürsün o var ben yokum biraz daha uzatirsak enel hakk olayi,sonra birde beka olayi meydana gelirki bu artik varilacak son noktadir artik sarhoslukda kalmaz .
 

faruki777

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Mar 2010
Mesajlar
161
Tepkime puanı
13
Konum
Hatay
İş
Serbest
Hallac-ı Mansur'un işaret ettiği birçok noktaya katılmakla beraber katılmadığım bir nokta da vardır.
"Kendini bilen Tanrı'yı bilir." Yani insan kendi içine bakarak O'nu anlar deniyor fakat anlayamaz.''O'' nu anlamak için ''O'' olmak gereklidir bana göre.Bizler ve bütün kainatın birleşimi ''O'' dur.Biz sadece onun bir parçası olduğumuzdan ne fikren ne de başka bir anlamda bütünü anlayamayız.O bilince sahip olsaydık ''O'' olurduk.Biz ancak kendi içimize bakarsak bu ana fikiri anlayabiliriz: Herşeyin birleşimi ''O'' dur.



kardeşim doğru ama sende iyi bilirsin ki bir hadisi kutside ''Her kim ihlas ile bana kulluk eden bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilan ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana farzlara ilaveten işlediği nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de adeta ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa onu korurum." (Buhari Rikak 38)
işte bu duruma geldiyse insan o na bakmak gerekir o artık Allahın demesiyle oturur kalkar onu hakkıyla tanır bilir.
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Hallac-ı Mansur'un işaret ettiği birçok noktaya katılmakla beraber katılmadığım bir nokta da vardır.
"Kendini bilen Tanrı'yı bilir." Yani insan kendi içine bakarak O'nu anlar deniyor fakat anlayamaz.''O'' nu anlamak için ''O'' olmak gereklidir bana göre.Bizler ve bütün kainatın birleşimi ''O'' dur.Biz sadece onun bir parçası olduğumuzdan ne fikren ne de başka bir anlamda bütünü anlayamayız.O bilince sahip olsaydık ''O'' olurduk.Biz ancak kendi içimize bakarsak bu ana fikiri anlayabiliriz: Herşeyin birleşimi ''O'' dur.


Chillout,haklisiniz tabiki insan kendisine bakmakla Hakki taniyamaz,ama insan var birde manen kemalata ermis insan var, Mansur'u anlamak icin Mansur olmak lazim..Ene cekilirse aradan, kalir yaradan,sözü sizin katilmadiginiz mevzuya isik tutabilir,bizler icimize baktigimizda kocaman bir "ben" görürüz her güzelligi "ben"e mal ederiz hosumuza gitmeyen herseyide Allah'a...Oysa Allah'in vedud sifatinin tecellisi gönlümüzde olmasa idi cocugumuzu bile sevemezdik, kerim sifati olmasa idi esimizin lokmasini bile kiskanirdik,rahmeti olmasa idi gönlümüzde birakin cicegi, hayvani birbirimizi katlederdik vsa vsa vsa..
Ben seviyorum Ben doyuruyorum,ben koruyorum dedirten nefsimiz oldugu süre birakalim Rabbi görmeyi Mansuru dahi anlayamayiz....
 

zenithmx

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Haz 2010
Mesajlar
268
Tepkime puanı
17
Konum
Sidre
Tarih boyunca her zaman böyle yanlış anlaşılmalar olmuştur. İbni Arabi gibi Hallac-ı Mansur gibi. Kendi içinde yaşadığı için. oysa vaaz veren insanlar böyle birşey söylese bile bildiği birşey vardır diye bu söylemi yanlış anlamazlardı. Bence Hallac-ı mansur Rabbin özüne dönmeye yani ruhun Allah'a tesliminden söz etmeye çalışmış. Çünkü ayeti kerimedeki "Ruhundan üfürdü" kelimesi herşeyi açıklıyor. Rab bizden emanetini istiyor. Beden aradan çekilirse Rab kalır demek istiyor benim anladığım kadarıyla.

Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine ruhundan üfürdü ve sizler için sem'î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
SECDE - 9
 

hayrani

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
bakin hallac-i mansuru çoğu kişinin tanimadiği belli oluyor yazilardan.
Hallac-i mansur , şeyh haci kureşanin öğrencisidir ve öğrencileri arasinda nasreddin hoca şeyh bedrettin, mevlana celaledin rumi vardir.
Hallac-i mansur un anlatmak istediği şudur, yüce allah yarattiği insana kendi ruhundan üflemiştir,ve büyüklerimiz demişlerki bizim kiblemiz insandir.yani insana iyi davranmak ve ğüzel ahlakli bir insan, bir toplum olmak yatar, özünde bunlar vardir, yunus emre nedemiş yaradilani hoş gördük yaradandan ötürü.zaten kuraan in dünyaya iniş amaci insani duyarli, temiz ,kötülükten uzak duran kendisine ve çevresine hayirli bir insan haline getirmektir. O yüzden bir insanin rehberi kurandir. Kurani yorumlamak anlamk herkezin harci deyildir. Zaten yorumlayanlarda hallac-i mansuru katletmişler, çok bildiklerinde deyil cahilliklerinden​
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
geçenlerde daha doğrusu birkaç gün önce bir özel tv kanalının programında 3 satanist genci fikir ve görüşlerini açıklamaları için davet etmişlerdi ,,bu 3 gizemli arkadaş programa maske ile katılmışlardı çünkü halk daha doğrusu avam halk geleneksel düşüncelerin dışına taşan her fikri garip ve öfkeyle karşılamaya meyillidir nitekim bunu programda gösterip o 3 gizemli arkadaşın maske takmakta ne kadar haklı olduklarını teyit ettiler bu arkadaşlar fikirleri ve düşüncelerinden dolayı aşağılandı hor görüldü ajite ,alay ve tehdit edildi çirkin yaftalarla yaftalandı ,öyleki pkk lı olmakla bile suçlandılar,,stüdyodaki yaşını başını almış prof sıfatını taşıyan hatta bi tanesi iki dil bildiğini söyleyen bu at gözlüklü akıl fukaraları zamanında hallacın fikirlerinede aynı tepkiyi vermiş hatta onu ilkel ve vahşice katletmişlerdir ,,cüneydi bağdadinin dediği gibi bu insanlara acımak lazımdır acımanın gereğide onlara anlayamayacakları türden bilgiler vermemektir ,,hallaç böyle bir hata yaptı demek istemiyorum belki onunda bir bildiği vardı ,,,
 

şumul

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Tem 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
13
Hallac-ı Mansur'un işaret ettiği birçok noktaya katılmakla beraber katılmadığım bir nokta da vardır.
"Kendini bilen Tanrı'yı bilir." Yani insan kendi içine bakarak O'nu anlar deniyor fakat anlayamaz.''O'' nu anlamak için ''O'' olmak gereklidir bana göre.Bizler ve bütün kainatın birleşimi ''O'' dur.Biz sadece onun bir parçası olduğumuzdan ne fikren ne de başka bir anlamda bütünü anlayamayız.O bilince sahip olsaydık ''O'' olurduk.Biz ancak kendi içimize bakarsak bu ana fikiri anlayabiliriz: Herşeyin birleşimi ''O'' dur.

Bunu şöylede izah edebiliriz.Sanat , ustasınız niteliklerini ve sıfatlarını anlatan bir mektubdur.Mesela, bir resme baktığımızda, bu resmi yapan görüyor, görmese bu şekilleri meydana getiremez. Aklı var ve düşünüyor, Yoksa bu manzara veya şekli meydana getiremez v.s gibi özelliklerini bize anlatır. Kainattaki her eser ve sanatta , sânî ini ve ustasını anlatan bir mektup misalidir. Yani, yaratıcısının isim ve sıfatlarını yansıtan bir ayna misalidir. Nasıl ki , bir usta veya ressam , kendi hünerlerini teşhir edip, başkalarına da göstermek için, eserler yapar ve sergiler. Cenabi Hak ta, kendi isim ve sıfatlarını bizlere anlatmak için, kainattaki, bu muhteşem eserleri yarattı. Elbette bu eserler içerisinde en kıymetlisi ve en cemiyetlisi, kainatın halifesi hükmünde yaratılan insandır. İnsan öyle bir program üzere yaratıldı ki, esfeli safilinden , âlayı illiyine kadar gidilen bir makam ve mertebe üzerine yaratıldı. Bir ayna ne kadar parlak ve aydınlık ortamda ise , o derece daha güzel tecellilere mazhar olur. İşte kainatın en cemiyetli aynası olan insan ve insanın en cemiyetlisi olan asfiya ve evliyalar da , Rablerini isim ve sıfatlarını o kadar güzel tecelli etmişler ki , sanki onlarda tecelli eden sıfat değil, bizzat vucud hükmünde görmüşler. Muhiddini arabide, la mevcuda illa hu, demekle bu tecelliye mazhar olanlardan dır.Yani Allah tan başka vucut yok demekle, eserin üzerinde o kadar aşikar tecelliler görmüş ki, sanat sanatcıyı görmüş. Onları anlamak için onların makamına gelmek lazım. O da her kula nasip olmaz. Onlar husisi makam sahibi zatlardır.
 

sarmaşık

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Eki 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
26
Konum
şimdilik kocaeli...
Hallac-ı Mansur'un işaret ettiği birçok noktaya katılmakla beraber katılmadığım bir nokta da vardır.
"Kendini bilen Tanrı'yı bilir." Yani insan kendi içine bakarak O'nu anlar deniyor fakat anlayamaz.''O'' nu anlamak için ''O'' olmak gereklidir bana göre.Bizler ve bütün kainatın birleşimi ''O'' dur.Biz sadece onun bir parçası olduğumuzdan ne fikren ne de başka bir anlamda bütünü anlayamayız.O bilince sahip olsaydık ''O'' olurduk.Biz ancak kendi içimize bakarsak bu ana fikiri anlayabiliriz: Herşeyin birleşimi ''O'' dur.

ilim ilim bilmektir
ilim KENDİNİ bilmektir....der yunus....işte kendini bilmek özünü bilmekten öte özdeki özü bilmektir...kendini bilmek rabbi bilmektir...insanın kendi içine bakarak rabbi bilmesi aslında kendinin olmamasındandır...yani tasavvufta kendi yoktur....ikilik olmadığı için sen de rab de aynı şeydir....mansur olmak kolay mı....kendim diyenin yeri yok hak kapısında diyor mevlana....ışığın kaynağı tek olduğu için geri kalan gölgedir...gölgenin aslı yoktur....aslolan vahdettir....enel hak diyen mansur kendini fenafillahta hissedip varlığını rabbin varlığında tekleştirebildiği için söylemişti....kendini bilmek, allahı bilmektir....
 
Üst