Tarotun Gizemi

crowley

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
223
Tepkime puanı
27
Yaş
41
İş
kulluk
Herkes için Tarot, bir faldır; hatta günümüzde Tarot´un başka amaçlar için kullanıldığını kimse bilmemektedir. Yazılı tarihte Tarot, Orta Çağ´ın oyun kartıdır yani kumar oynanan bir destedir. Ötesi çok karanlıktır; Tarot´un bir kehanet yöntemi olduğunu kesin olarak kanıtlayan ve bir belgeye dayalı bilgi yoktur. Acaba gerçektenTarot fal için kullanılabilir mi? Tüm bunlar bilinmeyen geçmişten gelen bir gizin devamı mı yoksa Tarotçuluk güncel bir modadan başka birşey değil midir? Beşinci yüzyılın ortalarına doğru, Avrupa´da daha henüz iskambil kağıdı yokken, Bonifacio Bembo adlı bir ressam, Milano´lu Visconti ailesi için bir seri isimsiz ve numarasız kart resimledi. Bir İtalyan oyunu olan kart destesine "Tarocchi" adı verilmişti; herbiri 14 karttan oluşan dört takım ve daha sonra ´triomffi´ yani ´koz´ adı verilen farklı resimleri gösteren 22 kart. Günümüzde, bu 22 resimli kart, ´Papa´ veya ´Hükümdar´ gibi adlar verildiği için veya ´Şans Tekerleği´ örneğindeki gibi dinsel olarak düşünülebilir çünkü ´Kıyamet Günü´ kartında çalınan boru sesiyle ölülerin mezardan kalkmaları gibi dinsel mitolojiye uygun görüntüler dikkat çeker.. Bazı kartlar, ´Ilımlılık´ veya ´cesaret´ gibi erdemleri simgeler. Hatta, dinsel ilkelere aykırı simgeler de vardır, örneğin bir kadın papayı görüntüleyen kart, kiliseyle ilgili bir espri olarak açıklanabilir. Bir diğer resim oldukça gariptir; basit bir tahta darağacına, sol bacağından başaşağı asılmış genç bir adamı gösterir. Ellerini altta kafasıyla bir üçgen oluşturmak üzere kayıtsız bir şekilde arkasında kavuşturmuştur, sağ bacağı bir haç şeklini veya dört sayısını simgeler biçimde dizinin arkasında bükülmüştür. Yüzünün ifadesi rahat, hatta belki de büyülenmiş gibidir. Bembo neden bu resmi çizmiştir? Bu resim, daha sonraki bazı yorumcuların iddia ettiği gibi, darağacında asılmış bir suçlu anlamına gelmez.

Tarot´ta psikolojik derinliğin önemi
Bir kapı kartı olarak Kılıçların Sekizlisiyle yapılan meditasyon, bizim cehalet veya yetersizlik kabulü yönündeki bilinçlenmemizi arttırabilir. Tarot okumalarında ve onları yorum yapmaya çalışırken yaptığımız yanlışlıklar bilgisizliğimizi daha dolaysız bir şekilde gösterebilir. Sonuçta deneyimli, bilgili ve doğal yetenekli bir okuyucunun yaptığı Tarot okuması, gerçekte zamanın ötesine giderek, geçmişi ve geleceği içeren gerçek sıralamayı ortaya çıkarabilir. Tarot araştırmacılarının yaklaşımları bu yöndedir; kartların rastlantısal sıralaması bilincin sınırlarını aşmamızı sağlayabilir. Bununla beraber, yorumlamada sınırlı bilinçlilik öncelikle kabul edilmelidir. Bu yüzden aynı zaman olgusu içinde, herşeyin beraber ve o anda varolduğu ve bizim bilgimizin son derece kısıtlanmış ve sınırlandırılmış olduğunu bilmemiz gerekir, bu bizim için evrenin gerçek durumunu deneylemek anlamındadır. Bilgisizliğin veya yetersizliğin diğer bir yüzü, sınırlı bilinçliliğimizin oluşturduğu izlenimler ve simgelerden çok, gerçeği bilme durumu olan kesinlik zannıdır. Çoğu kişi transa girmeyi, ya da Tanrı´nın ışığıyla bir olmayı gizemin veya falcının en yüce hedefi olarak görür. Ama, Tarot´un Büyük Arkana´sının gösterdiği gibi, trans veya konsantrasyon yol üzerindeki bir basamaktan başka birşey değildir. Temel amaç, daha önce sadece tahminde bulunacağımız şeyleri bilme durumu olan bilinçli kesinlik yani sorumlu emin olmaktır. Bir olayın gerçek nedeni nedir? Yanlız gerçekleştiren kişi için değil, hem bilinen, hem de bilinmeyen başkaları için sonuçlar ne olacaktır? Kesinliğe ulaşan birkaç kişi eylemin kendisinin nedenlerini ve sonuçlarını zorlanmadan görebilir. Diğerleri ise, bunları ve diğer binbir tane şeyi sadece tahmin edecektir. Bu yüzden onlar bilgisiz yani cahil kalırlar.
Tarot ve Evrensel uyum

Ama, bir Tarot okumasının gerçek yorumunu bilemeyebiliriz, okumanın kendisi veya kartların açılışı zamanla sınırlandırılmış bilgisizlik durumunun ötesine gidebilir. Tarot meraklısı, okuyucu olmasa bile okuma bir kesinlik anlamını taşır. Ve kartlarla yeterince çalışırsak, yorumlarımızı daha sonraki olaylarla karşılaştırırsak, resimlerle daha cok ilgilenir, konsantrayonumuzu arttırır, aceleci olmazsak ve içgüdümüzü geliştirirsek, bazen kesinlik hakkında ve gerçek anlamı bilme yönünde ciddi, önemli ve işe yarar deneyler kazanabiliriz. Bu tür deneyler kendi değerlerini taşırken, bize bir yön duygusu sağlayarak hizmet ederler ve gerçekleştirmek istediğimizi algılamamıza yardımcı olurlar. Son olarak, Tarot okuması bize bir başka şey daha öğretir. Kartlar yaşama karşı takındıkları tavır bakımından tarafsız olamadıkları için bazı yaklaşımları ve inançları içerip diğerlerinden vazgeçtikleri için bizi değiştirirler. Zamanla herşeyin arasındaki dengeyi, yaşamın sürekli değişimi ve akışı içindeki sabit uyumu görürüz. Hep normal deneyimlerimizin ötesinde bekleyen kaçınılmaz bir tuhaflığın farkına varırız. Varoluştan gelen özel yetenekleri tanımayı, onları anlamak ve kullanmak için gereken sorumluluğu öğreniriz. Herşeyden önce, Tarot´un hep üzerinde durduğu bir gerçeği yani evrenin, tüm evrenin yaşadığını öğrenmeye başlarız. Ve kendimiz hakkında öğrendiğimiz herşeyi diğer başka şeyler hakkında da öğrenebiliriz.
Tarot´un gizemli öyküsü

Tarot´un Kökenleri

Beşinci yüzyılın ortalarına doğru, Avrupa´da herhangi bir iskambil kağıdı türünün ilk kaydına rastlanmasından hemen sonra, Bonifacio Bembo adındaki bir artist, Milano´lu Visconti ailesi için bir seri isimsiz ve numarasız kart resimledi. Bu resimler "Tarocchi" adı verilen bir İ talyan oyunu için klasik desteden oluşur; herbiri ondört karttan oluşan dört takım, artı, daha sonra ´triomffi´ Türkçe ´koz´ adı verilen farklı resimleri gösteren yirmi iki kart. Günümüzde, bu yirmiiki resmin çoğu (daha sonra onlara isimlerini vermek üzere), ´Papa´ veya ´Hükümdar´ gibi ortaçağdaki toplumsal tiplerin veya ´Şans Tekerleği´ gibi, bilinen ahlaki vaizlerin, sadece bir kataloğu olarak yorumlanabilir. Bazı kartlar, ´Ilımlılık´ veya ´cesaret´ gibi erdemleri temsil eder. Diğerleri, ´Kıyamet Günü´ için çalınan boru sesiyle ölülerin mezardan kalkmaları gibi dinsel mitolojik görüntüler sergiler. Dinsel ilkelere aykırı olan yaygın bir düşünceyi, bir kadın papa´nın imajını görüntüleyen bir kart bile vardır ve bu kiliseyle ilgili yapılan birçok mizahtan daha derin anlamı olan, kiliseyle ilgili bir şaka olarak açıklanabilir. Yine de, dinsel ilkelere aykırı olan bu resimi, genel kültüre iyice yerleşmiş olan ve ortaçağ tipleri´ni temsil eden birisi olarak görebiliriz. Bunların arasındaki bir resim oldukça tuhaf olmasıyla göze batar. Bu basit bir tahta gergeç´den, sol bacağından başaşağı asılmış genç bir adamı gösterir. Elleri altta kafasıyla bir üçgen oluşturmak için kayıtsız bir şekilde arkasında tutulmuştur, sağ bacağı bir haç şeklini veya dört sayısını oluşturmak için dizinin arkasından bükülmüştür. Yüzü rahat, hatta belki de büyülenmiş gözükür. Bembo bu resmi nereden türetmiştir? Bu resim, daha sonraki bazı artistlerin öne sürdüğü gibi, kesinlikle darağacında asılmış bir caniyi temsil etmiyor. Hiristiyan geleneklerinde, Efendisi Hazreti İsa´yı taklit ettiği zannedilmesin diye, Aziz Peker görünüşte, çarmıha başaşağı gerilmiştir. Ama, Büyük Edde´de tanrı Odin´in, ceza olarak değilde, kahanet armağanı olan ilmi alabilmek için, dokuz gün-dokuz gece boyunca Dünya Ağacı´ndan başaşağı asıldığı anlatılır. Ama bu mitolojik manzara, Siberya ve Kuzey Amerika gibi yerlerde, tıpla uğraşan kadın ve erkeklerin, şamanların esas uygulamalarından kaynaklanır. İyeliğe kabul edilme töreninde ve şamanlığa aday olanlar eğitilirken, insanların bazen aynen Bembo´nun kartında gözüktüğü gibi başaşağı sarkmaları istenilir. Görünürde bedenin başaşağı tutulmasının psikolojik bir yararı vardır. Böylelikle açlık ve aşırı soğuk, ışın saçan hayallere yolaçar.

Bembo sadece bir simyacıyı mı temsil etmek istemişti? Öyleyse, daha bilinen bir tablo olan bir kazanı ve kimyasal maddeleri karıştıran sakallı bir adamı niye kullanmadı? Birbirini izleyen destelerde ´Asılmış Adam´ adı verilen ve daha sonra, ´Çorak Üke´ adlı kitabında T.S. Ellot tarafından meşhur edilen bu resim, bir simyacıdan çok gizli bir gelenekte, üyeliğe yeni kabul edilmiş bir kimseye aittir. Bembo´nun kendiside mi böyleydi? Gizemli toplumlardan gelen, esoterik bir imge olan bacakların özel bir şekilde üstüste getirilmesi bunu kanıtlar. Ve esoterik uygulamalar hakkında bir imada bulunuyorsa, yüzeyde toplumsal bir açıklama olan diğer resimler, aslında gizli bilgilerin bütünlüğünü temsil ediyor olamaz mı? Örneğin, orijinal destede, Batı Kültürün´de önem taşıyan yirmi, yirmibir veya yirmibeş yerine, neden yirmiiki sayısı kartlarda önemsenmiştir? Bu bir rastlantımıydı veya Bembo (ya da Bembo´nun taklit ettiği kişiler) İbrani alfabesindeki yirmiiki harfe bağlı olan esoterik anlamları gizlice temsil mi etmek istedi? Ancak, Bembo´yu veya Visconti ailesini, herhangi bir gizli gruba bağlayan bir kanıt var olsa bile, bu halka açık tutulmamıştı.

Tarot ve Kabala adı altında toplanan İbrani gizemciliğini ve gizli bilgilerin varlığı arasındaki inanılmaz benzerliklere kısaca bakılırsa, Bembo´nun kartlarının kanıtların kıtlığına rağmen neredeyse esoterik bir yorum gerektirdiği görülecektir. Kabala daha çok İ brani alfabesinin simgeciliği üzerinde yatar. Harfler Hayat Ağacı´ndaki yollara bağlıdır ve her birinin kendi sembolik anlamları vardır. Daha önce belitildiği gibi, İbrani alfabesinde yirmiiki harf vardır ve bu sayı Tarot´un kozlarıyla aynıdır. Kabala ayrıca, Allah´ın telaffuz edilmeyen isminin, YHVH, dört harfiyle yakından ilgilidir. Bu harfler, yaradılışın dört dünyasını, ortaçağ biliminin dört ana maddesini, varoluşun dört aşamasını, İncil´i yorumlamanın dört yöntemini, vb.´yi temsil eder. Bembo´nun dört takımının her birinde dört tane kraliyet kartı vardır. Son olarak, Kabala on sayısıyla işler-dört Hayat Ağacı´nın her birindeki On Emir ve on sephirot (ortaya çıkamanın aşamaları). Ve, dört takımda, birden ona kadar numaralanmış kartlar vardır. Öyleyse Tarot yorumcularının, Kabala´nın, çoğunluk için anlamsız olan, ama birkaç kişiye son derece önemli gelen, destenin resimlendirilmiş bir uyarlaması öne sürdüklerini düşünmek mümkün müdür? Ama, buna rağmen, Kabala hakkında yazılan binlerce sayfalık kitaplarda Tarot hakkında tek bir kelime belirtilmez. Büyücüler, kartların 1300´de Fas´ta, kabalistler ve diğer ustaların verdiği büyük bir konferans gibi gizli kaynaklardan geldiğini öne sürmüşlerdir, ama bu iddialar için kimse tarihsel bir delil sunamamıştır. Daha da kötüsü, Tarot yorumcuları, ondokuzuncu yüzyılın sonlarına dek Kabala´dan bahsetmemişlerdir. Ve elbette, isimlerin ve sayıların yorumlanmaları için son derece önemli olan sıralaması, esas resimlerden sonra ortaya çıkmıştır. Carl Jung´un insan zihniyle bütünleşmiş temel ruhsal orijinaller fikrini benimsersek belki de Bembo´nun, bilginin gizli nedenlerine bilinçaltından gizlice değindiğini ve daha sonraki hayallerin bilinçli bağlantıları yapmasını sağladığını söyleyebiliriz. Ancak dört takımdaki yirmiiki koz, dört kraliyet kartı ve on tane işaretli kart, Asılmış Adam´ın pozisyonu ve kendinden geçmiş yüz ifadesi gibi böylesine kesin ve tam benzerlikler, Toplu Biliçaltı gibi müthiş bir gücü zorlar gibidir. Yıllar boyunca Tarot, öncelikle bir kumar oyunu ve daha az bir önemle falcılık için bir araç olarak görülmüştür. Daha sonra, onsekizinci yüzyılda Antoine Caurt de Gebelin adında bir büyücü, Tarot´un Mısır büyü tanrısı tarafından tüm bilgileri müntlerine aktarmak için yazılmış Thoth´un Kitabı´nın bir kalıntısı olduğunu açıklamıştır. Court de Gebelin´in fikri gerçekten uzak gözükür; ama ondokuzuncu yüzyılda Eliphas Levi adıyla tanınan başka bir Fransız, Alphonse Louis Constrant, kartlarla Kabala arasında bağlantı kurdu ve o günden itibaren insanlar, Tarot´u daha derinlemesine inceleyip, daha fazla anlam, bilgelik ve hatta düşünme ve derin çalışmayla ilim bulmuşlardır.

Günümüzde, Tarot kendimizi ve hayatı anlamamızla kişisel gelişmeye giden bir yol olarak görülür. Bazıları için Tarot´un kökeni önemli bir soru olarak kalırken, diğerleri için de önemli olan, kartlara verilen anlamların yıllar geçtikçe birikmesidir. Çünkü Bembo, bilinçli bir şekilde veya yoğun içgüsüyle orijinal bir model yaratmıştır. Herhangi bir dizge veya ayrıntılı açıklamanın ötesinde, resimlerin kendileri yıllar geçtikçe farklı artistler tarafından değiştirilmiş ve geliştirilmiş olup, hiçbir zaman anlatılamıyan, ama sadece tecrübe edilebilen esrarengiz dünyalarına bizi çekerler.

Gerçek Tarot-Özgür irade karşısında koşullanma

Özgür İrade Karşısında, Koşullanma Paradoksu


Ne yaptığımıza ve sonunda ne olduğuna dikkat etmeye başladığımız zaman, sadece okumalardaki değil, ayrıca günlük hayattaki birçok şeyi de farkederiz; öfkenin ve özgüvenin, ümitlerin ve korkuların, durumlara gösterdiğimiz tepkilerin, kendi içimizden nasıl kaynaklandığını görürüz. İşimiz ve arkadaşlarımızla ilgili sorumluluğu ya kendimizden uzağa (Bu haksızlık veya bunu bana yapan sensin. demek gibi) itmeyi veya çekmeyi amaçlayan eğilimlerin bilincine varırız. Örneğin, (Bütün bunlar benim yüzümden) demenin genelde, gerçekten ne yaptığımızı görmememiz için bilinçli yaptığımız bir hile olduğunu fark edebiliriz. Gerekeni yaparak ya da yapmayarak, durumun gerçek bir değerlendirmesini yapmaktan kaçınmamız bize daha kolay gelir. Dikkatli olmak, bunalıma girmemizi ya da diğer insanları baskıyla yönlendirmemizi zorlaştırabilir. İnsanlar ağlarlar, kızarlar veya başkalarını suçlarlar ve bu şeyleri kendileri yapınca en azından kendileri hakkında bilgi sahibi olabilirler. Tarot kartlarını simgesel olarak kullanan psikologlara göre, Tarot okumaları, insan doğasının inanılmaz çeşitliliğinin bilincine varmamızı sağlıyor. Aynı kartlar sonsuz farklı kombinasyonlarda yanyana gelince, insanların sürekli yeni oluşlar üretebileceği belirginleşir. Aynı zamanda, bu yeni oluşumlar, temel kalıpların hep üstünde kalacaktır. Tarot okumalarıyla genelde geçmişin insanları etkilediği düşüncesi, insanların ümitlerinin ve korkularının geleceği oluşturmaya neden olduğunu öğreniriz. Ama, geçmişteki belli olayların uzantısında oluşması umulan gelecekteki beklentiler bizi şaşırtacaktır. Burada da dikkat alışkanlığını öğreniriz. Çünkü, kartları otomatik olarak temel Tarot kitaplarına ya da geçmiş olaylara dayandırarak yorumlarsak gerçek elimizden kaçar ve yorumlar yüzeyselleşip karmaşıklıklaşır. Geçmişle ilgili okumalar hakkında not tutun ama notları gelecekte olacak olaylar için referans diye kullanmayın. Notlar, insan davranışlarının çeşitliliğini ve sürekli yenilendiğini hatırlamamızı sağlayabilir. Denge örneğinde olduğu gibi, Tarot´un sadece konsantrasyon eğitimi vermekle kalmadığına da dikkat edelim. Okumalardan iyi sonuçlar almak istiyorsak, bunu yapmaya zorlanırız. Böylece, Tarot okumaları, algıyı güçlendiren bir tür ruhsal program işlevini de görürler. İnsanların Tarot okumalarından alınan bilgilerle kişilerin ne yaptıkları veya gelecek okumaları bize bazı önemli şeyler öğretir. Çoğu kişi, söylenenlere kesin olarak bakar. Ya da etkilenmeyiz, hür irademizle seçimler yaparız veya kadere göre hareket ederiz. Bu noktaya çağdaş bir mantıkla bakarsak, şunu sormamız gerekebilir; Acaba yaptıklarımız, o anda ki kasıtlı bir seçimin sonucu mudur, ya da koşullandırılmış bir yaşamın sonucu mudur? İşte, Tarot için bu soru ciddi bir sorundur. Her an özgür iradeyle hareket edersek ne yapacağımızı kartlar nasıl öngörebilir? Seçimlerimiz bir şeyler yaptığımız ana kadar tamamen açık veya belirginse okumanın nasıl bir anlamı olabilir? Ya da, bilinmeyen bir güç, bizim kartların önerdiği şekilde davranmamıza mı neden olur? Soruna, herşey ya da hiçbir şey yaklaşımıyla yaklaşmaktan vazgeçersek bu sorular çözülebilir. Böylece evet diyebiliriz, kendi seçim hakkımızı koruruz, ama her zaman kullanmayız.

Kartların Anlamı Bir Kitaptan Okuyarak Öğrenilebilir mi?


Tarot hakkında biraz bilgi sahibi olanlar bilirler, bir Tarot okumasında, kartlarda örneğin Asalar veya Kupalar yani Minör (Küçük) kartlar çoğunluktaysa, okumanın önemsiz ve hatta onur kırıcı olduğu düşünülür. Çoğu kişi, Büyük Arkana kartlarının çoğunlukta olduğu bir okumayı kabul edecektir, bu kabul psikolojik bir üstünlük içeriğini taşır. Çünkü soyut güçleri ve ruhsal bilinçliliği simgeledikleri için, 22 ana kart (Majör-Büyük Arkana) onlara önemli görünecektir. Ama Büyük Arkana bile, tek bir kavramı oluşturur ve diğerleri olmadan anlamı yoktur. Bilgeliği ve varoluşu etkili bir şekilde betimlemesi yüzünden büyük kartları diğerlerinden ayrı olarak inceleriz fakat uygulamada dünyayı anlamak için ruhun ve maddenin, mutlulukla mutsuzluğun, sevgiyle şiddetin karıştırılması gereklidir. Bu bir sentezdir yani Tarot burada, hem okunana, hem de okuyana yaşamın boyutlarını ve çeşitliliğini gösterebilir. Kartlar, diğer bir dengeyi yani adalet terazisinde simgelenen dengeyi de öğretir. Geçmiş gelecekteki olasılıklara nasıl bağlanacaktır? Kendi kararlarımızın oluşturduğu etkileri, dış dünyadan gelen etkilerle nasıl birleştiririz? Hayatımızın sorumluluğunu üstleniyoruz derken ne demek istiyoruz? Bu, üstlenme, herşeyi yarattığımız ya da kontrol ettiğimiz anlamına gelir mi? Kendi seçimimizde olduğu gibi, çoğu kişi sorumluluğu kesin kural olarak düşünmeyi tercih eder. Ya dünya bizi tamamen şekillendirir ya da yaşamımız üzerinde tam bir kontrol hakkına sahibiz. Tarot okumaları, kişinin yaşamsal zincirinin her baklasının, ikisinin karışımından kaynaklandığını anlatır. Çok kısa boylu bir kişi profesyonel bir basket oyuncusu olmayı umut edemez ama aynı kişi boyunun kısalığının tüm hayatını etkilediğini de düşünmemelidir. Bu düşünceyi kuramsal olarak kabul eden kişiler hala şöyle bir soruyu sorabilirler; Hangisi daha önemlidir, oluşan durum mu yoksa kişisel sorumluluk mu? Bir insanı gerçekten kontrol eden bunlardan hangisidir? Ama Tarot teorisyenleri için Tarot okumaları bu ve buna benzer soruların anlamsızlığını gösterir. Bazı okumalarda kişilik tanımlamaları, umutlar veya korkular, bizi belli yönlere doğru yöneltmeye eğilimlidir. Okuma bu etkileri yansıtır ve onların olası sonuçlarını gösterir. Kartlar, bir durumun belli bir şekilde oluşmasını sağlamazlar, sadece ve sadece etkilerin gerçek hayatta nasıl birleştiklerini veya birleşebildiklerini gösterebilirler. Eyleme geçme anı gelince farklı bir seçim yapabiliriz ama bunu çoğu zaman böyle yapmayız. Bilinçsizce sürekli olarak yaşamdaki seçim özgürlüğümüzden vazgeçeriz. Geçmişimizin ve koşullanmalarımızın bizi yönlendirmesine izin veririz. Bunu bazen cahillikten, bazen de tembellikten yaparız. Koşulları izlemek, bilinçli kararlar almaktan daha kolaydır. Tarot bize, genel durum hakkında da önemli dersler verir. Soyut olarak, bir nitelik ne denli kesin görünürse görünsün, gerçekte sadece diğer etkilerin genel durumundan etkilenir. Genel durumda, yaşamsal öğelerin birbirlerini nasıl dengelediklerini öğreniriz. Herşeyden önce, Tarot açılışlarında belli kartların birleşip birleşmiş bir durumu nasıl oluşturduklarını görürüz; hiçbir açılışın diğerlerinden daha iyi ya da daha kötü olduğu söylenemez. Ama bazen ümitler konumu, bazen de korkular konumu, diğerinin üstünde olabilir. Bir diğerinde, temel veya çevresel belirleyici etkenler daha çok ortaya çıkaracaktır. Bu o kişiye ve o anki duruma bağlıdır. Tarot yorumcuları, Tarot okumalarının kendi algılarımıza duyduğumuz güveninin gelişmesine de yardımcı olduğunu belirtiyorlar. Bu olay, bazen elde edilen bilgiden bazen de belli kararları alıp bunlara sadık kalma ihtiyacından kaynaklanır. Peki belli bir durumda bir kartın hangi anlamı uygulanmalıdır? Bir Kral kartı Tarot´u bakılan kişiyi mi veya başka bir kişiyi mi simgeler? Ya da Kılıçların Kralı kanun ve yaratıcılık gibi soyut bir ilkeyi mi kasteder? Veya Kupaların Kraliçesi bize yaratıcılığı mı ima eder? Ama okuma ilerledikçe bu ve buna benzer soruların cevaplarını algılamaya başlarız. Sonuç olarak kendi algımıza ve sezgilerimize daha çok güvenmeye başlarız. Bir okuma hangi dönemi veya ne kadarlık bir süreyi kapsar? Uzmanlara göre, bu süre birkaç günden birkaç seneye kadar uzanabilir ve bu süre hem ileriye, hem de geriye doğru olabilir. Bazen, bir yetişkin için, Tarot okuması çocukluğa kadar uzanabilir. Genelde tüm hayatın bir özetini verse bile, hatta Hayat Ağacı denen Tarot Okuma metodunda dahi, kişi yoğun bir değişiklikler döneminden geçiyorsa, okunan süre daha kısa bir dönemi gösterebilir.
Tarot´ta beklenmeyen sonuçlar çıkabilir

Özellikle daha kısa okumalarda ele alınan farklı zaman dönemleri iki nedene bağlıdır. Birisi kişinin durumu, ötekisi sorulan sorudur. Bazı konularda, örneğin pratik veya hukuki konularda veya bazı duygusal durumlarda, birkaç gün içinde kendisini belli eden bir cevabı getirebilir. Başkalarıyla olan duygusal çatışmaların çözülmesi, derin ilişkilerin sonuçları, ruhsal veya sanatsal gelişmelerin gerçekleşmesi uzun zaman alabilir. Bu, okumalar yıllar boyunca ´gerçekleşmeyecek´ anlamına gelmez. Ve burada tahminlerden değil, zaman geçtikçe yavaş yavaş açılan sürekli sıralı bir diziden yani olası bir kronolojiden söz ediliyor. İkinci olarak, kartları karıştırırken bir kişinin değinebileceği farklı düzeyler dikkat çeker. Bazen sadece kısa bir zaman içinde süren yüzeysel durumları çağrıştırabilir. Veya kişi herhangi bir şekilde yaşamsal deneylerin tam merkezine indirilebilir. Ve o anda bile, yapılan okuma uzak geçmişi gösterebilir ya da kişinin, gelecekteki gelişmelere olan potansiyelini yansıtabilir. Erişilen düzey, kartları karıştıran kişinin tavrına da bağlı olmayabilir. Genelde bu tür bir yaklaşım farklılığa yol açar. Bir okumayı bir şaka veya bir oyun olarak yapan bir kişi, sonuçta yüzeysel bir okuma yapacaktır ama bir soru hakkında uzun uzun düşünen, konsantre olan, kartları dikkatli bir şekilde karıştıran ve durup desteyi kesmenin kesin zamanını hissetmeye çalışan Tarot okuyucusu, genelde anlamlı bir okuma oluşturacaktır. Ama, bazen, böylesine dikkatli bir yaklaşım yakın geleceğin yüzeysel olaylarının derinliğine inemezken, bir diğer zamanda kartları rastlantısal olarak karıştıran kişi, aniden kendisine tüm yaşamın güçlü bir imajıyla karşı karşıya bulabilir. Okuyucu için bu gibi anlar derin bir heyecan taşır veya taşımalıdır. Bazen sorunun kendisi önemli olmayabilir. İnsanlar işlerinin nasıl gittiğini sorabilirler ve özellikle o soru zihinlerini, sordukları sorudan daha fazla meşgul ediyorsa, yeni aşk ilişkileri hakkında bir cevap arayabilirler. Ya da, cinsel yaşamı babasıyla olan çatışması yüzünden engellenen bir kadının durumunda olduğu gibi, okuma sonucunda, soru belli bir alandan beklenmeyen sonuçlar çıkması olarak cevaplanabilir. Okumanın bize ne söylediğini nasıl biliriz veya nasıl anlarız? Bazı şeyler, kartlardaki resimlerle belirginleşir. İşimizle ilgili bir soru sorarsak Aşıklar kartı ve Kupaların İkilisi önümüze gelirse, okuma, büyük bir olasılıkla işle ilgili değil aşkla ilgili olacaktır. Ama acemi bir okuyucu olarak, tüm gizli yönleri ya da bilinmeyenleri ortaya çıkarmayı beklemeyin. Sadece sürekli deney yani kazanılan birikim labirentin merkezine ulaşmanızı sağlayabilir. Tarot uzmanları okumalara devam ettikçe bu tür bulguları hissedebileceğinizi belirtiyorlar. Ve gittikçe yükselen algı düzeyi sizin yaşamınızın da diğer alanlarına yayılacak ve etkileyecektir. Fakat elbette ki, bazen deneyimlerimiz veya içgüdümüzün keskinliği ne düzeyde olursa olsun, muhakkak yanlışlıklar yapılacaktır. Tarotu okunan kişinin, henüz karşılaşmadığı bir kişiyle olan bir aşk ilişkisinden söz ederken, Tarotçu Aşıklar kartına sembolik açıdan bakabilir. Burada kartların ne anlama geldiklerini tam olarak bilememenin çok önemli olduğu dersini alabiliriz yani cehaletimizin farkına varırız. Yaşam boyunca edindiğimiz bilginin çoğu, gerçekte çoğu zaman yüzeysel ve dışa dönüktür yani yetersizdir daha da uygunu yeterince kavranmamıştır, sosyal psikoloji cehaletin varlığımızın temelinde yattığını belirtiyor. Dünya hakkında bildiklerimiz beş duyuyla sınırlanır. Bu sayfa üzerindeki kelimeleri görebilmemiz için, ışık sayfanın yüzeyinden yansıyacak ve gözlerimiz tarafından algılanacaktır. Sonra, görme siniri beyine sinyaller gönderir ve beyin de bu sinyalleri başka sinyallere dönüştürerek, onları bilincimizin dil olarak algıladığı anlamlı kalıplar haline getirir. Ama oradaki bütünleşmeyi, dolaysız olarak bilemeyiz sadece evreni sinyallere, kalıplara, simgelere dönüştürebiliriz. Yani biyolojik bir yorumdan öteye geçemeyiz. Öte yandan, fiziksel olarak var olduğumuzu aklımıza getirirsek, yaşamımızın zaman sınırı içerisinde olduğunu kabul etmeliyiz. O zaman, diğer şeylerle beraber, bu kabul noktası potansiyelimizi tam olarak gerçekleştiremeyeceğimiz anlamına gelir çünkü önümüzde varolan birkaç yılda daima birşeyleri yapıp diğerlerini yapmayacağız. Hem bir dansçı, hem de bir işadamı olabilecek yetenekteki bir kişi birisini seçmek zorunda kalacaktır. Ve hangisini seçerse seçsin, amacına ulaşana kadar, yıllar boyunca çalışacaktır. Unutmayalım ki, zaman kavramı, yaptığımız şeylerin sonucunu bilemememiz anlamına da gelir çünkü sonuçlar uzak gelecekte veya yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bazen eylemlerimizin sonuçları bize değil diğer insanları da etkiler. Belli bir yerde, belli bir zamanda yaptığımız birşey hatta ölümümüzden uzun bir zaman sonra bile oradaki insanları etkileyebilir. Daha basit kelimelerle, zaman olayların kişiler hakkında bilgi sahibi olmadan oluşmaları gerektiği anlamına gelir.

Tarot´u yorumlamak
Gerçekte Tarot Yorumu Kişiye Özgündür...
Fala bakmak için, herhangi bir şey kullanabilirsek neden Tarot´u kullanmayalım? Herhangi bir gelenek bize birşeyler söyleyecektir ama bu birşeyin değeri geleneğin içindeki bilgeliğe bağlıdır. Tarot resimleri kendi başlarına derin anlamlar taşıdıklarından, oluşturdukları şekilleri okumada, bizim hakkımızda veya genelde yaşam hakkında çok şey öğretebilirler. Formüle edilmiş anlamlar genelde hem çelişkili, hem de kördür ve aralarında nasıl seçim yapılacağını hiçbir şekilde göstermezler. Bu durum özellikle destenin en büyük bölümünü oluşturan Küçük Arkana için geçerlidir. Tarot üzerine yapılan incelemelerin hemen hemen hiçbirisinde bu konu derinlemesine işlenmemiştir. Ciddi çalışmalarda, Büyük Arkana´nın derin anlamlarını işleyenler, Küçük Kartlar´dan ya hiç bahsetmezler, ya da desteyi falcılık amacıyla kullanmakta ısrarlı olanlar için veya ticari olma zorunluluğunda istemeye istemeye kitabın arkasına bir seri formül serpiştirirler. Waite bile, Pamela Smith´in çizdiği gerçekten güzel olan resimlere kendi formüllerini vermekle yetinmektedir.

"Bu Karta Göre..." Çoğu yazar için Waite, falcılığa prim vermiş ve kartların kullanım şeklini yozlaştırmıştır. Okumaları doğru şekilde yaparsak kartların anlamları hakkındaki bilgimiz artabilir. Belli bir kartın simgeciliğini incelemek bir yoldur ama aynı kartın diğerleriyle bağlantısını algılamak başka bir şeydir veya ayrı bir bilgi hatta yetenek düzeyidir. Çoğu kez formüle okumalar, başka türlü ortaya çıkamayacak önemli anlamları ortaya çıkarabilirler ama tarot okuyucusunun bunu anlaması ayrı bir olaydır. Tarot okumaları ayrıca bize önemli bir ders verirler. Tarot okuması yapmak yani kartları yorumlamak, yorumcuyla resimler arasındaki içgüdüsel duyguyu yenileme fırsatını verir. Sonuçta verilen tüm simgecilik, tüm ilk örnekler, tüm açıklamalar, sizi yanlızca resimlere bakıp, ´Bu kartın dediğine göre...´ demeniz için hazırlar. Tarot, bu ´anahtar´ın bir ayarlamasını dile getirir. Gerçekte gizli bir öğreti olmadığı gibi, bu anahtar değildir. Bir süreci temsil eder ve bize öğrettiği şeylerden biri, birleşmenin basit bir anahtar veya formülle gerşekleştiğini kabul etmemizin hata olmasıdır. Bu, daha çok Büyük Akrana´nın yirmibir aşaması boyunca adım adım ilerledikçe görünen gelişme ve artan bilinçlilikle gerçekleşir. Bir diğer Tarot yazımızda, hem ezoterik bilgileri genişletecek, hem de kartların anlamlarını biraz olsun görebileceğiz...


alıntıdır
 

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Tarot'un kökeni

Teorilerin birincisi, Tarot'u eski Mısır'a bağlıyor. Buna göre, "Arkana Majör" ya da "Büyük Sırlar" denen 22 kartlık ana deste, Hermes Trismegistus tarafından yapılmıştır. Hermes, söylentilere göre, Firavun Osiris'in yaveri ve başdanışmanıdır. Tarot ise, onun yazdığı yeryüzünün ilk kitabının bir örneğidir. Bu yaklaşımın sahibi olan Fransız yazar ve araştırmacı Antoine Court de Cebelin, Kadim Dünya adlı kitabında böyle diyordu. Yine Gebelin, Tarot'un eski Mısır Tanrısı Toth'un bilgi kitabı olduğunu söylüyor (Bkz. sayfa 1024). Tarot imajları, gerçek bilgeliğin ve dünyanın eski okült güçlerinin sembolize edilmiş anahtarlarıdırlar.

İkinci teoriye göre Tarot, Çin kökenlidir. Bunun en önemli desteği M.S. 618-908 yılları arasında, Çin'de Tang Hanedanı döneminde kullanılan kâğıt paralardır. Bu paraların üzerlerinde de Tarot sembolleri bulunuyordu. Son kurama göre ise Tarot, Hint kökenlidir. Daha doğrusu, Hint çingenelerinden çıkmıştır. Çingenelerin kökeni, Sanskritlere bağlanıyor. Sanskritçe'de ise, iskambil destesine "Taru" deniyor. Öyleyse, bu kurama göre Tarot, Hint çingenelerinden dünyaya yayılmıştır, denebilir. Bir diğer Tarot uzmanı olan Paul Poster Case'in teorisi daha farklı. Case, Yüzyılların Bilgeliğini Açıklayan Anahtar adlı kitabında, 78 kartlık Tarot destesinin, 1200 yıllarında yapıldığını yazıyor. Buna göre Tarot, birçok ulusa mensup bir bilgeler grubu tarafından yapılmıştır. Amaç, çok farklıdır.

Tarot sözcüğünün kökeni

Araştırmacı Gebelin, Tarot kelimesinin, Mısır Tanrısı Toth'tan türediğini savunurken, başka araştırmacılardan da destek alıyor. İddialara göre, eski Mısır dilinde "Taroş" kelimesi krallık demektir. Kelime buradan türemiştir. Bazılarına göre ise, Tarot kelimesi, Latince "Rota" (tekerlek) kelimesinden kaynaklanıyor. Bir diğer yaklaşıma göre ise, kelime İbrani'cedir. Yani, Tarot'un, gizemciliğin bir kolu olan İbrani kökenli "Kabala" öğretisi ile ilişkisi vardır. Çünkü, İbranicede "Torah" kelimesi, kanun anlamındadır.1400'lü yıllarda Avrupa'da, desteye, "Tarocchi" deniyordu. Aynı kelime, daha sonraları Fransızca olarak "Tarot " haline dönüştü. Bütün bunların sonucunda ise, ortaya bugün de kullanılan Tarot sözcüğü çıktı. Tüm bu çalışmalara rağmen, Tarot kelimesinin kesin olarak anlamı ve kökeni hâlâ ortaya çıkmış değil.Tarot'la ilgili tarihi kayıtlar, çok eskilere dayanıyor. Ortaçağ dönemlerinde, bu tür gizem çalışmalarının hepsi büyücülük olarak nitelendirildiğinden, Tarot'la uğraşanlar olayı başka yönlere çekmek amacıyla, kartlarda değişiklikler yaptılar. Birçok yerde, Tarot, bir oyun desteği haline getirildi. Gerçekte, halen kullanılan iskambil desteleri, Tarot destesinin, "Arkana Minör", yani "Küçük Sırlar" bölümünün değişiminden ortaya çıktılar. "Büyük Sırlar" denen ana kısım iskambil destelerine alınmadı ama bu ana kısmın, O no'lu kartı olan Deli, Joker adı altında iskambil destelerine girmeyi başardı.Daha da ilginci, iskambil fallarının kökeninin Tarot olmasıdır. Tarihi kayıtlara bakılırsa, 1275 yılında, Almanya-Ausburg'da belediye kayıtlarında Tarot'un bir oyun olduğunun kaydı bulunuyor. 1377'de Brefeld-Isviçre'de, kentin Alman rahibi tarafından hazırlanan bir kitapta Tarot oyunundan söz ediliyor. 1387'de Almanya Regensburg'da Tarot kartları ilk kez kilise tarafından aforoz edildiler. 1392 yılına ait bir kayıtta, Fransa Kralı VI. Charles'ın hazinesinden üç deste el yapması Tarot kartına ödeme yapılması emri gözüküyor. Bunlar, Tarot'la ilgili en eski kayıtlar olarak gözüküyorlar.

Okültizm ve Tarot ilişkisi

Tarot ve Okültizm iç içe girmiş iki kelimedirler. Okültizmin Türkçe karşılığı tam olarak bulunmuyor. Yaklaşık olarak, gizli bilimler anlamındadır ve bir genelleme yapılacak olursa astroloji, simya, büyü ve ispritizmayı kapsar. Tarot, yüzyıllardır okültistler tarafından ele alındı, bazıları kartları değiştirerek yeni desteler yaptılar. Kartların eski Mısır'dan kaynaklandıkları kabul edilecek olursa, okült bilgilerin sembolik öğretisi, kartların çizimi ile başlar. Kartlarda, sürekli olarak yaşamı meydana getiren 4 ana unsur kullanılır. Bunlar, toprak, hava, ateş ve sudur. Ayrıca simyaya ve astrolojiye ait semboller, tüm Tarot kartlarında kendilerini gösterirler. Simya ve astroloji, okültizmin maji ile beraber üç ana koludur. Bazı okültistlere göre Tarot, İbranilerin gizli öğretisi Kabala ile ilişkilidir. Oysa, Kabala, sanıldığı gibi İbranilere ait bir öğreti olmayabilir. Kökeni çok daha eskilere dayanmaktadır. İbranilerin bu bilgileri sıkı, sıkı saklamaları, kuşaktan kuşağa gerekli gördükleri kişilere aktarmaları bu düşünceyi getiriyor. Oysa, gerçekte Kabala' nın gerçek kökeni bilinmiyor. Tarot'la ilişkisi kesin olan Kabala,^köken olarak karanlıkta kaldığına göre, konunun derinine yine inilemiyor. Astrolojik bağıntıTarot kartları, astroloji ile yakın ilişkilidirler. Kartların astrolojik kökenleri vardır. Örnek vermek gerekirse Arkana Majör ya da Büyük Sırlar destesi incelenebilir:

0. Deli - Hava Gurubu
1. Sihirbaz - Merkür
2. Baş Rahibe - Ay
3. İmparatoriçe - Venüs
4. İmparator - Koç Burcu
5. Papa - Boğa Burcu
6. Âşıklar - İkizler Burcu
7. Araba - Yengeç Burcu
8. Kuvvet - Aslan Burcu
9. Hermit (Münzevi) - Başak Burcu
10. Şans çemberi - Jüpiter
11. Adalet - Terazi Burcu
12. Asılmış Adam - Su Gurubu
13. Ölüm - Akrep Burcu
14. Ölçülülük - Yay Burcu
15. Şeytan - Oğlak Burcu
16. Kule - Mars
17. Yıldız - Kova Burcu
18. Ay - Balık Burcu
19. Güneş
20. Yargılama - Ateş Gurubu
21. Dünya - Satürn

Bu çalışmanın kökeni, 19. yüzyıl araştırmacısı, okültist Eliphas Levi'dir. Levi, yukarıdaki 22 Arkana Majör kartını, İbrani alfabesinin her birine bağlıyordu. Arkanalardaki 4 ana elemanın, yani hava, ateş, toprak ve suyun ilişkilerini de ortaya attı. Ama gerçekte,Tarot desteği ile, astroloji arasında kesin ilişkiyi, 1887'de İngiltere'de kurulan Golden Dawn (Altın Şafak) örgütü kurdu. Bu gizem kuruluşu, Tarot'a çok büyük önem veriyordu. Golden Dawn örgütünün, Tarot konusunu ele alması, gerçekte son derece okültist bir yaklaşımdır. Oysa Tarot, çok daha başka yönlerden ele alınabilir.

İmajinasyon çalışmaları

İmajinasyon çalışmaları, imajinasyon yeteneği, sezgi gücünün artırılması, para psişik, yani normal üstü yeteneklerin kullanılabilmesidir. Bu yeteneğin geliştirilmesi için önerilen metotlar tekdüze ve zahmetli metotlardır ama, bıkmadan ekrarlanmaları gerekir, imajinasyon çalışması için, aynen meditasyonda olduğu gibi, sakin ve sessiz bir yer gerekir. Yoga oturuşlarından birisi ya da bağdaş kurup oturma tercih edilebilir, ilk aşamalarda, beden kendi kendine telkinlerle gevşetilir. Bunlar, "Tüm organlarım gevşiyorlar, tüm bedenim gevşiyor" şeklinde telkinlerdir. Bu alıştırma, birkaç defa tekrarlanır ve sonra uyku ile uyanıklık arasında yarı transvari bir duruma girilir. İmajinasyon bilinçli yapılmalıdır, çünkü göz önüne kendiliğinden gelen ve hiçbir anlam taşımayan imajlara yer verilmez.
Çalışmayı yapan kişi, imajları kendi yaratacaktır. İlk aşamada örneğin telepati çalışmalarında kullanılan Zener kartları kullanılabilir. Gözler kapalı olarak, Zener kartlarındaki şekiller (daire, artı, kare, üç çizgi, yıldız) düşünülür. Daha sonraları ise, iki boyutlu resimler, örneğin bir kır manzarası hayal edilir. Tabii, önce dikkatle resme bakılacaktır. Daha ileri çalışmalarda, imaj cisimlerin renklendirilmesi, tonlamalar ve duyumlandırmalar yer alacaktır. Örneğin, yanan bir soba düşünülüp, sıcaklığı hissedilmeye çalışılacaktır. Renk çalışmasında ise, örneğin yeşil renk için, yeşil bir yaprak, yeşil bir halı ve yemyeşil bir çayır düşlenecektir.

Tarot kartları enerji yayar

İmajinasyon çalışmaları, Tarot için çok önemlidir, çünkü sezgilerin artmasına yardımcı olacaklardır. Hatta, duru görü medyumluğun oluşması bile bu aşamadan başlar. Tüm olaylar, İmajinasyon ve konsantrasyonla belirli bir astral form kazanırlar, sonra bu form katı maddeye dönüşür. Bu yetenekler geliştirildiği takdirde, ruhsal konularda ve Tarot'ta kişi başarılı olabilir. Tarot kartlarının anlamlarını tümüyle ezbere bilmek, eğer ruhsal gelişimden uzak kalınırsa, sonuç vermeyecektir.Bu bilgiye herkes sahip olabilir ama imajinasyonu başarabilen ve Tarot meditasyonu yapabilen bir kişi için Tarot'un verdiği sonuç çok farklı olacaktır.Bu çalışmaları yapan kişi, hem kartlarla gerektiği kadar yakınlaşabilecek, hem de anlamların derinliğine inecektir. Sonuçta Tarot açmak için, imajinasyon ve Tarot meditasyonu kesinlikle gereklidir. Tarot meditasyonu iki amaçla yapılır: Düşünce benlik ile, iç benlik arasında boyuta konsantre olmak ve kartlarla uyum sağlayıp en ince detaylara inebilmek. Uzmanlar, içinde çok eski bilgilerin bulunduğu Tarot kartlarının yüksek titreşimli enerjisinden yararlanmak gerektiğini belirtiyorlar. Bu da ancak, kartların tek, tek içine girmekle mümkündür.
Meditasyon yönteminde Tarot meditasyonu için kişi, kendi ruhsal yapısına uygun yolu seçer. Yani kişi. tütsüler yakmak, belli bir yeri seçmek veya belli mistik törenler yapmak eğilimindeyse, o yolu seçer. Herkes kendi içinden gelen ortamı seçer. Hafif loş bir ışık, hafif bir müzik parçası, mum yakmak, güzel buhurlar ve belki de özel bir elbise, Tarot meditasyonunu kişinin lehine etkileyen unsurlar olabilirler. Şöyle bir örnek verilebilir: Odanın güneyine oturulur. Bakışlar kuzeye doğrudur. İşe, O no'lu deli kartı ile başlanır, kartlar sıra ile elden geçecek, bu işlem karışık yapılmayacaktır.
İlk denemelerde 10 dakikalık süreler yeterlidir. Kart rahatça görülecek bir yere konur ve en ince detayına kadar gözlenir. Daha sonra, gözler kapatılır ve kart tüm ayrıntıları ile göz önüne getirilir. Bir seansta, ister 1 kartla ister 22 kart sırayla meditasyon sürdürülmelidir. En ideal saatler, gece yansı ile günün erken saatleridir. Tarot meditasyonu için, derin bir transa girmeye gerek yoktur. Önemli olan, kartlarla İç içe girebilmek ve anlamları sezebilmektir.

Tarot, ruhsal yetenekleri geliştirirTarot kartlarının imajinatif zenginlikleri ve sembolizması, parapsikolojinin de ilgi alanına giriyor. Yalnız, Tarot'un kehanet yönü, parapsikologları ilgilendirmiyor. Normal düzeyde, bilinçli zihin, alt bilinçle ilişki kuramaz. Bu ilişki, bir kısım paranormal yani normal üstü hallerde mümkündür. Sembolizm, parapsikolojinin çok önem verdiği bir konudur. Çünkü semboller, gizli bir merkeze doğru giden labirent benzeri sayısız aşamalardır. Tarot kartları ile, ilk ciddi ve bilimsel çalışmayı ünlü psikolog Carl Gustav Jung yaptı. Jung, hastaların sorunlarına rüya, vizyon ve halüsinasyon testleri yapıyor ve bu sonuçlara mitoloji ve simya konularını karıştırıyordu.Jung'a göre,parapsişik yönden kartların açılmasında bilinçaltının önemi büyüktür. Tarot açan hassas kişi ile, Tarot açtıran ve gevşeyen kişi arasında telepatik bir bağ vardır. Ama, ortada bir kehanet olayı varsa, o zaman bu irtibat yetersizdir, çünkü geleceğin bilinmesi, telepati alanının içinde değildir.

Bu konu, kehanet alanına girmektedir. Kehanet alanında ise, laboratuar denemeleri henüz kesin değildir. Bir diğer kuram ise, Tarot açan ile karşısındaki kişinin beyin dalgalarından etkilendikleridir. Tarot açılırken, kişiler konsantre olup, hafif bir trans haline girerler. Bu hal içinde, tüm yük sezgiselliğe verildiği için, beyin Alfa ritmine girer. Tarot durumunun psikokinetik bir olay olduğunu savunanlar vardır ama psikokinezi olaylarında beyin aksine, Delta ve Teta türü dalgalar yayıyorlar. Görülüyor ki, Tarot durumu son derece farklı bir ruhsal ortam yaratıyor. Kehanetçilerin çıkış noktası da budur.Tarot kartlarının teker ,teker anlamlandırılmalarına geçmeden evvel, şu sonucu kesin olarak ortaya koymak gerekiyor. Tarot destesi, bir meditasyon çalışması için son derece uygundur. Bu yöntemle, ruhsal yeteneklerin geliştirilmesi kolaylıkla sağlanacaktır. İşin gizem ve kehanet yönü bir başka alandır ve o alanın yasaları çok farklı bir şekilde işlemektedirler.
alıntı
 

Daphne

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Ocak 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
2
Uzun yazılardan gözleri korkuyor insanların.. Keşke okusalar ama..
Bazıları tarotun ilk Mısır'dan çingenelerce yayıldığına inanır yaklaşık 3000yıl önce... Bazıları da der ki Thoth'un insanlara armağanıdır tarot. İsimde de benzerlik vardır. Bazıları taaa Mu'ya ve Atlantis'e dek götürürler de ordaki tabletlerdi derler. Mu ile Atlantis yok olduğunda insanlar Mısıra gelirken yanlarında getirdiler derler... Ki bende buna inanıyorum :)
Paylaşım için teşekkürler..
 

B.M.SECRET

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ara 2012
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Bende tarot kartları var ama çevrem hiç bulaşma tarota dediler. herhangi bir zararı var mı tarotun ? :) Şimdiden teşekkürler.
 
Üst