Türk dünyasında kadın Hakan-lar ve Hatun-lar

ENDORA

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2012
Mesajlar
124
Tepkime puanı
18
Türklerin en eski destanlarından biri olan Yaratılış Destanı’nın da Yaratan’a ilham veren
‘’Ak Ana ‘’ Adındaki kadındır.
“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez".
Mustafa Kemal Atatürk

Eski Türk inancına göre ‘’Han ile Katun’’gök ve yerin evlatlarıdır. Kadının yeri yedinci kat göktür.(alıntı)
&
Türk Tarihinde kadın
Türklerin en eski destanlarından biri olan Yaratılış Destanı’nın da Yaratan’a ilham veren ‘’Ak Ana ‘’ adında ki kadındır.

Oğuz Kağan Atamızın kutlu eşlerinden biri mavi bir ışıktan, diğeri kutsal bir ağaçtan doğmuş olağanüstü kadınlardır.

Bilge Kağan kitabesinde Kağan ‘’ Sizler Anam Katun, Büyük Annelerim, Hala ve Teyzelerim, Prenseslerim.’’ sözleri ile hitabına başlar.

Eski Türk inancına göre ‘’Han ile Katun’’ gök ve yerin evlatlarıdır. Kadının yeri yedinci kat göktür.

Eski Türk destanlarında kadın erkeğinin her daim yanındadır. Kadın erkeğinin güç ve ilham kaynağı kabul edilirdi.

Türk kültüründe destan kahramanları iyi ata binen, iyi savaşan, iyi kılıç kullanan kadınlarla evlenmek istemektedirler.

Örnek olarak Korkut Ata’nın Bamsı Beyrek hikâyesindeki Banu Çiçek Katun’u verebiliriz.

Eski bir Türk atasözü; ‘’Birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik iyi bir kadın.’’

Savaşta kadınların düşman eline geçmesi büyük bir utanç sayılırdı.

Oğuz Kağan destanından öğrendiğimize göre ırza tecavüzün cezası ölüm veya gözlere mil çekilmesiydi.

Arap gezgini Ahmed bin Fadlan, Türklerin tecavüz suçlusunun bacaklarından çapraz bağlanmış iki ağaca bağlandığını ve ipin kesilmesi sureti ile bacakların ayrıldığını hatıralarında belirtir.

Yine Arap gezgini olan İbn’i Batuta şöyle der "Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türkler'in kadınlarına gösterdiği hürmetti. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerinden daha üstündür."

Kağanın buyrukları yalnız "Kağan buyuruyor ki" ifadesiyle başlamışsa geçerli kabul edilmezdi.

Yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde hatun da hakanla beraber olurdu. Tören ve şölenlerde kadın, hakanın solunda oturur siyasi ve idari konumlardaki görüşlerini beyan ederdi. Mesela büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Tanrıkut Mete Han'ın Katunu imzalamıştır.

Ebul Gazi Bahadır Han, Secere-i Terakime'de, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatmaktadır.

Kadının yüceliği Altay Dağları'nın en yüksek tepesine "Kadınbaşı" ismi verilerek yaşatılmıştır.

Eski Türklerde kadın miras hakkına sahipti. Kadının kendine ait mülkü mevcuttu. Kadının bunu istediği gibi kullanma hakkı vardı.

Eski Türklerde koca karısını boşayabildiği gibi, kadın da kocasını boşayabilirdi.(alıntı)

Bunları okuyunca durdum kaldım.
Bir süre geçti.
Birdaha okudum, sonra birkaç kez daha okudum.
Vay Anam Vay dedikten sonra sizlere de muhakkak aktarmalıyım diye düşündüm.
Lütfen bayanlar okuyunuz ve okutunuz…
Kadının ne kadar önemli olduğunu görün, haklarını, toplumdaki yerini!
Tabiki bizim toplumda kadın önemlidir, ayrıca saygın bir yeri de vardır, buna asla inkâr edemeyiz ama yukarıda yazılanları da okuyunca gerçekten şaşırmamak mümkün değil.
Bunlar çok ama çok eskilerde olanlar…

Türk toplumlarında; tarih boyunca kadın ve hakları, kadın ve toplumdaki yeri, önemi kadına ait her şey!
Sizlere ve o zamandan bu zamana geçen sürede kadın ve kadının yaşamında nelerin değiştiğini ya da değişmediğini, hangi dönemlerde kadın daha güçlü oldu, hangi dönemlerkde gücünü yitirdi. Hangi tarihten itibaren de kadının adı silindi…
Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde kadınla erkek eşitmiş, eşit haklara sahiplermiş. Ata biniyor, ok atıyorlarmış. Dahası da var savaşlara da katılıyorlarmış. Hakanların yanında hatun olarak oturuyorlarmış.
Toplumda tek eşlilik varmış, ev eşlerin ortak malıymış.
Osmanlı’ya gelince; olanlar olmuş.
Kadınlar evlenmeden tutun boşanmaya, miras haklarında ve eğitimlerinde haklarını yitirmişler. Söz sahibi değil olmak konuşamaz hale gelmişler. Burada çok önemli bir noktayı aktarmak istiyorum.
Bu ellerinden alınmış haklar şehirlerde daha ziyade geçerli iken köylerde ve küçük yerleşim bölgelerinde kadına tanınan hak ya da kadının kendine tanıdığı hak daha bir belirgin ve yerindeymiş. Şöyleki eşinin yanındaymış. Birbirlerine destek veriyorlarmış. Açıkçası kadının adı biraz duyuluyormuş. Söz hakları oluyormuş.
Bu kadınlar savaşta da erkeklerinin yanında olmuşlar, çarpışmışlar, mücadele etmişler, cepheye silah taşımışlar…
Bizde varız ve önemliyiz demişler…
Mustafa Kemal Atatürk; kadınların medeni, siyasi ve sosyal haklarına kavuşmalarını istiyormuş.
Atatürk’ün söylediği bu sözler dünyada ses getirmiştir.
“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez".
Türk Toplumunda aile oldukça önemlidir. Eskiden de önemliydi, şimdide önemli…
Gelelim şimdiki haklara:
Çağdaş hukuk anlayışında medeni kanunda kadın ve erkek eşit haklara sahip…
Türk Kadını aile kurma, eğitim ve istediği mesleği seçme haklarına Atatürk döneminde edinmiştir.
Yine o dönemde seçme ve seçilme hakkını ve sosyal haklarını kazanmış…
Kadınlarımız… Ah kadınlarımız…
Eli öpülesi anam, bacım, yengem, teyzem
Hatta tüm kadınlar, tüm analar, tüm bacılar…
Siz kutsalsınız, sihirli, buğulusunuz,
Sizler canınızdan can verensiniz,
Sizler taşıyan, doğuran, gözeten,
Onun için ölensiniz.
Sizler anasınız, eşsiniz, bacısınız,
Yenge, hala, bibi, daye, ebesiniz
Sizler önemlisiniz, kadınsınız…
Kadınlarımız… Ah kadınlarımız…
Yazık olmasın size…
Eli öpülesi kadınlarımız…

Kadınlar toplumun başının tacıdır,

Nazan Şara Şatana

Alıntı
 

campanella

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ocak 2013
Mesajlar
33
Tepkime puanı
4
Çok anlamlı bir yazı paylaşmışsınız, teşekkürler. Birde günümüz kadınlarının durumu aklıma geldikçe resmen utanıyorum. Millet olarak bir akıl tutulması yaşıyoruz galiba...
 

karashan

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ağu 2012
Mesajlar
91
Tepkime puanı
8
Çok anlamlı bir yazı paylaşmışsınız, teşekkürler. Birde günümüz kadınlarının durumu aklıma geldikçe resmen utanıyorum. Millet olarak bir akıl tutulması yaşıyoruz galiba...

Akıl tutulmazsı değil yozlaşıyoruz malesef.İslam dinine geçerken sırf ari İslam'ı değil cahiliye dönemine ait arap adetlerinide taşıdılar.El etek öpmeler, kadınları 2.sınıf insan yerine koyma vb.
 

campanella

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ocak 2013
Mesajlar
33
Tepkime puanı
4
Ben de sizin gibi düşünüyorum. Ne yazık ki bunu gerçek hayatta dile getirmeye çalıştığınızda bir çok insan bunu, dine hakaret olarak algılıyor. Alakası bile yok! ama düşünmek, eleştirmek gereği bile duymuyorlar! Kendi özümüzden çıkıp arap kültürünü yaşamaya ne kadar meraklıymışız... En acısı da, bugünleri mumla arayacağız gibi...
 

karashan

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ağu 2012
Mesajlar
91
Tepkime puanı
8
Ben de sizin gibi düşünüyorum. Ne yazık ki bunu gerçek hayatta dile getirmeye çalıştığınızda bir çok insan bunu, dine hakaret olarak algılıyor. Alakası bile yok! ama düşünmek, eleştirmek gereği bile duymuyorlar! Kendi özümüzden çıkıp arap kültürünü yaşamaya ne kadar meraklıymışız... En acısı da, bugünleri mumla arayacağız gibi...

Kesinlikle, buraya bile çekinerek yazdım alacağım tepkileri biliyorum.Milletimiz kültür ile dini birbirinden ayrı tutmadığı sürece dinin gerçek felsefesini algılayamadığı sürece erimeye mahkumuz.Oysaki ne kadar güzel bir tarihimiz, kültürümüz var korkarım böyle giderse çocuklarımız torunlarımız bu kültürü hiç bilemeyecekler.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Colin Falkoner'in İpek Yolu adlı kitabını edinebilirseniz okuyun. Keşiş kılığına girmiş bir şövalyenin Eski Türk topraklarındaki izlenimlerini anlatır, keyiflidir.
 

BeLLa91

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2010
Mesajlar
890
Tepkime puanı
268
İş
Asistan, öğrenci
Evet doğru. Özellikle de Oğuzlar'da kadının yeri apayrıydı. Oğuz erkekleri de kadınları da yiğit ve mert olarak tasvir edilir. Hiç yalan söylemez, hile yapmazlarmış.
 

albus

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
1,049
Tepkime puanı
313
Yalan söylemez, hile yapmaz Türkler.
Çok yabancı bu yıllara.
 

ENDORA

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2012
Mesajlar
124
Tepkime puanı
18
Yorumları şöyle bir okudum ve içim sızladı. Söylenenlerin tümü doğru olduğu için içim sızladı. Hani biz kahraman ve asildik, hali soylu bir millettik Atam hani muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevuttu. Oysa yaşadığım hayata bir bakıyorum. Birbirini dolandıranlar bizde, karılarını evlatlarının katledenler bizde, yalancılık, sahtekarlık, kahroluyorum delirecek gibi oluyorum biz bu muyuz. En çokda korkaklığımız kanıma dokunuyor, adımızın, tarihimizin, kanımızın ırzına geçiyorlar ve biz susuyoruz, korkuyoruz. Bu siteye bu yüzden giriyorum. Aptal aptal sırıtan kızlar, abuk subuk konuşan oğlanlar değilde merak eden, araştıran, aklı dolu yüreği dolu ve hepsinden önemlisi dinine milletine bakmadan birbirini kucaklayan genç yürekler var. Sevgiyle kalın
 

BeLLa91

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2010
Mesajlar
890
Tepkime puanı
268
İş
Asistan, öğrenci
Yorumları şöyle bir okudum ve içim sızladı. Söylenenlerin tümü doğru olduğu için içim sızladı. Hani biz kahraman ve asildik, hali soylu bir millettik Atam hani muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevuttu. Oysa yaşadığım hayata bir bakıyorum. Birbirini dolandıranlar bizde, karılarını evlatlarının katledenler bizde, yalancılık, sahtekarlık, kahroluyorum delirecek gibi oluyorum biz bu muyuz. En çokda korkaklığımız kanıma dokunuyor, adımızın, tarihimizin, kanımızın ırzına geçiyorlar ve biz susuyoruz, korkuyoruz. Bu siteye bu yüzden giriyorum. Aptal aptal sırıtan kızlar, abuk subuk konuşan oğlanlar değilde merak eden, araştıran, aklı dolu yüreği dolu ve hepsinden önemlisi dinine milletine bakmadan birbirini kucaklayan genç yürekler var. Sevgiyle kalın
Malesef ki yozlaştık sayın Endora. Ama herşeye rağmen özümüzün sağlam olduğunu ve özümüze dönebileceğimiz ümidini taşıyorum.
 

ENDORA

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2012
Mesajlar
124
Tepkime puanı
18
Malesef ki yozlaştık sayın Endora. Ama herşeye rağmen özümüzün sağlam olduğunu ve özümüze dönebileceğimiz ümidini taşıyorum.


Benide o umut ayakta tutuyor. Ama böyle seyirci kalmak beni kahrediyor. Ne yapmalıyız bunu nasıl başarmalıyız. İnan bilmiyorum. Bende istiyorum aslımız neyse neslimiz de o olsun ama gelecek nesillerin umurunda değil.
 

BeLLa91

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2010
Mesajlar
890
Tepkime puanı
268
İş
Asistan, öğrenci
Benide o umut ayakta tutuyor. Ama böyle seyirci kalmak beni kahrediyor. Ne yapmalıyız bunu nasıl başarmalıyız. İnan bilmiyorum. Bende istiyorum aslımız neyse neslimiz de o olsun ama gelecek nesillerin umurunda değil.

Evladınız var mı bilmiyorum, varsa Allah uzun ömür sağlık versin, onu özünüze uygun yetiştirmeniz bile üstünüze düşen vazife için çok önemli bir parça :) Sevgilerle.
 

karashan

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ağu 2012
Mesajlar
91
Tepkime puanı
8
Zaman çok değişti cesura aptal, dolandırmayana ahmak, aldatmayana angut diyen bir zamanda yaşıyoruz.Arkadaşlar tek yapabileceğimiz şey zamanın bizi değiştirmesine izin vermemek.
 

ENDORA

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2012
Mesajlar
124
Tepkime puanı
18
Birde akradaşlar bir iki roman türü kitapta Türklerle Nefilim soyunu ilişkilendirme çabası gördüm. Mesela birinde Nuh tufanında nefilimler yok edilecekken bir nefilimin Nuh peygamberin oğlu Yafesin yerine geçtiği ve soyun devamını sağladığı yazıyordu oysa Türkler açıkça soyunu Nuh Peygamberin oğlu Yafesten olma oğlu Türk' a dayandırırlar. Bir başka romanda da Aden bahçesi olan göbekli tepeye gelen çok üstün, çok zeki ve çok iri olan ancak bir okadarda kana susamış vahşiler olan kuzeyden ( sibirya tarafından ) gelen bir ırkla kirletildiğinden bahseder. Tamamen duyaryarsız olmayan meraklı gençleri de hissetirmeden soylarına karşı böylemi dolduruyorlar diye de düşünmedim değil okurken. Şahsen benim kimsenin soyuyla sopuyla sorunum yok insanı insan gibi severim ama benim soyumla sopumla bu kadar uğraşılmasına da içerlemiyor değilim.
 

karashan

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ağu 2012
Mesajlar
91
Tepkime puanı
8
Birde akradaşlar bir iki roman türü kitapta Türklerle Nefilim soyunu ilişkilendirme çabası gördüm. Mesela birinde Nuh tufanında nefilimler yok edilecekken bir nefilimin Nuh peygamberin oğlu Yafesin yerine geçtiği ve soyun devamını sağladığı yazıyordu oysa Türkler açıkça soyunu Nuh Peygamberin oğlu Yafesten olma oğlu Türk' a dayandırırlar. Bir başka romanda da Aden bahçesi olan göbekli tepeye gelen çok üstün, çok zeki ve çok iri olan ancak bir okadarda kana susamış vahşiler olan kuzeyden ( sibirya tarafından ) gelen bir ırkla kirletildiğinden bahseder. Tamamen duyaryarsız olmayan meraklı gençleri de hissetirmeden soylarına karşı böylemi dolduruyorlar diye de düşünmedim değil okurken. Şahsen benim kimsenin soyuyla sopuyla sorunum yok insanı insan gibi severim ama benim soyumla sopumla bu kadar uğraşılmasına da içerlemiyor değilim.

İçerlemeniz gayet normal biz bir aileyiz ve ailemize leke sürülmesini sevmeyiz değilmi? Bunu kafatascılıkla karıştırmamak gerek herkes kendi ailesini canı pahasına korur ve sever çeşitli nitelendirmeler, iftiralar vs. yapılıyor ancak bu durumlardan kurtulmamız için kültürümüze milli değerlerimize sahip çıkmalıyız.Doğrudur biz savaşçı bir soydan geliyoruz atalarımız çok kan akıtmış ancak bunun tek sebebi hayatta kalma mücadelesidir kana susamışlık değil.Tarihe bakarsak yani o dönemin şartlarına bakarsak bu gayet normal.Herkes ne derse desin biz biliyoruzki soyumuz kültürümüz doğaya saygılı, ahlaklı, vicdan sahibi bir soy.Bizde buna göre yaşamalıyız.
 
Üst