Hinduizm'e göre yaratılış

yaman

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Eki 2008
Mesajlar
146
Tepkime puanı
3
Konum
Trabzon
vishnucreat1eg7.jpg


Ortadoğu dinlerinde (Musevilik, Hristiyanlık ve İslam) “yaratılış” kelimesi ile kastedilen, Tanrı’nın belirli bir zamanda kendinden tamamen ayrı olarak yoktan var ettiği maddesel dünya/evrendir. Tanrı bu dinlerde, belli bir zamanda “ol” demiştir ve 6 günde dünyayı, güneşi, göğü ve yeri yaratmıştır. Bu sürece ilişkin başka bir ayrıntı verilmez yalnızca Tanrı’nın “ol” emriyle birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü...vs günlerde yarattığı göksel maddelerden, “yerin ve göğün” yaratılışından bahsedilir. Bu üç dinde de bu konuda ortak nokta, yaratılan bütün bu evrenin Tanrı’dan tamamen ayrı olmasıdır, Tanrı yarattığı şeyleri yönetir kontrol eder ancak yarattıklarıyla kendisinin hiçbir ilgisi yoktur, kendisi yarattığı evrenden tamamen ayrıdır.

Hindu anlayışına göre ise Tanrı her yerdedir ve her şeydir, Tanrı evrendir ama evrenle sınırlı da değildir, evrenin çok ötesindedir ayrıca. (Panenteizm) Tanrı her bir atomun içindedir, Hinduizm’deki ünlü deyiş “Evren ilüzyondur” ifadesinin anlamlarından biri de bununla ilgilidir, aslında evrende Tanrı’dan başka hiçbir şey yok ama ilüzyon,/Maya sonucu maddeyi görüyoruz, algılıyoruz örneğin nasıl ki tırnak makası demirden başka bir şey değilse evren de Tanrı’dan başka bir şey değildir, “tırnak makası” kavramı sadece isimdir, zihinde vardır, demirin dönüşümünden ibarettir gerçek olan onun “demirden başka bir şey” olmamasıdır yanıltıcılık isimlerde ve kavramlardadır aynı şekilde evren de Tanrı’dan başka bir şey değildir ama aynı demirin “evrimleşerek” tırnak makasına dönüşmesi ve demirden başka bir şeye dönüştüğünün düşünülmesi gibi, Tanrı’dan özde hiçbir farkı olmayan Tanrısal enerjiler de evrimleşerek madde dünyasını oluşturmuştur ve ilüzyon sonucu Tanrı’dan başka bir şey olduğu düşünülmektedir, buna bağlı olarak da bu ilüzyondan etkilenen zihin yanılgıya düşer. Evrendeki hiçbir şey Tanrısız değildir, her şeyde Tanrı vardır, Tanrı olmayan bir şey kısır bir kadının çocuğu gibi bir “hiçlik”ten öteye gidemez. Dolayısıyla Hinduizm’deki “yaratılış” kavramı ortadoğu dinlerindekinden oldukça farklıdır.


Hinduizm’e göre evrendeki her şey, bilinçten enerjiden oluşmuştur, madde de “bilincin” dönüşümünden ibarettir, bilinç her yerdedir, dağda, taşta ormanda, nehirlerde, okyanuslarda..

“Yaratılış” kelimesiyle kastedilen olgu, Tanrı’nın değişik şekilde tezahür etmesidir veya Tanrı’nın çeşitli enerjilerinin yayılması, dönüşümü değişimi veya evrimidir.

Hindu kutsal metinlerinde yaratılış ile ilgili pek çok anlatım ve ayet vardır, bunlardan bazıları daha detaylı bazıları üzeri kapalı bazıları sembolik bazıları da masalsıdır, Rig-Veda’da bu son derece detaylı konuya giriş niteliğinde şöyle denir:

“Başlangıçta ne varlık vardı ne de yokluk...
Ne hava vardı, ne de onun ötesindeki gökyüzü
Bir kımıltı mı? Nerede? Hangi örtünün altında? Kimin himayesinde?
Dipsiz suların sonsuz derinliği mi yoksa?

Ne ölüm vardı o zaman ne de ölümsüzlük.
Ne de gündüzü geceden ayıran bir işaret.
Ama Bir O vardı, soluk olmadan soluyordu kendi iç gücüyle
Başka da bir şey yoktu.
Karanlıklar içinde karanlıklar dururdu;
Boyutları olmayan bir deniz gibi;
Mümkün olanı hala biçimlendirmemiş bir boşluk,
Ta ki Sıcaklığın gücü Tek olanı yaratana dek.

O zaman, o Tek olanda, Arzu kıpırtıları varlığa dönüştü,
Ruhun ilk tohumudur Arzu.
Bilgelikle gönüllerinde araştırma yapan ermiş kişiler
Keşfettiler varlığın yokluktaki bağlantısını.
Belli belirsiz bir çizgi varlığı gayri varlıktan kesip ayırdı
Ne vardı orada onun üstünde?
Tohum verenler ve güçler oradaydı;
Altta serbest enerji; üstte hızlı eylem.”



Rig-Veda’da ayrıca Kozmik can’dan (Purusha) ve bu canın var olacak her şey olmasından, bölünmesinden ve böylece mevcut var olan her şeye dönüşmesinden bahsedilir.

Satapatha Brahmana’da bu kozmik cana “kozmik yumurta” denir ve onun yarılmasından söz edilir, Bu Brahmana’da bu gibi anlatımların yanında daha sembolik ve masalsı anlatımlar, örneklendirmeler de bulunur.

Çeşitli Upanişad’larda sembolik anlatımın üzerine, bu durumun kozmolojik, felsefi/psikolojik yönlerine değinilir.

Bhagavad Gita’da Tanrı ve enerjilerinin yapısı açıklanır, Srimad Bha g ava ta m’da evrenin yaratılışı konusuna son derece ayrıntılı olarak değinilir, çeşitli Şivacı metinlerde de bu konu ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

Bu yazımda Hinduizm’e / Hindu metinlerine göre yaratılışı anlatmaya çalışacağım, yaratılışın nedeninin ne olabileceği başka bir yazının konusu...

Hinduizm’de yaratılış sürecini anlatmadan önce Tanrı’nın enerjilerine değinelim:

Hindu kutsal metinlerine göre Tanrı’nın, insan aklının almayacağı niteliklerde ve sayıda değişik enerjisi vardır ama Rişiler kutsal metinlerde bu enerjiyi 3 gruba ayırmıştır, Tanrı’nın enerjisi bizzat Tanrı’nın kendisinden yayılır yani Tanrı’nın enerjisi Tanrı’dır denebilir ancak aynı anda hem Tanrı’nın aynısıdır hem de değildir, örneğin okyanus ve okyanustan alınmış ve bir bardağa konmuş su aynı değildir, bardaktaki o suya artık okyanus denmez ama bu bunlar birbirinden yapı ve öz olarak farklı da değildir, Tanrı ve enerjileri konusunu kavrayabilmek için güneş örneğini de, her ne kadar eksik bir örnek olsa da, düşünebiliriz: Güneşten yayılan ısı ve ışık güneşin kendisi değildir ama güneşi “güneş” yapan şey de ısısı ve ışığıdır. Aynı şekilde Tanrı’nın enerjileri de Tanrı’yı “Tanrı” yapan olgulardır ama Tanrı’nın tam olarak kendisi değildir, fakat kendisinden farklı da değildir. Tanrı’nın 3 enerjisi:



1) İçsel enerji gücü (Antaranga Şakti): Ruhsal enerjidir ve sonsuzdur, sonsuz bilgi ve sonsuz mutluluktur, bu enerji sadece ruhsal boyutta bulunur, zamanla değişmez azalmaz ve hiçbir şeyden etkilenmez.



2) Dışsal Enerji gücü (Bahiranga Şakti): İçsel enerjinin gölgesi konumundadır, içsel enerjinin tersine geçicidir, zamanla değişime uğrar, etkilenir, bozulur, evrim geçirir, bu enerji: toprak, su, hava, ateş, eter, zihin, akıl ve sahte olan “ben” düşüncesi, sahte ego’dur. Dünyada çok sayıda sahte ego, zihin, akıl vardır bunlar dışsal enerji ve marjinal enerjinin ürünü olan insanlardır.



3) Marjinal Enerji (Tatastha Şakti): Yaşayan canlılardaki bireysel ruh’tur, (Yani Jivatman, ancak Jivatman ile Atman aynı kavramlar değildir, Atman her canlının içindeki esas/ana özdür her canlıda bulunur, Jivatman da ışığını yani bütün gücünü Atman’dan alır, Atman sayesinde var olur ancak anlatılmak istenen kavram ve vurgu bakımından Jivatman biraz farklıdır)


Sonsuz ruhsal bilinç enerjisi yani ilk enerji ışıkla da sembolik olarak temsil edilir, ikinci yazdığım dışsal enerjinin ilk oluşturduğu maddesel nedensel unsura viraja denir ve “su” ile sembolik olarak ifade edilir, bildiğimiz “su” kavramı ile ilgisi yoktur, bildiğimiz su bu evreden çok daha sonra yaratılmıştır. Bu evrede henüz “zaman” diye bir kavram yoktur çünkü zamanı da daha sonra var eden Tanrı’dır, bu evreden öncesi Hindu metinlerinde “varlığın veya yokluğun bulunmadığı, akılla kavranabilecek olgu ve kavramların çok ötesindeki “derin karanlık” olarak tanımlanır.

En başta bütün bu enerjileri içinde barındıran Tanrı, daha sonra dışsal enerjisiyle yani Bahiranga Şakti ile genişleyerek Maha tattva’dan gezegenler, yıldızlar, uzay...vs kısaca “evren” olarak yayılır ve her bir zerrenin içine girişim yapar yani başka bir deyişle her şeyi “yaratır”.

MAHAT TATTVA NEDİR?


Tanrı’nın yukarda yazdığım ikinci enerjisi (dışsal enerji), içsel bilinç enerjisinin çok küçük bir kısmının nedensel viraja unsuruna yani suya ekilmesiyle evrime uğrayarak dönüşmüş, toplam maddeyi oluşturmuştur, bu yapıya Mahat Tattva denir, Mahat Tattva maddesel boyuttaki her şeyin bütün kozmik tezahürün toplamıdır her şeyin kaynağıdır, bütün gezegenlerin, bütün yıldızların, bütün galaksilerin bütün maddenin bütün “maddesel” evrenin toplamıdır, kaynağıdır.

Maha tattva bütün evrenin toplam kaynağı olmasının yanında, yukarda belirttiğim değişen evrimleşen dışsal Bahiragna enerjisinin evrimleşmesiyle kendi içinde evrimleşmeye devam eder kümesel zihin ve kümesel akıl da artık Maha Tattva’nın içindedir, Tanrı’nın dışsal Bahiranga enerjisiyle değişim ve kümesel zihnin evrimi devam ettikçe Ahankara denilen kümesel ego veya sahte ego olgusu ortaya çıkar, Ahankara "ben" düşüncesi veya olgusudur, bu fikre sahip kişiyi evrenden ve diğer her şeyden ayıran zihin tutumudur. Kaynağı dışsal enerji olan "maddesel olgu", Tanrı’nın içsel enerjisinin de etkisiyle evrimleşirken kendisini görülebilen, duyulabilen, dokunulabilen, koklanabilen, tadılabilen bir kavram olarak ifade etmeye başlar bu evrede henüz her şey bir bütün küme ayrışmamış, haldedir, dışsal enerji evrimi devam ettikçe Maha tattva parçalanır, bölünür ve Ahankara da yani sahte ego da akıl ve zihin ile birlikte sonsuz sayıda parçaya birime ayrılır, “canlılar”, ve evrimle de insanların temel oluşumunun temeli atılmıştır artık... Ancak dikkat edilmesi gereken olgu Zihin veya akıl Atman ya da Jivatman (ruh) değildir, bu olgular ışıklarını Atman’dan alır yani bütün güçlerini Atman’dan alırlar ama Atman değildirler, Atman değişmez, gelişmez ve sonsuzdur bozulmaz oysa ki zihin ve akıl sürekli değişir, gelişir veya bozulur.
 
Üst