2 Gargoyle efsanesi ( La Gargouile )

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Bir zamanlar Fransa 'da Seine nehrine çok yakın bir yerde yaşayan La Gargouile isimli bir ejderha varmış. La Gargouile'in de diğer ejderhalar gibi yeşil bir derisi, uzun bir boynu, keskin pençeleri ve koca gövdesini taşıyamayacak gibi görünmesine rağmen şaşırtıcı bir biçimde uçmasını sağlayan minicik kanatları varmış. Bütün ejderhalar gibi o da ateş soluyup , galonlarca su fışkırtırmış ve keskin pençeleri ile en büyüük ağaçları bile ortadan ikiye ayırabilirmiş.

Yakınlardaki Rouen kasabasının sakinleri ejderhadan nefret ederlermiş. Sürekli korku içerisinde yaşıyorlarmış ama ejderhaya karşı yapabilecekleri bir şey yokmuş. O yüzden de ejderhanın iştahını yetiştirmek için ona her sene bir kurban vermek zorunda kalıyorlarmış.. Ejderhaların adeti olduğu üzere La Gargouile de en fazla bakire kızlardan hoşlanıyormuş ama kasabalılar ona genellikle suçluları kurban etmeyi tercih ederlermiş. Ama ne olursa olsun sonuçta insan yendiği için durum pek hoş değilmiş.

Bu yıllarca böyle devam etmiş, taa ki M. S 600 yılında Romanus isminde bir rahip kente gelene dek. Rahip La Gargouile ismini duyunca onu zapt etmeyi bir de kendisi denemek istemiş. Eğer halk kasabaya bir kilise yaptırmaya ve kasabada yaşayan herkesi vaftiz ettirmeye söz verirse ejderhayı yollayacağına yemin etmiş.
Kasabalılar bunun iyi bir pazarlık olduğunu düşünüp teklifi kabul etmişler.

Böylelikle Romanus yanına bir İncil , bir Haç, bir mum ve bir çan alıp Seine yolunu tutmuş. İlk başta mumu yakıp yere koymuş. Sonra La Gagouile'i çağırmadan önce İncil'i açmış. Ejderha miskin miskin çıkmış mağarasından. Karşısında ki insanı akşam yemeği olarak düşünmüş.


Ejderha görünür görünmez Romanus çanı çalmış - tıpkı ölümü haber veren bir uyarı gibi ve Tanrı'nın sözlerini okumaya başlamış.

Bu ejderhanın çok komiğine gitmiş, burnundan dumanlar çıkararak gülmeye başlamış. Ama o sırada farketmiş ki alevler püskürtemiyor artık. Ciğerlerinde korkunç bir acı hissetmiş ve çok geçmeden nefesi kesilmiş.

Rahibi alevleri ile haklayamayacağını anlayan La Gargouile bu kez öne doğru bir hamle yapmış. Rahip vakur bir eda ile haçı çıkarıp canavarın önüne kaldırmış. Bunun üzerine ejderha olduğu yere çakılmış, sanki görünmez bir el onu geriye çekiyor gibiymiş. Ne tarafa dönse rahip bir şekilde hareketini tersine çeviriyormuş ve İncil'den dualar okumaya devam ediyormuş..

Bunca yıllık hayatında hiç böyle bir şey görmeyen La Gargouile sonunda geri çekilmeye başlamış. Rahip sonunda ejderha mağarasına çekilip diz çökene dek okumasına devam etmiş. Sonunda İncili kapatıp mumu söndürdüğünde ejderha iyice uysallaşmış artık.

Savaşacak dermanı kalmayan La Gargouile rahibin cübbesini boynuna geçirmesine izin vermiş. Rahip elindeki haçla cübbeden tasmayı iyice bağlayarak ejderhayı kasabaya sürüklemiş.

Bir ejderhayı öldürmenin tek yolunun onu diri diri ateşe atmak olduğunu herkes bilir. La Gargouile de öyle yapmışlar. Canavar acı içerisinde kıvranırken çıkardığı sesler kasabalıya müzik gibi geliyormuş. Ateşe bağışıklık kazanan boynu ve başı yanmadığı için çığlıkları son nefesini verene dek devam etmiş. Canavarın sesinin kesilmesi ile kasabalılar bu lanetten sonsuza dek kurtulmuşlar.

Kasabalılar saygın insanlar oldukları için sözlerinde durmuşlar ve iyiliğin bedelini ödemişler. Her geçen gün bir başkası daha vaftiz ediliyormuş ve kasabanın semalarında muazzam bir kilise yükselmekteymiş. La Gargouile'in yanmamış başını kilisenin en tepesine yerleştirmişler . Kiemera ve gargoyle heykelleri yüzyıllardır La Gargoile'in başından model alınarak yapılmıştır.

Andrew Davidson / Zebani



***


Gotik yapılar daha çok Romanesk Gotik ve Rönesans dönemlerinde görülen grotesk süslemelerdir. Anlaşılamaz bazı ayrıntıları var ve bir şekilde yapıyı tamamlayıveriyorlar. İşte bu her zaman yakalanamayan bir şey hele de bu ayrıntı korkunç ve çirkin olduğunda... Bu gotik yapıların böyle bir ayrıntısı var ve adı: Gargoyle...

Gargoyle aslında Latince kökenli, Fransızca olarak “gargouille” olarak geçen bir sözcük. Kelime anlamı ”Gargara yapan”. Ancak işlevi birazcık daha farklı. Gargoyleler genellikle gotik yapılarda görülen ve su oluklarının ağzına yapılan fiziksel olarak insana benzemesine rağmen kanatları ve kuyruğu olan, delici bakışlara sahip, sivri dişli, çirkin bir varlıktır. Oluklarda biriken suyu tahliye etmek amacıyla yapılmışlardır. Kiliselere ve Katedrallere yapılmalarının asıl amacı başlarda Hristiyanlık öncesinde Pagan inanışına sahip kişileri kiliseye çekmekti. Pagan Mimarîsinnin özellikle Tapınak Şövalyeleri Kudüs’ten ayrıldıktan sonra bütün Avrupa’ da görülmeye başlandığı da bir gerçek. Ancak bilinmeyen şey inanılmaz derecede etkileyici olan efsaneleridir.

Efsaneye göre gargoyleler gündüzleri taşlaşan, geceleri ise canlanan mitolojik canlılardır. Birden çok efsaneleri olmasına rağmen en bilinen efsanesinden bahsetmek önemli... Yani gargoylelerin ortaya çıkış efsanesi.

Efsaneye göre; Batı Limanı şehirlerinden birinde sokaklarda katillerden kaçan bir Ulutin Rahibinin rastladığı büyük bir heykele hayat vermesi sonucu yaratılmıştır. Gargoyle; katilleri öldürüp Ulutin Rahibinin hayatını kurtarır ve rahiple beraber kalır. Kendi şeytanî kimliğini saklar. (Gargoylenin şeytani bir kimliğe sahip olmasının nedeni Ulutin Rahibinin tıpkı diğer objelere can verdiği anda ki gibi gargoyleye de can verirken kendi ruh halini istek dışı ona katmış olmasıdır. Rahip kaçtığı sırada korku ile kızgınlık duymaktadır ve gargoyle de o ruh haliyle yaratılmıştır ve öyle yaşayacaktır)

Sonra ki yıllarda Rahip, gargoylenin (Plukoren) içinde ki kötülüğü sezer ama onu yok etmeye içi el vermez. Bunun üzerine bir taş ustası ile konuşur ve görkemli, eskisinin aksine meleklere benzeyen (Toren) bir heykel yaptırır. Bu heykelin amacı Plukorenin yaptığı yanlışları düzeltmektir. Plukoren; Ulutin Rahibinin ikinci bir heykel yaptırmış olduğunu öğrenince rahibi oldürmeye karar verir ancak öldürmeden evvel hayat vermek için gerekenleri öğrenir. Rahibi öldürdükten sonra Toreni bulur ve ona ortaklık teklif eder. Çünkü liman şehrinin bir çok noktası heykellerle doludur ve bu heykellerle bir çok ülkeyi kendi hakimiyetleri altına almaları mümkündür.

Toren ise Ulutin rahibinden zamanında canlandırma büyüsünden çok daha fazlasını öğrenmiştir. Plukorene durması için emir verir ama Plukoren buna uymaz ve kaçar. Bir vampir lorduyla anlaşır ve bu sayede 4 bir yandan gelen heykel ustalarına koca bir heykel ordusu yaptırır. Yapılan heykellerin bazıları insanlara, bazıları da büyük, kocaman, kanatlı şeytanlara benzemektedirler. Plukoren onların hepsini canlandırır ve o gece Batı geçidi limanlarına saldırırlar. Önlerine gelen her insanı ve binayı yok ederler. Toren, Plukorenin yaptıklarını bilmektedir. Ulutin rahipleriyle konuşur. Kendi görevi Plukorenin yaptıklarını düzeltmek olduğundan Plukorenin kendi içinde ki kötülük doğrultusunda yaptığı her haraket, Torenin gözleri önünde belirmektedir. Toren şehrin en büyük Ulutin Rahibi Ulutine’e yardım etmesi için haber yollar ve kendi meleklerine seslenir. Sonra da şehir bekçilerine yardıma gider. Sabah olmadan Ulutin baş rahibi çağrıyı alır ve Torenin ona verdiği hüküm gücünü kullanır. Bir büyü yapması gerekmektedir ve yapacağı büyünün çok büyük çapta olmasını istediği için de büyüyü güneşin üstüne yapar. Böylece güneşin parladığı yerlerde gargoylelerin hepsi taşa dönüşecektir.

Büyü yapılır ve dağlara kaçan halkı kovalamak da olan gargoyleler tüm gökleri inleten bir ses duyarlar. Güneşe doğru baktıklarında ise güneşin içinde ateş meleğini görürler. Ardından tüm gargoyleler tekrar taşa dönüşür. Ama rahibin büyüyü yaparken hesaba katmadığı bir şey olur ve güneş batınca tüm gargoyleler yeniden canlanır. İnsanlar bu sefer hazırlıklıdırlar ve kendilerini korurlar.

Gecenin atlatılması sonucu sabah tüm gargoylelerin yok edilmesine karar verilir ve işe başlanır. Bazı gargoyleler ise insan efendileri tarafından kurtarılırlar. Bundan sonra ki zamanlar da kurtarılan gargoyleler şehirde bulunan evlere geceleri hırsız veya herhangi bir kanunsuzun girmesini engelleyerek insanlara hizmet etmeye başlarlar ve çok sadık olurlar. Gargoylelerin efsanelerinden biri böyledir ve hangi efsanesine bakılırsa bakılsın şeytanî özelliklere sahip bir yaratık olarak anlatılmaktadır. Ancak başka bir batıl inanca göre çirkin ve korkunç görünüşleri sayesinde yapıldıkları yeri kötü insanlara ve kötü ruhlara karşı korudukları, evlere ve samanlıklara bağlandıklarıdır... Yapılış sebebi, efsanesi ve sonucu ne olursa olsun gargoyleler sanatçının inanılmaz derecede büyük hayal gücünü ve sanatın çirkini bile nasıl bir anda güzele dönüştürdüğünü anlatabilmektedirler.


Pınar Yeşilgök
 
Üst