Simya Nedir ?

crowley

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
223
Tepkime puanı
27
Yaş
41
İş
kulluk
Simyanın ezoterik bilimi belki de okült disiplinler arasında en çok yanlış anlaşılanıdır. Modern okültizm genelde yüksek maji sanatı üzerinde odaklanmıştır ve geçmişte ve günümüzdeki yüksek majinin en bilgili uygulayıcıları arasında bile Batı Simya Geleneğinin hakiki niteliği hakkında çok az şey anlaşıldığı veya kabul edildiği görülmektedir. Dolayısıyla, soruyoruz, eğer günden güne kadim misterlere dalan o son derece ezoterik disiplin "yüksek majinin" Büyük Kardeşleri, Simya hakkında kaba bir yanılgıya kapılmışsa, hevesli orta halli kişinin spagirik sanatının gerçek mahiyetini anlamasının ne şansı olabilir?

Dolayısıyla, Simyayı bir de Simyagerin gözüyle göz atalım, bir Majisyenin değil, New Age gönüllüsü de değil, ama bu Bilimin Batı Tradisyonuna inisiye olmuş, klasik ve kadim edebiyatının önemli bir bölümünü okumuş ve anlamış, günlük yaşamında, zihninde ve laboratuarında bir Simyagerin yaşantısını yaşamış birinin gözüyle göz atalım.

Tanım olarak Simyanın ne olduğunu ve ne olmadığını ve her ikisinin lehte ve aleyhte esas savlarını düşündüğümüzde, ilk başta sorumuzun ana hatlarını ortaya atmamız gerekir. Doğada somut ve soyut her "şeyin" ve her "sistemin" Simya kanunları tarafından idare edildiğini genel bir tarzda belirterek başlayabiliriz. Her şey evrime, tekamüle tabidir. Simya evrimdir, doğada ham ve temel bir maddeyi veya nesneyi daha yüksek bir düzeye yüceltmektir. Bu meyanda, bazı müzik ve şiir türlerinin, sanat formlarının, bilimin, sanayinin bazı yönlerinin simyasal olduğunu söyleyebiliriz. Simyanın genel bir tanımı olarak sanırız ki çoğu kişi buna katılır. Eğer burada duracak olursak, genel bir tartışma sonucunda "simyasal" olarak nitelendirebileceğimiz her şeyin bu sıfata uyacağını belirtebiliriz.

Eğer klasik çağı batı dünyasında herhangi birine Simya nedir diye soracak olursak, hiç tereddüt etmeden ayrıntılı veya basit bir şekilde vereceği yanıtı, altın veya hayat iksirini üretecek şekilde kimyasal maddelerin maniple edilmesinin okült sanatı şekline az çok uyacağını söyleyebiliriz. Hatta günümüzde bile okültist olmayan birine Simya nedir diye soracak olursak, eğer bu konuda herhangi mevhumları varsa, az çok aynı şeyleri açıklayacaklar. Bir okültist ise, hemen hemen kesin olarak birkaç farklı basit veya karmaşık açıklama verecektir, bunlar genelde seks maji, çeşitli şifa yöntemleri, şifalı otlar, Jung psikolojisi gibi olası olarak konunun gerçeklerine önemli ışık tutmayacak türden açıklamalar içerecektir.

Simya Batıda Alkemi (Al Kimya) olarak bilinmekte, bu da Arapça kökenli bir sözdür. Arapların bu kelimeyi hangi köklerden elde ettikleri ve dil bilimi açısından ne demek istediklerine dair birkaç teori vardır. Ancak Alkemi teriminin standart ve kabul edilen anlamının aynı anda hem kimyasal, hem de ruhsal olan uygulamalarının genel anlamı olarak kullanıldığı hususunda pek şüphe yok. Simyager basit olarak okült kimyayı uygulayan biriydi.

Simya sanatı karanlık çağlarda Avrupalılar tarafından uygulandığında, aynı zamanda Alkemi terimini icraatlarının genel anlamı olarak uyarladılar. Ayrıca önemli herhangi bir değişiklik uygulamadan bilgilerini aldığı Arap ve Sufi Simyagerlerin yöntem, felsefe ve amaçlarını da uyarladılar. Arap ve Sufi Simyagerler de sanatlarını Grekler ve Mısırlılar'dan önemli değişiklik uygulamadan almışlardı. Bu gerçeklerden yola çıkarak görebiliriz ki, gerçek Simya geleneği metot ve felsefesini koruyarak 3500 yıl veya daha uzun bir süredir varolmaktadır. 20 asrın Batı Geleneksel Simyageri üç yüz yıl önce doğu çöllerin sert iklim şartları altında toprak şişeler üzerine eğilmiş Kardeşleri ile çok benzeri bir yaklaşımı ve hemen hemen aynı amaçları vardır.

Bu şekilde, bir Simya inisiyesi Simya terimini diğer bir inisiye Simyager ile kullanırken, kişisel tercihlere dayanan birkaç küçük ayrıntı hariç, her ikisi tam olarak diğerinin bu genel terimle ne kast ediğini bilir. Onlar onu Doğa ve evrenin sırlarını açımlamak üzere dikkatle belirlenmiş kadim metotlara göre maddeyi ayrıştırmak, ayrıca ayrıştırma sürecini, elde edilen ürünleri ve bunların yaşamın kutsal yönlerine tekabülleri üzerine tefekkür etmek olarak görmektedirler. Ayrıca onlar olasılıkla Simyagerin esas amacının ruhsal aydınlanma olmasına rağmen, buna varmanın geleneksel yolu Felsefe Taşı denilen bir kimyasal maddenin üretimi olduğu konusunda da anlaşırlar. Bu efsanevi maddenin niteliği konusunda herhangi bir genel argüman yoktur. Bir cinsel sıvı veya sıvılar karışımı değildir. Psikolojik bir hal değildir, ama bu tür bir metaforu kullanmak yanlış değildir. O tarlada veya mağarada bulunan bir taş değildir. Basit anlamda bir metafor veya entelektüel kavram değildir. O Simyager tarafından üretilen ve hem ruhsal olgunluğunu, hem de onun gerçekleşme cevherini taşıyan mineral bir maddeden başka bir şey değildir.

1700'li yıllarda modern kimyanın doğuş sancıları sırasında, okültistler yanlış olarak simya kavramının bütünlüğünü korumak için onu aslında son 3000 yıldır olmadığı bir şey olarak açıklamak gereğini duymuşlardır. Anlamının kasıtlı tahrifatlarının en önemlilerinden birine göre Simya Tantra'dır ve görünüşe göre bu günümüzdeki okültistler arasında en fazla taraftar toplamaktadır. Klasik ve kadim çağların Simyagerleri metaforu sıkça kullanmaktaydı. Uygulamalarını mecazi kılıflara sokmak tüm okültistler arasında yaygındır. Birçok ünlü Simya temaların arasında erkek ve dişinin çiftleşmesi anlatılır. Günümüzde bu tür betimleri seks maji uygulaması olarak yorumlamak yaygın olsa da, Batı Tradisyonun Simyagerler eğer seks majiyle ilgilenmiş olsalar bile, buna öncelik vermiş olmaları pek olası gözükmüyor. Bu açıdan bu konu üzerine durmaya değmez.

Seks maji teorisi dışında, psikolog Carl Gustav Jung'ın zamanında beri genelde okültist olmayan veya sahte-okültist kişilerden oluşan bir grup tarafından iddia edilen Simyanın sadece gizli bir psikoloji olduğu görüşünü görmekteyiz. Kimyasal spagiriks'in kanunları direkt olarak psikolojiye tekabül ettiği doğrudur, ama Geleneksel Simyager bir psikolog değildi, ama yine de kimya ve zihinsel dinamikler arasındaki tekabülü tefekkür ederek zihnin niteliği hakkında derin bir anlayış kazanmıştı.

Çoğu zaman uygulama alanlarda fazla deneyimleri olmayanlar tarafından, Batı Ezoterik Bilime artan oranda giren diğer bir ilgi alanı Doğu Yoganın uygulama ve terminolojileridir. Batı Tradisyonun şekillendiği dönemlerde bilinmeyen veya nadiren bilinen Doğu Mister Tradisyonunda yaygın fikir ve kavramlar şimdi Batı Ekollerin terminoloji ve uygulamasıyla karıştırılmakta ve Geleneksel Batı Maji veya Simya olarak sunulmaktadır. Bazı ithal bilgilerin yararlı eklenti olduklarını kabul ederken, zaten son derece yeterli ve etkin bir sisteme çok sayıda süprüntü, kirlenme, söylenti ve sulandırma başarılı bir şekilde aşılanmıştır.

Simya sembolleri çözmenin sorunlarından biri de Geleneksel Simyagerlerin günlük meşgalelerinin niteliğini tanımadan, insan bu yanlış anlaşılan okültistlerin gizli faaliyetleri için farklı bir açıklama arayışına girebilir.

Hiç bir zaman belirli bir sembolizme yazarı tarafından vermek istenmediği fikir ve kavramlar bir şekilde ortaya çıkarma isteği günümüzde cehalet ve entelektüelizmin hakikatin ölçeği görüldüğü pop okültizmde son derece yaygındır.

Dahası Simyagerin motivasyon, metot ve amaçları hakkında inisiyatik bir bilgisi olmayınca, tehlikeli kimyasal maddelerle uğraşmanın herhangi bir yararlı tarafı olmadığı yönünde sanatı kötüleyenlerin fikirlerine kapılmak çok kolaydır, hele hele modern teknolojinin yararlarından faydalanmayan "cahil" bir ortaçağı okültistin söz konusu olduğu zaman.

Oysa, bu bir yanılsamadır. Ortaçağ Simyagerleri sadece kutsal niteliği olan bir kimyayla ilgilenmiyorlardı, ama aynı zamanda birçok bakımdan modern bilimi aşan kimya ve fizik konusunda son derece ileri düzeyde bilgileri vardı. Dahası, kimyasal açıdan Simyanın motivasyonu açık bir zihinle anlaşıldığı anda, dirayetli irdeleyici Simyanın belirli bir Kimyasal Ruhsal Tradisyonun dışında her şey olabileceği yönündeki modern eğilimin doğru olmayacağı olasılığını kabul etmeye başlayabilir.

Simyagerin kendini keşfetmeye karşı motivasyonu basittir. Standart yüksek maji felsefesiyle, hatta herhangi bir saygın kadim felsefeyle hiç bir şekilde çelişkisi yoktur. Magus veya diğer bir deyişle majisyen Hermes'in Zümrüt Tabletinden "yukarıdaki aşağıdaki gibidir ve aşağıdaki yukarıdaki gibidir" sözünü sıkça alıntı yapar. Zira bu onun için ruhsal alemler ve dünya arasındaki eşleşmeyi gösterir. Yine birkaçı fark etmiştir ki...

"Maddenin niteliğini, başlangıcını, işlevleri, unsurları ve yüceltilmiş şeklini anlamak, üzerinde kesin ayrıntılarıyla İlahi niteliğin yansıdığı içimizdeki bir aynaya bakmaktır."

etrafında dönen bir ruhsal disiplin aydınlanmaya giden rasyonel ve anlaşılır bir yaklaşımdır.

O halde, simyager Doğanın metotlarına göre laboratuarında maddeyi ayrıştırması, arındırması ve bir araya getirmesi işlerinin mikrokozmosunda uygulama ve tefekkür ile evrensel ve makrokozmik düzenin sürecini tekrarlamaktadır. İçsel alemlerinin şartları, işlevleri, metotları ve amaçlarının maddede yansıdığını anlamakla başlayarak, "yukarıdaki aşağıdaki gibidir", Simyager her gün her şeyde ilahinin yüceliğine şahit olduğundan hayranlık içindedir. Ayakları sağlam bir şekilde yeryüzüne basarken güvenli bir bilgiyle gözlerini gökyüzüne kaldırır. Zamanla harekete geçirdiği kimyasal süreçleri anlamaya öğrenir, özgün bir iç-görüyle İlahi İradenin Doğada icrasını görmektedir. Bununla, Yaratıcının gerek soyut, gerekse de somut olarak tüm şeylerin evrimini sağladığı formülü tam olarak saptamaktadır. Bundan sonra İlahi İradenin Doğal ifadesini geliştirecek metotları ortaya çıkarması kişisel hünerine kalmıştır ve bu onun Sanatıdır.

Bu anlayışın doruk noktası, evrim kavramından başka bir şey olmayan, maddeden çıkarılan, arıtılan, yoğunlaştırılan ve bir kimyasal maddede odaklaştırılan Felsefe Taşıdır.

O halde, amacımız bu felsefenin tümünü ilgilenmeye eğilimi olan kişilere tekrarlanabilir ve güvenilir bir tatbikat ile açık bir şekilde ortaya koymaktır. Hakikati arayan herkese popüler ve ticari okültizmin sahte-simyasına değil, ama Geleneksel Simyanın içeriğine bakmalarını lütfediyoruz. Metotlarını pratik olarak uygulayınız, sindiriniz ve bu metotla geçmiş hatalarınızı düzeltiniz, ve bunu yaparken ayrıca son üç yüz yılın okült inisiyelerinin ki de, ve bunu yaparken Kadimler tarafından doğru bir şekilde tüm sanat ve ilimlerin Anası olarak tanımlanan Simyanın Hakiki Niteliğini anlamaya başlayınız.

Son olarak sorabilirsiniz, Simyager tam olarak ne yapar diye sorabilirsiniz? Sanatımızın Bilge kişilerinin klasik literatürünü sürekli tefekkür etmek dışında, modern Simyager tam olarak iki faaliyet alanı ile ilgilidir. Bunlardan ilk ve en bariz olanı laboratuar geleneğidir. Bu dereceli etüt kursu modern Simyagerler tarafından birkaç şekilde yapılmaktadır. Genelde bu her zaman simyasal herbalizm (şıfalı otları) ve uygulayıcı isterse Felsefe Taşını aramakla bitirir. Bu aradaki süreçte Simyager hayvan, mineral ve metal alemleri hakkındaki Simyasal görüş açısı hakkında mümkün olduğu kadar tam bir anlayışa varmaya çalışır. Doğa gizli kanunları üzerinde giderek artan bilgileriyle çeşitli madde türleri üzerinde denemeler yapmak üzere yardım arayacaklardır. Birçok Simyager iyi sağlık ve fizik bedenin ıslahını sağlayacak tedaviler arayacaklar ve bulacaklardır, böylece daha çok ruhsal iç-görü ve yaşam süreçlerinin uzaması sağlanmış olacaktır.

Diğer yandan, laboratuar işinden başka, Simyagerin psişik varlığını ve ruhsal yönünü geliştirmesi gerekiyor. Bu da meditasyon uygulaması gerektiriyor, saatlerce Simya kavramları ve resimsel sembolizmi tefekkür etmesi gerekir. Günümüzde birçok Simyager kendilerini ve Sanatlarını daha derinden anlamak üzere ve Ruhsal Aydınlanma için düzenli olarak zihinsel Yol Çalışmaları veya aktif imgeleme uygulamaktadırlar.

Simyanın amacı, her zamanki gibi Ruhun İlahi Aydınlanmasıdır. Hayat İksirini veya Felsefe Taşını bulmak bu nihai amaca varmak için birer araçtan başka bir şey değillerdir.

Yazan Frater Parush

Çeviren Kemal Menemencioğlu




ALINTIDIR
 
Üst