Be$ Ayet-i Kerime Ve Sırları-Hikmetleri

ibis73

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
338
Tepkime puanı
26
1. İmam el-Bûni diyor ki: “Kur’an-ı Kerim’de tesiri büyük öyle beş ayet vardır ki, okuyanı Allah’ın izni ile korkulan şeylerden emin kılar, bütün elem verici şeylere ve hastalıklara karşı koruyucu bir manevi kalkan vazifesi görür.”

2. Selman-ı Farisi(r.a.)’dan rivayetle: “Ya Resûlallah! Hayatım boyunca çok günah işledim. Neredeyse ömrüm dahi sona erecek. Bana bir şey öğret ki, ömrüm uzun olsun, günahlarım mağfiret olsun ve muradım hasıl olsun” dediğinde Resûlüllâh(s.a.v.) bu beş ayeti kerimeyi öğretti ve buyurdular ki:

“Bir kimse bu beş ayeti kerimeleri okursa ve üzerinde taşırsa, ömrü uzun olur, günahı mağfiret olunur ve muradı hasıl olur.”

3. Bu ayeti yazıp da üzerinde taşıyan kimseler, insanlar arasında hürmet görür ve nazardan korunurlar.

4. İbn-i Mes’ud (r.a.)’dan rivayetle: “Allah Rasûlü (s.a.v.) âyât-ı hamse’yi hazerde, seferde, gazalarda okurdu. Allahü Teala ona her seferinde yardım etti ve fethi müyesser kıldı.

1. Bakara Suresi 2: 246. Ayet:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
اَلَمْ تَرَ اِلَى الْمَلَاِ مِنْ بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ مِنْ بَعْدِ مُوسٰى اِذْ قَالُوا لِنَبِىٍّ لَهُمُ ابْعَثْ لَنَا مَلِكًا نُقَاتِلْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ قَالَ هَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ اَلَّا تُقَاتِلُوا قَالُوا وَمَا لَنَا اَلَّا نُقَاتِلَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَقَدْ اُخْرِجْنَا مِنْ دِيَارِنَا وَاَبْنَائِنَا فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ تَوَلَّوْا اِلَّا قَلٖيلًا مِنْهُمْ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ بِالظَّالِمٖينَ

OKUNUŞU: “Elem tera ile’l-melei min beni israile min ba’di mûsa iz kâlu li nebiyyin lehümüb’as lenâ meliken nükâtil fi sebilillahi kâle hel aseytüm in kütibe aleykümü’l-kıtâlü ella tükâtilu kâlu ve mâ lenâ ellâ nükâtile fi sebilillahi ve kad uhricnâ min diyârinâ ve ebnâinâ felemma kütibe aleyhimü’l-kıtâlü tevellev illâ kalîlen minhüm vallahü aliymün bi’z-zâlimin” (Bakara, 2: 246)

ANLAMI: “Mûsâ’dan sonra İsrail Oğullarının ileri gelenlerini görmedin mi (ne yaptılar)? Hani, nebilerinden birine, “Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım” demişlerdi. O, “Ya üzerinize savaş farz kılındığı hâlde, savaşmayacak olursanız?” demişti. Onlar, “Yurdumuzdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz hâlde Allah yolunda niye savaşmayalım” diye cevap vermişlerdi. Ama onlara savaş farz kılınınca içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler. Allah, zalimleri hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2: 246)

2. Âl-i İmran Suresi, 3: 181. Ayet:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
لَقَدْ سَمِعَ اللّٰهُ قَوْلَ الَّذٖينَ قَالُوا اِنَّ اللّٰهَ فَقٖيرٌ وَنَحْنُ اَغْنِيَاءُ سَنَكْتُبُ مَا قَالُوا وَقَتْلَهُمُ الْاَنْبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ وَنَقُولُ ذُوقُوا عَذَابَ الْحَرٖيقِ

OKUNUŞU: “Le kad semiallahü kavlellezine kalu innellahe fakıyrun ve nahnü ağniya. Se nektübü ma kalu ve katlehümül enbiyae bi ğayri hakkın ve nekulü zuku azabel harıyk.”

ANLAMI: “Allah; “Şüphesiz, Allah fakirdir, biz zenginiz” diyenlerin sözünü elbette duydu. Onların dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve “tadın yangın azabını!” diyeceğiz.” (Âl-i İmran, 3: 181)

3. Nisa Suresi, 4: 77. Ayet:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ قٖيلَ لَهُمْ كُفُّوا اَيْدِيَكُمْ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ اِذَا فَرٖيقٌ مِنْهُمْ يَخْشَوْنَ النَّاسَ كَخَشْيَةِ اللّٰهِ اَوْ اَشَدَّ خَشْيَةً وَقَالُوا رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا الْقِتَالَ لَوْلَا اَخَّرْتَنَا اِلٰى اَجَلٍ قَرٖيبٍ قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَلٖيلٌ وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِمَنِ اتَّقٰى وَلَا تُظْلَمُونَ فَتٖيلًا

OKUNUŞU: “Elem tera ilellezine kıyle lehüm küffü eydiyeküm ve ekıymü’s-salâte ve âtü’z-zekâte felemma kütibe aleyhimü’l-kıtâlü iza feriykun minhüm yahşevne’n-nâse ke haşyetillahi ev eşedde haşyeten ve kâlu Rabbena lime ketebte aleyne’l-kıtâle lev lâ ahhartena ilâ ecelin kariybin kul metau’d-dünya kaliylün ve’l-âhiratü hayrun li menitteka ve la tuzlemûne fetîlâ”

ANLAMI: “Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.” (Nisa, 4: 77)


4. Mâide Suresi 27. Ayet:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ ابْنَیْ اٰدَمَ بِالْحَقِّ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ اَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاٰخَرِ قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّقٖينَ


Okunuşu: “Vetlü aleyhim nebeebney ademe bil hakkı iz karraba kurbanen fe tükubbile min ehadihima ve lem yütekabbel minel ahari kale le aktülenneke kale innema yetekabbelüllahü minel müttekıyn

Anlamı: “(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.” (Maide, 5: 27)

5. Ra’d Suresi 13: 16. Ayet:

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ قُلِ اللّٰهُ قُلْ اَفَاتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِهٖ اَوْلِيَاءَ لَا يَمْلِكُونَ لِاَنْفُسِهِمْ نَفْعًا وَلَا ضَرًّا قُلْ هَلْ يَسْتَوِى الْاَعْمٰى وَالْبَصٖيرُ اَمْ هَلْ تَسْتَوِى الظُّلُمَاتُ وَالنُّورُ اَمْ جَعَلُوا لِلّٰهِ شُرَكَاءَ خَلَقُوا كَخَلْقِهٖ فَتَشَابَهَ الْخَلْقُ عَلَيْهِمْ قُلِ اللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَیْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ

OKUNUŞU: Kul men rabbü’s-semavati ve’l-erdı kulillah. Kul efettehaztüm min dûnihi evliyâe lâ yemlikûne li enfüsihim nef’an ve lâ darran kul hel yestevi’l-a’mâ ve’l-besıyru em hel testevi’z-zulûmatü ve’n-nûru em cealû lillahi şürakâe halekû ke halkıhi fe teşâbehe’l-halku aleyhim. Kulillâhü hâliku külli şey’in ve hüve’l-vâhidü’l-kahhâr.”

ANLAMI: De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” “Allah’tır” de. De ki: “O'nu bırakıp da kendilerine (bile) bir faydası ve zararı olmayan dostlar (mabutlar) mı edindiniz?” De ki: “Kör ile gören bir olur mu? Ya da karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Yoksa Allah’a, O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma ile Allah’ın yaratması onlara göre birbirine mi benzedi?” De ki: “Her şeyin yaratıcısı Allah’tır. O, birdir, mutlak hâkimiyet sahibidir.” (Ra’d, 13: 16)

kaynak:dua ile korunma kitabı arif arslan
 
Üst