Bedensiz Seyahatlar

Narsinha

Banlı Kullanıcı
Katılım
8 Ara 2012
Mesajlar
156
Tepkime puanı
22
En kolay anlatımıyla Beden Dışı Deneyimleri (BDD) ya da halk arasında bilinen adıyla “astral seyahat”i bilincin veya bilincin bir kısmının bedenden bir süreliğine ayrılması ve tekrar bedene bağlanması olarak tanımlayabiliriz. “Bu esnada bedende ne oluyor?” gibi bir soru aklımıza gelebilir. Genelde fizik bedenimizde bu sırada bir şuurluluk gözlenmez. Yani bedenimiz mışıl mışıl uykudadır. Bedenimiz uyuyorken biz onu dışarıdan görebilir, odamızda hareket edebilir, farklı mekanlara seyahat edebiliriz. Seyahat eden bilincimiz olduğu için maddenin içinden çok rahat bir şekilde geçebilir, uzak mekanlara istediğimiz an varabilir, havada uçuyormuşçasına süzülebiliriz. Ve deneyim bittikten sonra nasıl bedenimizden çıktıysak o şekilde tekrar bedenimize dönebiliriz. Astral Seyahati kısaca bu şekilde tanımlayabiliriz.Şunu özellikle belirtmek isterim, yaygın inanç olarak kabul gören ‘astral seyahat ruhun bedenden ayrılmasıdır’ tanımı ne teknik olarak ne de deneyimin özellikleri açısından kesinlikle doğru değildir. Ruh bedene suyun bardağa dolması gibi girmez ki ondan çıkması söz konusu olsun. Ruh varlığı bedeni etkileyerek, uzaktan kumanda ile araçları yönetmek gibi, “indükleme” yoluyla bedeni yönetir. Hatırlanması gereken, bu tip deneyimlerde bedenden kısmen ayrılan ruh değil “bilinç”tir. Jale ÖnderYaşanılan olgunun rüya ya da beden dışı yolculuk olduğu nasıl ayırt ediliyor; bu bir yanılsama, algı karışıklığı olamaz mı?Bu pek yüksek olasılık taşıyan bir durum değil, kanımca. Her deneyimin kendine özgü özellikleri var, ama konudan bilgisi olmayan bazı kimseler, nadir de olsa, böyle bir deneyim yaşadıklarında bunu rüya durumuyla karıştırabilirler; çünkü kıyaslayacak herhangi bir deneyimleri yoktur. Bir beden dışı deneyimin en belirgin özelliği yaşananların açık ve net olmasıdır. Beden dışına çıkanca hayal mi görüyorum, rüya mı görüyorum demezsiniz. Bedeninizin dışında olduğunuzu net bir şekilde anlarsınız. Ama rüya durumunda genelde bir belirsizlik söz konusudur. Mantıksal bir dizilimde olmayan olaylar, belli belirsiz algılamalar, bilinçaltı düzeyde ilişkiler birbirini takip ederken beden dışı deneyimlerde yaşanan her süreç belirli bir açıklıkta gerçekleşir. Ne yaptığınızı bilirsiniz ve yapmak istediğiniz şeyleri rüyalarda gerçekleşenin aksine kendiniz belirlersiniz. Rüyadakinden farklı bir farkındalık durumu söz konusudur. Günlük hayatımızın deneyimleri rüyalarımıza oranla nasıl ki daha canlı ise, aynı şekilde BDD'ler de nitelik bakımından rüyalardan daha zengindir, canlıdır, nettir.Astral Seyahat yaşadığını öne süren bireylerle ilgili yapılan araştırmalarda büyük çoğunluk yaşadıklarını rüyadan farklı betimliyor. Rüya ile BDD’ler arasında ayırt edici belirgin farklar olabildiği gibi, rüyayı kullanarak beden dışı deneyim gerçekleştirmek de yararlanılan yaygın tekniklerden biridir. Bu konularla ilgilenen pek çok kişi “Lusid Rüya” fenomenlerini bilir. Şu demek; bazı yöntemleri uygulayarak rüyanızın içinde uyanabilir, farkındalığınızı kazanabilir, rüyanızı yönetebilirsiniz. Eğer bilinçli olarak belli bir kişi, ya da belli bir konu üzerine odaklanarak uykuya dalarsanız, zaman içinde bilinçdışı zihninizin bu telkine cevap vermeye başladığını görürsünüz. Örneğin, gece uykuya dalmadan önce rüyada uyanacağınıza dair bazı telkinleri kullanarak bir lusid rüya deneyimine geçebilir ve bu bilinç durumundayken, uykuda astral seyahate geçiş yapabilirsiniz.Sayıları az da olsa, bazı bilim adamları nezdinde kabul görmüşlüğü, ciddi araştırmalar içinde yer bulmuşluğu var mı BDD’lerin; birkaç örnek istesem?Özellikle geçtiğimiz yüzyıl, gerek Amerika’da, gerek Avrupa ve Rusya’da birçok üniversitede BDD’ler kimi zaman halk arasında yapılan istatistiksel araştırmalarda, kimi zaman da laboratuar şartlarında incelendi. Yapılan araştırmalarda çok ciddi bulgular elde edildi. Ancak, günümüzde parapsikoloji ve psişik yetenekleri inceleyen üniversitelerin sayısı oldukça az. Şimdi daha çok üniversitelere bağlı veya bağımsız enstitülerde ve birkaç özel üniversitede bu tip çalışmalar devam ediyor.Amerika ve Avrupa’da bu çalışmaların öncülüğünü yapmış ünlü bilim adamları var elbette. Örneğin Dr. Robert Crookall, Dr. Hornell Hart, Dr. Susan Blackmore ve Dr. John Palmer gibi bazı araştırmacılar akademik kariyerleri boyunca psişik yeteneklerle ve özellikle beden dışı deneyimlerle ilgili çalışmalar yapmışlardır. Çalışmalarında öncelikle istatistiksel yöntemleri kullanarak BDD’lerin halk arasında ne kadar yaygın olduğunu tespit etmişler, sonrasında yetenekli olduğunu belirledikleri bazı süjelerle deneyler yapmışlardır. Adı geçen bilim adamlarının yapmış olduğu öncül araştırmalara göre, dünyada her beş insandan biri, hayatlarında en az bir kez astral seyahat deneyimi yaşamaktadır. Daha çarpıcı bir tespitten de bahsedelim; Amerikalı Antropologların yaptığı bir araştırmaya göre, 488 dünya kültürünün % 80’inin BDD ile ilgili en azından bir geleneğe sahip olduğu bulgulanmıştır, ki oldukça yüksek bir rakam.Normal şartlarda BDD’ler laboratuarlarda şu şekilde incelenmektedir; konuyla ilgili yeteneği olduğu belirlenen bir kişi laboratuardaki bir yatakta yatmaktadır. Bu esnada elektroensoflogram (EEG) gibi bazı cihazlar kişinin bedenine bağlanır, ki tam olarak ne zaman astral seyahata çıktığı tespit edilsin. Kişinin yattığı yatağın yaklaşık dört-beş metre yukarısında duvara sabitlenmiş bir raf bulunmaktadır. Herhangi bir kimse yatağın üzerine çıksa dahi eliyle rafa dokunamayacak uzaklıkta bulunmak zorundadır. Rafın üzerinde de bir kağıt vardır ve kağıtta bazı rakamlar yazılıdır. Kişiden bu kağıt üzerinde yazan rakamları astral deneyimi esnasında okuyabilmesi ve deneyim bittiğinde kendilerine söylenmesi istenir; ve bu gibi çalışmalarda oldukça önemli sonuçlar elde edilmiş, başarılı deneyler gerçekleşmiştir.Günümüzde ise bilim adamları her konuda olduğu gibi bu konuda da teknolojinin imkanlarını zorluyorlar. Beden dışı bir deneyim gerçekleştirmek için özel imal edilen titreşimli koltuklar, izolasyon sağlayan kabinler, ışık titreşimleri veren özel gözlükler, zihinsel ritmi düşürücü özel müzikler üretiyorlar. Yakında astral seyahate çıkaran bir makinenin icat edildiğini duyarsak şaşırmayalım!Geçmişten günümüze gelen inanç kültlerinde, kadim öğretilerde beden dışı yolculukları anlatan güçlü hikayeler var mı?Geçmişten günümüze kadar gelen pek çok kültürde BDD’lerin bilindiğine-uygulandığına dair çok sayıda iz bulmak mümkün. Bu konuda araştırmacılara yardımcı olan en önemli kaynaklar ezoterik bilgiler ve konuyla ilgili yapılmış geçmişe dönük araştırmalardır. Bu araştırmalar ışığında birkaç örnek vermek istersek Eski Mısırlıların, Kuzey Amerika Kızılderililerinin, Çinlilerin, Yunan Filozoflarının, Ortaçağ Simyacılarının, Okyanusya Halklarının (Şaman Kökenli), Hinduların, Yahudilerin ve Sufi Müslümanların astral seyahati bildiklerini ve bazı dini ritüellerinde uyguladıklarını söyleyebiliriz. Tibet'te astral seyahat yapmış kişilere özel bir isim bile verilmiş, "öte'den geri dönen" anlamına gelen “delogs” deniyor bu kişilere. Astral seyahat yapan bireyler deneyimleri esnasında çekik gözlü Tibetli bir keşiş görürlerse şaşırmasınlar; çünkü çok eski zamanlardan beri bu deneyimi en iyi onlar gerçekleştiriyorlar!Birçok konuda farklı bir gizeme sahip eski Mısır’lıların BDD’leri bilmemesi çok şaşırtıcı olurdu elbette. Ruhsal öğreti sistemlerinde kullanabilecek kadar iyi biliyorlardı astral seyahati; astral bedeni “Ka”, canı-ruhu ise “Ba” olarak adlandırır ve her ikisinin de istedikleri zaman fizik bedenlerinden ayrılabildiklerine inanırlardı. Ülkenin önemli merkezlerindeki tapınaklarda çok özel şartlarda seçilmiş kişilere inisiyatik eğitim veriliyordu. Öğrenciler bu eğitime alınmak için oldukça zor bir kabul edilme sürecinden geçiyor, bu süreçten sonra yine özel bir takım sınavlar silsilesinden geçmek zorunda kalıyorlardı. Bu sınavlardan biri de öğrencinin (müridin) bir astral seyahat deneyimini gerçekleştirme süreciydi. Eski Mısır inisiyasyonlarında astral alanda şuurlu deneyimler yaşayamayan müridin ezoterik öğretinin ruhuna ulaşamayacağı çok iyi bilindiğinden, böyle bir yeteneği gelişmeyen kişiler inisiyasyona kabul edilmezdi. Astral alemin değişik veçheleriyle karşılaştırılan ve buradaki yasaları üstatlarının titiz korumasıyla kavrayan inisiye, ancak bu sayede bazı gizli sırlara erişebilme durumuna gelebilirdi. Yani, astral alem ve bu alemin yasaları uygun görülen müritlere uygulamalı şekilde öğretilirdi.Astral Seyahat denilince akla ilk gelen kültür ise Şamanlar olmaktadır. Hatta her türlü Şaman uygulamasını astral seyahatsiz düşünmek hemen hemen imkansızdır. Şamanik uygulamalarda ve kabile kültürlerinde hem bireysel hem de toplu trans deneyimlerinin çok önemli bir yeri vardır. Öncelikle Şaman denilen kişi psişik yetenekleri oldukça gelişmiş hassas bir medyomdur. Astral seyahat Şamanın ruhsal dünya ile iletişime geçmesini sağlayan trans türlerinden biridir. Bazı Şaman kavimlerinin günümüzde halen uyguladığı “Sihirli Uçuş” törenleri bu ruhsal bağlantıyı anlatabilecek güzel bir örnektir. Törenin ilk günü, etrafı çitle çevrili bir tarlaya üzerinde yedi basamaklı merdiven oluşturacak şekilde bir kayın ağacı gövdesi dikilmekte ve aynı alana gece vakti törenle kurban edilecek olan bir de at hapsedilmektedir. Ertesi gün, Şaman kendi çevresinde çılgınca döne döne ve ezgi halinde sihirli sözler söyleye söyleye saatlerce dans etmektedir. Zaman zaman sihirli davuluna kuvvetle vurarak ağaçtaki basamaklara tırmanır; ve o sırada bedensiz varlıklara gelip kendisiyle iletişime geçmelerini bildirir. Trans hali maksimum noktasına ulaşınca, bir gün önce kurban ettiği atın ruhuna biniyormuş gibi hareketler yapar ve her basamağında dura dura kayın ağacının gövdesine tırmanır. Sonra birden durup epey bir süre hareketsiz kalır ve ardından gözlerini ovuşturup uyanıyormuş gibi yaparak hazır bulunanları selamlar ve göğe yükselişi sırasında gördüklerini kabilesine anlatır. Bu ritüelde trans esnasında kullanılan psişik yetenek tamamıyla astral seyahattir.Dünya kültürlerinde bunlara benzer verilebilecek pek çok örnek mevcuttur; dilerseniz Mevlana’nın “Mesnevi” isimli eserindeki astral seyahat tanımını burada hatırlatarak bu cevabı noktalayalım; “Her gece ten tuzağından ruhu kurtarmakta, tahtaları sökmektesin. Ruhlar her gece bu kafesten kurtulurlar, ne kimsenin hakimi, ne de mahkumu olmadan feragate ulaşırlar.” (1 cilt, say. 3l )“Rüyada el, ayak görür, bir şey alır bir yere gider, birisiyle görüşür, konuşursun ya; onu hakikat bil, saçma zannetme. Sen bedensiz bir bedene sahipsin, gayrı canının cisminden çıkacağından korkma.” ( 3. ct, sah. 131 ) Jale ÖNDER
 

ottomans

Kayıtlı Üye
Katılım
8 Ocak 2013
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
dün gece rüyyamda ruhumun bedenden ayrılmasını hisetim ama yanılıyor olabilim ancak ruhumun bedenden ayrıldıgını ve üzerimde be su gibi beyaz bir şeygördüm daha sonra rüyamda uçarken bir binaya ayaklarim çarptı ve onu hisetim ve uyandıgımda başım çatlıyacak gbi oluyar
 

Delirik

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Ocak 2013
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
İş
Öğr.
Yapmayi deneyemiyorum bile, uyuyakaliyorum.
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Yeterli derecede istemiyorsunuz demektir bu :) Yorgunken değil de dinlenmiş bir ruh ve bedenle deneyin ..
İyi forumlar.
 
Üst