Kuran'dan Apaçık Kanıtlar

Narsinha

Banlı Kullanıcı
Katılım
8 Ara 2012
Mesajlar
156
Tepkime puanı
22
1) Bigbang (Bitişiklikten ayrılma büyük patlama)

Bilime göre: İlk kez 1920’lerde Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaître tarafından ortaya atılan evrenin bir başlangıcı olduğunu varsayan teori.

Kuran-ı Kerim:O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve yer bitişik idi biz onları ayırdık. Her canlı şeyi sudan oluşturduk. Hâlâ iman etmeyecekler mi? '21.Enbiya 30.' (1400 yıl önce)


2) Alekadan (Embriyodan) oluşmamız

Bilime göre: Keşif 19.Yüzyıl

Kuran-ı Kerim: O insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı! -Alak suresi 2 (1400 yıl önce)


3) Spermden oluşmamız

Bilime göre: Bel kemiği ile kaburgalar arasındaki keselerden penis yoluyla dışarı atılan ve üremeyi sağlayan sıvı.Keşir 19.Yüzyıl

Kuran-ı Kerim: İnsan bir baksın hangi şeyden yaratıldı. Dökülüp atılan bir sudan yaratıldı.Bel kemiği ile kaburgalar arasından çıkar. Şüphesiz (Allah) onu yeniden-döndürmeye güç yetirendir. (86 Tarık Suresi 5-') (1400 yıl önce)


4) Dünya'nın Ay'ın ve diğer gezegenlerin yörüngede olması

Bilime göre: Keşif 17. yüzyılın kavramsal ilerlemeleri aşama aşama yalnızca Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü fikrinin değil aynı zamanda diğer gezegenlerin de Dünya’nın uyduğu aynı fiziksel kurallara uyduğu dolayısıyla da tinsel değil maddesel varlıklar olduğu fikirlerinin de Kabul edilmesini sağlamıştır.


Kuran-ı Kerim: "Geceyi gündüzü Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (Enbiya Suresi 33) (1400 yıl önce)


5) Dünya'nın elipsoit şekilde olması

Bilime göre: Keşif 19.Yüzyıl

Kuran-ı Kerim: Ondan sonra yer küreyi eksenine göre eğip bir elipsoit haline getirerek yayıp döşedi.79:30 - Naziat Suresi 30. Ayet (1400 yıl önce)


6) Evrenin ve doğanın düzen zinciri

Bilime göre: Evrendeki bütün canlılar bir düzen için vardır özellikle hayvanlarda belirli bir zincir vardır.Keşif 20.yüzyıl.

Kuran-ı Kerim: Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar ayakta iken otururken yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki) "Rabbimiz sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran 190-191) (1400 yıl önce)

7) Dünya'nın oluşumu

Bilime göre: Keşif 19.yüzyıl. Dünya güneşten koptuğu zaman dönmeye başlar.içindeki volkanik patlamalar atmosferi gaz bulutlarıyla kaplar.Güneş ışınları ulaşamayınca dünya soğumaya girer ardından yeni patlamalar ile reaksiyon oluşur gaz bulutları atmosfer tabakasını oluşturur.

Kuran-ı Kerim: De ki: Gerçekten siz yeri iki günde yaratanı inkâr edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O âlemlerin Rabbidir. O yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.Sonra duman halinde olan göğe yöneldi ona ve yere: İsteyerek veya istemeyerek gelin! dedi. İkisi de “İsteyerek geldik” dediler.Böylece onları iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz yakın semâyı kandillerle donattık bozulmaktan da koruduk. İşte bu azîz alîm Allah’ın takdiridir.'41. Fussilet Suresi 9-12. Ayetler' (1400 yıl önce)


8) Ay Işığı

Bilime Göre: Ay'ın 19.yüzyıla kadar kendi ışığı var sanılıyordu 19.yüzyıldan sonra yansıyan ışık olduğu öğrenildi.

Kuran-ı Kerim: Gökte burçları var eden onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah yüceler yücesidir. Furkan 25 / 61

Burada Ay ışığı için kullanılan münir vaya nur yansıyan ışık manasına gelmektedir. (1400 yıl önce)




9) Tatlı ve tuzlu suyun birbirine karışmaması

Bilime göre: Keşif 20.Yüzyıl.

Kuran-ı Kerim: FURKAN 53. Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel aşılmaz bir sınır koyan O’dur. (1400 yıl önce)


10) Bitkilerin cinsiyetinin olması

Bilime Göre: Keşif 20.Yüzyıl

Kuran-ı Kerim: O yeri size beşik yapan ve onda size yollar açan gökten de su indirendir. Onunla biz çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık. TÂHÂ 53 (1400 Yıl önce)


11) Dağların depremi engellemesi

Bilime Göre: Keşif 20.yüzyıl

Kuran-ı Kerim: Biz yeryüzünü bir beşik dağları da onun için birer direk kılmadık mı? NEBE’ 78/6-7. (1400 yıl önce)


12) Ay'ın Dünya dışında Güneş'e de bağlı olması

Bilime göre: Keşif 20.Yüzyıl.Bu bilgiye göre Ay sadece Dünya değil ayrıca güneşinde yörüngesindedir ve Güneş e bağımlı olarak hareket eder.


Kuran-ı Kerim: Güneş ve Ay (yaratılışları ve yörüngelerindeki hareketleri) (astrofizik) hesaplarladır (hassas dengelerle dizayn edilmiştir). 55 / RAHMÂN - 5 (1400 yıl önce)



13) Dağların hareket etmesi

Bilime göre: Dağların sabit olmadığı 20.yüzyılda ortaya atılmış 21yüzyılın başlarında ise kesinlik kazanmıştır.

Kuran-ı Kerim: Ve dağı görürsün onu hareketsiz sanırsın. O bulut gibi hareket eder. Herşeyi sağlam yapan Allah'ın yaratmasıdır. Muhakkak ki O yaptıklarınızdan haberdardır. NEML 88 (1400 Yıl önce)


14) Güneş'in sabit durup sadece kendi yörüngesinde hareket etmesi

Bilime Göre: Keşif 19.Yüzyıl.Bu incelemeye göre Güneş sadece kendi yörüngesinde hareket etmektedir.

Kuran-ı Kerim: Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir. Yasin 38 (1400 Yıl önce)


15) Evrenin genişlemesi

Bilime göre: Keşif 20.Yüzyıl.Bilime göre evren incelendiği zaman sürekli genişlediği ortaya çıkmıştır.

Kuran-ı Kerim: Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz. ZARİYAT 47. (1400 Yıl önce)


16) Doğum evreleri

Bilime Göre: Keşif 20.Yüzyıl.Bilimin incelemelerine göre insan anne rahmindeyken 3 kat derinlikte embriyo iken çeşitli evrelerl geçirerek şekil bulmaya başlıyor.

Kuran-ı Kerim: Allah sizi bir tek nefisten (Âdem’den) yarattı sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı Rabbiniz Allah’tır. Mülk O’nundur. O’ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O’na kulluktan) çevriliyorsunuz? Zümer 39:6 (1400 Yıl önce)


17) Yerin ve Göğün 7 kat olması

Bilime göre: yerin en altına veya göğün yukarısını 7 katman bulunur.Keşif 20.Yüzyıl

Kuran-ı Kerim: Allah O'dur ki yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yarattı.Emir bunlar arasında iner ki Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin her şeyi kuşattığını bilesiniz. Talak 12 (1400 Yıl önce)

Araştırma:
Mert Kocakaya - Numan Burak Fidan
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
Benim en çok takıldığım nur suresinde adeta ampulü tarif eden ayetlerdir ki aynen ampulün tarifi ile birebir ölçüşüyor.
 

Narsinha

Banlı Kullanıcı
Katılım
8 Ara 2012
Mesajlar
156
Tepkime puanı
22
Araştırmalarımız devam ediyor daha bir çok şey bulduk örneğin her insanın parmak izini işaret eden farklılık vs. onlarıda yakında ekleyeceğiz.

Yeni kanıtlar bulmaya devam ediyoruz kısmetse haftaiçi ekleyeceğim.
 

ptaah

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
280
Tepkime puanı
20
Konum
Allah'ın anıldığı yerlerden
"Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?" (Vakıa Suresi, 68-70)

Kurandaki kelime sayıları

"Yedi gök" tabiri 7 kere geçer. "Göklerin yaratılışı (halku semavat)" ifadesi de 7 kere tekrarlanır.
"Gün (yevm)" tekil olarak 365 kere geçerken, çoğul yani "günler (eyyam ve yevmeyn)" kelimeleri 30 defa tekrarlanır. "Ay" kelimesinin tekrar sayısı ise 12'dir.
"Bitki" ve "ağaç" kelimelerinin tekrar sayısı aynıdır: 26
"Ceza (karşılık)" kelimesi 117 kere yer alırken, Kuran'ın temel ahlak özelliklerinden olan "mağfiret (bağışlama) " ifadesi, bu sayının tam 2 katı kadar yani 234 kere tekrarlanır.
De" kelimelerini saydığımızda çıkan sonuç 332'dir. "Dediler" kelimesini saydığımızda da aynı rakamı elde ederiz.
"Dünya" kelimesi ve "ahiret" kelimesinin tekrarlanış sayıları da aynıdır: 115
"Şeytan" kelimesi Kuran'da 88 kere geçer. "Melek" kelimesinin tekrar sayısı da 88'dir.
"İman" (tamlama almadan) ve "küfür" kelimeleri Kuran boyunca 25 kere tekrarlanır.
"Cennet" kelimesi ve "cehennem" kelimesi de aynı sayıda tekrarlanır: 77.
"Zekat" kelimesi Kuran'da 32 kere tekrarlanırken, "bereket" kelimesinin tekrarlanış sayısı da 32'dir.
"İyiler (ebrar)" 6 kere tekrarlanırken, "kötüler (fuccar)" kelimesi ise tam yarısı kadar yani 3 kere geçer.
"Yaz-sıcak" kelimeleri ile "kış-soğuk" kelimelerinin geçiş sayıları da aynıdır: 5
"Şarap (hımr)" ve "sarhoşluk (sekere)" kelimeleri de Kuran'da aynı sayıda tekrarlanır: 6
"Akletmek" ve "nur" kelimelerinin tekrar sayısı da aynıdır: 49
"Dil" ve "vaaz" kelimeleri eşit sayıda -25 kere- tekrar edilir.
"Yarar" kelimesi 50, "bozma" kelimesi de 50 kere tekrarlanır.
"Ecir" ve "fail" kelimelerinin tekrar sayısı da aynıdır: 108
"Sevgi" ve "itaat" kelimelerinin tekrar sayısı aynıdır: 83
"Dönüş" ve "sonsuz" kelimeleri, eşit sayıda yer almaktadır: 28
"Musibet" kelimesi ve "şükür" kelimesi, Kuran'da aynı sayıda geçmektedir: 75 kere
"Güneş (şems)" ve "ışık (nur)" kelimeleri Kuran'da 33'er kez geçmektedir.* Sayımda “nur” kelimesinin sadece yalın halleri dikkate alınmıştır.
Doğru yola ileten (Elhuda)" ve "rahmet" kelimelerinin tekrar sayısı eşittir: 79
Kuran'da "sıkıntı" kelimesi 13 kere yer alırken, "huzur" kelimesi de 13 kere tekrarlanmaktadır.
"Kadın" ve "erkek" kelimelerinin tekrar sayısı da aynıdır: 23
Kadın-erkek kelimelerinin Kuran'da tekrar sayısı olan 23, aynı zamanda insan embriyosunun oluşumunda yumurta ve spermden gelen kromozom sayısıdır. İnsanın kromozom sayısı da anne ve babadan gelen 23'er kromozomun toplamı olarak 46'dır.
"Hıyanet" kelimesi 16 kere geçerken, "habis" kelimesinin tekrar sayısı da 16'dır.
"İnsan" kelimesi Kuran'da 65 kere geçer; insanın yaratılış safhalarının sayısının toplamı da aynıdır:
Salavat kelimesi bütün Kuran'da 5 kere geçer ve Allah insanlara günde beş defa namaz kılmalarını bildirmiştir.
"Kara" kelimesi Kuran'da 13 kere geçerken, "deniz" kelimesi 32 kere geçmektedir. Bu sayıların toplamı bize 45 sayısını verir. Eğer karaların Kuran'da bahsediliş sayısı olan 13'ü 45'e bölersek, %28,888888888889 sayısını buluruz. Denizlerin Kuran'da bahsediliş sayısı olan 32'yi 45'e böldüğümüz zaman ise, %71,111111111111 sayısını buluruz. Bu oranlar ise, gezegenimizdeki su ve kara parçalarının gerçek oranıdır.

Alıntıdır






DEMİRDEKİ SIR

Demir, Kuran'da dikkat çekilen elementlerden biridir. Kuran'ın "Hadid", yani "Demir" adlı suresinde şöyle buyrulur:
... Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik... (Hadid Suresi, 25) Ayette, demir için özel olarak kullanılan "enzelna" yani "indirme" kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, yağmur ve güneş ışınları için kullanılan "gökten fiziksel olarak indirme" şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin çok önemli bir bilimsel mucize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern astronomik bulgular, Dünya'daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur.

Sadece Dünya'daki değil, tüm Güneş Sistemi'ndeki demir dış uzaydan elde edilmiştir. Çünkü Güneş'in sıcaklığı demir elementinin meydana gelmesine yeterli değildir. Demir ancak Güneş'ten çok daha büyük yıldızlarda, birkaç yüz milyon dereceye varan sıcaklıklarda oluşabilmektedir. Nova veya Süpernova olarak adlandırılan bu yıldızlardaki demir miktarı belli bir oranı geçince, artık yıldız bunu taşıyamaz ve patlar. Bu patlama sonucu, içinde demir bulunan gök taşları uzaya dağılır ve bir gök cisminin çekimine yakalanıp çarpana kadar boşlukta dolaşır.
Bilimsel bir kaynakta bu konu ile ilgili olarak şu bilgiler yer almaktadır:Daha yaşlı Süpernova olaylarını gösteren deliller de vardır: Deniz tabanında biriken demir-60 yaklaşık 5 milyon yıl önce Güneş'ten 90 ışık yılı uzaklıkta meydana gelen bir Süpernova patlamasının delili olarak yorumlanmıştır. Süpernova patlamasında oluşan demir-60, 1.5 milyon yıl yarılanma ömrü olan radyoaktif bir izotoptur. Dünya'nın yeraltı katmanlarında bulunan demir-60 izotopu yakın uzayda bulunan elementlerin nükleosentez geçirip, önce Dünya atmosferine oradan da yeraltı katmanlarına saplanması sonucu oluşmuştur.
Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi demir madeni Dünya'da oluşmamış, gök taşları vasıtasıyla Süpernovalardan taşınarak, aynen ayette bildirildiği şekilde "Dünya'ya indirilmiştir". Bu bilginin Kuran'ın indirilmiş olduğu 7. yüzyılda bilimsel olarak tespit edilemeyeceği ise açıktır. Ancak bu gerçek, herşeyi sonsuz bilgisiyle kuşatan Allah'ın sözü olan Kuran'da yer almaktadır.
Bunun yanı sıra içinde demirden bahsedilen Hadid Suresi'nin 25. ayeti oldukça ilginç iki matematiksel şifre içermektedir:
"El-Hadid" Kuran'ın 57. suresidir. "El-hadid" kelimesinin Arapçadaki sayısal değeri, yani ebcedi hesaplandığında karşımıza çıkan rakam da aynıdır: "57". (Ebced hesapları ile ilgili bilgi için bkz. Kuran'da Ebced Hesabı bölümü)
Sadece "hadid" kelimesinin sayısal değeri 26'dır. 26 sayısı ise demirin atom numarasıdır.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
"Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?" (Vakıa Suresi, 68-70)



Su deyip geçmemek lazım, formül elimizde ama hâlâ laboratuvar ortamında su üretimi yapamıyoruz.

Aslında şu kitap bu kitap ayrımı yapmak istemiyorum, ben kaynağın tek olduğuna inanırım ama değilse başka bir şey, bin yıllarboyu ne medeniyetler kuruldu, devrildi, kuruldu devrildi, teknoloji gelişti belki geçmişte gerçekten uzaya gittik belki geçmişte uzaydan gönderildik herneydiyse ama belli ki çooooook uzun zamandır bu gezegendeyiz ve ancak elimizdeki malzemelerle yap boz oynayıp bir şeyler üretebiliyoruz ki onu da yüzlerce yıl uğraş uğraş anca bir ucundan yapabiliyoruz.

Bu bile yani aramızdaki bu fark kendi başına bir saygıyı gerektiyor sanırım dinsel anlamda olmasın bilimsel anlamda, bilimsel anlamda olmasın düşünsel anlamda, düşünsel anlamda olmasın mantıksal anlamda, vs
 

ptaah

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
280
Tepkime puanı
20
Konum
Allah'ın anıldığı yerlerden
KORUNMUŞ TAVAN
Kuran'da Allah, gökyüzünün ilginç bir özelliğine şöyle dikkat çeker:
“Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık;
onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. „
(Enbiya Suresi, 32)


Ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20. yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Yerküremizi çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir. Dünyaya doğru yaklaşan irili ufaklı pek çok gök taşını eriterek yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zararlar vermesini engeller.
Atmosfer, bunun yanısıra, uzaydan gelen ve canlılar için zararlı olan ışınları da filtre eder. İşin ilginç olan yanı, atmosferin sadece zararsız orandaki ışınları, yani görünür ışık, kızıl ötesi ışınlar ve radyo dalgalarını geçirmesidir. Bunların tümü yaşam için gerekli ışınlardır. Örneğin atmosfer tarafından belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole ışınları, bitkilerin fotosentez yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem taşır. Güneş tarafından yayılan şiddetli ultraviyole ışınlarının büyük bölümü, atmosferin ozon tabakasında süzülür ve Dünya yüzeyine yaşam için gerekli olan az bir kısmı ulaşır.
Atmosferin koruyucu özelliği bunlarla da kalmaz. Dünya, uzayın ortalama eksi 270 derecelik dondurucu soğuğundan yine atmosfer sayesinde korunur.

DENİZLERİN BİRBİRİNE KARIŞMAMASI

Denizlerin, araştırmacılar tarafından çok yakın bir geçmişte tespit edilen bir özelliği, Kuran'ın Rahman Suresi'nde şöyle bildirilir:
“Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.„(Rahman Suresi, 19-20)
Birbirine açılan fakat suları kesinlikle birbiriyle karışmayan denizlerin ayette bildirilen bu özelliği, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller.11
Cebeltarik1.jpg

Cebelitarık Boğazı'nın uydudan çekilmiş fotoğrafı
Elbette ki işin ilginç yanı, insanların, ne fizikten, ne yüzey geriliminden, ne de okyanus biliminden haberdar olmadıkları bir devirde bu gerçeğin Kuran'da bildirilmiş olmasıdır.

Atom Altı Parçacıkları
[h=2]Yunan filozofu Demokritos'un ünlü atom teorisini geliştirmesinin ardından, insanlar maddenin atom adı verilen çok küçük, parçalanamayan ve yok edilemeyen parçacıklardan oluştuğuna inanıyorlardı. Ancak bilim ve teknoloji alanlarındaki gelişmeler atomlarla ilgili bu bilgileri çürüttü. Günümüzde ise modern bilim, maddenin en küçük birimi olarak bilinen atomun da parçalara ayrılabileceğini ortaya koymuştur. Henüz geçtiğimiz yüzyılda ortaya çıkan bu gerçek, Kuran'da bundan 1400 yıl öncesinde insanlara haber verilmiştir:[/h]
... Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır." (Sebe' Suresi, 3)

... Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)

Dikkat edilirse yukarıdaki ayetlerde "zerre"den ve bundan daha da küçük parçalardan söz edilmektedir. Arap dilinde kullanılan "zerre" kelimesi, "insanların bildiği en küçük parçacık, toz, atom" anlamlarını taşımaktadır.

Günümüzden 20 yıl öncesine kadar, atomları oluşturan en küçük parçacıkların protonlar ve nötronlar oldukları sanılıyordu. Ancak çok yakın bir tarihte, atomun içinde bu parçacıkları oluşturan çok daha küçük parçacıkların var olduğu keşfedildi. Atomun içindeki "alt parçacıkları" ve onların kendilerine has hareketlerini incelemek üzere "Parçacık Fiziği" isimli bir fizik dalı ortaya çıktı. Parçacık fiziğinin yaptığı araştırmalar şu gerçeği açığa çıkardı: Atomu oluşturan proton ve nötronlar da aslında "kuark" adı verilen daha alt parçacıklardan oluşmaktadırlar. İnsan aklının kavrama sınırlarını aşan küçüklükteki protonu oluşturan kuarkların boyutu ise hayret vericidir: 10-18 (0,000000000000000001) metre.

Bu konu ile ilgili dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta ise, zerre ile ilgili bu ayetlerde özellikle ağırlığa dikkat çekilmesidir. Ayette geçen "miskale zerretin" (zerre ağırlığınca) ifadesindeki, "miskal" kelimesi ağırlık anlamındadır. Nitekim atomu bölünebilir hale getiren proton, nötron ve elektron gibi parçaların, aynı zamanda atoma ağırlığını veren bileşikler olduğu keşfedilmiştir. Bu bakımdan "zerre"nin boyutlarına ya da başka bir özelliğine değil de, ağırlığına dikkat çekilmesi Kuran'ın ayrı bir bilimsel mucizesidir.





 
Üst