Sevdiğinizin beynine düsüncelerinizi haykıra haykıra onu sevdiğinizi iletin.

ecringül

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eki 2008
Mesajlar
63
Tepkime puanı
5
İş
muhasebe
...Bu onun beynine mutlaka yer edecektir, en nihayetinde:cool:

Sevdiğiniz ne yapıyor şu an:confused::confused::confused:? Aklından neler geçtiğini biliyor musunuz:confused:? Belki de az önce karşılaştığı ilginc, cekíci biri ile kaçamak yapmanın hayalini kuruyordur. Niye olmasın. Düşüncelerini okuyacak kimse yok ki. Ama, o kadar da imkânsız değil öğrenmek:rolleyes:

"Nereden bileyim ben, şimdi ne düşünüyor:(?" diye hayıflanmayın. Hem de ne falcıya ne de başkasına danışmaya gerek kalmadan, kendi kendinize okuyabilirsiniz onun aklından geçenleri. Nasıl mı? Aynen karşınızdakinin yaptığı gibi, düşünerek bulacaksınız;)

Herkes her an bir şeyler düşünür. İnsanın aklından neler geçmez ki. Hiç kimse de diğerinin farkında değildir. İşte bütün bu düşünceler, aklımızdan geçenler, çevreye sürekli yayın yapan bir radyo istasyonu gibi olmamızı sağlar. Eğer karşınızdakinin hangi dalga boyunda düşüncelerini yaydığını anlarsanız, onları yakalamak işten bile değildir.

Şu sırada İstanbul Radyosu'nun müzik programını dinleyeniniz var mı? Nasıl duyuyorsunuz o yayını? Elbette yakınınızda bir radyo olmalı. Radyonuz zaten bu yayınlara göre imal edilmiş, başka tür bir yayını isteseniz de alamaz.

BİLGİSAYARLAR, BEYNİNİZİN YANINDA HİÇ KALIR

Şimdi de başka bir aletten bahsedelim. Hem de çok yakınınızda duruyor. Nereye gitseniz sizinle birlikte olan beyniniz. Öylesine mükemmel bir yapısı var ki, ne radyo ne de bilgisayar, hepsi yanında hiç kalır. Üstelik, kullanması bedava. Elektrik kesildi, pil bulamadık diye endişe yaratmıyor. Sonra, sadece yayınları almakla kalmıyor, bir de istediğiniz yayını programlayıp gönderiyor. Ama, yalnız düşünce türünden olan yayınlara göre yapılmış.

Kendi beyninizi size yeniden pazarlayacak değiliz, daha fazla reklama gerek yok. Doğuştan sahipsiniz bu mükemmel alete. Bütün mesele, onu kullanmasını yeterince bilmek. Önce şunu belirtelim, her an düşünce yayını yapıyorsunuz. Ama, kontrolsüz ve programsız bir yayınınız var. İşte bu dağınıklık yüzünden, başka yayınları da alamıyorsunuz. Daha doğrusu, alıyorsunuz ama farkında değilsiniz.

Şimdi gelelim "insan" marka beynin kullanma talimatına. Önce, kendi yayınlarımızı en düşük düzeye getirmeliyiz. Kısa bir süre için de olsa, ıvır zıvır şeyler düşünüp zihninizi gereksiz yere meşgul etmekten kurtulmalısınız. Böylece, düşünce yayınına harcanan enerji ve dikkatinizi alıcı durumunda kullanabilirsiniz.

Diyelim ki şu an aklımızı kurcalayan bir şey yok. Zihnimiz sakin. Beynimizin alıcı düğmesi açılmış demektir. Sıra geldi istasyon ayarına. Kimin düşüncelerini duymak istiyoruz? Yani, yayın yapan istasyon kim? Aklımızdan yalnız onu geçireceğiz. Boş verin şu sırada onun nerede olduğuna veya ne yaptığını hiç tahmin etmeye çalışmayın. Çünkü o zaman, farkında olmadan başka düğmeleri kurcalıyorsunuz demektir. Görüntü ayarı değil bizim istediğimiz. Şu an sadece düşünce dalgalarını almaya çalışıyoruz.

Yayın yapan istasyonu tanımanız, bilmeniz işinizi kolaylaştırır. Sarı çizmeli Mehmet Ağa'nın kim olduğuna dair hiçbir bilginiz yoksa, adamın ne düşündüğünü de bulamazsınız. Beyninizdeki ayar düğmesi, o kişiyle olan his bağınıza göre düzenlenmiştir. İster âşık olduğunuz, isterse nefret ettiğiniz birisi olsun. Yeter ki aranızda duygusal bir köprü kurulmuş olsun. Eğer o kişinin de size karşı duygusal bir tavrı var ise, yayın çoktan başlamış demektir. Hem de karşılıklı.

SADECE ONU DÜŞÜNÜN

Gelin, sevilen bir kimsenin düşüncelerini okumaya çalışalım. Çünkü, sevgi bağı en güçlü ve en etkili istasyon yayını demektir. Nefret de öyle. Aklınızdan yalnız sevdiğiniz kişiyi geçirin. Ama, birlikte olduğunuz tatlı anların hayaline kendinizi kaptırmadan:rolleyes:. Sadece onu düşünün. Zihninizde onun adını yankılandırın. Hayal mi kuruyoruz? Hiç de değil. Kendinizi sevdiğiniz kişinin titreşimlerine uygun bir ortama getiriyorsunuz. İşte size istasyon ayarı.

Radyo dinlerken aynı anda gürültü yapılsa veya gazete okumaya çalışsanız, ne anlarsınız? "Kesin şu gürültüyü, duyamıyorum:mad:!" İşte kendi kendinize bunu söyleyin, eğer gelen düşünceleri alamıyorsanız. Başka bir şeyle meşgul etmeyin zihninizi. Bütün dikkatinizi o sevdiğiniz kişiden gelen titreşimlere verin. Aman, dikkat. Sakın ola gergin bir biçimde kasılıp beklemeyin. Tam tersi olur, kendinize parazit yapar hale gelirsiniz

"Alo, alo. Beni duyuyor musun? Bak dinle, ben şimdi ne düşünüyorum." Değil elbette:p Kafanızın içinde telefon kulübesi olmadığına göre, böyle sesler duyacak değilsiniz:D Beyninizdeki alıcının ses ayarı değişik bir duyarlılıktadır. Onun ne düşündüğünü kulağınızla duymayacaksınız, içinizde hissedeceksiniz. Bir anda olur bu, genellikle. Başlangıçta çoğu kez kısa ve tek bir duygudur. Çünkü insan, ister istemez o duyguyu aldığı an düşünce üretmeye ve hayal kurmaya başlar. Bunun önüne geçemediği için, alıcı durumundaki beynin ayarını bozar ve karşıdan gelen düşünceleri okuyamaz.

Sakin bir halde, yalnız sevdiğiniz kişiyi aklınızdan geçirirken, içinize onunla ilgili bir duygu gelebilir. Bir anda, şimşek hızıyla çakıp sönen bir parıltı gibidir. Bunu izleyen diğer düşünce ve duyguların size ait olduğundan şüphe etmeyin. Bütün mesele, aradaki o bir anlık dış yayını yakalamak ve ayırt etmektir. Yoksa, kendi düşüncelerinizle karıştırabilirsiniz.

Derler ki, kadınların beyni erkeklerinkinden daha küçükmüş. Çağımızda zaten elektronik aletlerin en küçükleri en büyük işleri başarıyor. Tabiat, bu üstünlüğü yıllar öncesinden kadınlara vermiş olmalı. Çünkü, kadınlar bu alanda da erkeklerden daha yetenekli. Duygu derinliği ve zenginliği, telepatik haberleşmenin vazgeçilmez bir yanı. Aman yanlış anlaşılmasın, sırılsıklam âşık olmak değil bu derinlik. İnanılmaz bir hayal kurma gücüyle de ilgisi yok. Zekânın duygularla birleştiği yerde, telepatik yetenek ortaya çıkıyor:cool:

ÖNCE ZİHNİNİZİ BOŞALTIN

Kimi insanda düşünceleri alma kapasitesi, düşünce göndermekten daha fazladır. Bazılarında da tersine olabilir. Çevresine hâkim olmaktan hoşlanan kişilerde, alıcılık oranı daha düşüktür. Başkalarının davranışlarından çabuk etkilenenler ise verici yayınını pek beceremeyebilirler. Ama, bu özellikler o kadar önemli değildir. Yeter ki, bu işin tekniğini iyi bilelim.

Başkalarının düşüncelerini okumak yerine, onlara kendi düşüncelerinizi aktarmak isteyebilirsiniz. Bunun için biraz daha karışık bir yöntem denemek zorundasınız. Başlangıçta, aynen alıcı durumundaki gibi zihninizi durultmanız gerekecek. Parazit düşüncelerden kendinizi kurtaracaksınız.

Bu sükûneti elde ettikten sonra, sıra geliyor antenlerinizi düşünce yollayacağınız kişiye yöneltmeye. Bildiğiniz bir kimse ise, işiniz kolay. Duygusal bağ yine burada önemli. Şimdi ilk önce, boşalttığınız zihninizde o kişinin kendisini düşünün. Yüzünü gözünüzün önüne getirin. Ama, tam olarak. Başka bir şey düşünmeden.

Eğer düşündüğünüz kişi o an sakin bir ortamda ise, zihni çok meşgul değilse, işiniz kolay demektir. Gözlerinizi kaparsanız daha iyi sonuç alırsınız. Kapalı gözlerinizin önünde o kişinin yüzünü bütün detaylarıyla görmeye çalışın. Size baktığını hayal edin. Sanki onun beyninin içine giriyormuşsunuz gibi, sadece onu düşünün. Sonra, tek ve kesin bir cümle ile iletmek istediğiniz düşünceyi ona söyleyin. Açık ve belirgin biçimde. Bu ses zihninizde yankılansın. Başka bir şey düşünmeden, aynı şeyi yavaş ve etkili bir biçimde, sanki karşınızda duruyormuşçasına onun yüzüne söyleyin.

Duygusal ilişkilerde, bazen insan kendi kendisini engeller. Araya başka düşüncelerin girmesiyle, bütün benliğini bu işe veremez. Bir yandan kuşkuludur veya aslında bu işe girişmeye isteği tam değildir. Bu gibi hallerde, düşünce yayını yerini bulamaz. Önce kendinizden emin olmalısınız, karşınızdakine düşündüğünüz şeyi iletmeyi gerçekten istemelisiniz. Yoksa, beyin kendi engelleme mekanizmasıyla bu yayını önleyebilir.

KONUŞMADAN DA ANLAŞABİLİRSİNİZ

Bu gibi haberleşmeler, az da olsa bazen kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Durup dururken birden aklınıza birisi gelir, onunla ilgili bir düşünceyi yakalamışsınızdır. Daha sonra aynı kişiyi gördüğünüzde, bir de bakarsınız ki, o sırada sizi düşünüyormuş. "Aaa, vallahi şimdi ben de seni düşünüyordum. Şu işe bak, nasıl da karşıma çıkıverdin." Veya bir telefon zili, açarsınız. Kulağınızda, az önce birden aklınızdan geçen kişinin sesi: "Ayol, bir arayıp sorayım dedim. Hayırsız, nerelerdesin!"

Bilimsel olarak bu tür haberleşmelerin deneyleri yapılıyor, yarım yüzyılı aşkın bir süredir. Bizim de aramızda deneyebileceğimiz kadar kolay bir şey. Mesela, tanıdığınız bir kişiyle anlaşıyorsunuz. Filanca gün, falan saatte, ikiniz sakin bir ortamda oturacaksınız. Gözlerinizi kapayacaksınız. Hiçbir şey düşünmeden. Sonra, belirli saatte ikinizden birisi basit ve tek bir şeyi düşünecek. Diğeri de onun düşündüğünü almaya çalışacak.

Bu iş için, "Zener Kartları"ndaki beş sembol en kolay iletilebilen şekilleri göstermekte. Artı işareti, kare, çember, yıldız ve dalgalı paralel çizgiler kullanılıyor bu kartlarda. Düşünce gönderen kişi, bu sembollerden yalnız birisine sürekli bakıp diğerine aktarmaya çalışıyor. Alıcı da zihnini boşaltıp gelen düşünceye açık bir halde bekliyor. İstatistiklere göre, çoğu kez normalin üstünde başarılı sonuçlar alınıyormuş.

Bazen öyle ilişkiler vardır ki, duygusal coşkunun derinliğinde insan sevdiği kişiyi düşünmeden edemez:rolleyes:. Sevgilinizi aklınızdan geçirirken, birden ruhunuzun taa içinde bir gül daha açar:). İşte o an, düşünce âleminde birleşmenin zevkini tadarsınız. Hiç kuşkusuz, o da aynı duyguları yaşamaktadır aynı anda. Arada kilometrelerce mesafeler olsa bile;)

alıntı
 

PUNKY

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
409
Tepkime puanı
26
Çok güzel bir yazı, sanırım zaman zaman içimden geçen bana ait olmayan cümlelerin nedeni bu :) Bu gece bu şekilde sevgilime ulaşmaya çalışacağım bakalım başarabilecek miyim:)
 

Woodoo

Banlı Kullanıcı
Katılım
19 Kas 2008
Mesajlar
17
Tepkime puanı
2
Ufak bir telepati egzersizi aslında.
 

asistoli

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Kas 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Çok güzel yazı gerçekten teşekkürler. Bizim bazen aynı anda birbirimizi aradığımız olur. Çok güzel bir duygu. :)
Şimdi kafası karışık ama biliyorum beni seviyor.
 

DreaMLife

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Kas 2008
Mesajlar
74
Tepkime puanı
8
Bu deneyimleri sıkça yaşıyorum ki yazıdaki gibi de dün akşam çalıştım uyku sırasında habire uyanıp bana mesaj çekiyordu ona zihnen söylediğim şeyleri düşünüp durmuş ama şöyle bir iddia da atabilirim ortaya ben her zaman duyular dışı algılamaların uyku sırasında açığa çıktığına inanırım. Gün boyu bize çeşitli yerlerden algılar gelir ancak o an dikkatimizi veremeyiz ve bu gelen algılar tıpkı subliminal yöntemindeki gibi direk alt bilince yerleşir uyuduğumuz sırada da yani üst bilinç uykuya geçer ve özgür kalan alt bilinç içine yerleşmiş ne varsa rüyalarla bize yansır ya da uyku uyanıklık arasında bu algılar gelip giderler ben rüyaların gerçekleşmesini dahi bu duruma bağlıyorum. Bence bu nedenle gece çalışmalar daha etkili oluyor ;)
 

awra

Banlı Kullanıcı
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
150
Tepkime puanı
1
Evet çok teşekkürler ..Bedenine sağlık.. İnsanda herşey var yeter ki istesin... (tabiki yaradan onay verirse.)):hurray:
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Bu işi ciddiye alın,farkında olmadığınız bir potansiyeliniz varsa karşı tarafa zarar verebilirsiniz.Stres,baskı,baş ağrısı,uyku bozuklukları,nefes darlığı vs. vs.. Dikkat edin :)
 

nora22

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
45
Tepkime puanı
3
İş
matematikci
Deneyeceğim, umarım başarabilirim. Buna gerçekten ihtiyacım vardı.
 

DİLSTAN

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Ben denedim, hayalimde bile kavga etmeye başladık. Gerçeğini varın siz düşünün.
 

silwer

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Eyl 2008
Mesajlar
70
Tepkime puanı
1
Hayalinde bile kavga ediyorsanız nacizane tavsiyem sen bu ilişkiyi biraz düşün...
 

sosmivida

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Haz 2009
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Merhaba ben bunu denıyorum ancak hala bir sonuç alamadım. Sadec bir kere tutturdum beni düşünmesini sağlayacak daha etkili bir yöntem varmı acaba ?:banghead:
 

sosmivida

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Haz 2009
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
:party:Ben de hala sonuç alamadım. Bir de cevap alabilsem. :(
 

doki26

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Haz 2009
Mesajlar
13
Tepkime puanı
1
Benim başımdan bu tarz olaylar çok geçmiştir.Örneğin yıllardır görmediğim bi arkadaşımı,ailemi,öğretmenimi akşam üstü eve giderken düşününce bi anda karşıma çıkıyordu gündüz pek böyle bişe olmadı özellikle ikindi sonrası sayısız kez böyle olay yaşadım.Ama bunun için pek fazla uğraşmamıştım.Bikeresindede sevdiğim kişiyle görüşemediğim için hep onu düşünüyordum yatmak üzereydim,aklımdan keşke kollarımda olsa diye geçirmiştim ki mesaj geldi aşkım kollarında yatmayı cok istiyorum diye. Yazı çok güzel çok paylaşan arkadaşa çok teşekkür ederim. :hurray:
 

sinsi

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
1
ben bir iki kelime duyabiliyorum sonrada hayale dalıyorum engel olamıyorum çok önceden beri vardı bu
 

paradise1970

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Eyl 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
1
Bir de bu tür iletişimlerde hayale dalmamak çok önemli bence. Eğer amacımız karşı tarafa düşünce aktarımıysa, net bir şekilde hedefe odaklanmalı ve başı boş hayallere evriltmemeliyiz süreci. Hayal kurmak değil, daha aktif bir düşünme süreci bu. Hayaller alıp başını gider, düşünceler dağılır ve odaklanamayız ki, işin sırrı odaklanma ve doğru kanalize olma. Disiplinden kastım ise, aynı düşünceleri günün belli saatlerinde tekrarlamak. Bu da önemli, yani tekrar. Hayal kurmaya dönüştürmeden bütün bunları yapmak gerekiyor. Hayal dağıtır düşünceleri, sistematiği bozar ve düşüncelerimiz başı boş bir şekilde dağılır evrene. Deneyimlerim bana bunu gösterdi. Kendim her zaman becerebiliyor muyum bunu; tabii ki hayır. Ama teoride böyle olduğunu düşünüyorum. Tabii, daha birçok detay var.
 

damned

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
566
Tepkime puanı
53
çok güzel paylaşım teşekkürler..bu deneyimi bende sürekli yaşamaktayım sanki beyinlerimiz çelik halatla birbirine bağlı gibi..
 

blcknghtmr

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2011
Mesajlar
944
Tepkime puanı
91
Konum
uzay
Nasıl beceriyorsunuz aklım almıyor, bende düşündüm ama onun düşündüğü hiç bir şeyi duyamadım :) İyi ki de duyamıyorum, üzülürdüm herhalde...
 

DreamDuality

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
150
Bu tarz şeyler zihinsel maji , zihin köntrolü kategorilerine girmiyor mu?
 

[XTR] Similar Threads

Üst