Dünden Bugüne Astral Seyahat.

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Geçmişten günümüze kadar gelen pek çok kültürde BDD’lerin bilindiğine-uygulandığına dair çok sayıda iz bulmak mümkün. Bu konuda araştırmacılara yardımcı olan en önemli kaynaklar ezoterik bilgiler ve konuyla ilgili yapılmış geçmişe dönük araştırmalardır. Bu araştırmalar ışığında birkaç örnek vermek istersek Eski Mısırlıların, Kuzey Amerika Kızılderililerinin, Çinlilerin, Yunan Filozoflarının, Ortaçağ Simyacılarının, Okyanusya Halklarının (Şaman Kökenli), Hinduların, Yahudilerin ve Sufi Müslümanların astral seyahati bildiklerini ve bazı dini ritüellerinde uyguladıklarını söyleyebiliriz. Tibet'te astral seyahat yapmış kişilere özel bir isim bile verilmiş, "öte'den geri dönen" anlamına gelen “delogs” deniyor bu kişilere. Astral seyahat yapan bireyler deneyimleri esnasında çekik gözlü Tibetli bir keşiş görürlerse şaşırmasınlar; çünkü çok eski zamanlardan beri bu deneyimi en iyi onlar gerçekleştiriyorlar!
Birçok konuda farklı bir gizeme sahip eski Mısır’lıların BDD’leri bilmemesi çok şaşırtıcı olurdu elbette. Ruhsal öğreti sistemlerinde kullanabilecek kadar iyi biliyorlardı astral seyahati; astral bedeni “Ka”, canı-ruhu ise “Ba” olarak adlandırır ve her ikisinin de istedikleri zaman fizik bedenlerinden ayrılabildiklerine inanırlardı. Ülkenin önemli merkezlerindeki tapınaklarda çok özel şartlarda seçilmiş kişilere inisiyatik eğitim veriliyordu. Öğrenciler bu eğitime alınmak için oldukça zor bir kabul edilme sürecinden geçiyor, bu süreçten sonra yine özel bir takım sınavlar silsilesinden geçmek zorunda kalıyorlardı. Bu sınavlardan biri de öğrencinin (müridin) bir astral seyahat deneyimini gerçekleştirme süreciydi. Eski Mısır inisiyasyonlarında astral alanda şuurlu deneyimler yaşayamayan müridin ezoterik öğretinin ruhuna ulaşamayacağı çok iyi bilindiğinden, böyle bir yeteneği gelişmeyen kişiler inisiyasyona kabul edilmezdi. Astral alemin değişik veçheleriyle karşılaştırılan ve buradaki yasaları üstatlarının titiz korumasıyla kavrayan inisiye, ancak bu sayede bazı gizli sırlara erişebilme durumuna gelebilirdi. Yani, astral alem ve bu alemin yasaları uygun görülen müritlere uygulamalı şekilde öğretilirdi.
Astral Seyahat denilince akla ilk gelen kültür ise Şamanlar olmaktadır. Hatta her türlü Şaman uygulamasını astral seyahatsiz düşünmek hemen hemen imkansızdır. Şamanik uygulamalarda ve kabile kültürlerinde hem bireysel hem de toplu trans deneyimlerinin çok önemli bir yeri vardır. Öncelikle Şaman denilen kişi psişik yetenekleri oldukça gelişmiş hassas bir medyomdur. Astral seyahat Şamanın ruhsal dünya ile iletişime geçmesini sağlayan trans türlerinden biridir. Bazı Şaman kavimlerinin günümüzde halen uyguladığı “Sihirli Uçuş” törenleri bu ruhsal bağlantıyı anlatabilecek güzel bir örnektir. Törenin ilk günü, etrafı çitle çevrili bir tarlaya üzerinde yedi basamaklı merdiven oluşturacak şekilde bir kayın ağacı gövdesi dikilmekte ve aynı alana gece vakti törenle kurban edilecek olan bir de at hapsedilmektedir. Ertesi gün, Şaman kendi çevresinde çılgınca döne döne ve ezgi halinde sihirli sözler söyleye söyleye saatlerce dans etmektedir. Zaman zaman sihirli davuluna kuvvetle vurarak ağaçtaki basamaklara tırmanır; ve o sırada bedensiz varlıklara gelip kendisiyle iletişime geçmelerini bildirir. Trans hali maksimum noktasına ulaşınca, bir gün önce kurban ettiği atın ruhuna biniyormuş gibi hareketler yapar ve her basamağında dura dura kayın ağacının gövdesine tırmanır. Sonra birden durup epey bir süre hareketsiz kalır ve ardından gözlerini ovuşturup uyanıyormuş gibi yaparak hazır bulunanları selamlar ve göğe yükselişi sırasında gördüklerini kabilesine anlatır. Bu ritüelde trans esnasında kullanılan psişik yetenek tamamıyla astral seyahattir.
Dünya kültürlerinde bunlara benzer verilebilecek pek çok örnek mevcuttur; dilerseniz Mevlana’nın “Mesnevi” isimli eserindeki astral seyahat tanımını burada hatırlatarak bu cevabı noktalayalım; “Her gece ten tuzağından ruhu kurtarmakta, tahtaları sökmektesin. Ruhlar her gece bu kafesten kurtulurlar, ne kimsenin hakimi, ne de mahkumu olmadan feragate ulaşırlar.” (1 cilt, say. 3l )
“Rüyada el, ayak görür, bir şey alır bir yere gider, birisiyle görüşür, konuşursun ya; onu hakikat bil, saçma zannetme. Sen bedensiz bir bedene sahipsin, gayrı canının cisminden çıkacağından korkma.” ( 3. ct, sah. 131 )

Alıntı.

İyi forumlar :)
 
Üst