Ruh sizce nedir?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

fthbl

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
184
Tepkime puanı
11
Ruh,bir kanun-u zîvücud-u haricî” (Hariçte müstakil bir varlığı bulunan bir kanun)
Ruh,zîhayat, zîşuur, nuranî vücud-u haricî giydirilmiş, câmi, hakikattar, külliyet kesb etmeye müstaid bir kanun-u emrîdir.
Mesela, bir yerçekimi kanunu hayat ve şuur sahibi olsaydı ruh özelliği kazanırdı.

Ruh bir cevherdir asla değişmez, dönüşmez, başkalaşmaz, bir halden başka bir hale intikal etmez. Basittir, yani bileşken değildir. Nefsi ile kaimdir, başka bir cevher ve araza muhtaç değildir. Ruh orijinaldir, asliyesini daima muhafaza eder. Bir şey iken başka bir şey olmaz (felsefede özdeşlik prensibine işarettir). Ama ruh kendi orijinalliği içinde asliyesini bozmadan tekemmül edip olgunlaşabilir. Hasılı kelam, cevher olan ruh, asla araz olan maddeye dönüşmez.

Emir âleminden olup, beden ülkesini idare etmesi için kendisine müstakil bir varlık verilen bir kanun. Bedenden ayrılınca da varlığını devam ettirebilen lâtif bir cisim.
Akıl, “emir aleminden” olan bir varlığı kavrayacak kapasitede değildi. “Emir alemi” ölçüden, tartıdan, şekilden, renkten uzak varlıkların dünyasıdır. Maddeler için söylenen uzun, kısa, mavi, sarı, yuvarlak, düz, ağır, hafif gibi kelimelerin o alemde karşılığı yoktur. Ölçülere mahkum akıllar, ölçülemeyeni nasıl anlasın?
Alem-i Emir: Cenab-ı Hakk'ın irade sıfatının tecelli ettiği ve irade sıfatının hakim ve galip olduğu alemdir. Bir nevi irade sıfatının arşıdır. Bu alemde bütün kainatta olacak bitecek şeylerin emri ve komutu vardır. Yani bir nevi şu görünen alemin arkasındaki komut alemidir diyebiliriz.

Harici Vücut: Alem-i Emirden gelen emir ve komutların Allah’ın kudretiyle icra edilip, cismani ve harici bir vücudun giydirilmesidir. Burada, iradenin verdiği emir ve komutu kudret uygulayıp icra ediyor. İşte bu uygulama ve icra işine harici vücut denir. Daha çok, kudret sıfatına bakar ve bir nevi kudret sıfatının arşı hükmündedir.

Ruh: İrade sıfatının hakim olduğu emir aleminden gelen bir komut ve emirdir veya bir kanundur. Bu emir ve kanuna da kudret sıfatı harici bir vücut vererek, onu somut ve görünür hale getirmiştir. Aynı zamanda başına da şuur takarak, hem harici vücudu olan, hem de başında şuuru olan bir kanun olmuştur. Faraza emir aleminden olan yer çekimi kanununa Allah kudreti ile bir ceset giydirse, inayeti ile de bir şuur verse idi, o da bir insan olurdu ya da insanın ceset ve şuurunu alsa, biz de bir soyut kanun oluverirdik. Onun için Üstad Hazretleri burada, ruh ile soyut kanunları kardeş olarak vasıflandırmıştır.

Ruhun emir alemindeki cevher kısmı mec’uldür, yani kudretsiz olarak varlık sahasına çıkmıştır, geri kalan hayvani ve sair aksamı ise mahluktur, yani kudretin tecellisi ile vücut bulmuştur.Ruhun mahluk olmaması da emir alemindeki cevher kısmına bir delalet içindir. Yani ruhun özü ve mayası mahlukattan farklı ve özel bir cevher demektir. İşte mec’ul bu manaya delalet ediyor. Yoksa Allah’tan bağımsız, kendi başına var olup, ezeli olan demek değildir. Böyle bir düşünceye sapmak şirk ve küfür olur.


Ruh: İnsan mahiyetinin aslı ve esası ruhtur. Ruh, bütün hasse ve duyguların efendisi ve yaşam kaynağıdır. Ceset ise ruh ile kaim olup, ruha tabidir. Ruhsuz ceset olamaz, ama cesetsiz ruh olabilir. Ruh basittir, bölünmez, parçalanmaz, eskimez, pörsümez, ölmez, dağılmaz, yaşlanmaz; ceset ise sayılan vasıfların tam aksine sahiptir.

Ceset ise, ruh ile kaim bir arazdır; ruh temeli üzerine kurulmuş bir bina gibidir. Ruh asliyetini muhafaza ederken, ceset her an değişim ve dönüşüm içindedir. Fena ve zevale mahkumdur.Madde ve enerji de birer arazdırlar. Bu yüzden değişip başkalaşabilirler. Mesela; suyun potansiyel enerjisinin elektrik enerjisine dönüşmesi gibi. Onun için ruh ile madde iki farklı mahiyettir. Biri cevher iken, diğeri arazdır ve asla birbirlerine dönüşmezler. Arazın cevher, cevherin de araz olamayacağı bütün filozof ve alimlerce adetullah içinde ittifak ile kabul edilmiştir.

Ruhta nurani ve latif olarak yaratılan bütün hasse ve duyguların cesette de maddi ve cismani bir karşılığı ve azası vardır.Mesela, ruhta akıl ve şuurun cesetteki karşılığı beyindir. Ruhun işitme vasfı cesette kulak olarak yaratılmıştır. Ruhun görmesi, cesette göz organı ile sağlanıyor. Tabiri caiz ise cesetteki bütün aza ve organlar ruhtaki hasse ve duyguların bir çıkıntısı ve yansımasıdır. Bu yüzden ruh ile anlaşılmayan cismani hakikatler ruhun aracı olan beden ile anlaşılır. Yani ruh bizzat hissedemediği cismani ve kesif şeyleri, ceset ve beden aracılığı ile hissediyor. Bu yüzden ceset ve azaları yaratılıp, ruha giydirilmiştir.


Ruh ile ceset, tabiat olarak, yani fıtraten bir birine zıt varlıklardır. Ruh nurani ve latif bir varlıktır; ceset ise maddi ve kesif bir varlıktır. Ruh zaman ve mekan kaydından mücerrettir, ceset ise zaman ve mekan ile mukayyettir. Ruh bir anda binlerce işi tedbir ve tedvin edecek bir haysiyettedir, ceset ise aynı anda iki işi yapamaz. Ruh hafif ve kayıtsızdır, ceset ise hantal ve sakildir. Ruh inbisat ve tekemmül ettikçe ceset incelir, ruha karşı direncini yitirir, onun gibi latif ve nurani olmaya başlar. Ceset kalınlaşır ve hükmünü icra ederse, yani madde ve maddi kayıtlar inkişaf edip kesafet galip olursa, o zaman da ruh asliyetini kaybeder ve sakil bir hale dönüşür.


Onun için ruh ile ceset iki mübayin rakiptir. Bir insan da bu rekabeti ruh kazanırsa, yani ruh inkişaf edip hükmünü icra ederse, cesette nuranileşir ve hatta ruh gibi hiffet bulur. Onun için Peygamberimiz (asv) miraca ruhu ile beraber mübarek cesedi ile çıkmıştır. Onun mübarek cesedi de aynı ruh gibi letafet ve nuraniyet kazanmıştır. Bu yüzden her bir azası ile hem görür hem de işitirdi. Bu mertebe her insana açıktır, ama herkes o mertebelere ulaşamıyor.

Cesedin bütün cüzleri ruh ile kaim olup, onun tedbir ve terbiyesindedir. Ruh, cesedin her yerinde hazır ve nazır olmakla beraber, zatı itibari ile cesedin herhangi bir yerinde ve bölgesinde de mahkum değildir. Ruh için, cesedin şurasındadır demek doğru olmaz. Nasıl güneş ışık ve harareti ile her şeyin içinde iken, zatı noktasından her şeyden çok uzak ise, ruh da tedbir ve terbiye noktasında bedenin her yerinde iken, zat noktasından hiçbir yerde değildir. Ruh ile ceset et ile tırnak gibi birbiri ile irtibatlıdır.Ruhun beden üstündeki tasarruf ve tedbiri ezeli irade sıfatının ehadi bir tecellisidir.

Ölüm, onun beden zindanından kurtulup, hürriyetine kavuşmasıdır. O zaman bedene ihtiyacı kalmaz. Gözsüz görür, kulaksız işitir, beyinsiz düşünür. Mahşere kadar bedensiz bekler. Ahirette yeniden ve yeni bir bedene kavuşur.

Ruh, varlığın esası ve özü olduğu için, sahibine bir kimlik ve şahsiyet bahşediyor. Yani kimde ruh varsa; o kimse şahsiyet ve ferdiyet kazanıyor.Mesela, bir tavuğun ruhunun olması ona bir şahsiyet ve ferdiyet verdiği için, ruhu ile ahiret aleminde ebedi olarak yaşayacaktır. Şayet her bir bitki böyle bir ruha sahip olsa idi, tıpkı hayvanlarda olduğu gibi; haşir gününde ferdiyet ve şahsiyeti ile bekaya mazhar olurdu.

Ceset ruhun hanesi ve yuvasıdır, libası değil. Belki ruhun libası, bir derece sabit ve letafetçe ruha münasip bir gılâf-ı lâtifi ve bir beden-i misalîsi vardır. Öyle ise, mevt hengâmında bütün bütün çıplak olmaz; yuvasından çıkar, beden-i misalîsini giyer.
Gılaf-ı latif ise ruhun ölümle mücerret kalmayıp, tebeyyün etmesi için Allah tarafından takılacak arizi ve geçici bir kimliktir. Yoksa ruh bunların hiç birisine muhtaç değildir.
Nasıl ki, bir insan evinden çıkında pardesü giyerek çıkar. Öyle de ruh dahi ceset evinden çıkınca, çıplak olarak çıkmaz, kendine has bir elbise giyer öyle çıkar.

Ölüm, onun beden zindanından kurtulup, hürriyetine kavuşmasıdır. O zaman bedene ihtiyacı kalmaz. Gözsüz görür, kulaksız işitir, beyinsiz düşünür. Mahşere kadar bedensiz bekler. Ahirette yeniden ve yeni bir bedene kavuşur.

Alıntıdan derleme
 

albus

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
1,049
Tepkime puanı
313
Ruh bence insanın özü olabilir.
 

focus

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Nis 2010
Mesajlar
414
Tepkime puanı
26
ruh nerde durup nereye baktıgınız andır.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Evrenin parçası ,ezelden gelen ve ebedi olandır.Uyumayan ,asıl olan ve herşeyin manasıdır.
 

focus

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Nis 2010
Mesajlar
414
Tepkime puanı
26
ben farklımı söyledim acaba.

bir olanın çoklu parçacıkları, yada aslın(tek) olanın çoklanmış gibi gözüken hali veya izi.
 

ferhat-girgin

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Şub 2013
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Ruh benim içimdeki sistemdir. Zihnimdir , varolabilme yeteneğimdir.
 

ruhname

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eki 2012
Mesajlar
557
Tepkime puanı
152
İnsanın Ruh u ne insanın bedeninin içerisindedir ne başının üstünde ne önünde ne arkadasında ne de yanında yani bedenin kumandanı ruh olmasına rağmen tarif edilen şekli bu cismaniyeti yoktur gözle görülmesi mümkün olmayan eşşiz bir cevherdir..ha bide benim forumdaki ismin :)
 

kharalos

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Mar 2013
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Konum
Ankara
İş
Öğrenci
Ruh asıl bizleriz.Bedenlerimiz sadece bu dünyadaki yansımalarımız.
 

BeLLa91

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2010
Mesajlar
890
Tepkime puanı
268
İş
Asistan, öğrenci
Bence ruh; esas benliktir. Yaratıldığı andan itibaren (Tanrı yok etmek istemediği sürece) her zaman var olacak. Tek ana kaynağı Sonsuz Sevgi'dir. Ve bence ruhlarımızın bu dünyada ya da arafta acı çekme sebebi O'ndan ayrı kalmak. Bu dünyadaki cezamızın ağırlığını belirleyen tek şey, O'ndan ayrı kalmaya karşı dayanabilme sabrımızdır.
 

Bulut_atlası

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ocak 2013
Mesajlar
780
Tepkime puanı
31
ruh tüm acıları taşıyan,geçmişi unutmayan,unutsa da hisseden,beden çürüsede daima sonsuz kalan en önemli şeydir..bizi biz yapar
 

sun shine

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2013
Mesajlar
118
Tepkime puanı
16
Konum
İstanbul
Böyle soyut bir kavramın somut bir tanımı olamaz bence.
Ama bana göre ruh, bizi biz yapan, bedenimizin içini doldurandır. Yani bilincimizdir. O olmazsa boş çuval gibi yere yığılırız.
 

Shemhurashin

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
79
Tepkime puanı
18
Konum
K.K.T.C LEFKOŞA
İş
Öğrenci
Ruhu tanrıdan bir parça olarak algılayabiliriz saf ve arı olan. Benim inancıma göre ruh bedende değildir ama bedenin dışında da değildir, bedenle ilişkilidir. Ne birbirine karışmış ne de birbirinden ayrıdır. Çok basit bir örnek vermek gerekirse zeytinyağı ve su gibi. Birbiriyle ilişkilidirler ama birbirine karışmış değillerdir. Başka ve daha anlamlı bir örnek vermek gerekirse ayna ve güneşi örnek verebiliriz. Ayna ışığı yansıtır, ışık aynayla ilişkilidir ama aynanın içinde değildir veya aynanın kimyasını değiştirmez. Birbirlerinden ayrı iki oluşumdur ama birbirleriyle etkileşim halindedirler. Ayna güneşin ışığını yansıtır dedim, güneş hep oradadır bizim aynada gördüğümüz ise güneşin sadece bir yansımasıdır, ayna ne kadar temiz olursa ışıkta o kadar parlak yansır. Bedende bir ayna gibi düşünülebilinir ne kadar saf ve temiz olursa güneşin ışığı da yani ruhuda o kadar temiz yansıtır.
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Ruh Allah'in kuluna ve sadece insanogluna verdigi bir güctür kendi katindan, bana göre ruh nimeti bütün esmayi icinde barindirir ve bu gercek ile Allah'a yakinlik ve bilgiyi saglar. Ve canli Kur'an ruh'tur.
Hatta saf ASK :)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst