Arefe Gününün namazi , orucu , duasi faziletleri

ibis73

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
338
Tepkime puanı
26
AREFE GÜNÜ KILINACAK NAMAZ

Hacca gidemeyen kardeşlerimizce Arefe günü öğle ile ikindi arası Allah rızası için kılabilecekleri iki rekât namazdır.


Niyet:

"Ya Rabbi! Bu gün şu saatlerde Arafat'ta milyonlarca Müslüman'ın "LEBBEYK! ALLAHÜMME LEBBEYK" diye Telbiye getirerek iltica ettiği zamanda bu aciz kulun onların yanında, orada bulunamadı. Bu kulunun ruhunu onlarla beraber kılıp benim ilticamı da onların ilticasına ilhak buyur. Orada aff-ı umumiye mazhar kıldığın kullarına beni de ilhak eyle" diye kendinizi Arafat’ta kabul ederek niyet edilir.


Namazın kılınışı

İki rekât namazın her rekâtında 1 Fatiha, 3 Kafirun, 10 İhlâs-ı Şerif okunur.


Namaz sonrası 70 sefer "Estağfirullah el azîm" diye istiğfar edilir.


70 sefer "Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehul mulku ve lehul hamdu yuhyî ve yumît ve huve alâ kulli şey’ in kadîr" tevhidi okunur.


70 sefer "Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, lâ ilâhe illallâhu vallahu ekber, Allah-u ekber, ve lillâhil hamd" diye tekbir getirilir.



Arefe günü Hızır ve Hıdır a.s.'ın Arafat’ta buluştuklarında okudukları "Bismillâhi mâşâallâhü lâ yasrifus sûe ilâllah, Bismillâhi mâşâallâhu lâ yes’ ukul hayra ilâllâh, Bismillâhi mâşâallâhu lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyul azîm" duası da okunursa daha da makbul olur.







BASKA KILINIS SEKLI



Arefe günü kilinacak namaz hakkinda

KAYNAK: ABDÜLKADİR GEYLANİ
GÜNYET'ÜT TALİBİN
(sf 694-695)


Ebu Hüreyre(ra)'dan rivayetle: Resulullah(sav) efendimizin şöyle buyurduğunu anlatmıştır:


"AREFE GÜNÜ, ÖĞLENLE İKİNDİ ARASINDA DÖRT REKAT NAMAZ KILINIR.

BU NAMAZIN HER REKATINDA ; FATİHA SURESİNDEN SONRA, ELLİ KERE İHLAS SURESİ OKUNUR.
ALLAHU TEALA, BU NAMAZI KILAN KİMSELERE ŞU İHSANI YAPAR:
KENDİSİ İÇİN BİR MİLYON SEVAP YAZAR..
KUR'ANDA BULUNAN HER HARF SAYISI KADAR ONUN İÇİN CENNET DERECESİNİ YÜKSELTİR. BU DERECELERDEN BİRİNİN DİĞERİNE UZAKLIĞI BEŞ YÜZ SENELİK YOLDUR.
ALLAHU TEALA O KİMSEYİ, KUR'AN'DAKİ GHARFLERİN SAYISI KADAR HURİ KIZI İLE EVLENDİRİR. HER HURİNİN YANINSDA YETMİŞ BİN SOFRA VARDIR Kİ; İNCİ YAKUT İŞLEMELİDİR. HER SOFRADA YETMİŞBİN ÇEŞİT YEŞİL KUŞ ETİ VARDIR. SOĞUKLUKTA KARDAN DAHA SOĞUKTUR. TATLILIKTA BALDAN DAHA TATLIDIR. KOKUDA MİSKTEN DAHA GÜZEL KOKULUDUR. ONUN PİŞMESİNDE NE ATEŞ VARDIR; NEDE DEMİR..
O KİMSE BUNLARI YERKEN, İLK BAŞTA NASIL LEZZET ALIRSA; SONUNDA ÖYLE LEZZET ALIR. BÖYLECE, BIKIP USANMADAN YER DURUR..
DAHA SONRA, ORADAKİLERİN SOFRASINA BİR KUŞ KONAR Kİ; İKİ KANADI KIRMIZI YAKUTTAN, GAGASI ALTINDANDIR. BU KUŞUN KANATLARININ SAYISI YETMİŞ BİN TANEDİR.
ORAYA GELEN BU KUŞ, ÖYLE GÜZEL BİR SESLE SESLENİR Kİ; ONUN GİBİSİNİ HİÇ KİMSE DUYMAMIŞTIR. ŞÖYLE SESLENİR;
_ "MERHABA, EY AREFE GÜNÜNÜ İHYA EDENLER.."
Daha sonra Resulullah efendimiz(sav) şöyle anlattı:
_" BU KUŞ, ORADAKİLERDEN HER BİRİNİN TEPESİNE DÜŞER. ONUN HER KANADININ ALTINDAN YETMİŞ TÜRLÜ YEMEK DÜŞER. O KİMSE BUNLARDAN BIKIP USANMADAN YER.
SONUNDA O KUŞ, ÇIRPINIR, UÇAR GİDER.
O KİMSE KABRİNE KONDUĞU ZAMAN, KUR'AN'DAKİ HARFLERİN SAYISI KADAR KENDİSİNE NUR AYDINLIĞI GELİR. O KİMSE, BU NUR SAYESİNDE, KABE'Yİ MUAZZAMA'YI TAVAF EDENLERİ GÖRÜR.
ONUN İÇİN, KABRİNDE İKEN CENNETTEN BİR KAPI AÇILIR.. CENNETTE KENDİSİ İÇİN HAZIRLANAN O KADAR ÇOK SEVAP VE İKRAM GÖRÜR Kİ; DAYANAMAYIP ŞÖYLE DER:
- RABBİM, KIYAMETİ OLDUR."


----------------------------------------------------------------
Arefe Günü Okunan Dua

Hamd, âlemlerin rabbi Allah’ındır. Allah’ım, hamd senindir; ey gökleri ve geri yaratan; ululuk ve ikram sahibi; rablerin Rabbi; her tapılanın Tanrısı; her yaratılanın yaratıcısı ve her şeyin varisi. Hiçbir şey O’nun gibi değildir; hiçbir şeyin bilgisi O’na gizli kalmaz; O her şeyi kuşatmış, her şey üzerinde gözeticidir.

Sensin Allah; senden başka ilah yok. Teksin, benzerin yok; birsin, eşin yok.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. Cömertsin, cömertlik sana yakışır; ulusun, ululanmak senin hakkın; büyüksün, büyüklenmek sana ait.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. Yücesin; yüceden de yücesin. Cezalandırman pek şiddetlidir.


Sensin Allah; Rahman’sın, rahîmsin; ilim ve hikmet sahibisin.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. İşitensin, görensin; kadîmsin, her şeyden haberin var.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. En kerim kerimsin; en sürekli süreklisin.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. Herkesten önce ilksin; her sayıdan sonra sonsun.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. Yüceliğinle birlikte yakınsın; yakınlığınla birlikte yücesin.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. Zarifsin, güzelsin; ululuk, büyüklük ve övgü sahibisin.


Sensin Allah; senden başka ilah yok. Nesneleri, aslı esası olmaksızın yarattın; şekillendirdiklerini örneksiz şekillendirdin; var ettiklerini birinin işine bakarak var etmedin.


Sensin ki, her şey için bir ölçü koydun; her şeyi kolaylaştırdın ve her şeyi belli bir düzene soktun.


Sensin ki, yaratmanda kimse sana yardım etmedi; işinde kimseye danışmadın; ne gözlemcin, ne benzerin olmamıştır.


Sensin ki, irade ettin, irade ettiğin kesinleşti; yargıladın, yargın adalet üzere oldu; hükmettin, hükmün tam yerini buldu.


Sensin ki, hiçbir mekân seni içine alamaz; saltanatın karşısında hiçbir sultan dayanamaz ve hiçbir kanıt ve açıklama seni susturamaz.


Sensin ki, her şeyin sayısını bilirsin; her şey için bir son öngörmüşsün ve her şeyi belli bir ölçüyle yaratmışsın.


Sensin ki, benliğin tahayyüllere sığamaz; düşünceler niteliğini derk edemez ve gözler bulunduğun yeri göremez.


Sensin ki, sınırlandırılmazsın ki, sınırlı olasın; temessül etmemişsin ki, bulunasın; ve doğurmamışsın ki, doğrulmuş olasın.


Sensin ki, karşıtın yok ki, sana karşı gelsin; dengin yok ki, sana üst olmaya yeltensin ve benzerin yok ki, seninle yarışmaya kalkışsın.


Sensin başlayan, icat eden, oluşturan, yepyeni bir şey ortaya çıkaran ve yaptığını güzel yapan.


Münezzehsin sen! Şanın ne kadar yüce; yerin ne kadar yüksek ve hakkı batıldan ayırışın ne kadar net!


Münezzehsin sen! Ne kadar da lütfu bol bir latifsin; ne kadar da merhametli bir şefkatlisin ve ne kadar da bilgili bir hikmet sahibisin!


Münezzehsin sen! Ne de güçlü bir meliksin; ne de eli açık bir cömertsin ve ne de makamı yüksek bir makam sahibisin. Güzellik, büyüklük, ululuk ve övgü sahibisin sen.


Münezzehsin sen! Elini iyiliğe açmışsın; hidayet senin katından bilinmiştir. Seni din için de, dünya için de arayan bulur.


Münezzehsin sen! İlminde geçen herkes sana boyun eğmiş; Arşının altında olan her şey büyüklüğünün karşısında küçüklüğünü itiraf etmiş ve tüm yaratıkların sana teslim olmuştur.


Münezzehsin sen! Sezilmez, duyulmaz, dokunulmazsın. Kimse sana hile yapamaz; seni azarlayıp kovamaz; seninle çekişemez; seninle yarışamaz; seninle tartışamaz; seni aldatamaz.


Münezzehsin sen! Yolun düz, emrin doğru ve sen ihtiyaçlar için başvurulan yegane dirisin.


Münezzehsin sen! Sözün hikmet, yargın son karar ve iraden kesindir.


Münezzehsin sen! Dilediğini kimse geri döndüremez; kelimelerini kimse değiştiremez.


Münezzehsin sen! Ey, ayetleri akılları durduran, gökleri meydana getiren, canları yaratan.


Hamd senindir; sürekliliğinle sürecek bir hamd.


Hamd senindir; nimetinle devam edecek bir hamd.


Hamd senindir; ihsanına paralellik arz edecek bir hamd.


Hamd senindir; hoşnutluğunu artıracak bir hamd.


Hamd senindir; bir hamd ki, her hamd edenin hamdiyle birlikte olsun ve hiçbir şükredenin şükrü ona ulaşmasın. Bir hamd ki, başkasına değil, yalnızca sana yaraşsın; onunla başkasına değil, yalnızca sana yaklaşılsın. Bir hamd ki, ilki (önceki nimetleri) sürdürsün; sonu (sonraki nimetleri) kalıcı kılsın. Bir hamd ki, gün geçtikçe kat kat artsın, durmadan çoğalsın. Bir hamd ki, koruyucu melekler onu sayamasın; yazıcı meleklerin kaydettiğinden çok çok fazla olsun. Bir hamd ki, yüce Arşına ve yüksek Kürsüne denk olsun. Bir hamd ki, sevabı katında tam olsun; mükâfatı her mükâfatı kapsasın. Bir hamd ki, dışı içiyle tutsun; içi samimiyet dolu olsun. Bir hamd ki, daha önce kimse öyle bir hamd etmemiş olsun; değerini senden başkası bilmesin. Bir hamd ki, sayısını çoğaltmaya çalışana yardımcı, hakkıyla yerine getirmek isteyene destekçi olsun. Bir hamd ki, yarattığın tüm hamdleri bir araya toplasın; daha sonra yaratacaklarını bir ipe dizsin. Bir hamd ki, sözüne ondan daha yakın bir hamd olmasın; onunla hamd edenden daha iyi hamd edici bulunmasın. Bir hamd ki, kereminle bolluğa sebep olsun, ihsanını kat kat artırsın. Bir hamd ki, büyüklüğüne, cömertliğine yakışsın; izzet ve celaline uygun olsun.


Rabbim, soylular soylusu, seçkinler seçkini, değerliler değerlisi, mukarreb kulun Muhammed’e ve Muhammed’in âline salatlarının en üstünüyle salat eyle; bereketlerinin en kâmiliyle ona bereket ver; rahmetlerinin en yararlısıyla ona rahmet et.


Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle; bir salat ki, durmadan artsın; artışı ondan çok olan bir salat olmasın. Ona salat eyle; bir salat ki, sürekli büyüsün; ondan daha çok büyüyen bir salat olmasın. Ve, ona salat eyle; hoşnut olacak bir salat ki, onun üstünde bir salat olmasın.

Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle; bir salat ki, onu hoşnut etsin; hoşnutluğunu artırsın. Ona salat eyle; bir salat ki seni hoşnut etsin; hoşnutluğunu artırsın. Ve ona salat eyle; bir salat ki, onun (Muhammed) için ondan başkasına razı olmaz, ondan (Muhammed) başkasını da ona ehil görmezsin.


Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle; bir salat ki, hoşnutluğundan öteye geçsin; varlığın devam ettikçe ardı arkası kesilmesin; kelimelerinin bitmediği gibi asla bitmesin.


Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle; bir salat ki; meleklerinin, nebilerinin, resullerinin ve itaat edenlerinin salatlarını derleyip toplasın; cinlerden ve insanlardan davetine icabet eden kullarının salatlarını kapsasın; yarattığın tüm yaratık türlerinin salatlarını bir araya getirsin.


Rabbim, ona ve âline salat eyle; bir salat ki, geçmiş gelecek tüm salatları kuşatsın. Ona ve âline salat eyle; senin ve herkesin beğeneceği bir salat ki, onunla birlikte diğer salatlar meydana getiresin; onu kaç katına katladıkça o salatları da öyle yapasın; günler geçtikçe onları senden başka kimsenin sayamayacağı bir şekilde kat kat artırasın.


Rabbim, onun tertemiz Ehl-i Beytine de (ayrıca) salat eyle. Onlar ki, işin (insanları doğru yola hidayet etmek) için onları seçtin; onları ilminin bekçileri, dinin koruyucuları, yeryüzündeki halifelerin ve kullarının üzerindeki hüccetlerin kıldın. İradenle onları pislik ve kirden tam anlamıyla temizledin. Onları, sana ileten vesile, cennetine götüren yol kıldın.


Rabbim, Muhammed ve âline salat eyle; bir salat ki, onlar hakkındaki bağışlarını ve onurlandırmanı artırsın; onlara olan ihsan ve nimetlerini tamamlasın; senden edinilecek kâr ve yararlardan nasiplerini bol etsin.


Rabbim, ona (Muhammed) ve onlara (Ehl-i Beytine) salat eyle; bir salat ki, başlangıcının süresi, süresinin sonu, sonunun bitimi olmasın.


Rabbim, Arşının ve onun altındakilerin ağırlığıca, göklerinin ve onların üstündekilerin tuttuğuca, yerlerinin ve onların altındakilerin sayısıca onlara salat eyle; bir salat ki, onları sana daha bir yakınlaştırsın; senin ve onların hoşnutluğuna vesile olsun ve benzeri salatlar hep devam etsin.


Allah’ım, sen her zamanda dinini, kulların için hakkın bayrağı ve şehirlerde hidayet ışığı olarak diktiğin bir imamla güçlendirmişsin. Onun ipini kendi ipine bağlamış; onu hoşnutluğuna ulaşma vesilesi kılmış; ona itaati farz etmiş; ona karşı gelmekten sakındırmış; onun emirlerini yerine getirmeyi, yasaklarına uymayı, ondan öne geçmemeyi, ondan geri kalmamayı emretmişsin. O, sığınanların koruyucusu, inananların sığınağı, tutunanların sağlam kulpu ve âlemlerin güzelliğidir.


Allah’ım, velin olan o imamı, kendisine verdiğin nimetlerin şükrünü yerine getirmeye muvaffak et. Bizi de aynı şeye muvaffak eyle. Ona, kendi katından yardımcı bir güç ver. Ona kolay bir fetih nasip et. En güçlü desteğinle ona yardım et. Gücünü artır; pazısını kuvvetlendir; onu sürekli gözet; koruman altında bulundur; meleklerinin yardımıyla onu başarıya ulaştır; her zaman galip olan ordunu ona yardıma sevket; onunla Kitabını, sınırlarını, yasalarını ve Resulünün -salavatın ona ve âline olsun Allah’ım- sünnetlerini ayakta tut; dininin zalimlerce öldürülen nişanelerini dirilt; yolundaki zulüm paslarını, zorlukları gider; yolundan ayrılanları ortadan kaldır; dosdoğru yolunda eğrilik meydana getirmek isteyenleri mahv-u nabud eyle. Onu dostlarına karşı yumuşat; düşmanlarına karşı elini açık et; şefkatini, merhametini ve sevgisini halimize şamil eyle; bizi sözünü dinleyip itaat edenlerden, hoşnutluğunu kazanmaya çalışanlardan, yardımına koşanlardan, onu savunanlardan, bununla sana ve Resulüne -salavatın ona ve âline olsun Allah’ım- yakınlaşmak isteyenlerden kıl.


Allah’ım, onların makamlarını itiraf eden, takip ettikleri yolu takip eden, izlerinde yürüyen, kulplarından yapışan, velayetlerine sarılan, imametlerini kabul eden, emirlerine teslim olan, var güçleriyle onlara itaat etmeye çalışan, (ferec) günlerini bekleyen ve gözlerini onlara diken dostlarına da, büyüyüp artan, bereket dolu salatlarla sabah akşam salat eyle. Ve selam eyle onlara ve ruhlarına. Onların işlerini takva üzere bir araya topla; durumlarını düzelt; tövbelerini kabul buyur. Hiç kuşkusuz, sen, pek merhametlisin, tövbeleri kabul edensin ve bağışlayanların en iyisisin. Bizi de rahmetinle esenlik yurdunda onlarla birlikte kıl, ey merhametlilerin en merhametlisi.


Allah’ım, bu, Arefe günüdür. Şerefli, değerli ve büyük bir gündür. Bu günde rahmetini yaymış, affını yaygınlaştırmış, bağışını çoğaltmış ve onunla kullarına lütufta bulunmuşsun.


Allah’ım, ben ise, senin o (naçiz) kulunum ki, daha yaratmadan önce ve de yarattıktan sonra ona nimet verdin; onu dinine ilettiğin, hakkını ödemeye muvaffak ettiğin, (sağlam) ipinle koruduğun, hizbine (grubuna) aldığın, dostlarını sevmeye, düşmanlarına düşman kesilmeye hidayet ettiğin kimselerden kıldın. Daha sonra ona emrettin, emrini tutmadı; sakındırdın, sakınmadı; karşı gelmemesini öğütledin, karşı geldi. Ancak bunları, sana inat ederek ve sana karşı büyüklük taslayarak yapmadı. Tutkusu onu bu işlere sürükledi; düşmanın ve düşmanı (olan şeytan) da bu hususta ona yardımcı oldu. Yasaklarını irtikâp ederken tehdit ve korkutmalarını bildiği halde, affını ümit edip bağışlamana güveniyordu. Oysa kendisine verdiğin nimetlerle o işleri yapmamaya en çok layık olan kullarındandı.


Şimdiyse; hor, hakir, zelil, alçak ve azabından korkan biri olarak karşında durmuş, taşıdığım büyük günahları, işlediğim koca hataları itiraf ederek affına sığınıyor, rahmetini umuyorum. Kimsenin, beni senden koruyamayacağını, hakkımda verdiğin karara engel olamayacağını biliyorum.


O halde, suçlulara döndüğün rahmetinle bana dön; ellerini sana doğru uzatanlara verdiğin affını bana ver ve sana ümidi olanlardan esirgemediğin mağfiretini benden esirgeme. Bu günde benim için bir nasip ayır ki, onunla hoşnutluğundan bir pay elde edeyim.


Beni bu günde, sana kulluk sunan kullarının elde ettikleri şeylerden mahrum etme. Gerçi ben, onların sundukları iyi işleri sunmuş değilim ama, tevhidini sunmuş; zıddın, benzerin, ortağın olmaktan seni tenzih etmişim; emrettiğin kapılardan sana gelmiş, öyle bir vesileyle yakınlığını aramışım ki, kimse onun dışında başka bir vesileyle sana yaklaşamaz. Daha sonra bunu; tövbeyle sana dönüşüm, yüceliğin karşısında alçalıp küçülmem, hakkında iyi şeyler düşünmem ve katındakine güvenmem izlemiş; sana olan ümidim de -ki sana ümidi olup da ümidi boşa çıkan az olur- arkadan bunları desteklemiştir. Ve ben, böbürlenenlerin böbürlendiği gibi böbürlenerek, itaatleriyle övünenlerin övündüğü gibi övünerek, şefaat edenlerin şefaat edeceklerine güvenerek değil; hor, hakir, muhtaç, fakir, korkan, sığınak arayan biri olarak rahmetini dileniyorum. Bununla birlikte ben, azdan da az, alçaktan da alçak, zerre gibi veya zerreden de aşağıyım.


Şimdi, ey kötü işler yapanları hemen cezalandırmayan; şımarık zenginlere hadlerini bildirmekte acele etmeyen; ey lütfuyla sürçenleri affeden, fazlıyla suçlulara mühlet veren (yüce Allah)! Ben de sürçmüş, hata etmiş, kötü işler yapmışım ve suçumu itiraf etmekteyim. Sana karşı cüretkâr davranmış, bilerek karşı gelmişim; kullarından gizletmeye çalıştığım kötülükleri senin gözünün önünde irtikâp etmişim. Kullarından korkmuş, senden yana kendimi güvencede hissetmişim. Kahrından çekinmemiş, şiddet göstereceğinden korkmamışım. Aslında, kendime karşı cinayet işlemiş, kendi belama düşmüşüm. Utanmam yok; uzun sürecek bir zilletle karşı karşıyayım.


(Allah’ım,) Mahlukatından seçtiğin, kendin için ayırdığın, yaratıklarından beğendiğin, işin için uygun bulduğun kimsenin (Muhammed Mustafa’nın) hakkına ve ona itaati sana itaat, ona muhalefeti sana muhalefet, onu sevmeyi seni sevmek, ona düşmanlık etmeyi sana düşmanlık etmek olarak kabul ettiğin kimsenin (Hz. Ali’nin) hakkına, bu günde beni, günahlardan sıyrılarak sana sığınan, tövbe ederek mağfiretini dileyen kimseyi bürüdüğün rahmetinle bürü; sana itaat edenlerin, katında kurb ve menzilet sahibi olanların işlerini idare ettiğin gibi benim de işlerimi idare et; ahdine vefa edip uğrunda zorluklara katlanan, hoşnutluğunu elde etmek için çalışıp çabalayan kimseye yettiğin gibi bana da yet.


Huzurunda ihmalkâr davrandığım, sınırlarını aşıp hükümlerini çiğnediğim için beni hesaba çekme. Yanındaki hayrı benden esirgeyip nimetinin bana ulaşmasında seni ortak etmeyen (zengin) kimsenin yavaş yavaş helake doğru ilerlediği gibi beni yavaş yavaş helake doğru götürme.


Gafillerin uykusundan, israfkârların uyuklamasından ve kendi haline terkedilenlerin esneyip durmasından beni uyandır. Kalbimi, tevazu ile sana itaat edenlerin, içtenlikle sana kulluk sunanların yaptığı şeylere yönelt; ihmalkârların düştüğü durumdan kurtar. Beni, senden uzaklaştıracak, senden alacağım payla arama girecek ve katında aradığım şeyden alıkoyacak şeylerden koru. Sana götüren hayırların yolunu, emrettiğin yönden hayırlarda yarışmayı ve istediğin gibi hayırlara düşkün olmayı benim için kolaylaştır.


Azap vaadini hafife alanlarla birlikte beni helak etme. Gazabını talep edenlerle birlikte beni yok etme. Yollarından sapanlarla birlikte beni mahvetme. Saptırıcı fitnelerden, eğlendirici belalardan beni kurtar ve aniden yakalayıvermek üzere bana mühlet verme. Benimle beni saptıracak düşmanın, helak edecek tutkunun ve benliğimi bürüyecek hüsranın arasına gir. Gazabından sonra kendisinden razı olmayacağın kimseden yüz çevirdiğin gibi benden yüz çevirme. Sana olan ümidimi boşa çıkarıp da rahmetin hakkında ümitsizliğe düşürme beni. Sevginden kaynaklanan yükümlülüklerden gücümü aşanı bana yükleyip de zor durumda bırakma beni.


Kendisinden hayır umulmayan, kendisine ihtiyaç duyulmayan ve bir daha dönüşü (tövbesi) olmayan kimse gibi beni elinden salıverme. Gözünden düşen, benliğini horluk bürüyen kimse gibi beni atma. Elimden tutarak alçalanların düştüğü duruma düşmekten, yoldan sapanların duçar olduğu korkuya duçar olmaktan, aldananların sürçtüğü yerlerde sürçmekten ve helak olanların düştüğü vartaya düşmekten koru beni. Köle ve cariyelerinin (kullarının) çeşitli sınıflarını müptela ettiğin şeylere karşı bağışıklık kazandır bana. Özen gösterdiğin, nimet verdiğin, hoşnut olduğun, övgüyle yaşattığın ve mutlu olarak öldürdüğün kimselerin ulaştığı yerlere ulaştır beni.


İyilikleri yok edecek, bereketleri götürecek amellerden uzaklaştır beni. Çirkin kötülüklerden ve rüsvay edici günahlardan sakınmayı kalbime ilham eyle. Beni, ancak senin yardımınla elde edebileceğim şeyle uğraştırarak hoşnutluğunu kazanabileceğim şeylerden alıkoyma. Katındakinden mahrum eden, sana kavuşturacak vesileyi aramaya engel olan ve sana yakınlaşmayı unutturan alçak dünyanın sevgisini kalbimden sök at. Gece ve gündüz seninle baş başa kalıp râz-u niyaz etmeyi benim için süsle (bu işin güzelliğini benim için aşikâr eyle). Bana, beni azabından korkmaya yaklaştıracak, yasaklarını irtikâp etmekten alıkoyacak ve büyük günahların esaretinden kurtaracak bir koruyucu güç ver.


Sana karşı gelme pisliğinden temizle beni; suçlar pasını gider benden; afiyet gömleğini eğnime giydir; bağışıklık ridasını üzerime çek; bol nimetlerinle beni bürü ve lütuf ve fazlını benim için aşikâr eyle. İşlerimi yoluna koyarak, yönümü doğrultarak bana yardımcı ol. Beni iyi niyetli olmaya, beğenilen sözler söylemeye ve güzel işler yapmaya muvaffak eyle.


Senin güç ve kudretin olmaksızın hiçbir şey yapamayacağımdan beni kendi güç ve kudretimle baş başa bırakma. Huzuruna çıkmak için diriltileceğim gün beni utandırma; dostlarının önünde beni rüsvay etme. Seni anmayı unutturma bana; şükrünü giderme benden; yanlma zamanlarında, nimetlerine cahil olanlar gafletteyken, şükründen ayırma beni; verdiğin nimetlere karşı seni övmeyi, yaptığın iyilikleri itiraf etmeyi ilham et bana.


Sana yalvarıp yakarmamı, yalvarıp yakaranların yakarmasından ve sana hamd etmemi, hamd edenlerin hamdinden üstün kıl. Sana ihtiyaç duyduğum zamanlarda beni yardımsız bırakma. (İyi olduğunu zannederek) Sana sunduğum amellerim sebebiyle beni helak etme. Sana inat edenleri, alınlarına vurarak geri çevirdiğin gibi beni geri çevirme. Çünkü ben, (onların aksine) sana teslim olmuş; elinde aleyhime kanıtlar olduğunu bildiğim halde lütufta bulunmaya daha layık, ihsan etmeye daha alışık, takva ve mağfiret ehli, affetmeye cezalandırmaktan daha layık ve (suçları) örtmeye (onları) açmaktan daha yakın olduğunu da biliyorum.


Şu halde, bana; istediğimi elde edebileceğim, sevdiğime kavuşabileceğim, hoşlanmadığını yapmayacağım ve sakındırdığına yaklaşmayacağım tertemiz bir hayat ver. Ölümümü, nuru önünde ve sağında giden kimsenin ölümü gibi kıl. Senin önünde zelil, yaratıklarının yanında aziz kıl beni. Seninle baş başa kaldığım zaman beni alçalt; kullarının arasında yücelt. Beni, bana muhtaç olmayan kimseye muhtaç etme; sana muhtaçlığımı arttır. Beni, düşmanlarımı sevindirecek duruma düşmekten, belaya duçar olmaktan, zillet ve zahmetten koru. Benden bildiğin kötülükleri, hilmi olmasaydı yakalamaya gücü yeten, teennisi olmasaydı hemen cezalandırabilecek durumda olan biri gibi, rahmetinle ört.


Bir kavme bir fitne veya bir kötülük dilediğin zaman, beni sana sığındığım için, ondan kurtar. Beni sahibi olduğun dünyada rüsvay etmediğin gibi, maliki olduğun ahirette de o duruma düşürme. Nimetlerinin evvellerini de, sonlarını da; yararlarının eskilerini de, yenilerini de bir arada bana ver. Yüreğimin taşlaşmasına sebep olacak bir mühlet verme bana. Güzelliğimi götürecek bir musibet indirme bana. Kadrimi küçültecek bir hakirliğe düşürme beni. Değerimin bilinmemesine sebep olacak bir eksiklik verme bana. Ümitsizliğe düşürecek, yüreğimi hoplatacak bir şekilde korkutma beni.


Azap vaadinden korkmamı, mühlet vermen ve korkutmandan sakınmamı ve ayetlerini tilavet ederken titrememi sağla. Gecemi sana ibadet etmek için beni uyandırmakla, yalnızlığımı senin için teheccüd etmekle, tenhalığımı sana ünsiyet, ihtiyaçlarımı sana açmak, ateşten kurtuluşumu dilemek ve azabından sana sığınmakla mâmur kıl.


Bir süreye (ölüm vaktine) kadar taşkınlığımda bocalayıp durmama, gaflet içerisinde sapıklığımı sürdürüp gitmeme müsaade etme. Beni, öğüt kabul edenler için öğüt, ibret alanlar için ibret ve bakanlar için fitne kılma. (Hilelerine karşı) Kendilerine hile yaptığın kimseler arasında bana hile yapma. Beni başkasıyla değiştirme; ismimde bir değişiklik yapma; bedenimi değişime uğratma. Beni, halkın gözünde gülünç bir duruma düşürme; kendin için alay konusu edinme; hoşnutluğundan başkasına uymaz ve senin için öç almaktan başka bir şey için zorluklara katlanmaz kıl.


Affının serinliğini, rahmetinin, merhametinin, katından olan rahatlığın ve nimetlerle dolu cennetinin tatlılığını bana hissettir. Bol lütfunla tüm zamanımı senin sevdiğin şeye ayırmanın ve var gücümle beni sana yaklaştıracak şeyler için çalışmanın tadını tattır bana; ve bana, armağanlarından birini armağan et.


Ticaretimi kârlı, dönüşümü zararsız kıl. Makamından korkut beni. Seninle görüşmeye müştak kıl beni. Küçük büyük, açık gizli hiçbir günah bırakmayacak halis bir tövbeyle bana dön (tövbemi kabul ederek tüm günahlarımı bağışla).


Mü’minlere karşı kin beslemeyi gönlümden sök at. Sana karşı mütevazı olanlara kalbimi şefkatli kıl. İyilere nasılsan bana da öyle ol. Takvalıların süsüyle süsle beni. Gelecekler arasında benim için doğru bir dil (güzel bir ad), sonlar arasında büyüyüp gelişen bir anı bırak ve beni ilklerle aynı sahada buluştur.


Bol nimetlerini benim için tamamla. En değerli nimetlerini bana aşikâr eyle. Elimi yararlarınla doldur. En değerli bağışlarını bana doğru sevket. Seçkin kulların için süslediğin cennetlerinde beni temiz dostlarına komşu eyle. Dostların için hazırlanmış olan yüksek yerlerde kıymetli armağanlarınla beni bürü. Kendi katında benim için, güvenle sığınabileceğim bir sığınak, yerleşebileceğim ve gözümün aydınlanmasına sebep olacak bir mekân ver.


Büyük suçlarıma kıyasla bana muamele etme. Her türlü şek ve şüpheyi benden gider. Hak yolda her rahmetten bir kapı aç yüzüme. Bağışlarından olan payımı bol, ihsan ve fazlından olan nasibimi çok eyle.


Kalbimi katındakine güvenir kıl. Çabamı senin için olana ayır. Halis kullarına yaptırdığın şeyleri bana yaptır. Akıllar gaflette olduğu zaman kalbime sana itaat etmenin sevgisini içir.


Zenginlik ve afifliği, refah ve sağlığı, rahatlık ve bolluğu, güven ve afiyeti benim için bir araya topla. İyi işlerimi, onlara karışmış olan günahlar sebebiyle boşa çıkarma. Yalnız kaldığım zamanları deneme dürtüleriyle harap etme. Âlemlerden kimseye ağız açtırmayarak yüzümün suyunu koru. Fasıkların yanında olanı istememe engel ol.


Beni, zalimlerin destekçisi, Kitabını yok etmek üzere onların yardımcısı kılma. Bilmediğim bir yönden koruyucu bir kuşatmayla kuşat beni.


Tövbe, rahmet, şefkat ve bol rızkının kapılarını benim için aç. Çünkü ben, sana yönelenlerdenim. Benim hakkımda nimet vermeni tamamla. Hiç kuşku yok, sen, nimet verenlerin en iyisisin.


Ömrümün geri kalanını rızanı kazanmak için hac ve umrede geçirmemi kararlaştır, ey âlemlerin Rabbi.Allah, Muhammed’e ve onun tertemiz âline salat eylesin. Ve, ebediyete kadar selam olsun ona (Muhammed’e) ve onlara (âline).

---
Arife Gününün Fazileti
Günlerin en faziletlisi arefe günüdür. Faziletçe cumaya benzer. O, cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan faziletlidir. Duaların en faziletlisi de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli söz de: Lailahe illallah vahdehu la şerike lehu. (Allah birdir, ondan başka ilah yoktur, O'nun ortağı da yoktur) sözüdür." (Muvatta, Hacc 246)

Hazreti Aişe (ra) anlatıyor:


"Allah, hiçbir günde, arefe günündeki kadar bir kulu ateşten çok azat etmez. Allah mahlukata rahmetiyle yaklaşır ve onlarla meleklere karşı iftihar eder ve:

"Bunlar ne istiyorlar?" der." (Müslim, Hacc 436)
Resulullah(sav):

"Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allah'ın kıymet verdiği bir gündür." diyerek Allahu Teâlâ'nm kıymet verdiği günü hürmet ederek bilinçli bir şekilde yaşamaya gayret etmemizi istemiştir. Hürmet, verilen nimeti idrak etmekle ve verileni bilmekle, görebilmekle başlar. Arefe gününü günahlara girmeden oruçla, duayla, istiğfarla geçirmek kullarını arefe gününde bağışlayacağını müjdeleyen Allahu Teâlâ'ya hürmetin ve şükrün bir ifadesidir. (Deylemi)



Hazreti Ömer (r. a) ile Yahudi arasında geçen konuşmada arefe gününün önemini göstermektedir:


Hazreti Ömer'in halifeliği zamanında Yahudilerden birisi: "Ey Ömer, siz bir âyet okuyorsunuz ki, o âyet bize inseydi o günü bayram olarak kutlardık." dedi.

O âyet, Maide sûresinin üçüncü âyetiydi. Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştu:
"Bugün, sizin dininizi kemale erdirdim ve size nimetimi tamamladım."
Bu âyet, hicri onuncu yılda, Veda Haccı'nda, arefe günü olan cuma günü ikindiden sonra, Peygamber Efendimiz Arafat'ta "Adba" adındaki devesinin üzerinde vakfede iken nazil olmuştu. Deve vahyin ağırlığına dayanamayarak yere çökmüştü.
Hz. Ömer'e Yahudiden hangi âyet olduğunu öğrenince şöyle dedi:

"Biz o günü ve o gün bu âyetin Hz. Peygambere (sav) nail olduğu yeri biliriz. Cuma günü arefede bulunuyordu." demiş ve o günün bayramımız olduğuna işaret ederek arefe gününün önemini belirtmiştir.


Arefe günü, Hazreti Âdem (as) ile Hazreti Havva'nın Arafat'ta buluştukları gündür.



Tevriye, arefe gününden bir önceki güne denir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle, buyurmuştur:


"Tevriye günü oruç tutan ve günah söz söylemeyen Müslüman cennete girer."

Bugün tutulan oruç, bin gün nafile oruca bedeldir. Aynca geçmiş ve gelecek yılda yapılan tövbelerin kabul olmasına da sebep olur.



Arefe günü oruç tutmak da çok sevaptır. Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:


"Arefe günü oruç tutana, Âdem aleyhisselâmdan, Sûr'a üfürülünceye kadar yaşamış bütün insanların sayısının iki katı kadar sevap yazılır."

"Arefe günü tutulan oruç, bin günlük nafile oruca bedeldir."
"Aşure günü orucu bir yıllık, arefe günü orucu da, iki yıllık nafile oruca bedeldir."
Arefede tutulan oruç, iki bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve Allah yolunda cihâd için verilen iki bin ata bedeldir."

"Arefe günü tutulan oruç, biri geçmiş, biri de gelecek yılın günahlarına kefaret olur."



Arefe günü özellikle bin adet İhlas okumak büyük zatlar tarafından tavsiye edilmiştir. Hadis-i şeriflerde İhlas sûresini okumanın kul borcu hariç diğer günahların affedilmesine vesile olacağı söylenmiştir.


"Arefe günü Besmele ile bin İhlas okuyanın günahları affedilir ve duası kabul olur."



"Peygamber (sav) arefe akşamı ümmetinin affedilmesi için dua etti. Duasına, 'Muhakkak ki ben zalimden başkasını mağfiret ettim.' diye cevap verildi. 'Zalimden ise mazlumun hakkını alırım.' buyruldu. Resul-i Ekrem:

'Ey Rabbim, dilersen mazluma cennette mükafatını verir zalime de mağfiret edersin.' diye dua etti ise de Arafat'ta bu duasına Allahu Teâlâ'dan kabul gelmedi. Sabah vakti Müzdelife'de aynı duayı tekrarladı. Bu defa duası kabul edildi. Resulullah memnuniyetinden ve sevincini belli ederek güldü. Bunun üzerine Ebu Bekir ve Ömer (ra):
'Anam babam size feda olsun, bu saatte siz gülmezdiniz, sizi güldüren nedir?' diye sordu. Resulullah(sav):

'Allah'ın düşmanı İblîs, Allahu Teâlâ'nın duamı kabul ederek ümmetimi affettiğini anlayınca toprağı alıp başına çalmaya ve vay sana helak oldun diye feryada başladı. İşte Şeytan'ın görmüş olduğum bu feryadı beni güldürdü, buyurdu."



Arefe gününe saygılı olmalı, o gün hacılar Arafat'ta vakfe yapıp dua ederken manen onların yanında olduğumuzu hissederek dualarına iştirak edilmelidir. Böyle bir günde bizi günaha sokabilecek her şeyden uzak kalmak gerekmektedir.




"Günümüzde arefe, bayramın bir önceki günü olduğu için dünyalık telaşların en yoğun olduğu bir gün olarak yaşanmaktadır. Oysa ki arefe insana verilen en kıymetli vakitlerden biridir.




Bugünler ibadet ve affedilme günleridir. Hacıların Arafat'ta "Lebbeyk (Buyur Rabbim)" diyerek dil, ırk, ten ayırımı yapılmaksızın bir araya geldiği mahşer gününü hatırlatan, kulluğun Allahu Teâlâ'ya dualarla, telbiyelerle arz edildiği en kıymetli zaman dilimidir. Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:


"Duanın faziletlisi, arefe günü yapılanıdır." (Beyheki) "Allahu Teâlâ, arefe günü kullarına nazar eder. Zerre kadar imanı olanı affeder."



Allahu Teâlâ bazı geceler duaların reddedilmeyeceğini Peygamber Efendimize (sav) bildirmiştir.


Rahmet kapılarının açıldığı dört mübarek gece şunlardır:


1- Fıtr (Ramazan) Bayramı gecesi,


2- Kurban Bayramı gecesi,


3- Terviye gecesi (Zilhicce ayının 8. gecesi),


4- Arefe gecesi, (Isfehani)


Arefe gününü ve gecesini ibadetle geçirmek çok faziletlidir. Saadet-i Ebediyye'de arefe gecesini ibadetle geçirenin cehennemden azat olacağı söylenmiştir.



Arefe günü günahlardan uzak kalanın da bağışlanacağı Resulullah (sav) tarafından müjdelenmiştir.


"Arefe günü Resulullahın (sav) yanında bulunan bir genç, kadınları düşünüyor ve onlara bakıyordu. Resulullah (sav) eliyle birkaç defa gencin yüzünü kadınlardan çevirdi. Genç yine onları düşünmeye başladı. Resulullah (sav):


- Kardeşimin oğlu, bugün öyle bir gündür ki, bugünde herkesin kulağına, gözüne ve diline sahip olursa günahları bağışlanır, buyurdu." (Müsned)


Arefe Günü Yapılması Tavsiye Edilenler:


1- Arefe gününün sabah namazının farzından sonra teşrik tekbirleri getirilmeye başlanmalıdır.


2- Arefe günü oruç tutulmalıdır.


3- Arefe gününe hürmet edilmeli, günaha girmemeye dikkat edilmelidir.


4- Arefe günü çok dua ve istiğfar edilmelidir.


5- Arefe günü 1000 âdet İhlas-ı şerif okunmalıdır.


--------
ARİFE GÜN VE GECESİ OKUNACAK DUA

Bilindiği üzere mübarek gün ve gecelerimizden biri de bayram gecesi ile bayram günüdür. Resûl-i Ekrem Efendimiz arife gecesinde şu duâyı okuyana Cenâb-ı Hak istediğini vereceğini beyân buyurmuştur. Duâ şudur:


“Sübhânellezi fi’s-semâvâti arşuhu. Sübhanellezi fi’n-nâri sultânühu. Sübhanellezi fi’l-kubûri kadâuhu. Sübhanellezi fi’l-hevâi rûhuhu. Sübhânellezi raa’s-semâe bigayri amedin. Sübhânellezi vadaa’l-arda. Sübhânellezi lâ melcee illâ ileyhi.”


İmam-ı Tirmizi Resûl-i Ekrem Efendimiz’in “Duânın hayırlısı arife günü yapılan duâdır” buyurarak Peygamberlerin arife günü duâsını şöyle okuduğunu haber verir:


-Lâ ilâhe illâllahü bve lehü’l-hamdü ve hüve alâ küli şey’in kadir.

Buhâri’de geçen bir hadisten öğrendiğimize göre arife günü şu duayı okuyan şeytanın tasallutundan kurtulur kendini muhafaza altına almış olur.

“Allahümme’c’al fi kalbi nûran ve fi basari nûran. Allahümme’şrah li sadri ve yessir li emri…”

“Allah’ım kalbimi gözümü gönlümü nûrlu kıl. Allah’ım kalbime genişlik işlerime kolaylık ver.”
------------------------------------


AREFE GÜNÜNÜN ÖNEMİ VE AREFE GÜNÜ ORUÇ TUTMAK
Hz. Âdem (a.s.) ve Hz. Havva Arefe gününde Arafat'ta buluştukları için bugüne ve yere bu isimler verilmiştir.
Kurban bayramından önceki gündür Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
*(Arefe günü [Besmeleyle] bin İhlâs okuyanın günahları affolup duası kabul olur.)
*(Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.) [Taberani]
*(Arefe günü tutulan oruç, bin gün [nafile] oruca bedeldir.) [Taberani]
*(Arefede tutulan oruç, iki bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve Allah c.c yolunda cihad için verilen iki bin ata bedeldir.) [T.Gafilin]

"Resulullah (s.a.), dört şeyi hiç terk etmemiştir: Zilhicce'den dokuz günle Aşura günü orucu; her aydan üç gün, ayın ilk pazartesi ile perşembe günü oruç (bazı rivayetlerde sabah namazının sünneti)" (Ebu Dâvud, savm 61; Nesâi, sıyâm, 83)


"Arefe günü oruç tutan kimsenin önündeki bir yıl ile geçmişteki bir yıllık (küçük) günahlarının bağışlanacağı umulur." (Müslim)


Ebû Katâde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e arefe günü tutulan orucun fazileti soruldu o da:

"Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur" buyurdu
Müslim, Sıyâm 196, 197 Ayrıca bk Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce
NOT Arefe günü derken, bu bir tanedir. Kurban Bayramı’ndan bir önceki gündür. Lakin halkımız Ramazan Bayramı’ndan önceki güne de arefe demektedir ki o gün, kastolunan arefe günü değildir



------------------------------------------------------------
Arefe gününü nasıl değerlendirebilirim?

Arefe gününün sabah namazının farzından sonra teşrik tekbirleri getirilmeye başlanmalıdır.
Teşrik tekbirlerine Kurban bayramından bir gün önce yani Arefe günü sabah namazında başlanır. Kurban Bayramının 4. günü ikindi namazında isebitmek üzere toplam 23 vakit devam eder. Farzların arkasından selam verir vermez birer defa getirilen bu tekbirlerin hükmü vaciptir.

(Allahu ekber. Allahu ekber. Lailâhe illallahü vallâhü ekber. Allahu ekber ve li'llâhi'l-hamd)
Arefe günü oruç tutulmalıdır
Ebu Katâde (ra) der ki: Resulullah’a (asm) arefe günü oruç tutmak hakkında soruldu. O da, şöyle buyurdu: “O gün tutulan oruç, geçmiş ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur.” (Müslim)
Beyhakî’nin bir rivayetinde Hz. Aişe (ra) şöyle demiştir: Resulullah (asm): “Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir.” derdi. (Taberanî)

Arefe günü çokça istiğfar etmeli ve günahtan kaçınmalıdır
"Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allah'ın kıymet verdiği bir gündür." (Deylemî)
Arefe günü alimler bin ihlas-ı şerif okunmasını tavsiye etmişlerdir
Hadis-i şeriflere göre ihlas suresini okumak kul hakkı hariç diğer bütün günahların affına vesiledir.
Arefe günü kılınacaknamazın mükâfatı büyüktür
Arefe günü, öğlenle ikindi arasında iki rekât namaz kılınır.
Bu namazın her rekâtında; Fatiha suresinden sonra, elli kere ihlâs suresi okunur. Allah-ü Teâlâ, bu namazı kılan kimselere şu ihsanları yapar:
Kendisi için bir milyon sevap yazar.
Kur'ân’da bulunan her harf sayısı kadar onun için cennet derecesini yükseltir. Bu derecelerden birinin diğerine uzaklığı beş yüz senelik yoldur.
Allah-ü Teâlâ o kimseyi, Kur'ân’daki harflerin sayısı kadar huri kızı ile evlendirir. Her insanın yanında yetmiş bin sofra vardır ki; inci yakut işlemelidir. Her sofrada, yetmiş bin çeşit yeşil kuş eti vardır. Soğuklukta kardan daha soğuktur. Tatlılıkta baldan daha tatlıdır. Kokuda miskten daha güzel kokuludur. Onun pişmesinde ne ateş vardır ne de demir.
O kimse bunları yerken, ilk başta nasıl lezzet alırsa; sonunda da öyle lezzet alır. Böylece bıkıp usanmadan yer durur.
Daha sonra oradakilerin sofrasına bir kuş konar ki; iki kanadı kırmızı yakuttan ve gagası altındandır. Bu kuşun kanatlarının sayısı yetmiş bin tanedir.
Oraya gelen bu kuş, öyle güzel bir sesle seslenir ki; onun gibisini hiçbir kimse duymamıştır. Şöyle der:
“ Merhaba, ey Arefe gününü ihya edenler…”
Daha sonra Resulullah Efendimiz (asm) şöyle anlattı:
“ Bu kuş oradakilerden her birisinin tepesine düşer. Onun her kanadının altından yetmiş türlü yemek çıkar. O kimse bunlardan bıkıp usanmadan yer.”
Sonunda o kuş çırpınır uçar gider.
O kimsenin kabrine konduğu zaman, Kur'ân’daki harflerin sayısı kadar kendisine nur aydınlığı gelir. O kimse bu nur sayesinde, Kâbe-i Muazzama’yı tavaf edenleri görür.
Onun için, kabrinde iken cennetten bir kapı açılır. Cennette kendisi için hazırlanan o kadar çok sevap ve ikram görür ki; dayanamayıp şöyle der:
“ Rabbim, kıyameti oldur...” (Gunyet’üt Talibin_ Abdül Kadir Geylani)
Arefe günü yapılacak hususi dualar
Peygamberimizin (asm) arefe günü okuduğu dualar:
Hz. Ali (ra) Resulullah (asm) Efendimiz’den rivayetle şöyle buyurmuştur:
“Allah’ım, bizim dediğimizden hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, sair ibadetlerim, ölümüm, yaşamam senin içindir. Kalan varlığım da Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiği şeyin hayırlısını senden dilerim.”
Yine Hz. Ali’den (ra) rivayetle:
Arefe günü Arafat durağında anlatılacak duayı okumaktan daha faziletli ne bir söz vardır ne de bir iş... Bu duayı okuyacak kimse Allah’ın (cc) rahmet nazarına ulaşan ilklerdendir. Bu dua Resulullah Efendimiz’in (asm) okuduğu dua olup şöyle anlatıldı:
Resulullah Efendimiz (asm) Arefe günü Arafat’ta vakfeye durduğu zaman yüzünü önce kıble tarafına çevirirdi. Ellerini dahi dua eden kimse gibi açardı. Bundan sonra üç kere telbiye okur. Şu duasına başlardı:
“Allah’tan başka ilah yoktur. Birdir. Ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. Öldürür, diriltir. Hayır O’nun elindedir. O her şeye Kâdir’dir.” Bu duayı yüz kere okuduktan sonra yüz kere de şu duayı okurdu:
“Güç ve kuvvet, yüce, azim Allah’ındır. Şahadet ederim ki; Allah her şeye Kâdir’dir. Allah ilim yönü ile her şeyi kuşatmıştır.” Sonra:
“Euzü billahi mineşşeytanirracim. (Yüce dergâhtan kovulan şeytandan Allah’a sığınırım.)” diye okuduktan sonra, üç kere şu duayı okudu:
“Hakiki manası ile gören ve tam manası ile bilen Allah’tır.”
Daha sonra üç kere Fatiha suresini okurdu. Her okuyuşuna da:
“Bismillahirrahmanirrahim. (Rahman Rahim Allah’ın adı ile)” diyerek başlardı. Sonunu da “ Amin” diyerek bitirirdi. Bundan sonra yüz kere şu duayı okurdu:
“Rahman Rahim Allah’ın adıyla... Allah’ım Nebiyy-i Ümmiye salat eyle. Keza Allah’ın rahmeti ve bereketleri onun üzerine olsun.”
Resulullah Efendimiz (asm) anlatılan duaları okuduktan sonra başka ne gibi bir dileği var ise onu dilerdi.
Resulullah Efendimiz (asm) bu duaları okuyan kimse için şöyle buyurdu:
“Allah-ü Teala meleklerine o kulunu gösterir ve şöyle buyurur:
Şu kuluma bakın; beytime yöneldi. Beni büyük bildi, telbiye etti, tevhidimi yaptı, tehlil okudu, bana en sevimli gelen sureyi okudu, Resul’üne salavat getirdi. Şimdi sizi şahit tutuyorum ki onun amelini kabul ettim. Onun için ecri gerekli kıldım. Onun dileklerinin yerine gelmesi için devreye girdim.”
Peygamber Efendimiz’in (asm) ve diğer peygamberlerin okuduğu dua:
Hz. Ali (ra) Resulullah Efendimiz’in (asm) şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
Arefe günü, en çok benim ve benden önceki peygamberlerin okuduğu dua şudur:
“Allah’tan başka ilah yoktur. Birdir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. Allah’ım kalbime nur ver; gözüme nur ver, kulağıma nur ver. Allah’ım kalbimi genişlet, işimi kolay getir. Allah’ım kalbe düşen vesveseden, kabir fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım gece gelen şerden, gündüz gelen şerden, rüzgârın estirdiği şerden, zamanın kötü şerlerinden sana sığınırım.”
Hz. İsa’nın (as) duaları:
Hibetullah bin Mübarek (ra) ve bir çok ravi demişlerdir ki:
Bize ulaştığına göre; İsa’ya (as) beş dua hediye edilmiştir. Bu duaları Cebrail (as) getirmiş ve İsa’ya (as) şöyle demiştir:
“Bu beş dua ile dua et. Zira Cenab-ı Hakk’a bu on günlerde yapılan ibadetten daha sevimlisi yoktur.”
Birinci dua:
Allah’tan başka ilah yoktur; birdir. Ortağı yoktur. Mülk O’nundur; hamd O’na mahsustur. Öldürür, diriltir. Hayır O’nun elindendir. O her şeye Kâdir’dir.
İkinci dua:
Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Birdir; ortağı yoktur. Tek ilahtır; hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Ne kadını vardır ne de çocuğu.
Üçüncü Dua:
Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Birdir; ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. Öldürür, diriltir: O diridir, ölmez. Hayır O’nun elindedir; O her şeye Kâdir’dir.
Dördüncü dua:

Allah (cc) bana yetişir; kâfidir. Allah (cc) dua edenin duasını işitir. Allah’tan öteye bir makam yoktur.
Beşinci dua:
Allah’ım bizim dediğimizden hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, ibadetlerim, ölümüm, dirim senin içindir. Neyim varsa senindir ya Rabbi! Allah’ım kabir azabından, parçalanıp dağılan bozulan işlerden sana sığınırım. Allah’ım esen yelin alıp getirdiği şeyin hayırlısını senden dilerim.
Havariyyun İsa’ya (as) bu duaları sorup dediler ki:
“Bu duaları okuyan kimseye verilecek sevaplar nelerdir?”
İsa (as) şöyle anlattı:
“Bir kimse birinci duayı yüz kere okur ise o gün(kıyamet günü) yer ehlinden kimse onun gibi bir amel işlememiş olur. Kulların en çok sevap alanı o olur.
Bir kimse ikinci duayı yüz kere okur ise Allah-ü Teala onun için bir milyon iyilik sevabı yazar. Onun kadar da günahlarını siler. Cennette de on bin kat derecesini yükseltir.
Bir kimse üçüncü duayı okur ise dünya semasından yetmiş bin melek iner. Onların hepsi ellerini kaldırıp o duayı okuyan kimseye dua ederler. Günahının bağışlanmasını isterler.
Bir kimse dördüncü duayı okur ise bir melek onu alır; Aziz, Celil, Rahman Allah’ın (cc) huzuruna bırakır. Allah-ü Teala dahi o duayı okuyana nazar eder. Allah (cc) bir kimseye nazar ettiği zaman, artık o kimse şaki olmaz.”
Bundan sonra İsa (as) durdu. Onun durduğunu görünce sordular:
“Beşinci duanın sevabı nedir?”
İsa (as) şöyle buyurdu:
“O bana ait bir duadır. Onun sevabı için bir açıklama yapma izni bana verilmedi.”
Hz. Hızır’ın (as) duası:
İbni Abbas (ra) Resulullah (asm) Efendimiz’in şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
Berri ve Bahri, yani: İlyas ve Hızır her sene Mekke-i Mükerreme’de buluşurlar. İbni Abbas (ra) şöyle devam etti:
Bize ulaşan habere göre; iki arkadaş olurlar, biri diğerinin saçını tıraş eder. Biri diğerine şöyle okumasını söyler:
“Allah’ın adı ile... Allah’ın dilediği olur. Hayrı ancak Allah (cc) verir.
Allah’ın adı ile... Allah’ın dilediği olur. Kötülüğü ancak Allah (cc)giderir.
Allah’ın adı ile... Allah’ın dilediği olur. Sizdeki nimetler Allah’tandır.
Allah’ın adı ile... Allah’ın dilediği olur. Güç ve kuvvet ancak Allah’ındır.”
Daha sonra İbni Abbas (ra) Resulullah Efendimiz’in (asm) şöyle buyurduğunu ifade etti:
“Bir kimse üstteki duayı her gün okur ise suda boğulmaktan, yangından, hırsızlıktan ve istemediği hemen her şeyden o günün akşamına kadar emin olur. Bir kimse aynı duayı akşamında okur ise ta sabah oluncaya kadar Allah’ın korumasına girer.”
Cebrail (as), Mikail (as), İsrafil (as) ve Hızır’ın (as) duaları:
Hz. Ali (ra) Peygamber Efendimiz’den (asm) rivayetle şöyle anlatmıştır:
Hemen her Arefe günü Arafat Dağı’nda; Cebrail, Mikail, İsrafil ve Hızır (as) buluşurlar. Cebrail (as) şu duayı okur:
“Allah’ın dilediği olur. Güç ve kuvvet yüce Allah’ındır.”
Onun üzerine Mikail (as) şu duayı okur:
“Allah’ın dilediği olur. Bütün nimetler Allah’tandır.”
Ondan sonra İsrafil şöyle okur:
“Allah’ın dilediği olur. Hayırların tümü Allah’ın elindedir.”
Hızır (as) dahi onlara şu duayı okur:
“Kötülüğü ancak Allah (cc) def eder...”
Bundan sonra dağılırlar. Gelecek senenin aynı gününe kadar toplanmazlar. En doğrusunu Allah bilir…(Gunyet’üt Talibin-Abdül Kadir Geylani)


cesitli kaynaklardan alintidir







 

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
Yazı büyüklüğü 2 numaradır, 3 değil. Maji sitesidir dini uygulamaların izah platformu değil. Pek çok kere belirtilen kurallara uyunuz.
 

ibis73

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
338
Tepkime puanı
26
Tamam yine hata yaptim,:banghead: alinti yaptigim yerde renk, yazi türü ve bir kac degisiklik yaptim yeterli olmamis dogru.tesekkürler
 

ibis73

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
338
Tepkime puanı
26
Bu gecenin arefe gecesi olmasi ve yarinin arefe günü olmasindan dolayi yaziyi güncelliyorum.
 
Üst