ismaililik 8

crowley

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
223
Tepkime puanı
27
Yaş
41
İş
kulluk
Yeniden canlandırılan Hılfül Füdul, zalimlere karşı mazlumların hakkını savunmak için yemin edenlerden oluşmuştur. Üyelerinin tamamı, Hanif din inanırıdır. Üyelere, savaş sanatının yanı sıra, Hanif dinin öğretileri de verilmiştir. Muhammed’in ailesi Beni Haşim, Muhammed’in annesinin ailesi Beni Zühre, Ebu Bekir’in ailesi Beni Teym ile, Beni Muttalip, bu teşkilatın bel kemiğini oluşturmuşlardır. Mekke halkı arasında lakabı ‘El Emin’ olan Muhammed’in, bu teşkilata üye olmaktan gurur duyduğunu sık sık ifade ettiği belirtilmektedir. İslamiyet’in, zor ilk yıllarında da Muhammed’e, bu hatırı sayılır bir kuvvet olan teşkilatın, büyük yardımları olmuştur. Muhammed ve İslamiyet karşıtlarının, onu öldürme girişimleri, bu teşkilatın üyelerinin yardımı ile, atıl kalmıştır. Bu bilgilerden, Muhammed’in amca oğlu Ali’nin de, aynı teşkilatın üyesi olduğu sonucu çıkarılabilir. Ali ile karşıtları arasındaki hilafet çekişmesinin de, İslamiyet’in Hanif din yanlıları ile, ortodoks Sünniler arasındaki bir çekişme olduğu düşünülebilir. İslamiyet’i sonradan kabul etmiş tüm Batıni ekol yanlılarının Ali yandaşı olmalarının altında da, benzer idealleri paylaşma olgusunun yatması kuvvetle muhtemeldir.
İSMAİLİ TÜRKLER VE ALEVİLİK
Bir yandan Mısır İskenderiye okulu kökenli, Ali yandaşı sufilerin görüşlerine, diğer yandan da Saabiliğe dayanan İsmaililik, Batıni inancın tüm İslam dünyasına yayılmasında etken olmuştur. İsmaililik, Şamanist Türkler arasında çok daha çabuk yayılmıştır çünkü, Şamanizm'de Batıni bir yön zaten vardır.
M.S.700'lerde Çin, Batı Türkistan'ın önemlice bir bölümünü ele geçirmişti. Aradan 50 yıl kadar geçtikten sonra Çinlilerin yeni bir saldırı başlatmaları üzerine Türkler, Abbasi'lerden yardım istediler. Arapların bölgedeki ordusunun yardımı ile Türk kuvvetleri, Talas meydan savaşında Çinlileri yendi ve Batı Türkistan, Çin'in elinden kurtarıldı. Bu işbirliği sonucu, bazı Türk subayları ve askerleri, Abbasi hilafetini düşmanlarından, bu arada da özellikle İsmaili baskısından kurtarmak üzere, Halifeler tarafından para karşılığı hizmete alındılar.Abbasi Halifelerinin paralı Türk askerlerinden meydana getirdiği ordunun başarısı, Türklere olan talebi artırdı ve bu talep önlenemeyen muazzam bir göçün başlangıcı oldu. 9. yüzyılda Türkler, Horasan ve civarında çoğunluğa ulaşmışlardı bile. Ancak Horasan'da hakimiyet kurabilmek için bölgeye yerleşen Şamanist inançlı Türkler, Müslümanlığa geçmek durumunda kaldılar. Çünkü, Müslümanlığı daha önce kabul etmiş bölge sakinleri, başka bir dinden olanları aralarına kabul etmiyorlardı. Türkler, kitleler halinde Müslümanlığa geçiyorlardı. Ancak, şehirlere yerleşenler Sünni mezhebini tercih ederken, Türklerin göçebe çoğunluğu, Müslümanlığın Şaman dinine çok daha yakın olan İsmaili mezhebini seçiyorlardı. İsmaililer de bölgede son derece örgütlüydüler ve büyük bir güç halindeydiler.Ahmet Yesevi, 12. yüzyılda böyle bir dönemde dünyaya geldi. Horasan ve civarında İsmaili Dai'lerinin yanı sıra, yine aynı mezhebe bağlı Fütüvve örgütü de son derece yaygındı. Kendisi de, bir İsmaili Dai'si olan Yesevi, Horasan İsmaili tekkesinin şeyhi konumuna yükseldi. Yesevi müritleri halk arasında Horasan erenleri ya da "Baba Erenler" olarak tanındılar. Diğer İsmaili dergahlarında olduğu gibi Horasan tekkesinde de müritlerin, şeyhin emirlerine kesinlikle uymaları, sembolleri ve sırları anlayabilecek olgunluğa gelmek için öğreticilerini sabırla dinlemeleri, sözlerinde ve eylemlerinde kesinlikle doğru olmaları ve ser verip sır vermemeleri beklenirdi.Ahmet Yesevi, her ne kadar bir İsmaili Dai'si idiyse de, kendi tekkesinde Şamanist Türk inançları doğrultusunda bazı değişiklikler yaptı. Mesela, yedi aşamalı olan İsmaili öğretisini, Fütüvve teşkilatlarını da örnek alarak, dokuz aşamaya çıkardı. Bir Yesevi müridinin, şeyh unvanı alabilmesi için, bu dokuz aşamayı geçmesi ve kurtuluşa ulaşması şarttı. Her biri birer derece niteliğinde olan bu aşamaların maliklerine verilen adlar, Yesevi'nin bir İsmaili olduğunun göstergesidir. Bu dokuz aşama şöyle sıralanıyordu:
 

Similar Threads

Üst