Mitolojinin bir masal değil de yaşanmiş olaylari naklettiği hiç akliniza geldi mi?

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,964
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
MİTOLOJİNİN BİR MASAL DEĞİL DE YAŞANMIŞ OLAYLARI NAKLETTİĞİ HİÇ AKLINIZA GELDİ Mİ?

Geçmişi unuttuk mu?

Kutsal kitaplarda anlatılan olayların dinsel bir öykü değil de, gerçek tarihi anlattığını hiç düşündünüz mü?

Hele Mars olayından sonra, bu konu daha bir önem kazandı. Son yılların flaş ismi arkeolog, tarihçi, antik diller uzmanı, sosyal bilimci Zecharia Sitchin, bu konuda yayınladığı bir dizi kitapla toplumu kökünden sarstı. Sitchin, İnsanlığın Nibiru adlı bir gezegenden gelen Annunaki insanları tarafından yaratıldığını ve gçmişte Mezopotamya´da dev bir uygarlığın kurulmuş olduğunu ve Tufan´a neden olduklarını ileri sürerken, Daniken´e hiç benzemiyor ve bir bilim adamı kimliği içersinde çok ciddi arkeolojik kanıtlar da gösteriyordu. Kısacası Sitchin´e itiraz etmek zordu. Size Sitchin olayını her yönüyle iletmek istiyoruz, bu sayıda Sitchin´i ve kuramlarını, gelecek sayıda da karşıt görüşleri okuyacaksınız. Eğer Sitchin buluşları doğruysa, İnsanlığın tüm çehresi değişebilir, kısacası oturup yeni bir tarih yazabilir ve inançlarımızı yenilemek zorunda kalabiliriz.

Geçen iki yıl içersinde, dünyanın bilinmeyen tarihi ve geçmişin unutulan olayları konularında dikkat çeken en önemli isim Zechariah Sitchin´di; Sitchin "Dünya Tarihleri/Zaman Çizelgesi" adlı kitabında çarpıcı iddialarda bulundu ve şöyle diyordu; "...mitoloji bir hayal değildir, fakat eski hatıraların saklandığı bir hazinedir; Kutsal Kitaplar bilimsel ve tarihsel bir döküman olarak harfi harfine okunduğu takdirde, hayal edilenden daha eski ve büyük uygarlıklar varlıkları anlaşılacaktır. Mitoloji, "Cennetten Dünyaya Gelen Kişi", yani mitolojik bilge Anunnaki tarafından Dünyaya verilen bilginin sonucudur. Geçmişte varolan ve unutulan 12. Gezegen, Anunnaki´nin ev gezegenidir. Geçmiş sayısız gizemli anıyla doludur, bunların unutulmuş olmaları yok ya da hiç olmadıkları anlamlarına gelmez. Uzak geçmişte, dünya başka canlılar tarafından kullanılmış bir yerdir; Mısır Piramitleri iniş alanlarının fenerleridirler, Sina Yarımadası 4.000 yıl önce tanrılar savaşında yok edilen özel bir üstür; insanlar ve tanrılar binlerce yıl önce büyük bir savaşı başlatmışlardı. Dünyaya uzaydan bakıldığında, nükleer dev savaşın izleri görülebilir. Yale Üniversitesi tarafından da tanımlandığı gibi İnsanlık kaybolan uygarlığının küçük bir dilimini ancak 2.000 yılda keşfedebilmiştir. Sümer yazıtlarında ve Kutsal Kitaplar´da anlatılan tüm uygarlıklar, çok daha eski bir uygarlığa bağlı olduklarını belirtirler...

Zecharia Sitchin, Yakın Doğu tarihi ve arkeolojisi uzmanıdır, Eski Ahit (Tevrat ve Zebur), Sami ve Avrupa dilleri, modern ve eski İbrani dili konularında eğitim almış ve Londra İktisadi ve Siyasal Bilimler Okulu´nda öğrenim gördükten sonra Londra Üniversitesi´nden mezun oldu. Uzun yıllar gazetecilik ve yazarlık yaptıktan sonra şimdi New York´da yaşıyor ve çalışmalarını sürdürüyor. Sümer dilini anlayan ve okuyan nadir bilginlerden biridir, yeni çalışmaları Yakın Doğu´daki eski uygarlıklar tarafından yazılan kil tablet metinlerle ilgilidir; bu alanda aradığı çok daha eski uygarlıklardır.

Sitchin´in kitapları körler için yazılan Braille alfabesine bile çevrilmiş, sayısız radyo ve tv programlarında tartışılmıştır. Sitchin´in "Dünya Kronolojisi" adlı kitap serisi mitolojinin kökeni olarak kabul edilebilir, bir hayal ürünü değildir çünkü geçerli ve sağlam kaynaklara dayanmaktadır, yazar bunlara "Antik Anılar" demektedir. Tevrat ve İncil dinsel bir metin olarak değil, tarihsel/bilimsel bir döküman olarak okunmalıdır, antik büyük uygarlıkların kökeni dünyadışıdır. Sitchin, antik bilginin dünyaya Annunaki (Göklerden dünyaya gelen) tarafından getirildiği öne sürerken, modern bilimin antik bilgiyle uyum sağlamaya başladığını ve devamı olduğunu belirtmektedir.

İlk kitabı olan "12. Gezegen"de Güney Sistemi´ndeki kayıp gezegen olasılığından söz eder ve bu gezegenden dünyaya yarım milyon yıl önce gelen halkın, kutsal kitaplarda anlatılan olaylara neden olduğunu belirtmektedir. Örneğin Tevrat´ın "Genesis" bölümünün 6. Bölümü´nde adları geçen ve Tufan´dan önce insanoğullarının kızlarıyla evlenen "Nefilimler"in 12. Gezegen´den geldiğini yazar. "Nefilim" sözcüğünün özgün anlamı, "Tanrının Oğulları veya göklerden gelen Devler"dir ve bizler geçmişte devlerin yaşadıklarını düşünüyor ve araştırıyoruz. Sitchin, kilisenin kutsal kitaplarla ilgili soru sorulmaması kuralını da eleştiriyor ve sorgulamanın kutsallıkla ilgisi olmadığını söylüyor. Çünkü, ona göre tarihsel bilgiler bu metinlerin içinde saklıdırlar, İbranice´deki "Nafal" sözcüğü de "Nefilim" yorumunu destekler gibidir ve "Düşüş/Düşenler" anlamındadır. Sitchin kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle diyor;

Soru: Dünyaya 6.000 yıl evvel kimler indi?

Sitchin; Düşüş, ne anlama geliyor? Bu sözcük beni mitolojiden, arkeolojiye, oradan da kutsal kitaplarla buluşma noktasına getiriyor. Antik dilleri inceleme konusunda yeterince uzman olduğuma inanıyorum ve kutsal kitaplarda geçmişte yaşanan olayların anlatıldığından eminim. Peki, kimdi Nefilimler? Tüm antik metinleri, kutsal kitaplar, Eski Yunan ve Eski Mısır mitolojilerini içeren metinler, piramit yazmaları yani herşey beni bildiğimiz ilk uygarlık olan 6.000 yıl öncelerde yaşayan Sümerler´e götürüyor. Yani efsanelerin ve mitlerin kaynağı olarak Sümerler ortaya çıkıyorlar. Sümer yazısını çok iyi öğrendim ve hemen herşeyi ısrarla defalarca okudum ve gördüm ki Sümerliler´in Anunnaki´si, "Nibiru" adı verilen bir gezegenden geliyordu. Gezegenin adının anlamı artı veya haç demekti. O zaman soruyu genişlettim; Nefilimler ve Anunnaki kimdiler ve Nibiru hangi gezegenin adıydı? Uzun astronomi çalışmalarından sonra astronomi kaynaklarında bu konuda iki ayrı yaklaşımın bulunduğunu öğrendim; Bir görüşe göre Nibiru, Mars´dı, karşıt görüşe göre ise Jüpiter´di. Uzmanlar bu konuda uzun tartışmalara girmişler ve asırlarca kendi görüşlerini savunmuşlardı. Doğrudan antik kaynaklara yani kil tabletlere dönerek Nibiru´nun tanımı ve konumunu araştırdım. Sümer astronomisinde gezegenin yeri belirtilmişti, Güneş´e yakındı ve Mars´la ilgisi yoktu, Jüpiter ise hiç olamazdı. Bir gece uyandığımda, cevabı buldum; Tabii ki bu başka bir gezegen olmalıydı; Mars´la Jüpiter arasındaydı, bazen Mars´a, bazen de Jüpiter´e yakınlaştığından karıştırılmıştı. Mezopotamya Yaradılış Miti, Tevrat´daki Yaratılış Bölümü´nün ilk satırlarıyla aynı anlamdadır ve burada Anunnaki ile ilgili tüm ayrıntıları bulabilirsiniz. Onun ve diğer liderlerin kendi gezegenlerinden dünyaya yaptıkları yolculuk, İran Körfezi´ne inmeleri ve konuşlanmaları açıkça belirtilmiştir. Herşey çok açıktır, Sümerliler astronomik açıdan büyük bir bilgiye sahiptiler. 6.000 yıl öncesinde Uranüs ve Neptün´ü biliyorlar ve Pluto´yu tanımlıyorlardı, oysa bizler Pluto´yu 1930´larda keşfettik, matematik alanındaki bilgileri bazı yönlerden günümüzün ötesindeydi ve "Bildiğimiz herşey bize Anunnaki tarafından öğretildi." diyorlardı. Nibiru farklı bir olaydır, yüzyılımızda astronomlar tarafından "Planet X" adıyla tanımlanmıştır ve Nibiru´nun varlığı doğaldır yani Güneş Sistemi´nde olması gereken bir objedir. Ama Sümerler´in daha önemli bir iddiaları daha var; Nibiru kavramının yokolmadığını ve Anunnaki´nin geri geleceğini söylüyorlardı, bu geri gelişin periyodu 3.600 yıldı. Öyleyse biz yalnız değiliz ve Güneş Sistemi´mizde bizden daha ileri bir uygarlık var.

Soru: Bir daha geleceklerse, bunun zamanı belli mi?

Sitchin: Bunu kimse bilemez. Acaba bizi tekrar bilgilendirmeye karar verdiler mi? Daha fazla teknolojiye ve uygarlığa ulaşmalı mıyız? Veya bizim iyi olmadığımız kanaatine vararak, yardımcı olacaklar mı? Tufan´da olduğu gibi, yeni bir afet karşısında yine yardıma gelecekler mi? Bunu ancak gezmişten öğrenebiliriz. Sümer bilgilerinden yola çıktığımızda bilinmeyen bir gezegenin varlığı kesindir, Tevrat´ın öyküleri geçmişimizi anlatmaktadır eğer onları iyi ve doğru anlarsak, geleceğimizin nasıl olabileceğini de anlayabiliriz. Geçmişin günahkar insanları sadece bir tanımdır, onların günahları teknolojik hataları ve hırslarıdır, aynı yere tekrar geldiğimizi kim reddedebilir ki? Ben kutsal kitapların öykülerini gözden geçirdikten sonra iki önemli açıyla karşılaştım. Bir kere Eski Mısır yazıtları ve mitolojisi resim olarak Sümerle kesin uyum sağlıyor, ikincisi ise insanın ölümsüzlüğü arayışıdır. Düğüm yeri Sina Dağı´dır, iniş yeri veya irtibat merkezi orasıydı yani uzay üsleri Sina Dağı´ndaydı ve Kudüs´ün önemi bu yüzdendi. Üçüncü kitabım olan "The Wars of Gods and Men"de insanlarla, Anunnaki insanları arasındaki savaşı anlattım, İnsanlık kendilerine uygarlık getirenlere baş kaldırırken, yanlarında uzaylıların bazıları da vardı. Belki bu savaş, bir bağımsızlık savaşıydı veya Anunnaki´lerin kendi aralarındaki bir bölünmenin sonucuydu, bunu bilemiyoruz ama kardeşlerin kavgası olduğu kesindi çünkü temelde kardeş olan Enlil ve Enki savaşıyorlardı ve savaş onların torunlarına kadar sürdü. Benim "Piramit Savaşları" adını verdiğim iki büyük savaşta insanlar da bölünmüşlerdi. İnsan denen yaratık savaşı nasıl öğrendi? Bu ahlaki veya teolojik bir konudur. İnsanın doğasında savaşmak var mı ya da savaşçı olmayı kimden öğrendi? Unutmayın ki, kızılderililere de, Afrikalılar´a savaş sanatını ve stratejilerini biz uygar beyazlar öğrettik. Dördüncü kitabım olan "The Lost Realms" Amerika kıtalarının 5.000 yıl öncesini yani anlatır ve bu dönem İnkalar´ın, Mayalar´ın, Aztekler´in çok öncesidir. Amerika kıtaları bilinmeyenlerle doludur, inanılmaz megalit yapıların kaynağı bilinmemektedir. 6.000 yıl önce kimler vardı? Aslında öykü aynıdır ve Anunnaki Amerika kıtalarına da gelmiştir. Gizem linguistiktir yani dillerin kökeninde saklıdır. İnanılması güç ama hemen her teknolojik buluş, Sümerliler tarafından yazılmıştı, antik yazıtları incelerken bunu doğruladığım her anda koltuğumdan sıçrıyor ve Tanrım, 6.000 yıl önce Sümerliler bunları nasıl biliyorlardı, diyordum. "12. Gezegen" adlı çalışmamda yer alan bir Sümer metni vardır, açık açık Adem´den yani yaratılan ilk insandan söz eder. Metni okuduğunuzda tüp bebek yöntemiyle karşıkarşıya kalırsınız. Bunun daha birçok örneği var, bilim herşeyi bir yana bırakıp, antik bilgilere bu gözle bakmalı ve farklı bir dünyanın kapısını artık aralamalıdır.

Soru: Bütün bunlar "Nefilim" sözcüğü ile başladı, değil mi?

Sitchin: Evet, başlangıç oydu.

Soru: Kitaplarını okuyan birçok insan, tahminlerinizin cesurca olduğunu söylüyorlar. Tabletler ve çivi yazısı örneklerini yorumlamanızdan rahatsız olanlar var?

Sitchin: Elimizdeki bilginin Sümerliler´e ait olduğu kanıtlanmıştır ve 6.000 yıllık olduğu kesindir. Hiç merak etmiyorlar mı, bugünün buluşlarının oralarda nasıl yer aldığını? Genetik mühendislik ve Adem´in nasıl üretildiği, Enki mitinde açıkça anlatılır, Enki´nin simgesi olan birbirine dolanmış iki yılan, günümüzün tıbbının da simgesidir ve aynı zamanda DNA´yı simgeler yani DNA´nın çift sarmalını. Teleskopları ve Voyager gibi uzay araçları olmadan, Neptün´ün bir su gezegeni olduğunu nasıl biliyorlardı? Bunlar beni ilgilendirmiyor, ben Sümerliler´e herşeyi öğreten Anunnaki´nin nereden geldiğinin peşindeyim; Sümerliler "Nibiru"dan geldi..." diyorlardı ve Nibiru´nun Güneş Sistemi´nde bulunduğunu söylüyorlardı. Ama ben dünyanın yakınında, bu kadar zeki canlıların yaşadığı bir gezegenin varlığını düşünemiyorum. Öyleyse Anunnaki nerede? Sorulması gereken soru budur. Dinsel yorumların geçerli olduğuna, tüm sıradanlıklarına rağmen inanıyorsak, neden başka bir yorum aramayalım? Buna ne engel var ki? Eğer yeterli bir açıklama bulamıyorsak, neden Sümerler´in sözlerini kabul etmeyelim? Bu çok daha akılcı olacaktır. Kitaplarımın hiçbir yerinde kullandığım metinlerin veya tabletlerin gerçek olmadığını bulamazsınız. Herşeyi gittim ve bizzat yerinde gördüm ve inceledim. Orada duruyorlar ve varlar. Enki diye birisi Nibiru´dan gelmiş ve İran Körfezi´ne inmiş, metinlerde böyle yazıyor; işte bu kadar... Ortaya çıkıp show yaparak, bakın ne buldum demedim. British Museum´da bana yazıtları gösteren bilim adamı; "Size gösterdiğim ve verdiğim tüm bilgiler, tüm kaynaklar akademik ve bilimseldir, kabul edilmiş bilimsel kaynaklardırlar." diyordu yani ben kaynaklarımı asla uydurmadım, hepsi gerçekten varlar.

Soru: "The Wars of God and Men" adlı kitabınızdaki kaynakların listesi 16 sayfa sürüyor?

Sitchin: Bir kaynakta Enki´nin dünyaya nasıl geldiğini okuyorsunuz, bir diğerinde aynı öykü "Enki ve Dünya Miti" olarak karşınıza çıkıyor. Başka bir metinde Enlil bir mit olarak karşınızda ve bunların tümünün adı mitolojidir. Ben diyorum ki, mit olmayan nedir? Bunun tarifi var mı ki? Mitler, gerçeği anlatıyorlar. Benim akla yakın, makul ve mantıklı bir senaryom var, bu şekilde birçok bulmaca ve gizem açıklanabilir yani bilinmeyen tarih öğrenilebilir. Piramitlerin kimin yaptığını bilmek kesin olarak bilmek zorundayız...

Soru: Anunnaki hakkında daha neler söyleyebilirsiniz? Bizler aynı Anunnaki´nin hala kontrolu altında mıyız yoksa özgür müyüz?

Sitchin: Onlar bize değil, biz onlara benziyoruz sanırım. Bizi genetik mühendislikle yarattılar ve evrim silahının namlusuna yerleştirdiler. Fiziksel ve duygusal olarak onlara benziyoruz, Tevrat; "Ve Allah dedi; Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım... ve herşeye hakim olsun... ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu Allah´ın suretinde yarattı..." (Kitabı Mukaddes/Tekvin 26/27) diyor. Fazla söze gerek yok, biz onlara benziyoruz. Ama çok önemli bir fark var; o da onların ölümsüzlüğü; Bunun nedeni uzay-zaman olmalıdır, Güneş Sistemi çevresindeki bir turları yani onların bir yılı, bizim uzay-zamanımıza göre 3.600 yıldır; işte aramızdaki en önemli fark budur. Teknolojik düzeyleri sadece uzayda yolculukla sınırlı değildir, millyonlarca yıllık yolculuklar yapabilmektedir ve bunun için de ölüleri canlandırmaktadırlar yani dondurma yöntemini kullanmaktadırlar, Kutsal kitaplardaki tüm mucizeler onların teknolojisinden başka birşey değildir. Dünyaya gelip,bizleri genetik mühendislik aracılığı ile yarattıktan sonra, kendi genlerini maymun-insanla karıştırdılar ve birgün biz de uzaya açılıp, bir başka gezegene indiğimizde aynı şeyi yapacağız. Yani modeli yayacağız. Ama olaylar bunu engelleyebir Tufan öyküsünü anımsayın, İnsanlık yok edilmiş faakat Nuh ve gemisi aracığılığı ile tohumlar kurtarılmıştır, bu yine olabilir. Enlil insanlığı sularla boğmaya karar verdiğinde, Enki, Nuh´a (Sümerce´de Ziusudra) olacağı haber verir ve sonra gemiyi nasıl yapacağını ve batmaması için ne yapacağını öğretir ve Nuh ailesini ve hayvan türlerini alarak gemiye biner; Sümer kaynaklarına göre böylece tohumlar kurtarılır. Burada Anunnaki liderleri arasındaki anlaşmazlık görülür; hangisi doğru ve doğru değil, bunu bilmiyoruz. Neyin yapılıp, neyin yapılmadığını da... Ama olanlar ortada.

Soru: Yaratılmış bizlerle ilgili bir son var mı? Ya, sizin yaptığınız nedir?

Sitchin: Söyleyebileceğim tek şey, bir görevimin olduğudur veya bir misyonumun. Toplumu antik insanların bildikleri ve inandıkları konusunda bilgilendirmeliyim. Bunun için onların kaynaklarını ve yazdıklarını ve çizdikleri resmi kullanıyorum. Bu malzeme bir mit değil, gerçek bir öykü. Benim yazdıklarım özgün bir bilginin başlangıçtaki temeli olabilir. İki düzine kitap yazdım, teolojiden, astrolojiye kadar... Daha da yazacağım, tümünün temelinde onlar var yani Anunnaki. Anlatmaya devam edeceğim, herkes arzuladığı gibi yorumlamakta serbesttir.

Soru: Çalışmalarınızın bilimsel bir yoldan geçmesi sizi daha güvenilir kılıyor. Bu da tahminlerde bulunmadığınızı ve varolan güncel kanıtlara dayandığınızı gösteriyor, değil mi?

Sitchin: Evet, bu malzemeyi kullanmaktan mutluyum, ayrıca tüm görüşlere de açığım. Sonuç olarak benim kitaplarım antik zamanlarla ilgili metin kitaplarından başka birşey değildir.

Soru: Sürekli yeni birşeyler bulduğumuza ve uygarlığımızı ilerlettiğimize göre, bundan sonra nelerin olacağı hakkında bir fikriniz var mı?

Sitchin: Elbette ki hayır, bize verilen uygarlığın ne kadarı onlara ait bilemiyorum, üstelik bizi yok etmeye de çalıştılar, çıkarları neydi bilmiyorum ve tahmin yapmam doğru olmaz. Tabii ki kendiliğimizden yarattığımız çok şey de var.

Soru: Burada bizim için bir ders var mı? Eğer bu bizim gerçek tarihimiz ise, Anunnaki geri geldiğinde yeni bir Tufan´ı önlemenin yolunu öğrenebildik mi?

Sitchin: Bu tahmin edilemez çünkü ben onların liderlerinin bildiğini bilmiyorum. Enlil veya Enki klanı ne durumda? Bunu da bilmiyorum, işte bu nedenlerle bu çok büyük sorunun cevabı da çok zor. Şunu söyleyebilirim ancak; "Bir atı suya doğru sürebilirsiniz ama zorla su içiremezsiniz..."

KAYNAKLAR

1- Kutsal Metinler için:
A - "Deuteronomi´den Başlangıç" Star Kitap Grubu/ Dr. M. Stern.
B - "Sümer ve Akad Bulguları/Anchor Kutsal Kitabı" E. A. Speiser, Garden City, New York: Doubleday & Co.,1964
C - "Anchor Kutsal Kitap" Kral James Versiyonu, Cleveland ve New York, World Publishing
D - Kutsal Kitap Mısralarının Yeni Yorumlarının Doğrulanması İçin" Masoretic metne göre Kutsal yazıların yeni çevirisi, New York, P. J. Kennedy & Sons,1962-1970.
E- "Kutsal Kitabın Ansiklopedik Sözlüğü" A. van den Born, New York, McGraw-Hill Co., 1963.
2- Yakın Doğu Metinleri için:
A- "Sümer ve Akadların Büyük Yazıtları", George A. Barton,1929.
B- "Babylon-Assyr Lesestucke", Riekele Borger,1963.
C- "Mısırlıların Tanrıları", E. A. Wallis Budge, 1904.
D- "Asur Tanrılarının Tarihi Olayları", Budge/Kral, 1902.
E- "Sümer Dini Metinleri", Edward Chiera, 1924.
F- "Reallexikon der Assyrology", Ebeling/Meissner/Weidner, 1932.
G- "Sümerliler", Samuel N. Kramer,1963.
H- "Babillerin Tufan Hikayesi", Lambert/Millard, Atra-Hasis, 1970.
I- "Çivi yazısı Oxford Metinleri", 1923
J- "Sümer ve Babil İlahileri", Stephen Langdon, 1909.
K- "Babil ve Asur Eski Kayıtları", David D. Luckenbill, 1926-27
L- "Eski Ahitle İlgili Eski Yakın Doğu Metinleri", James B. Pritchard, 1969.
M- "Batı Asyanın Çivi Yazısı Yazıtları", Henry C. Rawlinson, 1861-84.
N- "Babil Dini", A. H. Sayce, 1888.
O- "Yaratılışın Kildani Efsanesi", George Smith, 1876.
Ö- "Büyücülerin Kayıtları, Nineveh Astrologları ve Babil İmparatorluğu", R. Campbell Thompson, 1900.
P- "Dünya Tarihleri Serisi",
1- 12. Gezegen,
2- Cennete Merdiven,
3- İnsanların ve Tanrıların Savaşları,
4- Kaybolan İlkeler,
5- Zaman Başladığında,
6- Tekrar Edilen Yaratılış. Zecharia Sitchin, Avon Books, New York.

Alıntıdır.
 

SeyyiD1109

Kayıtlı Üye
Katılım
15 May 2012
Mesajlar
91
Tepkime puanı
34
kitapların birinde Hz.İdris in mısırda adı geçen thot,tevratta enok ve yunan mitolojisinde hermes olduğunu okumuştum . bu beni çok şaşırtmıştı,özellikle yunan daki hermes olması.. yazar şöyle bir varsayımda bulunuyor; kutsal kitaplarda idris peygamberin zuhal isimli bir yıldızda 7 yıl kaldığı ve inisiye edildi..yani galaktik bir uygarlık idris peygamberi bilgilendirdi diyeblrz.mitolojide geçen tanırlar ve hermes kıyaslandığında sembolik bir anlam yüklenmiş olabilir diyor ve aslında tanrı sıfatına bürünenler gelişmiş bir uygarlığın bireyleriydi ve idris peygamber insanlarla o ırk araasında bir elçiydi..
mitoloji diyince paylaşmak istedim . iyi forumlar ...
 

janet

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Mar 2011
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
320
Yaş
53
Konum
Bursa
Zecharia Sitchin'in "Kozmik tohum" diye bir kitabı var. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum, tarihin kayıp puzzle parçalarını o kadar güzel birleştirmiş ki, net bir tablo çıkıyor ortaya. Diğer kitaplarını anlamak için o kitaptan başlamak lazım.
 

Turkcomrade

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2012
Mesajlar
21
Tepkime puanı
0
Konum
Sirius
İş
Uzay Gözlemi
Zecharia Sitchin'in "Kozmik tohum" diye bir kitabı var. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum, tarihin kayıp puzzle parçalarını o kadar güzel birleştirmiş ki, net bir tablo çıkıyor ortaya. Diğer kitaplarını anlamak için o kitaptan başlamak lazım.

Çok etkileyici bir yazıydı.Öneriniz içinde teşekkürler...
 

Vasilis1st

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eki 2011
Mesajlar
76
Tepkime puanı
3
Yaş
35
Konum
Κωνσταντινούπολις
İş
σπουδαστής (αμεÏ￾ικανικές μελέτες /4)
Birçok kişi mitolojilere antik hikayeler gözüyle baksada ben gerçekte yaşanmış olduklarına inanıyorum. Ancak birçok şeyin abartılı olduğunu düşünüyorum. Zaten böylede olmak zorundadır,yoksa günümüze kadar ulaşamazlardı. Toplumsal bilinçte kalıcılığının sağlanması için abartılı anlatma yoluna başvurduklarına inanıyorum. ^^
İzlediğim bir belgeselde Kutsal kitaplarda anlatılan hadiselerin Yunan Mitolojisiyle inanılmaz benzerliği anlatılıyordu. Dolayısıyla Mitolojilerdeki olaylar boş hikayeler olamazlar.
 

Nursade

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Mar 2010
Mesajlar
19
Tepkime puanı
8
Sitchin´in biografisinde bir cok pürüzler vardir ve iddia ettigi gibi sümer ve akad dillerinde uzman degldir. Internette bir cok uzman bunu dile getirmis ve elestirmislerdir. Özellikle yanlis tercümeleri (gayet bilincl) ile kendi kafasina göre bir kilif uydurdugu elestiriliyor.
Ben bu konuda (okudugum cesitli teoriler disinda) engin bilgiye sahip degilim. Fakat uzman olsun olmasin kimsenin yazip cizdigini tek dogru gözüyle görmek cok sacmalik geliyor bana. Daha düne kadar Hz. Muhammed´in tarihsel kisiligi hakkinda bir nebze süphe yokken, bu gün yine uzman olan kisiler
tarihte böyle bir sahsiyetin olmadigini ve islam dininin hristiyan heresisi oldugunu bir cok belgelerle kanitladilar. Bu yüzden ben hic bir seye son gercek gözüyle bakmiyorum. Bu gün nükleer bir savas olsa ve tüm insanlik yok olsa ileride bu geriye kalan dünya anlasilmaya calissa acaba bizim yasami oldugumuz hayat icin ne gibi teoriler üretirler??
Sevgilimize yazdigimiz siirler acaba bir Ilaha dua olarak tanimlanabilirmi?
Ellerimizle cizmis oldugumuz fantastik resimler acaba bizim taptigimiz Ilahlar olabilirmi?? vs vs...

Demek istedigim suki, bilim adamlari bulduklari her nesneyi o kültürün ilahi tapindiklari vs diye empoze ediyor bize. Gercekte öylemiydi??
Bizim dinimizde firavun kendini ilah etmis sirk kosan olarak anlatilir. Oysaki literatürde görüyoruzki firavunlarda kendilerini sadece yeryüzünde bir halife olarak görüyorlar. Onlarinda tapindiklari Tanri(lari) var. Kralliklar daima kendilerini yeryüzünde taptiklari Tanri´nin halifesi olarak göstermis ve kabul edilmislerdir. Osmanli farklimiydi?? Kelimeri dogru kavradigimizda ayni seyin cesitli sözlerle ifade edildigini fark ettigimizde her yerde ayni düzeni görüyoruz.
Sevgilerle
#
 
Üst