Şaman= Baksı Dansı Türk Müzik ve Hareket Terapisi

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Baksı ne ne demektir?

Türkler genelde Şaman kelimesini kullanmazlar. Baksı veya Kam denilen, Bahşı, Bahşa olarak da bilinen, Şaman olarak Dünya'da genellikle eski hekimler için kullanıldığı gibi büyücüler için de kullanılan Türklerin Baksı olarak söylediği bakan, gören anlamında kullanılır. Yapılan araştırmalarda daha önce bahsettiğimiz beynimizin en arkaik bölümü dediğimiz beyin sapında ruhi görme fonksiyonları daha yoğun olarak bulunmaktadır. Parapsikolojide'duru görme' denilen medyumluğun algı safhaları bu bölge ile alakalıdır. Dolayısı ile gören anlamında Baksı kelimesi, o trans halinde algılayıp görebilme, başka insanların göremediği bilgilere ulaşabilen insan anlamındadır.

Orta Asya'da eski dönemde Baskı, Kam, şifacı veya tedavici diyebileceğimiz kişiler müzik ve dansı, toplum içindeki dengeleri sağlamak, ihtiyaçlara cevap vermek, hastalara şifa vermek, geleceğe yönelik tahminler yapılacak olayları kararlaştırıp bunları uygulama bilgisine ulaşmak amacı ile transa geçip aydınlanmak için kullanıyorlardı. Trans ve şifa için doğaçlama olarak yapılan bu müzik günlerce sürebilmekteydi.

Baksı dansı uygulaması

Baksı dansında hedeflenen şey trans ve bu trans ile ata ruhu ile bağlantı kurmaktır. Bunun için vücuttaki manevi enerjiyi çalışır hale getirip derece derece yükseltmek gerekir. Onun dereceleri de kollar, omuzlar ve baştır. Sonra da bütün vücut ile emprovize hareketlerle devam edilir. En önemli nokta, başlangıçta ve bitişteki yer kontağıdır.

Baksı önce dua ile Ataruhu'na iltica eder ve yavaş yavaş ilk bağlantıyı kurduğu yerden ayağa kalkarken spiral şeklindeki el kol hareketleriyle spiritüel enerjiye konsantre olup, o enerjinin kollarında oluşmasına çalışır. Bu sırada dombra, kılkopuz, şangobız, adlı enstrümanlar ve su sesi ile müzisyenler kendisine eşlik eder.

İkinci safhada adı geçen enerji omuzlara yöneltilir ve omuz hareketleri ile birlikte ritim ve melodi değişir.

Fizik bedendeki son durak olan baş hareketi başladığında müzisyenler ritmi ve melodiyi uygun şekilde icra ederler.

Sonraki bölüm seansın en önemli yeri olup; baksı, bu bölümde serbest ritim ve melodi ile sezgilerine yönelir ve improvize (içine doğduğu gibi) dans ile trans (vecd, istiğrak, duyguların yücelmesi) haline girer. Trans sırasında hasta için neler yapılması gerektiğine ait bilgileri, sezgileri ile algılar ve uygular. Bu bölüm sonsuzluk ve ölümsüzlük, değişmeyen bilgi ile bir olma bölümü olarak tarif edilir.

Daha sonra dönüş başlar, baş, omuz ve kol hareketleri sıra ile uygulanıp yer bağlantısı sonucu oturularak seansa son verilir. Seansın süresini genellikle baksı tayin eder.

İptidai şamanizmde şaman ile tabibin aynı şahıs olduğu kabul görür. Doğu Türkistan Türkleri, Yakutlar gibi, erkek şamana oyun derler. Kırgız-Kazaklarda şaman yerini tutan ve onun ödevlerini uygulayan kişiye baksı (görücü, gören, bakan) ya da bahşı denir.

Türklerde müzik ve dansla tedavi basit bir hekim işi değil, sosyo-kültürel ve spritüel bir fenomendir. Baksı veya Kam adı verilen tedaviciler, Türk kültürü ve günlük yaşayışında çok eski zamanlardan beri yer almaktadır. Bu kimseler toplumlarında tedaviciliğin yanı sıra birçok başka işlevi üstlenmişlerdir. Baksı, icra ettiği müzik, ritim ve danslarla bir sanatçı gibi görünür, ama o trans içinde sezgi bilgisinden bahsettiği için medyumdur. Toplumun ihtiyacı ve sorularına cevap verdiği için sosyolog, pedagog ve psikolog rolünü de üzerine almıştır. Ulaştığı transın sezgi neticesi oluşturduğu bilgi derinliği açısından, insanların duygularına yön verme imkânı sebebiyle hekim ve de manevi ihtiyaçlara cevap verme yeteneği ve konumu sebebiyle de ruhiyatçı rolünü oynamaktadır. Dede Korkut misalinde olduğu gibi: Dede Korkut bir yanda öğüt verir, bir yanda destan söyler, diğer yanda kopuz çalar, hasta tedavi eder ve çeşitli konularda iyi sonuçlar alınması için dua eder. Kazak ve Kırgızların inanışına göre, Korkut Ata en büyük velilerden sayılır. Kazakların kopuz ve tombure, dombra gibi sazlarını icat edenin de yine Korkut Ata olduğuna inanılır.

Bilhassa Altay, Kırgız, Kazak ve Sibirya (Yenisey, Abakan) Kamları, yayla veya parmakla icra edilen Kopuz, Topşuur, Komuz, Kıyak gibi müzik âletleri ve çeşitli ritim sazlarıyla trans haline geçip "Ataruhu" ile bağ kurup bu sezgi bilgisine ulaşmaya çalışırlardı. Müzik eşliğinde icra edilen danslar genellikle bazı kutsal figürlerin taklidi şeklinde olurdu. Kazak ve Kırgız Türklerinde müzik ve dans ile tedavi örneği olarak, çok eskiden beri devam eden bir dans olan Karacorga bir atın yürüyüşünü simgelemektedir. Kartal, kurt, ayı, geyik, kuğu, yedi evliya, at, kaz bu simgelerden bazılarıdır. Eski inanışa göre bu figürler Ataruhu´nu temsil etmektedirler. Elde edilen bilgi ile hastaları tedavi ederler, gelecekten haber verirler, toplum meselelerine çözüm getirirlerdi. Kam denilen, daha sonra İslâm dini tesiri ile Bahşı veya Baksı adını alan bu hekim-ozanlar için ilham ve sezgiye ulaşmak kolay bir şey değildi. Ancak Ataruhu bu seçimi yapar ve bu görev en uygun kişiye veya kişilere verilirdi.

Günümüzde Kazak, Kırgız ve Altay Türklerinde hala yaşayan Baksı Dansı, Karacorga veya baksı tedavi seansı olarak bilinen bu seans, baksının dua ile Ataruhu´na iltica etmesi ile başlar.

Adı geçen at yürüyüşünü temel alan ve günümüze kadar gelebilmiş tedavi dansı örneği olan Karacorga´nın (baksı dansı) benzer örneklerini Azerbaycan Gobustan kayalıklarındaki figürlerde görmekteyiz ki, bu da bu geleneğin 12.000 yıl öncesine kadar uzandığına dair önemli bir belgedir.

Günümüzde Baksı dansı, R. Oruç Güvenç ve öğrencileri tarafından, Türk müzik ve hareket terapisi geleneğinin bir parçası olarak aktif müzik terapi seanslarında kullanılmaktadır. Yapılan çalışmaları izleyen fizyoterapistler, çalışmanın yavaştan başlaması, kademeli olarak hızlanması ve sonra tekrar yavaşlamasını, ayrıca detay organdan başlayıp tüm vücuda yayılması ve daha sonra tekrar detay organa dönerek sonlanmasını, modern fizyoterapi anlayışına uygun olduğunu bildirmişlerdir.

Tümata'dan Alıntıdır.


[video=youtube;ekWQavRdreU]http://www.youtube.com/watch?v=ekWQavRdreU[/video]

Daha fazla bilgi isterseniz vereceğim linklere bakınız.

http://www.gizlimabet.com/showthread.php?17055-TÜMATA-Türk-Musikisini-Araştırma-ve-Tanıtma-Grubu

http://www.gizlimabet.com/showthread.php?17052-Müzik-Terapi-Türk-Müzik-ve-hareket-Terapisi-Geleneği
 

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Ben Oruç hoca'nın öğrencisiyim, Rebab ve Bendir'imi ve eğitimimi onlardan aldım ve hala Ankara'ya geldiklerinde alıyorum. Ayrıca Yalova'da yapılan 66 gün ve gece sema'nın da bir bölümüne katıldım. Eğitim için belli bir ücret alıyorlar ama rebab dersi veren başkaları aylık ücret olarak iki katı istiyorlar ve de toplam aylık saati Tümata'nın bir günlük eğitiminden daha az. Sonuçta emek harcanıyor ve müzeyi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu devirde kim karşılıksız hizmet sunuyor ki, sonuçta yaşamak için para da lazım. Onların profesyonel olarak işi bu. Ayrıca aldıkları ücreti sonuna kadar hak ediyorlar. Birde buraya gelirken yol, konaklama gibi masrafları oluyor. Tümata'yı yurtdışında daha çok tanıyor ve kıymetini biliyorlar. İnanın Yalova'ya gelenlerin çoğunluğunu yabancılar oluşturuyordu. Bazıları yurtdışında müzik terapi eğitimi verdiği öğrencileriydi. % 70 e yakını yabancıydı, 58 ülkeden katılımcı vardı. Herkes bütçesine göre para veriyordu, günlük 10 TL veren de vardı. Günlük öğünler kazanlarla pişiyordu, dergahta herkes her işi yapıyordu. Sonuçta yiyecek- içecekler bedavaya alınmıyordu ancak parası olmayandan da para alınmıyordu. Ne müzik ne sema 66 gün boyunca hiç durmadı. Bende orada bazen 2 saatlik uykuyla aralıklarla sema yaptım ama hiç yorgunluk olmadı, aksine ortamın şifa veren bir enerjisi vardı.
Bu sene 16 Ağustos'ta başlayacak ve 7 gün, 7 gece olacak.
** Hatta yabancı katılımcılardan biri şamandı, kafa sesi ne demek çıkarttığı seslerden anladım:) Alnını alnımıza koyarak çıkarttığı seslerle resmen titreşimimizi değiştirmişti, anlatılabilecek bir tecrübe değil.Ayrıca inanılmaz hayvan sesleri çıkartıyordu.
Oruç hocanın yanında olup, sohbetinden faydalanabilmek bile müthişti. Yalova'dan sonra hoca ve isteyen bazı (çoğunluğu yabancı sufi- müslüman) katılımcılarla Konya'ya dergaha gidildi. Kadir gecesi Mevlana ve Şems türbelerinin avlularında müzik eşliğinde sema yaparak geçirildi. Müthiş deneyimler ve günler geçirdim, yolumu aydınlatan en önemli ışıklardan biri olduğu için hocaya minnettarım.

''TÜMATA; Türk Musikisi´nin tarih ve coğrafya bakımından devamlılık ve bütünlük gösterdiği inancı ile Türk´ün bulunduğu her yerin musikisini detayı ile incelemek ve yaşatmak çabasındadır.
Üç yüzden fazla otantik Türk musikisi âleti bu gaye ile toplanmış ve bir müze oluşturulmuştur. CD, DVD, video, nota, arşiv çalışmaları ile musiki değerlerimiz toplanmakta ve sayıları otuzu bulan grup üyeleri tarafından etnomüzikoloji konserleri ile meraklılara ve ilim-sanat topluluklarına sunulmaktadır.
Yurt içinde ve dışındaki seminer, sempozyum ve festival faaliyetleri de TÜMATA'nın önemli bir çalışma alanıdır.''

Bu arada merak edenler olursa neden 66 gün sema yapılıyor diye, Mevlana'nın 3 gün, 7 gün, bir defa 16 gün ve 3 defa da 40 gün sema yaptığı söylenir. En son Tümata'nın yaptığı 40 günlük semadan sonra da genel istek oluşunca bakmışlar ki, Mevlana'nın 3 gün, 7 gün, 16 gün ve 40 gün semaları var. Toplarsak 66 çıkıyor. Bu sefer de 66 gün yapılmış.

Devamlı yurt içi ve yurt dışında Türk musikisini ve geleneklerini yaşatmaya ve tanıtmaya çalışan bu oluşuma en azından manevi destek olunması taraftarıyım.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Bu konularda yeteri kadar bilgim olmasada dansçıların dönüş yönü dikkatimi çekti.Saatin ters yönü dönüş ;negatif enerjiyi temizlemek diye yorumladım.Yani bu dansın asıl amacı negatif enerjiyi temizleme ve omuz ve baş hareketlerinden anladığım da rahatlama ve gevşemeyle medidatif duruma geçme.Şifa dansları acaba bundan farklımı,bu dansın arkasından yapılan başka bir tamamlayıcı varmış gibi geldi.
 

AyŞaman

Banlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
21
Konum
Tyana
İş
Gazeteci
TDansta bedeni rahatlatıp enerji kazanmak söz konusu. Şifa dansı diye bişey duymadım ben. Sevgili moderatörümüz biliyorsa açıklasın. Lakin dans sadece orda kalıyor bu uygulamada. Transa geçmek söz konusu olmuyor. Müzik enerji sağlıyor o kadar.
 

simera

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Eyl 2011
Mesajlar
63
Tepkime puanı
2
müzik bir harika.dans etmek ayrı bir güzellik.
 

FerdeLance

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2011
Mesajlar
256
Tepkime puanı
24
Konum
İstanbul
İş
Öğrenci
Ben Oruç hoca'nın öğrencisiyim, Rebab ve Bendir'imi ve eğitimimi onlardan aldım ve hala Ankara'ya geldiklerinde alıyorum. Ayrıca Yalova'da yapılan 66 gün ve gece sema'nın da bir bölümüne katıldım. Eğitim için belli bir ücret alıyorlar ama rebab dersi veren başkaları aylık ücret olarak iki katı istiyorlar ve de toplam aylık saati Tümata'nın bir günlük eğitiminden daha az. Sonuçta emek harcanıyor ve müzeyi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu devirde kim karşılıksız hizmet sunuyor ki, sonuçta yaşamak için para da lazım. Onların profesyonel olarak işi bu. Ayrıca aldıkları ücreti sonuna kadar hak ediyorlar. Birde buraya gelirken yol, konaklama gibi masrafları oluyor. Tümata'yı yurtdışında daha çok tanıyor ve kıymetini biliyorlar. İnanın Yalova'ya gelenlerin çoğunluğunu yabancılar oluşturuyordu. Bazıları yurtdışında müzik terapi eğitimi verdiği öğrencileriydi. % 70 e yakını yabancıydı, 58 ülkeden katılımcı vardı. Herkes bütçesine göre para veriyordu, günlük 10 TL veren de vardı. Günlük öğünler kazanlarla pişiyordu, dergahta herkes her işi yapıyordu. Sonuçta yiyecek- içecekler bedavaya alınmıyordu ancak parası olmayandan da para alınmıyordu. Ne müzik ne sema 66 gün boyunca hiç durmadı. Bende orada bazen 2 saatlik uykuyla aralıklarla sema yaptım ama hiç yorgunluk olmadı, aksine ortamın şifa veren bir enerjisi vardı.
Bu sene 16 Ağustos'ta başlayacak ve 7 gün, 7 gece olacak.
** Hatta yabancı katılımcılardan biri şamandı, kafa sesi ne demek çıkarttığı seslerden anladım:) Alnını alnımıza koyarak çıkarttığı seslerle resmen titreşimimizi değiştirmişti, anlatılabilecek bir tecrübe değil.Ayrıca inanılmaz hayvan sesleri çıkartıyordu.
Oruç hocanın yanında olup, sohbetinden faydalanabilmek bile müthişti. Yalova'dan sonra hoca ve isteyen bazı (çoğunluğu yabancı sufi- müslüman) katılımcılarla Konya'ya dergaha gidildi. Kadir gecesi Mevlana ve Şems türbelerinin avlularında müzik eşliğinde sema yaparak geçirildi. Müthiş deneyimler ve günler geçirdim, yolumu aydınlatan en önemli ışıklardan biri olduğu için hocaya minnettarım.

''TÜMATA; Türk Musikisi´nin tarih ve coğrafya bakımından devamlılık ve bütünlük gösterdiği inancı ile Türk´ün bulunduğu her yerin musikisini detayı ile incelemek ve yaşatmak çabasındadır.
Üç yüzden fazla otantik Türk musikisi âleti bu gaye ile toplanmış ve bir müze oluşturulmuştur. CD, DVD, video, nota, arşiv çalışmaları ile musiki değerlerimiz toplanmakta ve sayıları otuzu bulan grup üyeleri tarafından etnomüzikoloji konserleri ile meraklılara ve ilim-sanat topluluklarına sunulmaktadır.
Yurt içinde ve dışındaki seminer, sempozyum ve festival faaliyetleri de TÜMATA'nın önemli bir çalışma alanıdır.''

Bu arada merak edenler olursa neden 66 gün sema yapılıyor diye, Mevlana'nın 3 gün, 7 gün, bir defa 16 gün ve 3 defa da 40 gün sema yaptığı söylenir. En son Tümata'nın yaptığı 40 günlük semadan sonra da genel istek oluşunca bakmışlar ki, Mevlana'nın 3 gün, 7 gün, 16 gün ve 40 gün semaları var. Toplarsak 66 çıkıyor. Bu sefer de 66 gün yapılmış.

Devamlı yurt içi ve yurt dışında Türk musikisini ve geleneklerini yaşatmaya ve tanıtmaya çalışan bu oluşuma en azından manevi destek olunması taraftarıyım.

Bu etkinliklere katılmak için belli bir bilgi seviyesinde olmak gerekiyor mu? Yoksa başlangıç olabilir mi?
 

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Herkese açıktır, isteyen katılabilir.

Sayın bendekiben, yukarıda açıklanıyor zaten,

"Baksı dansında hedeflenen şey trans ve bu trans ile ata ruhu ile bağlantı kurmaktır. Bunun için vücuttaki manevi enerjiyi çalışır hale getirip derece derece yükseltmek gerekir. Onun dereceleri de kollar, omuzlar ve baştır. Sonra da bütün vücut ile emprovize hareketlerle devam edilir. En önemli nokta, başlangıçta ve bitişteki yer kontağıdır.

Baksı önce dua ile Ataruhu'na iltica eder ve yavaş yavaş ilk bağlantıyı kurduğu yerden ayağa kalkarken spiral şeklindeki el kol hareketleriyle spiritüel enerjiye konsantre olup, o enerjinin kollarında oluşmasına çalışır.''

Kazakistan, Kırgızistan, Altay, Moğolistan ve Sibirya bölgelerinde halen devam eden bu dans terapisi, kol, omuz ve baş hareketleriyle faaliyete geçen ruhi enerjinin bütün vücudu sarması ile elde edilen trans hali sonucu, hasta kişi için gerekli tedavi bilgisine ulaşmayı amaçlamaktadır.
İngiltere’de, Londra Nordoff Robbins müzikterapi enstitüsünde uygulanan tedavi sisteminde Pentatonik müziğin kişilerde kendine güven ve kararlılık oluşturduğu bulgusu ile, otistik çocukların tedavisi ve eğitiminde bu müzik kullanılmaktadır. Berlin Urban hastahanesi ve Viyana Meidling Kliniği işbirliği sözkonusudur.
Tümata'nın yaptığı ve seminerlerde katılımcılara yaptırdığı baksı dansında transa girmekten ziyade, eklemlerle yapılan hareketlerle bedende oluşmuş blokajlar çözülüyor. Şaman olmayan kişilerin bir anda transa girmesi tabii ki söz konusu değildir, ancak ata geleneklerimizi tanıtmak ve devamlılığını sağlamak açısından yapılan bir ritüeldir. Baksı dansında şifacının kanal bilgisi için yaptığı hareketler burada özellikle fizik tedavi uygulaması olarak hastada ve otistik çocukların gelişiminde işe yarıyor.
Belli bir dönüş yönü yoktur, önemli olan sırasıyla eklem hareketlerini yapmak, aynı zamanda ayakları da devamlı çapraz hareket ettirmektir.
 
Üst