Agarta: Gizli Teşkilat

AyŞaman

Banlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
21
Konum
Tyana
İş
Gazeteci
Atlantis’ten Mu’ya, İsa’dan Nuh’a, Ergenekon’dan Ümraniye’ye, Mısır’dan Hitler’e, Dabbe’tül Arz’dan Kapadokya’ya, İbranice’den Sanksritçe’ye, Lucifer’den Şövalyelere… Agarta’nın esrarengiz öyküsü kapınıza dayandı! Açmasanızda, görmesenizde fark etmez. Oradalar!

Agarta’nın ne olduğuna ilişkin en yaygın, internet ve ansiklopedik kaynaklarda kullanılan tanım, “Tibet ve Orta-Asya tradisyonlarında sözü edilen, Asya’daki sıradağların içinde bulunduğu ileri sürülen efsanevi bir yer altı organizasyonu”dur.

Ancak bu tanım, ivedilikle not düşülmeli ki, “Agarta”yı anlamak ve çözmek için tamamıyla yetersiz. Ne bu kadar basit ne de bu denli sığ. Ancak bir açılış tanımı olarak kullanılabilir.

Günümüze değin “Agarta”nın ne olduğunu inceleyen bir çok yayın ve yazar bulunuyor. Bunlar içinde en ünlüleri ve kaynak olarak en itibar edilenleri üç tane. Bunları meraklıları için öncelikli olarak-konunun daha başında-yazalım. Saint-Yves d'Alveydre, Ferdinand Ossendowsky ve René Guénon.

Agartha kelimesi; “Agharta” ve “Agarthi” olarak da kullanılabiliyor. Agarta veya Agarti sözcükleri Sanskritçe de “ele geçirilemeyen, ulaşılamayan, her şeyden korunmuş, şiddetin yakalayamayacağı, anarşinin erişemeyeceği” anlamlarına gelmekte.

Bir de “Şambala” (Shambalah) kelimesi var. Bunu da söylemek gerekiyor ki, meraklıları için şaşırtıcı olmasın.

Kimi kaynak ve kişilere göre Şambala, Agarta'ya karşıt olarak kurulmuş, gizli bir menfi merkez. Ancak genel ve yaygın kanı, Şambala’nın Agarta’nın bir diğer adı olduğu.

Agarta ismi ilk kez “Saint-Yves d’Alveydre” tarafından kullanmış. d’Alveydre bir simyacı. Metalleri altın ve gümüşe dönüştürme formülleri düzenlemiş. Martinist tarikatının (Tours piskoposu Aziz Martin (M.S. 316-397) tarafından kurulmuş tarikat) mürşitlerinden. Topluluğun bir diğer adının, “yeşil adamlar toplulu” olduğu da kayıtlar da mevcut.

Agarta’nın sembolü: Gamalı haç!

Agarta'nın hakimi, “dünyanın kralı” rütbesini taşıyor. Yardımcıları durumundaki iki rahip kral bulunuyor. Sembollerinden biri bugün günümüzde hala Hint ve Tibet tapınaklarını süsleyen gamalı haçtır.

Bu sembol Mu 'dan kaynaklanıyor. Güneşi ifade eden kadim bir sembol. Dünyanın en eski sembollerinden biri sayılıyor. Bu haç, yaradılışın dört kuvvetini ve dört büyük enerjiyi sembolize eder. Zamanla “yönü çevrilerek” II. Dünya savaşında Nazilerin kullandıkları haline gelecektir.

Mu ve Atlantis…

Bu teknik ama açıklayıcı tanımlamalardan sonra Agarta’yı biraz daha açmaya başlayalım. Bir başka tanım, Agarta’nın “Mu ve Atlantis’ten göç eden bilim rahiplerince ya da inisiyelerce kurulmuş, sonradan gizlenme gereği görüp dağ ve mağara içlerine çekilmiş” bir grup olduğunu ileri sürüyor.

Bu açıklama da Agarta ile ilgili yaygın bilgiler arasında. Neredesye “mutabakatla kabul edilmiş” bir yaklaşım.

Buradan Agarta ile ilgili ilk ve en bilinen “tartışma” konusuna gelebiliriz. Agarta’nın “bir yer altı ülkesi”mi veya “gizli bir dernek (oluşum)”mu olduğuna ilişkin bir tartışma bulunuyor.

Agarta üzerindeki hemen tüm çalışmalarda bu ayrışmaya rastlanıyor. Ancak ortak nokta, bir “gizlilik” olduğu yönünde. Yani ister “yer altı” olsun ister “örgüt, dernek, oluşum” gizlilik var.

Burada bir uzlaşma noktası da zamanla ortaya çıkmış. Her ikisinde de doğruluk payı olduğu varsayılıyor.

Agarta’nın adamları kim, misyonu ne?

Peki Agarta ne yapar? Amacı nedir? Kimlerden oluşur? Burada kesin yargılarla ayrışan bir farklı okuma yok. Değişik “görev” tanımları varsa da genel olarak amaç ve araçlar belli. Agarta, “sahip bulunduğu binlerce yıllık sırları uygulamak suretiyle insanlığı büyük bir spiritüel ilhama (illumination/aydınlanma/ışık) kavuşturmayı amaçlayan bilge ve filozoflardan oluşuyor”.

Saint-Yves d’Alveydre’den sonra Agarta isminin ilgi çeken biçimde sunuluşu, Fransız konsolosu olan Jacoliot’un "Hint’teki Tevrat” adlı eserinde ve teozofinin kurucusu H. P. Blavatsky’in "Gizli Doktrin ve Gün lşığına Çıkarılmış İsis" adlı eserinde oluyor.

Bundan sonra en bilinen ve en sık gönderme yapılan “Rene Guenon” oluyor ve "Dünyanın Kralı" adlı çalışmasıyla Agarta hakkında en geniş bilgileri kamuoyuna veriyor.

‘Öteye Ait Zekâların Oğulları’ Nerede?

Peki Agarta nerede? Agartalılar nerede? Bu konu üzerinde asla mutabakat yok. Hemen her kaynak kendine göre bir adres gösteriyor. Böyle olmakla beraber, “geniş coğrafi” tanım açısından bir harita çıkarmak mümkün.

Guenon’a göre, çok eski bir tufan bugünkü Gobi bölgesinde çok gelişmiş bir uygarlık yok olmuştur. Burada yaşamakta olan “spiritüel mürşitler” Himalayaların altında yer almakta olan büyük bir mağara şebekesine sığınmışlar.

Yeşil ülke nerede: Agarta’nın “TAM” adresi!

Bu tezin bir devamı var. Coğrafi bir tanım verip, siyasi bir bilgiyi de içeriyor. Yukarıda “Agarta ve Şambala” ilişkisine değinmiştik. “Ayrı-rakip” olduklarına ilişkin bilgi burada bulunuyor.

Bu göçten sonra, iki gruba ayrılıyorlar ve "sağ elin yolu” diye anılan grup Agarta’ya, yani dünya hayatından uzak “murakabe ve mükaşefe”de bulunma ülkesine, "sol elin yolu" diye anılan diğer grup ise “Şambala”ya yani kaba güç ülkesine yerleşiyor.

Bir diğer Agarta adresi Ferdinand Ossendowski’den gelmekte. Ossendowski, Bolşevim ihtilaline direnmiş Polonyalı bir bakandır ve başarısız olunca Moğolisten ve Çin’e kaçmıştır.

Sığındığı bir Lama manastırında kendisine, “altı bin yıldan fazla bir zaman önce kutsal bir insanın bütün bir halkıyla bir mağarada kayıplara karıştığı, ve yitik bir bilim yardımıyla, Agarti adlı yeraltı krallığının temelini attığı anlatılmış. Ossendowski bu bilgileri 1924'de yayınladığı "Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar" kitabında derlemiş.

Agarta’ya katılım şartları!

“Agartalı olmak”, günümüz değerleriyle pek mümkün gözükmemekte. Kut Humi’ye göre, "Agarta’ya girmek, katılmak, atanmak, seçilmek” söz konusu değil; “Ancak, spiritüel anlamda olmak üzere, bileğinin hakkıyla Agartalı olunabilmektedir; kişi, ancak ulûhiyetle tekrar bütünleşip özdeşleşebilecek seviyeye ulaştığı takdirde Agartalı olabilmektedir, ki bu seviyeye ulaşmanın yolu da tatbikat ve tahakkuk sürecinden geçmektir, çünki beşer varlığını en tam ve en aşkın biçimde değişime uğratan ve güçlendiren tek şey ancak spiritüel bilimdir.”

Agarta: Efsane mi Gerçek mi? Agarta’ya giriş pasaporta vermeye yetkili lider kim? Lütfen TIKLAYINIZ.

Yani Agartalılık; Yogiler’e veya ilk İbranilerdeki "semavî insana" özgü en derini hal ile mümkün. “Agartalılar dünya sakinlerinin şuurlarında genişleme ve açılma meydana getirmek ve kendilerinin spiritüel anlamda ulaşmış bulundukları duygu ve düşünce birliğine onları da ulaştırmak amacıyla kendi aralarında işbirliği yapmaya her an hazır durumda bulunmaktalar”.

Naziler-Hitler ve Agarta…

Agarta’nın nerede bulunduğuna ilişkin bir diğer adres ise bize oldukça yakın. Kapadokya. Bölgenin yer altı dehlizleriyle bilinen mimarisi ipucu oluşturuyor. Geniş ve büyük tüneller yapısı bölgeyi Agarta’nın olası adresi haline getirmiş.

Tabii bu da bir iddia. Zaten Agarta’ya ilişkin tüm bilgiler çeşitli ve renkli iddialara dayanıyor. Tünellerin kaynağı Daniken gibi araştırmacılar tarafından uzay uygarlıkları olarak gösterirken, bazıları Atlantis ve Mu kıtalarının batışlarından sonra kurtulan kimseler olarak gösteriliyor.

Elbette bu iddiaların en büyüğü, Agatha sakinlerinin insanlarla çok az iletişim kurarak günümüze kadar yaşadıklarıdır.

Popüler ve çok ilginç hatta inanılası bilgiler içeren yakın tarihli söylencelerin başında ise Adolf Hitler’in, Agarta rahipleri tarafından yönlendirilen bir medyum olduğudur. Bu nedenle bir çok araştırmacı Agarta ile ilgili konulara Naziler ve Hitler ile başlanmasını önerir.


Dabbe’tül Arz yeraltında değil mi?

Bazı kaynaklarda, Agarta(lıların) dünyayla iç içe yaşadığı, ancak 4. boyutta olduğu için görünmediği söyleniyor. Göründükleri zaman dilimi ise “kıyametle” ilişkilendiriliyor.

“Bizlerin şu an göremediği, ancak iç içe yaşadığımız, bu Medeniyet Mensupları (Agartha) dünya insanlarının dördüncü boyuta geçişi sürecinde onları karşılayacak, kendilerini tanıtacak ve insanlara bilgi aktaracaklardır. Kuran'ın Neml Suresi'nde bahsedilen Dabbetül Arz, yani ‘yerden çıkacak’ ve hakikatleri anlatacak olan canlı varlıklar, bu medeniyetlerin mensupları olan varlıklardır”

Hz. İsa’nın ve Nuh’un Agarta ile bağı ne? Sınırı aşan iddialar mı, bilimsel gerçekler mi?

Agarta, popüler kültüre de defalarca konu olmuş bir figür; Umberto Eco, 'Foucault'nun Sarkacı' kitabında Agarta’dan bahseder. Abel Posse'nin meşhur romanının ismi: “El viajero de Agartha”dır. “Agarta: Hollow Earth” adıyla bir bilgisayar oyunu da var. Bir başka meşhur oyun “Final Fantasy IV”te de Agart şehrinden cücelerin yaşadığı bir yeraltı ülkesiyle bağlantı kuruluyor. Miles Davis 'in bir albümünün adı da Agarta.

İddianamede ne işi var?

Agarta’yı bize son hatırlatan metin, kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen Ümrüniye soruşturmasının “iddanamesi” oldu. İddianame basına yansıdığı kadarıyla açık biçimde Agarta adını zikretti.

Peki bunun anlamı ne? Ergenekon’un tarihine ilişkin bilgiler verilirken Agarta’nın iddianameye girmesi fikri acaba nasıl gelişti?

O ‘çılgın’ soru: ERGENEKON AGARTA MI, AGARTALILAR TÜRK MÜ?

Yukarıdaki çok ama çok kısa, çok ama çok genel öyküsünü okuduğunuz, meraklıları için heyecanlı ve esrarengiz bilgilerle sunduğumuz linklerle sunduğumuz Agarta öyküsünün, iddianamede kendine yer bulması sanırız hayli tartışılacak.
-Alıntıdır.
Okurken paylaşmak istedim.. Enteresan bir yazı.
-Konu yanlış yere açılmış ise affola
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Mu ve Atlantis battıktan sonra (yok oluşları eş zamanlı) bu kıtadan göç edenler kollara ayrılıp Mısır, hindistan,Asyaya yayılmışlar bize en yakın uygarlık olan uygurlarda da bu kolun bir devamı hindistana giden kolun devamı Akadlar ve ondan sonraki uygarlık olan sümerler.Yani Mu ların Türklerle olan bağlantısı fazla mutasyona uğramamış.
 

AyŞaman

Banlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
21
Konum
Tyana
İş
Gazeteci
Mu ve Atlantis...
Konu öyle yerlere gidiyor ki; sanki dünyadaki bütün insanların atalarını oluşturan ırk gibi görünüyor. Nedensiz benim aklıma böyle geliyor.
 

pose_ps

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Mar 2012
Mesajlar
14
Tepkime puanı
1
Çok karışık bir konu, tam araştırmak isteyenlerin elinin altında ya binlerce sayfalık bir sözlük yada internet olması gerek. Tabi çok derin bir hafızada şart, sabırda cabası.

Binlerce yıl önce dünya genelinde bir tufan olur, bu tufanın Hz. Nuh'un kurtulduğu tufanla aynı olduğu söylenir.
Çünkü olay kayıp uygarlıklar Atlantis ve Mu ile ilgilidir. Bu kayıp uygarlıkların sular altında kaybolduğu sanılmakta ve Hz.Nuh döneminde dünyanın sular altında kaldığı bilinmekte.
Bu tufandan kaçan rahipler bilim adamları vs. Tibet'te ki Himalayalar'da bir mağaraya sığınırlar. Hadise sadece budistlerle sınırlı değildir, çünkü bu mağaralarının bir ucunun Brezilya'ya bağlı olduğu sanılmakta. Yani dünyanın dört bir yanından din adamları, çağın akıllı ve bilge insanları yer altına çekilmekte.

Şu an bu konu hakkında iki teori var.
İlk teori şöyle..
Himalayalar'da mağaralara sığınan halkın karşısına iki yol çıkar. Sağ veya sol orasını tam olarak hatırlamıyorum şu an. Ancak sol tarafı seçenler Agarta halkıdır.
Agarta bundan sonra dünyasal işlerden çekilmiş, dünyanın sonunu beklemekte ve dünyanın sonunda ortaya çıkıp insanlığı kurtaracak oldukları söylenen halktır.
Sağ yolu seçen halk ise Şamballa halkıdır. Bunlar dünya işlerine karışacak, dünyada meydana gelen savaş, doğa olaylar vs. gibi hadiseler direkt olarak dahil olacak olan halktır.
Kısaca Şamballa halkı, Agartalılara göre kötü demeyelim ancak daha kurnaz olan halktır.
İkinci teori ise, Şamballa Agarta ülkesinin başkentidir.
Agarta'nın bir kralı vardır, bu kral tüm dünyanın hakimidir "Dünya Kralı "

Efsaneye göre Agarta yada Şamballa halkı, günümüzdeki insanlığın çok ötesinde bir yeraltı medeniyetine sahipti.
İnsanlar'ın zihni çok gelişmiş, hatta rivayetlere göre uzayla olan tüm bilimsel çalışmaları bitirmişlerdir.

Kısaca bu halk Nietzsche'nin tanımı olan "Üstün İnsan" tanıma uymaktadır.
Zaten konuda geçtiği gibi Adolf Hitler ve diğer ırkçı liderlerin Agarta ülkesine olan merakları, kendi davalarını kanıtlama çabasının bir sonucudur.
Nietzsche'nin hiç öyle bir fikriyatı olmadığı halde, fikirleri ırkçı harekete zemin hazırlamıştır.

Konuya gelecek olursak, dediğim gibi konu çok karmaşık ve hakkında binlerce farklı farklı teoriler var.
Bazıları bu uygarlığın gerçekten var olduğuna inanırken, bazılarıysa benim gibi bunun sadece diğer mitlerde olduğu gibi sembolik anlamlar taşıdığına inanmakta.

Agartalıların varlığına kanıt olarak gösterilen şeylerse ilginç.
Bildiğiniz gibi Agarta ülkesi bir yeraltı ülkesi, teorilere göre bu yeraltı ülkesi toprağın altında neredeyse tüm dünyayı kaplayan bir yeraltı tünelleri bütünüdür.
Bu tünellere örnek olarak gösterilenler ise Mısır Pirametilerinin altında girilmesi yasak olan koridorlar bölümü, Çin'de ki Türk Piramitleri, Türkiye'de ki Kapadokya, Brazilya'da var olduğu sanılan yeraltı tünelleri, Çin Seddi vs..

Bana göre Agarta tamamen sembolik olaydan ibaret bir kavram.
Olayı ilk teorideki gibi Agarta ve Şamballa olarak ele alırsak..
Bu ikiliyi cennet-cehennem, iyi-kötü, güçlü-güçsüz gibi kavramlara bölebiliriz.
Agarta araştırıcıları olayı dini kitaplarada bağlar.
Bizde bağlyacak olursak..
Şeytanın uşakları kıyamet vaktinden önce insanlığı kendi etrafında toplamaya çalışacak, kötülüğü ve fitneyi yayacak.
Bu sırada Mesih çıkacak ve kötülüğü yenecek.
Agarta öğretilerine göre..
Şamballa'yı Deccal, Dabbe'tül Arz, Yecüc-Mecüc gibi şeytanın uşakları olanlardan görebiliriz.
Efsaneye göre Agarta halkı kıyamet vaktinden önce çıkacak ve insanlığı kurtaracaktır.
Agarta halkınıda Mesih yada her neye inanıyorsanız, o olarak ele alabilirz.
Kısaca aslında herşey saçmalık.

Biraz heves edip araştırmaya kalktığınızda, yapılan saçmalamaları görünce hayal kırıklığına uğrayabiliyorsunuz.

Bazıları Agarta halkından birileriyle telapati yoluyla iletişme geçtiğini sanmakta.
Sanmakla kalmayıp neredeyse karşılıklı oturup röportaj yapıp yayınlamışlar. Tek sormadıkları kahveniz nasıl olsun olmuş.
Efsane mefsane kalmamış.
 

DreamDuality

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
150
Bende bir kitapta şöyle okumuştum.
Agarta = Oyuk Dünya

Dünya'nın merkezinin , yani yeraltı ve magma tabakasıyla
kaplı olduğu iddia edilen yerin oyuk bir boşluk olduğu iddia
ediliyordu.

Bu oyuk yerde, konuda anlatıldığı gibi yeraltının kendi dünyası
olduğu anlatılıyordu.
Hatta oranın kendi güneşi, nehirleri, biz gibi insanları olduğu
da yazıyordu.
Dünya'nın içinde dünya gibi bir durum.

Bunu anne karnındaki bebeğe de benzebiliriz.
Agarta da rahimdeki(yeraltındaki) küçük bebek dünya oluyor.

Açıkçası bu şekilde örgütlü bir oluşumdan bahsetmiyordu.
Nasıl yaşadıklarındansa bahsedilmemiş, özet geçilmişti.

Şahsi fikrim= bilmiyorum.
Alt evrenlere dair bir araştırmam olmadı.

Ama astral seyahatle üst evrenlere gidiliyorsa;
alt evrenlere de gidilebileceğini düşünüyorum.
 

Lacerbe

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Tem 2017
Mesajlar
25
Tepkime puanı
3
Bu konuyla ılgılı Mustafa Kemal Ataturk ün de calısmaları vardı sanırım bunlar kayıp kıta mu dıye bır kıtapda da toplandı..
 

nexaca

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Eki 2017
Mesajlar
16
Tepkime puanı
7
Konum
İSTANBUL
Atlantis’ten Mu’ya, İsa’dan Nuh’a, Ergenekon’dan Ümraniye’ye, Mısır’dan Hitler’e, Dabbe’tül Arz’dan Kapadokya’ya, İbranice’den Sanksritçe’ye, Lucifer’den Şövalyelere… Agarta’nın esrarengiz öyküsü kapınıza dayandı! Açmasanızda, görmesenizde fark etmez. Oradalar!

Agarta’nın ne olduğuna ilişkin en yaygın, internet ve ansiklopedik kaynaklarda kullanılan tanım, “Tibet ve Orta-Asya tradisyonlarında sözü edilen, Asya’daki sıradağların içinde bulunduğu ileri sürülen efsanevi bir yer altı organizasyonu”dur.

Ancak bu tanım, ivedilikle not düşülmeli ki, “Agarta”yı anlamak ve çözmek için tamamıyla yetersiz. Ne bu kadar basit ne de bu denli sığ. Ancak bir açılış tanımı olarak kullanılabilir.

Günümüze değin “Agarta”nın ne olduğunu inceleyen bir çok yayın ve yazar bulunuyor. Bunlar içinde en ünlüleri ve kaynak olarak en itibar edilenleri üç tane. Bunları meraklıları için öncelikli olarak-konunun daha başında-yazalım. Saint-Yves d'Alveydre, Ferdinand Ossendowsky ve René Guénon.

Agartha kelimesi; “Agharta” ve “Agarthi” olarak da kullanılabiliyor. Agarta veya Agarti sözcükleri Sanskritçe de “ele geçirilemeyen, ulaşılamayan, her şeyden korunmuş, şiddetin yakalayamayacağı, anarşinin erişemeyeceği” anlamlarına gelmekte.

Bir de “Şambala” (Shambalah) kelimesi var. Bunu da söylemek gerekiyor ki, meraklıları için şaşırtıcı olmasın.

Kimi kaynak ve kişilere göre Şambala, Agarta'ya karşıt olarak kurulmuş, gizli bir menfi merkez. Ancak genel ve yaygın kanı, Şambala’nın Agarta’nın bir diğer adı olduğu.

Agarta ismi ilk kez “Saint-Yves d’Alveydre” tarafından kullanmış. d’Alveydre bir simyacı. Metalleri altın ve gümüşe dönüştürme formülleri düzenlemiş. Martinist tarikatının (Tours piskoposu Aziz Martin (M.S. 316-397) tarafından kurulmuş tarikat) mürşitlerinden. Topluluğun bir diğer adının, “yeşil adamlar toplulu” olduğu da kayıtlar da mevcut.

Agarta’nın sembolü: Gamalı haç!

Agarta'nın hakimi, “dünyanın kralı” rütbesini taşıyor. Yardımcıları durumundaki iki rahip kral bulunuyor. Sembollerinden biri bugün günümüzde hala Hint ve Tibet tapınaklarını süsleyen gamalı haçtır.

Bu sembol Mu 'dan kaynaklanıyor. Güneşi ifade eden kadim bir sembol. Dünyanın en eski sembollerinden biri sayılıyor. Bu haç, yaradılışın dört kuvvetini ve dört büyük enerjiyi sembolize eder. Zamanla “yönü çevrilerek” II. Dünya savaşında Nazilerin kullandıkları haline gelecektir.

Mu ve Atlantis…

Bu teknik ama açıklayıcı tanımlamalardan sonra Agarta’yı biraz daha açmaya başlayalım. Bir başka tanım, Agarta’nın “Mu ve Atlantis’ten göç eden bilim rahiplerince ya da inisiyelerce kurulmuş, sonradan gizlenme gereği görüp dağ ve mağara içlerine çekilmiş” bir grup olduğunu ileri sürüyor.

Bu açıklama da Agarta ile ilgili yaygın bilgiler arasında. Neredesye “mutabakatla kabul edilmiş” bir yaklaşım.

Buradan Agarta ile ilgili ilk ve en bilinen “tartışma” konusuna gelebiliriz. Agarta’nın “bir yer altı ülkesi”mi veya “gizli bir dernek (oluşum)”mu olduğuna ilişkin bir tartışma bulunuyor.

Agarta üzerindeki hemen tüm çalışmalarda bu ayrışmaya rastlanıyor. Ancak ortak nokta, bir “gizlilik” olduğu yönünde. Yani ister “yer altı” olsun ister “örgüt, dernek, oluşum” gizlilik var.

Burada bir uzlaşma noktası da zamanla ortaya çıkmış. Her ikisinde de doğruluk payı olduğu varsayılıyor.

Agarta’nın adamları kim, misyonu ne?

Peki Agarta ne yapar? Amacı nedir? Kimlerden oluşur? Burada kesin yargılarla ayrışan bir farklı okuma yok. Değişik “görev” tanımları varsa da genel olarak amaç ve araçlar belli. Agarta, “sahip bulunduğu binlerce yıllık sırları uygulamak suretiyle insanlığı büyük bir spiritüel ilhama (illumination/aydınlanma/ışık) kavuşturmayı amaçlayan bilge ve filozoflardan oluşuyor”.

Saint-Yves d’Alveydre’den sonra Agarta isminin ilgi çeken biçimde sunuluşu, Fransız konsolosu olan Jacoliot’un "Hint’teki Tevrat” adlı eserinde ve teozofinin kurucusu H. P. Blavatsky’in "Gizli Doktrin ve Gün lşığına Çıkarılmış İsis" adlı eserinde oluyor.

Bundan sonra en bilinen ve en sık gönderme yapılan “Rene Guenon” oluyor ve "Dünyanın Kralı" adlı çalışmasıyla Agarta hakkında en geniş bilgileri kamuoyuna veriyor.

‘Öteye Ait Zekâların Oğulları’ Nerede?

Peki Agarta nerede? Agartalılar nerede? Bu konu üzerinde asla mutabakat yok. Hemen her kaynak kendine göre bir adres gösteriyor. Böyle olmakla beraber, “geniş coğrafi” tanım açısından bir harita çıkarmak mümkün.

Guenon’a göre, çok eski bir tufan bugünkü Gobi bölgesinde çok gelişmiş bir uygarlık yok olmuştur. Burada yaşamakta olan “spiritüel mürşitler” Himalayaların altında yer almakta olan büyük bir mağara şebekesine sığınmışlar.

Yeşil ülke nerede: Agarta’nın “TAM” adresi!

Bu tezin bir devamı var. Coğrafi bir tanım verip, siyasi bir bilgiyi de içeriyor. Yukarıda “Agarta ve Şambala” ilişkisine değinmiştik. “Ayrı-rakip” olduklarına ilişkin bilgi burada bulunuyor.

Bu göçten sonra, iki gruba ayrılıyorlar ve "sağ elin yolu” diye anılan grup Agarta’ya, yani dünya hayatından uzak “murakabe ve mükaşefe”de bulunma ülkesine, "sol elin yolu" diye anılan diğer grup ise “Şambala”ya yani kaba güç ülkesine yerleşiyor.

Bir diğer Agarta adresi Ferdinand Ossendowski’den gelmekte. Ossendowski, Bolşevim ihtilaline direnmiş Polonyalı bir bakandır ve başarısız olunca Moğolisten ve Çin’e kaçmıştır.

Sığındığı bir Lama manastırında kendisine, “altı bin yıldan fazla bir zaman önce kutsal bir insanın bütün bir halkıyla bir mağarada kayıplara karıştığı, ve yitik bir bilim yardımıyla, Agarti adlı yeraltı krallığının temelini attığı anlatılmış. Ossendowski bu bilgileri 1924'de yayınladığı "Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar" kitabında derlemiş.

Agarta’ya katılım şartları!

“Agartalı olmak”, günümüz değerleriyle pek mümkün gözükmemekte. Kut Humi’ye göre, "Agarta’ya girmek, katılmak, atanmak, seçilmek” söz konusu değil; “Ancak, spiritüel anlamda olmak üzere, bileğinin hakkıyla Agartalı olunabilmektedir; kişi, ancak ulûhiyetle tekrar bütünleşip özdeşleşebilecek seviyeye ulaştığı takdirde Agartalı olabilmektedir, ki bu seviyeye ulaşmanın yolu da tatbikat ve tahakkuk sürecinden geçmektir, çünki beşer varlığını en tam ve en aşkın biçimde değişime uğratan ve güçlendiren tek şey ancak spiritüel bilimdir.”

Agarta: Efsane mi Gerçek mi? Agarta’ya giriş pasaporta vermeye yetkili lider kim? Lütfen TIKLAYINIZ.

Yani Agartalılık; Yogiler’e veya ilk İbranilerdeki "semavî insana" özgü en derini hal ile mümkün. “Agartalılar dünya sakinlerinin şuurlarında genişleme ve açılma meydana getirmek ve kendilerinin spiritüel anlamda ulaşmış bulundukları duygu ve düşünce birliğine onları da ulaştırmak amacıyla kendi aralarında işbirliği yapmaya her an hazır durumda bulunmaktalar”.

Naziler-Hitler ve Agarta…

Agarta’nın nerede bulunduğuna ilişkin bir diğer adres ise bize oldukça yakın. Kapadokya. Bölgenin yer altı dehlizleriyle bilinen mimarisi ipucu oluşturuyor. Geniş ve büyük tüneller yapısı bölgeyi Agarta’nın olası adresi haline getirmiş.

Tabii bu da bir iddia. Zaten Agarta’ya ilişkin tüm bilgiler çeşitli ve renkli iddialara dayanıyor. Tünellerin kaynağı Daniken gibi araştırmacılar tarafından uzay uygarlıkları olarak gösterirken, bazıları Atlantis ve Mu kıtalarının batışlarından sonra kurtulan kimseler olarak gösteriliyor.

Elbette bu iddiaların en büyüğü, Agatha sakinlerinin insanlarla çok az iletişim kurarak günümüze kadar yaşadıklarıdır.

Popüler ve çok ilginç hatta inanılası bilgiler içeren yakın tarihli söylencelerin başında ise Adolf Hitler’in, Agarta rahipleri tarafından yönlendirilen bir medyum olduğudur. Bu nedenle bir çok araştırmacı Agarta ile ilgili konulara Naziler ve Hitler ile başlanmasını önerir.


Dabbe’tül Arz yeraltında değil mi?

Bazı kaynaklarda, Agarta(lıların) dünyayla iç içe yaşadığı, ancak 4. boyutta olduğu için görünmediği söyleniyor. Göründükleri zaman dilimi ise “kıyametle” ilişkilendiriliyor.

“Bizlerin şu an göremediği, ancak iç içe yaşadığımız, bu Medeniyet Mensupları (Agartha) dünya insanlarının dördüncü boyuta geçişi sürecinde onları karşılayacak, kendilerini tanıtacak ve insanlara bilgi aktaracaklardır. Kuran'ın Neml Suresi'nde bahsedilen Dabbetül Arz, yani ‘yerden çıkacak’ ve hakikatleri anlatacak olan canlı varlıklar, bu medeniyetlerin mensupları olan varlıklardır”

Hz. İsa’nın ve Nuh’un Agarta ile bağı ne? Sınırı aşan iddialar mı, bilimsel gerçekler mi?

Agarta, popüler kültüre de defalarca konu olmuş bir figür; Umberto Eco, 'Foucault'nun Sarkacı' kitabında Agarta’dan bahseder. Abel Posse'nin meşhur romanının ismi: “El viajero de Agartha”dır. “Agarta: Hollow Earth” adıyla bir bilgisayar oyunu da var. Bir başka meşhur oyun “Final Fantasy IV”te de Agart şehrinden cücelerin yaşadığı bir yeraltı ülkesiyle bağlantı kuruluyor. Miles Davis 'in bir albümünün adı da Agarta.

İddianamede ne işi var?

Agarta’yı bize son hatırlatan metin, kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen Ümrüniye soruşturmasının “iddanamesi” oldu. İddianame basına yansıdığı kadarıyla açık biçimde Agarta adını zikretti.

Peki bunun anlamı ne? Ergenekon’un tarihine ilişkin bilgiler verilirken Agarta’nın iddianameye girmesi fikri acaba nasıl gelişti?

O ‘çılgın’ soru: ERGENEKON AGARTA MI, AGARTALILAR TÜRK MÜ?

Yukarıdaki çok ama çok kısa, çok ama çok genel öyküsünü okuduğunuz, meraklıları için heyecanlı ve esrarengiz bilgilerle sunduğumuz linklerle sunduğumuz Agarta öyküsünün, iddianamede kendine yer bulması sanırız hayli tartışılacak.
-Alıntıdır.
Okurken paylaşmak istedim.. Enteresan bir yazı.
-Konu yanlış yere açılmış ise affola


Bu alıntıyı yaptığınızda kitap ve kaynakça verirseniz bize daha çok faydanız dokunur. Bu konularda araştırma yapan kişileri ve bu konudaki kaynaklara ulaşabilmek için dipnotlar ve kaynakçalar önem arzediyor.
 

Aleister Crowley

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Nis 2016
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
yanlış anlaşılma olmasın ancak benim asıl merak ettiğim konu ise insanlarla hiç temasa girmemiş bu grubun nasıl oluyorda sol tarafı seçtiği gibi spesifik bilgilerine ulaşabiliyoruz?
 
Üst