Hindiba Bitkisinin Mucizeleri!!! İbni Sina'dan!!

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Tıbbın kurucusu İbn-i Sina'nın en ünlü eseri olan "E'l Kanun Fi't Tıp" ilk kez Dr.Sönmez ve Tarihçi Yazar Almaz tarafından Türkçe'ye çevrildi.
İbn-i Sina (980, Buhara - ö. 1037, Hemedan), genç denilebilecek bir yaşta 57 yaşında ölen İbn-i Sina, çoğu fizik, astronomi ve felsefeyle ilgili olarak 150 civarında eser yazmıştır. Bu eserlerin birkaçı Farsça diğerleri Arapça'dır. Çünkü o devirde ilim eserlerini Arap diliyle yazmak adetti. Arapça'ya bu bakımdan değer verilirdi. Bilhassa tıp ilmine dair araştırmaları son derece orijinal ve doğrudur. Bu yüzden doğu ve Batı hekimliğine kelimenin tam anlamıyla, 600 yıl, hükmetmiştir.
Batılılar da kendisini Hakim-i Tıb, yani hekimlerin piri ve hükümdarı olarak kabul etmişlerdir.
Onun tıp şaheseri, kısaca 'Kanun' diye bilinen "E'l Kanun Fi't Tıp" adlı büyük kitabıdır. Eser fizyoloji, hıfzıssıhha, tedavi ve farmakoloji konularına ayrılmıştır.
İbn-i Sina'nın 'Kanun'u 12. yüzyılda Latince'ye çevrildi ve Batı tıp aleminde bir patlama tesiri yaptı. Roma'nın Galen'i de, Râzî de ilimde eriştikleri tahtlarından indirildiler ve çağın Fransa'sının en meşhur tıp fakülteleri olan Montpellier ve Lauvain üniversitelerinin temel kitabı Kanun oldu.
Durum 17. yüzyılın ortalarına kadar böyle devam etti ve İbni Sina, 700 yıl Avrupa'nın tıp hocası oldu. Altı yüzyıl önce Paris Tıp Fakültesi kütüphanesinde bulunan 9 ana kitabın en başında İbn-i Sina'nın Kanun'u yer almıştır. Çünkü Yunanlıların ilk çağlarından MS. 925 yılına kadar tıp sahasında ne bulunabilmiş ve bilinmişse, kendi seziş ve keşiflerini de katarak kitabın içine almıştı.


Yazdığı tıbba dair eserlerde bitkilerin hangi tür hastalıklara iyi geldiğini a'dan z'ye anlatan İbn-i Sina bir risalesinde de Hindiba'ya yer vermiştir.

Hiçbir yan etkisi bulunmayan bu bitkiyle kadınlar eskiden beri gözlerini ve yüzlerini yıkıyor ve böylece saf bir görünüm kazanabileceklerine inanıyorlardı. Bu bitki, kış dinlenmesine çekilen bitkilerden değildir ve yaprakları kar altında bile gelişir. Her yıl ilkbaharda, hindiba çiçeklerinden, çok lezzetli sağlığa yararlı bir pekmez yapılabilir. Bu değerli bitki eskiden beri çok önemli bir yere sahip olmasına rağmen ne yazık ki, pek çok kişi tarafından tanınmaz ve zararlı bir ot olarak bilinir. Ergenlik sivilceleri ısırgan otunun ve hindibanın kan temizleyici özellikleri sayesinde iyileştirilebilirler.

Ülkemizde yabani olarak bulunmayan bu bitki İstanbul ve Bursa'da özel olarak yetiştirilmektedir. Bu muhteşem bitkiler şu hastalıklara iyi gelmektedir: Safra kesesi ve karaciğer hastalıkları, karaciğeri en olumlu etkileyebilen bitkilerden biridir. Günde yenilen 5-6 çiçek sapı, kronik karaciğer iltihaplarında iyileşme sağlayabilir, şeker hastalığına da iyi gelebilir...İbn-i Sina bu bitkinin yapraklarının yıkanmadan ve soğuk su ile yapılan ekstrelerinin kullanılmasının gerektiğini savunan özel bir kitapçık hazırlamıştır.

"Hindiba Risalesi" denilen bu kitapçıktan yazmalar İstanbul kütüphanelerinde bulunur. Bostan Hindibası, Frenk Salatası, ve Göynek adlarıyla da bilinir İbn-i Sinanın "Hindiba Risalesi" Süheyl Ünver tarafından 1930 yılında "Hindiba Mucizesi' adıyla Türkçe'ye çevrilmiştir.

HiNDiBAYI NASIL HAZIRLAYACAKSINIZ

Çayı hazırlamak: Yarım tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kara hindiba kökü bir su bardağı dolusu suya akşamdan eklenir sabah kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülür. Bu çay kahvaltıdan yarım saat önce ve yarım saat sonra bölünerek içilir. l Bitki salatası: Bitkinin köklerinden ve yapraklarından hazırlanır, çiçek sapları çiçekleriyle birlikte yıkanan kara hindiba sapları çiçeklerden ayrılarak günde 5-10 tane yenebilir.

KANI TEMiZLEDiĞi GiBi ROMATiZMAYA DA YARDIM EDER

Deri kaşıntılarını, egzamaları ve temriyeleri iyileştirebilir. Mide sıvılarını düzene sokar ve midede birikmiş maddeleri temizler. Taze çiçek sapları karaciğer ve safrakesesinin çalışmalarını düzenler. Hindiba, içerdiği mineral tuzların yanı sıra, metabolizma hastalıklarına karşı çok önemli maddeleri de içerir. Kan temizleyici etkisi sayesinde, romatizma ve gut hastalıklarında da yardımcı olabilir.

SUYU KOZMETiKTE KULLANILIYOR

Sarılık ve dalak hastalığında da hindiba başarıyla kullanılabilir. Hindiba kökü, çiğ yenildiğinde veya kurutulup çay biçiminde kullanıldığında, kan temizleyici, sindirim kolaylaştırıcı, ter ve idrar söktürücü ve canlandırıcı etkilere sahiptir. Bu kökler kanı inceltir ve kanın koyu olması halinde başarıyla kullanılabilir. Eski bitki kitapları, hindiba yapraklarının ve köklerinin kaynatılarak, suyunun kozmetik olarak kullanıldığını yazıyorlar.

Hazırlayanlar: Dr. Yaman SÖNMEZ ve Tarihçi Yazar Ahmet ALMAZ
 

BeLLa91

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2010
Mesajlar
890
Tepkime puanı
268
İş
Asistan, öğrenci
Son satırlardan zayıflamaya da yardımcı olduğunu anlamış oluyoruz. Çayını demleyip içmeli.
Teşekkürler paylaşım için.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
İlk bu bitkinin varlığını buzdevrinde (Çocuk çizgifilmi) :) öğrenmiştim ilgimi çekti araştırdım.Çok yararlı bir bitki çevremizdede bolca bulunmakta ama tabi insanlar yararlarını bilmeyince ortalıkta bu kadar çok rastlanıyor yararlarını bilseler bir tane bırakmazları herhalde. Yararlı paylaşım için teşekkürler.
 

Lavander

Moderator
Katılım
5 Kas 2011
Mesajlar
1,052
Tepkime puanı
322
İş
Öğretmen
Bu bitkinin bildiğim 4 çeşidi var.Yukarıdaki 3. ve 4. paragrafta ayrı çeşitlerden bahsediliyor.Çünkü3. paragrafta tarlalarda yabani ot olarak görülüp atılıyor derken 4. paragrafta ülkemizde yabani yetişmiyor,sadece İstanbul ve Bursa da yetiştiriliyor denilmiş.Sayın Bendekibenin bahsettiği cins karahindiba'dır (Taraxacum officinale).Çok severek hep toplar ve tüketirim.Diğer benzeri bitkilerden yaprakları sayesinde ayırt edemezsem dibinde süt çıkıp çıkmadığına bakarım,çıkıyorsa doğrudur benim için:) Yabani hindiba bir diğer çeşit ama o da halen var,bunda süt yoktu hatırladığım kadarıyla ve çiçekleri beyaz oluyor sarı değil (Cichoriyum intybus L.) Ve 4.paragrafta bahsedilen cinsi bugün marketlerde hazır akdeniz salatalarında acımsı tat olarak karşımıza çıkan cinsi "Hindiba".Ancak bunun da iki çeşidini gördüm biri marul gibi beyazlı yeşilli uzun biri de mor lahanayı andıran tombik beyazlı morlu ufak bir bitki.Bu mor olanı da bugün Buğday ekoloji derneğinin pazarından alıp tükettim,bir yerde beyaz marulumsuidernek pazarında morlu beyazlı görünce kafamda karıştı açıkçası:)Ama diğer yabani iki çeşidinden eminim kendim topladığımdan dolayı.Keşke safra kesesi ve taşları sorununa kökten çözüm olabilseymiş,bunu sık tüketirdim ve böyle bir faydasını bilmezdim bile ama safra kesemin 3 yıl önce alınmasının önüne geçememiş malesef.İşin iyi yönünden bakıyorum hayatımdaki safralardan kurtulmam lazımmış :)Hatırladığım bir diğer şey de bu karahindiba ilkel çağlardan beri günümüze mutasyon geçirmeden gelebilen tek bitkiymiş.Eğer böyleyse ata ruhu taşıyor mübarek desek yeridir.
 
Üst