Nefsi Terbiye Etme;Riyazet

paradoks80

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Biraz uzun oldu ama sıkılmadan okuyanlar ve uygulayanlar için çok yararlı olacağına inanıyorum.En azından psişik güçleri kullanmak için daha iyi bir yol olduğunu sanmıyorum.İnternette bunların dışında başka yollarda vardır. Güçlerinizi kullanmanıza ve ibadet etmenize tek engel nefsinizdir.Onu yenerseniz Allah'ın izniyle yapamayacağınız şey yoktur.
Riyazet Nedir?

Tasavvufi hal ve makamları elde etmek için harcanan sürekli ve düzenli çabalara mücahede ve riyazet denir. Riyazet daha ziyade, nefsin arzularına karşı koymak; mücahede ise Ahlâk değişmesini sağlamak demektir.Riyazet ve mücahede yolu kalbi temizleme yoludur. Bu yolda olanlar gerek hak, gerekse halk ile olan muamelelerinde sadakât üzere olurlar. Çünkü bu yol iyiler,sözü doğru olanların yoludur.İnsanın dünyaya bağlı bütün eğilimlerinden sıyrılması, kendini Allah'a adaması anlamına gelen riyazet in amacı, insan nefsini eğitmek, Allah sevgisi dışında kalan bütün istekleri yok etmektir. Allah'tan başka bir şey düşünmemek, daima zikir ve ibadetle meşgul olmaktır. Netice olarak riyazet, genellikle takva ve vera; doğruluk; keşf ve ilham sahibi olmak için yapılır.Riyazet Kur'an ve sünnet çerçevesi içinde olmalı. Bidât ibadetlerle veya ıslamın öngörmediği, koymadığı bir teabbud biçimi ile yapılması asla caiz değildir.Riyazet yapıyorum diye İslam'a bid'at sokmak İslam'dan sapmadır.

Riyazet’in şartları

Sûfîler az yemeye, az konuşmaya, az uyumaya, yalnız kalmaya, sürekli zikir ve tefekkür etmeye alışan nefsin kurtulacağına inanırlar. Hucvurî’ye göre: “Nefs köpektir, fakat müccahede ile öyle bir dereceye getirirler ki artık onun avladığı hayvan helal hale gelir.”

1-Az Yemek

İnsan nefsini azdıran şeylerin başında yeme-içmede sınır tanımama gelir. Kuşeyrî ıbni Salim’den naklen der ki: “Kulun mutad olarak yediği yemeklerden her gün sadece kedi kulağı kadar azaltması açlığın âdâbındandır.Az yemek hususunda 4 mertebe vardır;
1-Ölmeyecek ve akla halel gelmeyecek kadar yemektir.Bu,Sehl et-Tüsteri ve benzeri zahidlerin yemek miktarıdır.
2-Midenin üçte birini dolduracak miktarda yemektir.Bu,hadiste bildirilen en yüksek limittir.
3-Lezzet duymak için değil,açlığı gidermek için ihtiyaç duyulan miktarda yemektir.Bir öğünde en fazla 2 çeşit yemek yenmelidir.

Aç kalmanın başlıca 7 faydası şunlardır;

1-Kalbin saflaşması,basiretin(kalp gözünün,feraset ve sezginin) keskinleşmesi.Çok yemek ise kalbi karartıp körleştirir.Hz. Muhammed(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
’’Kendisini aç bırakan(oruç tutan) bir kimsenin tefekkür gücü artar ve kalbinde aydınlık ve uyanıklık hasıl olur.’’
2-Kalbin rikkat kazanması,inceleşmesi,duyarlılığının artması.Kalp bu şekilde rikkat kazanınca da zikir,kıraat,ibadet ve nasihatten etkilenir.Cüneyd (r.a) şöyle buyurmuştur:
’’Sizler kalbinize yemek torbasını bağlıyorsunuz.Ondan sonrada ibadetten ve duadan lezzet almak istiyorsunuz.Bu olacak şey midir?’’
3-Nefsin gücünün kırılması,taşkınlık ve aşırılığının gitmesi.Çünkü nefsi hiçbir şey açlık kadar etkileyip hizaya getiremez.
Rivayete göre,Allah nefsi yarattığı zaman ona,''Ben kimim,sen kimsin?'' diye sormuş.Nefis kibir ve taşkınlık içinde ''Ben benim,sende sensin'' diye karşılık vermiş.Bunun üzerine,Allah onu bir müddet aç bırakmış ve aynı soruyu tekrar sormuştur.Bunun üzerine nefis teslimiyet ve tevazü içinde ''Sen benim merhamet sahibi Rabbimsin.Ben de senin aciz ve çaresiz yaratığınım.'' diye cevap vermiş.
4-Günah işleme arzusunun sönmesi.Nefis,normalde her türlü günahlara karşı arzu duyar ve her türlü kötülüklere heves eder.Onu bu arzu ve heveslerden ancak az yemek ve aç kalmak vazgeçirir.Hz. Ali (r.a) şöyle buyurmuştur:
''İnsan karnını doyurunca ya günah işler,ya da,en azından bunu aklından geçirir.''
5-Vücudun hafiflemesi,uykunun azalması ve bu sayede gece ve gündüz ibadetlerinin rahatlık va kolaylıkla yapılabilmesi.Ebu Süleyman ed-Darani şöyle demiştir:
''Doyasıya yiyen bir kimse,altı afete maruz kalır.Bu afetler ibadet zevkini bulamamak,tefekkür gücünü kaybetmek,merhamet duygusunu yitirmek,ibadetleri ağır bulmak,şehvet ve arzuların istilasına uğramak ve ömrünün çoğunu sofra ile tuvalet arasında gidip gelmekle heder etmektir.''
6-Masrafın azalması,geçimin kolaylaşması,az gelirle yetinme imkanının doğması ve bu sayede fakirliğin korkulur olmaktan çıkması.Çünkü,az paraya ihtiyaç duyan bir kimse fakirliği hissetmez.Hz. Muhammed şöyle buyurmuştur:
''İktisat yapan bir kimse fakirlik yaşamaz.''
7-Geçici ve hafif olan dünya açlığıyla cehennem ehlinin ebediyen aç ve susuz kalmalarındaki dehşetli azabı anlamak.Kuran-ı Kerim’de,bunların hali şöyle anlatılır:
‘’Onlar susuzluktan bağırıp çağırınca kendilerine kaynayan bir su içirilir.Bu su onların iç organlarını parçalar.

Çok yemeye alıştık nasıl bırakabiliriz? Diyorsan;

Yemek miktarını yavaş yavaş azaltmak.Örneğin;her öğün yediğinden bir lokma azalt.İki öğün arası süreyi uzalt.
''Allah teala'nın en çok sevdiği amel açlıktır.''
''Amellerin en büyüğü açlıktır.''
''Cennet kapısını aç kalmak tokmağıyla çal.''

2- Az Uyumak

Az yemek sonucu kişi az uyur. Az uyumak, Allah’a dönüşün ifadesidir ve kalbi cilalandırır. Gecenin İslam’da özel bir yeri vardır. Gece ibadet için kalkmak nefse ağır gelir. Bunun için Kuran’da geceleyin sıcak yatağından kalkıp Rablerine ümit ve korku ile dua edenlerle seher vakitlerinde uyumayıp istiğfar edenler ve gecenin azında uyuyup sabahın erken saatlerinde istiğfar edenler övülmekte, uzun gecelerde tesbih ile geceleyin teheccüt namazı emredilmektedir.8 saati geçmemek gerekir.Uykusuzluk hedef değil, ilim, amel ve zikre vasıtadır.Hz. Muhammed (s.a.v) yatsıdan önce uyumayı ve ondan sonra da konuşmayı hoş görmezdi.

3- Az konuşmak

Riyâzetin bir önemli hususu da az konuşmaktır. Dilini tutan, kötülüklerden emin olur. Necmüddin Kübra: “Dil konuşunca kalp susar. Dil susunca da kalp konuşur.” demiştir. Hadis-i şerifte ''Susanın kurtulacağı'' belirtilmiştir. Dilini tutup kalbini söyletenlerin günahı az olur. İki dudağı ile iki bacağı arasındakine garanti verene cennetin garanti edileceği vaad edilmiştir.
İnsana iki kulak bir ağız verilmiştir. Kuran’ın ilk emri okudur.O halde ilme sarılmalıdır. insanın konuşmaktan çok dinlemeye ihtiyacı vardır. Hatem-i Asam der ki:''Arzu üç çeşittir: Yeme, Konuşma, bakma. Yeme halini Allah’a tevekkülle, dilini doğru sözle, gözünü ibadetli bakışla muhafaza et.''der.
Çok konuşmak,lüzumsuz şeyleri konuşmak ve lüzumlu şeyleri gereğinden fazla konuşmak demektir.Dil kalbin tercümanıdır.Bu yüzden,mesela dille yalan söylendiği zaman,kalbin çarpılıp eğrilir ve onun üzerine siyah bir gölge düşer.
''Kim dilini ve ırzını koruyacağına dair bana teminat verirse,ben de ona cennete gireceği teminatını veririm.''
''İnsan oğlunun,çoğu günahları dillerinden olur.''
''İnsanları yüzüstü cehenneme süren şey,dillerinin ürünleridir.

İbadet Etmek Ve Günah İşlemekten Kaçınmak

Namaz,oruç,hac ve zekat gibi ibadetler nefsimizi terbiye etmemizi kolaylaştırır.Bunlarla beraber küçük olsa dahi günah işlememeye özen göstermeliyiz.Çünkü nefiste sigara gibidir.Nasıl sigara bir kere içildiğinde vücuda nikotin verip bağımlılık yapıyorsa günahlarda bir kere işlendiğinde nefis sürekli işlenmesini arzu ediyor.
 
Üst