İnsanın içine cin girip zarar verebilir mi?

Yakaza

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Eyl 2011
Mesajlar
318
Tepkime puanı
31
Cin çarpması, toplumda oldukça yaygın olan bir anlayıştır. Hemen herkesin, cin çarpmasıyla ilgili anlatacağı birden fazla olay vardır. Ancak, bu sadece bizde değil, hemen bütün toplumlarda böyledir.

Şibli, cinlerin insan bedenine girip zarar verebileceğine, aralarında Ebu'l-Hasan el-Eş'ari'nin de bulunduğu Ehl-i Sünnet alimlerinin inandıklarını, makalelerinde bunu açıkladıklarını ve Bakara suresinde bulunan ve faiz yiyenlerin durumunu bildiren ayette;
"Riba (faiz) yiyenler kendilerini şeytan çarpmış birer deliden başka bir halde (kabirlerinden) kalkamazlar."(1)
buyurulmasını buna delil gösterdiklerini kaydetmektedir. Ahmet b. Hanbel'in oğlu Abdullah kendisine "Bazı kimseler, cinin insan bedenine giremeyeceğini söylüyorlar. Sizin bu konuda ne dersiniz?" diye sorduğunda, Ahmet b. Hanbel, "Onlar yalan söylemişlerdir." diye cevap vermiştir. (2)

Cinlerin insanlara "hangi şartlarda zarar verebileceği" konusunda ise, Gülen şunları söylüyor:
"Cinler, ehl-i imana, daha çok cünüplük ve hayız-nifas hallerinde; abdestsiz, namazsız hayat sürenlere de yine bu hallerde musallat olup, onları değişik şekilde ve değişik seviyede baştan çıkarabilirler. İşlenen her bir günah, şeytan ve habis cinlere açılan bir kapı ve pencere durumundadır. Bilhassa hassas tipler, bozuk ruhlular, duadan ve dualıların atmosferinden uzak lâubali hayat yaşayanlar, çabuk cinlerin tesirine girerler."

"Tabii ki, cinlerin hayat sınırlarını ve hukuklarını ihlal ve besmele çekmeden evlerini ve yurtlarını işgal de, cinlerden zarar görmede mühim faktörlerdir. Bu yüzden Efendimiz (s.a.v), bize pis yerlere girerken dua etmemizi öğretiyor ve onların bulundukları mezbelelik, çöplük, hamam, otluk, hela ve hatta kabirlerde namaz kılmamızı yasaklıyor. Evet Efendimiz (asm), helaya girerken, "Allahümme innî eûzü bike mine'l-hubsi ve'l-habais" dememizi öğretiyor, hayatımızın her safhasında dualı olmamızı, bu kabil zararlı oklara hedef olmaktan korunmamızı temin edecek bir kale ve kalkan sayılabilecek temiz muhitlerde bulunmamızı, temiz insanlarla düşüp kalkmamızı, dualarla bir atmosfer oluşturmamızı ve ibadetle korunmamızı emrediyor."

"Öyleyse, cinlerin her türlü kötülüğünden emin olmak isteyen, her şeyden önce günahlardan şiddetle kaçınarak, onların girecekleri delikleri kapamalıdır."
(3)
Cinler genellikle tek başına kalan ve bünyesi uygun olan, vücudunda açık menfez bulunan insanları korkuturlar. İnsanlara ürperti, vesvese, heyecan, asabiyet, telaş gibi hisler verirler.
Asr-ı saadette cinler maddi olarak da saldırı yapabiliyordu. Hz. Ali (r.a.) Celcelutiye'de kendine hüddam olan ifritler vasıtasıyla, namaz kılarken kafir cinlerin veya düşmanlarının taarruzundan korunuyordu. Veya Hz. Peygamber, beyt-ül maldan hırsızlık yapan bir cini direğe bağlıyordu. Günümüzde böyle maddi görüntü ile karşımıza çıkmıyorlar.

Asr-ı saadette meydana gelen hadiseleri ve rivayetleri iyi anlamalı, iyi tabir etmeliyiz. Yoksa bir çok konuda yanılabilir, hatalı bilgilere sahip oluruz. Olayın meydana gelişi ile şahıslar arasında iyi bir irtibat kurmalıyız. Hadiselerin hikmetini ve mahiyetini iyi kavramalıyız. Hangi söz, nerede, hangi olay neticesinde söylenmiş, bunu idrak etmeliyiz.

Cinler,
insanları korkutmayı, vesvese ve şüpheye düşürmeyi, aciz ve çaresiz bırakmayı severler, kendilerine yalvarılmasından hoşlanırlar. Halef, selef meselesi bu konuda tesirli bir sebeptir. Yani, insan yaratılmadan evvel yeryüzünde cinlerin hakimiyeti vardı. Mantık, muhakeme, iz'andan uzak cin toplulukları yeryüzünü fesat ve savaşa boğdular. Sonra üzerlerine halife olarak insan geldi. Kafir cinler insanlara rahatsızlık verirken bu zarar insanın bünyesine, yapısına göre değişir. Yoksa cinler, her insana gidip zarar veremez.

Cin, insana tasallut edince, onu korku, ürperti hisleriyle sefahat ve kötü alışkanlıklara sevk eder. Yani, sıkıntı ve korku, endişe ve ürperti ile insan ibadeti terk eder; içkiye, kötü alışkanlıklara, intihar etme duygusuna müptela olur.

Böyle bir cin tasallutuna maruz kalan kişiler, eğer iyi niyetli, ihlaslı ve metafizik aleme kabiliyeti olan kişilere rast gelirse, Allah'ın (c.c.) izniyle şifa bulabilir. Sadece dindar olmak yeterli değildir; bazı medyumluk kabiliyetlerinin de olması gerekir. Bu olayların hepsi ilmidir. Ayrıca tılsımat-ı Kur'aniye, ehil kimseler vasıtasıyla cinlerin tasallutuna uğramış insanlara yardımcı olabilir.

Cinin zararsız hale getirilmesi mümkün müdür?

Evet mümkündür. Zira cinin başka yere kaçmaması, medyumluk kabiliyeti olan kişinin gözlerinin hüneriyle sağlanır. Ancak buradaki maddi gözümüz değildir.

Çünkü biz cinleri, beş duyu organımızdan biri olan göz ile göremeyiz. Manyetik akım, el, göz ve nefesten farklı farklı frekansta çıkar. Gözden çıkan bir şua, cini olduğu yerde sabitler, kımıldayamaz hale getirir; cini bulunduğu yere adeta mıhlar. Belki cin çeşitli kılıklara girebilir, korku ve ürperti veren görüntü gösterebilir, ama insanın bu konudaki üstünlüğü tartışılmaz. İnsanlar arasında meşhur "göz hapsi" deyimi tam bu hadise için geçerlidir.

Nazar devam ederken cin bir yere kaçamaz. Bu arada okunacak olan tılsımat-ı Kur'aniye dediğimiz ayet ve dualarla cinin üzerine gönderilen manyetik nefes onu nötr hale getirir, yani öldürür. Ama gönderilen akıma göre bu yaralanma ve çeşitli zarar verme şeklinde de olabilir. Özellikle Ayet -el Kürsi, Felak ve Nas sürelerinin okunmasını tavsiye edebiliriz.
Kaynaklar:

(1) Şiblî, Cinlerin Esrarı, s. 258.
(2) Şibli, A.g.e., s. 256-257.
(3) Şahin, İnancın Gölgesinde, s. 153-154.

Alıntı
 

Helo

Banlı Kullanıcı
Katılım
11 Ara 2011
Mesajlar
36
Tepkime puanı
2
Gerçek Sünnet Ehli(Ehl-i Sünnet) Ehl-i Beyt'tir.Bugün Ehl-i Sünnet diye anılanlar Ehl-i Beyt'in hakkını gasp etmiş kişilerdir.Ehl-i Sünnet denilenlerin söylemeye çekindikeri,söyleselerde yalanladıkları Gadir Hum gününü araştırın.unların sözlerine itibar etmeyin.Hadisleri kırpanlardan hiçbirşey gelmez.
 

Yakaza

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Eyl 2011
Mesajlar
318
Tepkime puanı
31
Helo lütfen konuyu sünni-şii çatışmasına dönüştürmeyin.Siz şii olabilirsiniz ancak bilmeden lütfen kimseyi yanlış olarak tenkit etmeyin
 

şumul

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Tem 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
13
Evet verebilir, hemde akılları hayrette bırakacak derecede verebilirler.
 

Yakaza

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Eyl 2011
Mesajlar
318
Tepkime puanı
31
Evet verebilir, hemde akılları hayrette bırakacak derecede verebilirler.

Bencede.Hz.Muhammed bir hadisinde;"Kocası gurbette olan (yabancı) kadınların yanına girmeyin. Zîra şeytan, herbirinizin içinde, vücudunuzda kanın dolaştığı gibi, (kendisini hissettirmeden) dolaşır" buyurdu. Biz atılıp sorduk: "Sende de dolaşır mı?" "Bende de (dolaşır), ancak Allah bana yardım etti de (şeytanım) bana teslim oldu." (Tirmizî, Radâ 17, 1172).

Kur'an da bildirildiği gibi şeytan cinlerdendir.
 

şumul

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Tem 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
13
Arkadaşlar , belki yine diyecekler sallıyor diye, ama yazdıklarım Allah şahit gerçek.
Uzun zamandır cinler alemiyle olan mücadelemizden ve meşveretimizden dolayı, artık, bedenimize yerleştiklerini, derim altında bir böcek gibi dolaştıklarını, ısırdıkları andaki veya bir şey sapladıkları andaki acıları bire bir hissediyorum.
Şimdi bir arkadaş hemen yazacak, madem kendini koruyamıyorsun, başkasını nasıl koruyacaksın diye, o zahmet etmeden ben cevaplayım.
Adaleti ilahiyeden dir ki, bir varlıkla savaşırken, sadece zarar veren sen olamazsın. Allah onun silahlarını ve gücünü de sana karşı kullanmasına izin verir. Vermezse zaten adil i mutlak olmaz. Eğer bu ayrıcalık birilerine verilse idi, efendimize verilirdi ve savaşlarda yara almazdı. Bizler o aleme ve yaşantılarına müdahale ettikçe, onlarda bizim hayatımıza müdahale etmek yetkisine sahip oluyorlar. Önemli olan bu mağnevi mücadeleden zaferle ayrılmak ve kazanan taraf olmak.
 

samuray

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Şub 2012
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
bence veriri benzer bi durum içindeyiz :( (ben degil)
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
cinler genelde zarar vermez ne zaman ki olara zarar vermeye kalkarsanız veya gece virane yerlerde dolaşırsanız banyoya ufak abdest bozarsanız veya cinlerin rahatsız olacağı işlerden yaparsanız zarar verirler yoksa zarar vermezler..cinler enerji boyutunda bedenleri olmayan varlıklardır bir insanın her yerine girebilirler zarar verebilirler..en güzeli bazan ayetkürsiyi okuyup içne nefes olarak çekmek felak ve naas surelerini okumaktır..tabii müslüman cinlede vardır ve peygamberimiz cin padişahlarınada islamı ve kur'anı tevdi etmiştir...
 

XTO

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Ocak 2012
Mesajlar
29
Tepkime puanı
3
İş
Yönetici
sayın ravi sorumu mazur görün
onlarla olan iletişimi neden savaş olarak ve zafer kazanmak olarak tanımladınız merak ettim
ve akıl almaz zararlar verebilir dediğiniz nasıl bir zarar böyle bir duruma şahit olduysanız paylaşırmısınız
 

damned

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
566
Tepkime puanı
53
Cinin insan içine girme olayı Exorcist tarzı filmlerde gördüğümüz gibi değil dimi? ben internette bir video izlemiştim..içine cin giren bir insan vardı kelime i şadet getirtmeye çalışıyorlardı ve sesi bir garipti..çok korkunçtu ama sahte olup olmadığını anlayacak kadar yetkin değilim tabi sahtede olabilir..
 

semyanocibel

Banlı Kullanıcı
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
212
Tepkime puanı
8
Cin çarpması, toplumda oldukça yaygın olan bir anlayıştır. Hemen herkesin, cin çarpmasıyla ilgili anlatacağı birden fazla olay vardır. Ancak, bu sadece bizde değil, hemen bütün toplumlarda böyledir.

Şibli, cinlerin insan bedenine girip zarar verebileceğine, aralarında Ebu'l-Hasan el-Eş'ari'nin de bulunduğu Ehl-i Sünnet alimlerinin inandıklarını, makalelerinde bunu açıkladıklarını ve Bakara suresinde bulunan ve faiz yiyenlerin durumunu bildiren ayette;
"Riba (faiz) yiyenler kendilerini şeytan çarpmış birer deliden başka bir halde (kabirlerinden) kalkamazlar."(1)
buyurulmasını buna delil gösterdiklerini kaydetmektedir. Ahmet b. Hanbel'in oğlu Abdullah kendisine "Bazı kimseler, cinin insan bedenine giremeyeceğini söylüyorlar. Sizin bu konuda ne dersiniz?" diye sorduğunda, Ahmet b. Hanbel, "Onlar yalan söylemişlerdir." diye cevap vermiştir. (2)

Cinlerin insanlara "hangi şartlarda zarar verebileceği" konusunda ise, Gülen şunları söylüyor:
"Cinler, ehl-i imana, daha çok cünüplük ve hayız-nifas hallerinde; abdestsiz, namazsız hayat sürenlere de yine bu hallerde musallat olup, onları değişik şekilde ve değişik seviyede baştan çıkarabilirler. İşlenen her bir günah, şeytan ve habis cinlere açılan bir kapı ve pencere durumundadır. Bilhassa hassas tipler, bozuk ruhlular, duadan ve dualıların atmosferinden uzak lâubali hayat yaşayanlar, çabuk cinlerin tesirine girerler."

"Tabii ki, cinlerin hayat sınırlarını ve hukuklarını ihlal ve besmele çekmeden evlerini ve yurtlarını işgal de, cinlerden zarar görmede mühim faktörlerdir. Bu yüzden Efendimiz (s.a.v), bize pis yerlere girerken dua etmemizi öğretiyor ve onların bulundukları mezbelelik, çöplük, hamam, otluk, hela ve hatta kabirlerde namaz kılmamızı yasaklıyor. Evet Efendimiz (asm), helaya girerken, "Allahümme innî eûzü bike mine'l-hubsi ve'l-habais" dememizi öğretiyor, hayatımızın her safhasında dualı olmamızı, bu kabil zararlı oklara hedef olmaktan korunmamızı temin edecek bir kale ve kalkan sayılabilecek temiz muhitlerde bulunmamızı, temiz insanlarla düşüp kalkmamızı, dualarla bir atmosfer oluşturmamızı ve ibadetle korunmamızı emrediyor."

"Öyleyse, cinlerin her türlü kötülüğünden emin olmak isteyen, her şeyden önce günahlardan şiddetle kaçınarak, onların girecekleri delikleri kapamalıdır."
(3)
Cinler genellikle tek başına kalan ve bünyesi uygun olan, vücudunda açık menfez bulunan insanları korkuturlar. İnsanlara ürperti, vesvese, heyecan, asabiyet, telaş gibi hisler verirler.
Asr-ı saadette cinler maddi olarak da saldırı yapabiliyordu. Hz. Ali (r.a.) Celcelutiye'de kendine hüddam olan ifritler vasıtasıyla, namaz kılarken kafir cinlerin veya düşmanlarının taarruzundan korunuyordu. Veya Hz. Peygamber, beyt-ül maldan hırsızlık yapan bir cini direğe bağlıyordu. Günümüzde böyle maddi görüntü ile karşımıza çıkmıyorlar.

Asr-ı saadette meydana gelen hadiseleri ve rivayetleri iyi anlamalı, iyi tabir etmeliyiz. Yoksa bir çok konuda yanılabilir, hatalı bilgilere sahip oluruz. Olayın meydana gelişi ile şahıslar arasında iyi bir irtibat kurmalıyız. Hadiselerin hikmetini ve mahiyetini iyi kavramalıyız. Hangi söz, nerede, hangi olay neticesinde söylenmiş, bunu idrak etmeliyiz.

Cinler,
insanları korkutmayı, vesvese ve şüpheye düşürmeyi, aciz ve çaresiz bırakmayı severler, kendilerine yalvarılmasından hoşlanırlar. Halef, selef meselesi bu konuda tesirli bir sebeptir. Yani, insan yaratılmadan evvel yeryüzünde cinlerin hakimiyeti vardı. Mantık, muhakeme, iz'andan uzak cin toplulukları yeryüzünü fesat ve savaşa boğdular. Sonra üzerlerine halife olarak insan geldi. Kafir cinler insanlara rahatsızlık verirken bu zarar insanın bünyesine, yapısına göre değişir. Yoksa cinler, her insana gidip zarar veremez.

Cin, insana tasallut edince, onu korku, ürperti hisleriyle sefahat ve kötü alışkanlıklara sevk eder. Yani, sıkıntı ve korku, endişe ve ürperti ile insan ibadeti terk eder; içkiye, kötü alışkanlıklara, intihar etme duygusuna müptela olur.

Böyle bir cin tasallutuna maruz kalan kişiler, eğer iyi niyetli, ihlaslı ve metafizik aleme kabiliyeti olan kişilere rast gelirse, Allah'ın (c.c.) izniyle şifa bulabilir. Sadece dindar olmak yeterli değildir; bazı medyumluk kabiliyetlerinin de olması gerekir. Bu olayların hepsi ilmidir. Ayrıca tılsımat-ı Kur'aniye, ehil kimseler vasıtasıyla cinlerin tasallutuna uğramış insanlara yardımcı olabilir.

Cinin zararsız hale getirilmesi mümkün müdür?

Evet mümkündür. Zira cinin başka yere kaçmaması, medyumluk kabiliyeti olan kişinin gözlerinin hüneriyle sağlanır. Ancak buradaki maddi gözümüz değildir.

Çünkü biz cinleri, beş duyu organımızdan biri olan göz ile göremeyiz. Manyetik akım, el, göz ve nefesten farklı farklı frekansta çıkar. Gözden çıkan bir şua, cini olduğu yerde sabitler, kımıldayamaz hale getirir; cini bulunduğu yere adeta mıhlar. Belki cin çeşitli kılıklara girebilir, korku ve ürperti veren görüntü gösterebilir, ama insanın bu konudaki üstünlüğü tartışılmaz. İnsanlar arasında meşhur "göz hapsi" deyimi tam bu hadise için geçerlidir.

Nazar devam ederken cin bir yere kaçamaz. Bu arada okunacak olan tılsımat-ı Kur'aniye dediğimiz ayet ve dualarla cinin üzerine gönderilen manyetik nefes onu nötr hale getirir, yani öldürür. Ama gönderilen akıma göre bu yaralanma ve çeşitli zarar verme şeklinde de olabilir. Özellikle Ayet -el Kürsi, Felak ve Nas sürelerinin okunmasını tavsiye edebiliriz.
Kaynaklar:

(1) Şiblî, Cinlerin Esrarı, s. 258.
(2) Şibli, A.g.e., s. 256-257.
(3) Şahin, İnancın Gölgesinde, s. 153-154.

Alıntı
çok güzel kardeşim keşke hepsini kopyalasaydın...imam tabaraniden
 

semyanocibel

Banlı Kullanıcı
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
212
Tepkime puanı
8
Cinin insan içine girme olayı Exorcist tarzı filmlerde gördüğümüz gibi değil dimi? ben internette bir video izlemiştim..içine cin giren bir insan vardı kelime i şadet getirtmeye çalışıyorlardı ve sesi bir garipti..çok korkunçtu ama sahte olup olmadığını anlayacak kadar yetkin değilim tabi sahtede olabilir..
o sahte ama hadis kaynakları o tür olayları onaylıyor gerçekten o tür veya daha ilginç konuşmalar oluyor musallata ugramış bir bayan vardi rukye-okumalar sırasinda o tür şeyler oldu ki anlatılır gibi degil görmek gerekir yoksa burda anlatmaya kalksam insanlar yanlış anlar..
 

yakaza35

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2012
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
İş
harita teknikeri
evet billassa kadınlara sahiplenirlerrr
 

Saprohil

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Nis 2011
Mesajlar
303
Tepkime puanı
14
Genellikle aşık oldukları kişilerin içine girerler.Cinler için insan bir nevi saray gibidir.Onlar insan bedenini kendi gelişimleri açısından iyi kullanırlar.Ve cinler insanlığın güzelliğine bakmaz.Yani insanın yakışıklısı-güzeli gibi bir ayrımları yok.En güçlü cinler dahi tipsiz insanlara aşık olabilirler.Önemli olan o insanın onların işine yarayıp yaramaması.
 

damned

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
566
Tepkime puanı
53
Genellikle aşık oldukları kişilerin içine girerler.Cinler için insan bir nevi saray gibidir.Onlar insan bedenini kendi gelişimleri açısından iyi kullanırlar.Ve cinler insanlığın güzelliğine bakmaz.Yani insanın yakışıklısı-güzeli gibi bir ayrımları yok.En güçlü cinler dahi tipsiz insanlara aşık olabilirler.Önemli olan o insanın onların işine yarayıp yaramaması.

Çok ilginç..bendee bu zamana kadar güzelliğin onlara çekici geldiğini sanıyordum..verdiğiniz bilgiler için teşekkürler...:) peki insanın onların işine yarayı yaramaması kriterleri nasıl oluyor..
 

semyanocibel

Banlı Kullanıcı
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
212
Tepkime puanı
8
Çok ilginç..bendee bu zamana kadar güzelliğin onlara çekici geldiğini sanıyordum..verdiğiniz bilgiler için teşekkürler...:) peki insanın onların işine yarayı yaramaması kriterleri nasıl oluyor..

cinin insanı çarpması ve içine girmesinin sebepleri
1- Cin insanlardan herhangi bir erkek veya kadına aşık olmuştur.
2- İnsan cine eziyet etmiştir. Ya bilmeyerek onların üzerine işemiştir, yahut sıcak su ile bir şekilde eziyet etmiştir.
3- Cinlerin zalimliğindendir. Hiç sebepsiz yere insanda şu zayıf halleri görünce musallat olurlar.
a) Çok şiddetli bir şekilde kızmak. b) Çok şiddetli bir şekilde korkmak.
c) Çok şiddetli bir şeklide Allah (c.c.)'dan gafil olmak. d) Çok şehvetli olmak.
kaynak:imam Tabarani-imam nevevi
 

Saprohil

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Nis 2011
Mesajlar
303
Tepkime puanı
14
Çok ilginç..bendee bu zamana kadar güzelliğin onlara çekici geldiğini sanıyordum..verdiğiniz bilgiler için teşekkürler...:) peki insanın onların işine yarayı yaramaması kriterleri nasıl oluyor..

Cinler insanın bedenine girerlerse ruhen insanı çökertirler.Bu çökmenin sebebi ise cinlerin o insanın enerjisini kullanmalarıdır.Yavaş yavaş kişideki enerjiyi alırlar.Çok güzel veya yakışıklı olmayan kişinin enerjisi baya bir iyiyse yada ruh olarak iyiyse onu kendilerine kurban olarak seçerler.Aslında buna aşık olma denmez.Menfaat aşkı gibi bir şey çıkıyor ortaya.Aşık olan cinler aşık oldukları insanları korumazlar.Yani insanlara başka bir varlık tehdit oluştursa korumazlar ilk kaçan onlar olurlar.Yani insanların aşkı gibi değildir.
 
Üst