Oldurmanın Püf Noktaları ve Sırları

alin

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
338
Konum
İstanbul
Oldurmanın Püf Noktaları ve Sırları
Oldurma, en basit tabiriyle bir şeyi oluşturma, yaratmadır. Buradaki yaratım yoktan var etme değil, olanı dönüştürmedir. Yani bir tür ruhsal enerji çevrimidir. Ruhumuzdaki potansiyel yaratım enerjisini evrene yansıtarak, evrende değişiklikler yaratmanın sanatıdır.
Hepimiz bunu The Secret’tan artık biliyoruz veya en azından duyuyoruz. Ama ben burada aslında arkadaki dinamikleri ve püf noktaları vermek istiyorum. Çünkü bahsettiğimiz kitap ve bununlala beraber çıkan nice kitaplar, birçoğunu incelemesem de, yeterli püf noktaları vermiyor. Birçoğu rant kazanmaya odaklı olduğu için boş bilgilerle dolu. Halbuki yaratım sanatı, maji ismi altında en eski ezoterik ve okült konulardan biridir. Eğer bu bilgeliği ve sanatı öğreneceksek bunun için new age akımlarından çok, daha eski mistik kültürlerin öğretilerine bakmalıyız. Eğer yeterli bir incelememiz yoksa bu süreç bizim için tehlikeli bile olabilir.“İnan, olsun” kalıbı doğrudur ama eksiktir. İnanıp Ol’durmanın da bir prensipleri, bir mekaniği, ilmi boyutu hatta mühendislik işleyişi vardır. Ol’durmanın gücü, Yaratıcı’nın yarattığı düzenin bir işleyişini kapsar.
Yasalar
Bir şeyleri yaratma yani ol’durmanın arkasında bazı yasalar vardır. Bu yasaları harekete geçiren kilit yasa irade yasasıdır. İrade yasasının tezahürü istemektir ve istemek ile konsantrasyon, bu yasaları aktif hale getiren anahtarlardır. Kısaca şu yasalar ol’durmada işler:
İrade Yasası: Her şey irademiz dâhilinde gerçekleşir ve bizi insan kılan iradedir. İrade, isteği yaratır istek de oldurmanın ana maddesidir. Bu yüzden evreni harekete geçiren irademizdir. İrademiz ne kadar güçlüyse, evrensel değişimleri yaratmak o kadar kolaydır. Bir şeyleri yaratırken başkalarının iradelerine karışmamak oldukça önemlidir, yoksa irade yasasına ters davranmış oluruz ki, bu evrensel düzeyde hoş bir etki yaratmaz.
Çalışma ve teksir yasası: İsteklerimizin olması için yeterli bir enerji eşik değerini geçmeliyiz, bunun için de istekleri oluşturma konusunda ısrarcı olmalıyız ve enerjiyi yoğunlaştırmalıyız.
Külli çekim yasası: İki şeyin birbirini çekmesi veya itmesi olayıdır, yaydığımız düşünceler benzer enerjileri çeker. Benzeşimle birlikte çalışır.
Benzeşim (Sempati) yasası: Ruhsal Dünya da benzerler benzerleri yaratır.
Tedriç yasası: Her şeyin bir aşamalı gelişimi vardır. Haliyle isteklerimiz de evrende belli aşamalarda gerçekleşir, bu yüzden isteklerin gerçekleşmesi için belli bir zaman diliminden bahsedebiliriz.
Tüme- varım (Bumerang) yasası: Her enerji çıktığı kaynağa geri döner. Bu dönüş katlı (üç katı, yedi katı vs.) olarak olabilir.
Parça Bütüne aittir yasası: Parçaya yapılan etki bütünü, bütüne yapılan etki parçayı etkiler.
Buradaki yasaların işleyişi, alttaki aşamaları da tetikler. Bu yüzden önce bu dinamikleri bilmek, püf noktaların işleyişini çözmemize yardımcı olur.
İstek- Israrcı olma
Bir dileğimizi ne kadar çok ister ve ne kadar çok ona odaklanırsak, evrene yaydığımız enerji de bir o kadar güçlü olacaktır. Bunu telefon sinyaline benzetebiliriz. Eğer telefondaki sinyal düşükse, bir başka kişiyle kesik kesik konuşuruz ve kendimizi zar zor ifade ederiz, buna nazaran sinyal yüksekse sesimiz daha net çıkar. İşte bir şeyi çok istemek ve istekte ısrarcı olmak ilk koşuldur. İstemenin şiddeti, evrene ulaşım sinyalini yükseltir. Bu yüzden en hızlı gerçekleşen şeyler, o sırada en çok ihtiyacımız olanlardır. Bunu hepimiz deneyimleriz. Bir anlığına parasız kalırız, ihtiyacımız vardır, öyle bir gönülden geçiririz ki, mucizevî bir şekilde elimize para geçer. İhtiyacın fazla olması da, o şeyi derinden istememize neden olur. Bu da daha kolay evrene isteği taşır.
Hazırlanış – Düzen
Tedriç ve çalışma-teksir yasasından bahsettik. Anlık düşünceler ve yayılan anlık enerjiler, evrensel dengeden dolayı hemen dağılır. (Buna mühendislikte entropi yasası denir, her şey düzensizliğe doğru gider.) Bu yüzden bir şeyi sadece istemek, o şeyin olması için yeterli değildir. Enerji belli bir süre sonra dağılmaya meyillidir. Lakin her gün düzenli olarak isteğimize konsantre olursak, enerji yoğunlaşacağı için dağılmadan aynı bir enerji topu gibi evrene yollayabiliriz. Bunun için aynı saatte ve periyodik olarak yapmak oldukça önemlidir. Kendimize bir gün veya süreç belirleyelim -mesela 7 gün gibi- ve aynı saatte düzenli olarak çalışmayı yapalım.
İkinci olarak bir dileğin gerçekleşmesi için ne kadar uzun bir ön hazırlık aşaması yaparsak, bir şeyleri gerçekleştirmek o kadar kolaylaşır. Çünkü ön hazırlığa başladığımız anda enerji zaten odaklanmaya başlar, odaklanmış enerjiye isteği yükleyerek göndermek çok daha kolaydır. Ön hazırlıklara örnek vermek gerekirse, bir mum veya tütsü yakabilir, bunun yanı sıra ortamı fiziksel olarak arındırıp temizleyerek, toplayarak, ortamdaki ruhsal enerjiyi de düzenleyebilir, çalışma öncesi banyo yapabiliriz. (abdest almak, enerjiyle arınmak vs.) Bu ön hazırlıklar aynı zamanda çalışmanın ne kadar önemli olduğu mesajını bilinçaltına gönderir ve bizi buna inandırır. Özellikle dileğimizi gerçekleştirmek istediğimiz alanı temizlemek, enerjiyi daha net aktarmamıza yardımcı olur. Çünkü dağınık odalardaki enerjiler de dağınıktır, bu da enerjiyi yoğunlaştırmayı zorlaştırır. Feng shui, bu noktada devreye girer.
İmajinasyon (imgeleme)
Kızılderili bilgeler, “Bir kişiyi ne kadar net imajine ederseniz, o kişiye o kadar kolay şifalandırırsınız.” derler. Aynı şekilde bir şeyi ne kadar net imajine edersek, o şeyi gerçeğe dönüştürmemiz o kadar kolay ve güçlü olur. Bu çok kilit bir noktadır. Haliyle, mesela gerçekleştirmek istediğimiz şeyi bir kâğıda yazdıysak, kâğıdı avucumuzda tutarken, duygularını dahi hissederek dileğin gerçekleştiğini güçlü bir şekilde imajine etmeliyiz. Sonra bu imajinasyonun enerjisini kâğıda aktarmalıyız. Bundan sonra o dilek kâğıdını yakmak, yüklediğimiz enerjiyi serbest bırakmamızı sağlar.
Enerjiyi yükseltmek
İsteğimizi oldurmak için konsantre olurken bir taraftan da enerjimizi yükseltmemiz gerekir. Bunun kullanılan en eski metodu mantra veya zikir kullanmaktır. Önce yavaşça başlanılan mantrayı, git gide daha hızlı söylemeye başlarız. Hızlandıkça enerji yükselir ve enerji tavan yapana yani en yüksek hıza çıkana kadar mantrayı tekrar etmeye devam ederiz. Burada kullanılan mantranın illa Sanskritçe veya Arapça olması gerekmemektedir. Mesela ev istiyorsak “Evim Var”, para istiyorsak “Para bana geliyor” gibi kalıplar da yeterlidir. Eski şamanlar bu enerji yükseltmeyi, dans ile yaparlardı. Dans ederler ve dansı hızlandırırlar, sonra bağırarak, yükselttikleri enerjiyi evrene serbest bırakırlardı.
 
Bir diğer enerji yükseltme yöntemi mantra kullanmadan imajinasyonla ışığı auramıza çekmektir. İlahi ışığı taç çakradan alarak tüm auramıza yayar ve ilahi Olanla bağlantıda olduğumuzu hissederiz. Böylece enerjimiz çalışma için yükselmiş olur.
Başka bir yöntem de çember oluşturmaktır. Bunun için çevremizde hayali çember yaratırız (mavi-beyaz renkte). Daha sonra ellerimizi havaya kaldırır ve “Bu alemle ruhsal alem arasındaki sınırı kaldırıyorum, çemberdeki tüm isteklerim evrende gerçekleşir” diyerek yavaşça elleri indirirken bir sis perdesini araladığımızı imgeleriz. Böylece yarattığımız sınırlı enerji alanında evrenle bağlantı sağlayacak güçlü bir ilahi mabet yaratmış oluruz. Bu yöntemi yapacaksak, çemberi hep aynı yerde açmanın faydası vardır.
Kelam
Yaratıcı “Ol” demiş ve Evren yaratılma sürecine girmiştir. Özellikle “OL” dendiğinin vurgulanması yani bu emrin ses enerjisi olarak verildiği ifadesi tesadüf değildir. Burada pek tabi ki gizli bir bilgi vardır. Fizik öğretmenim Nuray Hoca, her zaman “Sözler, evrene vurulan mühürlerdir” derdi bana. Gerçekten de bir şeyi sesli olarak kelimelere dökmek yani süptil düşünceleri, daha fiziksel enerji olan ses enerjisine dönüştürmek, bir şeyleri ol’durmayı kolaylaştırmaktadır. O yüzden bir şeyleri dilerken bunları sesli dilemek, enerjinin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır. Aynı şekilde olumsuz şeylerin de sesli söylendiğinde daha çabuk başımıza geldiğini fark etmişizdir. Bu yüzden ne söylediğimize çok dikkat etmeliyiz.
 
Enerjiyi Serbest bırakmak
En kritik nokta burasıdır. Birçok insanın isteklerinin gerçekleşmemesinin tek sebebi enerjiyi serbest bırakmayı atlamalarıdır. Israrcı olduktan, dileği dileyip, enerjiyi yükselttikten sonra, bir anlığa isteğimize dair hiçbir şeyi umursamamak, bir hiçlik duygu durumuna geçmek durumundayızdır. Böylece yaydığımız ve odakladığımız enerjiyi serbest bırakırız. Eğer gerçekleşmesini istediğimiz dileğe çok fazla odaklanırsak, enerji akışını tıkarız ve dileğimiz evrene ulaşmaz. İsteğimize odaklanmalı ama buna bağlı ve bağımlı olmamalıyız, böylece enerjinin ve dileğin akmasına izin verebiliriz. Bu aynı su hortumunun üzerine basmak gibidir ve bu da suyun akışını engeller. İstedikten, odakladıktan sonra tam bir güvenle gerisini evrene bırakmalıyız ve daha fazla (ta ki ertesi gün çalışmayı tekrarlayana kadar) o isteğe odaklanmamalıyız.
Eğer mantra kullanıyorsak, bunu bir bitiriş cümlesiyle yaparız. “Öyle Olsun!” “Dileğim Gerçekleşti” gibi bir niyetle bağırarak son noktayı koyar ve enerjiyi bırakırız. Bu üzerimizde ki yoğun enerjiyi atmak gibidir. Eğer kâğıda enerji yüklediysek, enerjiyi serbest bırakmak için dilek kâğıdını yakmalıyız.
Saf niyet-şüphesizlik- Sessizlik
Dileği dilerken ve diledikten sonra olabildiğince saf bir niyete sahip olmalı ve şüphe gibi kötü titreşimli enerjilerden uzak durmalıyız. Onun gerçekleşeceğine dair tam bir güvene sahip olmalıyız. “Gerçekleşecek mi acaba?”, “Ne zaman gerçekleşir?”, “Olursa hayırlı olmaz mı?” Gibi soru işaretleri ve gerçekleşeceğine dair şüpheler, yaydığımız enerjiyi kesintiye uğratır ve evrene zıt bir enerji gönderir. Bu şüpheler evren için,“Evet ben bunu istedim ama bir tarafım istemiyor” demektir. Bu da gerçekleşmesini engeller ve enerjilere set koyar. Bu yüzden hiçbir şüphe olmaksızın, saf niyetle istemeliyiz.
Eski gelenekler, bir diğer önemli noktanın, dileğimiz gerçekleşene kadar sessiz kalmak olduğunu söylerler. Dilediğiniz bir şeyi ve çalışmayı insanlara söylemek, enerjinin akışını kirletir. Bu yüzden sessizlikle, dileğinizi kutsayın ve gerçekleşene kadar bu konuyla ilgili enerjiyi kirletecek yorumlar yapmaktan sakının. Başkalarına söylemeniz ve başkalarının konuyla ilgili yorumları da enerjileri kirletecektir.
Bütünün Hayrı
Her daim çalışmayı yaparken “bütünün hayrına” demeyi unutmayın. Bir şeyleri ol’dururken bir denge süreci vardır. Hayırlı olanı ol’dumak için “bütünün hayrına” diye niyetlenin ve sonra evrene tam olarak güvenin sahip olun. Bütünün hayrına derken içinizde şüphe veya korku olmasın, bunun yerine tam bir teslimiyet duygusu sizi sarsın. Zaten bütünün hayrına diyerek, hayırlı olmayacak enerjileri engellemiş oluruz. Öte taraftan dileğimiz gerçekleşmezse, bunda bir hayır olduğunu bilmeli ve önümüze bakmalıyız.
Eğer bu püf noktaları, isteklerinizi gerçekleştirme konusunda takip ederseniz, dileklerinizin daha kolay gerçekleştiğine şahit olabilirsiniz. Bunları her tür dilek çalışmanızda (The Secret, Reiki, Dilek kâğıtları vs.) kullanabilirsiniz. İçinde olduğumuz dönem zaten Spiritüel anlamda dileklerimizin daha hızlı gerçekleştiği bir dönemdir. Haliyle bunlar bizim süreci daha iyi kontrol etmemizi sağlar. Bir sonraki sayıda, bu püf noktaları kullanarak yapılacak bazı dilek çalışmalarını vereceğim. Tüm dileklerinizin, bütünün hayrına, gerçekleşmesi dileğimle.
İndigo derg. (Efe Elmas)
 

kipooo

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2011
Mesajlar
37
Tepkime puanı
1
Emeğinize sağlık alin.Eksik olan bilgilerimi fark ettim sabırsızlıkla yazınızın devamını bekliyorum.Çekim yasasını yakından takip ediyorumda.:hurray:
 

HOZEN_ANGEL

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Şub 2010
Mesajlar
148
Tepkime puanı
36
Bu paylaşımın her bir kelimesi altın değerinde :) Teşekkürlerr


Sevgiler...
 

paradise1970

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Eyl 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
1
Çok güzel bir paylaşım ve pratikte oldukça işe yarayacak bilgiler. Hepsi ayrı ayrı önemli; ama yine de en önemli kısmı bence imajinasyon ve serbset bırakma. Serbest bırakmayınca, enerjiyi kilitliyorsun sanki, enerjinin isteğe doğru hareket alanını daraltıyorsun. En azından benim bu tür çalışmalar yaparken hissettiğim ve yapmakta da en zorlandığım kısmı burası. İsteğe yüklediğin enerji içinde katılıp kalıyor sanki kımıltısız. Genel olarak da en çok ilgilendiğim konu imajinasyon. O yüzden benim için çok faydalı oldu bu paylaşımınız. Tekrar teşekkür ederim. Bu türden daha çok paylaşımlar olursa memnun olurum.
 

ipek su

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Ara 2011
Mesajlar
16
Tepkime puanı
1
Çok güzel bir paylaşım. Ugulamaya başlayacağım.
 

hasan06

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Ağu 2011
Mesajlar
509
Tepkime puanı
33
hepsini okuyuncaya kadar canım cıktı :) ama okudum eline sağlık
 

ikbal1505

Guest
Katılım
5 Tem 2010
Mesajlar
606
Tepkime puanı
144
Sayın hasan06 cümleye büyük harf ile başlanır ve sonuna nokta konur. Lütfen imla kurallarına dikkat ediniz. İyi forumlar. Sevgi ve ışıkla.
 

anktekinc

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2011
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
güzel bir makale olmuş. ancak merak ettiğim şeyler var. bir niyet ile ilgili olumlama yapıldıktan sonra o niyetten veya dilekten vazgeçilmeli deniliyor.evren sen bakarken soyunamaz cümlesini duymuşsunuzdur. birşeyi bukadar çok isterken bir anda nasıl vazgeçilip beklenebilinir.yani her sabah kalktığında yada gördüğün en ufak bir rüyada niyetinle ilgili şeyler olabiliyorken. açıkcası yaklaşık 4 yıldır okuduğum kitaplar,yığınlarca makaleler okudum. bana örnek (yapmak istediğin işle ilgili olsun mesela) verebilirmisiniz. niyette olumlama yapıldıktan sonra . ne yapmalıyız,yapmamalıyız? cevabınız için şimdiden çok teşekkürler..
 

alin

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
338
Konum
İstanbul
Sayın anktekinc http://www.gizlimabet.com/showthread.php?p=165937#post165937 bu linkteki yazımda market örneğini vermiştim. En büyük sorunlardan birisi, niyeti bırakmamak. Bırakmamaktan kasıt nedir? Hala bizde, evrene yollanmamış, siparişi verdiğimizi sanıyoruz ama hala zihnimizde dolanıp duruyor.Şimdi bu konularda çok farklılık ve değişim yaşadım, olmasından umudu kestiğim bir çok şeyde işe yaradı. Her şey mi güllük gülistanlık?? Hayır değil, hala eksikliğini tamamlayamadığımız şeyler var ve bunlar sebebiyle yerinden oynayamayan durumlar da var. Sebeplerden birisi de bahsettiğiniz niyeti bırakmama durumundan kaynaklı. Çünkü odağınızda kaldıkça güveniniz sarsılıyor, düşündükçe olumsuz mesajlar artabiliyor ve bizler sadece emin değilsek acabalar yaşarız. O acabaları da niyet siparişlerimizi düşünerek, bize adeta yapışıp kalmasını, yol almamasını sağlayarak yaratıyoruz. İyi forumlar...
 

Vmprincess

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ağu 2012
Mesajlar
68
Tepkime puanı
2
Emeğinize sağlık çok açıklayıcı olmuş. Ancak bir sorum olacak dileğimizi ''.... oldum, .....sahibim'' gibi mi yazalım yoksa ''.... olsun, .... istiyorum'' şeklinde mi? Yani zaten olmuş gibi mi yoksa gelecek zaman ekleriyle mi yazalım? Mutlu ve sağlıklı günler.
 

Vmprincess

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ağu 2012
Mesajlar
68
Tepkime puanı
2
Bir de kâğıda Dileğim gerçekleşti, Çok teşekkürler gibi şeyler yazalım mı?
 

alin

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
338
Konum
İstanbul
Aslında iki türlü de uygulamalar vardır. Siz şükrünüzü,teşekkürünüzü yazar gibi, sahip olduğunuza dair de yazabilirsiniz. Ancak buradaki uygulamada, o olmuşluk halini, gerçekten hissedebilecek enerji düzeyindeyseniz. Yani siz oldum, yaptım dediğinizde, bilinçaltınıza siz olmuş, şükür halini duyumsatabiliyorsanız. Yoksa her o yazıyı hatırladığında, yok ki vesvesesini hissediyorsanız, diğer türlü deneyebilirsiniz.

Öteki türlüsünde de siz sipariş veriyor gibi olacaksınız. Diyelim internetten bir elektronik eşya alıyorsunuz, talep halinde olabilir. Ancak bunda da yine eminlik olacak, çok güvenilen ve kesin getirecek bir site. Öyle bir eminlikle ki gelmediğinde nerede kaldı diye sorabileceğiniz kadar.

Sevgiyle...
 

winelilac

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Mar 2013
Mesajlar
52
Tepkime puanı
1
gerçekten güzel bir paylaşım. Teşekkürler.
 

Vmprincess

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ağu 2012
Mesajlar
68
Tepkime puanı
2
Peki. Son bir sorum olacak siparişin geleceğinden kesin eminim hissiyle yazarken ''...olsun'' mu deyim ''...oldu'' mu deyim? Yani ''olsun, istiyorum'' gibi kelimeler normalde kuantuma aykırı malumunuz bu yüzden kafam karıştı aydınlatırsanız sevinirim. Mutlu günler
 

alin

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
338
Konum
İstanbul
Şöyle ki; şu şu niyetim hızlı ve hayırlı zamanda gerçekleşti gibi olabilir. Kuantuma ters olan istemek değildir aslında, aksine ilk ve en önemli adımı kapı çalmaktır, talep etmektir. Yalnız, sonrasında hep istek halinde kalmayıp, sonraki basamağa geçmemek ters olandır. Çoğu kişi dilediği gibi bir yaşamı olmadığından yakınıyor. İşin ilginci, ne dilediklerini sorduğumda, belirsiz yanıt dizilimi görüyorum. Aslında ortaokulda şöyle demiştim, çalışma hayatına girdiğimde buna yönelmiştim vb. Evet bunda bir sakınca yok, büyüyüp gelişiyoruz ancak şunda bir sakınca var, ne istediğimizi sürekli farklı şekillerde söylediğimizde, hem avukat, hem şarkıcı, hem ressam, hem ceo olamayız, olsak da yükü bizi mutsuz kılar ya da birileri hobi olarak kalmak zorunda olur. Ve o da olur bu da olur enerjisi, aynı anda 3-5 radyo kanalını dinlemek gibi net bir şarkı dinlemek istiyorsak, o kanalı ayarlayacağız.

Önce ne istiyorsak, emin net istedik, sonrasında siparişi verdik. Akabinde hah yolda geliyor, kesin geldi zaten, bize ulaşma aşamasında, rahatlığında artık, o niyeti hiç düşünmeden günlük hayata dönebilmeliyiz. Yani aslında olsun , istiyorum ters değil ama ne kadar süre kullanacağımız, ondan sonraki adıma tam zamanında geçebilmemiz mesele.

Sevgiyle...
 
Üst