Sessiz Gemi Misali...

egedesouza

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
236
Tepkime puanı
131
Konum
İstanbul
İş
Öğrenci
Yollar; kah gözümüzde büyüyen kah bir solukta bitti dediğimiz ulaşım şeritleri. Ne çok işimiz düşer onlara. "Yolcu yolunda gerek" der, her nerede isek vakti saati gelince yollara düşeriz. Hem de kafamızda türlü türlü düşüncelerle.

"Yolun açık olsun" diyerek uğurlananlar olduğu gibi ardında kimseyi bırakmadan, el sallayanı olmadan "sağlıcakla git sağlıcakla dön" sözünü duymadan tek başına uzun yollara çıkanlar da var ne yazıkki.
Gidip de dönmemek var. O yüzden karşımızdaki kişiye hakkını helal et demeden yapılan yolculuklar biraz buruktur. Gerçi inancı olanlar bu dünyada asla yalnız değillerdir ama yine de iç dünyamıza bir dost, bir seven ararız.

Biz insanlar gibi yollar da sık sık sorun çıkarıyor. Aşınıyor hatta kullanılamaz hale geliyor. Artan nüfus, doğal olarak beraberinde bir o kadar da araç yüklüyor trafiğe. Yol mu dayanır bu basıp geçmelere? Aşınan yollar, yıpranan insanlar oldukça da yolumuzun doktorlarla ve karayolları yol çalışması levhalarıyla kesişmesi kaçınılmaz oluyor.
Uzun bir yola çıkarız sevdiklerimizle ama bir de bakarız ki yol bize devam ederken sevdiklerimiz bizi yapayalnız bırakıvermiş. Hem de yolun ya başında ya da ortalarında. Zaten hiç yolun sonunda olmaz bu vedalar. Hep çok erkendir.

Yolları yapan insanlar hiç düşünürler mi acaba "Yollar, insanları birbirine yaklaştırmak için mi yoksa uzaklaştırmak için midir? Katedilen yolun sonu, uğrunda harcanan çabaya, emeğe, sabıra, akıtılan tere değmiş midir?" Öyle ya da böyle hepimiz dönüşü olmayan bir yola çıktık bir kere! Allah yolumuzu açık etsin demekten başka yolumuz var mı?

Ömür devam ettiği sürece, yollar hep vardır. Annemizin elini tutarak geçtiğimiz yollardan tek başımıza geçtiğimiz andan itibaren artık kendimiz gibi yolları da eskitmeye başlamışız demektir.
Önce okumak için sonra iş için derken çeşit çeşit amaçlar bizleri yolların fatihi eder. Bazen fetihlerde, keşiflerde bazen de çöküşlerde, ümitsizliklerdeyizdir. Düşeriz, kalkarız ve sonra yine yola devam deriz yılmadan. Çünkü yaşamak bunu gerektiririr biliriz.

İşimizin rastgitmemesi için herhangi bir sebep yokken yolumuza taş koyanlar da çıkabilir. Ama biliriz ki bizi tökezleten taşlar er veya geç onların ayağına takılıp düşmelerine sebep olacaktır. Belki de onları ayağa kaldırmak da yine bize nasip olacak. Boşuna dememişler "Düşmez kalkmaz bir Allah!" diye.

Yollar bazen sevinç gözyaşlarına tanık olur. Konvoyun sebebi kah bir gelin arabası, kah sünnet elbiseleri içinde erkekliğe ilk adımını atan bir çocuk ya da vatani görevine uğurlanan bir askerdir.

Bir de yollardan yüzleri çok asık, gözleri ağlamaktan şişmiş, hiç konuşmayan, sadece düşünen insanlar geçer. Önlerinde giden bir aracı hüzünle takip ederler. Ya anası, ya babası ya hayat arkadaşı ya da canından can olanın cansız bedeni vardır bu cenaze aracının içinde. Hiç yaşamamış, daha önce bu yolları hiç geçmemiş gibidir. Adı rahmetli, soyadı son yolculuktur artık.

Dönüşü olmayan bu yol yeni bir başlangıçtır. Artık yeniden sayılmaya başlanır: "Ölümünün birinci yılı, ikinci yılı diye…" Sanki hiç gitmemiş, bir yerlerden çıkıp gelecekmiş gibi de beklenir ama en güzel yanıt Yahya Kemal BEYATLI'dan gelir:

"Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, bir çok seneler geçti dönen yok seferinden."

Aysel AKSÜMER
 

Katarina

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ağu 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
74
Çok seneler geçti..Çok seneler geçti..Dönen yok seferinden..Ne yazık ki böyle.
 

moskov

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Tem 2011
Mesajlar
645
Tepkime puanı
67
Hem de yolun ya başında ya da ortalarında. Zaten hiç yolun sonunda olmaz bu vedalar. Hep çok erkendir.


Hiç bir zaman sonu kabul etmez insanoğlu hayatında... Yolun hep başında zanneder kendni. Bazen birazcık ilerlediğini kabul eder ama o sonu kimse yakıştıramaz kendine..
 

Similar Threads

Ü
Cevaplar
18
Görüntüleme
570
Üye silindi 76175
Ü
P
Cevaplar
5
Görüntüleme
568
Üye silindi 76175
Ü
Üst