İslam'da Kurban Gerçekten Var Mı?

phoibos

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
122
Tepkime puanı
7
İş
Müzisyen
Arkadaşlar bugünlerde herkesle tartıştığım bir konuyu sizlere sormak istedim. Umarım cevabımı alabilirim.
Ben Müslümanlıkta kurban kesmenin farz değil, sünnet olduğunu biliyorum. Kurban olayının yalnızca kan akıtarak olmadığını düşünüyorum.
Lütfen bana Kur'an'dan, yani gerçek bilgilerle cevap yazabilir misiniz?
 

dewil66

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2011
Mesajlar
174
Tepkime puanı
16
Kurban kesmek Kur'an'a göre farzdır.
Ebu Hanife'ye göre vaciptir.
 

MarlaSinger

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
723
Tepkime puanı
147
Konum
fight club
İş
turist
Kim neye inanıyorsa, nasıl kendini iyi hissediyorsa, neyi doğru buluyorsa, onu yapmalı...
Ve sanırım sünnettir, farz değildir.
 

zaim60

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
14
Tepkime puanı
2
Konum
İstanbul
Kurban ne demektir?

Kurban, kelime anlamı ile yakınlaşma demektir. Buradan hareketle, kurban kesmek; Allah’a yakınlaşma gayesiyle, O’nun verdiği mallardan, kurban edilmesi mümkün olan birini, yine O’nun rızası için boğazlamak demektir.



Kurbanın dini dayanağı nedir?

Kurban kesmek, ilk insanla beraber başlamıştır. Hz.Adem’in çocukları Allah için kurban kesmişlerdi, ama birisinin niyeti halis olmadığı için onun kurbanı kabul edilmemişti. Kardeşinin kurbanı ise kabul edilmişti. Diğeri de onu kıskanmış ve öldürmüştü. Bu olayı bize Kur’ân-ı Kerim nakleder. (Mâide 5/27) Buradan hareketle kurbanda asıl olanın Allah rızası için kesme olduğunu da anlıyoruz.

Bunun dışında Kur’ân-ı Kerim’de pek çok yerde çeşitli vesilelerle önceki peygamberlere emredilen kurbanlardan, hacda kesilecek kurbanlardan söz edilir. Bütün dinlerde kurban vardır. Nihayet Kevser Suresi’nde ise Hz. Muhammed’e hitap edilerek onun ve ümmetinin kurban kesmesi emredilir. Hz. Peygamber de Medine’de sürekli kurban kesmiş ve hacda ise, muhtemelen altmış üç yıllık ömrünü esas alarak, 63 tane kurban kesmiştir.

İbn Mâce’nin naklettiği hasen derecesinde bir hadisi şeriflerinde ise: “Kim imkan bulur da kurban kesmezse bizim namazgahımıza yaklaşmasın” buyurmuştur.



Kurban kesmenin dini hükmü nedir?

Kevser Suresi’ndeki emrin bir başka manaya da gelme ihtimalinden ötürü, alimlerin çoğu kurbanın kesin bir farz olmadığı kanaatine varmışlardır. Hanefiler ise bu emrin, kesin yapılması gereken bir talepte bulunduğu, ancak bu farklı yorum ihtimaline bakarak buna inanmayanın dinden çıkmayacağı kanaatine varmışlardır. Böyle yapılması kesin olarak istenen, ama mahiyeti konusunda başka yorumlar da yapılabilecek şeyler için Hanefîler “farz” değil de “vacip” kavramını kullanırlar. Bu sebeple kurban Hanefilere göre vaciptir. Yani imkanı olanlar onu kesmelidirler ama bunu başka yorumlara bakarak yumuşatmakta serbesttirler.

Şafiilere göre ise kurban sünnettir, ama sıradan bir sünnet değildir. Yapılması gereken bir sünnettir, yani “sünneti lazıme” dir.

Müslim şöyle nakletmiştir. “Allah Rasulü Medine’de kurban bayram namazını kıldırmıştı. Bazı insanlar acele davranıp kurbanlarını kestiler. Hz. Peygamber’in kestiğini zannetmişlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kendinden önce kesenlerin tekrar kurbanlarını kesmelerini emretti. Eğer kurban sadece isteyenlerin kesecekleri bir ibadet olsaydı, onların iade etmelerini emretmezdi.”

Sonuç: Hanefîlere göre kurban kesmek vaciptir, kesmeyen günahkar olur. Şafiîlere göre kesmek sünnettir, kesmeyen günahkar olmaz.



Kurban ne için kesilir?

Hac Suresi’nde Allah (cc): “Kurbanlarınızın etleri ya da kanları Allah’a ulaşmaz; ama sizin takvanız Allah’a ulaşır.” (22/37) buyuruyor. Buna göre, kurban kesmenin asıl amacının Allah’ın emrini yerine getirmek, böylece takvalı olduğunu göstermek olduğu anlaşılır. Bunun anlamı, Allah isterse en değerli malımızı dahi O’nun yoluna feda edebiliriz, demektir. Tıpkı Hz. İbrahim’in İsmail’i kurban etmeye karar vermesi gibi, gerekirse bizim de canımızı dahi kurban edebileceğimizi göstermektir. Bir bakıma da kurban malperestlik duygusunu kırmak, Allah’ın rızası karşısında her şeyimizden geçebileceğimizi göstermek anlamına gelir.

Kurban ibadetinin asıl amacı Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yakınlaşmayı arzu etmektir. Kurban kesen, bu ibadetiyle Allah’a yaklaşmış ve O’nun hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır. Görüldüğü gibi bu ibadetin ruhunda Hakka yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban; -fıkhi hükmü ne olursa olsun- Müslüman toplumların simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri dini hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun sembolik bir ifadesidir.

İslam Dini; ferdi, ruhi-derûni hikmetlere ve insanî erdemlere ulaştırmayı öngörürken; toplumlar için, birleştirici ve bütünleştirici bazı emir ve uygulamalar da getirmiştir. İslam dininin bu üstün özelliği, zekât, hac ve kurban gibi sosyal boyutlu malî ibadetlerde, daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ibadetler başlangıçtan bütün Müslüman toplumlarda, genel esasları ve özü hiç bir değişikliğe ve müdahaleye uğramadan devam etmiş ve yeni nesillere intikal ettirilmiştir.

Alıntı : Sorularla İslamiyet
 

YasinLY

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Ocak 2010
Mesajlar
673
Tepkime puanı
54
İslam'ın şartlarındandır nereden biliyorsanız yanlış olduğunu söyleyebilirim...
 

EsTaPo

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ocak 2011
Mesajlar
15
Tepkime puanı
3
kurban bayramının 3 vacibi vardır hanefiler de;
1) bayram namazı kılmak
2) durumu olanın kurban kesmesi
3) bayram boyunca (ikindi namazınaca) namazlarda teşvik tekbiri getirmek.

velhasıl kurban kesmek, vaciptir..
 

kapliyagos

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Nis 2011
Mesajlar
141
Tepkime puanı
11
Yaş
47
Konum
BURSA
kurban kesmek vacib dir ve evet kurban kan akıtılarak kesilir....
 

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
Arkadaşlar bugünlerde herkesle tartıştığım bir konuyu sizlere sormak istedim. Umarım cevabımı alabilirim.
Ben Müslümanlıkta kurban kesmenin farz değil, sünnet olduğunu biliyorum. Kurban olayının yalnızca kan akıtarak olmadığını düşünüyorum.
Lütfen bana Kur'an'dan, yani gerçek bilgilerle cevap yazabilir misiniz?



Arkadaşlar bugünlerde herkesle tartıştığım bir konuyu sizlere sormak istedim. Umarım cevabımı alabilirim.
Ben Müslümanlıkta kurban kesmenin farz değil, sünnet olduğunu biliyorum. Kurban olayının yalnızca kan akıtarak olmadığını düşünüyorum.
Lütfen bana Kur'an'dan, yani gerçek bilgilerle cevap yazabilir misiniz?

Sn. phoibos sorunuzu Kevser ve Hac suresinden ayetle cevaplamak istiyorum. Başka surede var mı bilmiyorum. Faydalı olabilmişimdir inşallah. Sevgilerimle...


Bismillâhir rahmânir rahîm.
1.bi ismi allahi: Allah'ın ismi ile
2.er rahmân er rahîm: Rahmân ve Rahîm Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen

Kevser Suresi
1. Ayet
İnnâ a’taynâkel kevser(kevsere).
Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik.(Diyanet İşleri)
1.innâ: muhakkak ki biz
2.a'taynâ-ke: biz sana verdik
3.el kevsere: kevser

2.Ayet
Fe salli li rabbike venhar.
O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.(Diyanet İşleri)
1.fe: artık , o halde
2.salli: namaz kıl
3.li rabbi-ke: Rabbin için
4.venhar: ve kurban kes

3.Ayet
İnne şânieke huvel ebter(ebteru).
Doğrusu sana buğuz eden, soyu kesik olanın ta kendisidir.(Diyanet İşleri)
1.inne: muhakkak
2.şânie-ke: sana buğzetti
3.huve: o
4.el ebteru: ebter, soyu kesik




Hac Suresi 37. Ayet
Len yenâlellâhe luhûmuhâ ve lâ dimâuhâ ve lâkin yenâluhut takvâ minkum, kezâlike sahharahâ lekum li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum, ve beşşiril muhsinîn(muhsinîne).
Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele. (Diyanet İşleri )

1. len yenâle allâhe : asla Allah'a ulaşmaz
2. luhûmu-hâ (lahm) : onların etleri (et)
3. ve lâ dimâu-hâ (dem) : ve kanları olmaz (kan)
4. ve lâkin : ve ancak, fakat
5. yenâlu-hu : ona ulaşır
6. et takvâ : takva
7. min-kum : sizden
8. kezâlike : işte böyle
9. sahhara-hâ : onu musahhar kıldı, ona boyun eğdirdi
10. lekum : sizin için
11. li tukebbirû allâhe : Allah'ı tekbir etmeniz için
12. alâ : üzerine
13. mâ hedâ-kum : sizi hidayete erdirdiği şey
14. ve beşşir : ve müjdele
15. el muhsinîne : muhsinler (Allah'a teslim olanlar)



-ALINTI-
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Ölmeden önce ölünüz,,Kurban bayramının anlamı budur işte,kesilen kurbanlar sadece sembolik bir anlam taşır
 

mami11982

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Ağu 2011
Mesajlar
37
Tepkime puanı
9
İslam'ın şartlarındandır nereden biliyorsanız yanlış olduğunu söyleyebilirim...

İslamın şartlarından olduğu kanısına nerden ulaştınız? Herhangi bir kaynak verebilirmisiniz yoksa sadece kendi görüşünüz mü acaba? Böyle kesin bir dille islamın şartı dendiğine ilk defa şahit oluyorum.

Kurban kesme Hz. Muhammed'e farz kılınmıştır. (Mezhep imamlarının ortak görüşüdür) Hanefi mezhebine göre vacip (yapılması gerekli), diğer mezheplere göre sünnettir. (yapılması gerekli sünnettir) Allah'ın farz buyurmadığı hiçbir konuyu farz kabul edemeyeceğimiz için hanefi mezhebinde vaciptir. Zekat gibi maddiyat ile yapılan bir ibadettir. Kurban kesecek kişinin maddi anlamda kurban kesebilecek güçte olması gerekmektedir.
 

phoibos

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
122
Tepkime puanı
7
İş
Müzisyen
Cevaplarınız için çok teşekkür ederim.Gerçekten çok yararlı oldu.Çünkü bu konuyu gerçekten çok tartıştım çevremle.




Sn. phoibos sorunuzu Kevser ve Hac suresinden ayetle cevaplamak istiyorum. Başka surede var mı bilmiyorum. Faydalı olabilmişimdir inşallah. Sevgilerimle...


Bismillâhir rahmânir rahîm.
1.bi ismi allahi: Allah'ın ismi ile
2.er rahmân er rahîm: Rahmân ve Rahîm Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen

Kevser Suresi
1. Ayet
İnnâ a’taynâkel kevser(kevsere).
Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik.(Diyanet İşleri)
1.innâ: muhakkak ki biz
2.a'taynâ-ke: biz sana verdik
3.el kevsere: kevser

2.Ayet
Fe salli li rabbike venhar.
O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.(Diyanet İşleri)
1.fe: artık , o halde
2.salli: namaz kıl
3.li rabbi-ke: Rabbin için
4.venhar: ve kurban kes

3.Ayet
İnne şânieke huvel ebter(ebteru).
Doğrusu sana buğuz eden, soyu kesik olanın ta kendisidir.(Diyanet İşleri)
1.inne: muhakkak
2.şânie-ke: sana buğzetti
3.huve: o
4.el ebteru: ebter, soyu kesik




Hac Suresi 37. Ayet
Len yenâlellâhe luhûmuhâ ve lâ dimâuhâ ve lâkin yenâluhut takvâ minkum, kezâlike sahharahâ lekum li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum, ve beşşiril muhsinîn(muhsinîne).
Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele. (Diyanet İşleri )

1. len yenâle allâhe : asla Allah'a ulaşmaz
2. luhûmu-hâ (lahm) : onların etleri (et)
3. ve lâ dimâu-hâ (dem) : ve kanları olmaz (kan)
4. ve lâkin : ve ancak, fakat
5. yenâlu-hu : ona ulaşır
6. et takvâ : takva
7. min-kum : sizden
8. kezâlike : işte böyle
9. sahhara-hâ : onu musahhar kıldı, ona boyun eğdirdi
10. lekum : sizin için
11. li tukebbirû allâhe : Allah'ı tekbir etmeniz için
12. alâ : üzerine
13. mâ hedâ-kum : sizi hidayete erdirdiği şey
14. ve beşşir : ve müjdele
15. el muhsinîne : muhsinler (Allah'a teslim olanlar)



-ALINTI-

Sayın joys, cevabınız beni gerçekten çok aydınlattı.Özellikle size teşekkür ederim.
 

Corina

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Nis 2011
Mesajlar
309
Tepkime puanı
43
Konum
Melekler Şehri
İş
ögrenci,
Kevser Sûresin

« Biz sana kevseri verdik, o halde sen de Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Asıl zürriyetsiz olan, sana buğzedenin kendisidir. »
 

YasinLY

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Ocak 2010
Mesajlar
673
Tepkime puanı
54
İslamın şartlarından olduğu kanısına nerden ulaştınız? Herhangi bir kaynak verebilirmisiniz yoksa sadece kendi görüşünüz mü acaba? Böyle kesin bir dille islamın şartı dendiğine ilk defa şahit oluyorum.

Kurban kesme Hz. Muhammed'e farz kılınmıştır. (Mezhep imamlarının ortak görüşüdür) Hanefi mezhebine göre vacip (yapılması gerekli), diğer mezheplere göre sünnettir. (yapılması gerekli sünnettir) Allah'ın farz buyurmadığı hiçbir konuyu farz kabul edemeyeceğimiz için hanefi mezhebinde vaciptir. Zekat gibi maddiyat ile yapılan bir ibadettir. Kurban kesecek kişinin maddi anlamda kurban kesebilecek güçte olması gerekmektedir.

Cevaplarda gördüyseniz neden kesin olduğunu anlarsınız keyfiye şart demiyorum. Araştırmadan bakmadan yorumlayanı da ilk kez görmüyorum.
 

mami11982

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Ağu 2011
Mesajlar
37
Tepkime puanı
9
Cevaplarda gördüyseniz neden kesin olduğunu anlarsınız keyfiye şart demiyorum. Araştırmadan bakmadan yorumlayanı da ilk kez görmüyorum.

Sevgili YasinLY

Araştırma yaptığım için böyle bir yorum yazdım zaten. Lütfen "Vacip" kelimesinin anlamını ve Kurban'ın neden tüm mezhep imamları tarafından farz olarak kabul edilmediği, hanefilikte vacip diğerlerinde sünnet kabul edildiği konusunda bir araştırma yapın. Bu konular böyle "Kuran'da yazıyor. Farz o zaman" demekle olacak kadar basit konular değil.

"Ortalıkta fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür." buyurmuş Allah Kuran'da. Dünyanın tamamı müslüman olana kadar müslüman olmayan herkesi öldürmemiz mi emredilmiş yani. Sizin yorumlama şeklinizden benim anladığım bu. (Yanlışsam düzelt lütfen) Eğer öyle ise Medine de peygamber zamanında yaşayan yahudiler neden öldürülmediler? Bunun gibi bir çok örnek verebilirim . Ayetlerin iniş sebepleri ile ilgili araştırma yapmak gerekiyor herşeyden önce. Mezhep imamları araştırmaları sonucunda o ayette muhatabın peygamberin bizzat kendi olduğunu düşündükleri için bu şekilde hüküm vermişler. (İmam-ı Azam farz diyememiş ama yapılması gerekli demiş)

Lütfen hakıında yorum yapacağımız konu hakkında azda olsa araştırma yapıp sonra kesin hüküm verelim. Hem kendimizi hem diğer okuyan insanları yanlışa yönlendirme riskini yok etmek için.
Selam ve dua ile...
 

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
phoibos
Cevaplarınız için çok teşekkür ederim.Gerçekten çok yararlı oldu.Çünkü bu konuyu gerçekten çok tartıştım çevremle.



Sayın joys, cevabınız beni gerçekten çok aydınlattı.Özellikle size teşekkür ederim.[/QUOTE]

Ben teşekkür ediyorum. Faydalı olabiliyorsam ne mutlu bana. İyi forumlar.:driving:
 

laserjetx

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
İş
anestezi teknisyeni+ medikal
Kurban kesmek farzdır.Maddi gücü olan her müslüman kesmelidir.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Direkt islamda kurban konusu ile olmasa da kurban konusu ile ilgili bir alıntı geçti elime, bu başlık altında paylaşmak istiyorum.

Kurban kavramı, insanlık tarihinin en eski ve karmasık konularından birisidir.



Animizm ve totemizm ile de yakından iliskili olan bu kavram, tarih öncesi

dönemlerden baslayıp gücünü ve etkisini günümüzde de sürdürmektedir.

Bu çalısmada, tek tanrıcı ilahi dinler asamasına degin, eskiçag dönemine ait

çok sayıdaki uygarlıkta, kurban kavramı ile kurban olarak kullanılan hayvanların

özellikleri ele alınmıstır. Sonuçta, dinler tarihi yönünden son derece önemli olan

böylesi bir konunun kökenleri ortaya konulmaya çalısılmıs ve insan hayvan iliskileri

tarihsel boyutta yeniden degerlendirilmistir.



Altan ARMUTAK

Giris:



/1



Çesitli kaynaklar, dilimizde yer alan “kurban” sözcügünün İbranice kökenli “korban”

oldugunu (Fr./İng.; sacrifice, Al.; opfer) ve Aramice aracılıgıyla Arapça’ya oradan da

dilimize geçtigini göstermektedir (11).



Kurban sözcügü, dilimizde bes anlam içermekte olup bunlar;

dinin bir buyrugunu veya bir adagı yerine getirmek için kesilen hayvan;

müslümanlarda kurban bayramı;

bir ülkü ugruna feda edilen veya kendisini feda eden kimse;

bir kaza veya felakette ölen kimse;

bazı bölgelerde seslenme (hitap) sözü olarak sıralanabilir (1).



Bunların dısında daha sayısız kurban tanımlamaları da yapılmıstır. Genel olarak kurban;



Paleolitik çagdan bu yana, dogaüstü güçlere hos görünmek, onlardan, gelecek

kötülüklere engel olmalarını istemek ve yerine getirdikleri bir istekten ötürü

tesekkür etmek için gerçeklestirilmis dinsel bir tören ya da tapım geregi veya bir

adagı yerine getirmek için kesilen insan ya da hayvan olarak tanımlanır (11).



/2



İbadetin önemli bir bölümünü olusturan kurban, dogaüstü alana giren

kudretlerle barısıklıgı saglamak ve onların verdiklerine tesekkür ederek onlardan

bir seyler istemek için sunulur. Yönelmis oldugu amaçlara göre kurban dört

grupta toplanır:



1. İstenilen seyi elde etmek için sunulanlar.

2. Elde edilen seye tesekkür olarak sunulanlar.

3. Bir günahı ya da bir kusuru bagıslatmak için sunulanlar.

4. İlk ürün veya ilk avdan yüce varlıga bir hak olarak sunulanlar (19).



Kurbanın amacının, insan ve tanrı/tanrılar arasında bir hısımlık bagı kurmak

oldugu ve bunun, yenilen kurbanın etinde birbirine karıstırılarak gerçeklestirildigi

bildirilmektedir. Kimi arastırmacılar da kurbanın, tanrıların beslenmesi gerektigi

inancından dogmus oldugunu ileri sürmüslerdir (11). İlk uygar topluluklarda

topragın verimliligini arttırmak için ona içki dökülür, un serpilir ve genellikle

hayvan ve bazen de insan kurban edilir. Kurban geleneginin altında yatanın da,

ölüp yeniden dirilme düsüncesi olabilecegi savunulmustur (22). Hayvanların

kurban olarak ilk kez hangi dönemde kullanıldıgı tam olarak belirlenememisse de

eldeki yetersiz belgeler, mezar ve ölü gömme adetlerinin ilk kez izlendigi Homo

Neanderthalensis’den bu yana kurban uygulamalarının devam ettigi yönündedir.(4).



Tarihte kurban konusunu ilk ele alan düsünürün Platon oldugu ve kurbanı,

tanrılara sunulan bir armagan olarak niteledigi bildirilir. Ayrıca kurban türlerini,

Antik Yunan’da ilk kez Theophrastus’un sınıflandırdıgı ve buna göre kurbanların

övgü, sükran (tesekkür), dilek (rica) ve ölülerin ruhlarına sunulanlar olmak üzere

dört kategoride toplandıgı ifade edilmektedir. Bazı bilim adamlarınca da kurban;

dogaüstünün lütfunu güvence altına almak ve onun düsmanlıgını en aza indirmek

için dogaüstüne sunulan özgün bir armagan olarak tanımlanır (6).



Çesitli toplumlarda ve degisik dinlerde, kurban keserek çesitli tanrılara

(ilahlara), azizlere, ölü ruhlara ve meleklere ulasılmaya çalısılır (8). Kurban tüm

inançlarda, kanlı ve kansız olarak iki biçimlidir. Kanlı kurbanlar, insan ve hayvan

kesiminden, kimi ilkellerde görüldügü gibi vücutlarından bir parça kan akıtma

gelenegine kadar çesitli biçimlerde yapılır. Kansız kurbanlar ise, çesitli yiyecek ve

içecek maddelerinin adak (sungu) olarak verilmesidir. Burada, hayvanlardan elde

edilen ürünlerle, bugday, arpa gibi bitkilerle, ayrıca zeytinyagına karıstırılmıs un,

ekmek ve çörek gibi seyler kullanılır. Adak, tanrıya, ya her zaman malı olmak

üzere ya da o an için haz vermek üzere sunulur (6, 8, 11, 19).

İlkel toplumlarda elde edilen ilk ürün ya da ilk av, dogaüstü güçlerin

hakkıdır. Bu ilk ürün ve ilk avları, dogaüstü güçlerden sonra, toplumun sef ya da

rahipleri tüketirler. Bazı ilkel kavimlerde, ilk hamuru herkesten önce din adamları

tadar. Nitekim “hak kurbanı” adı verilen bu ilginç anlayıs, ilk dogan çocukların

kurban edilmeleri gerektigi ve ilk ürünün -ileride daha da bollasması için- tanrıya

ait oldugu düsüncesini dogurur. Bu uygulamada, bir seyin ilki tanrılara, atalara ya

da öteki dogaüstü kudretlere sunulduktan sonra, digerleri insanlarca tüketilir.



Avcılık ve çobanlık yapan ilkel topluluklarda ise, yeni dogan ilk yavru hayvanlar

veya bunların bir parçaları ile süt ve sütten yapılma yiyecekler, tanrılara ve seflere

sunulur. Bu bir degis tokus olup “do ut des = ben veriyorum, sen de ver!”

anlamına gelmektedir (11, 19).



/3



Kurban sunma biçimleri de, sunulanın niteligine göre degisir. Yiyecek içecek gibi seyler

mezarlara, sunaklara ya da kutsal olarak bilinen yerlere bırakılır.



Gök tanrılara verilecek kurbanlar için yüksek yerler seçilir. Yer tanrıları için

topragın üstü veya içi yeglenir. Deniz tanrısı için ise en uygun yer denizdir. Kimi

zaman, degerli olan bir seyin yerine geçmesi dilegiyle tanrılara, degersiz bir sey

de sunulabilir. Bir öküzü kurban etmek yerine tanrılara çok daha degersiz bir bitki

sunulabilir. Burada sembolik bir kurban ve bir iyi niyet söz konusudur (19).



Bazı arastırmacılar kurbanın kökenini totemik kültte (tapınımda) bulurlar

(6). Bazı yayınlarda da olayın psikolojik temelleri üzerinde durulup, insandaki

saldırganlık içgüdüsünün en önemli tatmin araçlarından biri olarak kurban

kavramı savunulmakta ve bu içgüdünün en fazla göz aracılıgıyla tatmin olacagı,

bunu daha sonra dokunma ve isitme duygularının izleyecegi bildirilmektedir (5).

İnsanlık tarihinde dini düsüncenin önemli evreleri olarak kabul edilen animizm ve

totemizmde, kutsal varlıklara çogunlukla hayvanların ve bazı kültürlerde de

insanların kurban olarak adandıgı görülür (3, 6, 7, 11, 15, 16, 21, 23, 24).



Baslangıçta totem kurban olarak sunulmus ama totemizmden hareketle ve insanla

totemin akrabalıgından giderek totem kurbanın yerini insan almıstır. Ancak,

toplumsal yasamda bireyin yasamını güvence altına alan geleneklerin agır basması

nedeniyle, insan kurban terk edilir ve insanın yerine çiftlik hayvanlarının kurban olarak

sunulması gündeme gelir. (6). Hayvanlar genellikle ritüel bir biçimde kesilerek kurban

edilirler. Bu baglamda; koyun, keçi, sıgır, at, domuz, deve, ren geyigi, ayı, horoz,

tavuk, kaz vb. hayvanlar kesilerek tanrılara sunulur. Ürün alma sırasında düzenlenen

sölenlerde çok sayıda sıgır ve domuz kurban etmek, tanrıları ve ataları hosnut etmenin

yanı sıra, sölen sahibinin öte dünyada iyi bir yeri olmasını da saglar (8, 19).



Yazının bulunusu, kent uygarlıgının olusumu, devlet kavramı ve teskilatının gelisimi gibi

noktalar üzerinde yogunlasan Eskiçag (İlkçag) Tarihi, esas itibariyle Akdeniz kültür

Çevresinde ve bu çevreye komsu bölgelerde yaklasık M.Ö. 3000 yıllarında yazı ile baslayan

ve M.S. 476’da Batı Roma İmparatorlugunun yıkılısına degin süren oldukça uzun bir dönemi

içermektedir.



Görüldügü gibi 3500 yıllık bir süreyle Eskiçag Tarihi, 5000 yıllık insanlık

tarihinin üçte ikisinden fazla bir bölümünü kapsamaktadır. Bu tarih bünyesinde

“Eskidogu” baslıgı altında Mezopotamya, Anadolu, Suriye-Filistin ve İran,

“Eskibatı” baslıgı altında da Eski Hellen, Hellenizm Devri ve Roma Tarihi yer

almaktadır (14).

Bu çalısmada; Eskiçag’ın çoktanrıcı (polytheist) uygarlıklarında kurban

edilen hayvanlar incelenmis, kurban etme törenleri üzerinde durulmus ve tarihin

en eski ve karanlık dönemlerinden baslayarak ortaçaga ve özellikle tek tanrıcı

(monotheist) ilahi dinler asamasına degin, din-insan ve hayvan iliskileri veteriner

hekimligi tarihi yönünden aydınlatılmaya çalısılmıstır.



/4



Materyal ve Metot



Arastırmanın materyalini; din-inanç tarihi ve kurban kavramı üzerine yazılmıs

Türkçe, çeviri ve yabancı dildeki yayınlar olusturmustur. Bu kaynaklardan elde edilen

bilgiler, uygarlıklara göre sınıflandırılmıs ve sonuçlar insan-hayvan iliskileri yönünden

degerlendirilmistir.

Bulgular



Eski Mezopotamya Uygarlıgı



Kurban sunumu düzenli ayin ve törenlerle yapılır.

Babil’de haftanın yedinci günü olan cumartesi ugursuz sayılır ve bu ugursuzluktan kaçınmak için adaklar adanıp kurbanlar kesilir.

Asurlularda ise kurbanlık hayvanı kesip tanrılara sunmak gereklidir yoksa tanrılar insanın kendisini yiyeceklerdir. Asurlularda kesilen oglak ya da kuzu gibi yavru hayvanların, insanların bütün günahlarını temizleyeceklerine inanılır.

Sümerlerde de kurban törenlerine büyük önem verilir.



Kurban törenleri, görkemli ve süslü tapınaklarda gerçeklestirilir. Sümerler kurban

edilecek hayvanın türüne, cinsine ve rengine önem vermezler. Onlar için mühim

olan kanın akıtılmasıdır. Sümer ülkesinde kurbanlar, tanrıların besini olarak

degerlendirilir. Kurban edilen hayvanların etleri ya ateste kızartılır ya da tencerede

pisirilir. Rahiplerin yiyecekleri ekmek de yine tapınaklarda pisirilerek hazırlanır.



Bu nedenle mutfak, tapınakların önemli bir bölümüdür. Tanrı evleri olarak

adlandırılan ve birkaç yüz nüfusun yasadıgı basamaklı tapınaklarda (ziggurat),

kendine yeterli bir yasam sürdürülürken; bira, sarap, süt, ekmek, hurma ve her tür

etten olusan yiyecekler tanrılara yönelik günlük kurban ritüellerinde kullanılır ve din

görevlileriyle tapınak sakinleri arasında paylasılır. Kurban ritüellerinde

genellikle ekmek, susam sarabı, tereyagı, bal ve tuz gibi yiyecekler kutsal

mekandaki tanrı heykelinin önüne konulur. Bu arada sag ayagı ve böbrekleri

kızartılarak tanrıya ikram edilecek olan bir sıgır öldürülür ve törene katılanlar

arasında bir ritüelle paylastırılır. Toplu tapınımlarda, hayvanların insanlar için

yaratıldıkları vurgulanır. Ayrıca, koyunun insanın vekili oldugu ve bir insanın

kendi yasamı için bir koyun, kendi bası yerine de bir koyun bası vermesi gerektigi

vurgulanır. Mezopotamya’da bir kez 350.000’e yakın koyun ve keçi ile bunların

1/10’undan az sayıda sıgırın kurbanlık olarak tapınaklara geldigi bildirilmektedir

(6, 8, 17).

Tanrılar için yapılan eksiksiz bir kurban sunumu için; arpa ile beslenmis

ikiser yaslı 21 koç, sütle beslenmis 4 koyun, otla beslenmis 25 koyun, 2 boga, 1

süt danası, 8 kuzu, 60 kadar çesitli kus, 3 piliç, 7 ördek ve 4 yaban domuzu

kullanılır. Tanrılar için verilen sabah yemekleri de çok zengindir. Sabah kahvaltısı

için 18 koyun, bir boga ve bir süt danası; ögle yemegi için de 6 koyun ile bogalar,

kuzular, yaban domuzları ve her çesit kümes hayvanları ve öküzler sunulur. Aksamları

ise, 10 koyun, 10 kus ya da yalnızca 10 koyun verilir. Tapınaklarda kurban edilen bu

hayvanlar, oradaki topluluk üyelerinin baslıca et kaynagını olusturur. Buradaki hayvanların

yenebilmeleri için önce kurban edilmeleri gerekmektedir.



Sümerlerde kurban edilmis insanlara da rastlanılmıstır. Sümerlerde en degerli kurban

kuzudur. Ancak domuz da dahil diger hayvanlar da kurban edilirler. Bir hastanın günahlarına

karsılık olarak domuz kurban edilir ve hayvanın gövdesi altı parçaya bölünerek hastanın

üzerine bırakılır. Kutsal sularla yıkanan hastanın bası için domuzun bası, karnı için domuzun

karnı ve diger organları içinde domuzun organları kisinin günahlarına karsılık olmak üzere cinlere sunulur

(10).



Sümerlerde hayvanların karacigerleri yasamın merkezi olarak kabul edildiginden,

bu organın muayene edilip incelenmesi tıpkı bir ayna gibi, sunulan kurbanı kabul

eden tanrının fikir ve amacını da gösterir. Karaciger aracılıgıyla kehanette bulunabilmek

için kurban olmak üzere lekesiz bir hayvan bulmak ve onu günün saatlerine göre

degisen tören ve ayinlerle öldürdükten sonra karacigerini çıkarmak gerekmektedir.

Tan yeri agarırken, tanrının en çok hosuna gidecek kurbanın koyun olduguna

inanıldıgından, karaciger falı için özellikle koyunlar tercih edilir. Rahip, kurbanı tanrıya

sunmak için tanrı heykelinin önüne bir mangal yerlestirir. Mangalın arkasındaki masanın

üzerinde de, susam sarabıyla dolu dört toprak kap, üç düzine ekmek, bir miktar bal ve

kaymak ile biraz da tuz bulundurur. Kahin-rahip mangalı biraz karıstırdıktan sonra koyunu

tutar, niyet eder ve hayvanı keser. Kurban edilen koyunun karacigerini çıkararak bu organda

bazı isaretler ya da belirtiler arar ve buldugu ipuçlarını da konuyla ilgili kitaplara

bakarak degerlendirir (10).



Eski Mısır Uygarlıgı

Özellikle Nil nehrine insan kurban edilmesi çok yaygındır. Bunun yanı sıra

hayvanlar da kurban edilir. Kurban edilen hayvanlar arasında ilkel kabile

dinlerinde oldugu gibi totemler bulunur. Bu baglamda tanrı Oziris adına

düzenlenen kurban törenlerinde, kutsal bir boga kurban edilip on dört parçaya

bölünür ve töreni izleyen insanlarca eti tüketilir. Kutsal bir boga ya da öküz

seklinde betimlenen Oziris’in dirilisini sembolize etmek için yenilen boganın

yerine baska bir kutsal boga konulur. Ayrıca Eski Mısır’da kurbanın, tanrıları

doyurmaya yaradıgı düsünülmüs ve öyle anlasılmıstır. En büyük tanrı İsis için de

önce dua edilir; sonra onun adına bir inek kurban edilir. Önceden muayene edilip

kurban olarak isaretlenmis hayvanlar, kesilmek üzere tapınaga getirilince odun

yıgını ateslenir. Sonra bu atese sarap dökülür ve tanrının adı çagrılarak kurban

edilecek hayvan kesilir. Kurban tapınakta yakılırken orada bulunanlar feryat

ederek üzüntülerini dile getirirler. Bir süre sonra da bu insanlar, kurban edilen

hayvandan arta kalan etleri tüketirler. Eski Mısır’da kurban edilen kuzu ve oglagın

kanı, çevreye sürülür. Sürülen bu kan, tanrının hakkı sayılır. Ayrıca yılda iki kez

tanrılara domuz kurban edilir ve ancak bu günlerde domuz eti yenir. Bunun

dısında kalan diger günlerde ise domuz eti yenmez (2, 3, 8, 11).



Eski Hint Uygarlıgı



Eski Hindistan’da tanrılara sunulan kurbanlar, ölenlerin ruhlarını kurtulusa

eristirir. Kurban kesilmedigi takdirde, ölenlerin korkunç devlerin arasında ıstırap

içinde kalacaklarına inanılır. Hindular ve Brahmanların ise baslangıçta, ölen

kisiler için kurban kestikleri ve ölülerin ancak bu yolla huzura eriseceklerini

düsündükleri ortaya konulmustur. Hinduizm’de inekler; yer, gök ve havanın

annesi olarak kabul edilirler. Hindistan’daki dini egilime göre, insan üç ayrı

yoldan kurtulusa ulasabilir ki bunlardan biri de kurbanlardır. Kurban, Hinduizm’de

çok yer tutar.



Kutsal kitap Vedaların emrettigi dini yasam kurbanlar çevresinde yogunlasmıs olup,

tanrılar bile kudretlerini ancak kurbanlar sayesinde gösterirler. Evreni kurbanların

yarattıgına inanılır. İnsanların tanrılarla iyi iliskiler içerisinde bulunmalarını saglayan

yine kurbanlardır. Tanrılara sunulan her sey kurbandır. Bunun yansıra, yaz ve kıs

mevsimlerinde gün dönümleri nedeniyle, tanrılara kanlı kurbanlar da sunulmustur.

Ayrıca, büyük hazırlıklar ve ritüeller gerektiren tanrı Soma adına düzenlenen törenlerde

de keçi, inek gibi hayvanlar kanlı kurban olarak tanrıya sunulur. Bunlardan baska, tanrıların

öfkesini yatıstırmak amacıyla sunulan kurbanlar ve özel armagan olarak sunulan kurbanlar

da vardır.



Eski zamanlarda ev sahibi, bazen de esinin yardımıyla tanrılara kurbanlar takdim eder. Fakat her kurban, gittikçe zorlasan hazırlıkları gerektirmektedir. Bunun bir sonucu olarak eski devirlerde, kurban törenlerini gerçeklestirebilecek ve Vedaları okuyabilecek bir kahin sınıfı ortaya çıkar ki bunlara “Brahman” adı verilir. Brahmanlar sadece kurban törenlerini gerçeklestirmekle kalmazlar, aynı zamanda sihir ve büyü yaparak insanları ve tanrıları kontrolları altına da alırlar (15, 24). Brahmanlar, Hindistan’da hayvan kurban edebilecek biricik insanlardır. Bir dönem insanları da kurban etmislerse de bu daha sonra kaldırılmıstır (8, 12).



Hinduizm’de bes maddelik güzel davranısların basında ölenler için kurbanlar kesmek gelir. Çünkü ölenlerin kurbansız aç kalacakları düsünülür. Bundan dolayı ölüler kurbanlara gereksinim duyarlar. Hinduizm’de kurban ve bu kurbanların sunumu baslıca ibadet seklidir. Tanrılara hayvani ve bitkisel (nebati) ürünler sunulur. Bunlar arasında hayvani gıdalardan süt ve tereyagı bulunur.



Kurban edilen hayvanların etlerinin iyi kısımları tapınaklarda yakılır. Vedalardaki

baslıca tanrılardan Agni ates tanrısıdır ve evrenin ruhu ve aslıdır. Kurbanları hep

Agni yaktırır. Hintliler; Vedic dönemde tanrılara kurban sunmakla hem maddi

hastalıklardan kurtulacaklarına hem de dünyayı düzelteceklerine inanırlar. Bir çok

hayvan; inek, koyun, keçi ve at kurban olarak kesilmis ve bu hayvanların etleri

törene katılanlarca yenmistir. Öküz ve kısır inek eti yiyene “ates” denir. Et bir

törenle sunulur. Atalara götürülmesi için bir keçi de atese sunulur. Evlenme

törenleri sırasında yenmek amacıyla kısır bir inek kesilir. Kurban olarak sunulan

atların, koçların, kısır ineklerin ve bizonların etleri pisirilir; belki de kusların da eti

yenir. Yazılı belgelerde bir de mezbahadan söz edilmektedir. Ancak, daha sonraki

dönemlerde tanrılara hayvan kurban etme ve konuklara ikramda bulunma dısında

hayvan öldürmek tümüyle yasaklanır. Etin tüketilmesi konusunda sölen ile hayvan

kurban etme aynı yönde degerlendirilmistir. Bu arada yasanan yogun bir

kuraklıktan sonra, hayvan kurbanı yasaklanır. Bunu izleyen evrede ise, tartısılan

çesitli sosyo-ekonomik nedenlerle sıgır eti Hindistan’da yasaklanmıs ete dönüsür

(8, 12).



Vedizm’de kurban tanrıların besinidir. Batılılarca anlasılması güç olmakla beraber,

kurbanlar tanrıları yaratırlar. Tanrıları yarattıktan sonra onları besleyen

kurbanların aracılıgı ile insanın uzun ömürlü olması, zengin olması ve erkek

çocuk sahibi olması, öldükten sonra da yasamak gibi arzularını tatmine olanak

verir. Bu devrede insan için kurtulus, kurban yoluyla elde edilir (3, 8).



Eski iran Uygarlıgı



Zerdüstlük’ün kutsal kitabı “Zend-Avesta” da fiber (su aygırı) denilen bir

hayvanın kurban edildigi bildirilmektedir. Yine bu kutsal kitaba göre yalvarıs,

ibadet ve kurban af dilemeye yarar. Zend-Avesta’da dikkati çeken bir diger konu,

tanrılara sunulacak olan kurbanların daglarda, ırmak ve göl kenarlarında 100 at,

1000 sıgır ve 10.000 koyun seklinde sunulmasının istenmesidir. Dini açıdan kan

dökücü hayvanların etlerinin tüketilmesi yasaktır. Zerdüst’ten önce “deva” denilen

ve kötülüklerin tanrısı Ehrimen’in yardımcısı olan seytanlara, onları yatıstırmak

üzere kurbanlar kesilir. Deva’ların, kesilen kurbanlardan çıkan bugu ile

beslendiklerine inanıldıgından, Zerdüst kurban kesimini ve bu baglamda sıgır eti

yenmesini yasaklar. Ayrıca İran’daki Mitra inancında bütün canlı varlıkların

kurban edilmis bir boganın kanından dogduguna inanıldıgından, bu inancın

ritüellerinde bogaların kurban edildigi bildirilmistir (8, 24).



Hitit Uygarlıgı



Hititlerde kurban ritüelleri, adak, kefaret ödeme, gönül alma, sükran gibi

amaçlarla gerçeklestirilir. Hititler, kirli olarak kabul ettikleri köpek ve domuzu

pek nadir olarak tanrılara kurban olarak sunarlar. Ülkenin ilk ürünleri, ilk

meyvaları ve bir yasındaki hayvanlar, tanrıları yatıstırmak için kurban olarak

sunulurlar. Tanrılara kurban edilmek için genel olarak öküz, koyun ve keçi

yeglenir. Bu kurbanlıkların iyi durumda ve kusursuz olmaları istenir. Hititlerde

hayvanlar, bogazları kesilerek, dolayısıyla kanları akıtılarak kurban edilirler.

Hititlerde yaygın olmamakla birlikte insanların da kurban edildikleri görülür (6,8).



Eski Çin Uygarlıgı



Mevsim degisimleri gibi belirli zamanlara özgü çesitli kutlama törenleri

düzenlenen Çin’de bu törenlerde kurbanlar da kesilir. Kurban olarak daha çok

lekesiz, tek renk ve kusursuz bogalar tercih edilir. Kanlı kurbanların yanı sıra

kansız kurbanların da kullanıldıgı bu ülkede, insanların kurban edildigini gösteren

bir tek örnege rastlanmıstır (8).



Eski Japon Uygarlıgı



Japonya’da ibadet; dua ve besin amaçlı kurbandan olusmustur. Eskiden

hayvanlar kurban edilmesine ragmen, insan kurbanı gibi bu da daha sonraları

terkedilmistir. Kurbanlar bitkisel agırlıkta olup kansızdır (8, 24).



Eski Amerika Uygarlıkları

Maya, Aztek ve İnka’larda insan kurban etmek temel uygulamadır.

Özellikle Aztekler’in yılda 50.000’e yakın insanı kurban ettikleri bildirilmistir.

Aztekler’de bununla beraber, köpek, hindi, ördek, geyik, tavsan ve balık da

kurban olarak tüketilmistir. Maya’larda insanlar dısında az sayıda da olsa hindi ve

köpekler de kurban edilir. İnkalarda ise, insan kurban etmek, gevis getiren bir

hayvan olan lamanın kurban olarak sunulmaya baslamasıyla son bulmustur (6, 8,

12, 15, 16, 23).



Fenike Uygarlıgı



Fenike dininde de çok sayıda insanın kurban edildigi görülür. İlk ürün ya da ilk çocuk,

gelecek yıl ürünün daha bereketli olması için tanrılara kurban edilir.

Savasa giderken de zafer kazanmak için çok sayıda çocuk tanrılara kurban olarak

sunulur (2, 11).



Eski Yunan uygarlıgı



Yakarma, sükran ve arınma kurbanları çok yaygındır. En büyük kurbanlarını tanrılar tanrısı Zeus’a adamıslardır. Hayvanları kurban etme yöntemleri inceden inceye saptanarak tapınagın duvarlarına asılmıstır. Tanrılara erkek hayvan, tanrıçalara ise disi hayvan, gök tanrılara az tüylenmis ve beyaz, yer altı (öte dünya) ve deniz tanrılarına siyah, ates tanrılarına ise kızıl/kırmızı renkli hayvanlar kurban edilir. Ayrıca Yunanlılarda; üçlü kurban (suove taurilia) ve yüzlük kurban (hekatombe) seklinde de hayvanların kurban edildikleri görülür.



Kurbanı tanrılara sunan kisinin bası çelenklidir. Kurban edilecek hayvanın ise alın

kılları kesilip yakılır ve üstüne arpa ile sarap saçılarak kutsanır. Hayvanlar dua,

sarkı ve dans esliginde kurban edilirler. Genellikle Eski Yunan’da ilahi bir güce

sahip olan boganın kurban edilmesi çok yaygındır. Böylece boganın sahip oldugu

kudretin insana geçecegine inanılır. Bunlarda domuz yenildigi gibi, kurban da

edilir.



Tapınaklarda bulunan rahipler, kurbanların kesilis törenlerine baskanlık ederler.

Bu sekilde takdis edilmis hayvan ya kesilir ya oldugu gibi yakılır ya da bir

organından kan alınır. Buna göre kurbanlık hayvanlara uygulanan islem iki ana

grupta toplanabilir. Bunlardan ilki “sphagia” adı verilen ve özellikle gece, alçak

bir tas platform üzerinde tamamen yakılan, eti hiç yenmeyen ve tümüyle tanrılara

sunulan kurbanlık hayvanlardır. Digeri ise, daima gündüz ve özellikle sabahleyin

yüksekçe bir tas ya da tas yıgını üzerinde yakılarak kurban edilen ve etlerinin bir

kısmı tanrılara sunulurken, geriye kalan belli yerleri de törene katılanlar tarafından

yenilen hayvanlardır. Eski Yunan’da sayıları oldukça kabarık olan tanrı ve tanrıçalara,

her biri için belirlenmis ritüellerde evcil hayvandan, yabani hayvandan, kuslardan ve

hatta balıklardan kurbanlar sunulmustur. Burada kurbanı sunan kisi, yıkanarak arınır

ve sunakta yanan atese sarap döküp arpa taneleri saçar. Kurbanın tüylerinden bir

kısmını da bu atese atar. Bir rahip tanrıya övgüler düzer, sükranlarını sunar ve yardımlarını

diler. Bazı ritüellerde hayvanın bagırsakları ayrıca pisirilerek, toplu kutlama baslamadan

önce bundan tadılır.

Tanrı bu törenlerin seref konugudur. Kurban olarak sunulacak hayvanların sakat

olmamasına, en iyi ve en kusursuz hayvanlar arasından seçilmesine özen

gösterilir. Ayrıca, yılda bir kez bir at, tanrılara kurban edilir. Eski Yunan’da

insanlar da kurban edilmis ancak, geç klasik antikitenin Yunanlıları, insan kurban

etmenin her çesidini ahlaksızlık olarak görmüslerdir (2, 3, 6, 8, 11, 12, 15, 24).



Eski Roma Uygarlıgı



Romalılarda da kurban en önemli tapım eylemidir. Özel tapımlarda kansız

(bitkisel olarak ilk ürünlerin sunulması), devlet tapımındaysa kanlı (hayvanların

sunulması) kurbanlar gerçeklestirilir. Kurban edilecek hayvanların sayısı, cinsi,

rengi iyice belirtilir. Kurban kesilirken “favete linguis” diye bagrılarak kurban

kötü etkilerden korunur. Bir yandan da flüt çalınır ve tanrı için ayrılan bölümler

(karaciger, akciger, yürek) sunagın üzerinde kanlı kanlı yakılır. Roma Senatosu

M.Ö. 97 yılında yasaklayana degin Roma İmparatorlugunda insanlar da kurban

edilmistir. Romalılar, tanrılarının hosnutlugunu kazanmak için onlara süt, sarap

ve yemisle beraber hayvanları da kurban olarak sunmuslardır.



Genellikle Romalılar özel tapınaklarda sıgır, domuz, keçi ve koyun gibi hayvanları kurban ederler. Ancak bu hayvanların beyaz olanları seçilir. Kurbanların basına tuzlu un serpildikten sonra, kafalarına indirilen yalnızca bir tek balta darbesiyle öldürülürler. Bu esnada ayakta Jüpiter’in evine dogru dönmüs olarak eller açılır ve belirli dualar okunur. Tanrıça Venüs’e ise güvercin kurban edilir. Eski Yunan’da oldugu gibi Roma’da da kurbanın eti üzerine sarap dökülerek yeme alıskanlıgı vardır. Ayrıca Roma kurban ritüelleri arasında, kurban edilen hayvanların bagırsaklarının biçiminden gelecege yönelik olarak kehanetlerde bulunmayla ilgili olanlar özellikle belirginlesmistir. Roma’da ayrıca, büyük tehlikelerin belirdigi zamanlarda “ver sacrum” adı verilen bir gelenege göre, insan ve hayvanların ilkbaharda dogan ilk yavruları tanrılara kurban edilir (2, 3, 6, 8, 11, 15, 24).



Eski Türk Uygarlıgı



Eski Türklerin pek çogu tanrılarına kanlı ve kansız kurbanlar sunmuslardır.

At, koyun, öküz, deve ve ren geyigi en çok kurbanlık olarak kullanılan hayvanlardır. Kurban edilen hayvan sayısı ölen kisinin ve ailesinin zenginligine göre 100’leri bazen de 1000’leri bulabilir. Bir kimse ölünce çadırının hemen

yanında bir hayvan kurban edilir. Cenaze törenlerinde ve ölümün yıldönümlerinde tanrılara kurbanlar sunulur. Kurban edilen hayvanlar arasında en çok yer alan ölünün bindigi atıdır. Bu sekilde ölen kisi atıyla öte dünyada da yolculuk yapabilecektir. Kurban edilen ve eti yenilen hayvanlar sıklıkla baslarına vurulmak suretiyle öldürülürler. Yalnızca kurbanlık at, bogularak ve bel kemikleri kırılarak öldürülür. Hayvan ölmek üzereyken yanına bir ekmek getirilir ve kurbandan çıkan ruhun bu ekmege karıstıgına inanılır. Kendilerine sans getirecegine inandıkları bu ekmegi kurban sahibi ve yakın aile çevresi yerler ve baska kimseye vermezler.



Eski Türkler kestikleri at ve koyun kurbanlarının kafalarını sırıklara takarlar.

Hasta olanlar en kıymetli hayvanlarını kurban ederler. Zengin hasta için 7, fakir

hasta için ise 5 hayvan kurban edilir ve bu ugurda çok kisi servetini kaybeder.

Kurbanın eti, kemikleri kırılmadan ayrılır ve kazancı adı verilen iki kisi tarafından

pisirilir. Bazı Türk boyları büyük bir daga taparlar ve o daga kurban keserler. Dag

ruhlarına kanlı kurban olarak kısraklar sunulur. Dini ve milli bayramlar

kutlanırken koyun ve at kurban ederler. Kutlu ve mübarek olan, aslında sahibinin

yaptıgı bir adak için saklanan, yünü kırkılmayan, sütü sagılmayan, yük vurulmayan

ve basıbos bırakılan hayvanlardır ki bunlar “Iduk” olarak adlandırılırlar. Dokunulmaz

ve kutsal hayvanlar olan Iduklar, belirli ayin ve törenlerde ruhlardan birine binek hayvanı olurlar.



Tanrıya at kurban etmek gelenegi en eski devirlerden bu yana Türkler’de vardır. Tanrıya adanan hayvanlar önce damgalanır sonra özgür bırakılırlar. Bu hayvanlara (atlara) kimse binmez ve dokunmaz. Bu tip atlara “tögünlüg at” denilir. Bir inancın sarsıldıgı ya da atı feda etmeye kıyamadıkları zamanlarda atın kuyrugunu kesmekle yetinirler. Türklerde ayrıca horozlar da kurbanlık hayvan olarak tanrılara sunulurlar. Düz beyaz horozların kurban edildikleri tanrı, ev tanrısıdır ve yeni yapılan evlerin odalarında bulunur. Bu tanrıyı memnun etmek ve evin, içinde oturacaklara ugurlu gelmesi için horoz kurban edilmesi yoluna gidilir. Eski Türklerin insanları kurban etmedikleri bildirilmektedir (2, 8, 11, 13, 15, 18).



Diger Uygarlıklar



Bu uygarlıklar dısında kalan bir çok toplulukta kurban fenomeniyle ilgili degisik motifler saptanmıstır (9).



Eski Cermen kavimlerinde bir takım kutsal hayvanlar bazı tanrılara, at ile karga ise tanrı Odin’e adanmıstır. Böylece tanrılara hem insanlar hem de hayvanlar kurban edilmektedir.



Keltlerde ise, insanlar dısında genellikle beyaz renkte bogaların kurban edildigi ve at etinin tüketildigi bildirilmektedir. Keltlerde boga, karga ve ayı gibi totemler de vardır.



Tötonlarda ise orman tanrısına yaban domuzu kurban edilerek, tanrının memnuniyeti saglanmaya çalısılır. Ayrıca Slavlarda, yıldırım, ates, hayvan ve gök tanrıları vardır. Halk bu tanrılara tapar ve bunlar için kurbanlar keser ve kurbanların kanlarını çevreye bulastırır. Bu toplumda rahipler daha iyi kehanetlerde bulunabilmek için, kurban edilmis öküz ve koyunların kanlarının tadına bakar. ( 2, 3, 8, 15).



Tartısma ve Sonuç

Tarih öncesi dönemde basladıgı sanılan kurban geleneginin, günümüzde de etkilerini sürdüren ve sürdürecek olan temel bir ritüel oldugu görülmektedir (3, 4, 6, 7, 8, 9, 12, 15, 16, 20, 21, 22, 23, 24) . Eskiçag uygarlıklarına genel olarak bakıldıgında kurbana yönelik olarak gerçeklestirilen ritüellerin bir çok toplumda ortak noktalar tasıdıgı izlenimi edinilmistir. Bu durumun kültürler arası etkilesim yoluyla açıklanabilecegi düsünülmektedir.



Kurban edilecek hayvanların çogunlukla büyük ve küçük ruminantlar arasından seçildigi, bunların dısında kalan at, köpek ve domuz gibi hayvanların ise daha az sayıda kurban olarak sunuldugu belirlenmistir. Toplumlarda hayvanların kurban edilmelerinde izlenen yöntemlerin de çogunlukla birbirine benzer oldugu görülmektedir. Genel olarak hayvanlar kesilip kanları akıtılarak kurban edilmektedirler. Bunun dısında kalan hayvanlar, balta ile kafasına vurularak, kemikleri kırılarak ya da yakılarak kurban edilmektedir. Ancak bunlar kesilip kan akıtılarak kesilme yöntemine göre çok daha az tercih edilmektedir (6, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 16, 17, 18, 20, 22, 23, 24)



Belirli hayvanların kurban olarak seçilmelerinde en önemli faktörün bu

hayvanların üstlendikleri mitolojik rollere baglı oldugu kanısına varılmıstır. Buna

ek olarak kurban edilmek üzere seçilen hayvanların ekonomik yönlerinin, diger

türlere göre daha önemli oldugu düsünülmektedir.



Gerek uygulamalar gerekse seçilen kurbanlık hayvanlar ve gerçeklestirilen

ritüeller göz önüne alındıgında; tek tanrıcı ilahi dinlerdeki kurban geleneginin,

eskiçag uygarlıklarındaki kurban geleneginden köken aldıgı, bir yerde bunun bir

devamı oldugu ve bu motiflerden son derece etkilendigi sonucuna varılmıstır.



Kurban geleneginin çok tanrıcı dinlerdeki önemini ve yaygınlıgını ortaya

koymayı amaçlayan bu çalısmanın, tek tanrıcı ilahi dinlerdeki kurban kavramını

irdeleyen yeni veteriner hekimligi tarihi arastırmalarıyla desteklenmesinin son

derece olumlu olacagı düsünülmektedir.



Kaynaklar



1. Anonim: Türk Dil Kurumu Sözlügü. Türk Dil Kurumu Yayınları. Sayı:

403, Ankara, 1974; 523.

2. Canan, M. Z.: Ansiklopedik Din ve İnanç Sözlügü. Fatih Gençlik Vakfı

Matbaası, İstanbul, 1983; 2-127.

3. Challaye, F.: Dinler Tarihi (Çev. Samih Tiryakioglu). Varlık Yayınları

İstanbul, 1960; 5-117.

12

4. Childe, G.: Tarihte Neler Oldu (Çev. Mete Tunçay-Alaeddin Senel). Alan

Yayıncılık, İstanbul, 1985; 11-188.

5. Daryal,A.M.: Kurban Kesmenin Psikolojik Temelleri. Dogus Matbaası,

İstanbul, 1980, 11-152.

6. Erginer,G.: Kurban. Kurbanın Kökenleri ve Anadolu’da Kanlı Kurban

Ritüelleri. Yapı ve Kredi Yayınları, İstanbul, 1997; 15-85.

7. Esinoglu,B.: Dinlerin Gizemi (Kurban-Yaratılıs-Tufan Efsaneleri). Ceylan

Yayınları, İstanbul, 1996; 32-44.

8. Feyizli, T.: İslamda ve Diger İnanç Sistemlerinde Oruç-Kurban. Ögretmen

Yazarlar Dizisi. Milli Egitim Bakanlıgı Basımevi, İstanbul, 1993; 61-91.

9. Frazer, J. G.: Altın Dal. II. Cilt. (Çev. Mehmet H. Dogan) Payel

Yayınevi, İstanbul, 1992; 9-367.

10. Günaltay, M. S.: Türk Tarihinin İlk Devirlerinden I . Yakın Sark – Elam

ve Mezopotamya. Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1987; VI + 607.

11. Hançerlioglu, O.: İnanç Sözlügü. Remzi Kitabevi, İstanbul, 1975; 1-861.

12. Harris, M.: Yamyamlar ve Krallar (Çev. Fatih Gümüs). İmge Yayınevi,

Ankara, 1994; 147-228.

13. İnan, A.: Eski Türk Dini Tarihi. T.C. Kültür Bakanlıgı Kültür Servisi No:

9 Devlet Kitapları, Milli Egitim Bakanlıgı Basımevi, İstanbul, 1976; 1-

129.

14. İplikçioglu, B.: Eskiçag Tarihinin Ana Hatları I. Marmara Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi Yayınları No :486, 1990; 9-125.

15. Kahraman, A.: Dinler Tarihi. 5. Baskı. Marifet Yayınları, İstanbul, 1984;

13-98.

16. Krickeberg, W.: Azteklerin ve Mayaların Dinleri. (Çev. Alev Kırım).

Okyanus Yayınları, İstanbul, 1998; 14-158.

17. Maisels, C.K.: Uygarlıgın Dogusu. (Çev. Alaeddin Senel). İmge Kitabevi,

Ankara, 1999; 307.

18. Orkun, H.N.: Eski Türklerde Evcil Hayvanların Tarihçesi. Yeni Matbaa,

Ankara, 1954; 1-43.

19. Örnek, S.V.: 100 Soruda İlkellerde Din, Büyü, Sanat, Efsane. Gerçek

Yayınevi, İstanbul, 1989; 1-231.

20. Roux, J.P.: Türklerin ve Mogolların Eski Dini (Çev. Aykut Kazancıgil).

İsaret Yayınları, İstanbul, 1994; 131-236.

21. Shapire, H.L.: Man, Culture and Society. Galaxy Book, Newyork-Oxfort

University Press, U.S.A, 1965; 1-368.

22. Senel, A.: İlkel Topluluktan Uygar Topluma. Birey ve Toplum Yayınları,

Ankara, 1988; 219-220.

23. Trimborn, H.: İnkaların Dini. (Çev. Alev Kırım). Okyanus Yayınları,

İstanbul, 1999; 10-127.

24. Tümer, G., Küçük, A.: Dinler Tarihi. Ocak Yayınları, Ankara, 1988; 13-

105.
 
Üst