Kaza Namazları

muhsin iyi

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ağu 2011
Mesajlar
131
Tepkime puanı
46
Kaza Namazlarını Kimler Kılabilir?
Tabii ki herkes kılabilir. Kimse bu konuda kimseye engel olamaz. Ama kaza namazları bir nasip meselesidir.
Namaz, Allah’ın yüzden fazla ayeti kerime ile emrettiği bir farzdır. Dinin direğidir. Ama insanlar gafletle, günahların ağırlıkları ile namaz kılmayı terk edebilmektedir.
Allah, insana tövbe nimeti nasip ettiğinde eğer bu tövbe, tövbe-i nasuhsa insan geçmişte yaptığı hatalarını tamir etmeye başlar. Bunların içerisinde kaza namazları en başta gelir. Bir insan tövbe yoluna girip de böyle bir telafi ve borç içerisinde değilse, demek ki tövbesi tam değil, yani tövbesi nasuh tövbe ayarında değildir. Bu ortaya çıkar. Nasuh tövbenin en önemli özellikleri yapılan günahlara içten bir pişmanlık duyma, bir daha yapmama azmi ile birlikte geçmişte yapılan kusurları da tamir etme yoluna girmedir. Bu açıdan kaza namazları da bu tövbenin neticesidir. Yoksa insanların çoğu vakit namazlarını, hatta farz namazlarını kılmaktan acizdirler, bir de bunun üstüne kaza namazlarını kılmak gerçekten Allah’a samimi bir şekilde tövbe etmiş, ona yönelmiş ihlâslı kullara mahsustur. Bu ancak bu tür kullara kolay gelir. Onlar kaza namazlarını kılmaya içten gelen bir güç, enerji, heyecan ve şevkle katlanırlar. Yoksa böyle bir tövbe nasip olmazsa o kişi isterse namaza başlasın, yani vakit namazlarını çeşitli vesilelerle kılmaya başlasın, kolay kolay kaza namazlarını kılmaya yanaşmayacaktır, daha doğrusu hiçbir zaman kaza namazlarını kılamayacaktır, bu konuda Allah’ın affına ve merhametine güvenecektir ya da kaza namazları aleyhinde çeşitli bahanelere sığınacaktır. Bundan dolayı kaza namazı için öncelikle Allah bizlere tövbe-yi nasuh nasip eylesin. Amin.
İnsan nefsi öyle ahmak, öyle küstahtır ki, geçmişte kılamadığı namazların büyük bir günah olduğunu namaza başlamakla unutur. Kılamadığı namazlar sanki bir şey değilmiş gibi davranır. Güya tövbe edip namaza başlamakla geçmişteki namaz borçlarının üzerinden düştüğünü, kalktığını farz eder. Bu zannına da çeşitli dayanaklar aramaya başlar. Bulduğu dayanaklardan da aslında kendisi de şüphe duyar. Çünkü şüpheyle hareket ettiği gibi şüpheli düşüncelere dayanır, durur. Örneğin der ki, ‘Kuran’da kaza namazı diye bir şey yok, böyle bir şey olsaydı Allah bunu Kuran’da belirtirdi.’ Halbuki sünnette kaza namazı vardır. Yani peygamberimiz kaza namazını bizzat uygulamıştır. Bu konuda ashaptan intikal eden pek çok hadis-i şerif vardır. Peygamberimiz çeşitli nedenlerle kılamadığı namazları ya ashabıyla birlikte veya kendisi bizzat kaza yapmıştır. Kaldı ki fıkhın inceliklerini anlayacak kadar herkes derin bilgiye de sahip olamaz. Onun için mezhep imamları vardır. Mezhep imamları bu konuda fetvalar vermişlerdir. Hak mezheplerde, hususiyle Hanefi mezhebinde bu konu tartışmaya açılmayacak bir biçimde karara bağlanmış; insanın üzerindeki kaza namazlarını bir an önce ödemesi gerektiği belirtilmiştir. Şafi mezhebi bu yönde bir kolaylığa gitmiş, sünnet ve nafile namazları yerine öncelikle kaza namazlarının kılınmasını istemiştir. Hambeli ve Maliki mezhepleri de Şafii mezhebi gibi öncelikle sünnet ve nafile namazların yerine kaza namazlarının kılınması hususunda ısrar etmişlerdir. Kaza namazı kılma hususunda nefsin ve şeytanın sözlerini dinleyeceğimize mezhep imamlarının içtihatlarına değer verirsek kanaatimce daha doğru hareket etmiş oluruz. Tövbe-i nasuhun ruhuna daha çok yaklaşırız. Onun için yukarıda dedim ki, kaza namazını ancak tövbe-i nasuh etmiş kişiler kılabilir. Başkalarına kaza namazları ağır gelir. Onu kılmaya güç yetiremezler. Bundan dolayı insanların önce gerçek bir tövbe ile yani nasuh tövbesi ile Allah’a yönelmeleri, sonra da kaza namazlarını kılmaları gerekmektedir. Arsa olmayınca evi neyin üzerine kuracaksın? Yani bu benzetmede arsa tövbe-i nasuh, ev de kaza namazlarıdır. İş bununla da bitmiyor. Çünkü kaza namazları hiçbir zaman gerçek namazların yerine geçemez. Belki de Allah bunun için Kuran-ı Kerim’inde bunu hiç söz konusu etmemiştir. Aslında böyle düşünmek edepli kula daha çok yakışacaktır. Şu kesin ki, âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasulullah, Allah katında affedilme, merhamete ulaşma yolu olarak ümmetine örnek teşkil etmek için kaza namazlarını kılmıştır. Yani kaza namazlarını kılan kul o günahtan kurtulduğunu düşünmemeli, bunun her zaman ezikliğini yaşamalı, ama Allah’ın rahmetinden de ümidini kesmemelidir. Durum böyle iken bazı insanların namaza başlamakla Allah’ı minnet altında bırakırcasına ‘Ne yani bir de kaza namazlarını mı kılacağız, namaza başlamamız yetmiyor mu?’ demeleri veya böyle düşünmeleri en başta büyük bir edepsizliktir. Suçlu insan hatasını, bir de mezhebini unuttu mu cüretkâr ve ahmak olur. Ne dediğini, sözün nereye kadar vardığını bilmez. Ömrünü fıkıh ilmine adamış mezhep imamlarına laf atmaya başlar. Dinden mezhepten çıkar haberi olmaz. Kılmaya başladığı ruhtan yosun namazları ile -haşa- Allah’ı minnet altına sokmaya çalışır. Allah nefsin ve şeytanın elinde esir durumda olan bizleri bu tür isyanlardan muhafaza buyursun. Amin.
Sünnet Namazları Kaza Namazları Yerine Geçmez mi?
Sünnet namazları peygamberimizi taklitle kılınan namazlardır. İnşallah Allah ahrette o namazlarla hem farz namazlarımızdaki eksikleri tamamlayacak hem de bizleri peygamberimizin şefaatine mazhar kılacaktır. Buna işaret eden hadis-i şerifler var. Hatta hadis-i şerifler tüm nafile namazları da bu kapsam içerisine almaktadır. Ama bize düşen şey bu dünyada iken Allah’ın işine karışmamak, farz namazları zamanında kılmamanın günahını ruhunda duyarak affedilmek için kaza namazlarını kılmaya gayret etmektir. Çünkü peygamberimiz (s.a.s.) sünnet, nafile namazlar dışında kaza namazlarını da ayrı olarak kılmışlardır. Zaten mezhep imamları da bu yüzden kaza namazının varlığını kabul edip ayrı bir namaz türü olarak kılınması gerektiğine hükmetmişlerdir. Ayrıca Hanefi mezhebine göre farz ve sünnet namazı, kaza namazları yanında diğer nafile namazlara da ihtimam göstermek gerekir: Teheccüd, duha, evvabin gibi. Farz namazlar emrin neticesi olduğundan daha bir tatlıdır. İnsana ödevini yapmanın huzurunu verirler. Kaza namazları geçmişteki kusurdan ötürü kılındığından insandaki ucup, gurur, kibir gibi nefsin damarlarını kırar, kulluğundaki acziyeti hatırlatırlar. Allah’ın rahmetine ve mağfiretine sığındırırlar. Sünnet namazlar, Rasullullah’a tabi olmanın, onun şefaatiyle ümitlenmenin hazzıyla insanı mest ederler. Nafile namazlar ise Allah’a karşı bir sevdanın ve aşkın ifadesidirler. Ruh bu namazlarla adeta Allah’a doğru koşar. Allah’a yaklaşmanın yolu bu nafile ibadetlerden geçer. Bir hadisi şerifte de zaten bu durum belirtilmiştir. Çünkü bu namazlar bir emirle değil, kuldaki istekle doğmuşturlar. Yani insanın hür iradesiyle kıldığı namazlardır. İstese kılmayabilirdi. Onun için hem nefse hem de ruha çok tatlı görünürler. En çok zevk alınan namaz türüdürler. Bu namazlarda rüku ve secdeleri uzun tutmak bu zevkleri daha da artırır. Kısacası her namazın ruhu, tadı birbirinden farklıdır. Bu ibadetlere biraz devam ettiğimizde bu birbirinden farklı tatları almaya, birbirinde ayırmaya başlarız. İnsan nasıl bir yemek çeşidiyle yetinmiyorsa, her yemekte farklı bir tat alıyorsa, namaz türlerinde de durum böyledir. Birinin tadı diğerine benzemez. Hele bu çağda, yani ahir zamanda günah ve küfrün değişik türlerine bulaşmaktan kurtulamayan bizlerin kaza namazlarının iklimine ihtiyaçları ve bu namazların ardından dökülecek gözyaşlarına ihtiyaçları çoktur.
Kaza Namazları Nasıl Kılınır?
Kaza namazlarında sünnetler kılınmaz. Sadece farz ve vacip namazlar kaza edilir. Çünkü Allah bu namazları emretmiştir. Sünnet namazlar sevap ve peygamberin şefaatini kazanmak için kılınır. Kılınmadığı takdirde günah değildirler. Kişi sadece sünnetin sevabından ve faziletinden mahrum kalır. Bunlar da aslında büyük mahrumiyetlerdir. Biliyorsunuz gün içerisinde mutat olarak kılınan tek vacip namaz -tabii Hanefilere göre- yatsı namazından sonra kılınan üç rekâtlı vitir namazıdır. İşte kaza namazlarını kılacak kişi nasıl gün içerisinde vakit namazlarının farzlarını ve vacibini kılıyorsa yine aynı biçimde bir değişiklik yapmaksızın kaza namazlarını kılar. Yani kaza namazları ile farz ve vacip namazlar aynı şekilde kılınırlar. Aralarında hiçbir fark yoktur. Tek fark kaza namazı kılarken niyet almadadır. Zira kaza namazı kılarken iki değişik biçimden birisi ile niyet ederiz.
‘Niyet ettim Allah rızası için kazaya kalmış son sabah namazının farzını kılmaya…” veya ‘‘Niyet ettim Allah rızası için kazaya kalmış ilk sabah namazının farzını kılmaya…” Dikkat edersek kaza namazları ya sondan başa doğru ya da baştan sona doğru kaza edilmektedir. Bunlardan hangisi kişiye daha hoş geliyorsa onu seçer.
Kaza namazlarının her biri için ayrı ayrı kamet getirmenin daha makbul olacağı bazı âlimlerce belirtilmişse de bazı âlimlerce de bir kametle arka arkaya kaza namazı kılınacağı da ifade edilmiştir.
İnsanların çoğu, özellikle gençler, namazdan uzaktırlar. Pek çok insan namaz kılmamaktadır. Günah ve küfür bataklığında isteseler de bir türlü namaza başlayamamaktadırlar. Haftada bir kıldıkları cuma ve yılda iki kere kıldıkları Bayram namazları ile kendilerini teselli etmektedirler. İnsanlara tövbe yıllar sonra nasip olabilmektedir. Genellikle kırklı ellili yaşlarda insanlar tövbe edip hak yola giriyorlar ve namaza başlıyorlar. Bu durumda bir insanın üzerinde buluğ çağına girdiği yaştan sonra kılamadığı her namaz, kaza namazı olarak kılınmayı beklemektedir. Ülkemizde ortalama olarak erkekler on iki, on üç; kadınlar ise on, on bir yaşlarında buluğ çağına girmektedirler. Buna göre kırk yaşında olan bir erkek yeni namaza başlamışsa en az 28 yıllık bir kaza namazı borcu bulunmaktadır. Bu kadar büyük bir borç nasıl ödenir? Buna ömür yeter mi? İnşallah ödenir, buna da ömür yeter diyelim; ama ömür yetmezse de kişi inşallah güzel niyeti ile Allah katında güzel bir kabul görecektir. Önemli olan bu işe bir ucundan başlamaktır. Allah kalplerimize bakmakta ve bize ona göre değer vermektedir. Karıncaya sormuşlar, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye. O da, ‘Hacca!’ diye yanıt vermiş. ‘Sen bu küçük cüssenle onca yolu bitiremezsin.’ demişler. Karınca da, ‘Olsun,’ demiş, ‘yolunda ölürüm!’ İnsan kaza namazları hususunda da böyle düşünmeli, bu namazın ancak gerçek bir tövbe ile Allah’a yönelmiş kullara mahsus olduğunu tefekkür ederek haline şükredip ölünceye, daha doğrusu borcu bitinceye kadar bu namazlara devam etmelidir. Kaza namazlarının tadını alan bir insan, borçlarını bitirdikten sonra da öyle kolay kolay onu bırakamaz. Belki eksiklerim olabilir, belki farzları hakkıyla kılamamışımdır, bahaneleriyle de kaza namazlarını sürdürür. İşte nefis böyledir. Olumlu da olumsuz da olsa bir şeye alıştı mı onu kolay kolay hayatından çıkaramaz. Mesele onu güzel şeylere alıştırmakta.
Kaza namazları için müstakil bir zaman dilimini ayırabiliriz. Örneğin sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı namazlarından sonra… Yani kaza namazları her vakit namazının arkasından kılınabileceği gibi herhangi bir vakit namazının arkasında sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve vitir kaza namazlarını da arka arkaya topluca kılabiliriz. Bunu biraz daha açalım. Örneğin sabah namazını kıldık. Bitirdik. Sonra kaza namazlarına başlar, sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı, vitir kaza namazlarımızı arka arkaya kılabiliriz. Bu bir yoldur. Başka bir yol da şöyledir: Örneğin o günün sabah namazını sünneti ile kıldık bitirdik. Sonra bunun üzerine sabah namazının kazası olmak üzere iki rekât daha kılarız. Öğle vaktinde de öğlenin kazası için böyle yaparız. İkindi ve diğer vakitlerde de benzer şekilde devam ederiz. Tabii bazen vaktimiz sıkışık olduğunda iki veya daha çok kaza namazını başka bir vakitte de toplayabiliriz. İşte bir insan bir günde bir günün veya yarım günün kazasını yapa yapa yavaş yavaş üzerindeki bu yükten ve sıkıntıdan kurtulabilir. Allah’ın rahmetine ve affına ulaşabilir.
Kaza namazı her zaman kılınabilir. Yalnız şu üç vakitte kılınmazlar. Sabah namazında güneş doğduktan kırk dakika içerisinde; öğle vaktinde öğle namazı vakti girmeden kırk dakika önce; bir de güneş batmaya yakın yani akşam namazından kırk dakika önce kılınmazlar. Bunlar kerahet vakitleridir.
Bir kişi sabah namazına uyku gibi bir nedenle kalkamayıp daha sonra uyanırsa kerahet vakti çıktıktan sonra sünneti ile birlikte farzı kaza yapar. Geçmiş sabah namazlarının kazası ise sadece farzları ile olur. Sünnetler kılınmazlar.
Allah üzerinde namaz borcu olan cümle ümmet-i Muhammed’e tövbe-i nasuh ile kaza namazlarına başlamayı nasip eylesin. Bizleri engin rahmetiyle bağışlasın. Amin. Selamun aleyküm.
MUHSİN İYİ
 

GrizzlyBear

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
198
Tepkime puanı
17
Yaş
33
Konum
İstanbul
Kur'an'da kaza namazı diye bir şey yoktur. Namaz ya vaktinde kılınır ya da kılınmaz, kazasından ''sahih'' hadis denilen rivayetler ya da benzeri şeyler dışında hiç bir yerde bahsedilmez.
 

muhsin iyi

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ağu 2011
Mesajlar
131
Tepkime puanı
46
Mezhep imamlarının benim yukarıda konuyu açan yazıda arz ettiğim zorlu yolu söylemelerine karşın senin bu düşüncelerin benim de nefsimin hoşuna gitti. Ne yalan söyleyeyim. Belki sen ezheri falan bitirip bizim müçtehit mezhep imamlarımızın papuçlarını dama atacak cinsten bir alim olabilirsin. Seni küçük görmek elbette doğru değil. Ama ben yine de işi garantiye alıp kaza namazım varsa kılmayı tercih ederim. Çünkü öldükten sonra dünyaya dönüş yok. Bir de sen doğru söylüyorasn kaza namzlarım güme gitmez. Sevap olark haneme yine yazılır. Yani akıl mantık da mezhep imamlarını tastik ediyor. Sadece nefis senin söylediklerine kanıyor. Ona da uydun mu sermayeyi kediye yüklersin. Allah korusun.
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Sevgili muhsin iyi,
Kaza namazi diye bir sey yoktur aslinda.
Bakin bayanlar bazi durumlarda namaz kilmazlar, ve onlar bu namazlarin kazasinida kilmazlar, cünki namazin kazasi yok.
Ama ayni sebeblerden dolayi oruclarini biraktiklarinda,bu oruclar kaza ister.
Orucun kazasi var.
Namaz vakti geldiginde kilinir, hasta,yolda, susuz ortamda, her ortam icin bir kolaylik vardir, sebebi ise namaz birakilmasin diye.
Insaniz aciziz elbette kilamadigimiz vakitler olur,bunlari "kaza" etmek hostur guzeldir, samimiyet belirtisidir karsiliksizda kalmaz.Bu cok farkli bir konu.
Ama kaza var diye bunu ruhsat sayip, sonra kilarim demek asil nefsin isidir.
Vakitlerde manevi gidamizi alirsak aliriz, sonra kaza kilsakta o vakit kurtarmis yada sereflenmis sailmayiz.

Sevgiler..
 

Geberiyolog

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2011
Mesajlar
198
Tepkime puanı
31
Konum
Manisa
İş
Ä°nsan
Kaza demek zaten şimdi zor geliyor, sonra kılarım demek değildir. O an hasta isek, kılamamışsak daha sonra kılmamızdır kaza. Mesajımı silmenize üzüldüm sayın La-edri.
 

muhsin iyi

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ağu 2011
Mesajlar
131
Tepkime puanı
46
Bayanlar muayyen vakitleri için kaza namazı kılmaz. Neden?Cünkü hadis var. Mezhep imamları da bunda hüküm belirtmişler. Yani konu uzmanlık alanı. Fıkıh yani Islam hukuku ihtisas lazım görüş sahibi olmak için. Daha doğrusu müçtehit olmak bu da zor. O zaman mezhep taklit edilir. Tüm hak mezhepler kaza namazı var diyorlar. Biz yok diyorsak bu en azından bir küstahlıktır. Bari nefsimize ağır geliyor, Inşaallah kılarız diyelinm de bu durumdan kurtulalım. Kaldı ki hanefi mezhebi dışındakiler sünnet ve nafile yerine kaza namazı kılabilirsiniz diye fetva vermiş bari bunu taklit edelim. Ama mesele üzüm yeme değil bağçıyı dövme ise o başka.
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Bayanlar muayyen vakitleri için kaza namazı kılmaz. Neden?Cünkü hadis var. Mezhep imamları da bunda hüküm belirtmişler. Yani konu uzmanlık alanı. Fıkıh yani Islam hukuku ihtisas lazım görüş sahibi olmak için. Daha doğrusu müçtehit olmak bu da zor. O zaman mezhep taklit edilir. Tüm hak mezhepler kaza namazı var diyorlar. Biz yok diyorsak bu en azından bir küstahlıktır. Bari nefsimize ağır geliyor, Inşaallah kılarız diyelinm de bu durumdan kurtulalım. Kaldı ki hanefi mezhebi dışındakiler sünnet ve nafile yerine kaza namazı kılabilirsiniz diye fetva vermiş bari bunu taklit edelim. Ama mesele üzüm yeme değil bağçıyı dövme ise o başka.

Tartismaya gerek yok sevgili muhsin iyi, derdimiz ne üzüm nede bagci.
Nasil biliyorsaniz öyle yapin.. Allah kabul etsin
Selamlar..
 

GrizzlyBear

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
198
Tepkime puanı
17
Yaş
33
Konum
İstanbul
Mezhep imamları islamı iyi anlasa ayrı ayrı mezhepleşmek yerine bir araya gelir, oturur konuşur en doğruyu bularak tek çatı altında toplanırlardı, ayrı ayrı mezheplerde değil. İslam'da mezhepleşme, ayrı gayrılaşma, yollara ayrılma ayıp görüşür ve kitap buna karşı çıkar. Bunun üzerine bi zahmet mezhep imamları diyip de savunmayın.

Nefsinize kaza namazı yoktur demek rahat geliyorsa, o nefsi bir güzel sıkıp namazı vaktinde kılın ki sorumluluk sahibi olsun nefsiniz. Kaza namazını, proje günü geçmiş bir projeyi teslim etmeye çalışıp geçerli günde teslim etmeye çalışmış gibi gösterme çabası gibi düşünün biraz. Yok öyle dünya!

Kaza namazı değil, ayrı, kendinize has, şükretmek için namaz kılıyorsanız kılın, sevabını biz bilemeyiz. Geçmişte kılmadığınız, nefsinizi ilahi iradeye boyun eğdiremediğiniz namazı şimdi kılamazsınız. O zaman iradenizi terbiye edememişseniz geçen geçmiştir, bu olay da bu kadar basittir. Mezhep imamlığına da hiç gerek yoktur.
 

Geberiyolog

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2011
Mesajlar
198
Tepkime puanı
31
Konum
Manisa
İş
Ä°nsan
Mezhep imamları islamı iyi anlasa ayrı ayrı mezhepleşmek yerine bir araya gelir, oturur konuşur en doğruyu bularak tek çatı altında toplanırlardı, ayrı ayrı mezheplerde değil. İslam'da mezhepleşme, ayrı gayrılaşma, yollara ayrılma ayıp görüşür ve kitap buna karşı çıkar. Bunun üzerine bi zahmet mezhep imamları diyip de savunmayın.

Nefsinize kaza namazı yoktur demek rahat geliyorsa, o nefsi bir güzel sıkıp namazı vaktinde kılın ki sorumluluk sahibi olsun nefsiniz. Kaza namazını, proje günü geçmiş bir projeyi teslim etmeye çalışıp geçerli günde teslim etmeye çalışmış gibi gösterme çabası gibi düşünün biraz. Yok öyle dünya!

Kaza namazı değil, ayrı, kendinize has, şükretmek için namaz kılıyorsanız kılın, sevabını biz bilemeyiz. Geçmişte kılmadığınız, nefsinizi ilahi iradeye boyun eğdiremediğiniz namazı şimdi kılamazsınız. O zaman iradenizi terbiye edememişseniz geçen geçmiştir, bu olay da bu kadar basittir. Mezhep imamlığına da hiç gerek yoktur.

Mezhep imamlarından daha alim olmadığımıza göre elbette bir fıkhi görüşe, bir mezhebe göre amel etmemiz gerekli. İyi akşamlar..
 

GrizzlyBear

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
198
Tepkime puanı
17
Yaş
33
Konum
İstanbul
Ben Kur'an içinde illa bir mezhebe amel edilmeli diye bir şart görmedim bu zamana kadar. Siz gördüyseniz ayet numarasını alayım?

Yani onlarca ayette ''Anlayasınız diye kolaylaştırılmış.'', ''Anlaşılması için türlü türlü çeşitlerle açıklanmış.'' olduğu belirtilen Kur'an'ı kendiniz okuyup anlamak yerine ''alimlere'' danışıyorsanız size bahşedilen aklı kullanmamış olursunuz. Kişinin kendi aklını kullanmaması üzerine de buyrun, Yunus sureniz size cevap versinler...

Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir. /100

Eh, sırf insanlar anlasın diye, ilahi güçlerce kolaylaştırılmış bir kutsal kitabı anlamak yerine, peygamber bile olmayan ''alim''leri takip edip mezhepleşmek çok gerekli gerçekten de. Şu anda kafama nasıl da dank etti.. inanamazsınız yani.

Sağlıcakla.
 

muhsin iyi

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ağu 2011
Mesajlar
131
Tepkime puanı
46
Bu kaza namazlarına karşı olanlar Allah rızası için doğru söyleyin. Merak ediyorum. Gerçekten beş vakit namazınızı kılıyor musunuz? Yani cumadan cumaya değil veya arada sırada değil gerçekten eksiksiz beş vakit namazınızı kılıyor musunuz? Kıldıklarını sanmıyorum. Eeee neden öyle ise bu 5. mezhep imamı ağzı ile fetva vermeler. Eminim şöyle diyeceklerdir. Eğer biz beş vakit namaz kılsaydık kaza namazı bize ağır gelirdi. Önlem olsun diye kendimizce şimdiden tedbir aldık. İşte bakın nefsin dili. Her şeyi kendine göre planlar ve konuşur. Beş vakit namazı kılmadıklarını nereden mi anladım. Mezhep imamlarını küçük gören bir zihniyet hangi mezhep imamını taklitle namaz kılacak. Böyle birine ben namazın nasip olduğunu hiç görmedim.
 

egedesouza

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
236
Tepkime puanı
131
Konum
İstanbul
İş
Öğrenci
Bu kaza namazlarına karşı olanlar Allah rızası için doğru söyleyin. Merak ediyorum. Gerçekten beş vakit namazınızı kılıyor musunuz? Yani cumadan cumaya değil veya arada sırada değil gerçekten eksiksiz beş vakit namazınızı kılıyor musunuz? Kıldıklarını sanmıyorum. Eeee neden öyle ise bu 5. mezhep imamı ağzı ile fetva vermeler. Eminim şöyle diyeceklerdir. Eğer biz beş vakit namaz kılsaydık kaza namazı bize ağır gelirdi. Önlem olsun diye kendimizce şimdiden tedbir aldık. İşte bakın nefsin dili. Her şeyi kendine göre planlar ve konuşur. Beş vakit namazı kılmadıklarını nereden mi anladım. Mezhep imamlarını küçük gören bir zihniyet hangi mezhep imamını taklitle namaz kılacak. Böyle birine ben namazın nasip olduğunu hiç görmedim.

Öncelikle üslubunuzu takınınız ! Kimsenin namaz kılıp kılmaması başkasını ilgilendirmez, görüş ve fikirlerinin ilgilendirmediği gibi ! Ne demek nasip olmaz ? Namaz kılmayanların görüş ve fikirleri olamıyor mu ? Müslüman olamıyorlar mı ? Ne namaz kılmayla kılmayla müslüman olur, ne de kılmamayla müslümanlıktan çıkılır. Kendiniz kılıyorsunuz heralde ki, o yüzdendir bu küçümsemeniz !
Yaratıcı akılda ve kalptedir!

O'nu uzaklarda aramanın bir anlamı yok... Kimsenin sizi yönlendirmesine de gerek yok. ne imamın ne de şeyhin şıhın...

Allah akıl fikir vermiş, düşün de doğruyu kendin bul diye !

Sağlıcakla...
 

GrizzlyBear

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
198
Tepkime puanı
17
Yaş
33
Konum
İstanbul
Siz önce İslam ne demek, Müslüman ne demek, Namaz ne demek onları öğrenin gelin. Sonra açın bi Kur'an okuyun, ondan sonra bana burada din tacirliği yapmaya kalkışın. Hayır varsa Kur'an'da kaza namazı diye bişey bana bir ayet verin, hem mezhep imamlarınızı haklı çıkartın hem bana doğru islamı öğretin. Eğer yoksa böyle bir ayet susacaksınız, konuşmayacaksınız. Çünkü konuşmaya devam ederseniz söyleminizin altında şu cümle olacak.

''Kur'an her şeyi açıklamamıştır çünkü o yetersiz bir kitaptır. Ama Allah'ın indirdiği Kur'an'dan çok daha yeterli olan, peygamber bile olmayan, sadece beşer olan mezhep alimleri her şeyi bilirler ve onlar bir şey var diyorsa vardır.''

Bu durumda eğer yukarıda belirttiğim görüşü savunmuyorsanız bir silkinin kendinize gelin. Açın Kur'an'ı okuyun, Allah'ın Hükmetmede kimseyi ortak olarak almadığını görün. Kur'an'da hüküm olarak gelmeyen şeyi, nasıl Allah'ın hükmünde payı olmayan bir beşer hüküm getirir siz düşünün.

Önce dininizi öğrenin, açın kitabınızı okuyun, ondan sonra benim namazımı sorun. Kur'an okunmak için indi, kılıflanıp göğüs hizasından yukarı asılmak, put haline getirilmek için değil. Burda bana din pazarlığı yapacaksanız da ayetlerle konuşun, ne hadisle ne mezhep imamlarıyla. Allah'ın kelimeleri Kur'an ayetlerinde, orada olmayan bir şey ise sonradan uydurmadır. Bu, budur!
 

muhsin iyi

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ağu 2011
Mesajlar
131
Tepkime puanı
46
Gerçekten kimseyi incitmek için kınamak için bu soruyu sormamıştım. Çocukca bir merakla. Islami bir kişiliğimiz olduğu için çevremizde pek çok insanla bu konuda tartışmışımdır. Ama ilk defa birisi bana bu anlayışta olup da beş vakit namaz kıldığını özel mesajla söyledi. Ne diyeyim. Tebrik ederim. Demek ki istisnaları varmış kanaatimin. Belki de çok istisnası vardır.
 

hasan06

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Ağu 2011
Mesajlar
509
Tepkime puanı
33
Güzel paylaşım tebrik ederim kardeşim ancak keşke daha kısa yazabilseydin oku oku bitmedi :))
 

joseffb06

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
130
Tepkime puanı
22
Kuran-ı Kerimde namaz vakitleri açıkca 5 vakit yazmaz.Namaz rekatlarıda açıkca yazmaz.Kuran-ı Kerimide herkes anlayamaz.Akıl herkesde var ama herkes açıkca anlayamıyor malesef.Namazı Peygamber efendimiz insanlara öğrettiğine göre onun öğrettiği şey günümüze kadar geldi ve bizde o şekilde kılıyoruz.Mezhepler vardır ve olacaktır.Mezhepler işi kolaylaştırır diyebiliriz ama asla ve asla şu mezhep namazı şöyle kılar şu mezhep şöyle kılar durumuna çok karşıyım.Ben hanefi mezhebindeyim oturuşta ettehiyatu okurken asla şehadet parmağımı kaldırmam.Peygamber efendimiz kaldırır mı hadis var mı ? yok namaz koşulsuz Allaha yönelmedir o bakımdan şehadet parmağını kaldırmak bana göre yanlıştır diyemem bir açıklaması vardır ozaman namazın dışında dikkat dağıtacak birşey yapmış oluyoruz.Cumaya gidiyorum şafii mezhebindeki kardeşlerim secdeye giderken kadınları aldığı tekbiri alıyorlar esnemeler tutuyor hoca birşey okurken oda kendisi okuyor.Ozaman o hoca neden bize namaz kıldırıyor.Esnemeside vesveseden dolayı.Ben 27 yaşındayım namazı bırakmıştım depresyondaydım çok şükür son 2 aydır tekrar kılıyorum.Ve herşeyi internetten araştırıyorum.Kendim öğrenmeye çalışıyorum.Mezheplerin bu olayına karşıyım.Yoksa mezhepleri yok saymak bize düşmez.Efendim sözün özü Peygamber efendimiz diyor ki "Her kim bir namazı unutur veya ondan gaflet edip uyuyakalırsa, onu hatırladığında hemen kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur..." buna göre kaza yoktur demek ya hadis zayıftır yada peygamber efendimiz bunu dememiştir yada bunu inkardır buyrun gerisini siz düşünün.Sünnetlere ve kuran a göre yaşayan biri olarak bunu söylüyorum.Namazda kılıyorum aşırı dinci değilim ama ölmek var namazdan dönmek yok !!!
 

GrizzlyBear

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
198
Tepkime puanı
17
Yaş
33
Konum
İstanbul
Namazınızdan dönmeyin zaten, kimse size namazdan dönün demiyor zaten. Ama bu Kaza Namazlarını hadisten başka bir yere dayandırabiliyor musunuz? Kur'an'dan bir ayet verebiliyor musunuz? Kur'an'da yoksa bir hikmeti vardır diye düşünmek yerine, Hadiste var o zaman Kur'an'ın açıklayamadığını hadis açıklıyor mu diyorsunuz? Bir açıklasanız rica etsem?
 

joseffb06

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
130
Tepkime puanı
22
Sayın GrizzlyBear öncelikle şunu söyleyim.Benden çoğu konuda bilgi sahibisiniz ve yorumlarınızı okurken bende bilgileniyorum.Ben burda bilmişlik taslamam din üstünede eğitiminde yok.Önemli olan araştırmak öğrenmektir.Efendim Kuran Allah'ın kelamıdır.Bunda hemfikiriz ama Kuranda olmayan şey doğru değildir diyemeyiz.Kuran-ı Kerim insanları amacını biliyoruz belli olaylar çerçevesinde gelişen şeyleri peygamberimize iletilerek yazılmış.Onun dışında Cebrail a.s hiç mi peygamber efendimizin yanına gelmemiş ona birşeyler öğretmemiş ? Bunu yok sayabilir miyiz.Kuran-ı Kerimde Cebrail a.s'ın nezaman peygamber efendimizin yanına geldiğide yazmaz.Bu durumda vahiy dışında Cebrail a.s'ın peygamber efendimizin yanına geldiğini inkar edemeyiz.Ona kim öğretti namazı,veya diğer bilgileri ? şimdi Kuranda yazmıyor diye inkar mı edelim kaza namazını yada ben görmedim öyle bi ayet yok mu diyelim.Kesin hüküm olmadığına göre yok demekte sakınca yok.Ama hadisi şeriflerde bizim hayatımıza ayna tutar.Bakın ne deniyor.Bilerek kılmadığınız zaman kazası olur denmiyor.Gaflete dalıp uykudayken.Şimdi ben uyanamadım namaz kılamadım ahirette hesaba çekilirken bunun günahını çekecekmiyim ? İnsanlık hali uyanamayabiliriz.Bu gibi durumlarda farzlar kaza edilir.Sünnetler zaten peygamber efendimiz onları kendisi nafile olarak kılmıştır.O namazın adı şükür namazı yada nafile namazıdır aynı zamanda.Peygamber efendimiz kıldığı için sünnet adını almış olabilir.Saygılarımla ölmek var dönmek yok namazdan lafımı lütfen yanlış anlamayın.Ben onu nefsime hep söylerim içimden geldi yazdım.Kusura bakmayın...
 
Üst