Akıl ve Gönül

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
AKIL VE GÖNÜL

İslamiyete göre akıl,imandan sonra en büyük nimet olarak kabul edilir.

Çünkü akıl ilahi teklifin temel şartı; Allah'a kulluğun en önemli vasıtasıdır. Allah' ın nimetlerini tanımayı saglar ve O na şükretmeye vesile olur.

Tasavvufda beden mülkünün padişahı ruhtur. Akıl onun veziri olup Hak ile batılı birbirinden ayırmaya yarayan bir nurdur.

Genellikle akıl,akl-ı meaş ve akl-ı mead olmak üzere ikiye ayrılır.
Akl-ı meaş, madde ve duyu alemi ile ilgili, nefsin hevasına malup, vehim ile fehim arasında gidip gelen akıldır.

Nazari akılda denilen akl-ı meaş Allah' ı bilmekte yetersiz, ilahi hakikatleri, gayb alemi ve ahiretle alakalı konuları idrakte acizdir.

Akl-ı mead ise madde ve duyu alemini aşıp ezeli ve ebedi yüce hakikate dair hüküm veren, ilahı hitabı anlayan ve ahireti algılayan bir nur, bir melekedir.

Akıl ile heva ya da şehvet birbirinin alternatifidir. Akla heva egemen olunca adı nefis, akıl ruha tabi olunca onun adı gönül olur. İnsan akıl yerine heva ve hevesi kendine vezir yapınca namazdan ve ibadetlerden uzaklaşır, kötülüklere bulaşır. Çünkü hevaya maglup olan akıl artık akıl değildir.

Nasıl altın gibi görünen kalp maden altın değilse, böyle bir akılda akıl değildir, vehimdir ama akıl gibi görünür.

Göz, görmek üzere yaratılmış bir organ oldugu halde kendini görmekten acizdir. Aynen onun gibi idrak merkezi sayılan akılda bizzat kendini tanıyamaz. Kendini tanıyamayan akıldan yaratanını tanımak nasıl beklenebilir?

Allah' ı tanıma noktasında aklın varabilecegi nokta hayret vadisi denilen acizliğinin kabulüdür. Hayret vadisi aynı anda aşk vadisidir.

Hz.Mevlana der ki:
"Ey Hak yolcusu, aklı zekayı sat da hayreti al! Çünkü zeki olmak bir fikir yürütmekten ibarettir. Halbuki hayret, Hakk' ın sanatını, kudretini görüp şaşkınlığa düşmektir. Nitekim Nuh'un oglu Kenan da akıl yürütmüştü. Akıl ve zeka sana kibir ve gurur verir.
Sen hayret üzre ol, gönlün düzelsin. Aklı dostun aşkında kurban et. Cünkü bütün akıllar dostun bulundugu taraftadır. Ruhlarında akıllarında çıkış yeri Hakk' tır. Bu sebeple aklı Hakk' ın aşkında kurban et!"
Mesnevi,IV

Akıllı ve zeki kişiler san atla yetinir, aşıklar ve hayret vadisine düşenler sanatı görüp heyacanla Sanatkar' a koşarlar. Akıl yararlanacağı, fayda göreceği şeyi arar, aşk ise hiçbir şeye aldırmadan vurgun olduğu Sanatkar'a koşar.
Kalp,imanın ve küfrün merkezidir. Kalp iman nuru ile dolduğunda gönül ;inkara ve küfre yöneldi inde nefs adını alır. Gönül ulviyete, nefs ise süfliyete meyillidir. Gönül nazargah-ı ilahidir, Beytullah' tır. Yerlere göklere sıgmayan Allah mümin kulunun gönlüne sığmıştır.

Beş duyumuzun her biri aynı su deposuna bağlı musluklar gibi gönüle bağlıdır. Gönlün dilegi ve emriyle görürler, işitirler, koklarlar ve tadarlar. Gönül isterse göz görülecek şeylere, dünyaya, dünya nimetlerine bakar ve yine gönül dilerse göz manaya ve ilahi sırlara bakar.

Allah dostları gönül gözüyle alemi seyredip her an her yerde Allah' ın hikmetini; sanat ve kudretini görmek ister. Rahman ismiyle gönül arasinda münasevet vardir. Aynı kökten olan rahmet, kalp yufkalıgı, gönül inceligidir .Gönül kelimesi de rahmet ve yumuşaklık söz konusu olduğu alanlarda kullanılır. Bu durum gönülde Rahman tecellisinin bulundugunu gösterir.

Gönül aşk mahallidir, akıl düşünce. Akıl ile aşk da birbirinin zıttıdır. Akıl ile aşk bir arada bulunmaz. Çünkü aşk aklı baştan alır.
Akıl ile aşk su ile ateş gibidir.
Akıl olunca aşk, aşk olunca akıl olmaz. Ancak bu ifade ikisinin hiçbir zaman bir arada olmayacağı anlamına gelmez.
Buradaki akıl menfaata takılıp kalan hesabi akıldır. Yoksa mutlak akıl değil. Mead denilen akıl, gönle ve kalbe yardımcıdır.

(Alıntı)
 
Üst