Tanrılar Savaşı

godofwar

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
30
Tepkime puanı
5
Resmi/akademik bilim bize insanın 2 milyon yıl kadar önce maymunlardan ayrılarak, ağaçlardan indiğini, 10-12 bin yıl önce de ilk uygarlık hareketinin başladığını, tarımın, çanak-çömlekçiliğin ve ilk yerleşimlerin başladığını söylüyordu. Günümüze gelinceye değin, uzun, sancılı ilkel bir dönem anlatıyor akademisyenler. Ama ben akademisyen değilim ve her amatör gibi heyecanla ve ısrarla buna karşı çıktım. Yüzden fazla yazı ve bir o kadar fotoğrafla da kanıtlamaya çalıştım ki, atalarımız hiç de ilkel değildi. Hatta bilinmeyen bir tarihte, günümüzden bile daha yüksek bir teknoloji olduğunu düşünüyorum; korkunç silahlar, uçan araçlar yapan, tıbbı hatta gen teknolojisini çok iyi bilen bir teknolojik uygarlık.. Peki ne oldu o uygarlığa? Her an bizim de başımıza gelmesi mümkün olan şey oldu; yıkım getiren bir savaş.. Dünyanın dört bir yanındaki efsaneler sürekli savaştan sözederler,Tanrıların Savaşından.. Mısır mitolojisinde tanrı Osiris ile kardeşi tanrı Seth savaşırlar. Osiris'i yenen Seth onun vücudunu parçalara ayırıp ülkenin dört yanına dağıtır, toprağa gömer. Osiris'in İsis'ten olan oğlu Horus, Amcası Seth'le savaşır ve babasının intikamını alır. Yunan mitolojisi de tanrıların savaşını anlatır. Başlangıçta dünyayı Kronos liderliğindeki titanlar yönetmektedir, Yunan mitolojisine göre. Ancak daha sonra Kronos'un oğullarından biri, Zeus, babasıyla savaşır, onu yener ve 'tartarus' a, yeraltının en derin yerine gönderir. Hint mitolojisi, özellikle Mahabharattha, bu tanrılar arası savaşı çok ayrıntılı anlatır. Uçan savaş araçları 'vimanalar'ı, nükleer silahları, radyasyona maruz kalan askerlerin kendilerini, giysilerini ve silahlarını ırmakta yıkamalarını, düşman savaş gemilerinin içini dinleme cihazlarını ve daha bir çok ayrıntılı savaş sahnesini anlatır. Sümer mitolojisinde de tufan'a sebep olan şey tanrıların korkunç silahlarıdır. Üstelik tıpkı bugün nükleer silahları yer altında sakladığımız gibi, yer altında saklanan silahlar.. Çin mitolojisinde ateş tanrısı Zu Rong ile su tanrısı Gong Gong ve metal silahların mucidi, savaş tanrısı Chi You ile Huang Di arasındaki savaş anlatılır. İskandinav mitolojisi de bu konuda zengindir. İskandinav tanrıları iki grupta toplanır; Aesir ve Vanir tanrıları. Aesir'in en önemli tanrıları; Odin, Thor ve bazende Tyr, Vanir'deki önemli tanrılar ise Njord, Frey ve Freya dır. Vanir; Zenginlik, verimlilik ve doğurganlığı simgeler. Doğurganlığı sembolize eden toprak ve denizle sembolleştirilmiştir Vanir. Aesir; Diğer bütün değerlerle sembolleştirilmiştir. Odin bir büyücüdür, tanrıların şefidir ve tüm kahramanların başıdır. Thor, çekicin tanrısıdır ve havaya hükmeder. Birçok öyküde bu ikili barış içinde yaşarlar ve birbirlerine yardım ederler. En önemli mitolojik hikâyeler uzak geçmişte bir zamanda, Vanir ve Aesir arasında çok vahşi bir savaşın çıktığından bahseder...Kehanete göre tanrılar tarafından cezalandırılmış ve zincire vurulmuş olan kötü tanrı Loki bir gün bir şekilde zincirlerini kıracak ve bu bütün şeytanların canavarların ve devlerin tanrılara karşı olan büyük savaş Ragnarok'ta kaybedeceğinin işareti olacaktır. Ragnarok'ta Odin kurt Fenrir tarafından yenilir. Daha sonra da Fenrir Odin'in oğlu Vidar tarafından öldürülür. Bu olaydan sonra tanrılar arasındaki korkunç savaşlar başlar. Tanrı Heimdall ve Loki karşı karşıya gelip birbirlerini öldürene kadar savaşırlar. Ve daha sonra Dünya bir ateşle yok edilir. Evren denizin dibine batmaya başlar. Bu son, tekrar doğuşla kendini devam etirir. Dünya denizden tekrar yükselir, yeşillenir, bitkilerle dolup taşar. Aesir'in ölü oğulları Asgard'a geri döner ve atalarının yolunu izlerler. Tanrılar arasındaki büyük savaşlar, hemen tüm dünya halklarının mitolojilerinde anlatılmaktadır.Muhtemelen de gerçeği, gerçekten yaşanmış büyük bir savaşı anlatmaktadırlar. Büyük savaştan sonra uygarlık yok olup, insanın macerası yeniden ve sıfırdan başladığında, doğaldır ki, o uygarlığın teknolojik ürünlerini, uçakları, silahları ve benzeri şeyleri hiç görmemiş olan insanlar, babalarının, dedelerinin anlattığı şeyleri, olayları bir masal gibi (biraz da süsleyerek) bazen eksiltip bazen artırarak, kuşaktan kuşağa aktardılar. Bu yüzden efsaneler alev kusan ejderhalar, canavarlar ve korkunç silahlar kullanan tanrılarla doldu. (Heracles/Herkül'ün savaşıp yendiği 'nemea aslanı' bir robot olabilir mi? ) 'Tanrıların Savaşı' konusunda da (tüm bilinmeyen, anlaşılmayan konularda olduğu gibi) farklı tezler, varsayımlar var. En tutarlı gibi görünen ikisi şöyle; Birinci iddiaya göre, savaşı yapan tanrılar (!) uzaylılar. Bu varsayımın en popüler savunucusu Erich Von Daniken. Daniken'a göre, uzayın derinliklerinde büyük uygarlıklar arasında korkunç bir savaş yaşandı. Yenilenler uzay gemilerine binip kaçtılar ve yüksek hızları sayesinde zaman kazandılar. (Bugün hız arttıkça, zamanın yavaşladığı biliniyor. Örneğin, bir uzay aracına binip ışık hızının biraz altında saniyede 299 bin km. hızla yol alsanız, dünyada 100 yıl geçerken, siz sadece 14 yıl geçirmiş olursunuz.) Ancak galipler, yenilenlerin teknolojik bilgilerini kullanarak, yeniden güçlenip karşılarına çıkacaklarını biliyorlardı. Mağlupların peşini bırakmadılar. Mağluplar da düşmanlarının ne düşündüğünü, izleneceklerini biliyorlardı. Yenilenler kaçıp, kendi gezegenlerine benzeyen dünyamıza sığındılar. Hızla kendilerine yeraltı sığınakları hazırladılar. Anadolu'da ve Güney Amerika'daki çok sayıda, nasıl yapıldığı anlaşılamayan yeraltı şehirleri onların eseri, Daniken'e göre. Bu arada pekçok işin yapılması, enerji ve beslenme kaynaklarının işletilmesi için insana ihtiyaçları vardı. O sırada oldukça ilkel bir şekilde varlıklarını sürdüren insanlar bunları tanrı biliyor, her emirlerini yerine getiriyorlardı. Uzaylılar, gen teknolojisindeki bilgilerini kullanarak, bu ilkel insanların evrimsel gelişimini birkaç kuşak ya da daha fazla hızlandırdılar. Dünyamızdaki insan uygarlığının, binlerce yıl boyunca hiç bir gelişim göstermeyen insan zekasının birdenbire patlama yapmasının nededi budur, yazara göre. Dünyada tanrı muamelesi gören savaş mağlubu uzaylılar, bir taraftan da, kendilerini takip edeceklerini bildikleri düşmanlarını şaşırtmak için, Mars ve Jüpiter arasındaki 5. gezegene, sahte üsler kurdular, vericiler yerleştirdiler. Galipler bu oyuna geldiler. Mağlupların orada olduklarını düşünerek,5. gezegeni havaya uçurdular. Bugün orada olması gereken gezegen yoktur, 'asteroid kuşağı' denen, en büyüğü Ay'dan çok daha küçük olan, göktaşlarından oluşan bir kuşak vardır. Astronomlar bu gezegenin bir 'gezegen çarpışması' sonucunda parçalandığını, bizim uydumuz Ay'ın da oradan geldiğini düşünüyorlar. Bu gezegenin galipler tarafından patlatılması, gezegenler arası çekim dengelerini bozdu, dünyamızın ekseninde ve yörüngesinde, tekrar dengeye kavuşuncaya kadar, geçici bir kaymaya neden oldu. Bu da dünyada bütün halkların anlattığı tufana neden oldu. Tanrıların büyük savaşı hakkındaki bir diğer tez ise, günümüzde yaşamamıza ramak kalmış olan bir senaryo anlatıyor. Buna göre, Mu kıtası halkı büyük ve emperyal bir uygarlık kurmuşlardı. Tıpkı günümüzde olduğu gibi, bu emperyal uygarlığın çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması için dünyanın tüm kaynaklarının 'sömürülmesi' gerekiyordu. Çeşitli koloniler, uydu devletler kurdular. Bu kolonilerden biri de Atlantis'ti.. Başlangıçta barış içinde, birlikte çalışıyorlar, dünyanın geri kalanını birlikte yönetiyorlar, sömürüyorlardı. Esasen Atlantis de bir Mu kolonisiydi. Ancak zaman içinde büyüyen, gelişen ve güçlenen Atlantis, Mu'ya başkaldırdı. Koloni olmak değil, 'baş' olmak istiyordu. Dünya iki kutba ayrılmıştı. (Tanıdık geliyor değil mi? ) Mu ve kendine bağlı kolonileri, Atlantis ve ona bağlı koloni devletlerle savaşmaya başladı. Ancak, bu denk güçler arasındaki korkunç savaş, gittikçe çığırından çıkmaya başladı. Giderek daha korkunç silahlar kullanılmaya başlandı. Ve korkulan oldu..Bir çılgın, yokedici, yıkıcı silahın düğmesine bastı. Geri dönüşü olmayan bir 'geriye sayma' başladı..Bu kez akıl sahibi insanlar, insanlığı kurtarmanın kaygısına düştüler. Geri sayımın kısa zaman aralığında, bir kısım seçkinleri, yıkımdan kurtulabilecekleri uzaya gönderdiler. Geri kalan halka da, 'kaçın' duyurusu yapıldı. Kaçabilenlerin bir kısmı, Asya'ya çıkarak Doğu halklarını oluşturdular. Bir kısmı Amerika kıtasına kaçarak, Amerika halklarının temelini attılar. Diller, kültürler ve efsaneler arası benzerliğin nedeni budur. (Babil kulesi efsanesini hatırlayın. Bu efsaneye göre, Babil kulesi yapıldı. Bu, tanrıya bir meydan okumaydı ve tanrı bunu yıktı. Bunun sonucu olarak, o güne kadar tek dil konuşan insanlar farklı diller konuşmaya başladılar..) Korkunç 'yıkım silahı', kıtaları batırdı, dünyada 'tufan'a neden oldu. Bu tufan sırasında ve sonrasında, uzaya kaçırılmış olan 'seçkinler' insanlara yardım ettiler. Onlara gemiler yaptırdılar, canlıların neslinin tükenmesini önlediler. Tufan sonrasında da insanların uygarlığı yeniden kurması için yardım ettiler. Ama bu süreçte 'tanrı' kabul edilmelerini önleyemediler. (!) Hangi kuram geçerlidir, doğrudur bilinmesine imkan yok. Çünkü, ne birini, ne diğerini savunanların, savlarını kanıtlama olanağı yok. Son söz okuyucunundur...
Alıntıdır...


Çok hoşuma gitti ilginç güzel bir hikaye...
 

erolx

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2009
Mesajlar
26
Tepkime puanı
2
Birde şu İnsanlara şans tanısak :), ya maymun yapmaya kalkışıldı, ya uzaylılar geldi yardım etti vs. vs.
İnsanoğlu'nun gücünü neden küçümseme çabası, yine insanlar tarafından yapılır? Çalışan insan kazanır bu kadar basit. Japon halkı çalışsın, teknoloji üretsin, sen yat, yapay olaylar icat et :), sonra "Japonlara uzaylılar yardım ediyor kardeşim, bize yardım etse neler yapardık neler" demenin alemi yok.
Bu kadar karmakarışık teori üretmektense basit bir mantık var "Çalışan kazanır". Geçmişte de çalışan toplum, yeraltına da tünel yapar, kaçıncı galaksinin yıldız şemasını da çıkarır :). Yattığı yerden kalkmayanlar da boş durmamak için, "maymundan geldik, uzaylılar geldi gitti" gibi süper teoriler üretir. İyi ki bu tembellik ilk zamanda yokmuş, yoksa bugün kü maymunlar gibi maymun kalmaları işten bile değilmiş :).
Paylaşımınız için teşekkürler.
 
S

SoNoL

Erich von daniken'in tüm kitaplarını okudum.Bir kitabı diğerini destekleyen bilgilerle dolu.Sizinde yazdığınız gibi eski medeniyetlere bakınca, geçmişte büyük savaşların yaşandığı tüm bulgularla ortaya çıkıyor.Emeğinize sağlık güzel bir yazı olmuş,sevgiyle kalın.
 

musashi

Banlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2011
Mesajlar
247
Tepkime puanı
10
Birde şu İnsanlara şans tanısak :), ya maymun yapmaya kalkışıldı, ya uzaylılar geldi yardım etti vs. vs.
İnsanoğlu'nun gücünü neden küçümseme çabası, yine insanlar tarafından yapılır? Çalışan insan kazanır bu kadar basit. Japon halkı çalışsın, teknoloji üretsin, sen yat, yapay olaylar icat et :), sonra "Japonlara uzaylılar yardım ediyor kardeşim, bize yardım etse neler yapardık neler" demenin alemi yok.
Bu kadar karmakarışık teori üretmektense basit bir mantık var "Çalışan kazanır". Geçmişte de çalışan toplum, yeraltına da tünel yapar, kaçıncı galaksinin yıldız şemasını da çıkarır :). Yattığı yerden kalkmayanlar da boş durmamak için, "maymundan geldik, uzaylılar geldi gitti" gibi süper teoriler üretir. İyi ki bu tembellik ilk zamanda yokmuş, yoksa bugün kü maymunlar gibi maymun kalmaları işten bile değilmiş :).
Paylaşımınız için teşekkürler.


ne güzel yazmıssın eline sağlık tamamına katılıyorum :)
 
Üst