Şehi İStanbul (Sezon Finali)

egedesouza

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
236
Tepkime puanı
131
Konum
İstanbul
İş
Öğrenci
Arkadaşlar Şehr-i İstanbul yazı dizimin son bölümüyle karşınızdayım...

Son diyorum çünkü hepsini sizinle paylaşmaya çalışırsam forum, Forum İstanbul olur :)...

Hem de benim felsefemede böyle daha uygun:

Balığı tutmayı öğrenmek en iyisi... Bir kişiye bile bu konuda araştırmalar yapmasına vesile olduysam ne mutlu bana...

rumelihisari01.jpg


Rumelihisarı efsaneleri

Sadece bir tanesini ele alacağım...

Tarih ve teknik bildilerle konuyu uzatmayacağım...

İstanbul'un fethi bin yıllık Doğu Roma İmparatorluğu'nun da sonu olmuş, bir çağ kapanıp bir yenisi açılmıştı. Tarihin bu çok önemli olayı, elbette ki efsanelere de konu olmuştu...

Yedinci Osmanlı padişahı Sultan II. Mehmet, büyük dedesi Yıldırım Bayezid'in yapmak istediği, ancak 1402 Ankara Savaşı'nda Timur'a yenilmesiyle başaramadığı bir işin üstesinden gelmek ister.

İstanbul'u fethetmek...

Bu amaçla, Yıldırım Bayezid'in Boğaz'ın Anadolu yakasında yaptırdığı Güzelce Hisar'ın, yani bugünkü adıyla Anadoluhisarı semtinin karşı

kıyısına bir hisar da kendisi yaptırtmak ister. Ama Boğaz'ın o yakası Türklerin elinde değildir o tarihlerde. Ayrıca, Bizans ile görünüşte de olsa iyi komşuluk ilişkileri sürmektedir o yıllarda. Genç Türk sultanı, bu ilişkiyi bozarak imparatoru kuşkulandırmak istemediği için, Boğaz'ın Rumeli yakasındaki küçük bir toprak parçasını dostça dileklerle elde etmeyi tasarlamıştır.
II. Mehmet, gizlice Müslüman olan bir rahipten aldığı mektuptan esinlenir. Rahip, Boğaz'ın Rumeli yakasındaki kiliselerden birinin papazıdır. Şöyle der Osmanlı padişahına yazdığı mektupta;

"İstanbul'u fethedecek ulu emir sensin. Burada bir kale ve Akdeniz Boğazı'nda iki kale yapılıp, İstanbul'a iki taraftan zahireye benzer şeylerin girmesine müsaade olunmadığı taktirde, şehirde kıtlık ve pahalılık olması muhakkaktır. Azametle Edirne'den deniz gibi askerle bu bizim tarafı
şereflendiriniz."

Genç padişah bu mektuba çok sevinir ve İmparator Kontantinos'un da iznini alarak Karadeniz'deki Terkos kalesi yöresine ava gider, ardından da İmparator Kontantinos'a avladıklarından göndererek dostluğunu gösterir. Padişah, hediye av hayvanları ile birlikte bir istekte de bulunur imparatordan. Boğaz'ın Rumeli yakasında, hisarın bugün bulunduğu yerde
bir av köşkü yapmak. İmparator Konstantinos (Konstantin) bu işten kuşkulanır, ama doğrudan "hayır" cevabı verip onun düşmanlığını da kazanmak istemez. Konstantinos, padişahı bu işten vazgeçirmek için dolambaçlı bir yola başvurur, sonunda ve elçileriyle şöyle bir haber yollar;

"Eğer padişah bir sığır derisinin kapladığı alanı aşmayacak kadar bir çiftlik yaparsa kabul ederim. Ama bir sığır derisinden fazla olursa iznim yoktur. Zira barışa aykırı olur bu iş."

II. Mehmet imparatorun teklifini ikiletmez. Kendisine mektup yazan papazın da önerisi ile imparatorun göndermiş olduğu sığır derisini ince şeritler halinde dilim dilim güzelce kestirir, sonrasında da şeritleri uç uca ekleyerek geniş bir alanı çevirir. Sınırları belirlenen bu alan içine de Rumelihisarı'nı yaptırır. Plan o şekilde uygulanır ki, Anadoluhisan tarafından karşı sahile bakıldığında, kufi yazıyla "Mehmed" adı okunur hisarın planında. Hisar inşa edildiğini haber
alan Konstantinos, "Barışa aykırı kale yaptınız" diyerek hemen elçisini yollar. Osmanlı padişahı, dilim dilim kesilmiş sığır derisini krala gönderir elçinin yanma kattığı kendi adamlarıyla.

"İşte izninizle bir sığır derisi büyüklüğünde bir bina yaptık. Fazla yaptıysak yıkalım" der.

Bizans imparatorunun tüm çabalarına karşın, II. Mehmet Çanakkale Boğazı'nın iki yakasında da kale yaptırarak, Bizans'ın tüm lojistik destek kanallarım kapatmış olur. Ve Şehr-i İstanbul'un zaptı giderek yaklaşır...
rumelihisarresim8.jpg

Hazır başlamışken, belki de gittiğiniz çoğu mahalle bile, sokak bile tarihte birçok efsaneye sahip olmuştur... Mesela kıztaşı...Kaç kişi gider ziyarete, görmeye? Kaç kişi araştırır ? Acaba yanı başında oturan evdekiler bilirler mi önemini?

Hiç sanmıyorum...

Ben sadece iki efsaneyi anlatacağım... Düşünün bir taşın bile onlarca hikayesi var İstanbul'da...

Ayasofya'nın yapımı sırasında genç bir kız, efsane bu ya, sırtına yüklediği koca bir sütunla inşaat alanına doğru gitmekteyken, aniden karşısına bir cin çıkmış ve kıza nereye gittiğini sormuş.
"Ayasofya diye bir kilise yapıldığını duydum. Çorbada benim de tuzum bulunsun diye bu sütunu oraya götürüyorum" diye cini yanıtlamış kız.
"Sen geç kalmışsın, kilise çoktan bitti. Sen o taşı aldığın yere bırak" diye kıza karşılık vermiş cin.
Kız üzülerek taşı aldığı yere dikine bırakmış, ancak içine de bir kuşku düşmüş. Kendi gözüyle kiliseyi görmek için yola düşmüş genç kız. Ayasofya'ya varınca bir de ne görsün. İnşaat bitmek şöyle dursun, daha yanlanmamış bile. O zaman genç kız cinin kendisini kandırdığını anlamış ve taşı geri almak için hemen geri dönmüş.
Ne var ki, dikili duran taşı yerinden kıpırdatamamış. Çünkü genç kız, cinin sözüne uyup taşı bıraktığı için tılsımlı gücünü kaybetmiş. İşte o gündür, bugündür bu sütun "Kıztaşı" olarak anılır olmuş.


kztamj1.jpg

1500 ya
şından daha eski, M.S. 450-457 yıllarından kalma bu anıt, İstanbul'da ayakta durabilen birkaç Bizans anıt sütunundan birisidir. Rivayetlerden biri de o ki, sütuna Kıztaşı denilmesinin nedeni, altından geçen kızlara, bakire olup olmadıklarını fısıldamasıymış! İmparator II.
lustinianos'un baldızının kulağına da bir şeyler fısıldayınca, üzerindeki heykel kırılıp devrilmiş! Kıztaşı, imparator baldızına ne demişti acaba?


Bir başka hikâye daha anlatılır Kıztaşı hakkında. Sütun, dikdörtgen bir kaide üzerinde yükseliyor, tepesinde bir kronit başlık ve bunun da üzerinde kare bir blok bulunuyormuş. Bu bloğun köşelerinde, kanatlarını açmış dört melek heykeli varmış ve muhtemelen İmparator Marcianus'un heykeli bu bloğun üzerinde duruyormuş. Bizans çağında bu dikilitaşın bulunduğu meydan, "Forum Amastrion" olarak bilinirmiş. Biraz batıda, Şehzadebaşı'nda, yani Philadelphion’daki tetrapilon anıtı önündeki "el" heykelleri önünden geçirilen "idamlıklar "in cezaları, daha sonra Kıztaşı'nın bulunduğu Forum Amastrion'da infaz edilirmiş...
60k%C4%B1zta%C5%9F%C4%B1.jpg


Sayın Duman Lekesi, unuttum sanmayın... İsteğiniz en son paylaşılacaktır... :)

Şimdilik sezon finali... Kim bilir belki yoğun istek üzerine bir dahaki sezonu başlar... ;)

Sağlıcakla...

 

Duman Lekesi

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Şub 2011
Mesajlar
810
Tepkime puanı
164
Size katılıyorum La-edri, dünyanın neresine gidersem gideyim on gün sonra özlüyorum. Ayrı kalmak sızlatıyor içimi. Tuhaf bir bağ, bilenler anlatır da yine de tam anlatılamıyor işte.
 

egedesouza

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
236
Tepkime puanı
131
Konum
İstanbul
İş
Öğrenci
Anladım...
İstanbul'da aşk başkadır
Ve her aşk İstanbul tadındadır.
Hatta her aşık İstanbul'da en genç yaştadır
Çünkü aşk İstanbul'da; istanbul aşktadır ...
Ki ondandır her güzel aşk,
İstanbul'da yaşanmaktadır...
Semih Yücel Yücetürk

Cevaben...

Sağlıcakla...
 

musashi

Banlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2011
Mesajlar
247
Tepkime puanı
10
kızın kucakladığı taş hikayesi masal ama güzel diğerlerinde gerçek payı olabilir sonuçta dilden dile ulaşan efsane.
emeğine sağlık etkileyici olmuş.
 
Üst