Yunan ve roma mitolojisi

miedit

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Haz 2011
Mesajlar
49
Tepkime puanı
2
APHRODİTE:Homerosa göre Zeus ile Dionenin kızıdır.Adı "köpükten çıkan" anlamına gelir.Hesiodosun Theogoniasında ise sulardan çıkar (Uranos ile Köpüklerin birleşmesinden doğar).Aphrodite sevgi,aşk ( cinsel aşk ) ve yasak ilişkilerin tanrıçasıdır.Üremek için birleşmeyi de simgeler.En fazla cinsel ilişkiye giren fahişeler Aphrodite göre önemlidir,hiç ilişkiye girmemiş kadınlar ise kadından sayılmazlar.

Praksitelesin (Praxiteles) Knidos Aphrodite heykeli için Phyrneden model olmasını istemiştir.Praksitelesin en önemli özelliği Apollondaki gibi vücuda "S" formu vermesidir.Milo Aphroditeyi en beğenilen tasviridir.Ozanlar Altın Aphrodite olarak sıfatlandırırlar.Bu güzeller güzeli tanrıça hep gülümser,işveli ve gönül alıcıdır.Aphrodite tasviri günümüzde en çok ayna saplarında görülür.Ayağının altında istiridye,yunus,kaplumbağa gibi hayvanlar olabilir.Saçlarını kurutmaya çalışan (denizden çıktığı için ) Aphrodite heykeli sıkça görülür.Sulardan doğduğu için suyla ilgili binalarda süsleme olarak ortaya çıkar.

APOLLON:Zeusun güzel saçlı Letodan olan oğlu ve Artemisin ikiz kardeşidir.Yunan mitolojisindeki en önemli tanrılardan biridir.Kıta Yunanistana özgü bir tanrı olarak kabul edilirken,yapılan araştırmalar Apollonun artık Anadolu kökenli bir tanrı olduğunu ortaya koymuştur.Apollon kelimesi de Yunanca değildir.İlyadanın bazı bölümlerinde Apollon,Lykegenos sıfatıyla da anılmaktadır.Likyalı anlamına bu sıfat onun Likya bölgesiyle bağlantısını gösterir.Efsanelerinde okçu,gümüş yaylı ve hedefi vuran anlamında çeşitli sıfatlarla anılır.Bazı efsanelerinde onun için parlak ışık,ışık saçan (Phoibos) sıfatları kullanılır.Ancak Apollon güneş ya da ışık tanrısı değildir.Asıl güneş tanrısı Heliostur.Apollonun sıfatlarından biri de sarışındır.Bu sıfat Apollonun yaydığı ışığa işaret edebileceği gibi doğrudan doğruya onun saç rengi ile de bağlantılı olabilir.

Apollon çok iyi bir okçudur,hedefini hiç bir zaman şaşırmaz.Kardeşi Artemis ile paylaştığı bu okçuluk yeteneği Apollona büyük bir üstünlük sağlar.Apollon ve Artemisin oklarıyla ölmek tatlı,acısız,uykuya dalar gibi huzurlu bir ölüm demektir.Aletlerden ok,yay ve lir;hayvanlar kurt,yunus balığı,kuğu,karga;bitkilerden defne,palmiye ve zeytin ağacı tanrının simgesidir.

Bir tanrı olarak Apollonun nitelikleri çok fazladır.

a.Ekin-tarım tanrısıdır.

b.çobanların tanrısıdır.

c.Sağlık ve ceza tanrısıdır.İnsanları iyileştirir,onları suçlarından arındırır.(bu niteliği oğlu Asklepiosa geçmiştir).Ama aynı zamanda oklarıyla etrafa veba ve ölüm de saçar.(ilyadada Troya savaşı sırasında Akha ordularına veba salmıştır).

d.Geleceği haber verir.Apollon bilicilik tanrısıdır.Apollon tarafından esinlenen insanlar bilici,kahin veya falcı olurlar.Bilicilik ilkçağda son derece önemlidir.Yunan efsanelerinde Delphoi önemli bilicilik merkezi olarak geçer.Ancak İlkçağın ilk ve en önemli bilicik merkezleri Anadoludadır.Anadoludaki en önemli ve en eski merkez Didimdir.(Apollonun doğum yeri olan Patarada önemli bir merkezdir).Didimdeki bilicilerin çoğu kadındır.Ellerindeki kutsal değnekle kuyunun başında oturur,sularda gördükleri ışıltıları yorumlar,rahiplere bildirirler.Bilici kadınlar arasında en ünlüsü Troya Kralı Priamosun kızı Kassandradır.

e.Kent kapılarındaki bekçiliğinden dolayı yeni kurulan şehirlerin koruyucusu,günlük yaşamın düzenleyicisidir.Yol ve kapılar tanrısıdır.

f.Güzel sanatların bilim ve müziğin koruyucusudur.Musalar korosunun yönetici olarak ün yapmış,bu konuda pek çok efsane oluşmuştur.Kimi yetenekleri konusunda Apollon son derece kıskançtır.Bu özellikle Phrigyalı Marsyasa karşı öfkesini konu eden bir mitosta çok belirgindir.Marsyas iki delikli kavalın bulucusu sayılır.Ancak bu kavalı asıl bulan tanrıça Athenadır.Apollon çeşitli özelliklere sahip olsa da tasvirlerde genel de tek bir biçimde gösterilir.Güçlü ve ideal fiziğiyle genç erkek güzelliğini temsil eder ve genellikle çıplaktır.En ünlü aşkı Daphnedir.Ancak Daphne Apollona yüz vermez.Ve korkup kaçar.Apollon peşinden koşarak kızı yakalar.Ancak Athena gibi bakire kalmaya yemin etmiş olan Daphne,toprağa yalvarır kendisini saklamasını ister.Bu isteği kabul edilir.Ve Daphnenin vücudu bir defne ağacına döner.Bu duruma çok üzülen Apollon defneyi kutsal ağacı yapar.Ünlü ozan ve savaşçıları defne yapraklarından yapılmış taçlarla onurlandırmıştır.


ASKLEPİOS:

Asklepios,sağlık tanrısı özelliği de olan Apollonun oğludur.Sağlık ve hekimlik tanrısıdır.Yunan mitolojisinde olduğu kadar Roma tarafında da çok benimsenmiştir.Oldukça ilginç bir öyküsü vardır.Apollon Teselya Kralı Phlegyasın kızı Koronise aşık olur,kız Apollondan hamile kalır.Ancak bir süre sonra Arkadyadan gelen bir adamla daha sevişir.Bu olayı izleyen bir kuzgun ya da karga durumu Apollona bildirir.Çok kızan Apollon onu diri diri yanmakla cezalandırır. Koronis tam ölmek üzereyken Apollon onun karnındaki çocuğu kurtarı ve büyütmesi için kentavris Kheriona verir.Asklepios,doğanın içinde büyüyüp onun sırlarını öğrenir.hatta ölüleri diriltebilecek kadar ustalaşır.Ancak Zeus doğal düzeni bozan ve kendi gücünü aşan Asklepiosdan çekinmeye başlar ve onu yıldırımlarıyla öldürür.Apollonda bu olayı cezasız bırakmaz ve Zeusa yıldırımı bağışlayan Kyklopları öldürür.Asklepiosun cansız bedenini de gökyüzüne yıldızların arasına yerleştirir.

Asklepiosun tapınaklarına Asklepion denir.Buralar aynı zamanda ilk çağın hastaneleridir.En büyüğü ve en ünlüsü Bergamada olanıdır.

Asklepios efsanesine Anadoluda yapılan bir katı da şudur(aynı hikaye Lokman Hekim içinde anlatılır);Zeus Asklepiosu yıldırımıyla öldürünce bu sırada hekimin yazmakta olduğu reçete oradaki bir otun üzerine düşmüş,yağan yağmurla kağıttaki yazı toprağa karışarak her derde deva sarımsak meydana gelmiştir.

Asklepios,Yunan Tanrıları içinde ününü en uzun süre sürdürenlerden biridir.Ortaçağa kadar karşımıza çıkar.Hekimler Asklepeides adında bir lonca etrafında bir araya gelirler.Kos (istanköy) adasında yaşayan hippokratda bu geleneğe bağlıdır.Asklepiosun yılanlarla sarılmış asası bugün de hekimliğin simgesidir.

ATHENA:

Zeusun bilgelik ve akıl tanrıçası Metisten doğan kızıdır.Efsaneye göre Metis hamile kalınca,Gaia Zeusu uyarmış ve Zeusda Metisi yutmuştur.Athenada silahlarıyla birlikte Zeusun başından çıkmıştır.Bu nedenle Zeusun kişileşmiş aklı olarak da kabul edilir.Zeusun kızları arasında en çok Athenayı sevdiği bu nedenle kalkanını ve öldürücü şimşeğini yalnız onun taşımasına izin verdiği söylenir.Ancak İlyadada Athenanın sakin ve kendinden emin gücü,savaş tanrısı Aresin gücünden üstün tutulur.Athena doğru haklı savaşın tanrıçasıdır.Onun için Pallas ve Minerva sıfatları sıkça kullanılmıştır.Yunanca Pallo kargı sallamak,kökünden gelebileceği gibi bakire anlamına gelen bir kelimeyle de bağlantılı olabilir.Athena bilgelik tanrıçası olarak Pronoia (temkinli,ihtiyatlı) sıfatına sahipti.Bu sıfatla tasvir edildiğinde simgesi baykuştur.

Athene tasvirlerinde genellikle baştan aşağı silahlıdır.Başında miğfer,sol elinde medusa başına sahip kalkan,göğsünde yine medusa başlı zırh bulunur.Klasik dönem sanatçılarının en fazla dikkatini çeken tanrıçalardan biridir.Özellikle Phidiasa atfedilen çok sayıda kabartma ve heykelinin olduğu bilinir.Athena heykellerinde ise sol elinde bir mızrak vardır.Ülkeyi saldırılardan koruyan bir tanrıçadır.Koruduğu kahramanlara savaşın hilelerini, siyasal beceriyi,doğru düşünüş ve görüşü öğretir.Güzel sanatları ve bilgeliği korur,kentlerin yaşamasını sağlar.Herşeyden önce de bir sanat kenti olan Atenanın kurucusudur.Atina Akropolisi onun tapımına ayrılmıştır.Başka kentlerde Athenayı koruyucu tanrıça olarak benimsemişlerdir.Bunlar arasında Troyada bulunur.



Yunan Tanrıçaları arasında iyi vasıfları çoğunlukta olan bir tanrıçadır Athena.Onun Heraya benzer düzenbaz ve kindar bir yönü vardır.Kendisine rakip olarak gördüğü Aphrodite ve Arese karşı çok acımasızdır.İlyadada Zeusun oynadığı rolü Odysseada Athena oynar.Odyssseusa acır,bu yiğit adamın çabalarının boşa gitmesini önler,ona yardım eder.Ölümlü bir kadın olan Medusa güzellikte Athena ile boy ölçüşmeye kalkışınca Athena Perseusa emrederek kafasını kestirmiş.Kalkanın üzerine takmıştır.Diğer bir olayı ise dokumacılıkta kendisiyle boy ölçüşmeye kalkan Arakhneyi örümceğe çevirerek sonsuza kadar lüzumsuz dokumalar ve örgüler yapmaya mahkum etmiştir.

DEMETER:

Fırat ile ilgili tanrıları batı bitişiğinde kare sığ bir havuz içinde buğday başakları ve çiçeklerle taçlandırılmış, sol omuzu üzerinde bereket boynuzu olan Toprak ve ürün tanrısı olan Demeter büstünün olduğu mozaik yer alır. Burada mozaik ustası önce suyu Fırat Nehir tanrılarının olduğu havuzdan geçirip sonra bolluk ve bereket tanrıçası Demeterin olduğu havuza ileterek Fıratın çevresine sunduğu bolluk ve bereketi tasvir edip, ürün ve üretem denklemini kurmuştur. Ayrıca, Demeter büstü sırasıyla sekizgen kuşak, sekizgen dalga kuşağı, doksan derece döndürülerek iç içe geçirilen iki eşkenar dörtgen ve bu dörtgenlerin sekiz köşesi aralarında sekiz balta betimi bulunan bezeklerin merkezindedir. Sekiz sayısının geometrik bezeklerle verildiği bu kompozisyon köşeleri ışkın süren bitkisel bezekli kare içine yerleştirilen dairevi bir kuşakla çevrilir. Bu panodaki sekiz sayısı Demeterin kızı Persephone ile ilişkili olmalıdır. Çünkü Zeus Persephonenin yılın üçte ikisini (sekiz ay) yani çiçek açma ve meyve zamanını, annesi Demeterin geri kalan üçte birini yani kışı da kocası Hadesin yanında geçirmesi kararlaştırmıştır. Demeter tapımında da (efsanesinde) Persephoneden ayrılmaz. Bu anne kıza "ilk tanrıça" da denir. Bu sebeplerle anne kız Belkıs/ Zeugma mozaiklerinde de birbirinden ayrılmamış olup, burada Persophone sekiz sayısı kuralına göre yerleştirilen geometrik bezeklerle temsil edilmiştir.

Tarım ürünlerini ve işlenen toprağın bolluk ve bereketini simgeliyor. kronosla reianın kızı oniki olymposludan biri. Zeus demeterle bir evlilik yapıyor ve persephone adında kızları oluyor. Persephone(kore - genç kız )adıyla da bilinir.

Demeter Homeros için güzel saçlı tanrıça,-altın saçlı-buğday saçlı-güzel örgülüolarak bilinşr ve bunun yanı sıra thesmophoros: yasa getiren tanrıça adıyla da bilinir.

Demeter bir toprak tanrıçası ancak gaia gibi değil o işlenen tarım yapılan ürün alınan toprağın tanrıçasıdır. Tüm tarım ürünleri onun için kutsaldır. Özellikle başak.

Demeter insana topraktan ürün almayı öğreten tanrıçadır.ve bu yüzden insanlara çok yakındır.tahıl tarımının güçlü olduğu yere güçlü demeter kültrü vardır. Demeter sinirlendiği zaman kıtlıkla bunu belli ediyor.

En önemli mythosu kızı persephoneyle ilgili olandır.

Persephone bir gün çiçek toplarken yer yarılıyor ve hades yarılan yerden 4 tane atın çektiği bir arabayla çıkıp persephone yi kaçırıyor.demeter elinde meşalelerle kaybolduğunu düşündüğü kızı persephoneyi arıyor. Daha sonra helios ve hekate demetere kızını zeus un rızasıyla hadesin kaçırdığını söylüyor. Ve demeter olymposlulara küsüp şekil değiştirerek insanların içine karışıyor. Bi,r gün yolu eleusis e düşüyor ve eleusis de kralın kızlarıyla tanışıyor. Kızlar ona kralın bebeği demophon a süt annelik yapmasını öneriyor. Demeter bu bebeğe öyle çok bağlanıyor ki onu ölümsüz yapmak istiyor ve her gece kral kraliçe uyuyunca bebeği emzirdikten sonra onu bacaklarından tutup trs çeviriyor ve ateşin üstünde gezdiriyor baş aşağı ve onu nektarlarla besliyor. Bir gece demeter yine bebeği ateş üsütnde gezdirirken kraliçe buna tanık oluyor ve dehşete düşüyor. Demeter kendisine güvenilmemesine çok kızıyor ve tanrıça haline geri dönüyor. Kral ve kraliçe demeter için tapınaklar yapsada demeterin öfkesinden kıtlık çıkıyor ve diğer tanrılara adak adanamaz hale geliyor. Bunun üzerine olymposta toplantı oluyor ve demeterin tekrar olymposa dönmesi ve öfkesinin geçmesi gerektiği kararına varılıyor. Zeus bunun tek çaresinin persephone nin geri gelmesi olduğunu biliyor çünkü birbirlerini çok seviyor anne kız.

Ve hadese haber gönderiliyor. Ancak persephone yer altında yediği bir nar tanesinden dolayı yeryüzünde temelli dönemiyor (yer altında bir nar tanedi dahi olsa bir şey yiyen ölümlüler yer yüzüne dönemez.)bunun üzerine zeus Persephonenin yılın üçte ikisini (sekiz ay) yani çiçek açma ve meyve zamanını, annesi Demeterin geri kalan üçte birini yani kışı da kocası Hadesin yanında geçirmesi kararlaştırıyor.

Betimler:demeter in en önemli atribülerinden biri meşaledir.ve demeter eleusis deyken triptolemos adındaki (tarım kahramanı)na tarımı öğretiyor ve triptolemos yılan ya da dragonların çektiği kanatlı arabayla dünyayı dolaşıp tarımı yayıyor.

İkonografya:


grup: (tarımla ilgili atribüler)başak demetleri,haşhaş,başaklar çiçekler ve meyvelerle dolu sepet.
grup: (mysterion ve yer altıyla ilgili olanlar)meşaleler,yılanlar,içinden yılanlar çıkan(cista mystica) sepet.



Demeter genelde başı mantosuyla kapalı ya da saçı açık giyimli olgun bir kadın olarak betimlenir.başında polos,diadem ya da stephane bulunabiliyor.Demeterin atribüleri genelde persephone nin de atribüleridir.



GAİA
Dünyayı,yeri,evrensel öğe olarak toprağı simgeler.Bir tanrıdan çok kozmik bir varlıktır Gaia,bütün öğelerin kaynağında bulunan ana ilkedir.Gaia,evreni bir düzen yötemine göre meydana getiren ve düzensiz boşluktan çıktıktan sonra dişi-erkek birleşme yoluyla evrenin kendisini ve tanrılarını yaratır.İlkin Uranosla birleşip erkek ve dişi Titanları,Kyklopları ve Hekatonkheirleri doğurur.Bu doğurma sürecinden hemen sonra evrene egemenlik savaşaının ilk belirtisi Uranos tanrının doğan çocuklarını Gaianın karnına gerisin geri tıkmasıyla baş gösterir.Son Titan oğlu Kronosa babasının erkeklik uzvunu kestirdikten sonra Gaia bu kez kendi doğurduğu Pontosla birleşir ve ondan Nereus,thaumas,Phorkys,keto ve eurybieyi doğurur.Gaia Uranosun devrilmesini sağladığı gibi tahta çıkan oğlu Kronosun da devrilmesini sağlar.Çünkü Kronos babası Uranos gibi zorbaca davranır ve çocuklarını doğar doğmaz yutar.Karısı Rheia Zeusa gebe kalınca Gaia ile Uranostan doğuracağı çocuğu kurtarma çarelerini sorar.Bu kez de Gaia kızına kaderi bildirmekle kalmaz-kader Uranosun oğluna yenildiği gibi,Kronosun da Zeus eliyle devrilmesidir.-Kronosu aldatmak çarelerini de gösterir ve Zeusun Giritte bir mağarada gizlice doğmasını sağlar.Kronosa da bir taş yutturulur.Gaia birinci kuşak devrimini hazırladıktan sonra ikinci kuşak devrimini de hazırlar.Zeusa ne yoldan egemenliği elde edebileceğini o öğretir;çare Kronos kuşağından Titanları yenmek için Kyklopları kuşağından ve Hekatonkheirleri kurtarıp yardıma çağırır.Zeus Gaianın dediğini yaparak devlere karşı savaşı gerçekleştirir ve Titanları devirerek dünya egemenliğini ele geçirir.

Gaia son olarak Tartarosla birlikte Typonu doğurur.Başka Theogonialara göre Tartarostan Ekhidna adlı bir kızı olmuş ve Poseidonla birleşerek Antalos devini doğurmuş.Genellikle devler,azmanlar,canavarlar hep Gaiadan doğmuştur.

Zamanla Gaianın Myhtosta yeri ve önemi değişmiş,kozmik nitelikteki ana toprak,dinde daha belirli birer tanrıça olarak görülen,bir yandan Demeter,öte yandan Kybele gibi toprak ve bereket tanrıçalarına yer vermiştir.Gaia böyle daha kişisel ve insansal tanrıçalarla ya birleşmiş,ya da kozmik öğe olarak felsefe alanına girmiştir.


HADES

zeus yeryüzünün hakimiyetini kardeşleri arasında bölüştürürken yeraltıda Hadese düştü.İnsanların ve tanrıların sevmedikleri,sert,zalim tanrı Hades,karıs Persephone ile birlikte,gölgeler halinde dolaşan ölülelere hükmeden yeraltı ülkesindeki saraylarında yaşarlar.Hades kelimesi görünmeyen anlamına gelir.Başındaki sihirli başlık onu görünmez kılar.Hades yalnız yeraltı ölüler ülkesinin tanrısının adı değil,aynı zaman da ölüler ülkesinin adı da olmuştur. Tanrı Hades ölüler ülkesinden ayrılmaz,diğer tanrıların katıldıkları şölenlere katılmaz.

Onunla ilgili tek efsane Persephoneyi kaçırmasıyla ilgili olandır.Hades çok sık tasvir edilen bir tanrı da değildir.Genellikle Persephone ya da atribüsü olan Kerberos adındaki üç başlı köpekle birlikte tasvir edilir.Uyku ve kardeşi ölüm de Hadeste yaşarlar.Zeus gibi tanrı Hadeste insanlara rüyaları gönderir.Düşler yeraltı dünyasından çıkarken iki kapıdan geçer.Boynuz kapıdan çıkanlar güzel,iyi rüyalar,fildişi kapıdan çıkanlar;kötü rüyalardır.Hadesin bir diğer adı da Plutondur.Zengin anlamına gelen bu sıfatla yer altındaki tüm hazinelerin Hadesin olduğu belirtilmek istenmiştir.Bereket boynuzu (cornucopia) başlıca atribüsüdür,ikinci olarak asası gösterilebilir fakat asa bir çok tanrıda vardır.Kutsal hayvanı Kerberos yani üç başlı cehennem köpeğidir.Yılanla da sahnelendiği görülebilir.Kutsal bitkileri Nar,haşhaş,nergis ve selvidir.Göreceli özellikleri;Olgun yaşta,genellikle sakallı,tahtta oturur.

HEPHAİSTOS
Hephaistos,zanaatkarlar tarafından Athena ile birlikte mesleklerin piri ve koruyucusu olarak kabul edilen bir ateş tanrısıdır.Tarımı,uygarlığı ve şehir hayatını korur.Anadolu kökenli tanrılardan biri olan Hephaistos,özellikle sönmüş yanardağ olarak saygı görmüş,sonraları yanardağların içinde çalıştığına inanılmaya başlamıştır.Zeusla Heranın oğlu olarak bilinmesine rağmen,Zeusun Athenayı başından doğurmasına karşılık Heranın da Hephaistosu tek başına doğurduğu söylenmektedir.

Hephaistos,tanrılar arasında en çirkinidir.İki ayağı da topaldır.Homerosun İlyadasında bunun sebebi iki şekilde açıklanır.Birinciye göre babası Zeus, Hera ile kavga ederken Hephaistos annesinin tarafını tutmuş,buna kızan Zeus oğlunu Lemnos adasına fırlatmış ve Hephaistos bu yüzden sakat kalmıştır.İkinci efsaneye göre Hephaistos sakat doğmuş,bu durumdan utanan annesi onu Olympostan aşağı fırlatmış ve Hephaistosu Nereidler büyütmüştür.Hephaistosla Hera hiç bir zaman birbirini sevmemişlerdir.

Tanrıların arasında en çirkin olan olmasına rağmen,hem onlar hem de insanlar arasında en sevilen tanrıdır.Olympostaki görkemli saraylar onun elinden çıkmıştır.Tanrılar ve kahramanlar için en güzel silahları yapmıştır.Zeusun emriyle insanları cezalandırmak için gönderilen ilk kadın Pandora onun eseridir.Hephaistos,İlyadada Kharis (zerafet, neşe ve sevinci temsil eden tanrıçalardan biri) ile evlidir,Odysseiada ise Aphrodite ile evlidir.





HERA
Baş tanrı Zeusun karısı ve kız kardeşidir.Yunanlılara göre Zeus ile Heranın düğünleri yeryüzündeki bolluk ve verimliliğin simgesidir.Bu evliliğe Hieros Gamos (kutsal evlilik) adı verilir.Zeus ile Heranın evliliğinden Ares,Hebe ve Hephaistos doğmuştur.Zeus ile Olymposa yerleşen tanrıça,Zeusla saltanatını paylaşmıştır.Onun gibi hayata,dünya düzenine,fırtına ve yağmurlara,mevsimlerin değişmesine hükmetmiştir.Herşeyden önce kadınları gözetir,onların hayatını düzenler,analığı ve doğumu koruyan bir tanrıça olmuştur.Evliliğin kutsal düzenini bozan herkes özellikle de Zeusun sevgilileri ve çocukları en büyük düşmanlarıdır.Simgeleri tavus kuşu,nar ve zambaktır.Hera daima dolgun vücutlu,gür saçlı güzel bir kadın olarak tasvir edilmiştir.Hera aynızamanda,geçimsiz,hırslı, kindan ve tutkulu bir kadındır.İşlerini çoğunlukla düzen kurarak yürütür.Argos, Heranın kutsal ilidir.En ünlü tapınağı Samos adasında bulunur.Üç güzeller yarışmasında birinciliği Aphroditeye kaptırması Paris ve Troyaya karşı bitmez bir kin duymasına neden olmuştur ve Troyanın yok edilmesini istemiştir.Savaş boyunca hep Akhaları tutmuş,savaş Troyalıların lehine döndüğünde İda Dağında savaşı izleyen Zeusun yanına gidip,onunla sevişip,oyalayarak diğer tanrılarla birlikte Akhalara yardım etmiştir.

Hera,Aphroditeten sonra en güzel tanrıça olduğu halde bunu hiç bir zaman kullanmamış,kendisine aşık olan erkekleri hep reddetmiş ve Zeusa sadık kalmıştır. Güzelliğini Zeusa hep sunmuş,her yıl kanathos ırmağının kutsal sularında yıkanarak bekaretini geri almıştır.Hera için ev kutsaldır.Heraya sunulan adaklar içinde,sığır ve pişmiş topraktan ev modelleri en çok rastlanılanlardandır.Zeusun eşi olduğu için gökyüzüyle ilgilidir.Urania ek adını da alır.Kutsal hayvanlarından ilki inek diğer tavsu kuşudur.Kutsal bitkisi nar ve zambaktır.Heranın tek efsanesi üç güzeller efsanesidir.Taktığı arkası açık başlığa Pyleon denir.Evlilikleri ve kadınları koruyucu görevi vardır.Zor anlarda (doğum gibi) onlara yardımcı olur.

HERAKLES


Herakles,Zeus ve Miken Kralının kızı Alkmenenin oğludur.Kadına aşık olan Zeus ona kocası kılığında yaklaşmıştır.Heraklesin Zeusun çocuğu olduğunu anlayan Hera onunla sürekli uğraşmış ve ölümüne neden olmuştur.Herakles doğduğu günden itibaren tanrısal bir kuvvete sahiptir.Heranın gönderdiği iki büyük yılanı öldürdüğünde henüz birkaç günlük bebektir.

Herakles üstün bir eğitim görmüştür.En iyi yaptığı işler ok atmak,araba kullanmak ve güreşmektir.18 yaşına geldiği zaman Kitharion ormanlarında yaşayan ünlü canavarı, öldürmüştür. Kendisine ödül olarak Thebai kralının kızı Megara verilmiştir.Bu kızdan üç oğlu olmuştur.Hera işe karışarak Heraklesi çıldırtmış,Herakleste karısını ve çocuklarını öldürmüştür.Suçlarından arınması için Miken Kralının hizmetine girip,onun her istediğini yapması gerekmiştir.Kralın Heraklese yaptırdığı 12 işe mitolojide Heraklesin görevleri denir.Bu işler şunlardır;

• Hiçbir silahın işlemediği Nemea aslanını boğarak,öldürmek

• Lerna bataklığındaki 9 başlı ejderi yok etmek

• Artemisin kutsal hayvanlarından Kyreneia geyiğini yakalamak

• Erymanthos dağında yaşayan büyük yaban domuzunu ağla tutmak

• Auigiasın ahırlarını bir günde temizlemek ( iki büyük ırmağın yataklarını değiştirip ahırlardan geçirerek)

• Girite gidip Poseidonun Minosa verdiği azgın boğayı getirmek

• Troya Kralı Diomedesin insan eti yiyen kısraklarını yakalamak,bunun için önce Diomedesi öldürmüştür.

• Amazonlar kraliçesi Hippolyteden kemerini almak.Kemeri almak için kraliçe ile anlaşmış,ancak Heranın kışkırtmasıyla Amazonlar,Heraklese saldırmış,Heraklesde kraliçeyi öldürmek zorunda kalmıştır.

• Okeanosun bir adasında bulunan 3 gövdeli dev Geryoneusun sığırlarını çalmak,

• Hesperidlerin altın elmalarını getirmek,

• Hermesin ölüler ülkesini koruyan Kerberos adlı köpeği yeryüzüne çıkarmak ( Kerberosu daha sonra geri götürdü)



Ancak Heraklesin çilesi bunlarla bitmedi.Bu 12 işten sonra sayısız mecralara girişti.Lydia kraliçesi Omphalenin hizmetinde bir yıl kadın kılığında çalıştı,yün eğirdi.Prometheusu kurtardı,Troyayı tahrip etti.Argonatların seferine katıldı.Deineiara ile evlendi,Kentavros Nassos karısına yaklaşmak isteyince onu oklarıyla yaraladı.At adamın kanıyla kaplanmış olan gömleği Heraklesin vücuduna yapışarak onu tutuşturmaya başladı.Bu dayanılmaz acıya son vermek için Herakles bir odun yığını hazırlatarak kendisini alevler içine attı.

Heraklesin ölümüne başta Zeus olmak üzere bütün tanrılar üzülmüş ve onu Olymposa götürerek ölümsüzlük bağışlayıp tanrıça Hebe ile evlendirmişlerdir.Fizik ve Moral gücün simgesi olan Herakles Yunanistanda hem tanrı hem de kahraman olarak saygı ve tapınım görmüştür.Heraklesoğulları denilen çocukları Yunan yarımadasının ataları sayılmışlardır.


HERMES

Hermes,Zeus ile Titanlar soyundan gelen Maianın oğludur.Bir başka adı Argiphontestir. Doğduğu günün akşamı kundağını çözüp beşiğinden çıkar.Mağaranın önündeki kaplumbağayı öldürüp içini boşaltarak yedi tel takar ve bir kithara haline getirir.Sonra Apollonun sürüsünden elli inek çalarak onları bir mağaraya saklar.Gerçeği öğrenen Apollon,Hermesin mağarasına gelir,orada beşiğinde uyuyan Hermes inekleri çaldığını inkar eder.Bunun üzerine Zeusun yargıçlığına başvurulur.Zeusun kararı Hermesin inekleri Apollona geri vermesidir.Ancak mağarada Kitharayı gören Apollon sazı alıp karşılığında inekleri vermeyi kabul eder.Hermes bundan sonra pan kavalını icat eder.Apollon Syrinks denilen bu kavalı da ister ve karşılığında Kerykaion denilen sihirli altın değneğini verir.Hermes bu değnekle habercilerin ve hırsızların tanrısı olur.

Zeus da çocuklarının arasında en akıllısı ve kurnazı olan Hermesi kendisine haberci olarak seçmiştir.Hermes,Zeusun buyruklarını ölümlülere ve tanrılara iletir.Hermes Olymposlu diğer tanrılar arasında da haberleşmeyi sağlar.Haberci tanrı Hermes efsanelerde daima kanatlı ve ayakkabıları ve başlığıyla anılır.Hermes yunan tanrıları içinde en renkli kişiliklerden biridir.Tanrı olarak nitelikleri fazladır.

1.Sürülerin tanrısıdır.Arkaik dönem Yunan sanatında çoğu kez omuzlarında bir koçla tasvir edilir.Odysseusun karısı Penelope ile Arkadia dağlarında birleşmelerinden çobanların tanrısı Pan doğmuştur.

2.Hile ve hırsızların tanrısıdır.Bu konudaki öykü,Hermese ait efsanelerin en ilginçlerinden biridir.Hermes doğduğu gün olağanüstü işlere girişmiş ve aklı ve yetenekleriyle tanrıların hepsinden daha üstün ve kurnaz olduğunu kanıtlamıştır.

3.Güzel ve inandırıcı konuşur.Bu özelliğiyle hatiplerin tanrısıdır.

4.Hermes yolları,yolcuları,tüccarları ve ticareti korur.Yollara dikilen Herme denilen heykelleri,ilk çağın kilometre taşlarıdır.Bunlar bir tanrı büstü ve fallos simgesini taşıyana yuvarlak ve döstgen kaidelerdir.

5.Hermes yer altı ve yer üstü arasında habercilik yapar,ölenlerin ruhunu yer altı ülkesine,Hadese götürür.

6.Zeusun gönderdiği uykuyu ve rüyaları insanlara iletmek onun görevidir.Bunu Apollonun kendisine verdiği değnekle yapar.

Hermesin pek çok önemli efsanede rolü vardır.Homerosun destanlarında Zeusun habercisidir.Üç güzeller efsanesin Hera,Athena ve Aphroditeyi İda Dağına götürür,Parise altın elmayı o verir.Odysseusu Kalypsonun elinden kurtarır.Heronun İonun başına diktiği Argosu Zeusun emriyle öldürür.Dionyssosu Heranın hışmından kurtarmak için kaçırır.

KYBELE

Tarih öncesinin aydınlanabilen en gerilerine dek gidildiğinde,Akdeniz çevresinde,kuzey ülkelerinde,Asya içlerindeki tüm kültür ve uygarlıklarda çeşitli isimlerle anılan ancak hep aynı öze indirgenebilen bir Ana Tanrıça ile karşılaşılır.Uzun zamandır yapılmakta olan arkeolojik çalışmalar sonucu ana tanrıça dininin kaynağının Anadolu olduğu kesinlik kazanmıştır.Hacılar ve Çatalhöyükte yapılan çalışmalar ana tanrıça motifinin MÖ.6500-7000lere kadar uzandığını ortaya koymaktadır.Ana tanrıça ayakta,oturmuş ya da uzanmış olarak tasvir edilir.Geniş kalçalı,karınlı,iri göğüslü ve daima çıplaktır.Kalça,göğüs ve vurgulanan üreme organı analığı,üremeyi,dişiliği,hayatın sürmesini ve bereketi simgeler.Ana tanrıçanın bu özellikleri Kybeleden Artemise kadar bütün ana tanrıça imgelerinde vardır.Heykellerin bir bölümünde doğum yaparken gösterilir.Bazen göğsünün üzerinde, kollarında bir erkek çocuğu taşır.Bu,tanrıçanın hem çocuğu,hem de sevgilisi olan Attistir. Ana tanrıça oturmuş ya da doğum anındaki pozisyonlarında iki yanında leoparla gösterilir. Leopar,ana tanrıçanın kutsal hayvanıdır ve onun hayvanların kraliçesi olmasını ve doğa üzerindeki sınırsız egemenliğini simgeler.

Frig yazıtlarında karşımıza Matar ya da Mother adıyla anılan bir ana tanrıça çıkar.İki kez de Kubileya adıyla anılır.Ana tanrıça motifleri arasında en bilinenidir.Kubileya,"dağların" demektir.Bu isim tanrıçanın doğaya ait olduğunu gösterir.Batı dillerine,Mehter ya da Mother (ana,anne) olarak girmiştir.Roma dünyasında Manga Mather,büyük ana anlamındadır.Buna ek olarak,Grekler ve Romalılar onu Frigce Kubileya adından ya da sıfatından dolayı Kybele (Cybele) biçiminde çağırdılar.Ancak dualarda Ana-Anne biçiminde anıldı.Hellenistik dönemde adı Kybebedir.

Kybelenin Prehistorik dönemlerden beri gelen ana tanrıçayla ilişkisi olduğu önerilmektedir.Bronz ve Erken Demir Çağında ana tanrıça geleneğinin devam ettiği belirtilir. Ancak esas tartışma Geç Hititlerdeki Kubaba adlı tanrıçanın Friglerin tanrıçası ile aynı olup olmadığı üzerinedir.Friglerin Mother olarak adlandırdıkları ana ile özellikle Kargamışta Kutsanan Kubabanın ilişkisi henüz kesinlik kazanmış değildir.

Anadoluda fazla tanınmamış çok sayıda Kybele anıtı vardır.Bunlar özellikle Afyon-Eskişehir civarında yeralan Açıkhava tapınaklarıdır.Burada nişin içinde,ortada ana tanrıça, iki yanında arka ayakları üzerinde duran birer aslan kabartması bulunur.Ana tanrıçaya tapınmaya gelenler,Kybelenin simgelediği bereket ve doğurganlıktan pay almak için Kybelenin ve aslanların üreme organlarını dokunarak aşındırdıkları görülmektedir.

Ana tanrıçanın çok iyi bilinen bir efsanesi vardır.Bu efsane de hem analık niteliği hem de kültünün özellikleri anlatılmaktadır.Tanrıça,Attis (ateş) adlı erkeğe aşık olur.Attis, Kral Midasın kızıyla evlenmek üzereyken karşısına çıkarak çıldırtır ve kendi kendisini hadım etmesine neden olur.Akan kanda bit ve çiçekler,menekşeler biter ve Attis bir çam ağacına dönüşür.Bir başka efsaneye göre Attis,ana tanrıçanın tek başına yarattığı oğludur,büyüdükten sonra da onun sevgilisi olmuştur.Attis Efsanesinde simgelediği gibi akan kan yitirilen erkeklik gücü daha evrensel bir nitelik kazanarak bereket ve canlılığın daha geniş bir alana, yani bütün doğaya geçmesini sağlamaktadır.Kybele,şiir ve düzyazıda adından en çok söz edilen tanrıçalardan biridir.Özellikle Romalı yazarlar Kybele'den sık sık bahsetmişlerdir.


NİKE

Eski Yunan ve Roma dünyasında,Olympos tanrılarının soyundan gelmeyip de soyut kavramların kişileştirilmiş biçimi olan tanrıçalardan biridir.Nike,zafer kavramının somutlaştırılmış biçimi,zafer tanrıçasıdır.Homerosun destanlarında rastlanmaz.Hesiodosa göre ise Pallasla Okeanosun kızı Styksten doğmuştur.Olympos tanrıları kuşağından önce olmasına rağmen kimi efsanelerde Athenanın oyun arkadaşı olarak geçer.Nike,resimlerde kanatlı,hızlı uçan ve göklerden süzülerek zaferi getiren bir genç kız olarak gösterilir.Nike,Athenanın ön isimlerinden biri olarak da geçer.Heykel ve resimlerde en çok tasvir edilen ölümsüzler arasında yer alır.



PERSEPHONE

Zeusla Demeterin kızı olan Persephone,kore yani genç kız olarak da anılmaktadır.Önceleri bereket ve toprağı simgelerken Hades tarafından kaçırılmasından sonra ölüler ülkesinin tanrıçası olmuştur.

a.Tarımla ilgili Atribüleri;elinde veya başında başak demeti,haşhaş ve başak,çiçek,meyve dolu sepet.

b.Müstesonlar ile ve yer altı ilgili atribüleri;meşale,yılan,içinden yılan çıkan sandık (cista mystica).Persephone devamlı giyimlidir.Başı mantoyla örtülü,palosla taçlanmış,saçları açık ve uzun olarak betimlenir.


PERSEUS VE ANDROMEDE




Dedesi Akrisios’un zulmünden Zeus’un yardımıyla kaçmayı başaran Perseus ve annesi Danae , Seriphos Kralı Polydektes’in yanına sığındı. Genc ve kudreti dillere destan Perseus kısa zamanda Kralın öz oğlu gibi olurken, annesi Danae de Polydektes’in aklını başından almıştı ve Kral O’nunla evlenmek istiyordu.
Ancak Polydektes , Perseus’un gençliğinin verdiği tez kanlılıkla bir aksilik yapacağını düşünüyor ve oğlu Perseus’u ortadan kaldırmak istiyordu.
Aradan epey bir zaman geçti. Kral memleketinin en tanınmış ve güzel kızlarından Hippodameia ile evleneceği haberini etrafa yaydı. Ve adete göre şenlikler sırasında herkes Krala hediye vermek durumundaydı. Perseus , Kral’ın hediye olarak ne istediğini sordu. Kral atlardan hoşlandığını söyledi. Perseus daha şerefli bir hediye sunmak istediğini ve O’na Medusa’nın başını getirebileceğini söyledi. Kral ilk anda bu teklifi yanıtsız bırakınca Perseus da her kes gibi hediye olarak bir at getirdi. Ancak Kral bu hediyeyi kabul etmedi.
-Madem bana söz verdin, Medusa’nın başını getirmelisin, dedi.
Amacı bu imkansız görevi vererek Perseus’u başından savmak ve gönlünü kaptırdığı genç annesi Danae’yi metres yapmaktı. Medusa gerçekten de yenilmez ve çok korkunç bir yaratıktı. Kocaman ve iğrenç suratında yassı bir burun ve iki geniş kulak, ağzında yaban domuzlarını andıran uzun dişler, yanık tenli alnının üzerinde saç yerine kıvrım kıvrım zehir saçan yılanlar vardı. Tunç kollarla mücehhez bu acuze kadının sesi vahşi hayvanları andırır , dehşet saçan gözlerine bakanlar hemen taş kesilirdi.
Perseus verdiği bu büyük sözü tutmak zorunda olduğunu anlayınca düşünceye daldı. Yanına gelen Hermes, Zeka tanrıçası Athena’nın yardımıyla bu işi başarabileceğini söyledi. Athena’dan aldığı cin fikirlerle ihtiyar Grai’lardan bir çift kanatlı sandal, bir heybe bir de başına takanı görünmez yapan eğreti saç almayı başardı.
Kanatlı sandalları iki ayağına bağlayan, kendisini görünmez yapan takma saçı başına takan ve heybeyi sırtına alan Perseus, Medusa’nın bulunduğu yere doğru yola çıktı. Üç iğrenç kız kardeşleri yani Gorgon’ları uyur halde buldu. Fani olan Medusa’ya yaklaştı. Kendisine bakıp taşlaştırmasın diye arkasını dönüp kılıcını Medusa’nın başına savurdu. Kopan kafasını heybesine koydu. Medusa’nın yere dökülen kanlarından kanatlı at Pegasus doğdu.
Perseus uçarak oradan uzaklaştı. Yolda heybeden damlayan Medusa’nın kanlarından , bugün dünyanın her tarafında görülen zehirli yılanlar doğdu.
Perseus akşamüzeri şark ülkesine doğru yaklaştığında yeni bir macera ile karşılaştı.
O’nun ulaştığı Memlekette Kepheus adında bir Kral hüküm sürüyordu. Kepheus’un karısı Kassiepeia gururuna kapılarak kendisinin Nereid’lerden daha güzel olduğunu düşündü. Kızlarının küçümsenmesine hiddetlenen Tanrı Posseidon Kepheus’un yurduna karşı konulmaz bir deniz canavarını musallat etti.
Tanrılara danışan Kral Kepheus , bu afetten kurtulmasının tek yolunun güzel kızı Andromede’yi bu deniz canavarına kurban etmek olduğunu öğrendi.
Perseus , Habeşistan’a geldiği zaman Andromede’yi koca bir kayaya bağlı olarak buldu. Olayın içyüzünü öğrendikten sonra bu dünyalar güzeli kıza aşık oldu. Tam o sırada korkun deniz canavarı ortaya çıktı. Kocaman ağzını kayalara bağlı olan Andromede’yi yutmak için açarak geldiği sırada Perseus bir ok gibi fırladı ve ucu demirli mızrağını canavarın göğsüne sapladı. Perseus Andromede’nin bağlarını çözdü. Babası Kral Kepheus’a götürerek evlenmek istediğini söyledi. Beladan kurtulan Kral da bu teklifi kabul etti. Muhteşem bir düğünle evlenen çift daha sonra Medusa’nın kesik başını da alarak Seriphos adasına doğru yola koyuldular.
Fakat Seriphos Kralı Polydektes ,Perseus’un yokluğundan faydalanarak annesi Danae’ye sahip olmak istemiş, buna karşı koyan Danae de bir mabede sığınmak zorunda kalmıştı.
İşte tam bu sırada ve olanlardan habersiz Kral Polydektes’in huzuruna çıkan Perseus, Medusa’nın başını getirdiğini söyledi. Fakat kalbi kinle dolu olan Kral Polydektes, Perseus’a yalan söylediğini ve zaferinden şüphe ettiğini söyledi.
Kralın bu tavrına sinirlenen Perseus Medusa’nın başını heybeden çıkararak Kralâ uzattı. Polydektes Medusa’nın kesik başını görür görmez tahtının üzerinde taş kesildi.

POSEİDON

Zeusun kardeşidir.Zeus ona denizlerin,deniz canlılarının ve tüm akarsuların hakimiyetini vermiştir.Poseidona yer altında yürüyen denir.Depremler yaratır ve karaları sarsar.Aynı zamanda atlarında tanrısıdır.Tunç nallı atların çektiği arabası ile hem denizin altından hem de üstünden gidebilir.Yunus balığının yanı sıra Poseidonun elinde taşıdığı üç çatallı yaba onun simgesidir.(atribü).Bu yabayı fırlattığı zaman,denizde fırtınalar korkunç dalgalar meydana gelir.Görünüşü Zeusa benzer,orta yaşlı ve sakallıdır.Poseidon,Zeus ve Athena ile devamlı mücadele halindedir.Özellikle Atina kentinin baş tanrısının belirlenmesi için mücadele vermişlerdir.Poseidon kente at,Athena da zeytin ağacı bağışlamıştır.Atinalıların Athenanın bağışını seçmeleri üzerine kızan Poseidon yabasını yere vurmuş kentin de içinde bulunduğu yarım adanın tuzlu sular altında kalmasını sağlamıştır.

Poseidon,Nereidlerden (su perisi) Amphirite ile evlidir.Bu tanrı çiftinin Triton adındaki çocuklarının vücudunun üst yarısı insan,alt yarısı balık şeklindedir.Birleşme yerinde de bir çift at bacağı vardır.Daha sonraları bu tür deniz canavarlarının hepsine birden Triton denmiştir.Triton deniz kabuğundan (deniz minaresi) borusunu öttürerek,denize hükmeder.Tatlı ve güzel nağmelerle denizin azgın dalgalarının yumuşamasına neden olur. Poseidonun başka sevgililerinden çocukları da olmuştur.Bunlardan biri de insan yiyen bir dev olan Polyphemostur.Odysseus arkadaşlarını yiyen devi sarhoş edip,tek gözünü kör etmiştir.Bu nedenle de Poseidonun düşmanı olmuştur.


RHEİA

Uranosla Gaianın kızı.Kardeşi Kronosla evlenir.Ve üçüncü tanrı kuşağını doğurur.Rheianın doğurduğu tüm çocukları yutan Kronosun bu durumu şöyle anlatılır Hesiodosta


Korkuyordu Uranosun mağrur
torunlarından biri
ölümsüzler arasında kral olacak diye.
Gaia ve Uranos bildirmişti ki ona
Ne kadar güçlüler güçlüsü de olsa
Kendi oğluna yenilmekti kaderi


Rheia bu duruma çok üzüldüğü için Uranosla Gaia yardım ederler ve Girit'in Lyktos mağarasına saklanır,orada doğurur.Kronosa da koca bir taşı beze sarıp verir.Kronos taş olduğunu anlamadan yutar.Zeus Girit mağarasında büyür ve babası Kronos'u ve onun soyundan gelen Titanları yenip üçüncü kuşak tanrılar olan Olymposluların egemenliğini başlatır.

ZEUS

Tanrıların en büyüğüdür.Rheia ve Kronos'un oğludur.Gaia ve Uranos torunlarından birinin ölümsüzler arasında kral olacağını söylediği için. doğan tüm çocuklarını yer Kronos.Rheia Zeus'u doğuracağı gün Girit'e kaçar ve orda İda Dağı'nda bir mağarada doğurur.Kronos'a da bir bez içine taş koyup verir.Kronos Taşı yutar ve hiç bir şeyin farkına varmaz.Daha sonra Zeus babası Kronos'u yener ve kardeşlerini kusturur.Böylece üçüncü kuşak tanrıların Olymposluların hakimiyeti başlamış olur.Zeus'un Kardeşi Hades'e yer altı dünyası,Poseiodon'a Okyanusların hakimiyeti,Zeus'a Göklerin hakimiyeti düşer.Zeus Yağmur yağdırır,gökleri gürletir,şimşekler çaktırır.Troia Savaşı'ndaki rolü çok büyüktür.İda Dağı'nın tepesinde yönetir Troia Savaşını.Herşey onun buyruğuyla olur.Bazen Akhalar üstün bazen de Troialılar.Zeus buyruklarını Kartalının aracılığıyla iletir insanlara.Kartalın uçuşuna göre iyiye veya kötüye yorulur buyruk.Akhalar kötü durumdayken şöyle yalvarır Agemmemnon Zeus'a:

"Böyle dedi,Zeus acıdı onun gözyaşına
yok olmasın istedi ordusu,işmar etti,
gönderdi kartalı,kuşların en şaşmaz olanını
bir yavru geyik vardı kartalın pençesinde,
kartal attı onu Zeus'un güzel sunağı önüne,
orada Akhalar her şeyi bilen Zeus'a kurban keserlerdi
Anladılar Zeus'tan geldiğini görünce kuşu,
Saldırdılar Troyalılar doludizgin
hepsinin savaştaydı aklı,fikri."

Zeus Adaletli bir düzenin kurucusu ve koruyucusu sayılır.İlyada'nın son bölümünde Akhilleus,oğullarını kesip öldürdüğü Kral Primos'un korkusuzca bir gece vakti Akha Gemilerine gelip oğlu Hektor'un cesedini istemesi üzerine Akhilleus şöyle der:

"Talihsiz adam,ne acılar çekmiş yüreğin!
Nasıl göze aldın gemilere gelmeyi tek başına,
Nasıl göze aldın benim gözüme görünmeyi?
ben ki öldürdüm nice soylu oğullarını senin
demirden bir yürek varmış göksünde.
Hadi gel,otur şu iskemlenin üstüne,
uyusun bağrımızda acılar
ne yapalım yasımız çok büyükse,
ne çıkar yürek donduran iniltilerden!
Talihsiz ölümlülere tanrılar şu kaderi dokudu:
Yaşayacak insanlar acı içinde.
Ama ölümsüzlerin hiç bir kaygısı yok.
iki tane küp durur Zeus'un eşiğinde,
biri iyi biri kötü bağışlarla dolu.
Zeus karıştırır bunları,sunar ölümlülere,
iyisinden de kötüsünden de pay alır insanoğlu
ama yalnız kötü bağıştan pay alırsa bir adam ,
yoksul olur,hor görülür,
zorlu açlıkla sürünür tanrısal toprağın üstünde,
tanrılar,insanlar dönüp de bakmaz yüzüne."

Zeus tüm bunlara rağmen evrende tek hakim değildir.Bunu Troya Savaşı'nda oğlu ve çok sevdiği Sarpedon'unun Patrakios'la teke tek döğüşünde,Sarpedon'un güç durumda kalmasına rağmen ona yardım edememesinden anlıyoruz.Troya Savaşı'nda Hektor'la Akhilleus teke tek döğüşür.Hektor uzun bir süre dayanır Akhilleus'a karşı.Ama sonunda dayanamaz geri kaçar.Troya Surlarında bir kovalamaca başlar Hektor'la Akhilleus arasında.Bütün bunları izleyen Zeus Hektor için üzüldüğünü söyler.Bu sırada Zeus'un kızı Athena çıkışır babasına.Ve Hektor'un ölümlü bir adam olduğunu ve ölümüne izin vermesi gerektiğini söyler.SOnra Zeus Athena'nın Hektor'a kurduğu tuzağa ve Apollon'un Hektor'u kaderine bırakmasına izin verir.

TANRIÇALARLA EVLİLİKLERİ

Metis >>> Athena
Themis >>> Hora'lar ve Moira'lar
Dione >>> Aphrodite
Eurynome >>> Kharit'ler
Mnemosyne >>> Musa'lar
Lero >>> Apollon,Artemis
Demeter >>> Persephone
Hera >>> Ares,Hebe,Eileithya (Hephaistos)

KADINLARLA EVLİLİĞİ

Alkhemene >>> Herakles
Antiope >>> Amphion,Zethos
Kallistro >>> Arkas
Danae >>> Perseus
Aigina >>> Aiaskos
Elektra >>> Dardanos ,lasion , Harmonia
Europa >>> Minos,Sarpedon,Rhadamanthys
İo >>> Epaphos
Leda >>> Helena,Dioskur'lar
Maia >>> Hermes
Niobe >>> Argos,Pelasgos
Pluto >>> Tantalos
Semele >>> Dionysos
Taygere >>> Lakedaimon
 

miedit

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Haz 2011
Mesajlar
49
Tepkime puanı
2
Önemli Değil, Beğendiğinize Sevindim.
 

erlkonig

Kayıtlı Üye
Katılım
10 May 2010
Mesajlar
524
Tepkime puanı
52
İş
Öğrenci
Tıp tarihi derslerinde Hipokrat'ın Asklepios'un soyundan geldiğini görmüştük. Yaklaşık 17,20 kuşak hekimlik yaptıkları rivayet edilirmiş.
 
Üst