Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ile Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)'nın ortak projelerinde kullanılan teleskop, nükleer enerjisini bitirip ömrünün sonuna yaklaşan bir yıldızın ölümünü fotoğrafladı. Bilim insanları, yok olan yıldızın büyüklük ve sıcaklık gibi özelliklerinin Güneş!e benzediğini belirtiyor.
Bir yıldızın 'ölümü' görüntülendi
Hubble Uzay Teleskopu, 3 bin ışık yılı uzaklıktaki Egg (Yumurta) Nebulası'nda, Güneş'e benzeyen bir yıldızın ölümünü gözlemledi.
Hubble'ın 3 numaralı geniş açılı kamerasıyla elde edilen görüntü, ''gezegenleşme öncesi nebula (bulut kümesi) sürecini'' gözler önüne seriyor. Bu evrede ölmekte olan yıldızlar, dönüşüm safhalarında iyonlaşan ve parlayan gaz kümelerini uzaya saçmaya başlıyor. Giderek genleşen yıldızın merkezindeki aşırı sıcaklık, gazları harekete geçiriyor ve binlerce yıl boyunca uzayın karanlığında parlamasını sağlıyor.
Gökbilimciler, ölüm safhasının ne zaman başladığını, saçtıkları ışığın parlaklığına göre hesaplayabiliyor. Cygnus (Kuğu) Takımyıldızı'nda, ilk olarak 40 yıl önce keşfedilen Egg Nebulası, ancak çok güçlü teleskoplar tarafından görülebiliyor.
alıntı
ABD Hava Kuvvetleri’nin uçan daire yakaladığına dair 1947’den beri iddia edilen ünlü ‘Roswell Kasabası’ olayıyla ilgili ilginç bir gelişme yaşandı. FBI’ın yeni yayımladığı arşivlerinde, bir ajanın tam 64 yıllık konuyla ilgili raporunda, “ABD Hava Kuvvetleri, uzaydan gelen üç uçan dairenin New Mexico’ya indiğini doğruladı” deniyor.
FBI’ın yeni online kaynağı The Vault’dan ulaşılabilinen belgelerin birinde, 1950’de Washington’da görev yapan FBI ajanı Guy Hottel’ın, UFO (Unidentified Flying Object- Tanımlanamayan Uçan Cisim) notları yer alıyor. ‘Flying Saucers’ isimli notta ajan Hottel, Hava Kuvvetleri’nden bir müfettişin uzaydan gelen üç uçan dairenin ABD’nin New Mexico eyaletine iniş yaptığını aktardığını yazıyor.
‘Sadece 91 santimler’
Amerikan Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın internetten yayınladığı yeni arşiv belgelerinin, “Roswell UFO vakasını” kanıtlayacağı iddia edildi.
FBI ajanı, ismi belgelerde sansürlenen müfettişin verdiği bilgileri aktarırken, UFO’ları, “Dairesel şekilde oldukları tasvir ediliyor. Her biri üç insan vücudundan meydana gelmiş. Fakat sadece 91 santim uzunluğundalar. Vücutları metalik bir kıyafetle kaplı. Hepsi aynı tarzda bandajlanmış” ifadelerini kullanmış. Mail On Sunday gazetesi “Bu belgeler Roswell UFO vakasını kanıtlar” ifadesini kullandı.
1947 yılında New Mexico’nun Roswell Kasabası, askeri üs yakınındaki çöle uçan dairelerin düştüğü haberlerinden sonra büyük üne kavuşmuştu. Gazeteler o dönem, “Hava Kuvvetleri, uçan daire yakaladı” manşetleri atmıştı. Ancak ertesi gün ABD Ordusu bu haberi yalanlayarak uçan daire denen cismin bir meteoroloji balonu olduğunu iddia etmişti. Ancak hikaye konuşulmaya devam etmişti.
Alıntı.
Dünya gelecek yüzyıllarda küresel ısınma ve çevre kirliliği nedeniyle zor bir döneme girecek. Bilim adamları çözüm yollarını araştıryor bu yollardan bir tanesi de dünya dışında bitki yetiştirmek:
Dünya, küresel ısınma ve çevre kirliliği gibi sebeplerle susuzluk ve dolayısıyla da açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durumun ciddiyetinin farkında olan bilim adamları da bu problemlerin önüne geçmek üzere hızla çalışmalarına başladılar. Konu hakkında oldukça ilginç çalışmalar yavaş yavaş ortaya konuyor. Bunlardan bir tanesi de farklı gezegenlerden bitki yetiştirilmesi.
2008 yılında Mars’a gönderilen uzay aracından elde edilen toprak analizi sonucunda Mars’ın kutup bölgesindeki toprağın dünyada yetişmekte olan kuş konmaz benzeri bitkilerin yaşamına elverişli olduğu saptanmıştı. Bu verilere dayanan bilim adamları, açlık probleminin önüne geçmek için gözlerini bu defa da uzaya diktiler.
Mars, kuş konmaz gibi lezzetli bir bitkiyi yetiştirmek için biraz fazla uzak olduğundan bilim adamları bu defa da çok fazla uzaklaşmadan Ay üzerinde çalışmaya başladılar. Ay yüzeyine benzer özelliklerde ortamlar yaratan bilim adamları bu alanlarda bitki yetiştirmeyi başardılar. Avrupa Uzay Ajansı’na bağlı bilim adamları da Ay yüzeyine benzer, kırma kayadan oluşan bir ortamda bitki besinine ihtiyaç duymayan kadife çiçeğini yetiştirmeyi başardılar. Bununla beraber benzer araştırmalar da, oksijene az oranda ihtiyaç duyan bitkilerle, insanlarca tüketilebilir bitkilerin DNA’sını birleştirerek melez bir ırk yaratıp, bu bitkileri teknolojik seralarda Ay’da yetiştirmeyi hedefliyorlar. Düşük çekim kuvvetinden de faydalanmayı hedefleyen bu araştırmalar henüz proje aşamasında.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye göre, bazı bilim adamları Ay’da bitki yetiştirmek, aya insan yerleştirmenin ilk aşaması olduğunu görüyorlar.
Viyana’da yapılan Avrupa Jeobilimler Birliği Toplantısı’nda sunulan araştırmayı değerlendiren Avrupa Uzay Araştırmaları ve Teknolojileri Merkezi’nden Bernard Foing, Ay’da bitki yetiştirmenin, yaşamın Ay ile ilgili ortamlara nasıl uyum sağladığını görmek açısından yararlı bir adım olduğunu bildirdi. Foing aynı zamanda da Ay’da insanlı üslerin kurulması yolunda pratik yararlarının olacağını da belirtti.
alıntı.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) elindeki en büyük iki bilimsel projeden biri olan, uzaya x-ışını teleskobu gönderme projesini rafa kaldırdı.
NASA yetkilileri, kara delikler ve nötron yıldızlarını araştırmak üzere 2014 yılında uzaya bir x-ışını teleskobu gönderilmesini öngören projede yüzde 30'lara çıkan ek masrafların kurumun bütçesini aştığı gerekçesiyle bu kararın alındığını duyurdu.
GEMS'in enflasyona göre ayarlanmış maliyetinin, teleskobu uzaya fırlatacak roketin maliyeti hariç 119 milyon dolar olarak belirlendiğini anlattı.
GEMS'in devre dışı kalmasının ardından, evrenin ilk oluşumu evresindeki ortaya çıkan ilk galaksileri bulmak amacıyla tasarlanmış olan, halen yapım aşamasındaki James Webb Uzay Teleskobu, NASA'nın elinde kalan son en büyük bilimsel projeyi oluşturuyor.
Bütçesini milyarlarca dolar aşmasına ve inşa programının yıllarca gerisinde bulunmasına karşın 2018 yılında uzaya fırlatılması öngörülen James Webb Uzay Teleskobu, uzaydaki dev Hubble Teleskobu'nun yerini alacak. alıntı.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Dünya'nın içinde bulunduğu Samanyolu ile komşu Andromeda galaksilerinin (gökada) çarpışmalarının kaçınılmaz olduğunu, ancak bunun 4 milyar yıl sonra olacağını bildirdi.
ABD'nin Baltimore kentinde düzenlenen basın toplantısında, NASA'nın Uzay Teleskop Bilimi Enstitüsü'nden (STScI) astrofizikçi Roeland van der Marel, "Oluşturduğumuz model istatistik olarak Samanyolu ve Andromeda arasında kafa kafaya bir çarpışma olacağını gösteriyor" dedi.
Bilimadamları, çarpışma olacağı sonucuna, Hubble uzay teleskobuyla yapılan karmaşık gözlemlerle, Andromeda'nın hızı ve ilerlediği yönün ölçümlerini yaparak ulaştı.
M31 adıyla da anılan Andromeda, şu anda 2,5 milyon ışık yılı ötede bulunuyor, ancak Samanyolu'na doğru ilerliyor.Güneşin, galaksinin bir başka bölgesine gideceğini, ancak Dünya'nın ve Güneş Sisteminin tahrip olma tehlikesinin bulunmadığını belirten astronomlar, iki galaksi birbiriyle birleşse bile içindeki yıldızların birbirlerinden çok uzakta olduğunu, bu karşılaşma sırasında birbirleriyle çarpışmayacaklarını ifade ediyorlar.