Boeing

Boeing

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Ağu 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Arkadaşlar şimdi, size hayatım boyunca gördüğüm en ilginç iki rüyadan (biri sadece ses) bahsedeceğim. Ben genellikle lüsid rüya görürüm, çoğu zaman istediğim şeyleri yaparım. Ne saçma olur, ne çok mantıklı. Anlamı olmaz ama bu rüyada genellikle olayları kontrol edemedim. Yaşadım, hissettim, korktum, sevindim. İki gün sürdü (Rüya zamanı ile).

Birincisi yalnızca bir sesti. Bir anda, sanki yeni uyumaya çalışırmış gibi, sadece göz kapaklarım kapalıymış gibi uyandığımı, tahmin ve hayal edemeyeceğiniz kadar güzel ve heybetli, bilge bir sesin eğer, ... yaparsan ... dediklerin olur dedi. (O kısımlarını kimseye söylemedim, söylememek istiyorum. Ama verdiği tavsiye o kadar güzel, o kadar sadeydi ki. Aynı cümle iki kere tekrarladı ve her seferince "evet yapıcam" dedim. Kendi sesimi duydum, bilinçliydim. Resmen gözlerim yaşardı. Sonra o kadar huzurluyduk.
-Bu nedir arkadaşlar gerçek mi yoksa bilinçaltı mı? (Hiç ses duymam uyurken dışarıdan)

İkincisi ise bayağı uzun.
Bundan çok önceydi. Ortaokul çağlarımdaydım. Okulda kendi sınıfımda oyun oynuyordum. Hızlıca koşup camdan dışarı baktım. O esnada, hala hatırladığım bizim sınıftan bir kız beni aşşağı itti ve o anda arka bahçede buldum kendimi. Herkes neler oluyor diye koşmaya başladı. Seslendim kimse bakmadı. Gittikleri yere bende gittim. Birde baktım ki, kendim yerde yatıyorum. Öldüm mü yaralı mıyım bilmiyorum. Sadece şaşırıyorum. Bir anda gözümü hastanede açar gibi oluyorum. Kırmızı loş bir ışık var, bir de serumun dıtdıtlayan makina sesi. Ve o kız kapıdan giriyor. Ben yapma yapma diye bağırıyorum ama sesim çıkmıyor. (O esnada odamda da kırmızı ışık var ve annem o zaman üstümü örterken onu itelediğimi söyledi). Ve tam öldüm. Çok rahattı ama kabullenemedim. Henüz yapmadığım çok şey var, vedalaşmalıyım diye yanıyordum.
Dümdüz bir ova sadece kapısı ve makam kürsüsü olan bir mekan. Çayırlık. Etrafta sadece volta atan insanlar var. Birine yaklaştım. Sordum neredeyim. Dedi ki öldün. Biz de öyleyiz. Burada bekleyiş içerisindeyiz, sona gelene kadar. Dedim dışarı çıkabilir miyim, o da ona sor dedi, makamdaki kişiyi gösterdi. Adam mı kadın mı seçemedim makamı. Sordum görmem lazım veda etmeliyim. Hayır çıkamazsın dedi, yalvardım olmadı. Geceyi bekledim. Ve her nasılsa kapıdan çıktım. Bir de baktım ki gölbaşındayım. (Ankarada bir semt, bizim eve Ümitköy' e araba ile 20 dk). Şaşırdım ve yürümeye başladım. Sabah güneşini gördüm. Yürüdüm, yürüdüm sevinçliydim. Eve vardım. Evde dram var, acı var, hissettim. Ama o çok sevdiğim odam, gün ışığı ile pırıl pırıl. Herkese baktım, kendimce veda ettim. Tabi daha çocuğum, bir de bilgisayarıma bakayım diye odama gittim. Düğmesine dokundum açıldı. Tam o sırada, ablam odamın önünden geçerken anne? annneeee? diye bağırdı, içeri gitti. Herkes korku ama sevindi. Görmeden bana veda ettiler ve huzur içinde makena geri döndüm. Ama öldüğümü hissettim. Tattım. Sabah uyanırken, dirilmiş gibi hissettim. Çimdiklendiğimde acı bile hissetmedim. Herkes çok solgunsun dedi, ben de bilmem diyordum.

? Yorumlayabilir misiniz?
 
Üst