Astroloji Ve İslam -1

essanti

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Ağu 2011
Mesajlar
144
Tepkime puanı
22
İş
reklamcılık
Kur’an-ı Kerim’den alınan bu ayetler, İslam’ın Kutsal Kitabı’nda göklere ve genelde semavi fenomenlere yapılan çok sayıdaki göndermeler arasından yalnızca birkaç tanesidir.

Astroloji tarih içinde, adı farklı şekillerde anılmış bir gelecek bilme yöntemi olarak kabaca iyi ya da kötü hayatımızda yer işgal etmiş. Geleceğe bakış açısından, geleneksel yapısı itibari ile yasak, sakınca bulunan kültürler Astroloji’yi değerlendirirken de, kullanırken de zorluk, gizem, gizlilik yaşamışlar. Pek çok bilgi saklanmış, unutulmuş, ertelenmiş veya değiştirilmiş. Kültürümüz içinde neredeyse yasaklı konuma getirilmiş Astroloji konusunda Prof. Seyyid Hüseyin Nasr’ın çok önemli araştırmaları vardır.

Prof. Seyyid Hüseyin Nasr İranlı bir yazar, akademisyen ve İslam düşünürü. Yüksek öğrenimini 1954′te Massachusetts teknoloji enstitüsünde fizik dalında bitirmiş ve 1956′da jeofizik alanında yüksek lisans, 1958 yılında bilim tarihi alanında doktora yapmış. 1958 yılında İran’a döndükten sonra, Tahran Üniversitesi’nde felsefe ve bilim tarihi profesörlüğünde bulunmuş. 1962-1965 yılları arasında Harvard Üniversite’nde bilim tarihi dersleri verdikten sonra,1972 yılında Tahran Üniversitesi rektörlüğüne getirilmiş. Ancak İran İslam devrimi sonrası ABD’ye temelli giden Nasr, pek çok üniversitede öğretim görevlisi olarak bulunmuş. İslam, felsefe, karşılaştırmalı din ve çevre konuları araştırma konuları arasındadır. Aşağıda okuyacağınız yazı bize bunca yıllık araştırmaya adanmış bir yaşamın içinden sızmış küçük bir pınardır sadece.

Nasr diyor ki ;

“Kara ve denizin karanlıklarında kendileriyle yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratan O’dur.” VI:97

“Ne güneşe, aya erişmek düşer ne de geceye gündüzü geçmek. Hepsi bir felekte yüzerler.” XXXVI:39

“Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde düşünen kimseler için -Allah’ın kudretine dair- ayetler vardır.” II:164

“Yerde olanların hepsini sizin için yaratan O’dur. Sonra göğe doğru yönelmiş ve onu yedi gök olarak düzenlemiştir.” II:29

“Göğü korunmuş bir tavan kıldık. Oysa onlar, bunlardaki delillerden yüz çeviriyorlar.” XXI:32

“Ve yıldızlar sönüp düştüğü zaman ve dağlar yürüdüğü zaman…” LXXXI:1-3

Kur’an-ı Kerim’den alınan bu ayetler, İslam’ın Kutsal Kitabı’nda göklere ve genelde semavi fenomenlere yapılan çok sayıdaki göndermeler arasından yalnızca birkaç tanesidir. İnsanlığın bu devresindeki son din olarak İslam aynı zamanda asli anlamda primordiyal geleneğe (ed-din el-hanif) bir dönüştür. Bu temel hakikat tabii olarak Kur’an-ı Kerim’de ifadesini bulmaktadır; kitabın bir çok ayetleri “kainat kitabı” veya bakir tabiattan başka bir şey olmayan primordiyal vahye bir dönüşe işaret etmektedir. Bu “Kitab’ın göstergeleri” (ayet) Kur’an-ı Kerim’in sayfalarında bir kez daha aşikar hale gelmektedir. Bu yüzden bir yandan insanla öte yandan saf prensipler alanıyla ilgili olan ayetleri tamamlamak üzere sürekli kainata göndermelerde bulunmuştur. Zaten Müslümanlar kâinata “Tekvini Kur’an” ( el-Kur’an et-Tekvini) Kur’an-ı Kerim’in ise “Tedvini Kur’an” (el-Kur’an et-Tedvini) olduğunu söylerler.
 
Üst