doğaüstü varlıklarla ilgili bilimsel açıklamalar

isa

Banlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2009
Mesajlar
118
Tepkime puanı
33
BİLİMSEL AÇIKLAMALAR



Bu konuda yapılan en büyük yanlış, önyargılı yaklaşımla, “CİN” kelimesi duyulduğunda ya hemen inkâr edilmesi, ya da gerçekle ilgisi olmayan yorumlar yapılmasıdır!.. Oysa dün bilimsel değil diye inkâr edilen birçok şeyin, ilim ve tekniğin ilerlemesiyle bugün bilimsel bir gerçek haline geldiğini hatırdan çıkarmamak gerekir.
Peki işin hakikati nedir?..

Evrende var olan tüm varlıklar-canlılar kuantsal kökenli olup; bir kısmı da mikrodalga yapılı türe dönüşmüştür!.. Ve dahi bunların bir kısmı geçici bir süre için moleküler boyutta, yani “madde alemi” denen “boyutumuzda” yaşamaktadırlar…

Frekans veya titreşim fiziksel bir özellik, bu özellikler bizim göz ve kulak hassasiyetlerimizi de sınırlıyor. insan kulağı sadece 20 hz ile 18 khz arası sinyalleri veya sesleri duyabiliyor, gözlerimiz sadece belirli bir renk tayfını görebiliyor, yani mor ötesi, x ışınları vs. türünde yüksek veya çok alçak dalga boylarındaki renkleri algılayamıyoruz. Bu renk ve sesleri ise çok özel detektörler ile görebiliyoruz.
Eğer gözlerimiz x ışınlarını veya daha başka dalga boylarını görebilse, çevremizin ne kadar kalabalık olduğunu da görebileceğiz. Titreşimin frekansla doğrudan ilintisi yaratılış planındaki özel durumlar bizlerden daha seyyalevi bedenlerin oluşmasında bir neden olabilir. Örneğin atom yapısı bizden farklı bir canlı,bizim göremeyeceğimiz veya dokunduğumuzda hissedemeyeceğimiz bir veya bir kaç tür...
Bu tür canlıların olduklarını biliyoruz.Zaman zaman bu tür canlıların,bir nevi boyut kesişmesi sebebiyle bizlere gözüktüklerini,insanlar ile tanıştıklarını,onları etkilediklerini biliyoruz.

Çağdaş verilerle değerlendirebildiğimiz bu katmanlar ve boyutlar İSLÂM’ın Kulsal Kitabı Kurân’da mûcize olarak 1400 küsur sene öncesinde şöyle açıklanmıştır:

Kuantsal kökenli bilinçli varlıklar…
Nurani olanlar…
MELEKLER!.



Mikrodalga kökenli bilinçli varlıklar…
Ateş yapılar… CİNLER!.



Moleküler kökenli bilinçli varlıklar…
Biyolojik bedenliler…
İNSANLAR!.



Bunların her biri yaşadıkları boyutun kapsamı ve gücü itibariyle diğerini istediği gibi yönlendirebilecek güce sahiptir.

Şöyle ki… Kuantsal köken melekler, hem cinler ve hem de insanlar üzerinde etkileme mekanizmasına sahipken; cinler, insanları bir dereceye kadar yönlendirmede yeteneklidirler.

Konumuz dışında kalan “melekler” bahsini bir yana bırakırsak…

“CİNLER”, Kur’ân anlatımıyla “MA’RIC” ve “SEMUM ATEŞTEN”, Yani “biyolojik bedene tesir edip, radyasyon zehirlenmesi meydana getiren mikrodalga” bedene sahiptirler…

Bizim âhiret âlemi dediğimiz, ruhlar âlemi denilen, berzah âlemi denilen âlemler hep aynı mikrodalga boyut olup; insan ruhları dahi gerçekte mikrodalga bedenlerdir.

İnsan beyni mikrovolt cinsinden elektrik ihtiva eder; ve tüm beden aldığı gıdalardan oluşan biyoelektrik enerjiyle çalışarak beynin biyoelektrik ihtiyacını karşılar. Beyin de bu biyoelektrik enerjiyi değerlendirerek fonksiyonlarını yerine getirir; bu arada da geçmişte “ruh” adı verilmiş olan “mikrodalga bedenini” üreterek tüm verilerini “mikrodalga beyne” yükler!..

İnsan beyni, her an, gerek beş duyu yoluyla ve gerekse de başka dalga boylarından ve uzaydan gelen sayısız dalgaları değerlendirme yoluyla yaşamını sürdürür; ve bu arada da hem dışa mikrodalga bilinç dalgaları yayar, hem de mikrodalga bedenine yani ruhuna yükler!.
İnsanlar yeryüzünde boy göstermeden önce, dünyanın oluşum evresinden başlayan bir biçimde dünyada mikrodalga bedenli cinler yaşamaktaydı ki, dünya ısısı ve ateşi onlar için bir şey ifade etmemekteydi.
Daha sonra İnsan yeryüzünde varolunca, bilinçli bir varlık olan insanın evrensel bazı gerçekleri fark etmesini hazmedemediler. Bu olayda önderleri “Azazil” isimli “CİN” idi!.. Azazil isimli CİN ve ona uyan tüm cin nesilleri Allah'ın Adem Peygambere ruh ve can vermesiyle cin ve melek taifesine; Cümleniz Ademe secde eyleyin emrine Azazilin karşı gelmesi ve asi olmasıyla “ŞEYTAN” diye anıldılar ve insanlara düşman oldular!..

Şeytanın İnsan Vücudunda Dolaşması

Peygamberimiz (s.a.v) in bazı hadislerinde şeytanın insanoğlunun vücudunda damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaştığını belirtmektedir. bundan maksat bazı alimlerin dediği gibi, şeytanın insan vücudunda dolaşma gücüne sahip olması ve insandan ayrılmaması veya diğer bazılarının dediği gibi, bu bir teşbihtir ki, şeytanın insan vücudunda dolaşıp hayat veren kan gibi, alyuvarlar ve akyuvarlara binip dolaştığı söylenir. Bu dolaşmadan maksadı, insanı vesvese vererek saptırmak yahut da birtakım hastalıklara sebep olmaktır.

CİNLER, ilişkide oldukları her insanı; ve onlar aracılığıyla tüm uyanları ele geçirip, İSLÂM inanç sisteminden uzaklaştırmaya çalışırlar…

İnsanları genelde küçük yaşlarda kandırıp ele geçiren CİNLER, ya İSLÂM’ı kullanarak bu işi gerçekleştirirler; ya İslâm dışı yolları empoze ederek!..

Kişiyi ele geçirmeleri genelde şu iki yoldan biriyledir: Eline kalem almış kişiye kendi iradesi dışında yazı yazdırarak… Veya geçmişte yaşamış din büyüklerinin kisvesine bürünmek suretiyle rüya veya yakaza halinde görünerek!..

Bu CİNLERDEN bazıları da kendini “mevlânâ”nın ruhu diye tanıtarak insanları etki altına almaktadırlar!.. Onlara kitaplar yazdırmaktadırlar…

Bunun dışında bir de İslâm Dışı yollarla insanları kendilerine tabi hale getiren CİN toplulukları vardır… Bunlar da kendilerinin “UZAYLI” olduklarını iddia ederek insanları kandırmaktadırlar!..

Cinlerin insan beynini mikrodalga impalslar yollayarak etkileme yolları dışında, bir nesneyi hareket ettirme veya yakma gibi özellikleri de vardır.
 

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Alıntıyı yazmamışsınız. Konuyu açmadan önce ön izleme yapınız.
 
Üst