Ruh ve kaza-kader sirri hakkinda hakikat! ?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ChiReiki

Kayıtlı Üye
Katılım
30 May 2011
Mesajlar
185
Tepkime puanı
72
“Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbı ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla” İSRA suresi -85

Sana ruhu soruyorlar. De ki; Ruh, Rabbimin emrindedir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.

Ayette buyrulduğu gibi Ruh tan az bilgi verilmiştir. Bu az bilgiden size bir parça sunalım İnşaallahu Teala.

Ruh Allah’u Tealanın sıfatlarındandır ve kendine mahsustur.

Allah (cc); Alemleri yaratmayı irade buyurduklarında, Ol emriyle kainatta olan canlı ve cansız tüm mahlukatı kendi sınırsız varlığında bulunan esmalarından yaratmış ve bu yarattıklarından canlı olanları HAY ismiyle hayata bağlamıştır.

Yani Mukarrep (Allahın zatına yakın) Melekler hariç, sair Melekler, cinler, bitkiler ve hayvanat, Allah’ın Hay sıfatıyla hayat sahibi olurlar.

İnsanlar ve mukarrep Melekler, Cebrail (as) gibi varlıkları ise Allah (cc) kendine mahsus Ruh sıfatıyla hayata bağlamıştır.

ELEST gününde insanlarla birlikte Mukarrep Meleklerde secde edenlerdendir. Bu Meleklerin Nur yapıları İnsanların nur yapıları ile diğer Meleklerin nur yapılarının arasındadır.

Ruh, Allah’ın zatına ait özel hayat sıfatı olduğu için, Ruh ile hayata bağlanma şerefine erişen İnsanlar Allah’a ait RUH ile Allah’a halife sıfatı kazandıkları için, sair meleklerden ve diğer canlı mahlukattan derece olarak üstün tutulmuştur.

“Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu sacidın”HİCR suresi – 29

Ona şekil verip, Ruhumdan nefhyettiğimde ona secde edin.


Burada nefahtü kelimesini üflemek anlamında yorumlarlar oysa, Allah’u Teala yerlere ve göklere istiva etmiştir. Yani yaratılmış her varlık onun esmalarından yaratıldığı için her varlığı oluşturan onun isim ve sıfatlarıdır.

İşte Hicr 29’daki NEFAHTÜ kelimesi, Allah’ın İnsana çeşitli esmalarıyla istiva etmesinden sonra ayrıca RUH sıfatıyla da istiva etmesidir. Allah (cc) sonsuzluğun AHAD’idir dolayısıyla ona ait RUH’da sonsuz ve tektir. Zannedildiği gibi ruh bölük bölük değildir. İnsanlar sonsuz Ruh denizine misafir edilmiş varlıklardır. Atmosferdeki hava dünyada nasıl bu kadar insanın varlığının içinde ve dışında aynı anda varsa Ruh da da aynı şekilde vardır.

Beden aleminden ömrü biten insan Ruh deryasından misafirlikten ayrılır. Allah (cc) o insandan Ruh sıfatını Azrail (as) vasıtasıyla çeker. İnsanı nur alemde başka boyuta taşır. Denizden çıkan balık nasıl hayatını sonlandırırsa insanda RUH ummanından çıkınca beden hayatı sonlanır.

Ruh hasta olmaz RUH hastası demek küfürdür, çünkü RUH Allahın özel sıfatlarındandır.


RUH aynı zamanda İnsanda, yine İnsana Şah damarından yakın olandır.

“Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid” KAF suresi – 16

Andolsun İnsanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.

Ayette geçen şah damarı beden aleminin zahiri hayat kaynağıdır. Ruh da şah damarından bedene daha fazla sirayet ettiği için gerçek hayat kaynağıdır. Ruh, size nefsinizin fısıldadıklarını bilendir.



Bu sebeple Yüce Peygamberimiz (sav);

“NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR!”

Buyurmuştur. Yani bir anlamda RUH bedende Rabbin temsilcisidir!

Uyku bedene ölümün talimidir, ölümün öğretilmesidir! Uyanık bedende ruh insanla %100 beraberse, uykuda beden ruhla %1 beraber olur! Yani uykuda beden ruhla çok az irtibatlıdır. Uykudaki insan kainatın 46 boyutundan, derecesine uygun bir boyuta çekilir, mesela rüya boyutu gibi! Bu konuları inşaallah yeri geldikçe anlatacağız!



KADER VE KAZA SIRRI



“İnna kulle şey'in halaknahu bi kader” Kamer Suresi – 49

( kainatta ) yarattığımız her şey ( canlı cansız her varlık onlara tayin ettiğimiz ) kadere tabidir.

Yazılarımıza hep AMA’dan alarak başlıyoruz, lakin varlığın AMA dan başlayıp AMA’ya döneceğini bilmeden ayetlerin ledünni sırları anlaşılmaz.

Ama’dan Ama’ya dönüş süreci ve kader ile kaza sırrının, bununla birlikte sayısız sırrın içinde ihata edildiği, Kaza ve Kaderin içinde hayat bulduğu ayet ise;

“inna lillah ve inna ileyhi raciun” yani, Allah’tan geldik ve Allah’a döneceğiz. Bu ayet Kaderi ve Kazayı beraberinde taşır.

Kainatın, içindeki tüm canlı, cansız varlıkların, Meleklerin, cinlerin ve İnsanların kaderi, Allah’ın AMA halindeki varlığında bulunan sayısız Esmalarından, yine Zatından Zatına tecellisinden sonra hangi varlıkları hangi Esmalarından yaratacağını dilemesiyle başlamıştır.

Allah’ın Zatından Zatına tecellisinden sonra yaratılan, Kainat ve içindeki her varlık “inna lillah ve inne ileyhi raciun” ayetini yaşama süreci içindeki yaşadığı her şey kaderdir. İşte bu varlıkların yaşadıkları Kader içerisinde, onlara Allah tarafından gönderilen her türlü emir ve hüküm de Kaza’dır.

Yani İnsanın yaratılıştan nur bedene gelmesi, nur bedenden Alak alemini yaşayıp fizik beden alması, fizik beden halindeyken büyümesi, iş sahibi olması, evlenmesi vs. ömrünü tamamlayıp ahiret alemine dönmesi, ahiret aleminde de fizik bedende kazandıklarıyla muhasebe edilmesi kaderdir.

İnsanın bu süreci yaşarken ona Allah tarafından hükmedilen her hal ise kazadır.

“İnnı tevekkeltü alellahi rabbı ve rabbiküm ma min dabbetin illa hüve ahızüm binasıyetiha inne rabbı ala sıratım müstekıym” HUD suresi – 56

“Ben, Benimde Rabbim sizinde Rabbiniz olan Allaha tevekkül ettim. Çünkü canlı hiçbir varlık yoktur ki, O, onun (canlı varlığın ) perçeminden ( can damarından, alnından ) tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim (sizlerin dosdoğru yola yönelmenizi ) ister.

İşte yukarıdaki Ayette buyrulduğu gibi İnsanın ve canlı varlıkların can damarından Allah’ın Kudret eli ile tutup hükmetmesi kazadır.

Beden hayatındayken nefsimizi, Kudret elinde tutan Allah’ın, zaman zaman insanlara ve canlı varlıklara gönderdiği musibetlerde kazadır.

Allah, cc Kendisine sığınıp ibadet ve dua eden mümin kişilere uğrayacak musibetleri merhametinden dolayı hafifletebilir.

Mesela, o kişinin üzerine bir ton bir taş düşecekse, o İnsan mümin ve Allah’a sığınmışsa, bir ton taşı bir gram taş olarak üzerine yollar, yine Allah’ın ona evvelden vermiş olduğu hükmü yerine getirir ki bu ikram dahi önceden Levhi Mahfuzda kayıtlıdır.

“Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdı illa fı kitabim mübın”

NEML Suresi – 75

“Gaipte, göklerde ve yerde hiç bir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta ( levhi mahfuzda ) bulunmasın.”



İşte bu Ayette buyrulduğu gibi kader ve kaderimizdekiler evvelden İlmi İlahide yaratılmıştır. Ancak, kaza hükmünün gereği beden hayatımızda Allah’a tevekkül, ibadet ve dua ile sığınıp başımıza gelebilecek musibetlerden kurtulabiliriz. Yalnız kaderimizde ne varsa yaşarız demekte, Allah’ın Kudret elinde yönettiği hayatımızı zindana çevirir. Dua nasıl bir sığınma ise; Çalışmak ve Ailenize, İnsanlara, Mahlukata faydalı olmak ta, Dua hükmünden olduğu için, Kaza hükmünün içindeki musibetlerin hafiflemesine sebep ve maddi manevi kazançlara vesile olur.Alıntıdır.
 

mally

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
720
Tepkime puanı
225
Siz Orta Doğu Dinleri bölümünü ve GMPP'nu hiç mi hiç anlamamışsınız. İslam dini demiyoruz dikkat ederseniz Orta Doğu Dinleri diyoruz.

Konu kilit.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Similar Threads

Ü
Cevaplar
5
Görüntüleme
558
Ü
Cevaplar
0
Görüntüleme
127
Üye silindi 77822
Ü
Üst