Vipassana

raine

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
34
Tepkime puanı
12
Konum
İstanbul
VİPASSANA

Buda'nın yolu Vipassana'dı; Vipassana tanık demektir. Ve o şimdiye kadarki en muhteşem araçlardan birisini bulmuştur; nefesini izleme yöntemini, sadece nefesini izlemeyi. Nefes almak son derece basit ve doğal bir olay ve günde yirmi dört saat hep var. Hiçbir gayret göstermene gerek yok. Bir mantrayı tekrar edecek olsan o zaman bir çaba sarf etmen gerekecek, kendini zorlaman gerekecek. "Ram,Ram,Ram" diyecek olursan kendini sürekli germek zorunda kalacaksın. Ve pek çok kereler unutman kaçınılmaz. Üstüne üstlük Ram sözcüğü yine zihne ait birşeydir ve seni asla zihnin ötesine götüremez.

Buda tamamıyla farklı bir açı keşfetti. Sadece nefesini izle; nefes içeriye giriyor, nefes dışarı çıkıyor.
İzlenecek dört nokta var.Nefesi görerek, nefesi hissederek sessizce otur. İçeri giren nefes ilk nokta. Sonra nefes içeri girdiğinde durur; çok küçük bir andır, bir saniyeliğine durur. Bu izlenecek ikinci noktadır. Sonra nefes döner ve dışarı çıkar; bu izlenecek üçüncü noktadır. Sonra tekrar nefes tamamen dışarı çıktığında bir saniyeliğine durur. Bu dördüncü izlenecek noktadır. Sonra yeniden nefes içeri girmeye başlar... Nefes döngüsü budur. Eğer tüm bu dört noktayı izleyecek olursan, bu kadar basit bir işlemin mucizelerine şaşıp kalacaksın çünkü zihin işin içine girmez.

İzlemek zihnin niteliği değildir; izlemek ruhun, bilincin niteliğidir. İzlemek zihinsel bir işlem değildir. İzlendiğinde zihin durur, var olmayı durdurur. Evet, başlangıçta pek çok kereler unutacaksın ve zihin eski numaralarını yapmaya başlayacak. Ama unutmuş olduğunu hatırladığında pişman, şuçlu hissettmeye gerek yok; sadece izlemeye geri dön, tekrar ve tekrar nefesini izlemeye geri dön.Yavaş yavaş zihin giderek daha az araya girer.

Ve kesintisiz olarak kırk sekiz dakika nefesini izleyebildiğinde aydınlanmış olacaksın. Şaşırtıcı gelecek sana; sadece kırk sekiz dakika? Çünkü onun pek zor olmayacağını düşüneceksin...Sadece kırk sekiz dakika! Çok zordur. Pek çok kereler sadece kırk sekiz saniye ve sen zihin kurbanı olmuş olacaksın! Önüne koyacağın bir saatle dene; başlangıçta altmış saniyede, yani bir dakikada pek çok kereler uykuya dalarsın. İzlemeyi tamamen unutacaksın; saat ve izlemenin ikisi de unutulacak. Bir fikir seni alıp çok çok uzaklara götürecek; sonra aniden fark edeceksin... Saate bakacaksın ve on saniye geçmiş.On saniyedir izlemiyordun.
Ama yavaş yavaş -o bir hünerdir; bir uygulama değildir; bir hünerdir- yavaş yavaş onu özümsersin. Uyanık olduğun bu birkaç an o kadar nefis bir güzelliğe sahiptir ki, öylesine büyük bir keyiftir ki bir kez o anların tadını aldığında tekrar tekrar geri gelmek isteyeceksin; nefes için bulunmanın, sadece orada olmanın saf coşkusu için, başka bir niyetle değil.

Unutma Yoga'da yapılanla aynı işlem değildir bu.Yoga'daki işlemin adı Pranamaya'dır; bu tamamıyla farklı bir işlemdir, aslında Buda'nın Vipassana olarak adlandırdığının tam olarak zıttıdır. Pranayama'da derin nefesler alırsın, göğsünü giderek daha çok nefesle doldurursun, daha fazla oksijenle; sonra göğsünü mümkün olduğunca karbondioksitten tamamıyla boşaltırsın. Bu fiziksel bir egzersizdir, beden için iyidir ama Vipassana ile hiçbir ilgisi yoktur.

Vipassana'da doğal nefesinin ritmini değiştirmezsin. Uzun, derin nefesler almazsın, normalde yaptığından hiçbir şekilde farklı olmayan bir biçimde nefes verirsin. Kesinlikle doğal olmasına izin ver. Tüm bilincin tek bir noktada olmalı; izlemede.

Ve eğer nefesini izleyebilirsen, o zaman başka şeyleri de izlemeye başlayabilirsin. Yürürken yürüdüğünü izleyebilirsin, yerken yediğini izleyebilirsin. Ve nihayetinde, en son aşamada uyuduğunu da izleyebilirsin. Uyuyorken kendini izleyebildiğin gün başka bir dünyaya taşınırsın. Beden uyumaya devam eder ve içeride bir ışık bir ışık parlayarak yanmaya devam eder.
Uyanıklığın kesintiye uğramadan kalır. O zaman günde yirmi dört saat izleme alttan alta akmaya devam eder. Bir şeyler yapmaya devam edersin... Dış dünya için hiçbir şey değişmemiştir ama senin için herşey değişmiştir.
Bir Zen ustası kuyudan su taşıyordu ve çok uzaklardan onun methini duyup görmeye gelmiş olan dindar bir kişi ona sordu:"Bu manastırın falanca isimli ustasını nerede bulabilirim?" Bu adamın bir hizmetkar olduğunu düşünmüştü, kuyudan su taşıyordu. Kuyudan su taşıyan bir Buda bulamazsın, yerleri temizleyen bir Buda bulamazsın.

Usta kahkahayı bastı ve "Aradığın kişi benim." dedi.
Dindar adam buna inanamadı. "Sizin hakkınızda çok şey duydum ama sizi kuyudan su taşırken düşünemiyorum."
Usta dedi ki:"Ama bu ben aydınlanmadan önce yaptığım şeydi. Kuyudan su taşımak,odun kesmek; bunları yapıyordun önceden ve ben bunları yapmaya devam ediyorum. Bu iki şeyi yapmada çok ustayım:"Kuyudan su taşımak ve odun kesmek. Benimle gel bir sonra yapacağım şey odun kesmek, beni izle!"

"Ama o halde fark nerede? Aydınlanmadan önce bu iki şeyi yapıyordunuz, aydınlanmadan sonra da aynı iki şeyi yapıyorsunuz; o zaman fark nerede?"

Usta güldü. "Fark içsel. Önceden herşeyi uykuda yapıyordum; şimdi herşeyi bilinçle yapıyorum, fark burada. Etkinlikler aynı ama ben aynı değilim. Dünya aynı ama ben artık aynı değilim.Ve artık ben aynı olmadığım için bana göre dünya da aynı değil."

Dönüşüm içsel olmak zorunda. Gerçek vazgeçiş budur: Eski dünya gitmiştir çünkü eski varlık gitmiştir.
 

Alıntıdır. ( Farkındalık-Osho )
 
Üst