Kaf'ta gizlenen sır

tesheba

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Haz 2011
Mesajlar
58
Tepkime puanı
59
Kur'an-ı Kerim Kaf suresi 16.ayet e dikkat çekmek isteriz...Arapça okunuşu şudur:

'''Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi'''

Klasik meali ise şöyledir:

'''Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.'''

Biz durumun hiç te denildigi gibi olmadığını ifade ediyoruz.
Burada keyif verici bir sır vardır...insan için tabii ki.

Şu noktaya egiliniz: ''...,ve nahnu AKREBU ileyhi min habli verid.''
Büyük harfle yazdığım noktaya bakınız.
Akraba diyor degil mi?
Kur'an-ı Kerimi ve daha önceki kitapları(Tevrat,İncil;Zebur) indirenler...
Hz.Nuh as. ve daha önceki nebilere vahy edenler...
Alemleri biz yarattık diyenler....
Arş'ın sahibiyiz diyenler...
Adem as. a melekleri secde ettirenler....
Diyorlar ki:
Biz sizinle(İnsanlarla yani biz ile) akrabayız.
Bundan daha büyük bir nimet-onur-gurur-sevinç olur mu?
İnsan kim olduğunu bir düşünsün.
İnsan ne olduğunu bir düşünsün.
Kimlerle akraba olduğunu bilsin.
Boşuna dememişler degil mi?
Kendini bilen Rab'bini bilir diye...
Bunun idrakine varan İnsan...
Artık başka bir şekilde düşünmeye ve yaşamaya başlar...
Başlamalıdır da degil mi?
Kendine yakışan ve ''Fıtrat'' a uygun şekilde.
Saglıcakla kalınız.
 

scLeng

Banlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2011
Mesajlar
56
Tepkime puanı
3
Konum
İstanbul
Bi hikaye vardır mesnevilerde ;


SİMURG EFSANESİ

Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka ya da batıda bilinen adıyla Phoenix ), Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir.....

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi... İstek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri...

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş...

"Aşk denizi"nden geçmişler önce...". "Ayrılık vadisi"nden uçmuşlar...". "Hırs ovası"nı aşıp, "kıskançlık gölü"ne sapmışlar... Kuşların kimi "Aşk denizi"ne dalmış, kimi "Ayrılık vadisi"nde kopmuş sürüden... Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş;
Balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.

Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça "si", "otuz" demektir... murg" ise "kuş"...
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; "Simurg - otuz kuş" demekmiş.Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. 30 kuş, anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...

Bahsettiğiniz kavram öze dönmek iç dünyayı dinlemek insan özü allahtan bi parçadır o yüzden aslında insan allaha secde ederken bir nevide kendine tapmaktadır kanımca..
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Sayın tesheba, sorumu yorgunluk ve uykusuzluğuma verin çünkü belki ben yazdıklarınız tam anlamadım ama zaten yaradan bizi nefesiyle üfleyerek canlandırdığını söylemiyor mu ? Zaten ene'l hak 'çıların izledikleri yol da tam olarak bu değil mi ? Yoksa siz başka bir şeyden mi bahsediyorsunuz ? öyle ise farkı açar mısınız ?
Teşekkürler
 

can-dan

Kayıtlı Üye
Katılım
12 May 2010
Mesajlar
310
Tepkime puanı
66
Konum
İZMİR
Kur'an-ı Kerim Kaf suresi 16.ayet e dikkat çekmek isteriz...Arapça okunuşu şudur:

'''Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi'''

Klasik meali ise şöyledir:

'''Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.'''

Biz durumun hiç te denildigi gibi olmadığını ifade ediyoruz.
Burada keyif verici bir sır vardır...insan için tabii ki.

Şu noktaya egiliniz: ''...,ve nahnu AKREBU ileyhi min habli verid.''
Büyük harfle yazdığım noktaya bakınız.
Akraba diyor degil mi?
Kur'an-ı Kerimi ve daha önceki kitapları(Tevrat,İncil;Zebur) indirenler...
Hz.Nuh as. ve daha önceki nebilere vahy edenler...
Alemleri biz yarattık diyenler....
Arş'ın sahibiyiz diyenler...
Adem as. a melekleri secde ettirenler....
Diyorlar ki:
Biz sizinle(İnsanlarla yani biz ile) akrabayız.
Bundan daha büyük bir nimet-onur-gurur-sevinç olur mu?
İnsan kim olduğunu bir düşünsün.
İnsan ne olduğunu bir düşünsün.
Kimlerle akraba olduğunu bilsin.
Boşuna dememişler degil mi?
Kendini bilen Rab'bini bilir diye...
Bunun idrakine varan İnsan...
Artık başka bir şekilde düşünmeye ve yaşamaya başlar...
Başlamalıdır da degil mi?
Kendine yakışan ve ''Fıtrat'' a uygun şekilde.
Saglıcakla kalınız.



Sevgili tesheba yazınızı ilgiyle okudum ve çok beğendim ,insanın kendisini bulması adına çok beğendim ancak,

'''Kur'an-ı Kerimi ve daha önceki kitapları(Tevrat,İncil;Zebur) indirenler...
Hz.Nuh as. ve daha önceki nebilere vahy edenler...
Alemleri biz yarattık diyenler....
Arş'ın sahibiyiz diyenler...
Adem as. a melekleri secde ettirenler....'''

demişsiniz...Çoğul kullanmışsınız ..Bunlar kimler???

Eğer ''ALLAH'' diyecekseniz ,niçin çoğul kullandınız onu anlayamadım .
Yüce ALlah Kur'anda bazı yerlerde ''biz ''demesine rağmen bütün Nebilere vahyedenin ,Ademe melekleri secde ettirenin,Arşın ve herşeyin MUTLAK SAHİBİ olanın,Alemleri yaratanın TEK YARATICI olan ALLAH olduğunu biliyoruz.

Sevgi ve dua ile....
 

tesheba

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Haz 2011
Mesajlar
58
Tepkime puanı
59
Sn.Can-dan,
epey bir süredir forumlara ara vermekteyiz,
Belki de forum yazılarını bırakmak ile bırakmamak
arasındayız.
Biraz daha kendimize ve tefekküre zaman
ayırmaya çalışıyoruz...hele ki,
Bu mübarek Ramazan günlerinde.
Bu sebepten gecikmiş cevap için özür dileriz.

'''Çoğul kullanmışsınız ..Bunlar kimler???''
sorunuza hemen cevap verelim;

Elbette ki Herşeyi yoktan,düşüncesi ve kelamı/Sözü ile
var eden Yüce Mevla'dır.
Çoğul kullanmamızın sebebi şudur:
O Yüce Mevla bizim bildiğimiz veya bilmediğimiz
manada ''Herşeye'' doymuştur.
Bu sebeple,yaratışına ve eserine yarattığı bazı yüksek
seviyeli kullarını ortak eder,onları nimetlendirir ve ikramda bulunur.
Dinlerde de böyle çoğul olarak ''Biz'' lafzına rastlarsınız.
Burada kasdedilen Allah cc.aşkı ile kemalat kazanmış ve Rabbi
ile arasındaki mesafeyi azaltarak ''yakınlaştırılmış'' kullardır.
Bunlar melek ve yüksek melekler ile velilerdirler.
Yani,Allah cc.alemleri çekip çevirirken bu varlıklara görev verir
ve onları onurlandırmış ikramda bulunmuş olur.
Ve,kendilerine -Biz- diyen bu gruplar muhteşem bir organizasyon
içerisindedirler ki bu sisteme Allah cc.sistemi denir.
Şu anda ki alemimizi Allah cc.adına tasarruf ederek sevk ve
idare eden sistemin başında Rahman as. vardır.
Rahman as. ve sistemi işleri çekip çevirirler.
Allah neden böyle sistemlere ihtiyaç duyar?
Bu, ihtiyaçtan ziyade rahmettir.
Zira şöyle denmiştir:
''Allah cc.ın hicabı nurdur.Eğer nurunu açarsa
mahlukat yanar/helak olur.''
Sanıyorum ne demek istediğimi şimdi anladınız.
Eğer ki öbür türlü düşünürseniz,o zaman bu meleklere
ne gerek var,bu peygamberlere ne gerek vara geliriz.
Şunu da önemle ifade edelim ki;
Şeytan,Allah cc.a asla ve kat'a isyan etmemiştir.
Şeytan,Rahman as.a isyan etmiştir.
Şeytan,eşigi tanımam direk Allah cc.a taparım dedi...
ve iblis oldu.
Bunu da anladığınızı umuyorum.
Son kerte de düşünürsek,elbette ki herşey,
her yerde O İrade-i İlahi'ye göre olmaktadır.
Biz diyenlerin eylem ve fiilleri de elbette ki
Allah cc. emri ve rızası iledir.
Saglıcakla kalınız.
 

la79

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
160
Tepkime puanı
18
Sn.Can-dan,
epey bir süredir forumlara ara vermekteyiz,
Belki de forum yazılarını bırakmak ile bırakmamak
arasındayız.
Biraz daha kendimize ve tefekküre zaman
ayırmaya çalışıyoruz...hele ki,
Bu mübarek Ramazan günlerinde.
Bu sebepten gecikmiş cevap için özür dileriz.

'''Çoğul kullanmışsınız ..Bunlar kimler???''
sorunuza hemen cevap verelim;

Elbette ki Herşeyi yoktan,düşüncesi ve kelamı/Sözü ile
var eden Yüce Mevla'dır.
Çoğul kullanmamızın sebebi şudur:
O Yüce Mevla bizim bildiğimiz veya bilmediğimiz
manada ''Herşeye'' doymuştur.
Bu sebeple,yaratışına ve eserine yarattığı bazı yüksek
seviyeli kullarını ortak eder,onları nimetlendirir ve ikramda bulunur.
Dinlerde de böyle çoğul olarak ''Biz'' lafzına rastlarsınız.
Burada kasdedilen Allah cc.aşkı ile kemalat kazanmış ve Rabbi
ile arasındaki mesafeyi azaltarak ''yakınlaştırılmış'' kullardır.
Bunlar melek ve yüksek melekler ile velilerdirler.
Yani,Allah cc.alemleri çekip çevirirken bu varlıklara görev verir
ve onları onurlandırmış ikramda bulunmuş olur.
Ve,kendilerine -Biz- diyen bu gruplar muhteşem bir organizasyon
içerisindedirler ki bu sisteme Allah cc.sistemi denir.
Şu anda ki alemimizi Allah cc.adına tasarruf ederek sevk ve
idare eden sistemin başında Rahman as. vardır.
Rahman as. ve sistemi işleri çekip çevirirler.
Allah neden böyle sistemlere ihtiyaç duyar?
Bu, ihtiyaçtan ziyade rahmettir.
Zira şöyle denmiştir:
''Allah cc.ın hicabı nurdur.Eğer nurunu açarsa
mahlukat yanar/helak olur.''
Sanıyorum ne demek istediğimi şimdi anladınız.
Eğer ki öbür türlü düşünürseniz,o zaman bu meleklere
ne gerek var,bu peygamberlere ne gerek vara geliriz.
Şunu da önemle ifade edelim ki;
Şeytan,Allah cc.a asla ve kat'a isyan etmemiştir.
Şeytan,Rahman as.a isyan etmiştir.
Şeytan,eşigi tanımam direk Allah cc.a taparım dedi...
ve iblis oldu.
Bunu da anladığınızı umuyorum.
Son kerte de düşünürsek,elbette ki herşey,
her yerde O İrade-i İlahi'ye göre olmaktadır.
Biz diyenlerin eylem ve fiilleri de elbette ki
Allah cc. emri ve rızası iledir.
Saglıcakla kalınız.
Sayın Tesheba eğer forumdan ayrılmadıysanız size bir kaç sorum olacak,
bu rahman a.s yi biraz açmanızı isteyeceğim,,kimdir? yada nedir?
hızır a.s gibi bir peygambermidir?
yoksa Allahın Özel sıfat ismimidir?
 

can-dan

Kayıtlı Üye
Katılım
12 May 2010
Mesajlar
310
Tepkime puanı
66
Konum
İZMİR
Sevgili tesheba ,öncelikle cevabınız için çok teşekkür ederim .Ancak her ne kadar '''anladığınızı umuyorum '''deseniz de ,anlamadığım yerler oldu .Daha ayrıntılı açıklayabilirseniz sevinirim .Şöyle ki;

'''Şunu da önemle ifade edelim ki;
Şeytan,Allah cc.a asla ve kat'a isyan etmemiştir.
Şeytan,Rahman as.a isyan etmiştir.
Şeytan,eşigi tanımam direk Allah cc.a taparım dedi...
ve iblis oldu.
Bunu da anladığınızı umuyorum.'''

DEMİŞSİNİZ fakat ,ayetlere bakınca bu dediğinizin tam tersini görüyorum ..

Allah, «Sana emrettiğim halde, seni secdeden alıkoyan nedir?» dedi, «Beni ateşten onu çamurdan yarattın, ben ondan üstünüm» cevabını verdi.7/Araf-12

İblis: «Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın» dedi.38/Sad-68

Bunun gibi birçok ayette iblisin ,Allahın emrine karşı geldiği görülüyor.Ve ''şeytan iblis oldu ''diye bir kavram da yok ,göremedim .Şeytaniyet iblisin vasıflarından diye anlıyorum ben..

Ayrıca Rahman a.s 'ı da ilk defa sizden duyuyorum .Bununla ilgili de bilgilendirebilirseniz çok sevinirim ..

Sevgi ve dua ile ....
 

erolx

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2009
Mesajlar
26
Tepkime puanı
2
İlm'i desteği olmayan bir yazı. Tamamen kişisel görüşlerinizi yazmışsınız. Hangisine cevap verilmesi gerektiğine karar veremedim. İki ana temaya değinelim.
Akrebu, Kökü kurb (yakınlık) olup daha ifadesi eklenmiş, en yakın, daha yakın. Mealler zaten, "daha yakın" diye terceme edilir. Sizin dediğiniz gibi "akraba", arapça da kurb diye anılsa da, bir karı koca, kanbağı olmadanda sırf evlilikten dolayı kurb (akraba) olmuş olur. Burada iki kişinin birbirlerine, fiziksel ve manevi olarak yakınlığına akraba denilebilir. "Biz size Şah damarınızdan Akrabayız" gibi bir ifade vermenizin hiç bir anlam bütünlüğü yoktur. "Bacak kısmınızdan ise akraba değiliz :)". Düşünmeniz güzel ancak, İlm'i desteği olması gerekir. Zevk'inizdir, böyle düşünürsünüz lakin, "Sır ve Hakikat" gibi sunmanız biraz abartı olmuş.
Diğer konu, Şeytan hiç bir zaman ALLÂH'a isyan etmemiştir. Hadi söylediğinizi bir an düşünelim. "ALLÂH'ın Rahman İsmi yönünden isyan etmiştir" diye de görüşünüze İlm'i bir derinlik verelim. Sizin binbir türlü Sırf Size ait olan İsimleriniz olsa ve Sizden başkası bu isimlere sahip olmasa, bu İsimler anıldığında Siz olduğunuz bilinse, bu İsimlerden hangisine asi olsa-küfretse bir kişi, direkt Zat'ınıza küfretmiş olur. Çark etme durumu yoktur. Zira bu isimler ile anılan TEK Kişi Sizsinizdir.
Açıkçası bir çok ayette açıkça ALLÂH'a asi olduğu ortadadır. Şeytan başlıbaşına ALLÂH'ın yolunda olanları saptırma gayretinden dolayı bile asi olmaya hak kazanır. Bu Şeytanı çok büyük iman sahibi gibi gösterme çabası ne yazık ki sonradan dejenere olmuş "Yezidilikten" gelmedir. Melek Tavus (Taus), ALLÂH'a "Sadece Sana secde ederim, secde edilmeye başka layık yok" demiş, her ne hikmet ise yanlış anlaşılmış, cezalandırılmış, sonradan affedilmiş vs. vs. uzar gider. Yine ne hikmetse, bu Ulvi İmanı, i'tikadı, Kur'an'da, neden secme etmediği sorulduğunda, "Beni ateşten, onu çamurdan" diye cevap verdiği geçmektedir. Kur'an, bazı sözleri değiştirip vermeyeceğine göre, Kur'an'a itibar kaçınılmaz olur.
Şeytan, apaçık düşmanımızdır. ALLÂH'ın yolundan kulları saptırmak ile de asi ve kafr olmuştur. Düşünmek güzel, yalnızca kaynaklar tarafından da desteklenmesi daha doğru olur.
 
Üst