Çocuklarda Caillou (Kayu) çılgınlığı ve olumsuz etkileri

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
Çocuklarda Caillou (Kayu) çılgınlığı ve olumsuz etkileri

Fransız yazar Christine L’Heureux ve çizer Hélène Desputaux’nun yarattığı bir çizgi kahraman olan Kayu (ya da orijinal adıyla Caillou) tüm dünyada 2-6 yaş arası okulöncesi çocuklarda tam anlamıyla bağımlılık yaratı. Kayu ilk kez Kanada’da kitap serisi olarak çıkmış ve ardından son 11 yıldır dünya televizyonlarında çizgi film serisi olarak yayınlandı. Şimdilerde Kayu, İsviçre’den Almanya’ya, İspanya’dan Dubai’ye gösterildiği 50’den fazla ülkede izlenme rekorları kırıyor ve tüm Dünya da Kayu pazarı yaratılmış.

Dört yaşındaki bir çizgi film karakterinden, miniklerin ilk idolü haline gelebilecek bir fenomenin nasıl doğduğu sorusunun cevabı Kayu’nun günlük hayatı işlemesinde ve basitliğinde saklı.

Birçok anne baba çocuklarının Caillou(Kayu) fanatiği olmalarından şikayetci durumunda. Caillou çizgi filminin çocuklar üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu küçük çocuğu olan tüm anne babalar tecrübe etmiştir.

Anne Babalar çocukları için endişeli!

Bir anne Caillou’dan dolayı kendi kızında gözledikleri olumsuzlukları şu şekilde dile getiriyor;


“1.Karanlıktan korkmayan (henüz korkmayı öğrenmediği için) kızım, Caillou'nun karanlıktan korkması temalı bölümünü izledikten sonra korkmanın ne olduğunu öğrendi ve bizim de kendisiyle gelmesini istemeye başladı odasına giderken.
2. Yaşlanma ve ölüm temalı bölümü izleyen bir arkadaşımın kızı, kreşte sık sık annesinin yaşlandığını ve öldüğünü söylemeye başladı. Babasına sizin yaşlanmanızı istemiyorum, ölmeyin siz diyerek duygusal sahneler yaşadı ve yaşattı.
3. Kreşe giden ve kreşe alışkın olan kızım, sabahları ağlamaya başladıktan birkaç gün sonra ağlamadığı bir sabahın akşamında "anne ben artık arkadaşlarımdan utanmıyorum" diyerek beni dumura uğrattı. Biraz düşündükten ve endişeden sonra yakın zamanda izlediği Caillou'nun büyükbabasının arkadaşıyla tanışması ve "Caillou büyükbabasının arkadaşından biraz utanmıştı" cümlesi yankılandı beynimde. Daha önce sorduğu ama benim o an çok da üzerinde durmadığım "anne utanmak nedir, kötü bir şey mi?" sorusu da yine yakın zamanlarda gelen konuyla ilgili bir başka soruydu.

Şimdilik Caillou ile maceralarımız bunlar ama beni düşünmeye başladı. Verdiği mesajlar çocuklar tarafından böyle mi algılanıyor yoksa sadece benim kızım mı yaşıyor bunu diye merak ediyorum. Yine de artık Caillou izlemiyoruz biz.”

Annemizin bu endişesine kesinlikle katılıyorum. Tüm çocuklar bu mesajları bu şekilde algılıyorlar. Caillou küçük çocukların idolü haline gelmiş. Bu yaştaki çocuklar için bu kahramanın yaptığı her şey doğru kabul edilir. Zaten bu yaşta çocuklar kendileri gibi olan bu çocuktan hayatı öğreniyorlar. Fakat öğrendikleri bu hayat gerçeği yansıtmıyor.

Merkezimize gelen ailelerin yoğun talebi üzerine bu konuda yazmaya karar verdim. Ardından Kayu’nun birkaç bölümünü hem Türkiye’de yayınlandığı şekilde, hem de orijinal İngilizce dilinde dikkatlice izledim ve dikkatimi çeken ilk olumsuzlukları belirtmek istiyorum.

Caillou (Kayu)’nun olumsuz yanları nelerdir?

Kayu, çocuklara farklı bir kültür öğretiyor !

Çizgi filmde ilk dikkatimi çeken kültürel farklılıklardı. Çocuk sürekli annesine babasına teşekkür ediyor. “Thank you” aynen Türkçeye çevrilmiş ve “sağol” gibi daha sıcak kelimeler kullanılmamış. Öncelikle bizim kültürümüzde her şey için aile bireylerine teşekkür edilmez. Bizim duygusal bağımızda, gülümsememizde salıdır teşekkürümüz. Teşekkür resmiyetin, mesafenin göstergesidir. Teşekkür etmek çocuk ile anne baba arasına mesafe koyar. Bizim kültürümüzde sevgi bağı çok kuvvetlidir ve bireysel bir toplum değiliz.

Aynı zamanda kültürümüzde çocuklarımız bu filmde olduğu gibi adım atmak için bile anne babalarından izin istemez ve bağımsız hareket eder. Kayu nerdeyse soluk almak için bile annesinden, babasından izin istiyor, her şey için teşekkür ediyor.

Bu haliyle Kayu abartılı bir şekilde kibar bir çocuk. Biz buna çocuk değil ancak yetişkin diyebiliriz. Aslında çocuklarımız çocuk karakteri içinde bir yetişkini model alıyor. Bu durum sağlıklı değil çünkü biz çocuklarımızın bir yetişkin olmasını değil, çocuk gibi davranmasını ve çocukluğunu yaşamasını istiyoruz.

Kayu, çocuklarda benmerkezciliği geliştiriyor!


Çizgi film genç anne baba ve 2 çocuktan oluşan çekirdek ailenin hikayesinden oluşuyor. Fakat her şey Kayu’nun etrafında dönüyor. Kardeşinin istekleri, ailenin hayatı geri planda tutulmuş. Çizgi filmde benmerkezcilik ön planda yer alıyor. Kardeş sanki filmde bir dekor gibi kullanılmış. Kardeş Kayu’yu mutlu etmek için figüran oyuncu gibi. Bu durum görsel olarak da belirgin şekilde gösterilmiş. Çizgi film masal kitabı gibi duruyor. Kayu dışında diğer objeler hareket etmiyor. Kayu ve onunla ilgili kahramanlar hareket ediyor ve diğer objeler sadece hikaye kitabının sayfası gibi hareketsiz ve basit duruyor.

Kayu’da gerçek bir aile dinamiği yok!

Aile sonsuz mutluluğun yaşandığı yer değil, toplumun en küçük yapı taşıdır. Yani toplumda olduğu gibi ailede de anlaşmazlıklar çıkabilir. Çocuk toplumda yer almadan önce ailede problem çözme becerisini geliştirir. Fakat Kayu’nun ailesi öyle mutlu bir aile ki her şey hep yolunda gidiyor. Daha doğrusu Kayu’yu mutlu etmek için aile seferber olmuş. Ailede sorunlar Kayu’nun mutlu olacağı şekilde çözülüyor ve gerçekçi değil. Çocuk hiçbir şekilde hayal kırıklığı yaşamıyor veya “hayır” ile karşılaşmıyor. Kayu’nun en çılğın istekleri bile bir kılıfa uydurulup karşılanıyor. Anne baba ise hep sakin, hiç sinirlenmiyor. Mümkün mü bir annenin stresli olmaması, arada bir de olsa sinirlenmemesi? Tabi ki mümkün değil.

Çizgi filmde tozpembe bir hayat var. Eğer çizgi filmin çıkış noktası çocuğun günlük hayatı olmasa bir sorun yok. Fakat gerçek hayatı işleniyorsa gerçek yaşam gibi olmalı. Fantastik bir öykü olsa çocuk, bunların doğru olamayacağını yavaş yavaş anlar. Fakat çizgi film gerçek hayatı gösterdiğini savunuyor bu nedenle çocuklar için tehlikelidir. Çocuklar kendi anne babalarını Kayu’nun anne babasıyla karşılaştırıp eleştirebilirler. Mesela, çocuk annesine; “Anne, Kayu’nun annesi onun soğukta dışarı çıkmasına izin verdi sen bana vermiyorsun kötü annesin” diyebilir.

Kayu’da çocuklar aptal yerine konuyor!

Kayu’da hayat o kadar yavaş ve sıkıcı ki çocuğun yaptığı her şey hikaye okur gibi arka planda bir ses tarafından tarif ediliyor. Çocuğun neden sonuç ilişkisi kurmasına fırsat verilmiyor. Örneğin “kayu çamuru eline almış gülümsüyor” sahnesinde arka plandaki ses “Kayu çamuru elinde tutmaktan hoşlanmıştı” diye ne olduğunu anlatıyor. Bizim kültürümüzde çocuklar cin gibiler ve lep demeden leblebiyi anlayacak kapasitedeler. Çocuklarımızın bu çizgi filmi izlemelerine izin vererek kapasitelerini geliştirmek bir yana geriletmiş oluyoruz çünkü bu çizgi film çocukların zihinsel faaliyetlerini yavaşlatır.

Kayu’nun çizimi de berbat bir durumda. Kayu, çizgi filmde maket gibi duruyor. Kayu bir bebek gibi çizilmiş aslında 4 yaşında bir çocuk. Jest ve mimikleri anlaşılmadığı için de arka planda bir ses çocuğun yaşadığı duyguları tekrar ediyor. Ben Kayu'yu izlerken bir çizgi film izlemiş gibi değil, sanki bir masal kitabının sayfalarını yavaş yavaş çevriliyormuş gibi hissettim.

Kayu’nun eğitici bir yanı yok, ticari yanı dışında!

Kayu’nun izlediğim bölümlerinde eğitici bir yan bulamadım. Çocuklarımız günlük hayatı zaten yaşayarak öğreniyorlar. Bunları izleyerek öğrenmesine gerek yok. Çizgi film bir şey öğretmesinden çok, kötü örnek olması ile ön planda yer alıyor. Örneğin Kayu’nun kahvaltı yapması bile bir olay halinde gelmiş. Anne babanın gözü hep Kayu’nun üstünde, onun için yaşıyorlar. Kardeş ise bir kenara itilmiş. Kayu’nun Helikopter Anne Baba tanımına uyan anne babası var. İşlenen temalar tamamen gerçek dışı bir aile dinamiğini sergiliyor ve çocukları olumsuz etkileyecek niteliktedir.

Bunun yanı sırada çocuklar anne babalarına Kayu aksesuarları ve oyuncakları almaları için ısrar ediyor. Kayu pazarı yaratılmış. Her yerde Kayu ile ilgili eşyalar satılıyor ve çocuklar bunları almak için tutturuyor, ağlama krizleri yaşıyorlar.

Bütün bu olumsuzlukları sadece birkaç bölümünü izlediğimde fark ettiğim. Her bölümde farklı temalar işleniyor ve her tema ayrı ayrı analiz edilmelidir. Temaların etkisi üzerine yazımın başlangıcında annemizin kendi kızındaki gözlemlerine yer vermiştim. Buna benzer örnekleri zaten çocuklarınızda gözlüyor olmalısınız.

Anne babalara önerim Kayu’yu çocuklarına çok sık ve düzenli izletmemeleridir. Eğer çocuklar düzenli izlerlerse Kayu fanatiği oluyorlar ve onun her hareketleri model alıyorlar. Çok mecbur kalırsanız ara sıra izletebilirsiniz ama Kayu’nun çocuğunuzda bağımlılık yapmasına izin vermeyin.

Çocuklarınızın Kayu fanatiği olmaması dileğiyle,

Pedagog Sevil Yavuz

Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı, Filial Terapist, Psikolojik Danışman
 

Xandra

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Nis 2011
Mesajlar
59
Tepkime puanı
2
İş
Öğrenci
Çok doğru bir tespit. Bir tanıdığım bir iki sene önce boşandı. Kızı çok küçük, o nedenle ona fazla hissettirmemek adına sanırım söylememişlerdi ve babayla birlikte vakit geçirmeye çalışıyorlardı. Kızı yakın zamanda şöyle demiş: "Anne, babamla sen ayrıldınız dimi?" Kadın şaşırmış tabi kem küm, ufaklık da "Kayu'nun annesiyle babası hep beraber siz değilsiniz" demiş. İster istemez karşılaştırma yapıyorlar.

Belki de kız çocukları bu kadar nazik bir çocuk görmediklerinden farklı algılıyorlardır, izlemedim gerçi Kayu bahsedildiği gibi mi ama Kayu hastası bütün bildiğim ufaklıklar kız.
 

mebruke

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Mar 2011
Mesajlar
252
Tepkime puanı
13
Konum
dünyada bi toprak parçasında
İş
yazmak okumak araştırmak öğrenmek
gerçekten yeğenim tıpkı kayu gibi konuşuyor.davranışları cümleleri bakıyorum çocuklar soluk almadan izliyor
 

fabulă

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Nis 2011
Mesajlar
74
Tepkime puanı
9
Konum
Kahire
İş
Öğretmen
Benim öğrencilerim kendi anne babalarını beğenmemeye başladılar, hep şikayet ediyorlar. Sürekli o çizgifilmdeki ebeveynlerle kıyaslama yapıyorlar. Ve konuşmaları da taklit ediyorlar. Aileler bukadarına göz yummasa keşke.
 

Mo Chuisle

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 May 2010
Mesajlar
47
Tepkime puanı
6
İş
Öğrenci..
Böyle çizgi filmler kaldırılmalı tv'den ya.
 

serfiraz

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Nis 2011
Mesajlar
264
Tepkime puanı
34
bir tanıdığımızın kızı henüz 2 buçuk yaşında ancak gece gündüz calliou izlemekten ,onu model almış ve tıpkı onun gibi davranıyor.calliounun sirk bölümünü izlemiş ve bana geçenlerde,ablacım sirke gidelim çok eğlenceli olabilir dedi.Daha bu ve bunun benzeri sürekli kalıplar halinde cümleler ezberliyor.Ayrıca annesine sarılırken bile "calliou da böyle yapıyor"diyor.Bu davranışı bile taklit etmesi beni tedirgin ediyor.
 

vermud

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Şub 2009
Mesajlar
85
Tepkime puanı
1
Benim gözlemlediğim üç çocuktada kayu izlemeye başladıktan sonra, benim kelimesini çok kullanıyor.

o benim oyuncağım,
o benim annem
o benim ,

o benimi çok fazla kullanmaya başladılar kayu izlemey başladıktan sonra
 

magribeyn

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Mar 2011
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Ben babasına bayılıyorum kek yapıp evi süpüren bir adam, her eve lazım.
 

Mouse

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ocak 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
9
haklısın katılıyorum calliou bizim cocukluğumuzun pokemonundan dahada cok tuttu...
 

YasinLY

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Ocak 2010
Mesajlar
673
Tepkime puanı
54
Kesinlikle katılıyorum. Bir nevi sübliminal aslında...
 

schutze07

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
347
Tepkime puanı
19
Illuminatinin bir parçası gibi sanki sübliminallerle dolu bence ve kanallarla ilgisini olduğu hiç sanmıyorum !
 
Üst