Antik Mısır ve İnkalılar Uçabiliyormuydu ?

Sennin

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
223
Tepkime puanı
26
Eski Mısır'da Havacılık

[FONT=&quot]1898 Yılında, Mısır'da Kuzey Sakkara'da, M.Ö. 200'den kalan Pa- di-Imen'in mezar kazılarında garip kanatları olan bir cisim bulundu. O yıllarda, daha henüz uçak ve uçuculuk kavramı gelişmemişti, olsa olsa bir kuş olabilirdi.

Cisim, Kahire Müzesine yollandı ve kataloglara alındıktan sonra diğer açıklanamayan eşyaların arasında yerini alarak tozlanmaya terk edildi. 70 yıl sonra Mısırılog ve arkeolog Dr. Halil Messiha, müzedeki kuş figürleri üzerinde çalışırken, Sakkara cismi ile karşılaştı, daha ilk bakışta cismin kuş olmadığına karar verdi, önünde modern bir uçak dizaynı duruyordu.
egypt-3dwall.jpg

İşin ilginç yanı Dr. Messiha'nın, bir model uçak meraklısı olmasıydı, kısa bir çabadan sonra Mısır Kültür Bakanlığını bir araştırma yapılması için ikna etmeyi başardı. Cismin son derece hafif bir maddeden yapılmıştı, ağırlığı 14 gramdı,kanat açıklığı 17.78 cm.'ydi ve aerodinamiği mükemmeldi. Kanatlar modern bir makette olduğu gibi, özel olarak açılmış bir deliğe monte edilmişti ve arka kuyruğu tam anlamıyla modern bir uçağa benziyordu.

Yapılan tasarım sonucunda ortaya çıkan uçak modeli düşük hızlı bir yük uçağına benziyordu, hızı ancak saatte 45-65 mil olabilirdi ama tabii ki güç kaynağının ne olduğu bilinmiyordu.

Mükemmel bir planör olarak da düşünülebilirdi ama bu cisim 2000 yıllıktı ve planör olarak uçabilmesi için, bir jet uçağının çekişine ihtiyacı vardı. Messiha, Eski Mısırlıların günlük yaşamlarında her şeyin modelini yapmaya bayıldıklarını biliyordu; mezarların tapınakların gemilerin arabaların hizmetçilerin hayvanların ve hemen her şeyin küçük modellerini yapmışlardı.
sakkara.jpg

Sonuç olarak bir uçak modeli bulunmuştu; Dr. Messiha, şimdi çok daha öte bir hayal kuruyor; acaba çöllerin kumlarının altında daha neler gizli? Ve Eski Mısırlılar uçuyor muydular?



[/FONT] İnkaların Jet Uçağı

[FONT=&quot]1954 Yılında, Colombia Hükümeti, antik altın eserlerden oluşan bir koleksiyonu, ABD'ye sergilemeye gönderdi.

Amerika'nın önde gelen mücevher uzmanlarından Emmanuel Staubs, sipariş üzerine cisimlerin altı tanesinin röprodüksüyonlarını yapacaktı.

15 yıl sonra bunların bir tanesi analiz için biyolog-zoolog Ivan T. Sanderson'a verildi. Sanderson kısa bir çalışmadan sonra, bir grup danışmanı toplayarak vardığı sonucu açıkladı; bu model en azından bin yıllıktı ve yüksek hızda uçabilen bir uçak modelinden hatta bir jet başka bir şey değildi. Modelin uzunluğu 5cm.'di ve bir zincirin ucuna takılıp, kolye olarak kullanılmıştı.
ancientaircraft2.jpg

Tahminen M.S 500-800 arasında, Sinu Bölgesi'ndeki İnka öncesi dönemden kalmaydı. Sanderson ve New York Aeronotik Enstitüsü'nden Dr. Arthur Poyslee, bu tür bir kanatlı hayvanın olmadığı sonucunda birleştiler, cisim biyolojik olmaktan öte mekanikti.

Örneğin ön kanatları delta şeklindeydi, kenarları çok belirgindi ve bir hayvana hiç benzemiyordu arama daha da ilginci bir dümen vardı. Bütün bunların ötesinde, cismin üzerinde Aramaik yani eski İbrani alfabesindeki " B " harfinin bulunması inanılmazdı yani cismin kökeni Colombia değil, Ortadoğu olmalıydı ama orada ne arıyordu?

Gerçekten bu bir uçak modeli mi ?

Harfin şekli bir rastlantımı?

Yoksa eski Ortadoğulular uçmanın sırrına sahip miydiler?


ALINTIDIR
Kaynak:Araştırma arşivim
[/FONT]
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Ben mısırIıIarIa uzayın yada uzayIıIarın ve bazı gezegenIerin o donemIerIe aIakaları ve bagIantıIarı oIduklarını düşünüyorum. DoIaysıyIa uctuklarını degıI de uçagı gormus oIabıIeceklerı büyük ihtimal.
 

mumunisi

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
32
Tepkime puanı
10
3660 yılda bir güneşin etrafında bir turunu tamamlayan ve bu turunu tamamlarken dünyanın yakınından geçen bir gezegen olduğu söyleniyor.
Bu gezegene Sümerliler "Niribu",Babilliler "Marduk" diyormuş.O dönemdeki papirus ve tablet hiyeroglif yazıtlarında "geçit kaderi"(Kader anlamı,sözü geçen eski uygarlıklarda değişmez yörünge anlamında kullanılıyormuş).
Mısır,Sümer,İnka,Astek(Nasca çizgilerinin olduğu yer ve Orta Amerikada enteresan afrika suratlı adamların heykellerinin bulunduğu yerler),kapalı kapılar ardındaki Çinde , Türk piramitlerinin bulunduğu yerlerde ,Avusturalya kıtasında bulunan Mısır hiyerogliflerinde ve buna benzer yerlerde.
Arkeolojik kalıntılarda bu gezegene ait çok enteresan bilgiler bulunmuş.Kamuoyuna tam açıklanma yapılamayan arkeolojik bulguları neden sır olarak tuttukları bilinmiyor. (Belki tam kanıtlanacak delilerin elde olmadığı için herkez tarafından deli saçması olarak nitelendirilme korkusundan yada kamuoyunu belli bir şekilde gütme psikolojisi olduğu düşüncesiyle bazı gerçekleri sakladıklarından olabilir?) Ama iki kişinin bildiği asla sır olmaz.!!
Yukarıda sözü geçen gezegen i.ö 445bin yıl önce dünyanın yakınından geçerken insandan çok daha gelişmiş akıllı türler tarafından ("Anunnaki" deniyor.Yukarıdan gelenler anlamında),güney mezopatamyada "eridu" adında (dünya istasyonu 1 )konoli (kent)kuruluyor.
Bu türlerin amacı kendi gezegeninde bulunmayan fakat dünyada bulunan madenleri almaktır.Fakat zaman kısıtlı olduğu için (gezegenin yörüngesi dünyadan uzaklaştığı için)ve çalışmak zor geldiği için daha az zamanda daha fazla iş gereksinimi duyuluyor.Bu sebebten dünyadaki bazı tür canlıların genetiğini oynayarak; verilen emirleri yerine getirip,anlayabilmeleri için "ilkel işçi" insanı geliştiriyorlar.
Ama başka bir sorun çıkıyor.Biraz zaman sonra (demekki genetiği değişmiş insanlar üremeye başlıyor)ilkel insanların kızları bazı anunnankiler tarafında çekici geliyor ve bu insan dişilerle evleniyorlar.Bir çok bilgiyide bu "ilkel işcilere" ögretiyorlar.Fakat anunnankilerin kralı "Enki"bu durumdan çok rahatsız oluyor.Daha sonra problem olmasın diye insan neslini yoketmeyi düşünüyor ama yapamıyor.
Kısacası her 3660 yılda bir bu gezegen dünyanın yakınından geçiyor ve her geçitinde dünya tarihini değiştirecek olaylar oluşuyor.Sanırım Enki insanların aşırı gelişip kendi varlıklarını tehtit edeceğinden korkuyor.Çünkü insanoğlu kadar acımasız ve vahşi yaratık yok.(Nuh tufanı,sonraki 3660 yılında Hz.Musanın mısırdan çıkışı ve her bu gezegen geçişinde bilim teknolojinin hep sıfırlanması.)
Konuyu şuraya bağlamak istiyorum.Bu Mısısrlılar uçakta kullanmıştır ve bizim bilemediğimiz teknolojide.Ama hep anlayamadığımız şekilde teknoloji tabana vurmuş.
Buna en güzel örnek;Maya uygarığında bulunan kristal kafatası?
link: Kristal Kafatasının Sırrı Hala Çözülemedi izle, indir, paylaş! - Vidyoara.com
 

Sennin

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
223
Tepkime puanı
26
Sayın mumunisi;
Tarihsel olayları açıklamada kesin kanıtlar gereklidir.Sizin söyledikleriniz bana hiç kesin gelmedi.Ayrıca bu konuda ortaya binlerce teori atılabilir.Yani şudur budur diyemeyiz.Hatta hemen şimdi bende bir teori ortaya atıyorum.Hemde kanıtlara dayanarak...
James Chuchwardın araştırmasına göre Mu kıtası batmadan önce bir çok göç verdi.Bu göçlerden bir kısmıda Mezopotamya bölgesine olmuştur.Bu göçler sonucunda bu aşırı gelişmiş uygarlıktan ayrılan insanlar,belkide Mezopotamya ve Dünyanın başka bölgelerine kendi teknolojilerini götürdüler.Yani böyle bir olay için hiç uzaylılara,kanıt olmayan olaylara gitmeye gerek yok.Marduk gezegeninin varlığını biliyorum.Ancak aşırı gelişmiş bir uzay uygarlığı gibi şeylere inanmıyorum.Eğer sizin söylediğiniz gibi teknolojileri çok gelişmiş olsaydı gezegenlerinin dünyaya yaklaşmasını beklemezlerdi.Uzay araçları yaparak dünyaya ulaşabilirlerdi.Ayrıca Mu ve Atlantis kıtalarının olmadığını,tamamen uydurma olduğunu düşünüyorsanız James Chuchward'ı ve onun araştırmalarını inceleyin derim.
 

mumunisi

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
32
Tepkime puanı
10
Sayın !.ATES.!
Yukarıda anlatılanlar,arkeolojik kazılarda bulunmuş en eski tabletlerin, bazı bölümlerinin tercümesiyle ve kutsal kitaplardan alınan bilgilerin, harmanlanmasıyla ortaya atılmış bir teoridir.
Tabiki "gerçekler budur" demiyorum.Ama kutsal kitaplarda anlatılanlarla,bu tabletlerde anlatılan olaylar hemen hemen aynı.
Mesela ilk insan Adem'in kabuga kemiğinden Havva'nın yaratıldığı söylenir.Fakat burada Sümer tabletlerinde "Tİ" sözcüğü kaburga kemiği anlamına geldiği gibi "yaşam özü anlamınada gelir.Aynı şekilde yaradılış destanını anlatan Babil silindir mühürlerinin üzerinde,şimdiki tıpta simge olarak kullanılar sarmal yılan resmedilmektedir.Bu sarmal yılan dna zincirine çok benzemektedir.
Sözü fazla uzakmak istemiyorum,bu mardukta hayatını idame ettiren canlılar (ki varolduğunu savunmuyorum ama yok da demiyorum.Çünkü bende bilmiyorum.)bizim gibi insan olup dünyada bir konoli kurmuş olabilirler.
Şimdi şöyle düşünelim.Dünyadan kendini soyutlamış adada kendi haline yaşayan topluluk olduğunu düşünelim.Sallarımız karadan en fazla 2 -3 km uzaklaşabiliyor.Ve diyoruz ki "kesinlikle başka adalarda yaşam yok.Neredenmi biliyoruz?Biz dürbünlerle diyer karaları inceledik."derler.Ama şu anki teknoloji tüm dünyaya hakim olduğundan böyle bir düşüncenin ne kadar ilkel olduğunu anlıyor.O imkanlarda bu düşünce çok mantıklı."Başka adalarda bizim gibi akıllı canlılar yok."Ama başka insanlar var.Ada sakinleri bilmiyor.
Bir diyer konu
"Eğer sizin söylediğiniz gibi teknolojileri çok gelişmiş olsaydı gezegenlerinin dünyaya yaklaşmasını beklemezlerdi.Uzay araçları yaparak dünyaya ulaşabilirlerdi."demişsiniz.Mantıklı.
Zaten dünyaya ulaşabiliyorlar.Ama yukarıdaki tezde "kendi dünyalarında olmayıp,bizim dünyamızdaki madenleri alıyorlar"demiştim.İşte 3660 yılda bir dünyaya yaklaşan gezegenlerinde bu kargolama işi daha kolay.Belkide aşırı yük taşıyabilen ve çok uzak mesafelere katedebilen araçları daha geliştirememişlerdir.Ama hala dünyaya geldikleri doğru. En basit örneği hepimizin bildiği Fil suresi.
"Rabbinin fil ashabına ne etteğini görmedin mi? O, onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? Ve üzerlerine sürü sürü ebabil kuşları göndermedi mi? Ki her biri onlara ateşte pişirilmiş çamurdan taşlar atmışlardı. Allah (u Teâlâ), onları kurt yeniği yaprağa çeviriverdi"
Uzun uzun yazmak istemiyorum ama şu anki teknoloji kuşlara gps takıp ve kamere takıp izleme yapabiliyor.Ve bir adım ötesi kuşların genetiğini değiştirip gideceği rotayı belirleyip üzerine ateşli silah monte etmeye çalışıyorlar.(tabi bunlar çok gizli ar-ge çalışmaları.Ama her zaman dediğim gibi iki kişinin bildiği sır değildir)
bu teknolojiyi binlerce yıl önce yakalamış ve bizim gibi insan olan ,mardukta yaşayan "anunnakiler" kabeye yıkmaya gelen orduyu bu tarz silahlarla etkisiz hale getirmiş olabilirler.Ama unutmayın herşey Allah'ın izninle olur,Diyerleri vesiledir.neticede Fil suresinde vesilelere pek detay vermeden özetleme yapıyor.Bu olayıda kitabımız Kuran-ı kerim'de açıklıkla anlatsaydı 1400 yıl önce yaşamış insanlar anlayabilirlermiydi.Şuan bile daha önce hiç helikopter görmemiş bir insana helikopteri anlatamaz "kuş gibi birşey" der geçerdik.
Diyer konuda "Ayrıca Mu ve Atlantis kıtalarının olmadığını,tamamen uydurma olduğunu düşünüyorsanız James Chuchward'ı ve onun araştırmalarını inceleyin derim."demişsiniz.
Kesinlikle Mu ve Atlantisin varlığına inanıyorum.Ama sadece demek istediğim Allah'a tam kulluk görevini yapan anunnankiler, sonradan genetik ilmiyle geliştirdikleri kendi gibi olan türleri (yani bizleri) aşırı olarak teknolojiyi ilerletip, Mu gibi Atlantis gibi çok gelişmiş medeniyetler kurup, ilimin nerden geldiğini anlamadan, kendimizi ilah ilan etme küstahlığını göterince; annunnankiler tarafından bu medeniyetler imha edildi diyorum.Hemen kısa bir misal;Sodom ve Gomora kentlerindeki sapkın ilişkiyi durdurmamaları ve neticesinde nükkleer silahlarla kentlerin imha etmeleri gibi.
Yazım uzun,okuduğunuz için teşekür ederimla hatalarından dolayı özür dilerim.Acele yazdığım için oldu.
 
  • Beğendim
Tepkiler: AJA

mebruke

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Mar 2011
Mesajlar
252
Tepkime puanı
13
Konum
dünyada bi toprak parçasında
İş
yazmak okumak araştırmak öğrenmek
eski insanları gerçekten bişey bilmez yerine koymayalım bunun gibi ne şaşıtıcı dünya tarihine yön veren bilgiler bulgular bizden saklanıyor çok saçma gelebilir ama m.ö. bilgisayarımsı cihaza rastlanmış.bunlar gerçek ve eski dini yazılardada büyük ipuçlarına rastlanıyor örneğin hz. süleyman balçık gibi kara maddeyle hızla gezindi kelimesi geçer bunu şimdiki petrolle yorumlayanlar var yada bir perdede izledi bu da günümüz televizyonuna dalalet eder
 

Sennin

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
223
Tepkime puanı
26
Bahsettiğiniz bilgisayar antikyhera cihazı olabilir.
 

Sennin

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
223
Tepkime puanı
26
Sayın !.ATES.!
Yukarıda anlatılanlar,arkeolojik kazılarda bulunmuş en eski tabletlerin, bazı bölümlerinin tercümesiyle ve kutsal kitaplardan alınan bilgilerin, harmanlanmasıyla ortaya atılmış bir teoridir.
Tabiki "gerçekler budur" demiyorum.Ama kutsal kitaplarda anlatılanlarla,bu tabletlerde anlatılan olaylar hemen hemen aynı.
Mesela ilk insan Adem'in kabuga kemiğinden Havva'nın yaratıldığı söylenir.Fakat burada Sümer tabletlerinde "Tİ" sözcüğü kaburga kemiği anlamına geldiği gibi "yaşam özü anlamınada gelir.Aynı şekilde yaradılış destanını anlatan Babil silindir mühürlerinin üzerinde,şimdiki tıpta simge olarak kullanılar sarmal yılan resmedilmektedir.Bu sarmal yılan dna zincirine çok benzemektedir.
Sözü fazla uzakmak istemiyorum,bu mardukta hayatını idame ettiren canlılar (ki varolduğunu savunmuyorum ama yok da demiyorum.Çünkü bende bilmiyorum.)bizim gibi insan olup dünyada bir konoli kurmuş olabilirler.
Şimdi şöyle düşünelim.Dünyadan kendini soyutlamış adada kendi haline yaşayan topluluk olduğunu düşünelim.Sallarımız karadan en fazla 2 -3 km uzaklaşabiliyor.Ve diyoruz ki "kesinlikle başka adalarda yaşam yok.Neredenmi biliyoruz?Biz dürbünlerle diyer karaları inceledik."derler.Ama şu anki teknoloji tüm dünyaya hakim olduğundan böyle bir düşüncenin ne kadar ilkel olduğunu anlıyor.O imkanlarda bu düşünce çok mantıklı."Başka adalarda bizim gibi akıllı canlılar yok."Ama başka insanlar var.Ada sakinleri bilmiyor.
Bir diyer konu
"Eğer sizin söylediğiniz gibi teknolojileri çok gelişmiş olsaydı gezegenlerinin dünyaya yaklaşmasını beklemezlerdi.Uzay araçları yaparak dünyaya ulaşabilirlerdi."demişsiniz.Mantıklı.
Zaten dünyaya ulaşabiliyorlar.Ama yukarıdaki tezde "kendi dünyalarında olmayıp,bizim dünyamızdaki madenleri alıyorlar"demiştim.İşte 3660 yılda bir dünyaya yaklaşan gezegenlerinde bu kargolama işi daha kolay.Belkide aşırı yük taşıyabilen ve çok uzak mesafelere katedebilen araçları daha geliştirememişlerdir.Ama hala dünyaya geldikleri doğru. En basit örneği hepimizin bildiği Fil suresi.
"Rabbinin fil ashabına ne etteğini görmedin mi? O, onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? Ve üzerlerine sürü sürü ebabil kuşları göndermedi mi? Ki her biri onlara ateşte pişirilmiş çamurdan taşlar atmışlardı. Allah (u Teâlâ), onları kurt yeniği yaprağa çeviriverdi"
Uzun uzun yazmak istemiyorum ama şu anki teknoloji kuşlara gps takıp ve kamere takıp izleme yapabiliyor.Ve bir adım ötesi kuşların genetiğini değiştirip gideceği rotayı belirleyip üzerine ateşli silah monte etmeye çalışıyorlar.(tabi bunlar çok gizli ar-ge çalışmaları.Ama her zaman dediğim gibi iki kişinin bildiği sır değildir)
bu teknolojiyi binlerce yıl önce yakalamış ve bizim gibi insan olan ,mardukta yaşayan "anunnakiler" kabeye yıkmaya gelen orduyu bu tarz silahlarla etkisiz hale getirmiş olabilirler.Ama unutmayın herşey Allah'ın izninle olur,Diyerleri vesiledir.neticede Fil suresinde vesilelere pek detay vermeden özetleme yapıyor.Bu olayıda kitabımız Kuran-ı kerim'de açıklıkla anlatsaydı 1400 yıl önce yaşamış insanlar anlayabilirlermiydi.Şuan bile daha önce hiç helikopter görmemiş bir insana helikopteri anlatamaz "kuş gibi birşey" der geçerdik.
Diyer konuda "Ayrıca Mu ve Atlantis kıtalarının olmadığını,tamamen uydurma olduğunu düşünüyorsanız James Chuchward'ı ve onun araştırmalarını inceleyin derim."demişsiniz.
Kesinlikle Mu ve Atlantisin varlığına inanıyorum.Ama sadece demek istediğim Allah'a tam kulluk görevini yapan anunnankiler, sonradan genetik ilmiyle geliştirdikleri kendi gibi olan türleri (yani bizleri) aşırı olarak teknolojiyi ilerletip, Mu gibi Atlantis gibi çok gelişmiş medeniyetler kurup, ilimin nerden geldiğini anlamadan, kendimizi ilah ilan etme küstahlığını göterince; annunnankiler tarafından bu medeniyetler imha edildi diyorum.Hemen kısa bir misal;Sodom ve Gomora kentlerindeki sapkın ilişkiyi durdurmamaları ve neticesinde nükkleer silahlarla kentlerin imha etmeleri gibi.
Yazım uzun,okuduğunuz için teşekür ederimla hatalarından dolayı özür dilerim.Acele yazdığım için oldu.

Yazdıklarınız gerçekten çok mantıklı ancak ben hala böyle bir organizmanın yaşayabileceğini düşünmüyorum.Siz Atlantis ve Mu kıtalarını onların yok ettiğini söylemişsiniz.Ancak jeolojik araştırmalarda,kıtasal hareketlerden dolayı çökmüş büyük bir kara parçasına rastlanmaktadır.Buda bu kıtaların doğal yollarla çökmüş olduğunun bir kanıtıdır.Tabi bahsettiğiniz canlılar kıtasal kırılma yaparak bir kıtayı çökertebilecek kadar teknolojide ileriyse iş değişir.Ancak bu söylediğinizle uyuşmuyor,"Belkide aşırı yük taşıyabilen ve çok uzak mesafelere katedebilen araçları daha geliştirememişlerdir.".Eğer teknolojileri bu düzeydeyse tahminlerime göre bu kadar büyük bir kara parçasını çökertme işinide kolay kolay yapamazlar.Ayrıca emin değilim ama sodom ve gomora şehirleri volkanik faaliyetler sonucu yok olmuştu.
Ayrıca bu gezegende hayat olduğuna dair kesin bir kanıt varmı.Biliyorsunuz uzayda binlerce yıl önceden kalıntılar bulunabilir,çünkü bunları yok edebilecek bir etki yoktur.Belki gama ışınlarından etkilenebilir :) Ancak kayaların arasında kalmış bir kalıntının zarar görebileceğini düşünmüyorum.Kısaca bu gezegende hayat olduğuna dair kesin bir kanıt varmı ?
 

mumunisi

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
32
Tepkime puanı
10
Sayın !.ATES.!
Benimde başka gezegenlerde, bizim gibi etten ve kemikten şuuru ve iradesi olan canlıların olduğu aklıma yatmıyor.Ama bu gezegende yada başka bir gezegende teknolojisi ve ilmi ileride olan,eti kemiği olmayan şuuru,aklı iradesi olan yaratıkların varlığını düşünmüyor değilim.
Yukarıdaki yorumunuza istinaden;
"Atlantis ve Mu kıtalarını onların yok ettiğini söylemişsiniz.Ancak jeolojik araştırmalarda,kıtasal hareketlerden dolayı çökmüş büyük bir kara parçasına rastlanmaktadır.Buda bu kıtaların doğal yollarla çökmüş olduğunun bir kanıtıdır.Tabi bahsettiğiniz canlılar kıtasal kırılma yaparak bir kıtayı çökertebilecek kadar teknolojide ileriyse iş değişir.Ancak bu söylediğinizle uyuşmuyor,"Belkide aşırı yük taşıyabilen ve çok uzak mesafelere katedebilen araçları daha geliştirememişlerdir.".Eğer teknolojileri bu düzeydeyse tahminlerime göre bu kadar büyük bir kara parçasını çökertme işinide kolay kolay yapamazlar" demişsiniz.Şuanki teknoloji dahi kıtasal kırılmalar,yüz ölçümü olarak çok geniş yerleri çökertecek kadar ve hatta iklimleri değiştirip afrikanın ortasına kar yağdırıp,rusyanın ömrü hayatında 25 dereceyi geçmemiş yerine 40 derece sıcaklık verecek teknoloji var.(H.A.R.R.P diye netten araştırma yaparsanız daha sağlıklı bilgilere ulaşabilirsiniz.)Ama günümüzde ciddi şekilde aya gidip, canlı yayın yapacak teknoloji yok.(soğuk savaş dönemlerindeki aya ayak basma durumları, bana yalan geliyor.Doğru olsada şu an aya gitmiyorlar.Çünkü "ekonomik olarak aşırı külfet"açıklamaları yapılıyor)
Sodom ve Gomora kentlerinde nükkleer patlamaya dair izleri;şu günlerde dahi kalıntılarda radyasyon verileri alıyorlar.Ki eski ahitte ve kutsal kitaplarda yazan"Lüt'a dağlara mağralara kaç"denmesi radyasyon etkisinin kayaların ve mağraların sığınak etkisi yaparak azaltması olduğu yönünde tezler var.Siz sanırım Pompei kentindeki Vezüv yanardağının patlamasıyla karıştırdınız.
"Bu gezegende hayat olduğuna dair kanıt varmı demişsiniz"şu anki teknoloji daha "marsta hayat varmı?" sorusuna bile tam cevap veremiyor.Kaldı ki niribu gezegenine modül göderip inceleme yapsın.
 

kayabey

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Tem 2011
Mesajlar
63
Tepkime puanı
8
o kadar ışığı mükemmel bi şekilde yöneten bir kristal kafatasının mulaka konması gereken bi yer ve konduğu yerde bir işlevi vardır bence neden bunu aramıyorlarki . aynı ahit sandığının konulduğu yergibi
 
Üst