Çanakkale Savaşı'nda Kaybolan Norfolk Alayı

mally

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
720
Tepkime puanı
225
Çanakkale’de Gizemli Bir Biçimde Ortadan Kaybolan NORFOLK ALAYI

sandringham.jpg

10 Ağustos 1915 Çanakkale... Güneşin göz kamaştıran parlaklığı, topların tükenmek bilmeyen gürlemelerine karışıyor... Gelibolu savaşının son dönemi, cehennemi Çanakkale'ye taşınmış... Siperler fırın gibi... Savaş kokusu ile dolu sıcak bir rüzgâr ovada eserken, ince bir toz tabakasını da birlikte havaya kaldırıyor. Yiyeceklerin, siperlerin, ölü ve yaralıların üzerine bulutlar halinde çöken iri yeşil sinekler, dizanteriye yakalanan İngiliz askerlerini perişan ediyor...

İngiliz askeri tarihinin en büyük yenilgilerinden birine adım adım yaklaşıyor.

İngiliz komutan Sir Lan Hamilton, korkunç bir yenilgiye uğrayacaklarını sezmiş, savaşı kazanmanın tek şansını, taze kuvvetlerle birlikte yapılacak büyük bir saldırıda görmüştü.

Kraliyet Norfolk Alayı taze kuvvetlerin bir parçası olarak 29 Temmuz 1915’de İngiltere'de gemilere bindirildiler. Savaş tecrübeleri yoktu. Ordu mensuplarınca tatil gecesi askerleri diye anılan savunma birliklerine bağlıydılar. Norfolk Alayı, savaş hattı gerisinde iklime alışmak için bekletilmeden 10 Ağustos günü Suvla Koyu'nda unutulmaz bir macera yaşamak hayali yerine cehennemi andıran bir kâbusla karşılaştı.

Sahile yakın bir yerdeki tuz gölü, kavurucu yaz sıcağının etkisi ile kurumuş ve güneşin parlaklığını ve ısısını ayna gibi Norfolk Alayı’nın üzerine yansıtıyordu. Kuzeydeki Kireçtepe, iki yanında Kavaktepe ve Tekketepe, güneyindeki Sarıbayır arasından kalan Suvla Düzlüğü, dev bir arenayı andırıyordu. İngiltere'nin Dereham kasabasında toparlanan Norfolk Alayı 4. ve 5. taburları, anayurtlarından uzak bu topraklarda kendilerinden önce gelenlere mezar olan bölgede şaşkına döndüler. Savaşta her şey olabilirdi ama, Norfolklular, savaşın dışında başlarına gelecek olayı asla düşünemezdi.

Sir Hamilton, Tekke ve Kavaktepelerine bir gece karanlığında ani ve hızlı bir saldırı yapmayı planlamıştı. Bu iş için 12 Ağustos gecesi 54.Tümen ilerlemeye başladı. İçlerinde Norfolkluların tugayı da bulunuyordu. Tepelerin yamacına kadar gelecekler ve şafak sökerken saldırmak üzere hazırlanacaklardı. Fakat Anafarta Ovası denilen yerde, Türk askerinin pusuya yattığı sanılıyordu. Bu yüzden Norfolkluların bir tümeni önde giderek yolu açsın diye 12 Ağustos öğleden sonra harekete geçti.

Bu öncü tümenin ilerleyişi tam bir bozgunla sonuçlanmıştı. Gelibolu Savaşında İngilizlerin gösterdiği şaşkınlık ve beceriksizliğin tipik bir örneğini verdiler. Öğleden sonra saat 4’te topçu desteği, başlayacaktı. Ama 45 dakikalık bir gecikme oldu. Haberleşme hatası yüzünden gecikmeyi öğrenemeyen topçu desteği gereksiz yere, saatinden önce başladı ve boşuna ateş gücünü harcadı.

Savaş alanı hiç incelenmemişti. İngiliz komutanların, arazi hakkında bilgileri yoktu, hedefleri hakkında tam bir karara varamamışlardı. Haritaların çoğu son anda çalakalem çizilmişti ve yarımadanın diğer tarafını gösteriyordu. Türk kuvvetlerinin gücünden de habersizdiler.

4.Norfolk Taburu, geride olmak üzere, 163. tümen, gün ışığında çıplak ovayı geçmeye çalışmanın bariz bir hata olduğunu anladığında ancak 900 m. kadar ilerleyebilmişti. Türklerin direnci İngilizlerin tahmininden çok daha büyüktü. İngiliz tümeninin büyük bir kısmı makineli tüfek ateşi altında kaldığı için olduğu yerde çakılmıştı. Ancak sağ tarafta yer alan 5. Norfolk taburu daha az bir mukavemetle karşılaştığından ilerlemeye devam etti.

İşte tam bu sırada 22 kişilik bir Yeni Zelanda sahra birliğinin gözleri önünde Norfolk Alayı'nın 4.taburuna bağlı çok sayıda asker, karşılarındaki tepeye doğru yürümeye başladılar.

Tepenin üzeri ekmek somunu şeklinde beyaz bir bulutla kaplıydı. İngiliz askerleri, yavaş yavaş tepeye yaklaştılar ve bulutun içinde kayboldular. Son asker de bulutun içine girdikten sonra, beyaz bulut yavaşça havalandı ve rüzgârın aksi yönüne doğru hareket etti...

Kumandan Hamilton İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener'e gönderdiği telgrafta, olayı şöyle anlatıyordu.

"Savaş sırasında 163. tümen her bakımdan üstün olduğu bir anda, çok garip bir olay meydana geldi. Türklerin zayıflamakta olan kuvvetlerine karşı, Albay Sir H. Beauchamp, cesur ve kendinden emin bir kumandan olarak büyük bir gayretle hızla ilerledi ve savaşın en güzel kısmı böyle başladı. Mücadele daha kızışmış ve iyice karışmıştı.

Bu sırada askerlerin çoğu yaralı ve susuzluktan perişan bir haldeydiler. Bunlar kampa ancak gece vakti geri dönebildiler. Fakat Albay, 16 subayı ve 250 askeri ile önüne düşmanı katmış, hızla ilerlemesine devam ediyordu... Daha sonra bunlardan hiçbir haber alınamadı. Ormanlık bölgeye hücum ettikten sonra gözden kayboldular ve sesleri de duyulmadı. İçlerinden hiçbiri geri dönmedi."

267 kişi hiçbir iz bırakmadan kaybolup gitmişti. O gün öğleden sonra başlayan ilerleyişin başarısızlıkla sonuçlanması, Sir Lan Hamilton'un savaşı kendi lehine döndürme ümidini de yok etmişti. Böylece 1915 yılı sonunda Müttefik kuvvetler, geri çekilerek, büyük bir yenilgiye uğradılar. Gelibolu Savaşı, sekiz buçuk ay sürmüştü ve 46.000 askerin ölümüyle sonuçlandı. O zamanın savaşları için korkunç bir rakamdı bu. 1926 da İngiliz Hükümeti, savaşın kaybedilme nedenlerini araştırmak üzere resmi bir kurulu görevlendirdi.

“Gelibolu Kurulu'nun Son Raporu” adı altında baştan aşağı sansür denetiminden geçmiş bir rapor, önce 1917’de ve daha sonra da 1919’da yayınlandı. Raporun aslı, 1965 yılına kadar ortaya çıkarılmadı. 1918 sonunda, İngilizler Gelibolu'ya sanki galip gelmişçesine geri döndüler. İşgal Kuvvetleri'nin bir askeri, savaş alanında gezinirken Kraliyet Norfolk Alayı'na ait bir rozeti buldu. Çevrede yaptığı soruşturma sonunda, bir Türk çiftçisinin kendi arazisinde bulduğu bir sürü cesedi, yakında bir dereye attığını öğrendi. 23 Eylül 1919 günü, cesetleri çıkarmak gibi, zevksiz bir işin ardından, mezar kayıt birliğine başkanlık eden bir subay şu açıklamayı yapıyordu:

"Kayıp Norfolk Birliği'ni bulduk. Toplam olarak 180 ceset. Bunların 122 si Norfolk'tan, bir kısmı da diğerlerinden. Yalnız iki erin kimliğini öğrenebildik. Cesetler 3 km² lik bir alana yayılmıştı. Bulundukları yer Türk Cephesi'nin 750 m. gerisindeydi. Çoğu anlaşıldığına göre, bir çiftlikte öldürülmüş, bütün bunlar, başında düşündüğümüzün doğruluğunu gösteriyor. Herhalde fazla ilerleyemediler ve teker teker temizlenip gittiler. Yalnız çiftlik evine ulaşanlar kurtulmuş olabilir."

Kayıp 267 Norfolklu'dan 122 sinin cesedi bulunabildi. Geri kalan 145 kişinin ne cesedi bulundu ne de kendilerinden bir daha haber alınabildi. Yeni Zelandalı askerlerin anlattığı rüzgârın aksi yönünde giden beyaz bulut, kendi esrarını da birlikte götürmüştü.

Çanakkale Savaşı 8,5 ay sürdü. Bu süre zarfında Boğaz'ın iki yanı, tam bir cehennem olmuştu. Bu savaşta hayatta kalanlar, yaşadıklarını hiçbir zaman unutamadılar. Hatıralarını gelecek kuşaklara anlattılar. Fakat tek bir insan ancak kendi çevresinde olanları görebilirdi. Hâlbuki savaş çok geniş bir alana yayılmıştı. Ölen askerlerin cesetleri çürüyüp gitmesine karşın denizdeki gemilerin enkazı hala duruyor.

Savaşın tarihi yazıldı. Ölenlerin, yaralıların kaybolanların sayısı tespit adildi. Fakat bir tek şey unutulmadı, o da Norfolk Alayı’nın akıbeti. Bu askerler normal yolla ölmüş olsalardı bu kadar dikkat çekmez unutulurdu. Fakat tam aksi unutulmadı, birçok araştırmaya ve yazılan kitaba konu oldu.



-- ALINTIDIR --
 

sunny077

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Ağu 2010
Mesajlar
40
Tepkime puanı
2
Konum
ANTALYA
İş
TERAPÄ°ST
slm arkadaşlar

bu olay çanakkalenin savaşının son dönemlerinde olmuştur ve işin aslı şudur. çetin geçen çanakkale savaşında iki taraftanda çok sayıda rütbeli ve asker ölmüştür ingilizler devamlı takv,iye kuvvet aldılar bu taburda tamamen yeni acemi askerlerden oluşmaktaydı ve başlarına araziyi bilen bir rütbeli ve rehber veremediler. bu birlik sisten de faydalanarak türk birliklerinin kucağına doğru hareket ettiler ve pusuya düştüler ve hiçbiri kurtulamadı. ingilizler hiçbir yenilgiyi kabullenemedikleri için bunuda böyle anlattılar. daha ayrıntılı bilgi için EROL MÜTERCİMLER in GELİBOLU kitabını okuyabilirler.
 

mnö

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Nis 2011
Mesajlar
7
Tepkime puanı
4
NORFOLK TABURU
VE
TARİHİMİZDEKİ YOZLAŞMA


Çanakkale Savaşı muhakkak ki Türk ve Dünya tarihinin en önemli olaylarından birisi ve aynı zamanda hakkında en çok efsane üretilenidir.
Gelibolu muharebelerinde uydurulan hurafelerden birisi de Norfolk taburunun öyküsüdür. Öyküye göre Çanakkale Savaşları için özel olarak eğitim görmüş Norfolk taburu savaşta stratejik bir bölgeyi ele geçirecekleri sırada beyaz bir bulutun içinde kaybolur. Daha sonra söz konusu bulut gökyüzüne yükselerek uzaklaşır. Bir daha da Norfolklardan haber alınamaz. (Norfolk taburunun hikâyesi daha farklı bir şekilde 1999 İngiltere yapımı “All the King’s Men” adlı bir filme konu olmuştur. Filme göre Norfolk taburu Türkler tarafından esir alınmakta, Türkler esir İngiliz askerlerinin başlarına kurşun sıkıp öldürmekte, yaralı olanları ise bir eve kapatıp yakmaktadır.)
12 Ağustos 1915’te Norfolkların başına ne gelmişti? Bu sorunun cevabı savaş tarihinde yazılıdır.
Bu muharebede Türk tarafını kumanda eden 36. Alay kumandanı Binbaşı Münip Bey’in 13 Ağustos 1915 tarihinde verdiği rapora göre arazi üzerinde 300’e yakın ceset tespit edilmiş, yaralılarla birlikte 35 İngiliz askeri esir alınmıştır. Türk tarafında ise 1’i subay olmak üzere 61 şehit, 4’ü subay olmak üzere 169 yaralı bulunmaktadır. Bu sayıları yabancı kaynaklar doğrulamaktadır.
Bir daha izi bulunamadığı iddia edilen Norfolk taburundan geriye 300’e yakın ölü ve 35 esir kalmıştır. Ayrıca Norfolk taburuna mensup Teğmen George Steward Fawkes’in ve diğer esirlerin kendi el yazılarıyla Türklere verdikleri ifadeler bulunmaktadır. İfadelerinde nasıl esir düştüklerini ve Türklerin kendilerine iyi davrandıklarını yazmışlardır. Genelkurmayın Atase belgeleri izlenerek burada tutsak alınanlar ile yaralananların tedavi süreçleri hakkında bilgi alınabilir.
Yukarıdan da anlaşılacağı gibi Norfolklar ne bir bulutun içine girip kaybolmuş, ne de BBC’nin hazırladığı filmdeki gibi katledilmişti. Eldeki belgeler Norfolkların kendilerini Türk birliklerinin arasında bulduğunu ve esir düştüklerini göstermektedir ama nasıl olmuşta özel bir birlik savaş esnasında böylesine büyük bir hata yapabilmişti?
Aslında Norfolk taburunun tek özelliği Yüzbaşı Frank Reginald Beck’di. Yüzbaşı, Kral V.George’un arkadaşı ve Sandringham arazisinin sorumlusuydu. Doğal olarak kralın ilgisi, olaya ilginin boyutlarını değiştirmişti. The Eastern Daily Press, Daily Mail, Weekly Dispatch gibi gazeteler sürekli Norfolk taburunun, Yüzbaşı Beck’in ve tabur komutanı Albay Beauchamp’ın kahramanlıklarından bahsediyorlardı.
Albay Beauchamp 14 Kasım 1914’te Norfolk taburunun komutanlığına getirilmişti. Albay, Sudan ve Güney Afrika’da süvari olarak hizmet etmiş, 58 yaşında 1906 yılında emekli edilmişti. Piyade olarak hiç görev yapmamıştı ve savaş alanında hiç deneyimi yoktu. Albay Beauchamp Ekim 1914’te Norfolk ve Suffolk tugayı komutanı Tuğgeneral R. Boyard’ın “taburda halihazırda komutanlığa subay bulunamadığı” gerekçesiyle Norfolkların komutanlığına getirilmişti. Yani gazetelerde yazıldığı gibi “korkusuz kişiliğiyle kahramanlık yaratan bir lider” değildi.
Görüldüğü gibi Norfolk taburunun niteliği ve savaş alanındaki akıbeti ile ilgili anlatılanların gerçeklerle hiçbir bağlantısı yoktur.
İnsanların kendileri için önemli olan olayları abartarak anlatmaları insan doğasının bir özelliğidir, ancak olayları bilimsel anlamda inceleyen insanların kamuoyunda doğru olarak bilinen yanlışları düzeltmeden tekrar kamuoyuna sunması kimsenin tasvip edebileceği bir davranış olamaz. Son günlerde popüler olan, anlatılanları hiçbir tarihi kayıta dayanmayan, kendilerini tarafsız tarih araştırmacısı olarak nitelendiren kişilerin yazdığı sözde tarih kitaplarında; küçük bir araştırma sonucu gerçek hikâyesini öğrenebileceğimiz Norfolk taburunun öyküsü gibi basit bir olay bile çeşitli hurafelere dayandırılarak insanlara sunulmaktadır. Bu tür kitaplarla tarihimizin anti-laik kesimler tarafından bilim dışı yollarla yanlış anlatılıyor olması aşikârdır. Özel bir televizyon kanalının çocuklar için hazırladığı Çanakkale Savaşı hakkındaki bir filmde ulu önderimiz Atatürk’ün adının hiç geçmemesi bu tür davranışların kasti olarak yapıldığının en büyük kanıtıdır.
Geçmişe ait bilgi ve belgelere dayanılmadığı zaman başımıza ne gibi işler açılacağını “Sözde Ermeni Soykırımı” meselesinde öğrenmiş bulunmaktayız. Gelecekte bu tür olayların yaşanmaması için Laik Türkiye Cumhuriyeti’ne gönülden
bağlı olan herkesin tarihine sahip çıkması en büyük gerekliliktir.


*Norfolk taburu hakkındaki bilgiler Erol Mütercimler’in “Korkak Abdul’den Coni Türk’e: Gelibolu 1915” adlı kitabından alınmıştır.

Ayrıca bu yalan ve abartılı hikaye yüzünden Lozan barış görüşmelerinde 12 adaları savaş tazminatı olarak ingilizlere bırakmak zorunda kaldık.Onlarda Anadoluyu yakıp yıkmakla görevlendirdikleri yunanlılara sus payı olarak topraklarımızı verdi.
 

Leyli Mira

Kayıtlı Üye
Katılım
6 May 2011
Mesajlar
133
Tepkime puanı
6
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.


Anlatırken insanın dili tutuluyor. Yazarken bile bu kadar zorlanıyoruz düşünün.

Savaş sırasında yaşanan birçok olay var anlatılanlara göre. Biryerlerde okumuştum. Peygamber Efendimiz'in bile yardım ettiği söyleniyor. Düşman askerlerinin bile doğruladığı birçok olay var. Adamlar öldürfüğümüz askeri tekrar karşımızda görüyorduk diyor. Sadece insan gücü değil ruhani bir güçte vardı. Yoksa kim yüzlerce kiloluk mermiyi tek başına kaldırabilirki ?
 

Sennin

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Şub 2011
Mesajlar
223
Tepkime puanı
26
Daha ne mucizeler var.Savaş sırasında Anzak askerleri 300 kişilik bir birliğe saldıracaklar.Anzaklar 1000 kişi...Saldırı hazırlıkları bitiyor ve saldırı başlıyor.Ancak bir süre sonra Anzaklar geri dönüp kaçmaya başlıyorlar.Komutanları askerlerden birini yakalayıp soruyor 1000 kişilik bir ordusunuz,300 kişiden neden kaçıyorsunuz ? Askerin cevabı:
-Ne 300'ü en az 5000 kişi var orda...
NOT:Sayıları salladım :) ancak böyle bir olay var :)
 
Üst