Varlık Goethe Tebliğleri - Celse 3: Sen Bir İnsansın

mally

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
720
Tepkime puanı
225
Sen Bir İnsansın

Sen bir insansın. İnsanlığın bir cüz’ü. Cüzler, ferilerin toplamıdır. Feriler, enerji depolarıdır. Demek oluyor ki, sen, bir enerji deposusun. Enerji kaynağısın enerji dağıtıyorsun. Senin gibi enerji dağıtan diğer cüzlerle birlikte yaşıyorsun. Yaşamanın anlamı nedir? Enerjiyi ne yapıyorsun? Veriyorsun, başka cüzlere, başka fertlere. Bu düzen devam ettikçe alacaksın ve vereceksin. Sabır, enerjiyi israftan korur. Enerji, sabrı gerektirir. Sabırlı olmayanın enerjisi kalmaz. Bu nedenle, alış kabul yollarını da kendiliğinden, bu hatalı davranış dolayısıyla kapatmış olur. Zira enerji verirken, enerji almaktasınız. Enerji veriş olayı, bir kontaktla başlar, ancak vermek suretiyle alma yolunu, enerji kazanma yolunu açabilirsiniz. İlahi düzen budur. Sırf almak suretiyle yapılan bir ruhsal cehit, hiç bir sonuç veremez, alamazsınız, enerjiyi alma yolunu açamazsınız. Kontağı sağlayamazsınız. Ne yapıyorsun benimle temastan önce? Tanrı'ya dua ediyorsun. Ruhlar âlemine senin ruhsal vibrasyonların yayılıyor. Her ruh, bu vibrasyona muhataptır. Rezonans yapmakla görevli, rezonans yapabilecek seviyedeki ruh, İlahi İrade'nin emir ve müsaadeleriyle sana cevap veriyor. Cenabı Hak, lütfu keremiyle sana seslenmeme müsaade ediyor. Çünkü sen enerji yolladın. Bu hareket cevapsız kalmaz. Ben de sana enerji gönderiyorum. Karşılıklı olarak enerji alışverişi yapıyoruz. Bundan yalnız sen değil, 'ben de faydalanıyorum. Hem maddi, hem de manevi anlamda faydalanıyorum.

"Maddi" kelimesini bile bile kullandım. Buna hayret edeceksin. Fakat doğrusu budur. Maddi ve manevi mefhumlar, kesin olarak ayrı problemler değildir. Maddi olan her şey, aynı zamanda manevilik vasıflarına da haizdir. Keza, manevi olarak gördüğünüz her ruh, bir parça maddidir. Yani sizin anlayacağınız şekilde özetlemek gerekirse, maddeden gelen enerjiler, ruhun tekâmülünü sağladığı cihetle, ruhta bu maddi tesirler, ölümden sonra da mevcuttur. Saniyen perisprisiz ruh tahayyül edilemez. Perispri, bildiğiniz gibi, yarı ruhsal, yarı maddi bir karakteri haizdir. Ölüm ötesinde de ruh, maddeye tesir eder, maddeleri idare ile görevli o 'kadar çok ruh mevcut' ki, bunların tesir sahaları hudutsuz olduğu gibi, görevleri de hudutsuzdur. Ruh, perisprisiz olmuş olsa, dünyaya nasıl enkarne olabilecekti? Maddeye nasıl tesir edebilecek, ne surette maddelere hâkim olarak, maddi bir bedeni teşekkül ettirebilecektir.

Ruhlar, bir manada, maddenin üstüne taşmış, fakat maddedeki bütün özellikleri taşıyan madde idarecileridir. Madde ruha tabidir. Ruha tabi olduğu içindir ki, ruhla beraber bulunur. Ruhla ilişiği olmayan tek bir atom dahi tahayyül edilemez. Böyle bir şey mümkün değildir. Ruh madde değildir. Fakat ruh maddenin içindedir. Her maddenin içinde ruhsal bağıntı, yani bir ruh ile bağıntı mevcuttur. O zaman şunu iyice düşünmemiz gerekiyor: Mutlak cansızlık yoktur. Sizin beş duyu organlarınıza çarpan, size göre maddi veya cansız olarak tebellür ediyor. Fakat bu cansız cismin özbenliğindeki hareketi görüp, duyabiliyor musunuz? Hayır. İşte bu görünmeyen hareket, bir ruh tarafından idare edilmektedir. Tıpkı vücudunuzun bir ruh tarafından idare edilişi gibi. ”Maddeyi seviniz” derken, neyi kastettiğimizi anlıyorsunuz, sanırım. Maddeyi severken o maddeyi idare eden ruh ile bağlantı kuruyorsunuz. O ruhun gönderdiği enerji, sizin ruhunuza da akıyor.

Maddeyi hor görmeyiniz. Madde bir enerji kaynağıdır. Madde, devamlı enerji alıp veren bir akü gibidir. Bunu görmemezlikten gelemezsiniz. Gelirseniz, zayıflarsınız, enerji kaynaklarınızı kurutursunuz. Seviniz. Her şeyi seviniz. Severek onu iyileştirebilirsiniz. İyileşince de o size verecektir. Enerji, kudret ve kuvvet şeklinde enerji verecektir.

Madde, bir enerjinin belli bir ortamda, belli şekilde teksif edilmiş bir durumudur. Madde, enerji demektir. Madde, enerjiden müstakil apayrı bir varlık değildir. Bunu bilmeniz doğaldır. Bunu esasen birçok kimseler de söylemiştir. Üzerinde ısrarla duracağım husus şudur ki, madde yalnız enerji olmak vasfıyla kalmayıp, madde enerjilik vasfını dahi muhafaza edebilmek ve madde bile vasıflarını dahi muhafaza edebilmek için, bir ruhla ilişki kurmak zorundadır. Şuursuz hiç bir enerji olamaz. Her enerji bir şuurla ilgilidir. Elektriğin oluşumundaki hikmeti düşününüz, deyişimin sebebi budur.

Ay meselesini ısrarla istediğinizi biliyorum, Bu, o kadar mühirn değildir. Daha önce de birçok dünya insanı Ay'a, Merih'e, Satürn'e, Jüpiter, Uranüs, Neptün, Pluto, Merkür ve henüz keşfedemediğiniz üç gezegene gitmişlerdir. Tekrar dünyaya dönmüşlerdir. Fakat susmaktadırlar. Zamanı gelince konuşacaklardır. Çünkü şimdi kimse onları anlayacak ruhsal seviyede değildir. Yalnız bugün değil, yüzyıllar önce, binlerce yıl önce de dünya insanları diğer gezegenlere gitmişler ve dönmüşlerdir. Hatta Samanyolu’nda, binlerce ışık yılı uzaklıktaki güneş sistemlerine maddi bedenleriyle gidip dönenler vardır. Şu anda herkesin bildiği üç dünyalı, sizin tabirinizle üç Amerikalı, Ay üzerinde bulunmaktadır. Fakat herkesin bilmediği pek çok dünyalı da Ay'da yaşıyor. Ergeç bunlar açıklanacaktır. Dünya halkını paniğe kaptırmamak şarttır. İlahi düzen, tedriç ister.

Ay'daki üç dünyalının başarılı olması için dua et. Sürpriz yok. Herhangi bir yenilik de beklenemez. Yalnızca orada bir uçan daire göreceklerdir. Rusların aracı da bunu görecek ve dünyaya duyuracak, gösterecektir. Tedriç lazım. Telaş ve panik yaratmamak gerekir. Astronotların indiği yer canlı değildir. Çöl manzarasındadır. Çölde bitki olur mu? Fakat atmosferi hissedeceklerdir. Bu ise bir aşamadır dünya insanı için. Onlara kızma. Hakikatleri gizledikleri için onları sahtekârlıkla itham etme. Onları gizleten biziz. Biz istediğimiz için, birçok hakikatler gizli kalmaktadır, gizli kalmalıdır.

Ay'da hayat var mıdır, yok mudur diye sormak dahi lüzumsuzdur. Geçen tebliğimde her şey açıkça izah edilmişti. Ay yaratılmıştır. Belli bir göreve atanmıştır. Ay yaşayacak, görevini ifa edecek ve yaşatacaktır. Ay’da insan vardır. Ay'da bitki fazladır. Ay'da hayvan vardır. Fakat hayvanlar ve bitkiler, sizinkilere kıyasla daha dar ve uzundur. Daha küçülmüş görünüşler arz eden, dünyadakilere benzer yaratıklar da vardır. Ay insanı sizi tanıyor. Ay insanı tekâmül vetiresini hayli ilerletmiştir. Başka gezegenlerden gelen bilgi ve insan, Ay insanını, Dünya insanından önce uyandırmıştır. Şekil bakımından Ay insanı, Dünya insanından farklı değildir, Onun için dünyanızda yaşayan Aylıları tanımakta güçlük çekiyorsunuz. Tanısanız, onlar çalışamayacaklar ve sizleri uyandıramayacaklar.

Zamanla her şey anlaşılacaktır. Burada bir noktayı daha belirtmek isterim: Ümitsizliğe kapılma ve cesur ol. Sabır ve sebatı elden bırakma. Her şey yakında aydınlanacaktır. Aylılarla Dünyalılar bir kardeş olarak yaşamasını öğreneceklerdir. Aydaki hayatın farkı şudur: Ay'da hayat, Ay üzerinde olmakla beraber, Ay'ın tabiatı icabı yeraltı şehirleri kurulmuştur. Krater gibi gördüğünüz delikler yeraltı şehirleri giriş çıkış yerleridir. Fakat Ay üzerinde de Aylıların birçok enstalâsyonları (yerleşim yerleri) vardır. Bu enstalâsyonlar sizinkilerden farklıdır. Işığı, havayı, kozmik ışınları ve radyasyonu alır ve içeriye şehirlere verir. Aylı, dışarıda da yaşayabilir. Fakat bunun birçok güçlükleri vardır. Bitkiler hem dışarıda hem içerde yetişir. Ay bir enerji deposudur. Fazla enerji, dünyaya akar. Yalnız güneşin ışınlarını yansıtmakla kalmaz. Bizatihi 'kendi bünyesinde mevcut enerjiyi de dünyaya aktarır. Ay ışığında dünyada dolaşan insanların romantik duyguları, ferahlık hissetmeleri, daha çok sevgi verebilmeleri bundandır. Bu gelen ay enerjisi, toprağa, bitkiye de hayati önem taşıyan gıdayı da verir. Dünya yalnız değildir. Ay'da da dünya problemi önemlidir. Ay'ın mevcudiyeti ile dünyanın mevcudiyeti birbirine bağlıdır. Aylılar bunu müdriktirler. Fakat dünyalılar henüz bu durumları anlayamıyorlar, bilmiyorlar.

Dünya insanının bu akşamki Ay'a inişi çok hayırlı bir devrin başlangıcıdır. Başarıları için dua ediniz. Din ayrılıklarını düşünmeyiniz. İnsan insandır. Dinler sizi doğru yola götüren sembollerdir. Dinler muharrik kuvvettir. Kuvvetleri birbiriyle çarpıştırmayın. Din ahlak yoludur, bilim yoludur, fazilet yoludur. Fazilette kıskançlık, haset olmaz, olmamalıdır. Ay budur, Ay hakkında sana daha başka bilgiler de vereceğim.

İyiye doğru her hamle karşılıksız kalmayacaktır. İyiye doğru her düşünce meyvesini verecektir. İyiye doğru her hareket, iyi bir hareketle reaksiyonlaşacaktır. İyi hareket, iyi hareketi doğurur. Bunlar beylik sözler değildir. Fizik, kimya bakımından olduğu kadar, ruhsal yönden de iyilikler, iyilikleri davet eder. Tohum ekersin, tohumun meyvesini alırsın, her gün görüyorsun. Göremediğin olayları niçin inkâr ediyorsun, niçin inkârda ısrarcısın? İyilikte ısrar, hayır getirir. Bunun dışında ısrar, sadece cahillikten başka bir şey değildir. Cahillik demek, sadece az bilgi sahibi olmak demek değildir. Cahillik; bilgiyi değerlendirememek, bilgiyi kullanamamak, endişeye, evhama, gurura ve bencilliğe kapılarak, bilgiyi boş yere hapsetmek veya boş yere harcamaktır.


-- ALINTIDIR --
 
Üst