Satranç Oyunu

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
Yaşamına anlam veremeyen, her şeyin boş ve anlamsız sonucuna ulaşan bir delikanlı bir gün bir Zen manastırına gidip başrahibe: “Yaşamda anlam bulamıyorum ve hiç mutlu olamıyorum. Bana kısa yoldan yaşamın anlamını öğretmeniz mümkün mü?” diye sormuş.

“Mümkündür” diye yanıtlayan başrahip, “Bana hayatta ne yapmakta olduğunu, hangi konuda uzman olduğunu söyle” diye sormuş. Delikanlı, “Pek bir uzmanlık konum yok. Ailem zengin sayılır ben de çalışmadan bu yaşa geldim. Tek merakım satranç. Zamanımın çoğunu satranç oynayarak harcarım” yanıtını vermiş. “Sana yaşamın anlamını öğreteceğim, ama benim istediklerimi yapmayı koşulsuz kabul ediyor musun?” sorusuna delikanlı “kabul ediyorum” diye yanıt vermiş.

Bunun üzerinde başrahip yanındaki yardımcıya dönüp “koş, filanca rahibi buraya getir ve yanında bir satranç takımı ve kılıç getirmesini söyle”. Bir süre sonra bir rahip koltuğunun altında satranç takımı ve kılıçla gelince başrahip ona “Şimdi burada bu delikanlıyla satranç oynayacaksın. Ama bu oyun ciddi olacak. Çünkü kaybedenin başını bu kılıçla keseceğim”.
Durumu tartışmasız kabul eden rahip satranç oyununa başlamış. Oyunun ilk hamlelerinde delikanlının alnından ter damlamaya başlamış. Rahip zorlu bir rakipmiş ama delikanlı tüm enerjisini ve dikkatini kullanarak üstün bir duruma geçmiş. Birkaç hamle içinde rakibinin mat olacağını anlayınca bir mutlu ifade ile başını tahtadan kaldırıp ona bakmış. Zeki ve mütevekkil görünen, sona razı olmuş bir yüz görmüş. Kendi anlamsız yaşamını düşününce tüm benliğini bir anlayış ve empati dalgası kaplamış. Kasıtlı olarak yanlış hamleler yaprak, kazanırken kaybeder duruma düşmüş.

Oyunu izleyen başrahip satranç tahtasına bir tekme vurup oyunu dağıtmış ve “Burada kimsenin başı kesilmez. Delikanlı, yaşam almakla değil, vermekle anlam kazanır. Bu anlamı bulduğunu gördüm. Bizimle kalabilirsin” demiş.
 
Üst