Telepati ve bazi fenomenler hakkinda bilimsel

DARKKING011

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
410
Tepkime puanı
18
Bu güne kadar yapılan araştırmalar beynimizin 4 dalga boyuna tekabül eden frekanslarda çalıştığını gösteriyor.

(Elektroansefalografi (EEG) beyindeki aktivitelerde oluşan dalgaları elektriksel olarak görüntüleme esasına dayalı bir cihazdır.)
Nöroplazmada, hafif trans, süper öğrenme, olumlu düşünce aktivitelerinde beyinde Alfa (7.5-12 Hz) frekanslarının gözlendiği.

Nöroplazmada, normal bilinç hali, stres, anksiyete aktivitelerinde beyinde Beta Dalga Boylu (13-30 Hz) frekansların gözlendiği.


Nöroplazmada, derin uyku, berrak rüyalar, yüksek performansa telkin gibi aktivitelerde Delta Dalga Boylu (0.5-4 Hz) frekansların gözlendiği.


Nöroplazmada, derin trans, meditasyon, odaklanma, güçlü hafıza gibi aktivitelerde ise Teta Dalga Boylu (4-8 Hz) frekansları gözlenmiş.


Beyindeki aktiviteleri izlemek için çok daha gelişmiş 3D sistemler de bulunmaktadır.
Halk arasında emar olarak bilinen fMRI (fonksiyonel emar) den daha gelişmiş cihazlar bu 3D sistemler.
Bu cihazlar sayesinde korteksteki sinir hücrelerinin haberleşme ağı (neural network) yüksek çözünürlükle haritalandırılmıştır.
Peki, nedir bu binöral aktivite?
En yalın ifadeyle; ses dalgaları ile beyini istenilen dalga boyuna götürmek.
Birçoğumuz biliriz ki insan kulağı 20Hz-20KHz frekansları arasındaki sesleri duyabilmektedir.
Alfa, beta, delta, teta dalgaları duyabildiğimiz ses frekans bandı dışında kalmaktadır.
Peki, duyabildiğimiz ses aralığındaki frekanslarla beyne eşgüdüm yapabilecek bir yöntem bulursak?
Fizik dersi aldıysanız dalgalar konusundan dalga katarı, dalga düğümü ifadelerini hatırlarsınız.
Farklı kaynaklardan gelen aynı işarete sahip dalgalar karşılaştığında dalga katarı oluştururlar.
Yani basit anlamıyla iki dalga karşılaşınca daha büyük bir dalgaya dönüşür.
İletişim kurmak için kullandığımız seste dalgalardan oluşmaktadır.
Bir mp3 çalarınız var ise sterio kavramının fizik kurallarında dalga katarı olduğunu söyleyebilirim.
Dalga düğümü ise ters genlikteki dalgaların birbirini sönümlemesidir.
Yani ters fazda eşit genlikli iki dalga karşılaştığında ortada dalga filan kalmaz. Günümüz modern uçaklarında kabin içindeki motor gürültüsünü yok etmek için bu teknolojiden faydalanılır.
Tekrar konumuz binöral aktiviteye dönersek, kulaklığımızın bir tarafından + fazda 1010Hz'lik bir ses diğer tarafından -fazda 1000Hz'lik bir ses dinlersek nöroplazmada alfa dalgası etkisi yapan 10Hz'lik frekans elde etmiş oluruz.
Hipnoz, uygulanış esası olarak telkinle gerçekleştiriliyor.
Hipnotize edilen kişinin derin uyku yani teta dalga boyuna erişmesi sözlü telkinle sağlanıyor ki kişinin buna hipnotize olmayı istemesi ve odaklanması gerekebiliyor.
Oysa binöral olarak kişinin derin trans haline geçmesi bir süre dinleyeceği bir ses örneği ile sağlanabiliyor.
Bir görüntüye bakarken mutlu olduğumuz ana kadar geçen sürede görsel materyalin nöroplazmada ki etkisinden dolayı oluşan beyin dalgaları kaydedilip bu etkiyi yaratacak bir ses dosyası oluşturulabilir.
Ses örneği dinlendiğinde aynı mutluluk hissi oluşturulabilir.
Hatta normal bir durumda iken partneriniz ile sex yapmaya başladığınızdan orgazm olana kadar geçen süredeki binöral aktivite kaydedilerek uygun bir ses örneği oluşturulup fiziksel bir cinsel aktivite söz konusu değilken bile orgazm sırasındaki haz oluşturulabilir.
Ancak bu o kadar da göründüğü kadar basit bir iş değildir.
Telkinler belli periyotlar ile belirli bir sürede etkili olabiliyor.
Bilinç eşiğini aşıp telkinlerin bilinçaltına ulaşması için kullanılan çeşitli teknikler var.
Binöral sesin altına bilinçaltının duyabileceği telkinleri kaydetmek bu tekniklerden biridir.
(Buraya kadar alıntıdır)


Peki şimdi nöroplazmanın bu hareketlerinin telepati , levitasyon, telekinezi v.s. gibi fenomenlerle ne ilgisi var?


Bunun cevabı bence radyo dalgalarının oluşma prensiplerinde gizli.
Radyo dalgaları basitçe açıklamak gerekirse birbirine çok yakın iki kablonun birinden diğerine akım atladığında meydana çıkan kıvılcım sonucunda meydana geldiğini söyleyebiliriz.
Bu elektrik atlaması manyetik bi dalga oluşturur bu dalga dünyada yayılır ve statosfere çarparak geri döner.
Şimdi nöroplazmayla ne ilgisi var ona dönelim.
Nörolazmada da aynı radyo dalgaları gibi elektrik atlamaları ile iletilir bilgiler

nöronlar arasında atlamarla iletilir ve bu bilgiler iletilirkende ister istemez belli frekanslarda dalgalar oluşur.
Diğer bir deyişle nöroplazma tıpkı bi radyo vericisi gibi çalışır.
Beynimizin yaydığı bu dalgalar başkalarının nöroplazması tarafından alglanıp veri olarak doğru şekilde değerlendirilincede telepati gerçekleşir.
Unutmayın telepati için alıcı ve vericinin belli bi şuur halinde olması gerekir.
Tabi bu yeteneğini geliştirip her şartta veri paylaşımı sağlayanlarda vardır elbet fakat sonuçta buda beynin bu dıştan gelen etkilere alışıp daha kolay algılar duruma gelmesinin sonucudur.

Gelelim diğer fenomenlere yani telekinezi levitasyon v.s.

REZONANS
Çevremizde gördüğümüz bütün maddeler titreşim halindedir hepsinin öz frekansı diğer bir deyişle rezonans frekansı vardır.
Dışarıdan maddeye yapılan herhangi bir müdahalenin frekansı(itme-çekme-vurma-ses dalgalarının çarpması...) maddenin öz frekansına eşit olursa maddenin öz frekansı sonsuza salınır buna rezonans denir.
Örneğin suyu ele alalım suyun öz frekansının 28 olduğunu varsayalım yani saniyede 28 defa titreştiğini varsayalım.
Ve suya saniyede 28 defa vuralım yada saniyede 28 defa titreşmesine neden olacak ses dalgaları yollayalım su etkinin sonucunda suyun rezonansını yakalamış oluruz ve su rezonansa uğrayıncada titreşimi sonsuza soldan yaklaşır türkçesi eğer durmadan devam edersek suyun öz frekansı 28-29-30-31... giderek sonsuza kadar artar.
Peki bunun sonucunda ne olur suyun parçacılarının titreşimi arttığı için su çok hızlı bir şekilde ısınır, kaynar, buharlaşır.
Mikrodalga frınlar bu prensiple çalışır.
Rezonansla fenomenlerin arasındaki ilişkiye gelince rezonans sadece maddelerin ısınmasına neden olmaz eğer yıkarıda anlattığım gibi bir düzenek kurup yarattığınız rezonans etkisini sistemli bir şekilde organize ederseniz (beynimizle değil makine anlamında örneğin bir bilgisayar programı ile) o zaman madde üzerinde çok farklı etkiler yaratabilirsiniz.
Gölcük depremide böyle bir cihazın ürünüdür diğer bir adıda TESLANIN KUTUSU.
Anlatım çok ağır oldu ama çok kısa anlatmaya çalıştım o yüzden.
 

*apollon

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ocak 2011
Mesajlar
23
Tepkime puanı
4
Ben fizikle pek ilgilenmedim ama anlatmaya çalıştığınız şeyi anladığımı düşünüyorum ve telepati hakkında yazdıklarınıza katılıyorum. Bu yolla aletlerle bile düşüncelerimiz okunabilir ya da yazıya dönüştürülebilir ve bence çoğu kinezi biçimi aslında bilimin henüz ortaya çıkartamadığı parçaları sanki. Bu yüzden hala metafizik olarak algılanıyorlar diye düşünüyorum. Bunlarda benim düşüncelerim :) Güzel bir paylaşım olmuş. Teşekkürler.
 
Üst