Ariya vahy olunmasi ne demektir?

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Kur’ân-ı Kerîm’in Nahl Sûresi âyet 68 de “Senin Rabbin, bal arısına da vahy etti” buyrulmuştur. Dikkat edilecek olursa, eşek arısı veya kızıl arı değil de, yalnız bal arısına vahyolunmuştur. Peygamberden başkasına vahyolunmadığı halde, hayvan cinsinden bir arıya vahyolunması ne mânâya gelmektedir?
Cenâb-ı Allah, arıyı dağların arkasındaki çiçeklerin kokusunu alabilecek hasletlerle yaratmıştır. Arı çeşitli çiçeklerden polen tozlarını toplayarak, gıda deposunda biriktirir sonra da kendi butûnunda, onu Rabbinin verdiği ilhamla bal olarak kusar. Mühendislerin bile hayret duyduğu altıgen peteklere yerleştirerek sırlar. İşte hem kendisi için, hem de bütün insanlık için şifa kaynağı olan bal, imal edilmiş olur. Arıya bal imal etmesini Cenâb-ı Allah âyetinde vahiy olarak belirtmiştir. Zâhirde vahiy ifadesi ilham edildi anlamındadır. Bâtınında ise, aynen âyet-i kerîmede geçen vahiy olarak mütalaa edilir.
Vahiy 4 türlüdür.
1- Vahiy: Peygamberlere Cebrail vasıtası ile olur.
2- İlham: Evliyalara gönül tecellîleriyle olur.
3- Mürşîd-i Kâmilin sohbetleri, sâliklere vahiydir.
4- Kitâb-ı Furkân okumakla (kesret âlemindeki sıfatların tecellîsi)
Bütün mahlûkata, kendi isti’dâd ve kabiliyetlerinin yaratılma yeri olarak ilham olunmuştur. Arının da isti’dâdında, böyle bir bal yapma hasleti ile yaratılması onun bu ilhamlara mazhar olduğunu göstermektedir. Bu âyet-i kerîme müteşabih âyetlerdendir. Nahl, arı demektir.
N=Nûr-u Muhammed
H=Hidâyet-i Muhammediyye
L=Lütuf, ihsân demektir.
Şu halde bir sâlik de, Mürşîd-i Kâmilin sohbetlerinde elde ettiği ilm-i ledün diye bildiğimiz, polen tozlarını toplayıp, kendi fikir laboratuvarında süzgeçten geçirir. Tefekkür süzgecinden geçtikten sonra, şuhûd ve müşâhede haline dönüşmesine bal denir. O kişi hem kendisi için, hem de bütün inananlar için bal imal eden bal arısı demektir. Vahiy Cebrail vasıtası ile peygamberlere gelir. İlham ise, âriflerin gönlündeki tecellîlerdir. Bir sâlikin Mürşîd-i Kâmili onun Cebrail’idir. Cebrail’den aldığı altı merâtib-i İlâhiyyenin irfâniyet ve kemâlât sohbetlerini, kendisi idrâk ve şuhûd etmeye başlayınca o bal arısı durumunda olan kişi, altıgen peteklere depo ederek, hem kendisi için hem de bütün insanlık için şifa dağıtan bir hale gelmiş olur. Herkese şifa dağıtmaya başlar. Allah’ın Nuru Muhammediyyesi, hidâyet ettiği kimlerse bu lütuf ve ihsâna onlar mazhar olurlar. Eşrefoğlu Rumi Hazretleri bir ilâhîsinde şöyle niyazda bulunmuşlardır:
Şeyhim baldır ben onun arısıyım
İlâhî arıyı baldan ayırma.”
Burada arı sâlik, bal da Mürşîd-i Kâmildir. Onun için bu âyet-i kerime bizlere, bilhassa arı olan bir sâlik ile, Mürşîd-i Kâmilin sohbet çiçeklerinden elde ettiği polen tozlarını kendi idrâk tefekkürleriyle tatlı ve şifa olan bal haline dönüştürmesini bildiriyor. Onunla yaşama geçtiğinde hem kendisi için mutluluk ve saadet meydana getirmekte, hem de insanlık için gönüllere şifa dağıtmaktadır.
Bu balla ilgili âyet-i kerime bizlere, inanan ve ilmiyle âmil olmak için İnsan-ı Kâmillerden elde edilen ilm-i ledünü, yaşam içinde uygulamak ve zevk etmemizi istemektedir. Allah cümlemize bal arısı olmayı nasîb etsin. Âmin.

Alinti
 

Similar Threads

Ü
Cevaplar
0
Görüntüleme
863
Üye silindi 76175
Ü
Üst