Obsesif Vakalar ve İnsanların kendine sormuş olduğu sorular.

RaV3N

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Ağu 2010
Mesajlar
74
Tepkime puanı
15
Bedenin dışında bize etki eden gene biziz. Bizim kendi iznimiz olmadan, yani ruhsal enerjiyi temsil eden öz varlık olmadan o bedene herhangi bir başka varlığın müdahale etmesi mümkün değildir. Asıl sahibi odur ve onun desturu olmadan hiçbir şey yapılmaz. Denebilir ki ruhçulukta bir obsesyon olayı var. Ama bu demek değildir ki, o varlığın izni ve rızası olmadan, böyle bir epröve muhtaç olup olmadığını bilmeden bu iş olmuştur. O eprövü o varlık kendisi ister. Buna muhtaç olduğunu bilir. Bundan elde edeceği birtakım sonuçlar ve ihtiyaçlar vardır. Bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, bu tarzda bir mizansenin kendi varlığı üzerinde oynanmasına izin verir. O tecrübeyi yaşayacaktır, çünkü oradan elde edeceği birçok haller vardır. Bunları anlaması, niteliklerini kavraması, idrake kavuşması lazım. Obsesif bir olayda bir başka varlık, sizin izniniz ve rızanız ile, sizin irade beyanınızla sizin üzerinizde, kendisine ait olmayan bir organizma üzerinde birtakım tasarruflara gidiyor. Düşüncesini bozuyor. Hareketlerine hakim olarak engellemeye çalışıyor. Elini kaldırtmıyor, yolda düşürüyor, diline kekemelik getiriyor, halüsinasyonlar gördürmeye çalışıyor. İç ve dış organlarına rahatsızlık veriyor vs. Bir tasarruf hali var. Bunlar gene o varlık müsaade ettiği için olmaktadır.

Bu olaylar acaba o insana bir zulüm mü? Bir ödeşme mi oluyor, falan zamanda yanlış hareketler yaptı, bunun bedeli olmak üzere de obsesif bir durum yaşayarak bunun acısını çekecek. Hayır, kesinlikle değil. Bu şekilde o varlık kendi bedeni üzerinde bir başka etkinin nasıl olduğunun farkına varmaya başlıyor. Çünkü bizzat kendisi laboratuvar haline geliyor. -Benim üzerimde bunu dene, bakayım neler oluyor, ben bunu göreyim- diyor. Ve böylece çok büyük bilgiler elde etmeye başlıyor. Yani bir başka varlık, diğer bir varlığa nasıl tasarruf edebilir? Onun üzerinde iradeyi nasıl yavaş yavaş ortadan kaldırabilir? Heyecanlar nasıl ortadan kalkıyor, duyu akışları ne hale geliyor ve yabancılaşma nasıl oluyor, bütün bunları öğrene öğrene madde üzerinde kontrol mekanizmalarının nasıl çalıştığının farkına varmaya başlıyor. Dış görünüşte tıbba göre düşünürsek zavallı çıldırmıştır, delirmiştir. Ya manyaktır, ya psikoza girmiştir. Tıp öyle söylemekte haklıdır, çünkü başka bilgisi yok. O şekilde söyleyecektir. Doktor öyle tanımlıyor. Ama asıl ruh varlığına bunu sorarsanız hiç birimiz gibi tanımlamaz.

Bazı psişik çalışmalarda obsede eden varlıkla karşılaşılıyor. Müdahale etmek isteyince de, -Siz ne karışıyorsunuz?- diyor. Obsesyona uğrayan varlık da -Bu benim tecrübem. Ben hayatımdan memnunum- diyor, tersliyor bizi. -Nasıl istiyorsan öyle yap- diye bırakıyoruz. Daha fazla ısrar edersek hakikaten zararlı olur. O varlığın çok daha derin bir teşevvüşe girmesine sebep olunur. Nitekim 8-9 ay sonra o insanla tekrar karşılaşınca hiçbir şeyi kalmamıştı. Enteresan sonuçlara ulaşmış, ikili yaşamanın ne demek olduğunun farkına varmıştı. Şöyle diyordu: -Hem sensin, hem sen değilsin. Birisi daha var, fakat kimliğini ve niteliğini bilmediğimiz, cismi olmayan bir varlıkla biraradasın. Gece gündüz seninle beraber; sen bir cümle söylüyorsun, onun paralelinde bir başka cümle kafanda çıkıyor. Bazen seninkinin tersini söylüyor, sen onun düzünü söylüyorsun. -Yap’ diyor, -yapma’ diyor. Karar vereceksin, kararından vazgeçiriyor veya karardan vazgeçmek üzereysen sana karar verdiriyor. Bütün bunları ben yaşadım. Bu işlerin neler olduğunu gayet iyi bilirim.- Hatta kendisini biraz daha güçlendirip böyle obsesif tedavilere girmek istiyordu. -Onların üslûplarını dillerini öğrendim- diyordu.

İnsandan insana, varlıktan varlığa, ruhtan ruha aktarılan etkiler vardır. En büyük etki, kendi planlarımızdan bize sürekli gelen etkilerdir. Hiçbir ruh varlığı yoktan var edilmemiş, elbette ki onların bir dünyevi anası babası, bir de gerçek bir planı, mensup olduğu yüce bir ruhsal ailesi vardır. O ailenin kozmik yapı içerisinde bir vazifesi vardır, bir işlevi vardır. O aile idare planlarının hizmetinde olan birimlerdir, hücrelerdir. Demek ki hepimiz kendi ana hücremize, dolayısıyla ailemize, dolayısıyla planımıza, plan da en yüksek idare sistemine sebep netice bağları içerisinde büyük zincir halkaları halinde yukarıya kadar bağlıdır.
 
Üst